Mesajı Okuyun
Old 12-09-2007, 21:50   #13
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan Smİyb Sorunu Çok Boyutlu Bİr Sorundur.

Alıntı:
Yazan Zeynep Z. A.
tesekkür ederim seyda hanım mümkünse şunu da öğrenebilir miyim. bana, vergi denetmeni problem çıkan belgeler konusunda sahtecilik işlemi yapmadığını, benim biran evvel mahsup talebimi geri çekmemi ve bu belgelere ait kdv.leri cezalarıyla beraber ödemem gerektiğini, ayrıca bu giderler gerçeği yansıtmadığından bir de gelir vergisi ödemem gerektiğini, yine bununla beraber mahsup yaptım diye işleyen yıllara ait ödemediğim vergilerimi de aynı şekilde cezalarıyla birlikte ödemem gerektiğini söyledi ve bunlar da da bir uzlaşmanın olmayacağı şeklinde kanaat uyandırdı. gerçekten bu aşama da izlemem gereken yol bu mudur ve bu şekilde olursa uzlaşmaya gitme hakkım gerçekten yok mudur?

Avukat Sayın Zeynep Z.A'nın sorusu/sorunu ise daha farklı bir konu ve çok boyutlu bir sorun, ayrı bir başlık altında görüşülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Mal veya hizmet satın aldığınız şirket hakkında sahte fatura düzenlediği iddiasının yasal, hukuksal dayanağının çok iyi araştırılması gerekiyor.

//////////////////////


HÜRRİYET 12.09.2007, ÇARŞAMBA
http://www.yaklasim.com/basindamevzuat/indexright.asp?kanun=012031023
Naylon fatura konusunda önemli bir gelişme
Şükrü KIZILOT

Naylon fatura olayı, vergi hukuku yönünden “esrar ya da eroin bulundurma” gibi bir şey..

Naylon fatura düzenlenmesi ya da kullanılması durumunda, hem “üç kat kaçakçılık cezası” hem de “üç yıla kadar hapis cezası” uygulanıyor. Özetle, sevimsiz bir olay.
Halk arasında “naylon fatura” diye adlandırılan olay, vergi uygulamasında;

1- Sahte belge (gerçek bir işlem veya durum olmadığı halde, bunlar varmış gibi düzenlenen belge),

2- Kapsamı itibariyle yanıltıcı belge (gerçek bir işlem ya da duruma dayanmakla birlikte, bu işlem ya da durumu, mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge)
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan;
- Sahte belge düzenlenmesi ya da kullanılması fiili, 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezasını,
- Kapsamı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi ya da kullanılması fiili ise, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasını gerektiriyor (Vergi Usul Kanunu Md. 359).

SORUN NE?
Naylon fatura olayında, özellikle bu belgeyi kullananların canı yanmaktadır.

Naylon faturada yazılı olan hizmetten yararlanıldığı ya da malın kullanıldığının, örneğin inşaatta faturada yazılı demir ya da çimentonun kullanıldığının kanıtlanması durumunda, gelir ya da kurumlar vergisi yönünden, o fatura kısmen veya tamamen gider olarak kabul ediliyor. Ancak KDV yönünden, faturada yazılı KDV’nin tamamının indirimi reddedilmekte ve VUK Md. 11’deki “müteselsil sorumluluk” hükümlerine göre, bu KDV üç kat kaçakçılık cezası ile birlikte, faturayı alandan istenilmektedir. Ayrıca, yukarıda yazılı hapis cezasının uygulanması istemiyle, olay savcılığa da intikal ettirilmektedir.
Burada, özellikli bir durum var. 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği uyarınca;
- Ödemenin, banka veya özel finans kurumları aracılığıyla yapılması,
- Ödemenin, çekle yapılmış olması halinde,
Faturayı alan şahıs ya da kurum adına, müteselsilen sorumluluk hükümlerine göre; KDV istenemiyor, “kaçakçılık cezası” yani üç kat para cezası ve “hapis cezası” uygulanamıyor.

ÖNEMLİ GELİŞME NE?
Danıştay’ın 2007 tarihli bir kararı var. Buna göre, “naylon fatura” olayında genellikle;
- Faturayı düzenleyen firmanın; faaliyetinin olmadığı,
- Demirbaş ve mal mevcutlarının bulunmadığı,
- İşçi çalıştırılmadığı,
- Motorlu araçlarının bulunmadığı, aynı nitelikte araçların kiralanmadığı,
- Faturaya konu işleri yapacak organizasyona sahip olmadığı
gibi nedenlerle, KDV yönünden, “müteselsil sorumluluk” hükümlerine göre, cezalı vergi istenilmekte ve olay hapis cezası istemiyle savcılığa intikal ettirilmektedir.
Danıştay’ın bu konudaki son yaklaşımı;
- Sahte ya da yanıltıcı faturaları verenler hakkında, düzenlenen raporlar üzerine idarece ne gibi işlemler yapıldığı,
- Bu raporlara dayalı olarak, “komisyon geliri” elde etmekten dolayı, işlem yapılıp yapılmadığı,
- Yapılmış ise sonucunun ne olduğu,
- Bu raporlarla ilgili, yargı kararlarının bulunup bulunmadığı,
- Söz konusu firmanın mükellefiyetinin, idarece silinip silinmediğinin, silinmişse dava konusu yapılıp yapılmadığının,
- Fatura düzenlendiği dönemlerde, KDV beyannamelerini verip vermediği,
- Adına tarhiyat yapılmışsa, bu konuda yargı kararı bulunup bulunmadığı,
gibi hususların araştırılması ve buna göre karar verilmesi gerektiği şeklindedir (Danıştay 4.Daire, 26.4.2007 Tarih ve E.2006/1742, K.2007/1408. Kararın metni için Bkz.
www.yaklasim.com).
Yukarıdaki kararın, “naylon fatura kullanılması” konusunda, iyi niyetli mükellefleri koruyan, önemli bir gelişme olduğunu ifade edebiliriz.

T.C.
DANIŞTAY
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2006/1742
Karar No : 2007/1408

Temyiz Eden : ........... ................... İnşaat Sanayi Taahhüt ve Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : 2000 yılında bir kısım alışlarını içeriği itibarıyla yanıltıcı fatura ile belgelendirdiği ileri sürülen davacı adına 2000 yılı Ekim, Kasım, Aralık dönemleri için re'sen katma değer vergisi salınmış, vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 10.11.2005 günlü ve E.2005/440, K:2005/1299 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete fatura düzenleyen .................... Yapı ve İnşaat Malzemeleri Hafriyat Sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği raporuyla adı geçen şirketin gerçek bir mal ve hizmet teslimi olmaksızın komisyon karşılığı fatura ticareti yaptığının ve mal ve hizmet alımında bulunduğu diğer firmalar hakkında da aynı tespitler bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda, davacı şirket tarafından maliyet olarak kaydedilen faturalardaki katma değer vergilerinin indirimleri reddedilmek suretiyle ilgili dönemler için yapılan tarhiyatın yasal olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, yapılan tarhiyatın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti: Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi Hülya Z.Yıldırım'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Eren Sonbay'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde vergi aslına, ilişkin olarak ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Kesilen vergi ziyaı cezasına gelince,
Tarhiyata uygulanan vergi ziyaı cezasının yasal dayanağı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı yasa ile değişik 344. maddesinin 2. fıkrası;
Anayasa Mahkemesinin 6.1.2005 gün ve E.2001/3, K:2004/4 sayılı kararıyla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararının gerekçesinin incelenmesinden ziyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, ziyaa uğratılan vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının ceza miktarına, eklenmesine ilişkin kuralın, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi karşısında Vergi Mahkemesi tarafından davacı adına kesilen vergi ziyaı cezası hakkında yeniden bir karar verilmek üzere mahkeme kararının cezaya ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmektedir.



Açıklanan nedenlerle, temyiz olunan Vergi Mahkemesi kararının cezaya ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasının, vergi aslına ilişkin kısmının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: Elektrik inşaat taahhüt işiyle uğraşan davacı şirketin bir kısım alımlarını sahte ve içeriği itibariyle yanıltıcı faturalarla belgelendirdiği ileri sürülerek 2000 yılı Ekim, Kasım, Aralık dönemleri için re'sen salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasına karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29 ncu maddesinin 1 nci fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hükmüne yer verilmiş, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, aynı Kanunun 134 ncü maddesinin 1 nci fıkrasında ise; vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmıştır.
Türk Vergi Hukuku, maddi ve somut delillere dayalı böylece vergi adaletini sağlamayı amaçlayan kuralları içermektedir. Bu nedenle vergilemeye ilişkin kurallar, varsayım veya kanaate dayalı, vergi adaletini tesis yönünden gerçeğe aykırı tespitlere dayanan vergileme yapılmasını önlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle gerçek durumun vergilemeye esas alınacağı ve incelemenin de bu amaca yönelik olmasının gerekeceği öngörülmüştür.
Davacı şirketin mal aldığı ................. İnşaat Malz. Pet. Hafriyat Nakliyat Ticaret Sanayi Limited Şirketi hakkında düzenlenen Vergi Tekniği Raporunda, şirketin toptan İnşaat malzemeleri ticareti yapmak üzere 22.2.2000 tarihinde faaliyetine başladığı, sermayesinin bir milyar ve yazıhanesinin konteyner olduğu, 11.3.2003 tarihli yoklamada faaliyetinin olmadığı, demirbaş ve mal mevcudunun bulunmadığı, aynı adreste ................. İnşaat Malzemeleri Limited Şirketi'nin bulunduğu, başka şirketlerin de bu adresi kullandıkları, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği, işçi çalıştırılmadığı, motorlu araçlarının bulunmadığı, aynı nitelikte araçların da kiralanmadığı, faturaya konu işleri yapacak organizasyona sahip olmadığı hususlarının tespiti üzerine, bu şirketten alınan faturaların içeriği itibarıyla yanıltıcı olduğu sonucuna varılarak bu faturalarda yer alan ve davacı tarafından ilgili oldukları dönemlerde haksız yere indirim konusu yapıldığı ileri sürülen katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle davacının yeniden düzenlenen katma değer vergisi beyanlarına göre ödenecek verginin çıktığı dönemlere ilişkin olarak tarhiyat yapılmıştır.
Vergi mahkemesince, vergi incelemesinin amacına da uygun olarak öncelikle, içeriğiitibarıyla yanıltıcı olduğu sonucuna varılan faturaları veren şirket hakkında düzenlenen raporlar üzerine idarece ne gibi işlemler yapıldığı, bu raporlara dayalı olarak komisyon geliri elde etmekten dolayı tarhiyat yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise sonucunun ne olduğu, bu raporlarla ilgili yargı kararlarının bulunup bulunmadığı, söz konusu şirketin mükellefiyetinin idarece terkin edilip edilmediği, edilmişse dava konusu yapılıp yapılmadığı, davacıya fatura düzenlediği dönemlerde, katma değer vergisi beyannamelerini verip vermediği adına katma değer vergisi tarhiyatı yapılmış ise bu konuda yargı kararı bulunup bulunmadığı hususları davalı idareden, ya da faturaları düzenleyen şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden araştırılıp bu araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 10.11.2005 günlü ve E.2005/440, K:2005/1299 sayılı kararının, belirtilen hususlar araştırılarak sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere bozulmasına, 26.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.