Eskiden bir ceza kanunumuz vardı;suçlular için layıkiyle cezalar öngörürdü . Mahkemeler de yeterince ceza verirdi. Sonra, 647 diye bir ceza infaz kanunu çıkardılar.Cinayet işleyen bir katile 20 yıl ceza kesilirdi;TV ler basın da böyle yazardı.Herkes,katil için, hak ettiği cezayı aldı diye düşünürken bir de bakardınız adam 7 yıl sonra dışarıda.Ya peki noldu, hani 20 yıl almıştı diye şaşkınlık içerisinde cevap bulunamazdı bir türlü.
Borçlar ve Ticaret Kanunlarımızda da alacaklıyı koruyan yeterince hükümler var ama eğer alacaklının adı SSK veya Kamu ise.O da son yıllarda düzenlendi. Yok eğer alacaklı herkesi kendi gibi saf temiz namuslu olarak düşünen biri ise bir gecede bütün malvarlığı elinden alınabilir bu Şirket borçlarından sorumluluk denen düzenleme yüzünden. Şirket borçlarından sorumluluk toplumun hukuk bilinciyle tam ters düştüğü için, kötüniyetli biri bu alanda istediği oyunu oynayabilir ve Türkiye’nin zengini de olabilir. Şirketle hakim ortağını birbirinden ayırma bilincinden yoksun alacaklılar ellerindeki şirket senedi denen kağıt parçasıyla perişan olup gider, yapacağı hiçbir şey de olmaz. 1990-2000 yılları arasında banka hortumculuğunu gözümüzün önüne getirelim.Adam milyarlarca dolarları çarpıp götürmüş ama hala özel uçakla dolaşabiliyor.İşte şirket borcu -ortak borcu dedikleri şeyin hikmeti .Adamlar malı götürmek için en uygun şekilde kanun çıkarmışlar. Bankacılık alanında (hukukun temel kuralları es geçilerek geçmişe şamil olacak şekilde) gerekli düzeltmeler yapıldı ancak diğer konularda çarpma için hala çok bakir bir alan duruyor dolandırıcıların önünde.