Konu: İmarzedeler
Mesajı Okuyun
Old 28-01-2004, 17:25   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

OFF-SHORE (Kıyı) BANKACILIĞI Hikayesi

Off-Shore (Kıyı bankacılığı); Ülke dışından sağlanan fonların yine ülke dışında kullandırılmasını amaçlayan ve bulunduğu ülkedeki bankacılık mevzuatına tabi olmayan, elde ettiği gelirler her türlü vergi, resim ve harçtan muaf tutulan ve kambiyo mevzuatına da bağlı bulunmayan bir tür serbest bankacılık olarak tanımlanmaktadır.

Ülkenin siyasal sınırları içinde yer almakla birlikte bankacılık faaliyetleri bakımından yurt dışında yerleşik sayılmaktadır. Bu nedenle denetimleri sadece tabi oldukları mevzuata uygun hareket edip etmedikleri yönünden mümkündür.

Dışarıdan dışarıya bankacılık faaliyeti gösterirler. Başka bir ifade ile; yabancı ülkelerden sağladıkları kaynakları, yine yabancı ülkeye kredi olarak sunarlar.

Ülkemizde kıyı Bankacılığı 4389 sayılı Bankalar yasasının 7. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde içeriği ile açıkça, münhasıran kıyı bankacılığı faaliyetinde bulunan bankaların 4389 sayılı bankalar yasasının diğer maddelerine tabi olmadığı ve yine haklarında 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanununun 40. maddesinin uygulanamayacağı belirtilmiştir.

Münhasıran kıyı bankacılığı yapacak bankalar ile Türkiye’de bankacılık yapmayan yabancı bankaların kıyı bankacılığı ile uğraşacak şubelerinin ancak serbest bölgelerde kurulup, faaliyet gösterebilecekleri hükme bağlanmıştır.

Bu şekilde serbest bölge içinde kurulan off-shore bankalar¸ faaliyetleri bakımından Türkiye’ de değil, yabancı ülkede bankacılık yapmakta imiş gibi farz edilir ve buna dayalı olarak Türkiye’ de Bankacılık mevzuatına tabi tutulmazlar. Bunların gelirlerinden vergi alınmaz, harç ve resüm gibi yükümlülüklerden muaf tutulurlar. Sadece kuruluşları bakımından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ nun iznine tabi olurlar.

Vergi yükümlülüğü olmadığından yüksek faizle mevduat toplayıp, düşük faizle kredi kullandırma imkanına haizdirler. Diğer yandan ulusal bankalar gibi sağladıkları fonların belirli bir kısmı ile sınırlı olarak kredi kullandırma zorunlulukları olmadığından, elde ettikleri fonların tamamını hiçbir karşılık ayırmadan kredi olarak dışarıya salabilirler. Ulusal bankalar genelde elde ettikleri mevduatın %55’ ini en fazla kredi olarak kullandırabilirler. Avantaj bu orandan rahatlıkla anlaşılmaktadır.

Off-shore bankalar bu yönleri ile caziptirler. Ülkelerinde yüksek vergi uygulanan bir çok şirketin ve kişilerin paralarını faaliyet gösterdikleri yere çekerler.

Ulusal bankalar, yurt dışında yerleşik sayılan off-shore bankalara sadece parayı havale eden aracı durumundadırlar. Bu nedenle, ülkemizde off-shore bankalar için aracılık yapan ulusal bankaların toplanan bu mevduatlar üzerinde tasarruf etme imkanları olmadığı gibi, parayı alıp havale işlemini yerine getirmekle görevleri sona erer.

Bu anlamda, aracılık yapan ulusal bankalar off-Shore bankaların acentası, temsilcisi veya vekili de sayılamazlar.

Hukuki temelde, ulusal bankaların sorumlu tutulamamasının ana sebebi bu işlevlerindendir.

Devletin sorumluluğunun olmaması ise, yine off-shore bankaların ülke içinde yer alan bankalardan sayılmamalarına, yurt dışında faaliyet gösteren banka hüviyetini taşımalarına ve nihayet ülke mevzuatına tabi olmamalarına dayanır. Kaldı ki Bankalar kanununun açık vurgusu ile bu off-shore bankaların tasarruf mevduat sigorta fonuna tabi olmadıkları açıkça anlaşılmaktadır.

O halde, Türkiye’ deki bankalar aracılığı ile parasını yurt dışında yerleşik sayılan off-shore bankalara havale eden ve yüksek faiz umudu taşıyan kişi yada şirketler, ülke içinde hukuki sonuç alamayacaklardır. Sadece bir halde bu mümkündür, o da Off-Shore (kıyı) bankacılığı kuruluş iznini alamayacak bir bankaya BDDK izin vermiş ise, sırf bu kusurlu eyleme bağlı olarak tazminat davası açılmasıdır.

Elbetteki, paranın yurt dışındaki off-shore bankasına gönderilmesinde aracılık yapan ulusal banka, bu paraları havale etmeyip kendi uhdesinde usulsüz kullanırsa ve bu husus tespit edilebiliyorsa, ulusal bankanın sorumluluğu yanında yeterli denetlemeyi yapmayan BDDK’ da kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilecektir. Ancak bu durumun gerçekleşmesi ve bunun ispatlanabilmesi zor bir olasılıktır.

Ülkemizde, off-shore bankası için havale yapmakla sınırlı işlevi ile aracılık yapan ulusal bankanın batması neticesinde, her nedense off-shore bankasının da battığı sanılıp, büyük yanılgıya düşülmektedir. Oysa, yukarıda da anlatmaya çalıştığım gibi, off-shore bankalar yurt dışında faaliyet gösteren bağımsız tüzel kişiliğe haiz yabancı uyruklu bankalardır ve hesap ve kayıtları, havale yoluyla aracılık yapan ulusal bankadan bağımsızdır.

Bu nedenle; ulusal bankanın batması off-shore bankasının da battığı anlamına gelmez. Bu durumda yapılması gereken şey şu olmalıdır:

Off-Shore bankası muhatap alınarak off-shore bankasının mevzuatına tabi olduğu ülkede alacak davası açılmasıdır. Yurt dışında bulunan off-shore bankası için o ülkede dava açılması elbette külfetlidir. Fakat, yurt dışındaki avukatlarla irtibatlı çalışan Türkiye’ de yerleşik avukatlar da vardır.

Bunun dışında, bu off-shore bankalar hakkında Türkiye’de de dava açılabilir ancak alınacak mahkeme kararının yabancı ülkede tenfizi gerekeceğinden sonuca gidilebilmesi için yine o ülkede bir avukat ile anlaşılması gerekecektir.

Ulusal banka ile birlikte off-shore bankası da çok zor bir olasılık olmakla birlikte batmış ise, bu durumda yine off-shore bankasının bulunduğu ülkenin bizdeki Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ na mümasil kurumu tarafından off-shore bankanın ülke mevzuatına uygunluk bakımından denetleneceğinden, bu denetlemedeki eksikliğe bağlı olarak o ülke devletinin dava edilmesi de şartları varsa mümkündür.

Kaldı ki bazı ülkelerde, Off – shore hesaplar bakımından denetleme yönünden eksikliklere bağlı sigorta fonu da oluşturulmuş bulunmakla, bu imkan da değerlendirilebilmektedir.

Tüm bu açıklamalardan sonra şunu çıkarmak zor olmayacaktır: Kıyı bankacılığı cazip olmakla birlikte, paranın ulaştığı off-shore hesap yabancı ülkede bulunmakla riskli ve yorucudur. Off-Shore bankasının bağlı olduğu ülkenin ciddiyeti önem arz etmektedir.

Şu ülkelerde yoğun olarak off-Shore bankacılığı kullanılmaktadır:

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Bahreyn, Bahama, Hollanda Antileri, Cayman Adaları, Lichtenstein, Londra, Paris, Zürih, Frankfurt, ABD İnternational Banking Facilities, New York

Bu işi yapmak istiyorsak, gelişmiş ve saygınlık kazanmış hukuk sistemine sahip ülkeler tercih edilmelidir. Keza, her türlü olasılık düşünülerek aracılık yapan ulusal bankanın da saygın ve ciddi banka olup olmadığına dikkat edilmelidir.

Son olarak ve tekrar belirtmek isterim ki; Ulusal bankanın batmış olması, off-shore bankasının da battığı anlamına gelmez! Buna dikkat edilmelidir.