Mesajı Okuyun
Old 19-08-2007, 11:40   #3
Hak Hukuk

 
Varsayılan Midasın Kulakları

Yargıtay ülkedeki içtihat birliğini sağlamak, mahkeme kararları arasındaki kafa karışıklığını gidermek suretiyle insanların adalet duygularının örselenmesini önlemek maksadıyla kurulmuş bir yüksek mahkemedir.Yargıtay Kanunu, “bir konuda daha önce belli edilmiş bir içtihat varken o konuda –sürpriz olacak şekilde – değişik yeni bir içtihat verilemeyeceğine” dair hüküm içermektedir.Eğer bir konuda görüş –içtihat- değişikliğine gidilecekse, bu önceden ilan edilecek ve herkese duyurulduktan sonra ancak yeni görüş ilam haline getirilebilecektir.
Yasa böyle olmasına rağmen, hemen her hukukçu uygulamada hayatında bir kere olsun, Yargıtay’ın iki kararını okur okumaz “sürpriz!” demektedir.
Bir AİHM kararını okuyan biri, o kararın ait olduğu dosyada avukatlık yapmış veya o davanın tarafıymış gibi bilgi sahibi olur. Bir Yargıtay kararını okuduğumuzda, bir hafta sonra hiç okumamışız gibi oluruz.Bunun nedeni, Yargıtay içtihatlarının SOMUT OLAYI içermemesidir.Bir içtihatta roman anlatımı beklenemez elbet;ancak her Yargıtay Dairesinin ömür boyu hakkında içtihat oluşturacağı SOMUT OLAY sayısı 500 ü geçmez.Hayat o kadar da karmaşık değildir hukuk dünyasında;hayatta kimse istisnalarla uğraşmaz.Hukuk demek gerekçe demektir.Gerekçe ise eşittir denetim, o da eşittir glastnost demektir.Keyfiliği, dedikoduyu önlemenin yolu Yargitay kararlarına somut olayı sokmaktan geçer.Her Daire, 500 olayı içtihada bağladığında, artık yeni ortaya çıkacak yan dallarda da kısacık atıflarla meseleleri çözümlemek kolay olur.
Bir hakim stajyerinden, bir Yargıtay Dairesinde staj yaparken, orada o daire içtihatlarına ulaşmaktaki güçlük ve hayreti dinleyince, “Bu Yargıtay içtihatları ile ilgili kanaatim benim hüsnü kuruntumdan ibaret değilmiş” demiştim kendi kendime ve selamete ermiştim.
Üniversitede okurken Devlet Tiyatrosunda “Midasın Kulakları” diye bir oyun izlemiştim.O zaman “Halla halla! Üçbin yıl önce yazılmış bir tiyatro oyununu niye gösteriyorlar günümüzde; oyun yazarı mı yok?Yakın tarihte yazılmış oyun mu kalmadı?Üç bin yıl öncesinin tanrılarının geçtiği bir oyun hayatımızdan neyi anlatabilir.?Nostalji olsun diye herhalde MÖ den kalma oyunları oynatıyorlar” sonucuna varmıştım yıllar önce.
Sonra zaman geçip olaylar, içtihatlar, uygulamalar karşısında başım duvara çarptıkça öğrendiğim gerçekler karşısında elim kolum bağlı kaldıkça,” Midasın Kulakları” adlı eser gözümde büyüdü ve 2000 lerde hayatın ta kendisi oldu:
Kral Midas, Tanrı Pan’ın bir isteğini yerine getirmeyince onun bedduasına uğrar ve bir sabah yataktan uyanınca kulaklarının eşek kulaklarına dönüştüğünü görür.Eşek kulaklı birisinin krallığını sürdürmesinin dünyanın hiçbir yerinde mümkünatı olmadığını Kral Midas ta bildiği için, çare olarak upuzun bir kalpak geçirir başına.Hayatı bu şekilde devam ederken saçları kesime gelir ve Sarayın Berberi Midasın Eşek Kulaklarından haberdar oluur! Midas normal şekilde krallığına devam etmekte ve eskisi gibi, törenlerde tahtı üzerinde kasıla kasıla –başında bir metre uzunluğunda kalpağı olduğu halde- geçerken, caddelerin her iki tarafına dizilmiş halk, yine avuçları kanartırcasına “ Yaşa! varol Kralımız!” diye bağırmaktadır.
Öte yandan Midasın Berberi ise artık bu sırrı tek başına taşıyamayacak kadar çıldırma derecesine gelmiştir.
Hukuk yaşayan bir organizmadır;sağlıklı gelişimi, açık samimi bir denetiminin(anlaşılabilir bir gerekçe= SOMUT OLAY) olmasıyla mümkündür.Değerli bir hukuk kurumu olduğu anlaşılan YARSAV’ın bu başvurusunu duyunca, “Kral Çıplak” denmiş gibi kulaklarım kabardı.