Mesajı Okuyun
Old 19-07-2007, 18:18   #9
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan Muris muvazaası davalarında hakkın kötüye kullanılması ve zamanaşımı

Katılımcıların belirttiği gibi, muris muvazaası davalarında genel olarak zamanaşımı yoktur. Ancak, bazı durumlarda kanunun bir hükmünü uygulamak haksızlığa sebep oluyorsa, hakime adil karar verme olanağını sağlamak bakımından TMK m.2 hükmü ön plana çıkar.

Gerçekten, TMK m.2 uyarınca “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken, dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”

Sayın Eraslan Özkaya, İnançlı işlem ve Muvazaa Davaları isimli eserinde ( Seçkin yayınları Ankara 2004 Üçüncü baskı sayfa 186 ) “mirasbırakanın ölümünden sonra uzun yıllar ses çıkarmayan davacının, davalıya ait taşınmazın büyük rant kazanması üzerine muris muvazaası nedeniyle dava açıp, mirasbırakan tarafından satış yoluyla temlik edilen taşınmaz ile kendisine verdiği taşınmaz arasında büyük değer farkı olduğunu, mirasbırakanın taşınmazlarını paylaştırmak değil, mirastan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiğini ileri sürüp iptal ve tesçil istemesini" hakkın suistimaline örnek olarak belirtmektedir.

Yine “ Her ne kadar, muris muvazaasında bir zamanaşımı sözkonusu değilse de babanın ölümünden itibaren 40 sene, ananın ölümünden itibaren 20 sene gibi çok uzun bir zaman geçmiş ve bu zaman içinde herhangi bir hak ve istekte bulunulmamış olması dahi isteğin samimi olmadığı kanaatine vardırmıştır.” gerekçesine dayalı olarak, muris muvazaası sebebiyle tapu iptal davasının reddine karar verilen, Yargıtay'dan geçmek suretiyle kesinleşen örnekler de vardır.

Sonuç olarak, muris muvazaası davalarında zamanaşımı yoksa da hakkın kötüye kullanılmasını dikkate almak gerekebilir.

Saygılarımla.