GEMİ MİDİR O?


Onu, yalnızca bir televizyon dizisinde hep aynısı tekrarlanan bir görüntü sananlar yanılıyor. Onu, sadece bir gemi olarak düşünenler bile yanılıyor. Paşabahçe bambaşka birşey. Herkesin bir rengi var; O'nunki deniz.

Doğumu 1952, İtalya'nın Toronto kenti. Bir gemi için çok yaşlı, bir (gerçek) aşk için hala genç. O yüzden kararsız, yazıya dökülen düşüncelerim; gemi midir Paşabahçe, bir sevda mı?

Boyu 73 metre 72 santim, ağırlığı 1042 groston. Ağırlığına bakıp, “şişmanmış” demeyin, bir martı kadar çevik 18 deniz mili yapabilen 3200 HP'lik motorlarıyla. Hem boy-kilo uyumu var, merak etmeyin, uzun ince bir yol(cu)dur denizin üstünde.

İnsanların insanlıktan çıkmadığı bir dönemde yapılmış omurgası. İlk, işe yetişme telaşındaki işçileri, memurları, sınav hazırlığı uykusuzluğundaki öğrencileri taşımış. Hala taşıyor insanları, insancıkları; ayrım yapmadan.

O'nu bu kentte tanıdım; güvertesinde çok çay-sigara içmişliğim, denizkızlarını kıskandırırcasına ilerleyişine hayran kalmışlığım, iskeleye yanaştığında istemeye istemeye O'ndan ayrılmışlığım vardır. Denizdeki, ilk olmasa da son sevdamdır Paşabahçe. Yaşından daha yaşlı bir ben için sevilesi bir kadın gibidir. O, iskeleye halatlarla bağlanır; ben O'na anlaşılmaz bir sevdayla.

Bir zaman ayrılık girdi aramıza. Kardeşlerini bile getirmedi dalgalar; gemisiz, sevdasız kaldık. Sonra kavuşmak, yeniden bahar gelmiş gibi güzeldi. O, modern torunlarından daha alımlı, daha canayakın, daha sevgi dolu. Duygusuz denizotobüslerinin hızının ancak yarısına erişebilse de, martılarla şahinlerin kıyaslanması gibi anlamsız onlarla karşılaştırılması.

Ben gemimi seviyorum - ki, gemi midir O?


(2005)