|
Seks işçisi tanımına karşıyım. Türkçe bazı konularda fakir olmasına karşın, hayata ilişkin konularda çok zengindir. Daha önce eşcinsellerin dernek kurmasına ilişkin forumda da yazmıştım. Türkçe bu alanda aktif-pasif-vs ayrımına göre her tür eşcinsele ayrı isim vermiştir. Ve bu isimleri kullanmak daha doğrudur.
Seksüel hizmet veren kadınlar da, Türkçede değişik olarak adlandırılmıştır. Fahişe,yosma,metres,dost,telekız vs. Bunların her biri, farklı pozisyondaki toplumda genel anlamda kabul görmeyen ilişkilerle
yaşamını sürdüren kişileri ifade eder. Ancak burada da, dil fakirliğine değinmekte yarar var. Evli bir erkekle beraber olan her kadının metres olarak adlandırılması da, metreslerin fahişe olarak adlandırılması da yanlış bir söylem. Değindiğim gibi, dilin eksik kullanımı, bu tür değişik pozisyondaki kadınlara, fahişe denmesi sonucunu doğurmaktadır.
Bu nedenle sayın meslektaşımın “seks işçisi” kavramının da, yanlış uygulanacağı kanısındayım.
Genelev olayı tamamen farklı bir olaydır. Yukarda yazdığım gibi, vesikalı olmak da, daha farklı bir statüdür. 1998-99 yıllarında ....... Adliyesi dosyalarını araştıranlar, onlarca kadınına mahkeme kararı ile vesika verildiğini görebilir. Zira genelevde çalışmak, türk filmlerinde olduğu gibi, içkiye ilaç katmakla olmuyor. Bir sürü koşulu var vesika almanın. İşte bu vesikalı kadınlar, gerçek anlamıyla işçidir. Sigortaları ve sosyal güvenceleri vardır. Bir patronları ve elli alışma saatleri ve izin günleri vardır.Haftada 1 gün zührevi hastalıklarda muayene olmak ve eğer hasta iseler izinli sayılmak zorundadır. Bu nedenle herkese vesika verilmez. Vesikasını teslim eden genel kadın(yasadaki adı bu) tekrar vesika alamaz.
Burada açıklamam gereken bir konu var. Pavyonlarda çalışan kadınlara verilen belgeler de vesika ile karıştırılmakta. Bunlar tamamen farklı. Umuma açık içkili yerlerde şarkı söyleyen sanatçı ve konsomatrislere de vesika verilmekte ne yazık ki. Bu vesika bilmem ne pavyonundaki şarkıcıya da, Sezen Aksu'ya da verilmekte. Aralarında bir fark yok.
Sayın Dikiciye katılmakla beraber, bazı konularda ayrılıyorm. Öncelikle, bu kişilere üzülmenin gereksizliğini belirteyim. Türkçedeki tanımları bir yana bırakıp, tümünü seks işçisi (fahişe,or….u, vs.) gibi tek bir isimle anarsak doğru bir yaklaşım olabilir. Ancak, parayla satılan kadınlar olduğu kadar, bu işi isteyerek geçim kaynağı yapanlar da var.
Seks işçiliğinin(her ne kadar kavrama karşı çıksam da, forumun başlığı bu olduğu için, sagı duymam gerekiyor) sebepleri ve toplumun görevleri, daha çok sosyoloji bilimini ilgilendiriyor. Ancak devletin yapması gerekenler, hukuk bilimi ie bağlantılı.
Burada Sayın Kayar’ın da belirttiği gibi, yasaklama ve kontrol altına alma gibi iki seçenek sözkonusu. Ancak, kontrol altına almanın, fişlenme olarak kabul edilebileceği kuşkusunu da sayın Dikici belirtmiş.
Bizdeki merkeziyetçi yapı, bu kişilerin devlet denetminde olması koşuluyla meşru iş yaptığını kabul etmekte. Genelevlerin hukuki statüsü bu yönde. Genelevde çalışan kişinin yz kızartıcı suç işlemediği kararı tam oturmuş.
Bir kere, bırakın yüzkızartıcı suç olmasını, genelevde çalışmak suç değil. İkincisi, genelevde çalışmayıp, serbest çalışan kişi(telekız) yüzkızartıcı suç mu işlemiş oluyor?
Ama, taksi plakası gibi, fuhuş yapacak kişilere kota koyarsan,bu kişileri devlet olarak seçersen, bu tür çelişkilere düşmek doğal.
Benim görüşüme gelince: Herkesin eşit olduğuna inanıyorum. Yani, sosyal güvenlik herkes için olmalıdır.
Sanırım biraz fazla yazdım. Şimdilik bu kadar. Ancak, tartışmanın devam etmesini diliyorum. Sanırım başka görüşler de olacaktır.
|