Mesajı Okuyun
Old 04-07-2007, 10:41   #15
Av.Bektaş Salim Topbaş

 
Varsayılan birkaç fikir

Fikrimce hukukçuluk her meslek gibi bir meslektir.Meslek toplumda bir gereksinmeyi karşılaması neticesi mesleği icra edene de bir gelir sağlar.Hukukçudan bahsedilirken yasa koyuculuğu ile hukukçuluğu birbirine karıştırmamak gerekir.Yasa koyucu hukukçu değildir hukukçu ise adaleti tesis etmek için kural koyamaz.Adalet kavramını vareden mağdurlardır.Binlerce yıllık tarihi süreçte mağdurlar(güçsüzler-ezilenler) yaşamlarını sürdürebilmek, hükmedenler ise iktidarlarını güvenceye alabilmek için karşılıklı tavizler neticesi birtakım kurallar üzerinde mutabık kalmışlar ve bu kurallara uymama merkezi otorite tarafından kurallara bağlanmıştır.Fakat hükmedenler mevcut durumlarını kaybetme tehlikesi sınırına kadar serbest hareket imkanına sahiptir.
Hukuk en az iki kişinin bir arada olması neticesi oluşan kurallar demek te değildir.Eşit iki kişi arasında kural olsa bile yaptırımı olmayacağı için hukuktan bahsedilemez.Hukukun şartı merkezi otorite (günümüzde devlet) ve kural ihlali halinde bu otoritenin yaptırımda bulunmasıdır.
Adalet kavramı ise eğer hakkı olana hakkını teslim etmek şeklinde değerlendirilirse boş bir hayal olacaktır.Bu durum adaletin birileri tarafından dağıtılmasını esas alır.Kimin neye hakkı olduğunu kim, neye göre belirleyecektir.Adalet neden mağduriyet vuku bulduktan sonra uygulanma- aranma ihtiyacındadır.Eğer baştan mağduriyetler oluşmazsa adalet ihtiyacı da olmayacaktır.
Doğada adalet konusunda ise; adalet kavramının insan ürünü bir soyut düşünce olması neticesi doğada adalet var mıdır-yok mudur şeklinde bir değerlendirmede bulunulamaz.Görünen odur ki doğada türler kendini varetme, canlılar hayatta kalma ve üreme gayreti içindedir.Eğer böyle olmasa idi dünyada şu an canlı varlıktan bahsedilemeyebilirdi.Örneğin timsahlar su içen ceylanları avlamanın etik olmadığını yada adil olmadığını düşünseler timsah türü muhtemelen yok olurdu.
Doğal olan-olmayan ayrımında insan faktörünü veya müdahalesini doğa dışı saymak ta yersiz bir düşüncedir.Çeşitli insan faaliyetleri doğaya zarar veriyor olabilir ancak bu durum faaliyetlerin doğal olmadığını göstermez.Örneğin patlayan bir yanardağ bir adadaki tüm canlıları yokedebilir yada insan faaliyeti neticesi oluşan kimyasallar insan dahil bir kısım canlıyı yok edebilir.Bu ikisi arasında doğallık bakımından fark yoktur.
Sonuç olarak adalet hukuktan çok siyaset bağlamında değerlendirilmelidir.Fakat siyaset kelimesi çoğu zaman baş ağrıtan yada uğraşılmaması gereken bir faaliyet olarak değerlendirildiğinden yapılacak en iyi şey fazla sorgulamamaktır.Zaten siyaset THS de konu dışı kaldığı için akıl yürütme bir noktaya kadar mümkündür.Saygılarımla.