Ben , iki stajerim ve icra işlerini gayet iyi yürüten büro katibimiz zamanımızın çoğunu icrada geçiriyoruz. Her şeyden önce icra dairelerinin fiziki koşulları bir iş yapmaya uygun değil, dosyanıza bir talebinizi yada gelen müzekkereyi, tebligat parçasını takmak, (tamamı tarafımızca hazırlanmış müzkkerelere) kaşe, mühür,tarih
basmak bile herhangi bir yer yada masa bulamadığınızdan çok zor oluyor.
Tüm bu zorlukları aştıktan sonra; 2.etap imza attırmak için kendisi adliyede olan ama nerede gezdiği belli olmayan (icrada olmadığı kesin!)memuru beklemek, gelince de peşinden uzuuuunca bir süre zaman zaman biyerlere gidip gelerek tekrar tekrar ricada bulunmak. Aynı ricaları talebinizi bazen 1 hafta bazen 1 ay önce açmış olduğunuz haciz dosyalarında ( her ne kadar 3 gün süre olsa da;özellikle talebe tarih attırmadıklarından) yinelemek.İcra mahiyeti itibariyle zor bir dal. Borçlularla( normalde dahi borçlu olmanın psikolojisi ile fevri olabilen,kimi zaman alkol kullanmış, kimi zaman herhangi bir ahlak ve kanun kaidesi tanımayan,insan hayatını dahi önemsemeyebilecek farklı insanlarla) muhatap olmak, sizin dışınızda uzayan,sonuçlanamayan işler yüzünden sizi henüz bir para dahi vermediği, tahsilat olmaz ise; siz de bir sürü emek ve mesai harcadığınız halde elinize birşey geçmemesine rağmen,cüz-i alacakları için her gün arayıp soran, takip açıldıktan sonra 4.gün henüz tebligat borçlunun eline dahi geçmemişken ne oldu bizim iş, neden bu kadar uzun sürdü, yoksa savsaklanıyor mu diyen müvekkilleriniz ( Üstelik kendilerine işin başında icradaki prosedürü, süreler,, işlemlerin ne şekilde gerçekleşeceğini tüm teferruatıyla anlatmanıza rağmen)varken bir de üstüne
-yine mi siz geldiniz , o kaşeye dokunma... v.s. sözleri, uyaptan dosya hesabı çıkacak ise;- tabi her işi kendimiz yapmamıza rağmen burada uyap zorunlu olduğundan icraya mecburuz- saatlerce hesap çıkarmak için beklememiz,her ne kadar gerektiğinde yetişmiyor diye şehrimizdeki birçok avukat gibi ara sıra icraya kırtasiye malzemeleri alsak ta, sürekli talepler, verilmeyen para üstleri, önceden kapıdan girer girmez hadi dosyan yok mu çıkar hacze gidelim derken,400,00.-YTL. sınırı geldikten sonra hacze bile gitmek istemeyen memurlar....
İşte tüm bunlar bazen bu icra dairelerinde ömrüm tükenecek diye düşünmeme yol açıyor.Zaten uyap olayı da memurlara harika bir bahane. Uyap durdu, bağlantı yok diye kayıt yapmayanlar, o arada başka bir işle uğraşmak yerine bu durma olayı 2 saat, 3 saat te sürse adliye içinde tüm eş-dost ziyaretlerini yapıp, telefonla uzun süreli sohbet yapma yada boş boş oturma işi ile yakınen ilgileniyorlar. Ayrıca işleri yoğun olmasına rağmen BAZI!! avukatlar sözkonusu olduğunda emirlerine amade memurlar da görüyoruz.
Bu sorunların çözümlerinden biri olarak önerilen icra memurlarının çok para ile içiçe oldukları, maaşlarının artırılması gerektiği kısmına da asla katılmıyorum. Bu ülkede birçok yerde kazancı hakkettiği olmayan insanlar var yada bankalarda, şirketlerde milyonlarca doları bir arada gören insanlar var ve bunların birçoğu da maaşları az diye farklı yollar denemiyor yada işi yavaşlatma gibi bir davranışta bulunmuyorlar. Misal; biz avukatlar hepimiz büyük paralar kazanıyor değiliz, yada birilerinin yanında maaşla haftanın 6 günü, günde 10 saat çalışıyoruz, çok fazla para almıyoruz diye ahlaki, etik değerlerden taviz veriyor, icrada küçük bir dosyadan 125,00.-YTL. alıyoruz diye o dosyada işlemleri daha mı az titizlikle takip ediyor yada hiç işlem yapmıyoruz. Mutlaka çalışan herkes çalıştığının karşılığını almalı ama almamanın sonucu bu olmamalı.
Tabi burada asla tüm müdür yada memurları kastetmiyorum. Çünkü tecrübesi ile genç-yaşlı, iyi kazanan, kazanamayan ve özellikle de genç avukatlara yardımcı olan, işi iyi bilen ve çalışan, çok saygı duyduğum müdür ve memurlar da tanıdım. Ama maalesef,onlar azınlıkta kalmaya başladı.
Son derece uzun oldu, farkındayım ama siteye ilk mesajım olduğundan da olabilir, sanırım bu; "bir dokun bin ah işit" deyiminin canlı bir örnekle anlatılmasıydı.
Umarım canlı yayın performansım çok kötü değildir,üyelerin bazılarının çok uzun diyerek baştan okumaktan vazgeceğini, yada kalanı başka gün okurum diyeceklerini yada en acısı uykudan önce okunacaklar
listesine gireceğini düşündüm de bir an
Ama ortak sorunumuz. Okunur herhalde
))