Mesajı Okuyun
Old 27-07-2007, 15:35   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Selim Bey;

Elimde,konunuz ile aynı mahiyette,sonuçlanmış ve temyiz incelemesinde olan bir dava var. Bu davanın yargılaması sırasında,benzer soruyu ben de sormuştum ve mahkemece,İl Sağlık müdürlüğü"nden,sizin "sağlık karnelerinin kontrolü
görevi kimindir?" sorunuza eşdeğer olmak üzere,benim
" hasta kabul ve kayıt işlemlerini yapma görevi kime aittir? " soruma karşılık olarak,bir müzekkere ile konunun cevabı istenmişti. İl Sağlık müdürlüğü"nden gelen cevabi yazıya göre,hasta kabul ve kayıt işlemleri,bu işlemlerle görevli hemşireye aittir. Doktorun görevi hastayı muayene etmek ve reçetesini yazmaktır.Doktorun sağlık karnesini ve hastanın kimliğini,fiziksel benzerliğini kontrol etme görevi yoktur.

Bizim olayımızda da,doktorun yazdığı iki adet reçete vardı ve hastaların muafiyet raporları vardı.Kanser hastası olup sürekli olarak ilaç almak zorunda olan ve ağır,yatalak durumda, yakınlarının sağlık karnelerini doktora getirip ilaç yazdırabilecekleri hastalardı. 3 sanıklı davada,diğer doktorların çok sayıda, birinin iki reçetesi vardı,ancak mahkeme hepsine görevi kötüye kullanmak suçundan ceza verip erteledi. Hükmü temyiz ettik. Dosya Yargıtay"da.
Ancak,Yargıtay uygulamalarına göre,bu durumlarda sağlık karnesi sahibi hastaların çağrılıp dinlenmeleri ve muayene olup olmadıkları konusundaki beyanlarının alınması ve bu beyanlara göre doktorun suç kastının tayin edilmesi gerekmektedir. Ceza davalarında her olay;oluş,koşullar,tarafların beyanları ve somut diğer özelliklere göre değerlendirileceği ve suç kastı ve vasfı da bu somut verilere göre çözümleneceği için örnek karar bulmaktan çok,sanığın suç işleme kastının bulunup bulunmadığını somut olarak ortaya koymak daha faydalı olacak gibi. Aynı savunmayı yaptık,mahkemece mahkumiyet kararı verildi. yani örnek mahkumiyet kararı var,beraat kararı yok. Temmuz ayı başında da,izlediğim bir davada,mahkeme,aynı savunmalara yönelik olarak yine " görevi kötüye kullanma" vasfı görerek ceza verdi.