Sayın Yıldırım, yazıma "bütün ezilenlere karşıyım" şeklinde özellikle başladım. Erkeklerin de ezilmesini istemem. Benim o haberde takıldığım husus daha doğru bir ifadeyle bana ilginç gelen şey, Bakan'ın yaptığı açıklama ve erkeklerle ilgili ezilmişliğe acil müdahale çabaları.
|
Alıntı: |
|
|
|
|
|
|
|
|
Ne var ki kimi dişillerin hala erillerin asla ezilemeyeceğini düşünmesi eriller karşında kendilerini ne kadar zayıf gördüklerinin itirafı olsa gerek ki bu da bence dişiller açısından savaşın baştan kaybedilmesidir. |
|
|
|
|
|
Dediğim gibi, erkeklerin asla ezilemeyeceğini söylemedim. Hatta bir özeleştiri olarak benim de erkekleri ezdiğim (bazı) zamanlar olduğunu söyleyebilirim. Doğru bulmuyorum bunu. Yazıda "yasal haklarda iyileştirme yapmak" demişler, tabi Norveç Hukukunu bilmiyorum ama yasalarda kadın hakları ağırlıklı olarak korunuyormuş gibi söz etmişler. Feminizm, erkek düşmanlığı değildir. Feminizm erkeklerle savaşmak değildir. Feminizim; kadınları ikincil ve edilgen konuma itekleyen bütün iktidar yapılarına, geleneklere hatta anlayışa karşı bir duruştur, bir sistemdir. Haberin Avrupa'dan olduğunun farkındayım. Ortaçağ'da "kadın, insan mıdır değil midir" tartışmasının yapıldığı bir tarihi sırtında taşıyan bir Avrupa bu. Hal böyle olunca, 35 erkekten oluşan komisyonun bende uyandırdığı his de önceki yazımda ifade ettiğim türden oldu ve bu, ne erilin yenilmezliğine ilişkin bir itiraf niteliği taşıyor, ne de bizi, dişilin kendisini zayıf gördüğü düşüncesine götürüyor. Sizin bu şekilde hissetme eğiliminiz, aynı zamanda böyle düşünüyor olmanızla ilgili olabilir mi acaba