Mesajı Okuyun
Old 24-08-2007, 16:04   #2
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

" Sözleşmenin taraflarından biri,o sözleşmenin yerine getirileceği hususunda o güne kadar süregelen davranışları ile karşı tarafa tam bir güvence vermiş ve karşı taraf ta,sözleşmenin yerine getirileceği inancına iyiniyetle bağlanarak kendisine düşen edimleri yerine getirmiş ise,artık sözleşmenin biçim yönünden geçersizliğini ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması niteliği taşır ve bu iddia yasal korumadan yoksun kalır.(HGK 6.6.1979 1978/190-1979/199 )

Belediyenin 2490 sayılı yasada öngörülen şekillerden ayrılarak davalı ile özel hukuk kurallarına dahil sözleşme yapmış olması halinde,belediyeyi koruyan yasanın Belediye Meclisi Kararına güvenen kişiyi korumadığını düşünmek,kamu hukukunda düzenin değil,düzensizliğin varlığını kabul etmek demektir ki,yasanın öyle bir çelişkiye izin vereceği beklenemez. O halde açıklanan ilke ve düşüncelerle belediyenin açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekir. 1 HD 25.12.1981 13206-14956
---------------------------------------------------------
"Kira sözleşmesi 2 yılı aşkın süredir devam etmiş,davalı tüm yükümlülüklerini yerine getirmiştir.

Davacı Belediye,dava konusu taşınmazın kayden malikidir.
(..T ve .. Sayılı encümen kararı ile) ihale açılmış,anılan karar gereğince eski şartname hükümlerine göre yapılan ihale davalı üzerinde kalmıştır.

Davacı idarenin sözleşmenin 2490 SY ya uygun olmadığını iddia etmesi ve bu yöndeki, şekil noksanlığına dayanarak davalının fuzuli şagil olduğuna dair iddia dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz.
1 HD 12.3.1984 2949-2707
----------------------------------------------------

Davacı Belediye ile davalı arasındaki kira sözleşmesi uzun süredir devam etmektedir. Belediyenin amacı fazla kira almaktır.Kira sözleşmesinin 2490 S Y ya uygun olmadığı iddiası MK M 2 ile bağdaşmaz.

Mahkemece,davacının şekle aykırılık iddiası kabul edilmiş,sözleşmenin noterde resen tanzim edilmemiş bulunması nedeniyle geçersizliğine ve davalının tahliyesine karar verilmiştir.

Davalının karar düzeltme yoluna başvurusu üzerine yapılan inceleme sonunda,değerlendirmede yanılgıya düşüldüğü anlaşılmıştır. Şöyle ki :

Belediyenin 2490 SY ya tabi olduğu kuşkusuzdur.

1- Belediye bir kamu kuruluşudur.Bu nedenle 2490 SY ya tabi olmakla beraber,özel hukuk ilişkilerinde genel yasalara ait kuralların dışında değildir.Ayrıcalığı da yoktur.
2- a)Belediyenin açtığı dava,kira bedelini yükseltme amacı taşımaktadır. Şekil noksanını tehdit unsuru olarak kullandığı dosyadan anlaşılmaktadır.
b) Resmiyet,ciddiyet taşıdığı kuşkusuz bulunan ve yasaları tarafsızlık,eşitlik ilkeleri içinde uygulaması, sözleşmelerdeki şekil şartlarını en iyi düzeyde bilmesi gereken davacı idarenin sözleşmelere ait biçimsel külfetleri yerine getirmeyi vatandaştan beklemesi,onun da bilgisizliğinden yararlanarak
"şekil şimdilik noksan kalsın,ileride davama dayanak olur"tarzında bir düşüncenin yıllarca korunması iyiniyetle nasıl bağdaşır ?
Davacının içtenliğine inanmak için önem verdiği,ve davaya bile konu yaptığı şekil şartını,sözleşmenin yapıldığı anda bizzat yerine getirmesi gerekirdi. Eğer bu konuda bir kusur var ise,öncelikle Belediye"ye aittir. Hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz.

Davalının ihaleye katıldığı,baştan sona iyiniyetli olduğu,kendisine düşen edimleri yerine getirdiği, istenen parayı peşin ödeyerek ve kiraları da zamanında ödeyerek Belediye idaresine içtenlikle güvendiği ortadadır.
d) Taraflarca üç yıl süre ile benimsenen ,hukuki varlığı kabul edilen bu sözleşme yasaların ve hak duygularının altına girmiş,hükmünü ifaya engel kalmamıştır.
...
Davacı Belediye sözleşmedeki şekil noksanlığını siper ederek dava hakkını,kira bedelinin artırılması için baskı aracı yapıp kötüye kullandığına göre,yasal himayeden yararlanamaz,korunabilirlikten uzaklaşmıştır.

Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden,davalı vekilinin tashihi karar talebinin kabulü ile yanılgıya dayanan onama kararının kaldırılmasına oybirliği ile karar verildi.
1. HD 5.7.1982 7680-8993
---------------------------------------------------
Müvekkiliniz,İhale şartlarını " Hataen " veya aldatma var ise karşı tarafın aldatması sonucu aldanarak kabul ettiğini iddia ederek,ekonomik olarak kendisine büyük zarar veren bu şartlara ve sözleşmeye hakimin müdahalesini istemek veya hata/hile nedeniyle sözleşmenin/şartların iptali ile,işin gerçek ve rayiç bedelinin mahkemece tesbitini,keza ifa olunan kısmı bakımından hakedebileceği meblağın tesbitini bir tesbit talebi ile tesbit ettirerek alacak davası açabileceği gibi, ayrıca sözleşmenin, haklı nedenle feshi ile bundan böyle edimlerini yerine getirmeyeceği konusunda ihtar veya alacak davası içinde,bu husustaki beyanlarda bulunarak fesih hakkını kullanabilir.

Sözleşilen şartlara göre,karşı tarafın da kabul ettiği miktarı talep edebileceği ,yazılı akit olmamasına,böylece şekil eksikliğine rağmen
kendi edimini ifa etmiş olması ve karşı tarafın da bu edimleri kabul etmiş olması karşısında artık bu durumda şekil noksanının ileri sürülemeyeceği
sonucuna göre zaten mümkündür.

Sözleşmenin kurulacağı inancı ile edimini yerine getiren taraf olarak,sözleşme ile kendisine düşen ve ifa ettiği edimlerin rayiç bedelini tesbit ettirerek fiilen gerçekleşen bu alacağı için de (sözleşme şartları belli olmadığı,belli olsa idi,ne elde edebilecek idiyse) bu miktarları rayiçlere göre tesbit ettirerek alacak davası açma imkanı da var. Ankara Tic. Mah.den bu doğrultuda verilmiş kararlar örnek olabilir.

( Buna benzer bir olayı,İl Özel İdaresine karşı,yazılı sözleşme olmadığı,ancak müvekkil edimini ifa etmiş olmakla rayiçlere göre hakedebileceği miktarı önce tesbit talebinde bulunarak tesbit ettirmiş,tesbit edilen miktar için de bilahare alacak davası açarak ve davalımızın kurumdaki alacaklarını bu dava kapsamında istediğimiz ihtiyati tedbire dayalı mahkemece verilen tedbir kararı ile bloke ettirerek takip etmiştik. Bunun üzerine davalı,müvekkile,evvelce anlaşmış olduğu,ihtilafsız rakamı (alacağını) haricen ödediği için davayı sürdürmedik.( Harici anlaşmaya göre alacak 24 milyar,mahkemece yapılan tesbite ve bilirkişi raporuna göre 40 milyar TL idi.)