17-03-2004, 00:03
|
#5
|
|
Kanımca "hukuksal şizofreni" nitelemesi yerindedir, ancak bu hastalığın öznesini "türk avukatları" olarak nitelemek; zarfın içi ile değil dışı ile değerlendirilmesinden farklı değil
Bu şizofreninin öznesi, tüm başvuruda bulunan ya da bulunmak arzusunu taşıyan vatandaşlardır.. Bu hastalığın öznesi başvuruda bulunan ya da DAHA YARGILAMA SÜRMEKTE İKEN DAHİ "HİÇ OLMAZSA VE NEYSE Kİ AİHM VAR, ENİNDE SONUNDA ORADA HAKKIMIZI KANITLAYABİLİRİZ " diyen avukatlar, meslektaşlardır..Bir dava düşününüz ki; daha dava dilekçenizi hazırlarken, davayı kazanamayacağınızı peşinen kabul eder; kazansanız da bozulabileceğini ,yahut bir şekilde neticede kaybedeceğinizi düşünerek hazırlarsınız.. Aşamalar ne kadar aksini dileseniz de sizi yanıltmaz.. Şizofreni dava hazırlanırken mevcutsa ve gelişmeler de sizi yanıltmıyorsa; hukuksal şizofreni tanımlamasının çok iyimser bir yaklaşım olduğunu düşünmeye başlarsınız
Ne şekilde olursa olsun; adına hastalık ya da bir başka tanımlama konsun; neden TC başvuruda 1.sırada ve neden her geçen gün bu 1.liğini başarıyla (!) sürdürmeye devam etmektenin TEDAVİ YÖNTEMLERİNİN UYGULAMAYA GEÇİRİLMESİNE şiddetle ihtiyacımız var
AİHM nin değil; HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE olan inancın pekişmesine ihtiyacımız var
Saygılarımla
|