Mesajı Okuyun
Old 16-07-2007, 12:02   #2
Vedat74

 
Varsayılan

Böyle bir durumda çekler ödeme yerine geçtiğinden ve muhtemelen 3. kişilere ciro edileceğinden çekleri ödemekten başka bir yol yok gibi görünüyor. Karşılıklı edimler yükleyen çift taraflı bir sözleşme var. Bu halde siz ediminizi yerine getirdiğinizden dolayı BK. Hükümlerine bazı seçenekleriniz var. BK.107 m. Ye göre ifa günü sizde sözleşme ile belirli olduğu için bir ihtara gerek olmadan karşı taraf mütemerrit olur ve ifa için bir mehil vermenize gerek olmadan sözleşmeden dönebilirsiniz. BK. 160m. Ye göre Ticaret mahkemesinde açacağınız bir dava ile ya gecikme sebebiyle tazminatla birlikte aynen ifayı isteyebilirsiniz, ya da derhal beyanda bulunarak karşı tarafın ediminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararların tazminini isteyebilirsiniz veya son seçeneğiniz sözleşmeden dönmektir. Sözleşmeden döndüğünüz taktirde ise; BK m.108 gereği yerine getirdiğiniz edimi geri istersiniz. Bu arada sözleşmenin ifa edilmemesi sebebiyle başka yerden o malı almak zorunda kalmış iseniz bu arada doğan fiyat farkını (olumsuz zararı) birlikte talep edebilirsiniz.

Ancak sizde taktir edersiniz ki bu çok uzun bir dava prosedürüdür. Sizin aradığınız gibi bir kısa ve pratik bir başvuru metodu aklıma gelmemektedir. Ayrıca davayı kazansanız da karşı şirketten bu kadarlık icraya kabil mal bulmak da sorun teşkil edebilir. Çekler için bankaya ödemeden men talimatı vermek belki uzlaşma için bir yol olabilir. Bu halde de 3. kişi size karşı icra takibine geçebilir. Ancak size zaman kazandırır ve belki anlaşma zemini ortaya çıkabilir.

Aşağıda bire bir aynı olmamakla birlikte yardımcı olabilecek bir karar gönderiyorum.
Saygılarımla...

(B) Borçlunun Temerrüdü
II - Hükümleri
4 - Bir mehil tayini suretiyle
a) Fesih hakkı
Madde 0106: Karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir.
Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir.

Madde 0107: Aşağıdaki hallerde bir mehil tayinine lüzum yoktur.
1. Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağı anlaşılırsa
2. Borçlunun temerrüdü neticesi olarak borcun ifası alacaklı için faidesiz kalmış ise.
3. Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tesbit edilen bir zamanda veya muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa.
Madde 0108: Akitten rücu eden alacaklı, vaidolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir.
Bundan başka borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat edemezse alacaklı akdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep edebilir.
T.C.
YARGITAY
Ondokuzuncu Hukuk Dairesi

Esas No: 1993/07910 Karar No : 1994/00550 Tarih : 27.01.1994
  • SÖZLEŞMENİN FESHİ
  • OLUMLU-OLUMSUZ ZARAR
  • KESİN TEMİNATIN TAZMİNAT ALACAĞINDAN İNDİRİLMESİ
ÖZET : Sözleşmenin feshi halinde; artık olumlu zarar değil, olumsuz zarar istenebilir. Bu da sözleşmenin yerine getirilmesi güvenine dayanarak kaçırılmış elverişli fırsatlara göre saptanmalıdır.
Ceza koşulu niteliğinde bulunan kesin teminat; kural olarak, tazminat alacağından indirilmelidir.
Taraflar arasındaki karşılıklı teminat mektubunun iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın reddine, karşılık davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, sözleşme koşulları hükmünce; alıcı kurum tarafından satıcıya malın 15.03.1993 tarihinde gemiye hazır edilmesi yolunda 21.02.1991 tarihinde teleksle yapılan bildiride, teyidin 22.02.1991 tarihinde saat 14.00'de yapılması istendiği, buna karşı satıcının, aynı gün saat 18.00'e kadar süre istediği, ancak bu süre içinde de malın sağlanacağının teyid edilmediğinin anlaşılmasına, bu durumda teleks yazısında da açıklandığı üzere ve sözleşme koşullarına uyulmadığından, akdin 27.02.1991 tarihinde feshedildiğinin satıcıya bildirilmiş olmasına ve yapılan fesihte sözleşmeye ve yasalara aykırılık bulunmamasına göre, davacı ve karşılık davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları ile davalı ve karşılık davacının bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.
2. Olayda, davacı ve karşı davalının, 11.02.1991 günlü sözleşmeye konu üre gübresini, 21.02.1991 günlü telefaks ihtarına karşın teslim etmediği, bunun üzerine davalı ve karşı davacının "kesin teminatı gelir kaydederek" sözleşmeyi feshettiği ve teslim edilmeyen üre gübresini daha fazla ücret ödeyerek satın aldığı tartışmasızdır.
Davalı ve karşı davacı, bu davada, davacı ve karşı davalının teslim etmediği üre gübresinin yeniden satın alınması için üçüncü kişiye ödediği miktar ile davalıya sözleşme uyarınca ödenmesi gereken bedel arasındaki farkı, yani olumlu zararını istemiştir. Uyuşmazlık konusu; istenebilecek zararın miktar ve niteliği ile kesin teminatın belirlenecek zarardan indirilip indirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Yanlar arasında düzenlenen sözleşmede, uğranılan zararın, yani iki sözleşme arasındaki farkın tazminine yönelik bir hüküm yoktur. Bu durumda davada B.Y.nın 106 ve 108. maddelerinin uygulanması gerekir.
Olumlu zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararın ödenmesini isteme durumunda söz konusu olur. Burada sözleşme ortadan kalkmamakta, sadece alacaklının sözleşmenin yerine getirilmesine ilişkin istemi yerine, borcun yerine getirilmemesinden doğan zararı isteme hakkı geçmektedir. Oysa somut olayda, sözleşme davalı ve karşı davacı tarafından feshedildiğine göre, artık hükümsüz olan sözleşmeye yeniden dönerek borcun yerine getirilmemesinden doğan zararını isteyemez. İstenebilecek olan zarar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 17.01.1990 gün, E.13-392, K.1'de vurgulandığı gibi, sözleşmenin yerine getirilmesi güvenine dayanarak, kaçırılmış elverişli fırsatlara göre değerlendirilecektir. Yani, karşı davacı, sözleşmeye konu olan üre gübresini karşı davalıdan almayıp da, başka bir kişiden alma olanağı varsa (kaçırılan fırsat) o kişiye yapılacağı varsayılan ödeme ile sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle aynı malı almak için ödemek zorunda kaldığı tutar arasındaki fark, olumsuz zararı oluşturacaktır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; ilk sözleşme gününde, piyasadan o günkü koşullara göre üre gübresinin satın alınabileceği fiyatla, fesihten sonra normal sürede yapılacak ikinci sözleşmede belirlenen fiyattaki farka göre olumsuz zararı belirleyip, bunu hüküm altına almaktan ibarettir.
Öte yandan, ceza koşulu niteliğinde bulunan kesin teminat kural olarak, tazminat alacağından indirilir; başka bir anlatımla, alacaklı kesin teminatı aşan zararını isteyebilir (B.K.m.159). Yeter ki sözleşmede ya da yasada tersine bir hüküm bulunmasın. Somut olaya özgü yanlar arasındaki sözleşmede, teminat mektubu bedelinin tazminattan indirilemeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığına göre, saptanan olumsuz zarar miktarından kesin teminat tutarının da indirilmesi gerekmektedir.
Bu yönler gözetilmeden, yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarda birinci bentte yazılı nedenle davacı ve karşılık davalının öbür ve davalı ve karşılık davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, iki nolu bentte açıklanan nedenle davacı ve karşılık davalının temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme kararının (BOZULMASINA), vekili duruşmaya gelen davacı ve karşılık davalı yararına takdir edilen (750.000) TL. duruşma vekalet ücretinin davalı ve karşılık davacıdan alınarak, davacı ve karşılık davalıya ödenmesine aşağıda yazılı harcın davalı ve karşılık davacıdan tahsiline, davacı ve karşılık davalının peşin harcının istek halinde iadesine 27.01.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.