Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

4721 S.lı Türk Medeni Kanunu - Son Eklenen Şerhler

4721 S.lı Türk Medeni Kanunu - Son Eklenen Şerhler

Davacı karar düzeltme talep ederek bankanın objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini belirterek bozma kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Gerçekten de, davalı bankanın ipotek işlemi sırasında davacı kocanın rızasını almadığı gibi muvafakatnamedeki imzanın da davacı kocaya ait olmadığı anlaşılmaktadır. Banka, davacı kocanın rızasını gösteren muvafakatname istediğine göre taşınmazın aile konutu olduğunu biliyor demektir. Basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davalı bankan...
(Şerh No: 16325 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-07-2015 22:17)

Aile konutu olan taşınmazı, diğer eşin açık rızası olmadan, hak sahibi eşten devralan kişinin iyi niyetli olması halinde kazanımı korunur, kötü niyetli ise kazanımı korunmaz ve üzerindeki tescil, yolsuz tescil niteliğini alır. Taşınmazı ilk devralanın, bir başka kişiye taşınmazı devrinde TMK m.194 koşulları artık aranmaz. Bu durumda taşınmazı en son devralan, kendisine bu taşınmazı devreden üzerindeki tescilin yolsuz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu tescile dayanamaz.
(Şerh No: 16323 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-07-2015 10:34)

Dava; katılma alacağı taleplidir. Davacı, feragati nedeniyle reddedilen birinci boşanma davasında; dava dilekçesi ile birlikte aynı zamanda aynı gerekçelerle katılma alacağı da talep etmiş; işbu boşanma davasının görüldüğü mahkemeye hitaben yazdığı 24.01.2007 havale tarihli dilekçesiyle "... açmış olduğu davadan ve boşanma isteğinden feragat ettiğini, yine davalının banka hesabında bulunan paranın davalıya ait olduğunu, aracın davalının kendi parasıyla alındığını, ev için ödenen bedelin de b...
(Şerh No: 16319 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-07-2015 17:59)

Davalı kocaya babası tarafından 30.5.2002 tarihinde bağışlandığı anlaşılan arsanın, kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edilmesi sonucu edinilen 2 numaralı daire, 4721 S.K. m.220/1-b.4 gereğince kişisel mal yerine geçen değer olup; bu taşınmaz üzerinde davacı kadının katılma alacağı bulunmamaktadır.
(Şerh No: 16318 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-07-2015 14:02)

Davacı, bankada davalı eşi ile müşterek hesaplarındaki paranın tamamının davalı tarafından çekildiğini ileri sürerek, 1/2'sinin tahsilini talep etmiştir. Mal rejimi dışındaki akdi ilişkiye dayanan bu talep, aile mahkemesinin değil asliye mahkemesinin görevi kapsamındadır.
(Şerh No: 16317 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-07-2015 19:04)

Dava konusu taşınmaz, davacı kadının her yıl Almanya'dan izne geldiğinde eşi ile beraber tarafların birlikte acı ve tatlı günlerini yaşadıkları, anılarını taşıyan, böylece yaşamsal faaliyetlerinin odağı haline getirdikleri Türkiye'deki tek konutları olup aile konutu niteliğinde olmakla taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması gerekir.
(Şerh No: 16315 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-07-2015 14:57)

TMK m.194'e istinaden ikame edilen ipoteğin kaldırılması davasının yargılaması devam ederken davacı eş vefat ettiğinden dava konusuz kalmıştır.
(Şerh No: 16314 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-07-2015 14:52)

TMK m.194'e istinaden ikame edilen ipoteğin kaldırılması davasında; ipotek veren davalı, yargılama devam ederken vefat etmiştir. Evlilik birliği ölümle sona erdiğinden, TMK m.194'ün uygulanma olanağı kalmamıştır ve bu sebeple ipoteğin kaldırılması davasının, konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 16313 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-07-2015 14:49)

Dava; terekenin borca batık olduğunun tespiti istemidir. Değerlendirilen husus; davacı mirasçıların, murisin bankaya olan kredi borcu sebebiyle yaptıkları ödemenin TMK m.610/2 anlamında mirası sahiplenme olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir. HGK; davacı mirasçılar tarafından ödendiği ileri sürülen borcun cüz'i bir miktar olup, mirasçıların kendi malvarlığından ödenmiş olmasının olağan işlemlerden olduğu, murisin öldüğü tarih itibariyle borca batık olduğu anlaşılan t...
(Şerh No: 16312 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-06-2015 12:38)

Dava; mirasın hükmen reddine ilişkindir. Bu durumda; murisin, ölüm tarihi itibarıyla borç miktarı tespit edilmeli, aynı tarih itibarıyla taşınır ve taşınmaz mal varlığı, varsa hak ve alacakları, tarafların bu hususta gösterecekleri delilleri toplanmak suretiyle saptanarak, murisin borcundan dolayı mirasçılar aleyhinde yürütülen takiplere ilişkin varsa icra dosyaları da getiritilip, davacının mirası kabul anlamına gelen davranışları bulunup bulunmadığı tespit edilerek, mirasın hükmen reddine enge...
(Şerh No: 16311 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2015 13:51)

İntifa hakkı, TMK m.795 uyarınca tapu kütüğüne tescil ile kurulur. TMK m.803 uyarınca da intifa hakkı sahibi, hakkın konusu olan malı zilyetliğinde bulundurma, yönetme, kullanma ve ondan yararlanma hakkına sahip olup, bu haklarını akidine karşı ileri sürebileceği gibi üçüncü kişilere karşı da ileri sürebilir.
(Şerh No: 16310 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2015 13:34)

Davalı koca tarafından 15.4.2003 tarihinde açılan boşanma davası ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilerek kesinleşmiş, kocanın 3.10.2007 tarihinde açtığı ikinci boşanma davasında TMK m. 166/son gereği tarafların boşanmalarına karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Davanın konusu; davacı kadının, 6.6.2006 tarihinde satın alınarak tapuda davalı koca adına tescil edilen taşınmazda, yasal mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan artık değer üzerinden katılma alacağı talebidir. Fiili ayrıl...
(Şerh No: 16309 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-06-2015 14:57)

Davacı, evlilik birliğinin eşlerden birinin ölümüyle sona erdiğini, muris adına bankalarda bulunan hesaplardaki paranın 1/4'ünün kendisine, 3/4'ünün ise diğer mirasçı davalıya verildiğini; bankadaki paranın, 1.1.2002 tarihinden sonraki faiz gelirleri edinilmiş mal olmakla bu faiz gelirinin hesaplanarak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, muris dedesinin vefatı sonrasında davacı eş lehine, oturduğu bağımsız bölüm bakımından mahkeme kararıyla in...
(Şerh No: 16308 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-06-2015 15:46)

Davacı, evlilik birliğinin eşlerden birinin ölümüyle sona erdiğini, muris adına bankalarda bulunan hesaplardaki paranın 1/4'ünün kendisine, 3/4'ünün ise diğer mirasçı davalıya verildiğini; bankadaki paranın, 1.1.2002 tarihinden sonraki faiz gelirleri edinilmiş mal olmakla bu faiz gelirinin hesaplanarak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, muris dedesinin vefatı sonrasında davacı eş lehine, oturduğu bağımsız bölüm bakımından mahkeme kararıyla in...
(Şerh No: 16307 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-06-2015 15:44)

TMK m.236/1'in son cümlesi alacakların takası yönünde emredici niteliktedir. Ne var ki, takasın yapılabilmesi için takas isteğinde bulunan kişinin de artık değeri istemesi gerekir. Davalı tarafından ileri sürülmüş böyle bir istek söz konusu değildir. Takasın olabilmesi için en azından yöntemine uygun bir biçimde harcı yatırılmak suretiyle bir isteğin olması ve bu isteğe bağlı olarak belirlenmiş ve kanıtlanmış bir alacağın bulunması gerekir. Sadece takas defi isteğinde bulunmak yeterli değildir. ...
(Şerh No: 16305 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-06-2015 11:51)

TMK m.236/1'de her eşin diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olacağı ve alacakların takas edileceği düzenlenmiştir. Takas yapılabilmesi için davalının bunu ileri sürmesi ve davacı adına bulunan mal ve eşyaların takasa tabi tutulması konusunda isteği bulunması gerekir. Dosya kapsamında bu konuda istek bulunmamaktadır. Re'sen takasa ve külli tasfiyeye girilmesi isabetsiz bulunmaktadır. Külli ( tam ) tasfiyenin ve takasın yapılabilmesi için en azından bu konuda davalı tarafın da d...
(Şerh No: 16306 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-06-2015 11:50)

Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Davalı ve bir kısım mirasçılar tarafından açılan Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/1083 E. 2005/225 K. sayılı davada A____ G____ mirasçılarının tamamının taraf gösterilmedikleri sabittir. Kayıt maliklerinin tamamı davada yer almadıklarına göre elde edilen hükmün bu kişileri bağlamayacağı açıktır. O halde, davacılar bakımından böylesi bir karara dayalı olarak yapılan cebri satışın ve buna bağlı tescili...
(Şerh No: 16303 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 25-06-2015 21:44)

Ortalığın giderilmesi davasında taşınmaz maliklerinden biri veya birkaçının davaya dahil edilmeden karar verilip, kararın kesinleşmesi halinde. Dava dışı paydaş kararı TEMYİZ EDEBİLİR.
(Şerh No: 16302 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 25-06-2015 21:39)

Dava; davacının, müteveffa eşinin diğer mirasçılarına yönelttiği, eşin ölümü ile son bulan edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde ve evlilik birliği içinde edinilip muris adına tescil olunan taşınmaza dair katılma alacağı istemidir. Davaya konu taşınmazın tamamı banka kredisi ile edinilmiş olup, kredi borcunun bir kısmı evlilik birliği içinde ve ölüm tarihinden önce ödenmiş, kalan kredi borcu ise sigortacı tarafından, sigortalı murisin ölümü üzerine ödenmiştir. Mal rejimini sona erdire...
(Şerh No: 16293 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-06-2015 16:20)

Davacı, muris eşinin çalıştığı şirket ( işvereni ) tarafından sigorta şirketine ferdi kaza sigortası yaptırıldığını; eşinin ölümü üzerine, sigorta şirketinin, murisin önceki evliliğinden olma davalı kızına yaptığı ödemenin de edinilmiş mal olduğunu açıklayarak, bu kısım üzerinden katılma alacağı talep etmiştir. Ölüm sebebi ile ödenen ferdi kaza sigortası ödemesinin, mal rejiminin sona ermesinden önce (ölüm tarihinden önce) ödenmesi imkanı olmayıp, evlilik içinde bir karşılığı da bulunmamakla ...
(Şerh No: 16294 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-06-2015 16:20)

Değişen koşullara göre, kişisel ilişkinin her zaman düzenlenmesi mümkün olup, dosya içerisinde bulunan tüm raporlar ve çocuğun üstün menfaati gereği çocuk ile baba arasında "bu aşamada yatılı kişisel ilişki" kurulması doğru değil ise de, bu yön yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
(Şerh No: 16283 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 19-06-2015 16:28)

Dava, üstün bir yararı bulunduğu hukuki sebebine dayalı olarak TMK m.226/2 gereğince açılan paylı mülkiyete konu taşınmazdaki 1/2 payın, bedeli karşılığında iptal ve tescili isteğine ilişkindir. Davacı diş hekimi olup, paylı olarak taraflar adına kayıtlı dava konusu meskeni, diş hekimliği faaliyetini sürdürmek için muayenehane olarak kullanmakta olup üstün hakkının varlığının kabulü gerekir. Davacının, davalıya ödemesi gereken pay bedeli; taşınmazın, mahkemenin karar tarihine en yakın tar...
(Şerh No: 16280 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-06-2015 17:09)

4721 S.K. m.185/3'te düzenlenen sadakat yükümlülüğü, evliliğin yasal olarak son bulmasına kadar devam eder. Başka bir deyişle, mahkemelerce boşanma kararı verilmiş olmasına rağmen bu karar henüz kesinleşmediği sürece evlilik birliği devam ettiğinden bu aşamada eşlerin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının dikkate alınması gerekir.
(Şerh No: 16255 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-06-2015 15:31)

Davacının cebri icra ( zorlayıcı yaptırım ) altında Hazineye ecrimisil ödemiş bulunması, ecrimisil öderken ihtirazı kayıt ileri sürmemesi Hazinenin üstün mülkiyet hakkını kabul ettiği anlamına gelmez. Üstelik, kazanım koşulları gerçekleşmiş olan mülkiyet hakkından vazgeçtiğini de göstermez. Bu durum bir kimse kendi aleyhinde beyanda bulunamaz ilkesine de aykırıdır. Tescil isteminin kabulü gerekir.
(Şerh No: 16247 - Ekleyen: Av.Seyhan ŞAHİN - Tarih : 21-05-2015 15:40)

Taşınmaz mülkiyet nakli borcunu içeren sözleşme resmi biçim koşuluna uyularak yapılmadığından geçersiz ise de; 30.09.1988 tarihli ve 2/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda ...
(Şerh No: 16246 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 21-05-2015 12:22)

Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.
(Şerh No: 16241 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-05-2015 22:20)

Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Son kayıt maliklerinin iyiniyetli olduğu mahkemece de benimsendiğine göre TMK'nın 1023. maddesi hükmü gereğince edinimin anılan yasal düzenlemenin koruyuculuğunda olacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
(Şerh No: 16228 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-05-2015 14:50)

Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tazminat isteklerine ilişkindir. Davacının temlik tarihlerinde ehliyetsiz olduğu belirlenmiş; çekişmeli taşınmazların bizzat davacı tarafından uzun süredir şoförlüğünü yapan kişiye gerçek değerin çok altında bir bedelle temlik edildiği; bu kişi tarafından da kısa aralıklarla tapu maliki diğer davalıya satış biçiminde devredildiği saptanmıştır. Dava konusu taşınmazın ve tarafların bulunduğu çevrenin küçük ol...
(Şerh No: 16227 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-05-2015 14:50)

Tarafların, evlilikleri süresince sağlıklı bir cinsel ilişki kuramadıkları, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Davacı kadında, cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik ve psikolojik bir rahatsızlık saptanmamıştır ve cinsel ilişkiden kaçınanın davacı olduğuna ilişkin bir delil de mevcut değildir. Bu halde, sağlıklı bir cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesinde davalı kocanın kusurlu olduğu kabul edilmelidir. O halde boşanmaya sebep olan olaylarda ağırlıklı olarak kusurlu o...
(Şerh No: 16211 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:50)

Saklı paylı mirasçılar, saklı paylarını alamadıkları takdirde, başka bir ifadeyle saklı paylarının ihlal edilmesi halinde mirasbırakanın, tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarrufları hakkında tek başlarına tenkis davası açma hakkına sahiptirler.
(Şerh No: 16210 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:50)

Taraflar Almanya'da boşandıktan sonra Türkiye'de henüz tenfizi yapılmadan kadın olan eş ölmüştür. Mirasçısı olan oğul Türkiye'de kararı tenfiz ettirebilir, hukuki yararı bulunmaktadır.
(Şerh No: 16203 - Ekleyen: Av.Suat ERGİN - Tarih : 28-04-2015 17:08)

Davacı kadın, ANLAŞMALI BOŞANMA kararı kesinleşmeden ölmüştür. Böylece evlilik birliği boşanmayla değil, ölümle son bulur. Sonradan hatalı olarak boşanma kararına kesinleşme şerhi verilmesi, evlilik birliğinin boşanma ile sona erdiği sonucunu doğurmaz.
(Şerh No: 16202 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-04-2015 12:38)

İnanç ilişkisinin varlığı ispatlanmıştır. Tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı bazı gerekçelerle sözleşmenin nitelendirilmesine hataya düşülerek istemin reddi doğru değildir.
(Şerh No: 16171 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-04-2015 16:23)

Mahkemece, vasiyetnamenin açılması usulünce sağlandıktan sonra bu davaya devam edilmek üzere bekletici mesele yapılarak (kesinleştirilmesi) ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. Davanın reddi doğru değildir.
(Şerh No: 16170 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-04-2015 16:08)

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4; TBK. md. 50, 51, 52, 58)dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 16160 - Ekleyen: Av.Özlem AY BİLGİN - Tarih : 06-04-2015 12:22)

-ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ MEDENİ HAKLARI KULLANMAYA ENGEL MADDELER İÇEREMEZ.- Protokolde yer alan velayetin kaldırılması ve kişisel ilişkinin genişletilmesi davası açılamayacağına ilişkin medeni hakları kullanmaktan feragate ilişkin taahhütler, medeni hakları kullanma ehliyetinden önceden vazgeçme niteliğinde olup, Medeni Kanununun 23. maddesine ve çocukların yüksek yararlarına açıkça aykırıdır. Bu hükümler olmaksızın ortak irade ile boşanmanın gerçekleşmeyeceği açıkça belli olduğuna göre,...
(Şerh No: 16157 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-03-2015 15:52)

YERLEŞİM YERİ ADRESİ - MERKEZİ ADRES KAYIT SİSTEMİ ADRESİ Aksi kanıtlanıncaya kadar merkezi adres kayıt sisteminde kayıtlı olan yerleşim yerine ilişkin beyana geçerlilik tanınmalıdır. Davalı, davacının yerleşim yeriyle ilgili kayıttaki bilginin aksini gösteren bir delil getirememiş, karinenin aksini ispatlayamamıştır. Davacının yerleşim yeriyle ilgili beyanını kötü niyetli olarak sicile tescil ettirdiğine ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Bu durumda dava davacının yerleşim yerinde ikame e...
(Şerh No: 16156 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-03-2015 14:02)

Mahkemece, uzun zamandır devam eden geçimsizliğin akabinde ve davalı tanığının beyanına göre darp edilmiş bir vaziyette davalı baba evine döndüğü, sonrasında davacının ailesinden ve ailenin müdahalelerinden uzak bir ikametgah belirlenmesi yönündeki iradesini defalarca dile getirdiği, bu nedenle Mahkemede terk ihtaratının samimi olduğu yönünde vicdani kanaat oluşmadığı, müşterek ikametgahta davacının ailesinin maddi ve manevi baskılarına imkan vermeyecek koşulları taşımaktan uzak olduğu, davayı i...
(Şerh No: 16146 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 04-03-2015 16:12)

Koca terke dayalı boşanma davası açmıştır. Davacı-davalı (kadın) ihtara rağmen dönmemekte haklı olduğunu ispatlayamamıştır. Kocanın ihtar isteğinin samimi olmadığını gösteren bir delil de bulunmamaktadır. Kadın ise, ihtar tebliği üzerine 166/1'e dayanarak boşanma davası açmıştır. "İhtar süresi içinde" kadının dava açmasını haklı kılan başka sebep ve olgular bulunmadıkça, bu davanın açılmış olması, kadını ayrı yaşamakta haklı kılmaz. O halde, Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde yer alan ...
(Şerh No: 16145 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 04-03-2015 16:02)

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 684. maddesi hükmünde, bir şeye malik olan kimsenin o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, 718. maddesi hükmünde de, arazi üzerindeki mülkiyetin kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını da kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklanmıştır.
(Şerh No: 16078 - Ekleyen: Av.Murat BÖLÜKBAŞ - Tarih : 20-02-2015 11:30)

TMK 702 vd. maddeleri uyarınca elbirliği mülkiyetinde geçerli bir kira sözleşmesinden bahsedebilmek için tüm paydaşların sözleşmeye katılımı zorunludur; tüm paydaşların katılmadığı kira sözleşmesi hukuken geçerli değildir. Somut olayda, bahse konu kira sözleşmesi paydaşlardan biri ile davalı arasında yapılmışsa da; diğer paydaşlar sözleşmede yer almayıp kira aktine icazet verdikleri de iddia edilmiş değildir. Bu durumda geçerli bir sözleşme bulunmadığı gözetilerek el atmanın önlenmesine ve be...
(Şerh No: 16037 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-01-2015 16:36)

Taksimi mümkün olduğu konusunda tereddüt bulunmayan, ağaç bedeli, eski hale getirme bedeli ve maden bedeli taleplerine ilişkin davayı tüm mirasçıların birlikte açması gerekir.
(Şerh No: 16036 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-01-2015 16:35)

Davacı, evli olduğunu bildiği halde dava dışı eşi ile internet ortamında birlikte olup aşk içerikli sözler söyleyen davalının eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu belirterek uğradığı manevi zararın tahsilini istemiştir. Davacının anlaşmalı boşanma davasındaki tazminat istemediğine dair beyanı, genel hükümlere dayalı tazminat isteminden açık bir şekilde vazgeçtiği anlamını taşımayacağı gibi tazminat isteminden feragat edildiği şeklinde de değerlendirilemez. Şu halde davacı ...
(Şerh No: 16035 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-01-2015 20:24)

AİLE KONUTU/ EL ATMANIN ÖNLENMESİ/ ECRİMİSİL Dava bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinde öngörülen aile konutu şerhi tarafların boşanmaları ve boşanma kararının kesinleşmesi ile dayanağı ve hukuki neticeleri ortadan kalkar. Mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle el atmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve boşanma davasının kesinleşmesinden eldeki davanın açılma tarihine kadar olan süre için belirlenecek ecrimisile...
(Şerh No: 16031 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 17-01-2015 10:34)

Aile konutu şerhi boşanma kararının kesinleşmesiyle ortadan kalkar. Şerhin şeklen sicil kaydında yer alması bu sonucu değiştirmez.
(Şerh No: 16029 - Ekleyen: Stj.Av.Fatih KABADAYI - Tarih : 17-01-2015 10:24)

Mecra irtifakının geçerli olarak doğabilmesi için ( diğer unsurların varlığı yanında ) mecra irtifakı sözleşmesinin yasada öngörülen şekilde yapılmış olması zorunludur ( TMK 781 ). Bununla beraber mecra irtifakı, TMK m.780/ilk cümlesindeki buyurucu hüküm uyarınca tapu siciline kaydedilmedikçe ( tescil olunmadıkça ) sadece sözleşme yapılmış olması olgusu irtifakın hükümlerinin yerine getirilmesi için bir talep hakkı vermeyecektir. Ne var ki, TMK m.780, taşınmazlar üzerinde ayni bir hak iktisabını...
(Şerh No: 16000 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-12-2014 16:11)

Uygulamada mecra irtifakından kasıt elektrik, su gibi enerji veya sıvı maddelerin naklini sağlayan tesisattır ve yasanın düzenleniş şeklinden mecra geçirme hakkının sadece komşulara tanınmış bir hak olduğu da anlaşılmaktadır. Komşu sayılamayacak sınai teşebbüsler, ihtiyaçları sebebiyle mecra tesisini teminen TMK m.744'ten faydalanamaz.
(Şerh No: 15999 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-12-2014 15:43)

Boşanma dosyası Yargıtay'da iken, mahkemece hükmedilen tedbir nafakalarının arttırılması davacı tarafından istenilmiştir. Yerel Mahkeme yoksulluk ve iştirak nafakasının henüz kesinleşmediğinden arttırılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davayı reddetmiştir. Yargıtay, "boşanma dosyasının kesinleşmesinin" beklenerek gerekli araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
(Şerh No: 15996 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-12-2014 23:42)

Davacı kadın, evlilik birliği içinde edinilen bağımsız bölümün davalı koca adına tescil edildiğini, kendisinin temizlik ve ev işleri yaparak temin ettiği gelirle taşınmazın alımına yarı oranında katkıda bulunduğunu açıklayarak, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 30.000 TL'nin boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı koca, babası tarafından bedelleri ödenmek suretiyle 13.8.1985 tarihinde kendisi adına alınan kişisel malları (dava dı...
(Şerh No: 15971 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-10-2014 17:23)

Kadının kocaya hakaret ettiği, kocanın ailesini istemediği, ayrılmalarından önce vuku bulan tartışmaları sırasında kocanın ailesini evden kovduğu anlaşılmakla; kocanın tam kusurlu kabul edilerek açtığı boşanma davasının reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
(Şerh No: 15905 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-10-2014 14:19)

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden kocanın, eşine fiziki şiddet uyguladığı; kadının ise eşinin ailesini müşterek evden kovduğu, bunun dışında başka bir kusurunun ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kocanın, kadına göre ağır kusurlu olduğunun kabulüyle az kusurlu olan tarafa uygun miktarda maddi ve manevi tazminat ödemekle sorumlu tutulması gerekir.
(Şerh No: 15904 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-10-2014 14:13)

Dava, "boşanmayı temin" amacıyla düzenlenen belgeye dayalı olarak temlik edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Boşanma davasının 31.7.2001 gününde davalı kadın tarafından açıldığı, 22.11.2001 günlü oturumda iptal davacısı kocanın "Ben davacı ile çocuklarımla birlikte İzmit'te oturmak istemiyorum. İl dışında çocuklarımla birlikte oturarak evliliği yürütmek istiyorum" dediği, 6.3.2002 günlü oturuma tarafların gelmemesi sebebiyle davanın işlemden kaldırıldığı, yuk...
(Şerh No: 15901 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-10-2014 12:17)

"tarafların evlilik birliğinin devamı esnasında alınan mallar ile ev eşyalarını aralarında paylaştıkları için bu konuda herhangi bir anlaşmazlıkları bulunmadığı" Şeklindeki protokol maddesi tarafların mal rejimini tasfiye ettikleri anlamına gelmez. Mahkemece evlilik süresinde davacı adına tescil edilen malvarlığı bulunup bulunmadığının araştırılması, protokol içeriği dikkate alınarak mal paylaşımı yapılmış ise davacıya hangi mallar ve değerlerin düştüğü üzerinde durulması, dosya kapsamında...
(Şerh No: 15900 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-10-2014 19:13)

Davalı anne, kocasının ölümünden sonra çocuklarıyla ilgilenmemiş, dava devam ederken de başkasıyla gayri resmi bir birliktelik yaşamaya başlamıştır. İdrak çağında olan çocuklar da anneleri yanında kalmak istemediklerini, dedeleriyle yaşamak istediklerini beyan ettiklerinden, annenin, çocukları üzerindeki velayet hakkının kaldırılmasına karar verilmelidir.
(Şerh No: 15759 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-09-2014 16:04)

Taşınırın zilyedi onun maliki sayılır ve mülkiyet karinesine güvenerek zilyetten (subjektif) iyiniyetle hak iktisap edenin, bu kazanımı korunur. İyiniyet asıl olup karine olarak var kabul edilir ise de; durumun gereklerine uygun olarak kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.
(Şerh No: 15757 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-09-2014 16:04)

Dava, ecrimisil taleplidir. Yargılamada, hazine ve kamu kurumlarına ait taşınmazların karşılıksız veya rızaya dayalı olarak kullanılmasının mümkün olmadığının gözetilmesi gerekir.
(Şerh No: 15756 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-09-2014 16:03)

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakanın kadastro tespitinden sonra öldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanamayacağı tartışmasızdır.
(Şerh No: 15729 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-09-2014 20:17)

3402 Sayılı Kadastro Yasasının 13/B maddelerinde; Kadastro teknisyeni huzurunda verilen muvafakat bildirimi, resmi memur önünde serbest irade ile belirtilen tescil isteme beyanı olarak görülmüştür. Kayıt sahibinin zilyet adına tespite muvafakat beyanının haricen satış gibi ya da başka bir nedene dayandırılarak ileri sürülmüş olması da bu kabulde sonuca etkili değildir.
(Şerh No: 15728 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-09-2014 20:13)

Davacı-karşı davalılar; murislerinin 1997 ve 1999 yılında satın aldığı taşınmazları 2. eşi davalı adına tescil ettirdiğini, 2. eşin herhangi bir çalışması olmadığını iddia ederek alacak talebinde bulunmuş, mahkemece işbu taşınmazların 2. eşe bağış amacıyla verildiği kabul edilmiş; Davalı-karşı davacı 2. eş; murisin 2003 yılında vefatı sonrası davalı mirasçılarla miras taksim sözleşmesi yaptıklarını, bu sözleşme ile davalılar üzerine tescil olunan 1999 yılında edinilen 3 bağımsız bölüm ve 2002 ö...
(Şerh No: 15718 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-09-2014 10:33)

Hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebep ile 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.
(Şerh No: 15699 - Ekleyen: Efe Cüneyt ÖZGÜR - Tarih : 20-08-2014 13:34)

Davacının, davalı eski eşin evlilik devam ederken kendisine ve müşterek çocuklarına şiddet uyguladığını ve bu sebeple psikolojik bakımdan yıprandığını belirterek talep ettiği manevi tazminat, TMK m.174'teki boşanmanın eki niteliğindeki hükümlere değil TBK'da düzenlenen haksız fiile mesnetle olmakla; davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesindedir.
(Şerh No: 15693 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014 11:27)

Eşini rahatsız edecek şekilde eski erkek arkadaşından bahseden ve eşinin yüzüne tüküren davalı kadın, dava dosya içeriğine göre, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olmakla; lehine manevi tazminata hükmedilemez.
(Şerh No: 15692 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014 11:27)

Davacının TMK m.166/3'e mesnetle anlaşmalı boşanma şeklinde ikame ettiği dava, davalının karşı çıkması sebebiyle TMK m.166/1'e istinaden çekişmeli boşanma davasına dönüştüğünden; davacının, dava dilekçesinde anlaşmalı boşanma çerçevesinde beyan ettiği ifade ve taleplere göre hüküm kurulamaz.
(Şerh No: 15691 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014 11:26)

 Bilgi  [MK. 1027] 5150 Sayılı Tapu Sicili TÜZÜĞÜ / 17.08.2013
Tapu Sicili TÜZÜĞÜ Kabul Tarihi: 22.07.2013 RGT: 17.08.2013 RG NO: 28738 Ekli “Tapu Sicili Tüzüğü”nün yürürlüğe konulması; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 22/1/2013 tarihli ve 400 sayılı yazısı üzerine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 913 üncü, 997 nci, 998 inci, 1000 inci, 1012 nci ve 1017 nci maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 22/7/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır. BİRİNCİ BÖLÜM: Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 - (1) Bu Tüzüğün amacı, 22/11/2001 tarih ...
(Şerh No: 15682 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 17-07-2014 10:01)

Evlilik içinde doğan; diğer bir deyişle annesi ile babası evli olan bir çocuk erginliğe erişinceye kadar babanın soyadını taşımakla yükümlüdür; erginliğe eriştikten sonra haklı sebep varsa soyadını değiştirmek üzere dava açma yoluna gidebilir. Somut olayda da, taraflar sonradan boşanmış olsalar da soyadı değiştirilmek istenilen küçük, evlilik içinde doğmuştur. Bu nedenle küçük, ergin oluncaya kadar babanın soyadını taşıması gerekir.
(Şerh No: 15678 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-07-2014 12:18)

Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince en kısa ve ekonomik yerden geçit kurulması gerektiği gibi yüzölçümü küçük olan parseller yerine daha büyük olan parsellerden geçit kurulmalıdır. Ayrıca kurulacak geçidin kesintisiz oluşturulması gerekir. Mahkemece 1 sayılı parsel aleyhine dereden geçilmek suretiyle geçit kurulmuş ise de bu parselin yüzölçümü küçük olduğu gibi DSİ tarafından dere üzerinden köprü kurulmasının uygun görülmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda...
(Şerh No: 15677 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 12:10)

Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanaklarıyla birlikte gösterilmelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca geçit ihtiyacı davacının sübj...
(Şerh No: 15675 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 12:01)

Anlaşmalı boşanma davasında protokol uyarınca iştirak nafakasına hükmedilmemesi ve kısa süre sonra açılan iştirak nafakası davası; Türk Medeni Kanunun ikinci maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiği şeklinde yorumlanamaz. Açılan iştirak nafakası davasında, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarıyla küçüğün ihtiyaçları dikkate alınıp uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
(Şerh No: 15669 - Ekleyen: Av.Nurgül ARAL - Tarih : 12-07-2014 14:35)

Türk Medeni Kanunun 2. maddesine göre herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Yani bir hak sahibi hakkını kullanırken ve borçlu borcunu öderken objektif iyi niyet kurallarına uymak, dürüst davranmak, başkalarını zarara uğratmamak zorundadır. Hak sahibi başkasına zarar vermek amacını taşımasa bile hareketi açıkça iyi niyet kurallarına aykırı ise ve başkasını zarara uğratıyor...
(Şerh No: 15658 - Ekleyen: Av.İsmail DUYGULU - Tarih : 05-07-2014 13:51)

Davacı arsa sahibi, davalı yüklenici firma ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını; sözleşmeye konu taşınmazları yükleniciye tapuda devrettiğini; davalı yüklenicinin, çeşitli tarihlerde sözleşmeye konu arsa niteliğindeki taşınmazları diğer davalılara sattığını, satılan bu taşınmazlar üzerine davalı bankalar lehine ipotek tesis edildiğini; yüklenicinin halen inşaatlara dahi başlamadığını; diğer davalılar adına yapılan tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, yüklenici ile arasınd...
(Şerh No: 15600 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-06-2014 23:09)

İLK AÇILAN NAFAKANIN ARTTIRILMASI DAVASI KESİNLEŞMEDEN İKİNCİ NAFAKANIN ARTTIRILMASI DAVASININ AÇILMASI Eldeki dava ile önceki davada nafakanın artırılması istemine konu edilen dönemler aynı olmayıp, iki dava arasında şartların değiştiğini kabule yeterli -bir yıldan fazla- süre de geçmiştir. Mahkeme her ne kadar red kararını, eldeki davanın, daha önce açılan nafakanın artırılması istemli dava nedeniyle verilen 11.04.2007 tarihli kararın kesinleşmesinden önce açıldığı, yeniden nafaka bağlanma...
(Şerh No: 15598 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 12:40)

Her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. Önceki nafaka davasının kesinleşmemiş olması yeni dava açılmasına engel değildir. Nitekim iki dava arasında 1 yıl geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. Mahkemece derdestlik koşullarının oluşmadığı, sonradan açılan bu davanın önceki nafakanın tezyidi davası olmasına göre, önceki davada verilen kararın kesinleşmesi beklenerek küçüğün yaşı...
(Şerh No: 15597 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 12:10)

Boşanma davasında yoksulluk nafakası talebi ve bu konuda verilmiş bir hüküm yok ise de, davacı, önceden verilmiş olan tedbir nafakasının artırılmasını istemiştir. Boşanma davasının derdest olması, tedbir nafakasının artırılması talebine engel değildir. Mahkemece davacının talepleri ayrı ayrı değerlendirilerek esastan inceleme ve araştırma yapılıp ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozm...
(Şerh No: 15596 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 11:55)

Kadın önce açtığı tedbir nafakası davasındaki, "boşanırlarsa yoksulluk nafakası olarak devamına ilişkin" isteğini geri almamıştır. Bu durumda önce açılan tedbir nafakası davası ile birleştirilen karşılıklı açılan boşanma davalarının içinde davalı-davacı (kadın)'ın yoksulluk nafakası talebinin bulunduğu kabul edilmelidir. Ve Bu istek hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu talebin nazara alınmaması da usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15595 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 11:22)

TERKE DAYALI İHTAR ÇEKEN EŞ, İHTARDAN ÖNCEKİ KUSURLU DAVRANIŞLARI AFFETMİŞ SAYILIR. İhtar sonrası kadına kusur olarak atfedilebilecek bir davranış da ispat edilemediğinden tarafların eşit kusurlu sayılmaları yanlıştır.
(Şerh No: 15587 - Ekleyen: Av.Özlem AY BİLGİN - Tarih : 20-06-2014 08:57)

TMK madde 303/4'ün aynı maddenin ikinci fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle çocuğun dava hakkı yönünden uygulanmasının anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne yapılan itiraz başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi bu fıkranın çocuk yönünden iptaline karar vermiştir.
(Şerh No: 15590 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 19-06-2014 13:17)

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Yeni Tapu Sicil Tüzüğünün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihinden sonra, davacının, mahkemeye müracaat etmeden, öncelikle ilgili tapu müdürlüğüne, Tüzüğün ilgili maddelerinde açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması, eğer bu talebinde istediği sonucu alamazsa daha sonra mahkemeye başvurması gerekmektedir. Hal böyle olunca, Tapu Sicil Tüzüğü gereğince davacının öncelikle tap...
(Şerh No: 15574 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-06-2014 10:36)

Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifadeyle malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği gerek doktrinde gerekse yargısal uygulamalarda benimsenmiştir. Mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirastan mal kaçırma amaçlı olmadığı ve minnet duygularına dayalı olarak temlikin gerçekleştirildiği kabul edilerek davanın reddine karar v...
(Şerh No: 15566 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-06-2014 16:10)

Boşanma davası ile birlikte açılan aile konutu şerhi isteminin, boşanma kararının kesinleşme tarihi ile sınırlı olarak verilmesi gereği.
(Şerh No: 14202 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-06-2014 10:28)

Mirasbırakanın mal kaçırma iradesi bulunsa idi davacıların hukuki konumları gözetilerek temlikin satış yoluyla değil, bağış şeklinde gerçekleştirilmesi gerekirdi. Böylesi bir durumda da, davacıların tenkis davası açma haklarının bulunmayacağında kuşku yoktur. Her ne kadar, bedeller arasında fark var ise de, bu husus başlı başına muvazaa olgusunun varlığını göstermez. Kaldı ki, tüm dosya kapsamından 25 yıl süreyle birlikte yaşadığı davalının murisine minnet duygularıyla yapılmış bir temlik olduğu...
(Şerh No: 15567 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 09-06-2014 12:42)

Davalı, miras bırakanın, diğer çocuklarına da maddi destekte bulunduğunu, davacılara taşınmaz temliki, para yardımı yaptığı savunmasında bulunmuş ancak mahkemece bu savunmalar yeterince araştırılmamış ve açıklığa kavuşturulmamıştır. Hal böyle olunca; miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmesi, özellikle davacılar ve davalının annesinin tanıklığına başvurulması, va...
(Şerh No: 15565 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-06-2014 13:27)

Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
(Şerh No: 15564 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-06-2014 13:20)

Murisin tüm mirasçılarına kazandırmalarda bulunduğu gözetildiğinde, miras bırakanın gerçek amacının mirasçılarından mal kaçırmak olmayıp mal varlığını mirasçıları arasında paylaştırmak olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan; bir kısım mirasçıların kabul beyanlarının, miras bırakanın temlik tarihindeki asıl amacını ve bu yönde gerçekleşen iradesini ortadan kaldırmayacağı da tartışmasızdır.
(Şerh No: 15563 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-06-2014 13:11)

Bononun "bedeli malen ahzolunmuştur" kaydını taşıması, teslim edilen mal karşılığında düzenlenmiş olduğuna karine teşkil eder. Karinenin aksini, yani malın kendisine teslim edilmediğini iddia eden alıcı, bu iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir.
(Şerh No: 15562 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-06-2014 10:36)

Davaya konu edilen taşınmazların mirasbırakanın tüm mal varlığını oluşturduğu görülmektedir. Öyle ise ölünceye kadar bakma akti iki taraflı ivazlı bir akit olduğundan bakım borcunun temini için bununla orantılı ve makul düzeyde bir temlik yapılmış olması gerekir.
(Şerh No: 15559 - Ekleyen: Av.Murat BÖLÜKBAŞ - Tarih : 04-06-2014 13:23)

 Bilgi  [MK. 178] Gerekçe
Madde boşanma sebebiyle açılacak davaların, evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasından itibaren bir yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğunu hükme bağlamaktadır. Bu hüküm sayesinde evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasına rağmen eşlerin yıllar sonra maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası dolayısıyla karşı karşıya gelmeleri önlenmek istenmiştir. Bütün alacak istemleri gibi boşanmadan doğan tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin de bir zamanaşımı süresinin ol...
(Şerh No: 15557 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-05-2014 15:22)

Hiç bir araştırma yapılmadan "davacının göstereceği tanığın davacının talebine aykırı beyanda bulunmasının hayatın olağan akışına ters olup" tanık dinlenmesinin davayı uzatmaktan başka bir yarar sağlamayacağı belirtilerek tanık dinlenmeden kişinin dilediği ismi kullanmasının Anayasal bir hak olup kayden engeli de bulunmadığı gerekçesiyle davacının adının değiştirilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
(Şerh No: 15542 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-05-2014 19:21)

Arsa sahipleri tarafından yükleniciye karşı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi talepli dava ikame edilmiştir. Sözleşmede imzası bulunan paydaşların bu davaya taraf olmaları veya muvafakatlerinin sağlanması zorunludur. Bu sebeple davada taraf olmayan paydaşın davaya muvafakatinin sağlanması, bu mümkün olmadığı takdirde davaya davalı sıfatıyla dahil edilmesi zorunludur.
(Şerh No: 15495 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2014 11:17)

Mirasbırakanın yeğenleri (kardeşinin çocuklarının) saklı payı yoktur ve tenkis davası açamazlar.
(Şerh No: 15485 - Ekleyen: Av.Ali İhsan ÖZTÜRK - Tarih : 16-04-2014 10:54)

Mirasbırakanın yeğenlerinin (kardeş çocuklarının) saklı payı yoktur ve tenkis davası açamazlar.
(Şerh No: 15486 - Ekleyen: Av.Ali İhsan ÖZTÜRK - Tarih : 16-04-2014 10:52)

Murisin çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi muris tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denkleştirmeye tâbidir. Yapılan kazandırmanın miras payına mahsuben olmadığını kanıtlama yükümlülüğü kazandırmadan yararlanan altsoya düşer.
(Şerh No: 15480 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-04-2014 11:01)

Davacının, muris tarafından davalıya elden verilen paraya ilişkin davası mirasta denkleştirmeye ilişkin olmakla; davalıya bağışlanan bu para ile yasal miras payını aşan kazandırma yapılmış ise aşan kısmın denkleştirmeye tabi tutulması gerekmektedir.
(Şerh No: 15479 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-04-2014 10:55)

Davacı kadının, ayrı yaşamada haklı olmadığının anlaşılmasına göre; mahkemece, kadının tedbir nafakası isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine, Ancak, Türk Medeni Kanununun 327/1. maddesi gereğince; ana babanın küçük çocuğun bakım, eğitim ve korunması için gerekli giderlerini karşılamakla mükellef olmasına ve müşterek çocuk N____’in fiilen davacı anne yanında bulunduğunun anlaşılmasına göre; davacı anne yan...
(Şerh No: 15475 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-04-2014 14:16)

Dava konusu taşınmaza davalı banka tarafından ipoteğin tesis edildiği tarihte davacı yan bu taşınmazda oturmamakta ve taşınmaz aile konutu olarak kullanılmamaktadır. Davaya konu taşınmazın aile konutu olduğu şerhi, tapu kaydına, ipotek tesis tarihinden çok sonra konulmuştur. Bu durumda belgelerle çelişen tanık beyanlarına itibar edilemez. Dava konusu taşınmazın, ipotek tesisi tarihinde aile konutu niteliğinde olmaması nedeniyle, ipotek tesisi için davacı eşin rızasının alınması gerekmeyip, yerel...
(Şerh No: 15474 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-04-2014 12:57)

Asıl davada davacılar, müştereken maliki oldukları taşınmazın üzerindeki binanın, taşınmazın paydaşlarından biri tarafından, muvafakatleri bulunmadığı halde davalı şirkete kiraya verildiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesini istemiştir. Çekişmeye konu yapı, paydaşlardan biri tarafından davalı ile akdedilen kira sözleşmesi ile kiraya verilmiştir ve diğer paydaşlar sözleşmede yer almamaktadır, bu dava ile de kiralamaya karşı koymuşlardır. Dava konusu taşınmaz TMK'nun 691/1.maddesindeki pay ve p...
(Şerh No: 15473 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-04-2014 10:29)

Davacı kadın savcılık soruşturma dosyasında verdiği ifadesinde dava dışı bir kişiyle birlikte olduğunu kabul ettiğinden her iki taraf da sadakatsiz olup boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu durumda eşit kusurlu davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca boşanma davası sırasında kendi isteğiyle işinden ayrılan taraf yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemez.
(Şerh No: 15462 - Ekleyen: Av.Yılmaz KAN - Tarih : 03-04-2014 10:35)

Taşınmaz haricen satılıp, bedeli satana ve taşınmaz da alanın intifasına terk ve teslim edildikten sonra taraflardan biri ferağdan veya teferruğdan imtina ettiği takdirde; geçersiz satış zımnında her iki tarafın verdiğini istirdada hakkı var ise de, bir taraf vecibesini ifa etmedikçe diğer tarafı ifayı vecibeye davet edemeyeceğine binaen, aldığı bedeli iade etmeyen taraf, diğer tarafı, taşınmazı iadeye icbar ve intifadan men edemez, para iade olununcaya kadar gayrimenkulden intifaya izin mevcut ...
(Şerh No: 15457 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-04-2014 09:27)

Türk Medeni Kanununun 169. maddesi çerçevesinde alacağı geçici önlemlere veya önlem alınması isteğinin reddedilmesine ilişkin kararlar, esas hükümle birlikte temyizi kabil olup, dava sırasında verilen bu çerçevedeki ara kararlarının tek başına temyizi mümkün değildir.
(Şerh No: 15431 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2014 21:59)

Evlat edinen M____'e daha sonra vefat eden kendi murislerinden intikal edecek miras hakkı bunun evlatlığına geçmez. Davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur.
(Şerh No: 15424 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2014 12:25)

Tapuda isim düzeltilmesi davalarında amaç tapudaki kayıtların nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesidir. Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, kayıt düzeltilmesi istenen M____ kızı S____'nin doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacıya önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken; isabetsiz teşhis ve yanılgılı değerlendirme sonucu bağlantı ve dayanak oluşturacak bir nüfus kaydı b...
(Şerh No: 15419 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-03-2014 13:10)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,06285310 saniyede 11 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.