06-08-2007, 21:07
|
#22
|
|
Arz-ı Hal (Ne Söylense Bu Halime Az Benim)
Arz-ı hal bu ne sızlanma, ne sitem
Kime dert anlatam kimlere satam
Nereden eksiltem nereye katam
Zalim zaman bu yarama tuz benim
Ne söylense bu halime az benim
Küçük yaşta büyük düşlere daldım
Anamı atamı karşıma aldım
Sandım ki ömürlük bir yâren buldum
Yaşananlar benliğimde giz benim
Ne söylense bu halime az benim
İnce ince geçirmiştim elekten
Yakına gelmişti elden ıraktan
Gerçekten sevildim candan, yürekten
Sevdalığım tüm dillere söz benim
Ne söylense bu halime az benim
Vuslata sayılı bir zaman kala
Yıkıldı bir anda çelikten kale
Yerle yeksan oldu dönüştü küle
Yüreğimde hala ateş köz benim
Ne söylense bu halime az benim
İçimdeki boşluk arzdan büyüktü
Sanki mavi gökler üstüme çöktü
Benliğim gaibe semadan baktı
Arş-ı âlâ bu gönlüme göz benim
Ne söylense bu halime az benim
Doğrudan olunca yanlışa saptım
Bir çift güzel göze, bakışa taptım
Aklımca cisimden bir sevda yaptım
Hatalarım bu alnımda iz benim
Ne söylense bu halime az benim
Doluyu görünce yağmur aradım
Derya arar iken hepten kurudum
Huzuru bırakıp derde yürüdüm
Yaralarım ecelime hız benim
Ne söylense bu halime az benim
Gerçekler bir anda yüzüme vurdu
Gözlerim gönlüme vefayı sordu
Akıl doğrulara sonradan erdi
İşbu ibret silahıma gez benim
Ne söylense bu halime az benim
Gözüm bundan gayrı güzeli görmez
Haram bahçesinden goncalar dermez
Bu nefse uyup da günaha girmez
Hakka giden tüm yollarım düz benim
Ne söylense bu halime az benim
Nehirde çağladım, sazda inledim
Veli kelamını meşkle dinledim
Velhasıl geç oldu lakin anladım
Şükretmezsem mevsimlerim güz benim
Ne söylense bu halime az benim
6 Ağustos 2007 / ANKARA
|