Mesajı Okuyun
Old 24-09-2007, 23:40   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Kooperatifler Kanununun 16. maddesi uyarınca üyelikten ihraç kararlarına ilişkin dava açma süresi 3 aydır. Ceza soruşturması bu süreyi durdurmaz. Aşağıdaki kararda görüldüğü gibi soruşturmanın bekletici mesele sayılması öngörülmüştür. Ancak burada dava süresinde açılmıştır. Bu süre hak düşürücüdür. Eğer geçirilmişse; soruşturmanın kapsamına ve açılacak ceza davasının sonucuna göre butlan veya yokluk nedenleriyle alınan karara karşı dava açma yoluna gidilebilir. Ancak bunun için soruşturma kapsamının ihraç kararı ile ilgili olarak yöneticilerin yaptığı işlemi hukuki temelden yoksun kılacak nitelikte olması gerekir.


T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 1999/192
Karar: 1999/2488
Karar Tarihi: 22.03.1999
ÖZET: Mahkemece davacının usulünce istifa ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de, davacı vekilince anılan istifa dilekçesi altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bildirerek, bu hususta Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu belirttiğine göre, anılan ceza soruşturması sonucunun beklenilmesi gerektiğinde imzanın sahteliğinin belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılması ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.
(1163 S. K. m. 53)
Dava: Taraflar arasındaki davanın Mersin Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 27.2.1998 tarih ve 1076-260 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi A. S. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif ortağı olup, hakkında hiçbir gerekçe olmaksızın genel kurul kararıyla ihracına karar verildiğini ileri sürerek 28.6.1997 günlü genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı kooperatif temsilcileri davaya cevaplarında davacıların toplu konut kredisi presedürünün işleyebilmesi için geçici üye olarak kaydedildiklerini, bilahare vermiş oldukları istifa dilekçelerini istinaden 3.8.1996 tarihli yönetim kurulu kararıyla kooperatifle ilişkisinin kesildiğini, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki kanıtlara nazaran, davacının kooperatif ortaklığının geçici olması, bilahare istifa etmesine, gerçek ortaklar gibi tüm vecibelerini yerine getirmemesine, 1163 sayılı yasanın 53. maddesine göre bir aylık sürede davanın da açılmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Davacı, kooperatif ortaklığından ihracına ilişkin alınan genel kurul kararının iptalini istemiştir.

Dava, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53. maddesine göre açılan genel kurul kararının iptali istemine değil, aynı Yasa'nın 16/3 ncü maddesine göre açılan ihraç kararının iptali davası olduğundan, dava açma bir aylık değil, üç aylık hak düşürücü süreye tabidir. Bu üç aylık hale düşürücü süre ise, genel kurulca verilen ihraç kararının noter marifetiyle ihraç edilen ortağa tebliğ tarihinden işlemeye başlayacaktır. O nedenle davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.

İşin esasına gelince, mahkemece davacının usulünce istifa ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de, davacı vekilince anılan 26.6.1996 tarihli istifa dilekçesi altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını 28.1.1998 günlü bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bildirerek, bu hususta Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu belirttiğine göre, anılan ceza soruşturması sonucunun beklenilmesi gerektiğinde imzanın sahteliğinin belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılması ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.3.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************