Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

 Bilgi  [TK. 1534] Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun (YÜR. TAR.: 01.07.2012)
Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun (YÜR. TAR.: 01.07.2012) Kanun No. 6103 Kabul Tarihi: 14.01.2011 RGT: 14.02.2011 RG NO: 27846 BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler A) Amaç MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, yeni Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin yürürlüğe konulmasına ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. B) Eski hukukun ve Türk Ticaret Kanununun uygulanacağı haller MADDE 2 - (1) Bu Kanunda aksi öngörülmemiş veya farklı bir şeki...
(Şerh No: 10359 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 17-02-2011 15:30)

İcra tutanağında yapılan ödeme taahhüdünde toplam borç miktarının bütün ferileriyle birlikte açıkça gösterilmemesi nedeniyle, taahhüdün hukuken geçerli olmadığı gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması, bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 10357 - Ekleyen: Av.Barış TİRYAKİ - Tarih : 16-02-2011 23:37)

NAFAKA YÜKÜMLÜSÜNÜN KÜÇÜĞE VERDİĞİ HER MADDİ YARDIMIN NAFAKA YERİNE GEÇMESİ BEKLENEMEZ. BU, NAFAKA YÜKÜMLÜSÜNÜN KÜÇÜĞE YÖNELİK SEVGİSİ VE VİCDANİ DUYARLILIĞINI GÖSTEREN BİR DAVRANIŞTIR.
(Şerh No: 10356 - Ekleyen: Av.Ali İhsan ÖZTÜRK - Tarih : 16-02-2011 16:35)

 Bilgi  [HMK. 303] Madde Gerekçesi
Bu maddede kesin hüküm, kesin hükmün unsurları ile tarafları ve üçüncü kişiler açısından sonuçları düzenlenmiştir. Kesin hükmün, bir bakıma, davayı etkileyecek nitelikte kesin bir delil teşkil etmesi yönünden deliller bölümünde ele alınması gerekeceği düşünülebilir. 1086 sayılı Kanunda bu madde, deliller faslında yer almış bulunmaktadır. Ancak müessesenin asıl özelliği, hüküm olma niteliğinden ileri gelmektedir. Hükümden sonraki bir safhayı ifade etmesi ve verilecek diğer hükümleri de etkile...
(Şerh No: 10355 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:40)

 Bilgi  [HMK. 302] Madde Gerekçesi
Bu madde ile, taraflarca ilâmın alınması ve kesinleşme şerhinin ne suretle verileceği hususları düzenlenmiştir. Buna göre, ilâmı almak isteyen taraf, karar ve ilâm harcının tamamını değil, hüküm sonucunda kendisine yüklenmiş olan kısmını ödemek durumundadır. Taraflardan birinin kendisine yüklenmemiş olan harcı ödemeye zorlanması doğru görülmemiştir. Bu düzenleme hakkaniyete uygun düşmektedir. Aslında karar ve ilâm harcı süresinde ödenmediği takdirde kanunî yoldan tahsili her zaman mümkündür....
(Şerh No: 10354 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:30)

 Bilgi  [HMK. 301] Madde Gerekçesi
Madde “Hüküm nüshası” başlığını taşımakta olup, birinci ve ikinci fıkra hükümleri 1086 sayılı Kanunun 392 nci maddesinin günümüz Türkçesiyle ifade edilmiş şeklidir. 1086 sayılı Kanundaki “mahkeme mührünün bulunması”na ilişkin düzenleme, sistematik açıdan daha uyumlu olacağı düşüncesiyle bu maddeye alınmıştır. Taraflara verilen hüküm suretleri ilâm adını almaktadır. Suret deyiminin taşıdığı anlam bakımından, bunların her birinin aslıyla aynı olmasını gerektirir. Ancak, herhangi bir sebeple...
(Şerh No: 10353 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:27)

 Bilgi  [HMK. 300] Madde Gerekçesi
Bu maddede 1086 sayılı Kanunun 391 inci maddesinin günümüz Türkçesiyle ifadesi aynen korunmuştur. Ancak hükmün saklanması görevi yazı işleri müdürüne değil, adli teşkilat içerisinde arşiv kurulması esası da benimsendiğinden bu amaçla görevli memur tarafından arşivde saklanması esası getirilmiştir. "Adalet Komisyonu Raporu"ndan: Tasarının 304 üncü maddesinin başlığında ve metninde, uygulamada maddedeki amacından daha öte uygulamalara yol açacağı düşüncesiyle, başlıkta geçen, “Hükmün saklanm...
(Şerh No: 10352 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:27)

 Bilgi  [HMK. 299] Madde Gerekçesi
Madde “Hükmün imza edilememesi” başlığını taşımaktadır. Bu yeni bir düzenlemedir. Yargılamanın duraklamadan yürümesini sağlamak amacıyla, hüküm sonucunun duruşma tutanağına yazılıp tefhim edilmesinden sonra hakim ölür veya gerekçeli kararı yazamayacak veya imza edemeyecek duruma düşerse, onun yerine gelen hâkim tarafından hükmün imzalanacağı kuralı getirilmiştir. Toplu mahkemelerde hakimlerden birisi aynı durumda olursa, bu durumun başkan veya en kıdemli hâkim tarafından hükmün altına yazılacağı...
(Şerh No: 10351 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:27)

 Bilgi  [HMK. 298] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrası, 1086 sayılı Kanunun 387 nci maddesini karşılamaktadır. Buna göre hükmün, hükmü veren hâkim tarafından yazılması esastır. Hükmün, toplu mahkemelerde başkan veya onun tarafından seçilen ve hükme katılmış olan hâkimlerden biri tarafından yazılması esası getirilmiştir. İkinci fıkrada, duruşma tutanağına geçirilmiş hüküm sonucu ile gerekçeli hükümde yer alan hüküm sonucu arasında farklılık yaratılamayacağı kuralı kabul edilmiştir. Üçüncü fıkrada, çoğunluk görüşüne k...
(Şerh No: 10350 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:27)

 Bilgi  [HMK. 297] Madde Gerekçesi
Madde “Hükmün kapsamı” başlığını taşımaktadır. Bu madde 1086 sayılı Kanunun 388 inci maddesinin karşılığıdır. Buna göre birinci fıkrada, hükmün Türk Milleti adına verileceği belirtildikten başka, 1086 sayılı Kanun hükmü muhafaza edilmiştir. Beş bent hâlinde ifade edilen unsurları taşıyan ve mahkeme tarafından hazırlanan metin, hükmü oluşturmaktadır. Bu unsurların dosyadaki kayıtlarla doğrulanmasının gerekli olduğu tabiîdir. Maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki hükümle, “Türkiye Cumh...
(Şerh No: 10349 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:27)

 Bilgi  [HMK. 296] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 385 inci maddesinin birinci fıkrası sadeleştirilerek, bu maddenin birinci fıkrası olarak düzenlenmiş olup, görüşme ve oylama usul ve esasları gösterilmiştir. Oy toplamada yeter sayının ne olduğunu gösteren ikinci fıkrada, oy birliği deyimine yer verilmemiştir. Oy çokluğu esasen oy birliğini de ifade edeceğinden sadece oy çokluğu denmesi yeterli görülmüştür.
(Şerh No: 10348 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:17)

 Bilgi  [HMK. 295] Madde Gerekçesi
Madde “hükmün müzakeresi” başlığını taşımakta olup, ilk iki fıkra 1086 sayılı Kanundaki hükümlerin günümüz Türkçesiyle ifadesini yansıtmaktadır. Üçüncü fıkra hükmü ile bir boşluk doldurulmakta ve yargılamanın sözlü safhasında bulunmuş olan hâkimlerin hükmün müzakeresi sırasında bulunmamaları hâlinde ne yapılacağı düzenlenmektedir.
(Şerh No: 10347 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:17)

 Bilgi  [HMK. 294] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında karar ile hükmün ne olduğu ifade edilmiştir. İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri hükmün verilmesinin şekli ve zamanını içermektedir. Burada hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilmesi öngörülmüş, böylece tefhim edilen hüküm sonucunun, sonradan başka suret ve şekilde kaleme alınması veya böyle iddiaların ortaya atılması tehlikesinin önlenmesine çalışılmıştır. Dördüncü fıkra hükmünde ise zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli...
(Şerh No: 10346 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:17)

 Bilgi  [HMK. 293] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, Anglo–Sakson kökenli bir kurum olan “taraf bilirkişisi” veya “uzman tanık” kurumu hüküm altın alınmıştır. Esasında bu kural, Ceza Muhakemesi Kanunundaki düzenlemeye paralel bir hükmü içermektedir. Uzman görüşüne başvurulması bilirkişilikten farklıdır. Gerekli hâllerde bilirkişiye başvurulmasına mahkeme kendiliğinden veya talep üzerine karar verebilir. Ancak, tarafların bilirkişi dışında uzmanından bilimsel nitelikli görüş almaları da mümkündür. Böylelikle, özel ...
(Şerh No: 10345 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:17)

 Bilgi  [HMK. 292] Madde Gerekçesi
Soybağı ile ilgili davalar kamu düzenindendir. Bu nitelikteki davalarda, hâkim, maddî hadiseyi kendiliğinden araştırır ve serbestçe değerlendirir. Uyuşmazlığın çözümü bakımından, davanın tarafları yanında üçüncü kişiler de, zorunluluk hâlinde, bilimsel verilere uygun olmak, sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak koşuluyla, vücutlarından kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadırlar. İşin önemi dikkate alınarak böyle bir zorunluluk öngörülmüş ve üçüncü kişilerin tanıklıktan çekinme haklarını...
(Şerh No: 10344 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:17)

 Bilgi  [HMK. 291] Madde Gerekçesi
Mahkeme çalışmalarının kolaylaştırılması, taraflar için dürüstlük kuralının bir sonucu, üçüncü kişiler için de kamu düzeninin sağlanmasının gereğidir. Taraflar ve üçüncü kişiler, keşif kararının gereğine uymak ve ayrıca keşfi engelleyici davranışlardan kaçınmak zorundadırlar. İncelemenin konusu; beden muayenesi, doku alınması, bir belgenin tetkiki veya zilyet olunan yere girilmesi gibi zorunlulukları gerektirebilir. İkinci fıkrada, taraflardan birinin keşif kararına uymaması yahut engelley...
(Şerh No: 10343 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:17)

 Bilgi  [HMK. 290] Madde Gerekçesi
Keşfin yeri, günü, saati mahkeme tarafından tespit edilir. İstinabe suretiyle yapılacak keşiflerde bu belirlemeyi istinabe olunan mahkeme yapacaktır. Resmî çalışma saatleri dışında, tatil günlerinde ve adli tatil içinde keşif yapılabilir. Davayı takip edenler mahkeme kararıyla keşfin yeri ve zamanı hakkında bilgi sahibi olacaktır. Davanın oturumlarının başında yapılan tebligatla davayı takip etmeyen kişiye, bulunmadığı oturumlarda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği tebliğ edildiğinden, keşif y...
(Şerh No: 10342 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 289] Madde Gerekçesi
Keşif; davaya bakan mahkeme tarafından yapılır. Keşfin konusu mahkemeye getirilebiliyorsa inceleme mahkemede, mahkemeye getirilemiyorsa yahut bulunduğu yerde inceleme yapılması zorunlu görülüyorsa keşif, mahallinde yapılır. Toplu mahkemelerde ise keşif naip hâkim tarafından da icra olunabilir. Keşif yapılacak yer mahkemesinin yargı çevresi dışında bulunuyorsa, keşif istinabe suretiyle yapılır. Keşfin konusu büyükşehir belediye sınırları içerisinde ise 26/2/1985 tarihli ve 3156 sayılı Kan...
(Şerh No: 10341 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 288] Madde Gerekçesi
Keşif; hâkimin uyuşmazlık konusunu oluşturan şeyi bizzat müşahede ederek bilgi sahibi olmasıdır. Takdiri delillerdendir. Taraflardan birinin talebi yahut mahkemece kendiliğinden keşif kararı verilebilecektir. Özel ve teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, bu nitelikleri taşıyan kişi de hazır bulundurularak keşif yapılır. Gerektiğinde keşif mahallinde tanık da dinlenir. Keşif sonucu edinilen bilgi ve kanaat dikkate alınarak karar verilecektir. Taraflar sözlü yargılama aşamasına kadar keşif talebinde...
(Şerh No: 10340 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 287] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, bilirkişinin, sürekli, Devletin kendisine yöneleceği tehdidi ve endişesiyle, görevini yapamaz hâle gelmesini önlemek amacıyla, Devletin sorumlu bilirkişiye karşı açacağı rücu davası bakımından, bir yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Yine, aynı düzenlemeyle, hükme esas alınan bilirkişi raporunun kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi hâlinde, bu fiil Türk Ceza Kanunu anlamında bir suç oluşturduğu için (m. 276), açılacak olan rücu davasında da, ceza zamana...
(Şerh No: 10339 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 286] Madde Gerekçesi
Bu maddeyle, Devlete karşı açılacak olan tazminat davaları ile Devletin sorumlu bilirkişiye karşı açacağı rücu davalarına bakacak olan yargı yerlerinin belirlenmesine ilişkin özel bir düzenleme getirilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, bilirkişinin gerçeğe aykırı raporunun hükme esas alınmasından kaynaklanan zararlardan dolayı, Devlete karşı açılacak olan tazminat davasında görevli ve yetkili yargı yerinin neresi olduğu hususuna açıklık getirilmiştir. Anayasanın 40 ınc...
(Şerh No: 10338 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 285] Madde Gerekçesi
Bu maddede, bilirkişinin hukukî sorumluluğu ile ilgili özel bir düzenleme getirilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında yer alan hükümle, bilirkişilerin hukukî sorumluluğu hususu, bilirkişinin, Tasarıda ağır basan hâkimin yardımcısı olma niteliği de dikkate alınarak, hâkimlerin hukukî sorumluluğu konusunda benimsenmiş olan hukukî rejimle (51 inci madde) paralellik arz edecek bir biçimde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, bilirkişinin kasten veya ağır ihmâl suretiyle düzenlemiş olduğu gerç...
(Şerh No: 10337 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 284] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenleme ile, ceza hukuku açısından konumu hususunda uygulamada ortaya çıkabilecek tereddütleri bertaraf etmek amacıyla, bilirkişinin, Türk Ceza Kanunu anlamında kamu görevlisi olduğu hususu açık ve kesin bir dille ifade olunmuştur. Bu suretle, bilirkişinin, kamu görevlilerinin işleyebileceği suçları, yani bazı mahsus suçları işleyebileceğine, bu suçların aktif süjesi konumunda bulunabileceği hususuna açıklık getirilmiş ve ayrıca onlara yöneltilebilecek sözlü ve fiilî tecavüzle...
(Şerh No: 10336 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 283] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, bilirkişinin giderlerini ve ücretini talep etme yetkisi ile bu giderler ve ücretin nasıl belirleneceği hususları, hüküm altına alınmıştır. Bilirkişilik görevinin kabulünde en önemli rol oynayan, daha nitelikli kişilerin bu alana rağbet etmesini sağlayacak ve bir anlamda, deyiş yerinde ise bilirkişiliği cazip hâle getirecek olan temel öge, bilirkişi ücretidir. O nedenle, bilirkişilik ücretinin ve masraflarının objektif ölçülere göre belirlenmesini gerçekleştirme...
(Şerh No: 10335 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 282] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, bilirkişinin, raporunda yahut sözlü açıklamalarında işaret ettiği oy ve görüşünü, hâkimin, diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği hususu hüküm altına alınmış; bu suretle bilirkişinin belirteceği oy ve görüşünün, bir takdiri delil niteliği taşıdığına açıkça işaret edilmiştir. Anılan hüküm çerçevesinde, hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmemekle beraber, raporda yazılı olan özel ve teknik bilgilerden hareketle, bilirkişinin raporunda varmış olduğu...
(Şerh No: 10334 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 281] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, tarafların tatmin olmamaları hâlinde, bilirkişi raporuna itirazda bulunabilme olanaklarının varlığı güvence altına alınmıştır. Bu düzenleme çerçevesinde, bilirkişi raporunda bazı hususlarda eksiklikler mevcutsa yahut raporda bazı hususlar belirsizlik arz ediyorsa, taraflar, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik arz eden hususların ise bilirkişiye açıklattırılmasını yahut yeni bir bilirkişi incelemes...
(Şerh No: 10333 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 280] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, görevini tamamlayan bilirkişinin, süresi içinde raporunu ve incelemenin konusuyla ilgili olarak kendisine teslim edilmiş bulunan şeyleri, dizi pusulasına bağlı bir biçimde, mahkemeye derhal tevdii etmesi gereğine işaret edilmiş; tevdii tarihine ilişkin olarak raporun üzerine şerh düşülmesi esası benimsenmiş ve ayrıca raporun bir örneğinin okuyup değerlendirilip, varsa itirazlarını dile getirebilmelerini temin amacıyla, taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülm...
(Şerh No: 10332 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 279] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, bilirkişinin bilgisine başvurulan husus hakkındaki oy ve görüşünü nasıl açıklayacağı ile buna kimin karar vereceği hüküm altına alınmıştır. Bilirkişi, oy ve görüşünü, mahkemenin seçimine göre, yazılı yahut sözlü olarak bildirecektir. Bilirkişinin en temel yükümlülüğünü, bilgisine başvurulan konuda, süresi içinde oy ve görüşünü bildirme yükümlülüğü oluşturur. Bu yükümlülük, bilirkişilik görevini kabul ve davete icabet yükümlülüğünün doğal bir uzantısı konumundadır. ...
(Şerh No: 10331 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:16)

 Bilgi  [HMK. 278] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, bilirkişiyi sevk ve idare görevinin, tümüyle mahkemeye ait bir görev olduğu açıkça hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme uyarınca, bilirkişinin görev alanını ve sınırlarını belirleyecek; onu faaliyetinin icrası sırasında sürekli bir biçimde yönlendirecek ve denetleyecek olan birim, mahkeme olacaktır. Bilirkişi, esas itibarıyla, hâkimin yardımcısı konumunda bulunduğuna göre, hâkimin, bilirkişinin faaliyet alanını ve sınırlarını belirlemesi ile onu yön...
(Şerh No: 10330 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:15)

 Bilgi  [HMK. 277] Madde Gerekçesi
Maddede öngörülen düzenleme ile, bilirkişinin sır saklama yükümlülüğünün bulunduğu hususu açıkça hüküm altına alınmıştır. Bilirkişinin sır saklama yükümlülüğü, sadakatle bilirkişilik görevini icra etme yükümlülüğünün bir uzantısını oluşturur ve onu tamamlayıcı bir işlevi yerine getirir. Bilirkişi, yerine getirdiği görevin niteliği ile bu görevin icrası sırasında taşıdığı resmî sıfat ve kullandığı kamusal yetkilerin gereği olarak edinmiş bulunduğu tarafların sır alanına girecek nitelikteki bi...
(Şerh No: 10329 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:15)

 Bilgi  [HMK. 276] Madde Gerekçesi
Bu maddede, bilirkişinin, görevini bizzat (şahsen) yerine getirmesi yükümlülüğü düzenlenmiştir. Maddenin ilk cümlesinde, bilirkişinin, görevini bizzat yerine getirmekle yükümlü olduğu; görevinin icrasını kısmen ya da tamamen bir başka kimseye bırakamayacağı hususu hüküm altına alınmıştır. Zira, her şeyden önce, bilirkişi, yargılama süreci içinde, bir kamu görevi yapmaktadır. Dolayısıyla, bu görevin yerine getirilmesi de, diğer kamu görevlerinin yerine getirilmesinde olduğu gibi, kamu hukuku ...
(Şerh No: 10328 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 15:15)

Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları'nın 4/e maddesinde, taşıtın, ruhsatında belirtilen taşıma haddinden fazla yük ve yolcu taşınması sırasında meydana gelen zararların teminat dışı olduğu belirtilmişse de; bu hükmün uygulanabilmesi için, riziko ile istiab haddinden fazla yük ya da yolcu taşıma arasında uygun illiyet bağının bulunması ve kazanın salt bu nedenle meydana gelmesi gerekir. İlliyet bağının kurulamaması halinde sadece istiab haddinin aşılmış olması, rizikonun teminat dı...
(Şerh No: 10327 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2011 13:17)

İİK. nun 269 ve müteakip maddeleri gereğince icra takibi ancak gayrimenkul kiraları ile ilgili olarak yapılabilir.
(Şerh No: 10325 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2011 14:14)

İİK.nun 269 ve sonraki maddelerine göre yapılacak ilamsız tahliye takibi, sadece gayrimenkuller için mümkündür ve menkul niteliğindeki büfe için uygulanamaz.
(Şerh No: 10324 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2011 14:12)

Kiralananın menkul olması, ilamsız icra yoluyla kira parasının istenmesine engel oluşturmaz.
(Şerh No: 10323 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2011 14:10)

1-İİK.44. maddesinde, ticareti terk eden tacir açısından, muhatapların haklarını korumaya yönelik olarak bir takım yükümlülükler öngörülmüş, bu yükümlülüklere aykırı davranmanın yaptırımı 337/a maddesinde düzenlenmiştir. 2-Yaptırımın gerekçesi"..Bilhassa son senelerde ticareti terk eden kötü niyetli borçluların,işyerlerini terk edip ellerinde malları başkalarına devrederek alacaklılarını zarara uğratmalarının sık görülen bir realite olması, bu tip kötü niyetli kişi ve eylemlerle tesirli bir şek...
(Şerh No: 10322 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 14-02-2011 11:37)

 Bilgi  [TCK. 63] T.C. ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Sayı : B.03.0.CİG.0.00.00.05/010.06.02/ 28 01/01/2006 Konu: Gözaltında ve tutuklulukta geçen sürelerin ceza mahkûmiyetinden mahsup edilmesi hakkında GENELGE No:29
Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından cezaların infazı sırasında, hükmün kesinleşmesinden önce gerçekleşen ve şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran nedenlerle geçirilen sürelerin hükmolunan hapis cezasından mahsubuna ilişkin işlemlerde sahte olarak düzenlenen beraat kararları ya da benzer belgeler ibraz edilmek suretiyle, bu karar ve belgelerde gösterilen tutukluluk veya diğer bir şekilde şahsî hürriyetin sınırlandırılmasına ilişkin sürelerin mahkûmiyet sürelerinden mahsup edilmesi için baş...
(Şerh No: 10321 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 14-02-2011 10:47)

 Bilgi  [HMK. 275] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, bilirkişilik görevinin geciktirilmeden ifa edilebilmesi amacıyla bilgisine başvurulan bilirkişinin, kendisine tevdi olunan görevin uzmanlık alanına girip girmediğini; inceleme konusu maddî vakıaların açıklığa kavuşturulması yahut tespiti için uzman kimliği bulunan başka bir kişinin işbirliğine ihtiyaç duyup duymadığını ve bilirkişilik görevini ifadan kaçınmasına imkân verecek nitelikte bir mazeretinin bulunup bulunmadığı hususunu, derhâl kendisini görevlendiren mahke...
(Şerh No: 10320 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:26)

 Bilgi  [HMK. 274] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemede, bilirkişiye raporunu hazırlayıp mahkemeye sunması için verilecek olan sürenin üst sınırı belirtilmiş ve bu sürenin uzatılmasının mümkün olup olmadığı hususu hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme çerçevesinde, mahkeme, somut olayın koşullarını ve özelliklerini gözeterek, bilirkişiye, raporunu hazırlayıp mahkemeye sunması için, üç ayı geçmemek üzere bir süre verecek ve bu süreye bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında da açıkça işaret ede...
(Şerh No: 10319 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:26)

 Bilgi  [HMK. 273] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, bilirkişinin görev alanının nasıl belirleneceğine ve bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararda, hangi hususlara yer verileceğine açıkça işaret edilmiştir. Bu çerçevede, mahkeme, tarafların da görüşünü almak suretiyle, inceleme konusunu, bilirkişinin cevaplandırması gereken soruları belirlemeli, bunlara görevlendirme yazısında açıkça işaret etmeli ve raporun verilme süresini de bu yazıda göstermelidir. Uygulamada, bu hususlara gereken özen...
(Şerh No: 10318 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:26)

 Bilgi  [HMK. 272] Madde Gerekçesi
Bilirkişinin görevini yerine getirirken uyması gereken yükümlülüklerden birisini de, tarafsız davranma yükümlülüğü oluşturur. Bu yükümlülüğe uygun davranma, bilirkişinin, somut maddî sorunla ilgili olarak objektif bir biçimde oy ve görüşünü beyan edebilmesinin asgarî şartını teşkil eder. Çünkü, objektiflik ve tarafsızlık çok yakın bir ilişki içerisindedir; biri mevcut olmadan, diğerinin mevcudiyeti düşünülemez. Bu maddede yer alan düzenlemeyle, bilirkişinin tarafsızlığını ve objektifliğini sağla...
(Şerh No: 10317 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:26)

 Bilgi  [HMK. 271] Madde Gerekçesi
Bu maddede öngörülen düzenleme ile, bilirkişilere yemin verdirilmesi hususu hüküm altına alınmıştır. Bu maddede yer alan düzenleme ile, her şeyden önce, 1086 sayılı Kanunun 276 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan ve bilirkişiye yemin verdirilmesi hususunu tümüyle hâkimin takdirine bırakan anlayıştan vazgeçilmiş ve bilirkişiye yemin verdirilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Bu zorunluluğun bilirkişi bakımından somutlaşması ise yemin etme yükümlülüğü biçiminde ortaya çıkmaktadır. Sözü ed...
(Şerh No: 10316 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:26)

 Bilgi  [HMK. 270] Madde Gerekçesi
Bu maddede, bilirkişilik görevini kabulle yükümlü olanlar hüküm altına alınmıştır. Kural, hiç kimsenin bilirkişilik görevini kabulle yükümlü tutulamamasıdır. Ancak, bu kurala, çok spesifik bilgiyi yahut özel bir uzmanlığı gerektiren alanlarda bilirkişi temininde karşılaşılabilecek güçlüğü aşmak amacıyla, bazı istisnalar konulmuştur. Bu istisnalar, anılan hukukî düzenlemede, şu şekilde sıralanmıştır: - Resmî bilirkişiler ile bilirkişi listesinde yer alanlar, - Bilgisine başvurulacak hu...
(Şerh No: 10315 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:26)

 Bilgi  [HMK. 269] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemede, genel çerçevesi itibarıyla, bilirkişilik görevinin, hangi hususları kapsadığına açıkça işaret olunmuştur. Anılan yasal düzenlemeye göre, bilirkişilik görevi, mahkemece yapılan davete icabet etmeyi, yemin etmeyi ve bilgisine başvurulan konuda süresi içinde oy ve görüşünü mahkemeye bildirmeyi kapsar. Ayrıca bu düzenleme ile, bilirkişi olarak atanacak kimselerin, neleri yapmaları gerektiği hususunda, kendilerinin de bilgilendirilmesi hedeflenmiş...
(Şerh No: 10314 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:26)

 Bilgi  [HMK. 268] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenleme ile, konunun uzmanı olan kişilerin, bilirkişi olarak görevlendirilmesini mümkün kılmak, bilirkişilerin disiplin altına alınmasını ve bu bağlamda takip edilmelerini sağlamak amacıyla, mahkemelerce bilirkişi görevlendirilmesinde, yargı çevreleri içinde yer aldıkları bölge adliye mahkemeleri adli yargı adalet komisyonları tarafından her yıl düzenlenecek bilirkişi listelerinin gözetilmesi esası hüküm altına alınmıştır. Listelere yazılacak ve bilirkişili...
(Şerh No: 10313 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:25)

 Bilgi  [HMK. 267] Madde Gerekçesi
Maddede görevlendirilecek olan bilirkişinin sayısı ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca, bilirkişiye başvurulması gereken hâllerde, kural, hâkimin, yalnızca bir kişiyi, bilirkişi olarak atamasıdır. Ancak, açıklığa kavuşturulması gereken maddî vakıa birden fazla uzmanlık alanına ait bilgilerin bir araya getirilmesini ve birleştirilmesini zorunlu kılıyorsa, bu durumda, hâkim, bu hususa da açıkça işaret etmek suretiyle, karar alınmasını mümkün kılmak amacıyla, tek s...
(Şerh No: 10312 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:25)

 Bilgi  [HMK. 266] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, hâkimin, genel hayat tecrübeleri uyarınca sahip olunması gereken bilgilerle çözümleyeceği konularla, hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konular hakkında, bilirkişiye başvuramayacağı; ancak, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlarda, bilirkişiden yararlanabileceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Burada sözü edilen özel bilgiden maksat, hukuk bilimi dışında, belirli bir bilim dalının araştırıp ortaya koyduğu sonuçlara ilişkin bilgi...
(Şerh No: 10311 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:25)

 Bilgi  [HMK. 265] Madde Gerekçesi
Bu hüküm, yeni bir düzenlemedir. Anayasamız angaryayı yasaklamıştır. Kişinin işinden ve yerinden alınmasının doğurduğu zararın tazmin edilmesi ve yaptığı giderlerin karşılanması zorunludur. Maddeyle tanığa ödenecek ücret hüküm altına alınmıştır. Ücretin miktarı Adalet Bakanlığınca her yıl düzenlenecek bir tarife ile belirlenecektir. Buna, belgelendirilen yol giderleri ile konaklama ve beslenme giderleri eklenecektir. İkinci fıkrada ise tanığa ödenecek ücret ve giderlerin vergi, resim ve harca...
(Şerh No: 10310 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:25)

 Bilgi  [HMK. 264] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 273 üncü maddesini karşılamaktadır ve bu maddenin günümüz Türkçesi ile ifade edilmiş hâlidir. Birinci fıkrada yalan yere tanıklık yapanlar hakkında nasıl işlem yapılacağı gösterilmiş, ikinci fıkrada ise hukuk hâkimine Anayasamızın emredici hükmü uyarınca yalan yere tanıklık yapanları ve suç ortaklarını tutuklama yetkisi verilmiştir.
(Şerh No: 10309 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:25)

 Bilgi  [HMK. 263] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 270 inci maddesini karşılamaktadır ve bu maddenin günümüz Türkçesi ile ifade edilmiş hâlidir. Türkçe bilmeyenler ile sağır ve dilsizlerin hukukî dinlenme hakkı böylece korunmuştur.
(Şerh No: 10308 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:25)

 Bilgi  [HMK. 262] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 268 inci maddesini karşılamaktadır. Tarafların tanığa karşı bazı davranışları yasaklanıp, tanığın doğruyu söylemesi amaçlanmıştır.
(Şerh No: 10307 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:25)

 Bilgi  [HMK. 261] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 265, 269, 272 ve kısmen 267 nci maddelerini karşılamakla birlikte yeni hükümler de içermektedir. Dinleme usulüne ilişkin birinci fıkrada, 1086 sayılı Kanunun 265 inci maddesindeki ifadeye ek olarak, şahitlerden biri dinlenirken, henüz dinlenmemiş olanların salonda bulunamayacakları açıkça düzenlenmiştir. İkinci fıkrada, 1086 sayılı Kanunun 269 uncu maddesindeki ifadeye yer verilmiş ve bu fıkranın birinci cümlesine, tanığın sözü kesilmeden dinleneceği hükmü getiri...
(Şerh No: 10306 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 19:25)

 Bilgi  [HMK. 260] Madde Gerekçesi
Bu madde, 1086 sayılı Kanunda yer verilmeyen “Tanığın bilgilendirilmesi” kenar başlıklı yeni bir hükümdür. Tanığın mahkemeye çağırılma sebebini teşkil eden dava konusu hakkında hâkimin o kimseyi, tanıklık yapacağı olayla ilgili olarak bilgilendirmesi düzenlenmektedir.
(Şerh No: 10305 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:14)

 Bilgi  [HMK. 259] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 255, 257, 259 ve 266 ncı maddelerini karşılamaktadır. İlk üç fıkra, kural olarak, delil toplanmasının doğrudanlığı ilkesiyle, yani davada hükmü verecek olan hâkimin tanığı bizzat dinlemesi esasıyla ilgilidir. Birinci fıkra, tanığın davaya bakan mahkemede dinlenilmesi genel kuralına, ikinci ve üçüncü fıkra ise gerekli hâllerde mahkemenin tanığı, mahkeme dışında da dinleyebileceğine ilişkindir. Son fıkra ise duruma göre, tanık dinlenmesi hususunda hâkimin istinabe...
(Şerh No: 10304 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:14)

 Bilgi  [HMK. 258] Madde Gerekçesi
Maddeyle tanığa verilecek yeminin zamanı, şekli ve yeminin içeriği düzenlenmiştir. Buna göre yemin, tanığın dinlenilmesinden önce madde metninde yer aldığı şekilde, hazır bulunanların ayağa kalkması ve tanığın yemin metnini tekrar etmesi suretiyle yapılmalıdır. 1086 sayılı Kanunun 261 inci maddesinde, tanığa, beyanından sonra yemin verdirilmesi öngörülmüş ise de, beyanda bulunmadan önce yemin ettirmenin, amaca daha uygun olacağı düşüncesiyle bu yönde düzenleme yapılmıştır.
(Şerh No: 10303 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:14)

 Bilgi  [HMK. 257] Madde Gerekçesi
Bu madde mevcut 1086 sayılı Kanunun 247 nci maddesinin oldukça daraltılmış hâlini içermektedir. 1086 sayılı Kanunun 247 nci maddesinin (1) ve (2) numaralı bentlerinde gösterilenler dışında yer alan, diğer yeminsiz dinleneceklerin bir kısmı esasen tanıklıktan çekinme hakları bulunduğu hâlde, bu haklarını kullanmadıklarına, bir kısmının da menfaat ilişkilerine göre yeminsiz dinlenmeleri, iyiniyet kuralları ve doğruyu söyleme mükellefiyetiyle bağdaşmaz nitelikte görüldüğünden, bu maddede o kişi...
(Şerh No: 10302 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:14)

 Bilgi  [HMK. 256] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 261 inci maddesini karşılamaktadır. Maddedeki düzenleme ile hâkim, tanığa, gerçeği söylemesi gerektiğini, bu hususta yemin edeceğini ve gerçeği söylememesi hâlinde cezalandırılacağını ihtar eder ve duruşma esnasında uyması gereken kurallar ile diğer tanıklarla yüzleştirilebileceğini bildirir. Böylece, tanık dinlenmeden önce görevinin önemi konusunda bilgilendirilmiş olmaktadır.
(Şerh No: 10301 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 255] Madde Gerekçesi
“Tanıklara itiraz” başlığını taşıyan bu maddede, 1086 sayılı Kanunun 254 üncü maddesindeki düzenleme, hukukî dinlenilme hakkının bir gereği olarak aynen korunmuştur.
(Şerh No: 10300 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 254] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 260 ıncı maddesini karşılamaktadır. Bu düzenlemeyle, tanık delilini değerlendirecek olan hâkime, tanığın hadise ile her türlü ilgisini tespit etme yönünde soru sorma yetkisi verilmiştir.
(Şerh No: 10299 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 253] Madde Gerekçesi
“Çekinmenin kabul edilmemesinin sonucu” başlığını taşıyan bu maddede 1086 sayılı Kanunun 253 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki hükme yer verilmiş ve bir ekleme yapılmıştır. Buna göre; tanık, kanunî bir sebep göstermeksizin tanıklıktan çekinir veya çekinme sebebi mahkemece kabul görmezse, disiplin para cezası ile bu yüzden doğan giderleri ödemesine hükmedilerek, yeniden dinlenilmek üzere yargılamanın başka bir güne bırakılması öngörülmüştür. İkinci fıkra hükmüne göre, tanık kendisine sor...
(Şerh No: 10298 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 252] Madde Gerekçesi
“Çekinme sebeplerinin bildirilmesi ve incelenmesi” başlığını taşıyan bu madde, 1086 sayılı Kanunun 250 ve 251 inci maddelerinden esinlenerek yazılmıştır. Buna göre, tanık, çekinme sebebini ve delilini, dinleneceği günden önce yazılı veya oturum sırasında sözlü olarak bildirecektir. Çekinme sebeplerinin bildirilmesi ve incelenmesi prosedürü bağlamında, zabıt kâtibi veya yazı işleri müdürüne bir görev verilmemiştir.
(Şerh No: 10297 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 251] Madde Gerekçesi
Bu maddede, 1086 sayılı Kanunun 248 inci maddesinin mevcut düzenlemesi aynen korunmuştur. Maddede gösterilen kişiler esasen çekinme hakkına sahip bulunmakla beraber, konumları icabı şahitlik yapmalarında gerçeğin ortaya çıkması bakımından zaruret bulunduğundan, bunlara, çekinme hakkının tanınmaması uygun görülmüştür.
(Şerh No: 10296 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 250] Madde Gerekçesi
Bu madde, 1086 sayılı Kanunun 246 ncı maddesinin mevcut düzenlemede aynen korunmuş hâlini ifade etmekte olup, yeni bir hüküm içermemektedir. Bu hüküm tanığın kendisini koruma düşüncesiyle hareket edebileceği ve doğruyu söylemeyebileceği ihtimali dikkate alınarak düzenlenmiştir.
(Şerh No: 10295 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 249] Madde Gerekçesi
“Sır nedeniyle tanıklıktan çekinme” başlığını taşıyan bu madde hükmü, kısmen 1086 sayılı Kanunun 249 uncu maddesinin karşılığıdır. Böylelikle maddede sır nedeniyle tanıklıktan çekinme hakkı korunduğu gibi, sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde bu kimseler tanıklıktan çekinemeyeceklerdir. Ancak, Avukatlık Kanununun 36 ncı maddesindeki müvekkil izin verse dahi, avukatın sır saklama yükümlülüğü nedeniyle tanıklıktan çekinebileceği hükmü saklı tutulmuştur. "Adal...
(Şerh No: 10294 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 248] Madde Gerekçesi
Bu maddede “kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme” hâlleri altı bent hâlinde düzenlenmiştir. Esas itibarıyla 1086 sayılı Kanunun 245 inci maddesinin günümüz Türkçesiyle ifadesini yansıtmaktadır. Maddenin (d) bendinde kayın hısımları arasındaki sıkı bağ dikkate alınarak tanıklıktan çekinme hakkı, 1086 sayılı Kanunda ikinci dereceye kadar tanınmışken bu maddede üçüncü dereceye kadar çekinmenin uygun olacağı düşünülmüş ve bent buna göre düzenlenmiştir. Maddenin (e) bendi yeni bir hüküm olup...
(Şerh No: 10293 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 247] Madde Gerekçesi
“Tanıklıktan çekinme hakkı” başlığını taşıyan madde, tanıklıktan çekinmenin esasını belirleyen genel bir hüküm içermektedir. Bu bağlamda, kanunda açıkça belirtilmiş olan hâllerde, tanık olarak çağrılmış olan kimse tanıklıktan çekinebilecektir. Bu Tasarının “Tanığın kimliğinin tespiti” başlıklı 257 nci maddesinde gösterilen sorgulama sonunda, kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme sebeplerini öğrenen hâkim, bu çekinme hakkının bulunduğunu, tanığa, önceden hatırlatması esası bu fıkra ile kabul ...
(Şerh No: 10292 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 246] Madde Gerekçesi
“Tanığa soru kağıdı gönderilmesi” başlığını taşıyan bu madde esas itibarıyla 1086 sayılı Kanunun 256 ncı maddesinin günümüz Türkçesiyle ifade edilmiş biçimidir. Bu hükümde, “müstesna hâller” yerine “gerekli görülen hâller” denmek suretiyle mahkemeye daha açık ve geniş bir takdir hakkı tanınmış olmasının yanı sıra, yine bu takdir hakkının ifadesi olarak tarafların rızası aranmaksızın mahkemece kendiliğinden buna karar vermesine olanak tanınmıştır. Mahkeme, bu konudaki takdirini özel durumlara...
(Şerh No: 10291 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)

 Bilgi  [HMK. 245] Madde Gerekçesi
Bu hüküm 1086 sayılı Kanunun 253 üncü maddesinin karşılığıdır. Maddeyle, Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak kaydıyla tanık olarak mahkemeye çağrılan herkesin gelmek zorunda olduğu, aksi takdirde zorla getirtilmesi ve buna bağlanan müeyyidelere yer verilmiştir. Maddede yer alan son cümle, yeni bir hüküm olup, zorla getirtilen tanığa davet üzerine gelmemesi sebebinin sorulacağına ve bunun haklı bir sebebe dayanmaması hâlinde giderlere ve disiplin para cezasına hükmolunacağına ilişkin...
(Şerh No: 10290 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)

 Bilgi  [HMK. 244] Madde Gerekçesi
“Davetiyenin içeriği” başlığını taşıyan bu madde ile tanığa gönderilecek çağrı kağıdında nelerin bulunması gerektiği, mevcut 1086 sayılı Kanunun 258 inci maddesinin birinci fıkrasına göre daha açık ve ayrı ayrı bentler hâlinde ifade edilmiştir.
(Şerh No: 10289 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)

 Bilgi  [HMK. 243] Madde Gerekçesi
“Tanığın davet edilmesi” başlığını taşıyan bu maddenin ilk iki fıkrası mevcut 1086 sayılı Kanunun 258 inci maddesi hükmünü içermektedir. Bu bağlamda birinci fıkrada tanığın davet edilmesi zorunluluğuna işaret edilmiş, ikinci fıkrada ise acele hâllerde bunun istisnası dile getirilmiştir. Acele hâller kavramının takdiri, tanığı dinleyecek hâkime ait bir görevdir. Tanığın mahkemeye çağrılmasına ilişkin kullanılacak araçlar, günümüz iletişim ve bilişim teknolojisi göz önüne alınarak gösterilmişti...
(Şerh No: 10288 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)

 Bilgi  [HMK. 242] Madde Gerekçesi
Bu madde 1086 sayılı Kanunun 249 uncu maddesi hükmünün günümüz Türkçesine uyarlanmış şeklidir. Bu düzenlemeyle bazı kimselerin görevleri gereği, sırrın ait olduğu resmî makamın izni alınması koşuluyla davada tanık olarak dinlenebileceği esası getirilmiştir. Maddedeki sınırlama, tanık olarak dinlenecek kişilerin görevleri gereği sır olarak saklamak zorunda oldukları hususlar yönündendir. Sır olarak saklanılmasına gerek olmayan konularda böyle bir izne gerek yoktur. Birinci fıkrada belirtil...
(Şerh No: 10287 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)

 Bilgi  [HMK. 241] Madde Gerekçesi
“Tanıklardan bir kısmının dinlenilmesiyle yetinilmesi” başlığını taşıyan bu madde, davayı uzatma niyetiyle hareket etmek isteyen tarafın bu konudaki çabalarını önleme yolunda, mahkemeye tanınmış bir imkânı ifade etmektedir. Bir önceki maddenin ikinci fıkrasıyla tanıkların hangi vakıa hakkında dinleneceklerini açıklama görevinin tanığı gösteren tarafa yüklenmiş olduğu da dikkate alınarak, bu bağlamda, taraflarca tanık listesinde gösterilen tanıklardan bir kısmının dinlenmesiyle yeterli derece...
(Şerh No: 10286 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)

 Bilgi  [HMK. 240] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında kimlerin tanık gösterilebileceği ifade edilmiştir. Buna göre, davanın tarafları dışında ancak üçüncü kişilerin davada tanık olarak gösterilebileceği açıkça vurgulanmıştır. Tanık deliline ancak davanın tarafları başvurabilecekleri için, davada tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıa ile dinlenilmesi istenen tanıkların ad ve soyadları ile tebliğe elverişli adreslerini bir liste hâlinde mahkemeye sunmak zorundadır. Buna tanık listesi denir. Listede gö...
(Şerh No: 10285 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:44)

 Bilgi  [HMK. 239] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 349 uncu maddesinde yer aldığı gibi, yalan yere yemin edildiği iddiasının ve ceza davasının, esas dava için bekletici sorun olamayacağı hükme bağlanmıştır. Hükümde bir değişiklik yoktur. “Dava” kavramına açıklık getirilmiştir. Türk Ceza Kanunundaki düzenleme ile, “davada yalan yere yemin etmek” suçu re’sen takibi gereken suç hâline geldiği ve hukuk mahkemesinde de derdestlik sebebiyle yeni bir yalan yere yemin edildiği iddiası ile açılan tespit davası dinlenemeyeceğine gör...
(Şerh No: 10284 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:44)

 Bilgi  [HMK. 238] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 340 ıncı maddesine tekabül etmektedir. Bir hüküm değişikliği yoktur. Böylece yeminin manevî etkisi vurgulanmış, yemin eden kimseye son bir defa düşünme imkânı tanınmıştır. "Adalet Komisyonu Raporu"ndan: "...Tasarının 241 inci maddesinde geçen “sebat” ibaresi, açıklığın sağlanması amacıyla “ısrar” olarak değiştirilmiş ve madde teselsül nedeniyle 244 üncü madde olarak kabul edilmiştir..."
(Şerh No: 10283 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:44)

 Bilgi  [HMK. 237] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 341 inci maddesinde yer alan hususları içermektedir. Kendisine yemin teklif olunan kimse, sorulan sorulara yemini tahtında cevap verdikten sonra, hâkimin, ancak o konu ile bağlantılı olan açıklamalar isteyebileceği, başka konular hakkında soru soramayacağı hüküm altına alınmıştır.
(Şerh No: 10282 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 236] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 343 üncü maddesine tekabül etmektedir. Yemin edecek kişinin, yeminin etkisini artırıcı seremoninin oluşacağı ve karşı tarafın veya vekilinin de bulunacağı hüküm mahkemesine, kural olarak gelmesinde, “Yüz yüzden utanır” darb–ı misalinde söylendiği üzere fayda umulmuştur. Ancak bu kişi mahkemenin bulunduğu ilin de dışında ise ve bulunduğu yerden görüntü ve ses nakli mümkün değilse, istisnaen ve istinabe suretiyle yemin eda ettirilecektir. Bulunduğu yerden aynı and...
(Şerh No: 10281 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 235] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 342 nci maddesine karşılıktır. Mahkemenin tüm işlemleri sırasında zabıt kâtibi hâkimle beraber bulanacağı için burada “Zabıt kâtibi de hazır bulunur” biçiminde bir tekrara lüzum görülmemiş, ancak yeminin edası sırasında diğer tarafın da hazır bulunabileceği hükme bağlanmıştır.
(Şerh No: 10280 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 234] Madde Gerekçesi
Ceza Muhakemesi Kanununun 56 ncı maddesinin ikinci fıkrasına muvazi olarak, sağır ve dilsizlerin nasıl yemin edeceklerinin açıklanmasında yarar görülmüştür. Sağır ve dilsiz olmadığı hâlde sağır ve dilsizmiş gibi davranıp bu madde çerçevesinde eda olunan yemin dahi, yemini eda eden kişinin iradesinin açıklanması niteliğinde olduğundan, değerinden bir şey kaybetmez.
(Şerh No: 10279 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 233] Madde Gerekçesi
Madde, yeminin nasıl eda edileceğini etraflı bir biçimde açıklamaktadır. 1086 sayılı Kanundaki hüküm büyük ölçüde korunmuştur. Yeminin ancak mahkeme huzurunda herkesin duyabileceği şekilde eda olunacağı birinci fıkrada hükme bağlanmış, istisnaen gizli oturumların da yapılabileceği düşünülerek, 1086 sayılı Kanunda yer alan “alenen” sözcüğü bu düzenlemeye alınmamıştır. Yeminin, alenen yapılan oturumlarda alenen, gizli yapılan oturumlarda da gizli olarak iade veya eda edileceğinden şüphe etmemek...
(Şerh No: 10278 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 232] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinde olduğu gibi yeminin teklif olunacağı kimselerle, iade veya eda edecek kimseler gösterilmiştir. Birinci fıkra, yeminin tarafa teklif olunabileceğini ve ancak onun tarafından iade veya reddolunabileceğini ortaya koymaktadır. Daha başka bir ifade ile, dava ve taraf ehliyeti olan veya bunların kanunî temsilcisi bulunan gerçek kişiler yemine muhatap olacaktır. Akdî temsilci olan vekil (avukat) yemini ret veya eda edemez. Tüzel kişiler ise temsile yetkili ...
(Şerh No: 10277 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 231] Madde Gerekçesi
Madde 1086 sayılı Kanunun 338 inci maddesindeki hükme tekabül etmektedir. Gerçek kişi olan tarafın, yemin teklifi ile iadesi veya edası arasındaki dönemde ölümü ya da fiil ehliyetini kayıp etmesi hâlinde durumun ne olacağı açıklığa kavuşturulmaktadır. Ölüm veya fiil ehliyetini kayıp etme gerçek kişilere mahsus hâllerden olduğundan, madde tüzel kişi olan tarafa uygulanamaz.
(Şerh No: 10276 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 230] Madde Gerekçesi
Madde 1086 sayılı Kanunun 348 inci maddesinde yer alan hükmün tekrarından ibarettir. Bu maddede, mehaz kanunun tercümesinden kaynaklanan yanlış anlamaya yol açabilecek yazım, düzeltilmiştir. Yemin teklifi ile ispatına çalışılan vakıa yalnızca yemin teklif olunanın şahsından sadır olmuşsa, örneğin bir kişinin yazdığı bir mektuptaki açıklamanın teyidi isteniyorsa, o kişi bu yöndeki yemini iade edemeyecektir.
(Şerh No: 10275 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 229] Madde Gerekçesi
Madde 1086 sayılı Kanunun 347 nci maddesine karşılık gelmektedir. Maddede yeminden kaçınmanın, yeminin konusunu oluşturan vakıanın ikrarı niteliğinde olduğu belirlenmiştir. Öte yandan yeminin iadesi durumunda yemin teklif eden tarafın, yemini yerine getirmekten kaçınması hâlinde, yemine konu vakıanın yemin teklif eden taraf açısından ispatlanamamış sayılacağı, maddenin son fıkrasında hükme bağlanmıştır.
(Şerh No: 10274 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 228] Madde Gerekçesi
Maddede 1086 sayılı Kanunun 337 nci maddesinde olduğu gibi yemin davetiyesi düzenlenmektedir. 1086 sayılı Kanunda kendisine yemin teklif edilen kişinin “bana bu konuda yemin teklif eden kimse, kendisi yemin etsin” biçiminde verdiği cevap olarak ortaya çıkan hâlin “yeminin reddi” şeklinde adlandırılması, “yeminden kaçınma” ile karışıklığa yol açtığından, bu kurum “yeminin iadesi” sözleri ile ifade edilmiştir.
(Şerh No: 10273 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 227] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 354 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan hüküm aynen kabul edilmiştir. Ancak ikinci fıkra ile, başka delili de olduğu hâlde onlar tam olarak toplanıp değerlendirilmeden yemin teklif edilmesi durumunda, karşı taraf lehine doğan usulî kazanılmış hak gözetilerek, ortaya çıkan karışıklığa açıklık getirilmiştir. Bu hüküm gereğince yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten veya yemini iade ettikten sonra diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir d...
(Şerh No: 10272 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 226] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun yemin teklif olunamayacak konuları belirlediği 346 ve 352 nci maddelerindeki hükümler, bu maddede yer almaktadır. Aynı konuya ait ve re’sen teklif olunan yemine ilişkin düzenleme bu Tasarıya alınmadığı için 357 nci madde hükmüne yer verilmemiştir.
(Şerh No: 10271 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 225] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 345 inci maddesinin karşılığıdır. 1086 sayılı Kanunun mehazına uygun bir biçimde “fiil” sözcüğü yerine “vakıa” sözcüğü kullanılarak yeminin konusu açıklanmakta, bunun davanın çözümüne ilişkin vakıalar olacağı belirtilmekte, bir kimsenin bir hususu bilmesinin onun kendisinden kaynaklanan vakıa olduğu hükme bağlanmaktadır.
(Şerh No: 10270 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 224] Madde Gerekçesi
Madde, konu ile ilgili 1086 sayılı Kanunun 296 ncı maddesi hükmünün günümüz Türkçesine uyarlanmış şeklidir. Birinci fıkraya göre, yabancı devlet makamlarınca hazırlanan resmî belgelerin, Türkiye’de de resmî senet olarak kabulü için, belgenin verildiği devletin yetkili makamı ya da ilgili Türk konsolosluğu tarafından belgeye onay şerhi verilmesi gereklidir. Onay şerhinin nasıl verileceği ayrıca düzenlenmemiş, bu konu ilgili ülkenin iç mevzuatına ve uluslararası sözleşmelere bırakılmıştır. Onay...
(Şerh No: 10269 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:42)

 Bilgi  [HMK. 223] Madde Gerekçesi
Maddede, delillerin taraflarca getirilmesi ve ibrazı ilkesinin bir sonucu olarak 1086 sayılı Kanunun 325 inci maddesinde olduğu gibi, yabancı dille yazılmış belgelerin ibraz şekli düzenlenmiştir.
(Şerh No: 10268 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:42)

 Bilgi  [HMK. 222] Madde Gerekçesi-"Adalet Komisyonu Raporu"ndan
"...Tasarıya, 225 inci maddesinden sonra gelmek üzere ticari defterlerin ibrazı ve delil olması ile ilgili olarak aşağıdaki gerekçelerle verilen önerge Komisyonumuzca kabul edilmiş ve söz konusu madde, Tasarıya yeni 228 inci madde olarak eklenmiştir. “Türk Ticaret Kanununun ticarî defterlerle ispat konusunu düzenleyen 80 ilâ 86. maddeleri modern kanunlarda benzer hükümler yer almadığı gerekçesiyle Türk Ticaret Kanunu Tasarısına alınmamıştır. Bu durum uygulamada önemli bir sakınca yaratacaktır...
(Şerh No: 10267 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:42)

 Bilgi  [HMK. 221] Madde Gerekçesi
“Tarafın belgeyi ibraz etmemesi” başlıklı 224 üncü (yasada 220 nci) maddede tarafların belge ibrazından kaçınma hâli düzenlenmiştir. Bu maddede de, bir önceki madde hükmüne paralel olarak, üçüncü kişilerin elindeki belgenin ibrazı söz konusu olduğunda, bundan kaçınmanın sonuçları düzenlenmiştir. Üçüncü kişilerin, ellerindeki belgeleri ibraz konusunda zorunluluklarının bulunduğu açık şekilde vurgulanmıştır. Üçüncü kişi istenen belgeyi ibrazdan kaçınırsa, bunun sebebini, delilleri ile açıklaması ö...
(Şerh No: 10266 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:41)

 Bilgi  [BK. 82] Gerekçe
(TASARININ 81. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 82. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 81 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 66 ncı maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 81 inci maddesinde, sebepsiz zenginleşme nedeniyle açılacak davanın tâbi olduğu zamanaşımı süresi düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 66 ncı maddesinin kenar başlığında kullanılan "D. Müruruzaman" şeklindeki ibare, Tasarının 81 inci maddesinde "D. Zamanaşımı'' şeklinde değiştirilmiştir. 8...
(Şerh No: 10265 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 17:00)

 Bilgi  [BK. 81] Gerekçe
(TASARININ 80. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 81. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 80 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 65 inci maddesini karşılamaktadır. Tasarının tek fıkradan oluşan 80 inci maddesinde, hukuka veya ahlâka aykırı bir amaca ulaşmak için verilen şeyin geri istenememesi düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 65 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan "C. İstirdadın Caiz Olmaması" şeklindeki ibare, Tasarının 80 inci maddesinde "C. Geri istenememe" şeklin...
(Şerh No: 10264 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:59)

 Bilgi  [BK. 80] Gerekçe
(TASARININ 79. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 80. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 79 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 64 üncü maddesini karşılamaktadır. Tasarının üç fıkradan oluşan 19 uncu maddesinde, sebepsiz zenginleşenin geri vermekle yükümlü olduğu şeylere yaptığı harcamalardan doğan hakkı düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 64 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan "II. Masraftan mütevellit haklar" şeklindeki ibare, Tasarıda "II. Giderleri isteme hakkı" şe...
(Şerh No: 10263 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:59)

 Bilgi  [BK. 79] Gerekçe
(TASARININ 78. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 79. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 78 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 63 üncü maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 78 inci maddesinde, sebepsiz zenginleşenin geri verme yükümlülüğü düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 63 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan "B. İadenin Şümulü / I. Müddeaaleyhin borcu" şeklindeki ibareler, Tasarıda "B. Geri vermenin kapsamı /1. Zenginleşenin yükümlülüğü" şeklind...
(Şerh No: 10262 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:58)

 Bilgi  [BK. 78] Gerekçe
(TASARININ 77. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 78. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 77- 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 62 nci maddesini karşılamaktadır. Tasarının üç fıkradan oluşan 77 nci maddesinde, sebepsiz zenginleşmenin özel bir çeşidi olan borçlanılmamış edimin ifası düzenlenmektedir. Para borçlarının ifası için kullanılması uygun olan "tediye" teriminin, diğer borçların ifasını belirtmek amacıyla kullanılmasının yanlış olduğu göz önünde tutularak, Tasarıda, maddenin kenar b...
(Şerh No: 10261 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:57)

 Bilgi  [BK. 77] Gerekçe
(TASARININ 76. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 77. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 76 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 61 inci maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 76 ncı maddesinde, sebepsiz zenginleşmenin koşulları düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda, 61 inci maddeyle başlayan "Üçüncü Fasıl / Haksız bir fiil ile mal iktisabından doğan borçlar" şeklindeki üst başlığın öğretide eleştirildiği göz önünde tutularak, bu üst başlık, Tasarıda "Üçüncü Ayı...
(Şerh No: 10260 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:56)

 Bilgi  [BK. 76] Gerekçe
(TASARININ 75. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 76. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 75 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer verilmeyen, "III. Geçici Ödemeler" kenar başlıklı yeni bir maddedir. Tasarının iki fıkradan oluşan 75 inci maddesinde, geçici ödemeler düzenlenmektedir. Bu yeni düzenlemeyle, meselâ, hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda bulunmakla birlikte, somut olayda uğradığı zararın giderilmesi için acilen parasal bir desteğe ihtiyaç duyan ve tazminat yükümlüsün...
(Şerh No: 10259 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:55)

 Bilgi  [BK. 75] Gerekçe
(TASARININ 74. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 75. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 74 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46 ncı maddesinin ikinci fıkrasını karşılamaktadır. Tasarının tek fıkradan oluşan 74 üncü maddesinde, hâkimin tazminat hükmünü değiştirme yetkisi ve bunun koşulları düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46 ncı maddesinin ikinci fıkrasında kullanılan "hükmün tefhimi tarihinden itibaren iki sene zarfında, hâkimin, tetkik salâhiyetini muhafaza etmeğe hakkı...
(Şerh No: 10258 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:54)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,11585498 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.