Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

 Bilgi  [MK. 1027] 5150 Sayılı Tapu Sicili TÜZÜĞÜ / 17.08.2013
Tapu Sicili TÜZÜĞÜ Kabul Tarihi: 22.07.2013 RGT: 17.08.2013 RG NO: 28738 Ekli “Tapu Sicili Tüzüğü”nün yürürlüğe konulması; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 22/1/2013 tarihli ve 400 sayılı yazısı üzerine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 913 üncü, 997 nci, 998 inci, 1000 inci, 1012 nci ve 1017 nci maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 22/7/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır. BİRİNCİ BÖLÜM: Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 - (1) Bu Tüzüğün amacı, 22/11/2001 tarih ...
(Şerh No: 15682 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 17-07-2014 10:01)

Davalı, jandarmada alınan ifadesinde davacının 24.500 TL'sini kısım kısım ödediğini belirtmek sureti beyanda bulunmuştur. Her ne kadar HUMK 236. maddesinde bu beyan mahkeme dışı ikrar olarak kabul edilmekte ise de HMK'da mahkeme dışı ikrar yer almamaktadır. Bunun yerine HMK199. Maddede belge olarak kabul edilen delil getirtilmiştir. Jandarma önünde yapılan beyan altındaki imza inkar edilmediğine göre, bu beyanın belge olarak kabul edilerek davalının 24.500 TL aldığının kabulü ile sonucuna göre k...
(Şerh No: 15681 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-07-2014 11:24)

Arsa sahipleriyle yüklenici arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden sonra; sözleşme tarafları arasında akdedilen, ortaklığın giderilmesi davası açılmasının ve inşaat süresinin ortaklığın giderilmesi davasının açılmasından ve arsanın yükleniciye tesliminden başlayacağının düzenlendiği ek sözleşme resmi şekilde yapılmamış ise de, anılan husus BK m.12'de (TBK m.13) yer alan istisnalar kapsamında bulunduğundan, işbu ek sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü gerekir.
(Şerh No: 15680 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-07-2014 11:17)

818 sayılı Borçlar Kanununda, ayrıca özel olarak bir zamanaşımı öngörülmediğinden, rücuen tazminat davalarında aynı Kanunun 125.maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.
(Şerh No: 15679 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-07-2014 13:24)

Evlilik içinde doğan; diğer bir deyişle annesi ile babası evli olan bir çocuk erginliğe erişinceye kadar babanın soyadını taşımakla yükümlüdür; erginliğe eriştikten sonra haklı sebep varsa soyadını değiştirmek üzere dava açma yoluna gidebilir. Somut olayda da, taraflar sonradan boşanmış olsalar da soyadı değiştirilmek istenilen küçük, evlilik içinde doğmuştur. Bu nedenle küçük, ergin oluncaya kadar babanın soyadını taşıması gerekir.
(Şerh No: 15678 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-07-2014 12:18)

Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince en kısa ve ekonomik yerden geçit kurulması gerektiği gibi yüzölçümü küçük olan parseller yerine daha büyük olan parsellerden geçit kurulmalıdır. Ayrıca kurulacak geçidin kesintisiz oluşturulması gerekir. Mahkemece 1 sayılı parsel aleyhine dereden geçilmek suretiyle geçit kurulmuş ise de bu parselin yüzölçümü küçük olduğu gibi DSİ tarafından dere üzerinden köprü kurulmasının uygun görülmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda...
(Şerh No: 15677 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 12:10)

Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesiyle husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124 üncü maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasın...
(Şerh No: 15676 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 12:07)

Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanaklarıyla birlikte gösterilmelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca geçit ihtiyacı davacının sübj...
(Şerh No: 15675 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 12:01)

Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesiyle husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124 üncü maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin "harçsız olarak" "davaya katılmalarını sağlama...
(Şerh No: 15674 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 11:50)

A- 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle, 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici Madde 6’nın: 1- İkinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 2- Altıncı fıkrasının; a- Birinci cümlesinde yer alan “…sadece…” sözcüğünün A...
(Şerh No: 15673 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 08:42)

KAMULAŞTIRMASIZ FİİLİ EL ATMA/ KISMİ FİİLİ EL ATMA/ PARSEL BAZINDA PROJE BÜTÜNLÜĞÜ İLKESİ UYGULANMAKTADIR: Dava konusu taşınmazların imar planında yol ve park alanında kaldığı, "4 parsel sayılı taşınmazın toplam 57,43 m2'lik kısmına tretuvar olarak fiilen el atıldığı" ancak, 3 nolu parsel yönünden ise herhangi inceleme ve tespit yapılmadığı anlaşılmıştır. İmar planında park ve yolda kalan 4 parsel sayılı taşınmaza kısmen el atıldığından, proje bütünlüğü ilkesi gereği bu taşınmazın tamamın...
(Şerh No: 15672 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-07-2014 18:30)

MAHKEME KARARLARININ ŞEKİL OLARAK YAZIMINDA; TİMES NEW ROMAN (12) ZORUNLULUĞU
(Şerh No: 15671 - Ekleyen: Av.Nurgül ARAL - Tarih : 13-07-2014 13:12)

Somut olay itibariyle, dava dışı eşin eylemi ile davalının eylemleri ayrı olup boşanma davasında davalının taraf olarak yer alamayacağı da gözetildiğinde müteselsil sorumlu durumundaki davalıdan da manevi tazminat istenmesi mümkündür. Dava dışı eşin tazmin yükümlülüğünün sadakat hükümlerine aykırılık olmasına karşın davalının davacıya karşı bir sadakat yükümlülüğü bulunmaması, eyleminin davacının sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olması da davalının bu eylemi nedeniyle tazminat soru...
(Şerh No: 15670 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-07-2014 19:16)

Anlaşmalı boşanma davasında protokol uyarınca iştirak nafakasına hükmedilmemesi ve kısa süre sonra açılan iştirak nafakası davası; Türk Medeni Kanunun ikinci maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiği şeklinde yorumlanamaz. Açılan iştirak nafakası davasında, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarıyla küçüğün ihtiyaçları dikkate alınıp uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
(Şerh No: 15669 - Ekleyen: Av.Nurgül ARAL - Tarih : 12-07-2014 14:35)

Davacının, eşine karşı açtığı boşanma davasında boşanmalarına ve eşin zina ve evlilik birliğini temelinden sarsıcı hareketleri nedeni ile 12.000,00 TL manevi tazminat ödemesine karar verilmiştir. Davacı, temyize konu davada; davalının, evli olduğunu bilerek, eşi ile evlilik dışı birlikteliğinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğundan bahisle manevi tazminat talep etmektedir. Yargıtay, isteme konu manevi tazminattan, davacının eşi ile davalının müteselsil sorumlu olduğunu kabul etmiş...
(Şerh No: 15668 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-07-2014 10:48)

Somut olayda görevli İstanbul Barosu Hakem Kurulunca itirazın iptali kararı verilmedikçe takibin devamına olanak bulunmadığından haciz işleminin iptaline karar vermek gerekir.
(Şerh No: 15667 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-07-2014 09:59)

Vade farkının istenebilmesi, taraflar arasında mevcut yazılı sözleşme bulunması ile yanlar arasında vade farkı ödeneceğine dair ticari teamülün olması koşullarına bağlıdır.
(Şerh No: 15666 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-07-2014 11:19)

Faturaya vade farkı ödeneceğine dair ibarenin yazılması ve karşı tarafın faturaya sekiz gün içinde itiraz etmemesi sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurur, vade farkının karşı tarafça kabul edildiği anlamına gelmez. Tek bir vade farkı faturasının karşı tarafça ödenmiş olması da taraflar arasında vade farkı hususunda ticari teamül oluştuğunu kabule yeterli değildir.
(Şerh No: 15665 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-07-2014 11:19)

Davacının 2+1 olarak görüp beğenerek davalı arsa sahibi vekilinden kayden satın aldığı, dairenin tapuda ve projesinde 1+1 olduğu ve ortak yerlerden olan sığınaktan eklenmesi suretiyle 2+1 haline getirildiği, hile ile çekişmeli bağımsız bölümün vasfında ve miktarında esaslı hataya düşürülerek iradesinin fesada uğratıldığı iddiasıyla satış akdinin ve tapunun iptaliyle davalı arsa sahibi adına tescilini ve ödediği abonelik ile komisyon ücretleri dahil edilerek satış bedelinin arsa sahibinden tahsil...
(Şerh No: 15664 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-07-2014 17:46)

Somut olayda, davalı işveren, işe iade davasını kazanan davacı işçiyi işe başlatmayıp iş güvencesi tazminatını ödediğinden; davacı işçinin ayrımcılık tazminatı talebinin reddi gerekir.
(Şerh No: 15663 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)

Aynı fesih sebebine bağlı olarak hem kötüniyet tazminatına hem de eşit davranma borcuna aykırılık tazminatına hükmedilemez. Aynı olay sebebiyle birden fazla tazminat koşullarının gerçekleşmesi halinde, işçi lehine olan tazminata hükmedilir.
(Şerh No: 15662 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)

İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil günleri ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil günleri çalışma karşılığı ücret alacaklarının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız ...
(Şerh No: 15661 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)

Davalının ihale makamı mı asıl işveren mi olduğu araştırılmalı; ihale makamı olduğunun anlaşılması halinde sorumluluğunun her hakediş dönemi için işçinin 3'er aylık ücreti ile sınırlı olduğu, diğer alacaklardan (fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatili alacakları) sorumlu olmadığı dikkate alınarak karar verilmelidir.
(Şerh No: 15660 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)

İşçi, Ağustos ayı ücreti muaccel olmadan işverene ihtar çekerek ihalenin 31.08.2011 tarihinde sona ereceğini, kendisine yeni çalışma yeri gösterilmesini, aksi halde iş sözleşmesini haklı nedenle sona erdireceğini belirtmiştir. İşveren, iş bitiminde, işçiye iş bulmak zorunda değildir; yapılacak işin bitmesi sonucu iş ilişkisinin sona ermesi işveren feshi olarak değerlendirilir. İşçinin, işverene iş bitimi sonrası yeni işyeri göstermesini istemesi, aksi halde iş sözleşmesini feshetmesi de işçinin ...
(Şerh No: 15659 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)

Türk Medeni Kanunun 2. maddesine göre herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Yani bir hak sahibi hakkını kullanırken ve borçlu borcunu öderken objektif iyi niyet kurallarına uymak, dürüst davranmak, başkalarını zarara uğratmamak zorundadır. Hak sahibi başkasına zarar vermek amacını taşımasa bile hareketi açıkça iyi niyet kurallarına aykırı ise ve başkasını zarara uğratıyor...
(Şerh No: 15658 - Ekleyen: Av.İsmail DUYGULU - Tarih : 05-07-2014 13:51)

Davacı, işe iade başvurusunda bulunup davalı işverence yasal süre içinde işe başlatılmaması üzerine 4 aylık boşta geçen süreye ilişkin ücret ile işe başlatmama tazminatı alacağını tahsil etmiş; temyize konu davada kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsilini istemiştir. İhbar öneli verilerek iş sözleşmesi feshedilen ve fesih bildirimine itiraz davası kabul edildiği halde işe başlatılmayan işçiye ihbar tazminatının ödenmesi gerekmez.
(Şerh No: 15657 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-07-2014 10:35)

İcra mahkemesi İİK.'nun 68. maddesi uyarınca yapacağı inceleme sonucu itirazın kaldırılması isteminin reddine ya da kabulüne karar verir. Görevsizlik kararı ise veremez.
(Şerh No: 15656 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-07-2014 19:53)

 Bilgi  [TüketiciK. 54] Fiyat Etiketi Yönetmeliği
Resmi Gazete Tarihi: 28.06.2014 Resmi Gazete Sayı: 29044 FİYAT ETİKETİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlerin etiket, tarife ve fiyat listelerinin şekli, içeriği, kullanılması ile indirimli satışlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, tüketicilere sunulan mal ve hizmetlere ilişkin etiket, tarife ve fiyat listelerini kapsa...
(Şerh No: 15654 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-07-2014 15:03)

Özel ilişkiyi konuşup kayda alıp dinletmede aleniyet gerçekleşmediğinden haberleşmenin gizliliğini ihlal değil; özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşur.
(Şerh No: 15653 - Ekleyen: Tuğçe TUĞAL - Tarih : 03-07-2014 13:37)

Somut olayda sözleşmedeki artış oranının yasal TBK. 344/1.Maddesi (ÜFE) artış oranını geçtiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece yukarıda açıklanan esas ve ilkeler doğrultusunda 01.09.2012 tarihinde başlayan kira dönemi için kira artışı üretici fiyat endeksindeki "12 aylık ortalama" artış oranına göre belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
(Şerh No: 15652 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-07-2014 11:23)

5275 sayılı Yasanın 105/A maddesinin (7) no.lu fıkrasının (a) bendi ile son paragrafının birinci cümlesi iptal edilmiştir. (Karar 23.05.2014 tarih ve 29008 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.)
(Şerh No: 15643 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 03-07-2014 10:26)

 Bilgi  [KaçakçılıkK. 3] Maddede Yapılan Değişiklikler
Bu madde başlığı “Suçlar ve kabahatler “ iken, 28/3/2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanunun 54 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 89 uncu maddesiyle, bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan “sahte belge kullanmak suretiyle” ibaresi “aldatıcı işlem ve davranışlarla” şeklinde; “bir yıldan” ibaresi “iki yıldan” şeklinde; üçüncü fıkrasında yer alan “altı aydan iki yıla” ibaresi “bir yıldan üç yıla” şeklinde değiştirilmiştir. 18/6/2014 ta...
(Şerh No: 15642 - Ekleyen: Serkan KARABACAK - Tarih : 03-07-2014 09:50)

Davalının davaya süresinde cevap vermemiş olması, delil bildirme ve savunmasını ispat etme hakkını ortadan kaldırmaz. Delil çekişmeli vakıalar için gösterilir (HMK. Md. 187/1).Taraflar arasındaki çekişmeli hususlar ise ön inceleme duruşmasında belirlenir (HMK. Md. 140/1). Tahkikat tespit edilen çekişmeli hususların çözümü için yürütülür. O halde davalıya tanıklarını göstermesi için süre verilmeli, gösterdiği takdirde, tanıkları savunması çerçevesinde dinlenmeli ve tüm deliller birlikte değerl...
(Şerh No: 15617 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-07-2014 21:07)

Delil, çekişmeli vakıaların ispatı için gösterileceğinden ön inceleme duruşması yapılmadan, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar belirlenmeden, tarafların tanık listesi vermeleri de beklenemez.
(Şerh No: 15626 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 16:48)

Davacı işçinin iş sözleşmesi 31.12.2005 tarihinde feshedilmiş ve süresi içinde feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadeye dair dava açılmıştır. Kesinleşen işe iade kararı üzerine davacı işçi usulüne uygun olarak işe başlama yönünde talepte bulunmuş, işverence süresi içinde işe başlatılmamıştır. Davacı işçi açmış olduğu bu davada ihbar tazminatı isteğinde bulunmuştur. İşe iade davası sonunda feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadeye karar verilmiş ve işçi yasal süresi içinde başvurmuş olm...
(Şerh No: 15625 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)

Davacı işçinin iş sözleşmesi, kendisine yapılan son uyarıdan 4 ay sonraki bildirimle kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca feshedilmiştir. Son uyarıdan sonraki 4 aylık süreçte, davacının aynı davranışlarda bulunduğu kanıtlanmadığı gibi bu davranışları nedeni ile fesihten önce savunması da alınmamıştır. Uyarı cezası verildikten sonra iş sözleşmesinin 4 ay geçtikten sonra savunması alınmadan feshedilmesi, 4857 sayılı iş Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca fe...
(Şerh No: 15624 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)

Mahkemece, davacının, süresinde işe başlatma talebini içerir başvurusu üzerine, işverenin işe başlatacağını ifade ettiği bildirimde 1 gün süre tanıması konusunda işverenin kötüniyetini kanıtlayamadığı gerekçesiyle işe başlamama tazminatı isteğinin reddi dosya içeriğine uygundur. Aynı sebeple boşta geçen süre ücreti talebinin de reddedilmesi gerekir.
(Şerh No: 15623 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)

Uzmanlık gerektiren işler alt işverene verildiğinden işyerinde istihdam fazlalığı oluşması, davalı işverence feshin son çare olması ilkesine aykırı davranıldığı konusunda somut bir belge ve bilgi bulunmaması ve davacının kısa bir eğitimle davalı işyerinde çalıştırılabileceği bir bölüm bulunmaması, davalı işverence yapılan feshin geçerli nedene dayandığını göstermektedir.
(Şerh No: 15622 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)

Ağır ve tehlikeli işler kategorisinde olan yeraltı işlerinin kuvvet, çeviklik ve dayanıklılık gerektirdiği açıktır. İşin niteliğine bağlı olarak olası iş kazalarının ortaya çıkaracağı yüksek maliyetler, verimlilik ve kârlılık gibi nedenlerle işverenin tüm işyeri ve işçiler açısından objektif olarak uyguladığı, belli bir yaşın üzerindeki işçileri çalıştırmaması işletme gereklerinden kaynaklanan geçerli fesih nedeni kabul edilmelidir.
(Şerh No: 15621 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)

5 yılı aşan kıdeme sahip işçinin gereksiz istifası hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca davacı işçi, istifa dilekçesinden sonra da fiilen çalışmış olmakla istifa dilekçesine hukuki değer yüklenemez. Davalı işverence haklı fesih savunmasında bulunulup, kanıtlanmadığı anlaşıldığından davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmelidir.
(Şerh No: 15620 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)

İşverenin fesih iradesi açık ve kesin olarak ortaya konmalıdır. Kullanılan ifade o kadar açık ve seçik olmalı ki, işçi açısından, iş sözleşmesinin sona erdirildiği açıkça anlaşılır olmalıdır. Fesih bildiriminde, sözleşmeyi sona erdirme iradesi yanında ayrıca, sona erme zamanı da yeteri kadar açık ve yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermeyecek şekilde ifade edilmiş olmalıdır.
(Şerh No: 15619 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)

Karar, feshin geçerli nedene dayanıp dayanmadığının mahkemece belirlenmesi yöntemine ilişkindir.
(Şerh No: 15618 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:49)

Dava, işe iade istemidir. İşveren, işçinin iş sözleşmesini "yetersizliğiyle, işlerinde takındığı tavır ve davranışlarından kaynaklanan sebeplerle" feshettiğinden savunma alınması zorunludur ve işçi, yazılı ya da sözlü olarak savunma talep edilmediğini belirtmiştir. Savunma alınması zorunlu olduğundan işçinin savunma vermeyeceğine dair mahkemeye sunulan tutanak altında imzası bulunan kişi re'sen çağrılıp dinlenmeli, savunma isteminin işçiye tebliğ edilip edilmediği belirlenmeli; böylece feshin ...
(Şerh No: 15616 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-07-2014 16:27)

Dosyadaki deliller, mevcut tutanaklar ve davacı işçi tanığının anlatımlarından; davacının üst üste iki gün işe gelmediği anlaşılmıştır. İspat yükü üzerinde olan davacı bu tarihlerdeki devamsızlığının haklı bir nedene dayandığını kanıtlayamamıştır. İş Kanunu m.25/II-g uyarınca izin almaksızın ve haklı bir nedene dayanmadan iki gün üst üste işe devamsızlık yapılması işverene haklı fesih imkânı tanımakta olup, işverence fesih bu nedene dayandırıldığından mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı talepleri...
(Şerh No: 15611 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 16:00)

Yapılan yargılama esnasında feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı noktasında işverenin 02,03,05/09/2011 tarihleri için tutmuş olduğu devamsızlık tutanaklarının zabıt mümzileri tanık olarak dinlenmemiştir. Mahkemece yapılması gereken, devamsızlık tutanakları altında imzası bulunan zabıt mümzilerini tanık olarak dinleyip beyanlarını aldıktan sonra oluşacak sonuca göre fesih işleminin haklı olup olmadığı ve davacının kıdem ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı hususunda karar vermektir. Ma...
(Şerh No: 15615 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:55)

Mahkemece, davalı işveren tarafından davacının 11.10.2011- 12.10.2011 -13.10.2011 tarihleri arasında izinsiz ve mazeretsiz olarak mesaisine gelmediği gerekçesiyle iş akdini haklı olarak feshettiği kabul edilmiş ise de; davanın 17.10.2011 tarihinde açıldığı, davacının avukata verdiği vekaletname tarihinin 12.10.2011 olduğu dikkate alındığında iş akdinin 11.10.2011 tarihinde feshedildiği, işveren tarafından düzenlenen devamsızlık tutanaklarının da fesih sonrası dönemde düzenlendiği sonucuna ulaşıl...
(Şerh No: 15614 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:55)

Kanuni tanımdaki işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü işine devam etmemesi eyleminde olaydaki cumartesi ve pazartesi günleri arasına denk gelen hafta tatili gününün bulunması hukuki kesinti yaratmaz. Bu sebeple İş Kanununun 25/II-g maddesindeki işverenin haklı feshi nedeni tahakkuk etmiştir.
(Şerh No: 15613 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)

Davacı işçinin 18 ve 19 Mayıs 2010 tarihlerinde devamsızlık yaptığı sabit olup, izin aldığını veya haklı bir mazeretinin bulunduğunu da ispatlamış değildir. Bu durumda, işveren tarafından yapılan fesih haklı sebebe dayanmaktadır. Ayrıca işveren, fesih hakkını, altı iş günlük hak düşürücü süre içerisinde kullanmıştır. Davacı işçi, 19 Mayıs'ın resmi tatil olduğundan işe gitmek zorunluluğu olmadığını ileri sürmüş ise de; davacıya ait iş sözleşmesinin 10. maddesinde davacının bayram ve genel tatille...
(Şerh No: 15612 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)

Davacı işçinin, davalı şirkette şube müdürü olarak görev yaptığı; iş sözleşmesinin, alacaklısını kendi babası ve borçlusunu davalı işveren şirket göstererek senet düzenleyip işvereni hakkında icra takibi başlatılmasına sebep olarak hileli davranışları ile şirketi zarara uğratması gerekçesi ile feshedildiği; davacı işçi ve işçinin babası hakkında Gaziosmanpaşa Asliye Ceza Mahkemesi'ne hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanmaktan dava açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Davacının kı...
(Şerh No: 15610 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)

Hizmet akdinin feshi tarihinden sonra tutulan devamsızlık tutanaklarına itibar edilemez. Ayrıca işyerinde 8 yıldan daha uzun bir süredir çalışan işçinin tazminat haklarını yok edecek şekilde, nedensiz yere işi terk etmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Hukuki sonuç doğurmayacak devamsızlık tutanaklarına dayanarak davacının kıdem ve ihbar tazminat taleplerinin reddi bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15609 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)

Davacı işçinin izinsiz ve mazeretsiz olarak 14.4.2009 tarihinden itibaren 3 iş günü iş yerine gitmediği; noter tespiti, ihtarname ve tüm dosya içeriğiyle sabit olmakla; bu durumun işverene haklı fesih imkanı verdiği dikkate alınmaksızın, mahkemece kıdem ve ihbar tazminatlarının reddi gerekirken kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15608 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)

Davalı işveren, iş sözleşmesini devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshettiği savunmasında bulunmuş ise de; işveren tarafından işçiye işe gelmemesinin söylenmesinden sonra tutulan devamsızlık tutanaklarına itibar edilemeyeceğinden işverenin, akdi haksız feshettiğinin kabulü gerekir.
(Şerh No: 15607 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)

İşyerinde müdür yardımcısı olarak çalışan ve ana kasadan sorumlu olup kasadan avans çekme yetkisi olmayan davacı, ihtiyacı nedeniyle kasadan bir miktar para aldığını, ücretini aldığında geri ödeyeceğini kendi savunması ile de doğrulamıştır. Davacının eylemi doğruluk ve bağlılığa uymayan bir davranış olduğundan kıdem, ihbar tazminatı isteklerinin reddi gerekir.
(Şerh No: 15605 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:41)

Davalı işveren tanığı 14.04.2007 tarihli tutanakta davacı işçiyi evi önünde depodan motorin çekerken yakaladığını belirtmiş, mahkemedeki beyanında da bu tutanağı doğrulamıştır. Davacı işçi ile koordinatör olan davalı tanığı arasında daha önce bir husumetin de olmadığı sabittir. Bu nedenle sözü edilen tanıklığın inandırıcı olduğu anlaşıldığından tutanağa, tanık beyanına değer verilerek kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiş...
(Şerh No: 15606 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)

Davacı işçi, davacının ön muhasebe elemanı olarak çalışmaktadır. Davacı, aynı işyerinde plasiyer olarak çalışan işçinin müşterilerden tahsil ettiği paraların bir kısmını zimmetine geçirdiğini bildiği halde söz konusu paranın yerine konulması için bu kişiye müsamaha göstermiş ve durumu işverene bildirmemiştir. Davacı, savunmasında da bu hususu kabul etmiştir. Söz konusu eylem, işveren adına muhasebe işlemlerini idare eden kişi tarafından yapıldığından doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış niteli...
(Şerh No: 15604 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)

Davacı işçi, çalıştığı tenis kortunda üye olmayan misafirden aldığı ücret için fiş kesmemiş, aldığı ücreti kasaya koymamış, olay ortaya çıktıktan sonra alınan savunmasında da bu hususu doğrulamıştır. Dolayısıyla işverenin, iş sözleşmesini feshinin haklı nedene dayandığı kabul edilerek ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 15603 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)

İşçinin, işverene verdiği zararın otuz günlük ücretini aşması halinde işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin, verdiği zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması veya işverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması işverenin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
(Şerh No: 15602 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)

4857 S.K. m.25/II'ye dayalı derhal fesih hakkı, anılan Kanun m.26 uyarınca fesih nedeninin öğrenildiği tarihten itibaren altı işgünü içerisinde kullanılmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacının korumakla yükümlü olduğu ormanda yaptığı kulübenin fesihten en az bir ay önce yapılması ve bu durumun davalı işveren tarafından en az bir aydır bilinmesine rağmen işlem yapılmaması nedeniyle derhal fesih hakkının hak düşürücü süre geçtikten sonra kullanıldığı açıktır. O halde, gerek işverenin fesih bildi...
(Şerh No: 15601 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)

Davacı arsa sahibi, davalı yüklenici firma ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını; sözleşmeye konu taşınmazları yükleniciye tapuda devrettiğini; davalı yüklenicinin, çeşitli tarihlerde sözleşmeye konu arsa niteliğindeki taşınmazları diğer davalılara sattığını, satılan bu taşınmazlar üzerine davalı bankalar lehine ipotek tesis edildiğini; yüklenicinin halen inşaatlara dahi başlamadığını; diğer davalılar adına yapılan tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, yüklenici ile arasınd...
(Şerh No: 15600 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-06-2014 23:09)

Zorunlu müdafilik görevini yerine getirmeyen Avukatın TCK m.257/2 maddesinde düzenlenen ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde yanılgılı değerlendirmeyle beraat hükmü kurulması, BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 15599 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 27-06-2014 16:47)

İLK AÇILAN NAFAKANIN ARTTIRILMASI DAVASI KESİNLEŞMEDEN İKİNCİ NAFAKANIN ARTTIRILMASI DAVASININ AÇILMASI Eldeki dava ile önceki davada nafakanın artırılması istemine konu edilen dönemler aynı olmayıp, iki dava arasında şartların değiştiğini kabule yeterli -bir yıldan fazla- süre de geçmiştir. Mahkeme her ne kadar red kararını, eldeki davanın, daha önce açılan nafakanın artırılması istemli dava nedeniyle verilen 11.04.2007 tarihli kararın kesinleşmesinden önce açıldığı, yeniden nafaka bağlanma...
(Şerh No: 15598 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 12:40)

Her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. Önceki nafaka davasının kesinleşmemiş olması yeni dava açılmasına engel değildir. Nitekim iki dava arasında 1 yıl geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. Mahkemece derdestlik koşullarının oluşmadığı, sonradan açılan bu davanın önceki nafakanın tezyidi davası olmasına göre, önceki davada verilen kararın kesinleşmesi beklenerek küçüğün yaşı...
(Şerh No: 15597 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 12:10)

Boşanma davasında yoksulluk nafakası talebi ve bu konuda verilmiş bir hüküm yok ise de, davacı, önceden verilmiş olan tedbir nafakasının artırılmasını istemiştir. Boşanma davasının derdest olması, tedbir nafakasının artırılması talebine engel değildir. Mahkemece davacının talepleri ayrı ayrı değerlendirilerek esastan inceleme ve araştırma yapılıp ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozm...
(Şerh No: 15596 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 11:55)

Kadın önce açtığı tedbir nafakası davasındaki, "boşanırlarsa yoksulluk nafakası olarak devamına ilişkin" isteğini geri almamıştır. Bu durumda önce açılan tedbir nafakası davası ile birleştirilen karşılıklı açılan boşanma davalarının içinde davalı-davacı (kadın)'ın yoksulluk nafakası talebinin bulunduğu kabul edilmelidir. Ve Bu istek hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu talebin nazara alınmaması da usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15595 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 11:22)

TEDBİR NAFAKASI / İCRA TAKİBİ / BORÇLU AVUKATINA TEBLİGAT YAPILMASI GEREĞİ Derdest boşanma davası nedeni ile alacaklı, borçlunun bir vekil ile kendini temsil ettirdiğini öğrenmiş olup tebligatın vekile yapılması için icra dosyasında borçlu vekiline ait vekaletnamenin bulunmaması sonuca etkili değildir. Kaldı ki vekaletnamenin icra dosyasına ibraz edilmemesi, tebligatın vekile yapılması hususundaki yasal zorunluluğun artık ortadan kalktığı şeklinde yorumlanamaz.
(Şerh No: 15594 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 10:41)

Davacılar vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle, 11.07.2005 tarihinde ilk bilirkişi raporundan sonra, yine fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 27.07.2005 tarihli dilekçe ile talebini ıslah etmiş; aynı gün ve yargılama esnasında verdiği diğer dilekçelerde de açıkça fazlaya ilişkin haklarından vazgeçtiği veya talebini daralttığı yönünde bir beyanı olmamıştır. Bu durumda, davacılar vekilinin gerek 27.07.2005 tarihli ıslah dilekçesinde ve gerekse 11.07.200...
(Şerh No: 15593 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-06-2014 12:48)

Kural olarak tarafların herhangi bir süreye bağlı olmaksızın bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmak hakları vardır. Yasakoyucu sadece noksan ve müphem olan hususlar hakkında bilgi almak üzere tarafların bir hafta zarfında istemde bulunmalarını kabul etmiş, bunun dışında bilirkişi görüşüne karşı çıkılmasını engellememiştir.
(Şerh No: 15592 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-06-2014 12:48)

Gerçeğe ulaşma bakımından taraflar hüküm verilinceye kadar rapora itiraz haklarını kullanabilirler.
(Şerh No: 15591 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-06-2014 12:47)

TERKE DAYALI İHTAR ÇEKEN EŞ, İHTARDAN ÖNCEKİ KUSURLU DAVRANIŞLARI AFFETMİŞ SAYILIR. İhtar sonrası kadına kusur olarak atfedilebilecek bir davranış da ispat edilemediğinden tarafların eşit kusurlu sayılmaları yanlıştır.
(Şerh No: 15587 - Ekleyen: Av.Özlem AY BİLGİN - Tarih : 20-06-2014 08:57)

TMK madde 303/4'ün aynı maddenin ikinci fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle çocuğun dava hakkı yönünden uygulanmasının anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne yapılan itiraz başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi bu fıkranın çocuk yönünden iptaline karar vermiştir.
(Şerh No: 15590 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 19-06-2014 13:17)

 Bilgi  [BK. 347] Yürürlük ve Uygulama
6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçici 2. maddesi gereğince; 01/07/2012 tarihi itibarı ile, bu maddede belirtilen 10 yıllını doldurmuş kira sözleşmeleri için fesih hakkı 01.07.2014 tarihinden sonra,10 yılını doldurmamış ve fakat 5 yılını geçmiş sözleşmeler için ise 01.07.2017 tarihinden sonra kullanılabilecektir.
(Şerh No: 15589 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 19-06-2014 10:28)

Şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmelidir. Çünkü alacağın belirlenebilmesi mümkün iken, böyle bir davanın açılmasına Kanun izin vermemiştir. Böyle bir durumda, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmelidir. ***Bunun yanında, şayet açılan davada asgari bir miktar gösterilmişse ve bunun alacağın bir bölümü olduğ...
(Şerh No: 15588 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 18-06-2014 20:30)

CMR Konvansiyonu'nun 21. maddesine göre, mal, alıcıya taşıyıcı tarafından taşıma anlaşmasına göre teslimdeki ödeme tutarı tahsil edilmeksizin teslim edilmiş ise, bu durumda taşıyıcı, göndericiye karşı, teslimdeki ödeme tutarını aşmayacak miktarda ve alıcıya karşı dava açma hakkını kaybetmeksizin tazminat ödemekle yükümlüdür. Somut olayda yükün, mal bedeli tahsil edilmeksizin alıcısına teslim edildiği sabittir. Alıcının malı kabul etmemiş olduğu veya gönderen davacının malın geri getirilmesi ...
(Şerh No: 15586 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-06-2014 16:33)

Dava, davacıya ait tekstil emtiasının davalı tarafça CMR Konvansiyonu kapsamında taşındığı, ancak gerekli vesaikin alıcı tarafa imzalatılmaması sebebiyle davacı satıcı tarafından mal bedelinin tahsil edilemediği iddiasına dayalı tazminat istemine dair olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının ilgili vesaiki teslim hususunda kusurunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Mahkeme karar gerekçesinde davalının hangi eylem ve işlemleri sebebiyle kusurlu olduğu hususuna değinilmem...
(Şerh No: 15585 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-06-2014 16:33)

2577 sayılı Kanun m.28'de idari yargı kararının uygulanmaması durumunda gerçek kişiler hakkında da tazminat davası açılabileceği öngörüldüğünden davalıların, idari yargı kararının uygulanması yönünden yetki ve konumları gözetilerek sorumlu olup olmayacakları incelenmeli ve gerektiğinde idare aleyhine açılan dava nedeniyle tahsilde tekerrüre esas olmayacak şekilde hüküm vermek yoluna gidilmedir. P.S: İdari Yargılama Usul Kanunu m.28/4: "Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince y...
(Şerh No: 15584 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-06-2014 09:59)

Davacı ile sigorta şirketi arasında akdedilen makine kırılması sigorta poliçesinde davacı kiracı sigorta ettiren ve dava dışı Finansal Kiralama A.Ş. de sigortalı olarak gösterilmiştir. Bu durumda sigorta sözleşmesinin üçüncü kişi yararına sigorta olarak düzenlendiğinin kabulü gerekir. Esasen Finansal Kiralama A.Ş. ile davacı kiracı arasındaki sözleşme hükümleri de bu yönde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu durum karşısında sigortacıdan tazminat talep etme hakkı, lehine sigorta yapılan dava dışı Fina...
(Şerh No: 15583 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-06-2014 16:40)

Eksik sigorta incelemesi, sigorta poliçesi genel ve özel koşulları da dikkate alınarak sigorta sözleşmesinin akdedildiği tarihe göre yapılmalıdır.
(Şerh No: 15582 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-06-2014 16:40)

Finansal kiralama sözleşmesinin kiracısı, satıcı şirkete karşı dava açmıştır. Kural olarak, kiracı kendisine finansal kiralama şirketi tarafından yetki verilmeden böyle bir davayı açamaz. Finansal kiralama şirketinin malın ayıplı olmasından dolayı alacak ve dava hakkını kiracıya devretmesi ile, malın ayıplı olmasından dolayı kiracıyı temsilci tayin etmesinin hukuki sonuçları farklıdır. Finansal kiralama şirketi kiracıyı temsilci tayin etmişse kiracı ayıba karşı tekeffülle ilgili BK 202 vd. madde...
(Şerh No: 15581 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-06-2014 16:40)

Dava, TARSİM Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigorta Poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Bu sigorta poliçesinden dolayı tazminat ödemek yükümlülüğü TARSİM A.Ş'ye aittir. Davacı, dava dilekçesinde davalıyı "Başak Groupama Sigorta A.Ş. Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortaları Genel Müdürlüğü" olarak göstermiş; anılan poliçe dolayısıyla tazminat istediğini açıklamıştır. Bu durum karşısında, tarım sigortalarının niteliği, düzenlenen poliçe, dava dilekçesinin bir bütün olarak değerlendi...
(Şerh No: 15580 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-06-2014 23:16)

 Bilgi  [TüketiciK. 56] Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik - Garanti Belgesi Yönetmeliği/Karşılaştırma
Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik (GBUEDY) - Garanti Belgesi Yönetmeliği (GBY) 1- “Kapsam” başlıklı 2. Madde: “tüketici işlemine konu olan” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. (Bu ibare, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği m.1’de yer almaktadır) 2- “Tanımlar” başlıklı 4. Madde: * Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak değiştirilmiş; * Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü, Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdü...
(Şerh No: 15579 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-06-2014 15:35)

 Bilgi  [TüketiciK. 58] Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği
Resmi Gazete Tarihi: 13.06.2014 Resmi Gazete Sayısı: 29029 SATIŞ SONRASI HİZMETLER YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; ekli listede yer alan malların kullanım ömürleri, azami tamir süreleri ile satış sonrası montaj, bakım ve onarım hizmetlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, üretici veya ithalatçıların satış sonrası montaj, bakım ve onarım hizmetler...
(Şerh No: 15576 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-06-2014 14:51)

 Bilgi  [TüketiciK. 56] Garanti Belgesi Yönetmeliği
Resmi Gazete Tarihi: 13.06.2014 Resmi Gazete Sayısı: 29029 GARANTİ BELGESİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; garanti belgesi ile satılmak zorunda olan malları belirlemek ve garanti belgesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, garanti belgesi ile satılmak zorunda olan ekli listede yer alan malları kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 7/11/201...
(Şerh No: 15577 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-06-2014 14:46)

 Bilgi  [TüketiciK. 55] Tanıtma ve Kullanma Kılavuzu Yönetmeliği
Resmi Gazete Tarihi: 13.06.2014 Resmi Gazete Sayısı: 29029 TANITMA VE KULLANMA KILAVUZU YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; tüketicinin kullanımına sunulan malların tanıtım, kullanım, kurulum, bakım ve basit onarımına yönelik hazırlanan tanıtma ve kullanma kılavuzuna ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 6 ncı maddede belirtilen mallar hariç olmak üzere tü...
(Şerh No: 15578 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-06-2014 10:03)

Sigorta şirketi ile müteahhit arasındaki inşaat sigorta poliçesinde iş sahibi DSİ sigortalı, müteahhit davacı ise sigorta ettiren olarak gösterilmiştir. Bu durumda sigortadan tazminat talep hakkı, sigortalı durumda olan dava dışı DSİ Genel Müdürlüğü'ne aittir. Davacı müteahhidin aktif dava ehliyetine sahip olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmak gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak işin esasına girilmesi doğru görülmemiştir.
(Şerh No: 15575 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-06-2014 15:44)

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Yeni Tapu Sicil Tüzüğünün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihinden sonra, davacının, mahkemeye müracaat etmeden, öncelikle ilgili tapu müdürlüğüne, Tüzüğün ilgili maddelerinde açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması, eğer bu talebinde istediği sonucu alamazsa daha sonra mahkemeye başvurması gerekmektedir. Hal böyle olunca, Tapu Sicil Tüzüğü gereğince davacının öncelikle tap...
(Şerh No: 15574 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-06-2014 10:36)

Davacı, 300 km'de iken aracının arızalandığını, serviste yapılan kontrolde motorun değişmesi gerektiğinin bildirildiğini, bunu kabul etmediğini ve aracın yenisi ile değiştirilmesini istediği halde motorun değiştirilerek kullanmaya zorlandığını ileri sürerek aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı, seçimlik hakkını aracın yenisi ile değiştirilmesi yönünde kullanarak bunu satıcıya bildirmiştir. Bu durumda aracın yenisi ile değiştirilmesi şartlarının dava...
(Şerh No: 15573 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-06-2014 09:21)

Davacı tüketici seçimlik hakkını tamir yönünde kullanmış ve hasar da tamamen giderilmiştir; bu durumda davacı artık sözleşmeden dönerek bedelin iadesini isteyemez.
(Şerh No: 15572 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-06-2014 09:21)

Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifadeyle malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği gerek doktrinde gerekse yargısal uygulamalarda benimsenmiştir. Mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirastan mal kaçırma amaçlı olmadığı ve minnet duygularına dayalı olarak temlikin gerçekleştirildiği kabul edilerek davanın reddine karar v...
(Şerh No: 15566 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-06-2014 16:10)

Dava, davacının isim tashihi istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki isim tashihine ilişkin talepte Ağrı Sulh Hukuk Mahkemesi ve Ağrı Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihadında, isim tashihi davalarının çekişmesiz yargı işlerinden olmadığı ve Hukuk muhakemeleri kanunu'na göre özel nitelikteki kanun olan Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun uygulanarak, isim tashihi davalarında Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, Yargıtay Hukuk G...
(Şerh No: 15571 - Ekleyen: Av.Arif Sadi KIŞLA - Tarih : 11-06-2014 12:47)

Mahkemece keşif yapılamadığından bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Keşfin yapılması için gerekli ortamın sağlanamaması davanın açılmamış sayılması kararı verilebilecek sebeplerden değildir. Mahkemece; anılan konutların kapılarının açılamamasının davacının yetkisinde olan bir husus olmadığı da dikkate alınarak HMK m.288 vd. uyarınca işlem yapılması gerekmektedir.
(Şerh No: 15570 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-06-2014 11:16)

Boşanma davası ile birlikte açılan aile konutu şerhi isteminin, boşanma kararının kesinleşme tarihi ile sınırlı olarak verilmesi gereği.
(Şerh No: 14202 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-06-2014 10:28)

Anayasa'nın 48. maddesi uyarınca herkes çalışma hürriyetine sahip olup davalının daha önce çalıştığı ilçede sözleşmenin sona ermesinden sonra 2 yıl süre ile mesleğini icra edememesi bir rekabet etmeme koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan bu hüküm ve dolayısıyla da buna dayalı cezai şart koşulu da geçersizdir.
(Şerh No: 15569 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-06-2014 13:36)

Borca batık durumda olmadığı başlangıçta alınan bilirkişi raporuyla saptanan davacı şirketin, salt bunun aksini öngören kayyım raporuna dayanılarak ve yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın borca batık kabul edilmesi hukuken mümkün değildir.
(Şerh No: 15568 - Ekleyen: Ali Rıza ÖZALP - Tarih : 09-06-2014 16:03)

Mirasbırakanın mal kaçırma iradesi bulunsa idi davacıların hukuki konumları gözetilerek temlikin satış yoluyla değil, bağış şeklinde gerçekleştirilmesi gerekirdi. Böylesi bir durumda da, davacıların tenkis davası açma haklarının bulunmayacağında kuşku yoktur. Her ne kadar, bedeller arasında fark var ise de, bu husus başlı başına muvazaa olgusunun varlığını göstermez. Kaldı ki, tüm dosya kapsamından 25 yıl süreyle birlikte yaşadığı davalının murisine minnet duygularıyla yapılmış bir temlik olduğu...
(Şerh No: 15567 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 09-06-2014 12:42)

Davalı, miras bırakanın, diğer çocuklarına da maddi destekte bulunduğunu, davacılara taşınmaz temliki, para yardımı yaptığı savunmasında bulunmuş ancak mahkemece bu savunmalar yeterince araştırılmamış ve açıklığa kavuşturulmamıştır. Hal böyle olunca; miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmesi, özellikle davacılar ve davalının annesinin tanıklığına başvurulması, va...
(Şerh No: 15565 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-06-2014 13:27)

Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
(Şerh No: 15564 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-06-2014 13:20)

Murisin tüm mirasçılarına kazandırmalarda bulunduğu gözetildiğinde, miras bırakanın gerçek amacının mirasçılarından mal kaçırmak olmayıp mal varlığını mirasçıları arasında paylaştırmak olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan; bir kısım mirasçıların kabul beyanlarının, miras bırakanın temlik tarihindeki asıl amacını ve bu yönde gerçekleşen iradesini ortadan kaldırmayacağı da tartışmasızdır.
(Şerh No: 15563 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-06-2014 13:11)

Bononun "bedeli malen ahzolunmuştur" kaydını taşıması, teslim edilen mal karşılığında düzenlenmiş olduğuna karine teşkil eder. Karinenin aksini, yani malın kendisine teslim edilmediğini iddia eden alıcı, bu iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir.
(Şerh No: 15562 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-06-2014 10:36)

Borçlunun adrese dayalı kayıt sisteminde kayıtlı adresinin bulunmaması halinde ipotek akit tablosunda yazılı adresine daha önce usulüne uygun tebligat yapılmamış olsa bile bu adrese Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebligat yapılabilir.
(Şerh No: 15558 - Ekleyen: Av.Onur TUNGA - Tarih : 05-06-2014 08:12)

Davaya konu edilen taşınmazların mirasbırakanın tüm mal varlığını oluşturduğu görülmektedir. Öyle ise ölünceye kadar bakma akti iki taraflı ivazlı bir akit olduğundan bakım borcunun temini için bununla orantılı ve makul düzeyde bir temlik yapılmış olması gerekir.
(Şerh No: 15559 - Ekleyen: Av.Murat BÖLÜKBAŞ - Tarih : 04-06-2014 13:23)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,11244798 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.