Mesajı Okuyun
Old 16-08-2007, 17:11   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın madlock,
Ya sizin karıştırdığınız yada benim tam algılayamadığım bir husus var.
1-Çekte yada senette bedeli teminattır ibaresinin bulunması,çekin yada senedin gerçekten teminat olduğu ve bu sebeble icra takibine konu edilemeyeceği hususu doğru değildir.
Çek veya senette "bedeli teminattır" ibaresi yazsa dahi,herhangi bir sözleşme ile gerçekten bu çek yada senedin teminat olduğu anlaşılabiliyorsa(önreğin kira sözleşmesi veya satış sözleşmesinde bu çeklerin bu sözleşmenin teminatı olduğuna dair bir ibare var ise ) ancak o takdirde çek yada senedin kayıtsız şartsız bir borç ikrarını ihtiva etmemesi sebebiyle icra takibine konu edilmemesi yani kambiyo senedi vasfı taşımaması sebebiyle mümkündür.
Ancak bir sözleşmeye bağlanmamış ve sadece bedeli teminattır ibaresi bulunan çek yada senetler icraya intikal ettirilebilir.Bu senetlerin "Kayıtsız şartsız borç ikrarını ihtiva etmediği ve senet olmadığı " yönündeki iddia yazılı belge ile borçlu tarafından ispatlandığı takdirde ancak takip iptal edilebilir.Böyle bir sözleşme yok ise "Bedeli teminattır " yazısı tek başına kambiyo senedi vasfını etkilemez.
2-Bu çek in teminat çeki olduğuna dair bir sözleşme var ise o takdirde çek,çek vasfını kaybedeceğinden,imzası yazısı inkar edilmediği takdirde kanımca yazılı delil başlangıcı olan bir belge hükmünde değil tam tersi yazılı delildir.Bu takdirde hem sözleşme hemde çek iki ayrı yazılı belge olup,bu belgelerle alacağın varlığı ispatlanabilir,diye düşünüyorum.
3-Çekin yazılı delil başlangıcı sayılabilmesi için yasanın aradığı hususlardan şekil şartlarından birinin eksikliği yada çekin zamanaşımına uğramış olması gerekir.Ancak bana göre açıkladığınız hususlardan sizin elinizdeki çekin yasal unsurları taşıyan gerçek bir çek olduğu ortaya çıkmaktadır.Elinizde böyle bir ispat vasıtası var iken daha azıyla yetinmenin yersiz olacağı inancındayım.

Saygılarımla.


T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/21684

K. 2004/26551

T. 23.12.2004

• KAMBİYO SENEDİ ( Salt Teminattır İbaresi Kambiyo Senedini Teminat Senedine Dönüştüremeyeceği )

• ÇEK ÜZERİNDEKİ TEMİNATTIR İBARESİ ( Salt Bu İbare Kambiyo Senedini Teminat Senedine Dönüştüremeyeceği )

• TEMİNAT SENEDİNDE KOŞUL ( Neyin Teminatı Olduğu Ayrıca Açıklanması Gereği - Sadece Çek Üzerindeki Teminattır İbaresinin Çeki Teminat Çeki Haline Getiremeyeceği )

2004/m.68


ÖZET : Salt "Teminattır" ibaresi, kambiyo senedini teminat senedine dönüştürmez.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Takip dayanağı çekte "teminattır" ibaresi mevcut ise de bunun neyin teminatı olduğu ayrıca açıklanmadığı, sadece çek üzerindeki ibarenin çeki teminat çeki haline getiremeyeceğine göre ve çek altındaki imzada inkar edilmeyip borcun bulunmadığı İİK'nın 68. maddesinde belirtilen bir belge ile de ispat edilemediği nazara alınarak itirazın reddi yerine yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nın 366. ve MK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 23.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/932

K. 2002/1298

T. 11.2.2002

• İTİRAZIN İPTALİ ( Senedin Süresinde Takibe Konulamaması-İlamsız Takip Yapılması )

• BONO ( Yasa Unsurlarından Birinin Eksik Olması-Bu Belgeye Dayanılarak Alacağın Varlığı Hakkında Hüküm Kurulmasının Mümkün Olmaması )

• ADİ YAZILI BELGE ( Bono Şeklinde Düzenlenmekle Birlikte Yasal Unsurlarından Birinin Eksik Olması Nedeniyle )

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Adi Yazılı Belge Niteliğini Taşıyan Belge-Bono Şeklinde Düzenlenmekle Birlikte Yasal Unsurlarından Birinin Eksik Olması

2004/m.67

1086/m.292


ÖZET : Bono şeklinde düzenlenmekle beraber yasal unsurlarından biri noksan olduğu için bono niteliği taşımayan belgeye doğrudan doğruya dayanılarak alacağın varlığı hakkında hükmün kurulması mümkün değildir. Adi yazılı belge niteliği taşıyan belge, davalı tarafından verilmiş olduğundan yazılı delil başlangıcı sayılır. Bu da anılan temel borç ilişkisinin ispatı yolunda tanık dinleme olanağı sağlar.
DAVA : Dava dilekçesinde itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının işlerini takip ettiğini karşılığında senet verildiğini ancak senet süresinde takibe konulamadığı için ilamsız takibe geçildiyse de itiraz ile durduğundan bahisle itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, senetlerin zamanaşımına uğradığını, davacıya herhangi bir borçları olmadığını savunmuş mahkemece davacının senede dayandığı ve imzanın inkar edilmemiş olması nedeniyle davanın kabulü cihetine gidilmiş olup hükmü davalı taraf temyiz etmektedir.
Bono şeklinde düzenlenmekle beraber yasal unsurlarından biri noksan olduğu için bono niteliği taşımayan belgeye doğrudan doğruya dayanılarak alacağın varlığı hakkında hükmün kurulması mümkün değildir. Adi yazılı belge niteliği taşıyan belge, davalı tarafından verilmiş olduğundan HUMK.nun 292. vd. anlamında yazılı delil başlangıcı sayılır. Bu da anılan temel borç ilişkisinin ispatı yolunda tanık dinleme olanağı sağlar.
O halde davacı tarafın temel borç ilişkisinin ispatı konusunda göstereceği deliller toplanıp hepsi birlikte değerlendirilerek ( gerektiğinde davacı tarafın yemin teklifi hakkı da hatırlatılarak ) sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/172

K. 2002/791

T. 24.1.2002

• İTİRAZIN İPTALİ ( Karşılığı Bulunmayan Hamile Yazılı Çekin Alacağın Varlığını Tek Başına İspata Yeterli Olmaması )

• ÇEK ( Karşılığı Bulunmayan Hamile Yazılı Çekin Alacağın Varlığını Tek Başına İspata Yeterli Olmaması )

• KARŞILIKSIZ ÇEK ( Hamile Yazılı Çekin Alacağın Varlığını Tek Başına İspata Yeterli Olmaması )

• HAMİLE YAZILI ÇEK ( Karşılığı Bulunmayan Hamile Yazılı Çekin Alacağın Varlığını Tek Başına İspata Yeterli Olmaması )

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Karşılığı Bulunmayan Hamile Yazılı Çek )

2004/m.67


ÖZET : Karşılığı bulunmayan hamile yazılı çek alacağın varlığını tek başına ispata yeterli olmaz. Bu nedenle yazılı delil başlangıcı olarak kabulü ile taraflar arasındaki mücerret borç ilişkisinin davacı tarafından ispatı gerekir.
O halde davacıya tanık dahil tüm delilleri sorularak, gerektiğinde yemin teklif etme hakkının bulunduğu da hatırlatılarak yapılacak yargılamanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Dava dilekçesinde 470.168.000 liralık takibe yönelik itirazın iptali ve %40 inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı davada, davalının aralarındaki ticari ilişki nedeni ile kendisine borçlandığını ve karşılığında da davalının kendisine toplam 260.000.000 lira tutarında iki adet çek verdiğini, bu çeklerin karşılığını tahsil edemeyince alacağının tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptaline ve %40 icra-inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, savunmasında davanın reddine karar verilmesini ifade etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davada davacı dava ve takip konusu çeklerin karşılıklarının bulunmadığını belirterek bedelinin faiz ve inkar tazminatı ile birlikte tahsilini istemekle temel borç ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
Karşılığı bulunmayan hamile yazılı çek alacağın varlığını tek başına ispata yeterli olmaz. Bu nedenle yazılı delil başlangıcı olarak kabulü ile taraflar arasındaki mücerret borç ilişkisinin davacı tarafından ispatı gerekir.
O halde davacıya tanık dahil tüm delilleri sorularak, gerektiğinde yemin teklif etme hakkının bulunduğu da hatırlatılarak yapılacak yargılamanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.1.2002 gününden oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/10393

K. 1999/10381

T. 11.10.1999

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI NİTELİĞİ ( Zamanaşımına Uğramış Çek )

• ÇEKİN ZAMANAŞIMINA UĞRAMASI ( Yazılı Delil Başlangıcı Niteliği ve Alacağın İspatı )

• ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ ÇEKİN DELİL OLABİLME KABİLİYETİ ( Yazılı Delil Başlangıcı Niteliği )

• KAMBİYO SENEDİ VASFININ KAYBI VE YAZILI DELİL BAŞLANGICI NİTELİĞİ ( Zamanaşımına Uğramış Çek )

1086/m.292

6762/m.692,697


ÖZET : Zamanaşımına uğramış çek, kambiyo senedi niteliğini kaybeder ve alacak için yazılı delil başlangıcı oluşturur. Alacağın varlığı her türlü delille kanıtlanabilir.
DAVA : Dava dilekçesinde 125.000.000 lira için takibi yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi icra inkar tazminatına hükmedilmesi ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, davada dayanılan çekin karşılığı olmadığının tesbit edildiğini, oysa bu çekin kendisine mevcut bir borcun itfası için ciro edildiğinden davalıdan 125.000.000 lira alacaklı olduğunu iddia etmiş ve asıl ilişkiye dayanarak davalıya ( cirantaya ) karşı alacağının tahsili için yaptığı ilamsız icra takibine borçlu davalının haksız itirazının iptalini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Olayda çekin süresinde ibraz edildiği, karşılığı olmadığından ödenmediği, takas odasınca çek üzerine iptal şerhi verildiği, davacının ciranta olan davalıya kambiyo hukukuna dayanan başvurma hakkının da zamanaşımına uğradığı uyuşmazlık konusu değildir. Çek borç ikrarını kapsayan bir senet değil, bir ödeme vasıtasıdır ve bir miktar paranın ödenmesi için verilmiş havale emrini ihtiva eder. Ödeme, bir borcu itfa amacı ile olabileceği gibi ödünç verme amacı ile de yapılabilir. Bu itibarla dayanılan çek, davacının davalıdan yazılı miktar kadar alacağı olduğunu kesin bir delil teşkil etmez. Ne var ki; olayda çekteki imza inkar edilmediğine göre çek, davacının alacak iddiası hakkında yazılı delil başlangıcı teşkil edebilir ve bu suretle alacağın varlığı her türlü delille kanıtlanabilir. O halde, mahkemece çekin verilmesine neden olan asıl hukuki ilişkinin mahiyetinin açıklattırılması ve davacının alacaklı olduğunu kanıtlaması için tüm delillerinin toplanması, dava dilekçesinde ( vs. ) deliller denilerek yemin deliline de dayanıldığına göre gerekirse yemine de başvurulması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece, bir ödeme vasıtası olan çekin adi senet niteliğinde yazılı belge olarak değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 1991/4420

K. 1991/1669

T. 3.2.1992

• ÇEK ( Keşide Yeri Olmayan - Yazılı Delil Başlangıcı Sayılması )

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Keşide Yeri Olmayan Çek )

• TANIK DİNLENİLME İMKANI ( Keşide Yeri Olmayan Çek - Yazılı Delil Başlangıcı Sayılması )

• ALACAK DAVASINDA YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Keşide Yeri Olmayan Çek )

1086/m.292


ÖZET : Çek şeklinde düzenlemekle beraber yasal unsurlarından birisi ( keşide yeri ) noksan olduğu için çek niteliği taşımadığı belirlenen söz konusu belgenin adı genel olarak kabulü ve doğrudan doğruya ona dayanılarak alacağın varlığı hakkında hüküm kurulması hukuken olanaksızdır. Alelade havale emri niteliği taşıyan böyle bir belge, davalı tarafından verilmiş bulunduğu cihetle HUMK.nun 292. maddesi anlamında yazılı delil başlangıcı sayılabilir ve bu da anılan temel borç ilişkisinin ispatı yolunda tanık dinlenmesi olanağı sağlar. O halde; belirtilen nedenlerle davacı tarafın varlığını iddia ettiği sözkonusu temel borç ilişkisinin ispatı konusunda göstereceği diğer delillerde toplanıp hepsi birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde 1.500.000 lira alacağın % 40 icra inkar tazminatı, faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın asıl istem yönünden kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:

KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, davada; temel borç ilişkisi olarak karz aktine dayanılmış olmasına karşın mahkemece bu yön üzerinde hiç durulmaksızın, davalı tarafından imzası inkar edilmeyen ( keşide yeri unsurunu içermemekle çek niteliği taşımayan ) 15.2.1987 tarihli belge esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Oysaki; çek şeklinde düzenlenmekle beraber yasal unsurlarından birisi ( keşide yeri ) noksan olduğu için çek niteliği taşımadığı belirlenen sözkonusu belgenin adi senet olarak kabulü ve doğrudan doğruya ona dayanılarak alacağın varlığı hakkında hüküm kurulması hukuken olanaksızdır. Alelade havale emri niteliği taşıyan böyle bir belge, davalı tarafından verilmiş bulunduğu cihetle HUMK.nun 292. maddesi anlamında yazılı delil başlangıcı sayılabilir ve bu da anılan temel borç ilişkisinin ispatı yolunda tanık dinlenmesi olanağı sağlar.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin ödediği temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 3.2.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/10368

K. 2004/460

T. 22.1.2004

• ÇEKİN ZAMANAŞIMINA UĞRAMASI ( Yazılı Delil Başlangıcı Niteliği ve Tanıkla İspat Edilebilmesi - Yeminin Bölünememesi )

• ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ ÇEK ( Yazılı Delil Başlangıcı Niteliği ve Tanıkla İspat Edilebilmesi - Yeminin Bölünememesi )

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI NİTELİĞİ VE TANIKLA İSPAT EDİLEBİLİRLİK ( Zamanaşımına Uğramış Çek )

• TANIKLA İSPAT EDİLEBİLİRLİK ( Zamanaşımına Uğramış Çekin Yazılı Delil Başlangıcı Niteliğinde Olması )

• YEMİNİN BİR BÜTÜN OLUP BÖLÜNEMEMESİ ( Zamanaşımına Uğramış Çekin Yazılı Delil Başlangıcı Niteliğinde Olması ve Tanıkla İspat Edilebilmesi )

1086/m.292


ÖZET : Çek, takip hukuku bakımından zamanaşımına uğramış olsa da, taraflar arasındaki temel ilişki yönünden yazılı beyyine başlangıcı teşkil edeceğinden iddianın tanıkla ispatı mümkün olmasına; davacı, elindeki çeki bankaya ibraz edip karşılığı olmadığına dair kaşe basıldığına ve bunun üzerine, ödemede bulunmadığından bahisle alacağını tahsil amacıyla davalı aleyhine açtığı işbu davada tanık deliline dayandığına; yemin bir bütün olup bölünemeyeceğine göre, diğer tarafın karşı çıkması üzerine tanık dinlenmeyerek davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılıp, bu şekilde teklif edilen yemin sonucuna göre davanın kabulü isabetsizdir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının 1.550.000.000 TL borcundan dolayı 23.12.1998 tarihli çek keşide ederek verdiğini, çekin süresinde ödenmediğini ve karşılığının bulunmadığının anlaşıldığını, çek vasfını kaybeden adi senede müsteniden alacaklı olduğunu ileri sürerek, 1.550.000.000 TL.nin 23.12.1998 tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davacıdan ticaretle uğraştığı yıllardan şirketi adına borç para aldığını ve borcunu ödediği halde, davaya konu olan çekin teminat olarak davacının elinde kaldığını bildirerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 1.500.000.000 TL.nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, karz akdinden kaynaklanmaktadır. Davacı, çek ile tanık deliline dayanmıştır. Davacı çeki bankaya ibraz etmiş ve karşılığı olmadığına dair kaşe basılmıştır. Ne var ki; buna rağmen davacı, davalı ödemede bulunmadığından bahisle bu davayı açmıştır. Çek, takip hukuku bakımından, zamanaşımına uğramış olsa bile, taraflar arasındaki temel ilişki yönünden HUMK.nun 292. maddesi gereğince yazılı beyyine başlangıç teşkil eder. Bu nedenle davacının iddiasını tanıkla ispatı mümkündür. Davacı alacaklı, yukarıda değinildiği gibi, tanık deliline dayandığı halde, diğer tarafın karşı koyması üzerine mahkemece HUMK.nun 292. maddesi dikkate alınmadan, tanık dinlenmeyerek, davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılmış ve teklif edilen bu yemine göre hüküm kurulmuştur. Oysa dairemizin sapma göstermeyen içtihatlarına göre, yemin bir bütün olup, bölünemez. Bu şekilde teklif edilen yemin sonucuna göre, davanın kabulü isabetsizdir. Ne var ki, temel ilişkinin gerçekte varlığının belirlenebilmesi için, davacının tüm delillerinin toplanması gerekir. Bu itibarla davacının tanık dinletme isteminin kabulü ile tanıkları dinlenmeli, buna karşılık davalının da karşı deleri sorulup varsa toplanarak, değerlendirilip, hasıl olacak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 22.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.