Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

Köy azası olan sanığın 7201 sayılı Yasanın 54. maddesinde düzenlenen "muhatap namına kendilerine tebligat yapılan kimselerden" olmadığı gibi, aynı yasanın 21. maddesine göre de, kendisine teslim edilen tebligatı sahibine götürüp verme zorunluluğu bulunmamaktadır.
(Şerh No: 16912 - Ekleyen: Av.Bilgen ÖZCANLI SARITAŞ - Tarih : 20-04-2019 14:05)

HUMK yürürlükte iken uygulanan "karar düzeltme" kanun yolu, HMK'nın yürürlüğe girmesi ile kalkmıştır. Buna rağmen karar düzeltme talep eden vekil kötüniyetli addedileceğinden disiplin para cezasına çarptırılır.
(Şerh No: 16911 - Ekleyen: Av.Suat ERGİN - Tarih : 14-04-2019 22:24)

Öncelikle 6100 sayılı HMK'nın 124. maddesi, madde başlığında da açıkça belirtildiği üzere tarafta iradi değişikliği düzenler. Bu maddenin uygulanması halinde dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen gerçek ya da tüzel kişi davalı olmaktan çıkar yeni bildirilen gerçek yada tüzel kişi davalı sıfatını alır. Dava dilekçesindeki kişi ile yeni bildirilen kişi davada birlikte taraf olamaz.
(Şerh No: 16910 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 04-04-2019 14:14)

Mirasın reddi istemi, mirasın açıldığı yerin sulh hukuk mahkemesinde mirasçı tarafından sözlü veya yazılı beyanla yapılabilir. Buradaki yetki "kesin" olup, miras bırakanın son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesi görevli ve yetkili mahkemedir
(Şerh No: 16909 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 04-04-2019 13:22)

Mahkemece verilen ara karar ile dosya kapsamındaki belge ve incelemelere göre ek rapor aldırılması talebinin ve bilirkişi raporunun tebliğ edilmesi sonrasında davacı tarafın ıslah beyanını sunmak için yeterli süresi olmasına rağmen bu işlemi yapmaması sebebiyle de süre isteminin reddine karar verilmiştir. Somut olayda, davacı ücret konusundaki itirazının neticelenmesi sonrasında ıslah hakkını kullanmak istemiş, ancak mahkemece usul hükümlerine aykırı olarak "dava hakkını kısıtlar" şekilde "ıs...
(Şerh No: 16908 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-04-2019 22:23)

İstek boşanmanın eki niteliğinde değildir. Başvurma harcının alındığı dikkate alınarak peşin harç alındıktan sonra (HK.30-32 md.) delillerin değerlendirilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. (TMK.173/2 m.)
(Şerh No: 16907 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-04-2019 19:37)

Davalının, boşandıktan sonra boşandığı kocasının soyadını taşımasına izin verilmesine ilişkin istemi (TMK. md. 173/2) boşanmanın fer'i (eki) niteliğinde olmayıp; bağımsız bir taleptir. Davalı kadının bu yönde harcı yatırılmak suretiyle açılmış bir davası veya karşı davası bulunmamaktadır. Cevap dilekçesinde bu konuda istekte bulunulmuş olması, talebi dava haline getirmez. Davalının bu talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken; kesin hüküm sonucu doğurac...
(Şerh No: 16906 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-04-2019 19:33)

Bu bilgilerin ışığında somut olaya bakıldığında; davacı avukatın, iş sahibinin kendisi yanında davayı takip etmek üzere başka bir avukata vekalet verdiğini ve bu avukatın Yargıtay’da yapılan duruşmaya iş sahibi adına katıldığını, kendisine 10.11.2005 günü tebliğ edilen Yargıtay bozma ilamı ile öğrendiği, ancak uzunca bir süre bekledikten sonra 29.12.2005 günü yapılan bozma sonrası, ilk oturumda ikinci avukatın kendisi yanında avukat olarak görevlendirilmesine karşı çıktığı ve Avukatlık Kanununun...
(Şerh No: 16905 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 02-04-2019 11:00)

Av. Kanunu m. 172.ye göre davacı avukatın davalının başka avukat tarafından bu dosyada temsil edilmesine muvafakatının bulunmadığını bir hafta içinde müvekkiline bildirmediği, bu nedenle muvafakat etmiş sayılacağı, bu dosyada vekalet ilişkisinin halen devam ettiği, iş bu dosyanın takip tarihi itibariyle derdest olduğu ve davacı avukatın bu dosya yönünden vekalet ücreti alacağının muaccel hale gelmediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki davacı avukatın bu dosya yönünden vekalet ücreti alacağının Büyükçek...
(Şerh No: 16903 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 02-04-2019 11:00)

Avukatlık Kanunu’nun 172. maddesine göre iş sahibi, ilk anlaşmayı yaptığı avukatın yazılı muvafakatı ile, başka avukatları da işin kovuşturma ve savunmasına katabilir. Buna göre iş sahibi, ilk avukata göndereceği bir yazı ile en az bir haftalık süre vererek, bu duruma muvafakat edip etmeyeceğini bildirmesini ister. Bir haftalık süre içerisinde avukat cevap vermez veya olumlu bir cevap verirse, her iki avukat işi birlikte yürütür. İlk avukatın, müvekkilinin bu talebine bir haftalık süre içerisind...
(Şerh No: 16904 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 02-04-2019 10:59)

Whatsapp sistemi, telefon ve internet ortamında internet vasıtası ile iletişimi gerçekleştiren bir sistemdir. Burada kişi, kişiler ile iletişime geçtiği gibi gruplar kurarak grup içiresinde iletişim gerçekleştirilmektedir. Ancak bu sistem kendi içinde korunan ve 3. kişilere kapalı bir konumdadır. Dolayısı ile işçilerin iş akışını bozmadığı ve çalışmaların etkilemediği sürece bir grup kurmaları ve burada iletişim içinde olmaları yasak değildir. İşçilerin bu kapsamda burada iletişimlerinin kişisel...
(Şerh No: 16901 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-03-2019 22:31)

Bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için. gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de H.G.K. Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Davacı ve davalının ses kaydı dökümüne dayanılarak davacının 5.000,00 TL. alacağının bulunduğu gerekçesi ile bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır.
(Şerh No: 16902 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-03-2019 22:27)

Erken tahliye halinde kural olarak Türk Borçlar Kanununun 325. maddesine göre kiracı anahtar teslim tarihine kadar kira bedelinden, anahtar teslim tarihinden itibaren ise kiralananın aynı şartlarda kiraya verileceği makul süre kira bedeli ile sorumludur. Mahkemece yapılacak iş; mahallinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak dava konusu yerin aynı şartlarda ne kadar sürede kiraya verilebileceği hususunda denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli bilirkişi raporu alınarak s...
(Şerh No: 16900 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-03-2019 20:26)

Kiralananın tahliye edilerken boya ve badanasının yenileceğine dair sözleşmede bir madde varsa bu masraf kiracıdan talep edilebilir. Kira sözleşmesinde böyle bir hüküm yoksa boya badana masrafının olağan kullanımdan kaynaklandığının kabulü gerekir.
(Şerh No: 16899 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-03-2019 19:21)

Taraflara ait Kat irtifaklı bağımsız bölümün satışına karar verilmesi gerekirken ana taşınmazın satışına karar verilmesi doğru değildir.
(Şerh No: 16898 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-03-2019 15:26)

1 yıllık hak düşürücü sürenin hata, hileyi öğrendikten sonra başlaması.
(Şerh No: 16897 - Ekleyen: Berna GÖKTAŞ - Tarih : 26-03-2019 12:50)

Dinlenen davacı tanığı, davalının taşınmazını satmak istediğini ifade etmiştir. Ailenin Türkiye'de dava konusu taşınmaz haricinde başka bir ekonomik varlığının bulunmadığı belirlenmiştir. Davacı ailenin ekonomik varlığının korunması için başvuruda bulunduğuna ve bu malvarlığının davalı tarafından elden çıkartılmak istendiği belirlendiğine göre Türk Medeni Kanunu'nun 199. maddesi çerçevesinde önlem alınması gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır.
(Şerh No: 16890 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-03-2019 21:20)

Davalının cevap dilekçesi ile talep ettiği Türk Medeni Kanununun 174/1-2. ve 175. maddesi kapsamındaki tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri boşanmanın eki niteliğinde olup, talep edilebilir olması için ayrıca müstakil bir dava konusu edilmesi gerekmez. Öyleyse mahkemece kadının yoksulluk nafakası ve maddi ile manevi tazminat talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 16896 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-03-2019 21:20)

Somut olayda, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı araçla kazaya karışan aracın sürücüsünün neden olduğu iddia edilen kaza sonucu davacının aracında oluşan hasar nedeniyle maddi tazminat talep edilmiş olup esasen davalı sigorta şirketi ile davacı arasında akdedilmiş her hangi bir sigorta sözleşmesi bulunmamaktadır. Davanın, Türk Ticaret Kanununun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Ticaret ...
(Şerh No: 16894 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-03-2019 13:58)

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık 26.09.2013 tarihli tensip tutanağının “IV.Giderilmesi gerekli eksik hususlar yönünden” başlıklı bölümünün 2.bendinde kurulan ara kararı uyarınca şikayetçi borçlunun keşif ve bilirkişi için yatırması için öngörülen 850,00-TL’nin gider avansı mı yoksa delil avansımı olduğu, buradan varılacak sonuca göre belirtilen bu giderin yatırılmaması nedeniyle şikayetin usulden reddinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.... .................
(Şerh No: 16893 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 14-03-2019 22:26)

SÜRELER MAHKEMECE RE'SEN GÖZETİLMELİDİR. HAK DÜŞÜRÜCÜDÜR. TMK'nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir.
(Şerh No: 16892 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-03-2019 16:33)

Bu düzenleme ile yasa, tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına iki halde gidilebileceğini öngörmüştür. Bunlardan birincisi sınırlandırmayı ailenin ekonomik varlığının korunması gerekli kılmalı, ikincisi ise evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesinin bunu gerektirmesidir. Her iki halde de yasa, sınırlandırmanın ölçülü olmasını aramıştır.
(Şerh No: 16891 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-03-2019 15:30)

Dayanak ilam bozulduğunda, takip olduğu yerde duracağından, daha önceden yapılan tahsilatların "muhtıra tebliği suretiyle" alacaklıdan istenmesi mümkün değildir. Borçlunun icranın iadesini isteyebilmesi için ( İİK'nun 40/2. maddesi gereğince ) bozmadan sonra verilecek kararın kesinleşmesi zorunludur.
(Şerh No: 16889 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 06-03-2019 14:41)

ISLAH/ ISLAH HARCI/ TAMAMLAMA HARCI 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda da "ıslah harcı" şeklinde bir harç türü yer almamaktadır. O halde sırf ıslah istemi sebebiyle harç alınamaz. Bunun yanında, ıslah sonucunda, dava/talep konusunun miktar veya değeri artarsa ve artan miktar veya değer için harç ödenmesi gerekiyorsa, ancak o zaman harç ödenmesi/tamamlanması gerekir.
(Şerh No: 16888 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2019 11:04)

Önalım hakkına ilişkin davalarda fiili paylaşım iddiası davanın her aşamasında; Yargıtay aşamasında dahi ileri sürülebilir.
(Şerh No: 16887 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2019 10:55)

Vekil-Müvekkil arasında vekalete dayalı sözleşmesel bir ilişki kurulduğu gözetilerek, sözleşmesel ilişkinin temelindeki işlemin, tüketici işlemi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre mahkemelerin görevli olup olmadıklarının belirlenmesi gerekeceği tartışmasızdır. Avukatlık sözleşmelerinden kaynaklanan ihtilaflarda mahkemelerin görevi yönünden, Daireler arasındaki görüş ve uygulama aykırılığına ilişkin uyuşmazlığın, yukarıda açıklandığı şekilde temeldeki işlemin tüketici iş...
(Şerh No: 16886 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-02-2019 12:56)

Manevi tazminata ilişkin ilam kesinleşmeden icraya konulabilir.
(Şerh No: 16885 - Ekleyen: Sedat BAYSAL - Tarih : 19-02-2019 13:47)

Senet üzerinde bulunan her iki imzanın da kaşe şirket kaşesi üzerinde olması halinde şahsi sorumluluk yoktur
(Şerh No: 16883 - Ekleyen: Sedat BAYSAL - Tarih : 19-02-2019 13:44)

Kısmen onama kısmen bozma ilamında onanan kısım yönünden teminat paraya çevrilir, takibe devam edilir.
(Şerh No: 16884 - Ekleyen: Sedat BAYSAL - Tarih : 19-02-2019 13:42)

276/2-d hükmü, "Hürriyeti bağlayıcı cezaya ilişkin mahkumiyet hükümlerinin denetime kapalı tutulmasıyla sanığa yüklenen külfet yargılamanın makul sürede sonuçlandırılması ve usul ekonomisinin sağlanması amacıyla meşrulaştırılamayacağı" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesince iptal edildi.
(Şerh No: 16882 - Ekleyen: Av.Semih BİLEN - Tarih : 19-02-2019 10:28)

Kararda, bononun, hamil tarafından, bile bile borçlunun zararına hareket ederek iktisabı konusu -hayatın olağan akışı- kavramı çerçevesinde irdelenmiştir. Keşideci, bononun bedelsiz olduğuna ilişkin şahsi def'iyi lehtara karşı ileri sürebilir ise de, hamil davalıya karşı ileri sürebilmesi için, hamilin kötüniyetle iktisabını ispatı gerekir. Dosya kapsamından, taraflar arasındaki maddi ve hukuki olguların gerçekleşme biçimi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; senet lehtarının ilk cirosun...
(Şerh No: 16297 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2019 15:37)

Eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali isteminde, takip konusu alacağın dayanağını oluşturan fatura davalının ticari defterlerinde kayıtlı ise, bu haliyle alacak miktarı davalı tarafından bilindiğinden likit ( muayyen ) olduğunun kabulü ile davacı yararına inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 16881 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-01-2019 13:13)

 Bilgi  [BK. 344] 17/1/2019 tarihli Değişiklik
1/3/2011 tarihli 6217 sayılı YARGI HİZMETLERİNİN HIZLANDIRILMASI AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN: GEÇİCİ MADDE 2 – (Değişik: 4/7/2012-6353/53 md.) Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346 ve 354 üncü maddeleri 1/7/2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira s...
(Şerh No: 16880 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-01-2019 13:15)

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışındaki yaptırımların doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce su...
(Şerh No: 16879 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 17-01-2019 11:11)

Somut olayda başvurucuya ait taşınmaz imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmıştır. Başvurucunun açmış olduğu tazminat davasında derece mahkemeleri, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren kanun maddesini gerekçe göstererek dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Sonuç olarak müdahalenin temeli olan taşınmazın imar planında kamu hizmetine ayrılması idari bir işlem niteliğindedir. Başvurucunun mülkiyet hakkının idari bir işlem nedeniyle ihlal edildiği anlaşılmakladır.Bu du...
(Şerh No: 16878 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-01-2019 14:48)

4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na, 20/8/2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin; A. Birinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, B. Birinci fıkrasının iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan ikinci fıkrasının da 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE karar verilmiştir,
(Şerh No: 16877 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-01-2019 14:39)

Mirastan Feragat Sözleşmesi: Feragat eden, babasının mirasından ileride lehine doğacak bütün miras haklarından kimsenin tesiri ve etkisi altında kalmadan, kendi rızası ve isteği ile diğer mirasçılar lehine feragat ettiğini kabul ve taahhüt ederek şahitler huzurunda imzalayarak feragat beyanını ortaya koymuştur. Söz konusu bu düzenleme şeklinde mirastan feragat sözleşmesi yasal şartları taşıdığından geçerli olup feragat edeni bağlar. Bu durumda mirastan feragatın aynı zümre içinde bulunan kard...
(Şerh No: 16876 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-01-2019 11:54)

TTK'nın 390/1. maddesi gereğince toplantıda iki üyenin katılımı ve oyuyla karar alındığı gerekçesiyle yönetim kurulu kararının usulüne uygun olduğu kabul edilmiş ise de, yönetim kurulu üyesi davacı E.. A...'ın bu toplantıdan haberdar edildiğine dair bir delil bulunmamaktadır. Önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Aksi yöndeki yönetim kurulu kararı geçersizdir ve bu yönetim kurulu kararına dayalı toplanan genel kurulda alınan kararlar da geçersiz sa...
(Şerh No: 16875 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 10-01-2019 08:47)

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkin olup, yerel mahkemece, davalılar arasında asıl işverenlik-alt işverenlik ilişkisi bulunup bulunmadığı araştırılıp, irdelenmemiştir. Öncelikle bu husus belirlenmeli, ayrıca derdest olan tazminat dosyasının da kesinleşmesi beklenmeli, bu dosyanın içeriği de dikkate alınmak suretiyle ve olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden bu çerçevede ilgililerin ve açılan tazminat davasında yapılan yargılamada v...
(Şerh No: 16874 - Ekleyen: Elvan ERMAN - Tarih : 09-01-2019 13:00)

Bir çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphe öğrenme açısından yeterli kabul edilemeyecektir. Soybağının reddi davası yönünden hakdüşürücü süreyi düzenleyen 289. maddedeki 1 YILLIK sürenin başlangıcı mahiyetindeki "öğrenme" olgusunun şüphe ile gerçekleşmediği açıktır.
(Şerh No: 16873 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-01-2019 14:06)

4857 sayılı İş Kanunu'nun 74/7. fıkrası uyarınca da bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağının işçi tarafından belirleneceği hüküm altına alınmış olup, işçinin süt izni kullanması gerektiği halde bu iznin kullandırılmaması durumunda, kullandırılmayan sürenin tespiti ile % 50 zamlı ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekir.
(Şerh No: 16872 - Ekleyen: Av.Suat TOK - Tarih : 24-12-2018 13:56)

Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 19.06.2013 gün ve E:2013/271, K:2013/390 sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 25.03.2015 gün ve Esas:2013/19-2238, Karar:2015/1062 sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş; Hukuk Genel Kurulunca, dilekçede, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün k...
(Şerh No: 16871 - Ekleyen: Bilgehan DAŞDİBEK - Tarih : 11-12-2018 15:05)

Türk Borçlar Kanunu 49. maddesinde Haksız fiil kurumu düzenlenmiştir. Haksız fiil sorumluluğunun doğması için bazı koşullar öngörülmüş bunlar; Hukuka aykırı fiil, zarar,illiyet bağıve kusur olup ancak tüm koşullar gerçekleştiğinde haksız fiil sorumluluğu hukuk dünyasında sonuç doğurabilecektir.Hukuka aykırılık unsurunun gerçekleşebilmesi için hukukumuzda benimsenen objektif hukuka aykırılık teorisine göre, bir özel koruma normunun veya herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hakkın ihlal edil...
(Şerh No: 16870 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 08-12-2018 15:11)

5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 9'uncu maddesinde belirtilen iş sözleşmesinin niteliğinin belirli süreli iş sözleşmesi olduğu anlaşılmakla, kanunda öngörülen bu durumda 4857 sayılı İş Kanunu'nun 11'inci maddesinde belirtilen objektif koşulun gerçekleştiği kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla kanun hükmünün sözleşmenin belirli süreli yapılması zorunluluğunu öngördüğü durumda objektif koşulların varlığı aranmaz. Kanun hükmü ile sözleşmenin belirli süreli yapılması gereken hallerde ...
(Şerh No: 16869 - Ekleyen: Av.Mehmet CANSIZ - Tarih : 04-12-2018 16:44)

KARİNE: ÖLEN ÇOCUKLAR ANNE BABALARININ DESTEKLERİDİR. V. SONUÇ 1. Anne-babanın, çocuğunun haksız fiil ve/veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, desteklik ilişkisinin varlığının ispatı için Sosyal Güvenlik Kurumundan gelir bağlanması şartının aranmayacağına 22.06.2018 günlü ikinci oturumda esas hakkında oy birliği, 2. Anne-babanın çocuğunun haksız fiil ve/veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazm...
(Şerh No: 16868 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2018 16:27)

Dolayısıyla, ihtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, mahkemece icra dairesinin yetkisizliğine karar verilmesi ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirmez.
(Şerh No: 16867 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 05-11-2018 15:09)

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU - UYUŞMAZLIĞIN VEKALET İLİŞKİSİNDEN KAYNAKLANAN HUKUKİ NİTELİKTE OLDUĞU - BERAAT KARARINDA İSABETSİZLİK GÖRÜLMEDİĞİ - HÜKMÜN ONANMASI GEREĞİ Somut olayda; uyuşmazlığın vekalet ilişkisinden kaynaklanan hukuki nitelikte olduğundan bahisle verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
(Şerh No: 16866 - Ekleyen: Av.Musa TAÇYILDIZ - Tarih : 19-10-2018 13:53)

Maktulenin nüfusa beyanen tescil edilmesi, hastanede doğum kaydına rastlanmaması, okula başlama yaşının da olması gerekenden küçük olması, bu husustaki beyanların tutarsız olması karşısında, maktulün gerçek yaşının 18'den büyük olduğuna ilişkin savunmanın bertaraf edilemediği anlaşılmakla, maktulün mezarının açılması ve usulüne göre ilgili materyallerin tüm dosya kapsamı ile birlikte gönderilmesi suretiyle, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan suç tarihi itibariyle maktulün gerçek yaşının t...
(Şerh No: 16865 - Ekleyen: Av.Seyhan ŞAHİN - Tarih : 16-10-2018 17:58)

Atama nakil ve geciçi görevlendirme işlemleri nedeniyle davacının, davalı idareden yolluk ücreti istemesi ve idarenin red etmesi üzerine yerel mahkemeye konuyu taşıyan davacının yargılama sonucunda yerel mahkemece süre yönünde davayı red etmesi hukuka uygun değildir şöyleki; Yolluk ücretine hak kazanma sebepleri, genelikle atama, nakil, ve geçici görevlendirme işlemleridir. Yolluk işleminde yolluğun ödeneceğine ilişkin hiç bir kaydın geçmeden tebliğ edilmesi veya başka bir hukuki işlem ile d...
(Şerh No: 16863 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 09-10-2018 19:50)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce yapılan tahkim sözleşmesi uyarınca icra edilen milli tahkim yargılaması kapsamında ve anılan tarihten sonra verilen hakem kararlarına karşı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 533'üncü maddesinde düzenlenen temyiz kanun yoluna değil, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 439'uncu maddesi uyarınca iptal davası açılması yoluna başvurulabilir.
(Şerh No: 16864 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 09-10-2018 19:48)

Bankada Çekmiş olduğu Tüketici kredi borcunu kapatmasına rağmen, davalı bankanın icra takibi yoluyla tahsilini istemesi üzerine davacının, borçlu olmadığının tespiti için açmış olduğu menfi tespit davasının, uyuşmazlığını tüketici hakem heyetinde çözülmesi gerektiği gerekçesiyle usulden red etmesi doğru değildir şöyleki; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinde ki düzenlemeler göz önüne alındığında böyle bir görevinin olmadığı yine bir uyuş...
(Şerh No: 16862 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 05-10-2018 23:00)

Vekil ile temsil edilen tarafın, lehine karar verildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulanan A.A.Ü.T. hükümlerine uygun vekalet ücreti hükmedilmemiş olması doğru değildir.
(Şerh No: 16861 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 03-10-2018 18:22)

6100 sayılı HMK'nin 184/2. maddesi hükmü gereğince tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka birgün tayin edilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek aynı Kanunun 186. maddesi gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerek...
(Şerh No: 16858 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 30-09-2018 19:46)

Dava, Yolsuz Tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve Tescil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, tarafların paydaş olduğu dava konusu 28 parsel sayılı taşınmazın, davalı tarafından açılan Ortaklığın Giderilmesi davası sonucunda satış suretiyle Ortaklığın giderilmesine karar verilip kesinleşmesi üzerine yapılan icra ihalesiyle davalı adına Tescil edildiği, Ortaklığın Giderilmesi davası yönünden usûlsüz tebligat iddia...
(Şerh No: 16860 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-09-2018 02:35)

Taşınmazın davalı adına tesciline dayanak teşkil eden Ortaklığın giderilmesine ilişkin kararın usulsüz tebligat nedeniyle bozulduğu, tescilin Yolsuz hale geldiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
(Şerh No: 16859 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-09-2018 02:31)

Yetkili icra müdürlüğü yeni ödeme emrini, yetkisine itiraz ettiği icra müdürlüğüne borçlu adına vekaletname sunan vekile tebliğ eder. Vekilin, tebellüğ ettiği ödeme emrini -istifa ve/veya azil olmaksızın- kendilerine tebligat yapılamayacağından bahisle iadesi takibin kesinleşmesine engel değildir; icra müdürlüğü asile tabligat yapmak zorunda değildir.
(Şerh No: 16857 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-09-2018 11:29)

Somut olayda şikâyetçi-borçlu ... aleyhine icra takibi yapılmış ve ödeme emri borçluya 29.07.2013 günü tebliğ edilmiştir. Borçlu olmadığı kanısında bulunan belediye başkanlığının bu aşamada yapması gereken iş, yasal yedi günlük süre dolmadan, en geç 05.08.2013 günü akşamı mesai saati sonuna kadar itiraz dilekçesini icra dairesine havale ettirmek suretiyle teslim etmek ve dilekçenin dosyaya konulduğu hususunda icra tutanağının düzenlenmesini istemekten ibarettir. Oysa dosyanın incelenmesinde dile...
(Şerh No: 16856 - Ekleyen: Stj.Av.Rıza GÜNDOĞDU - Tarih : 21-09-2018 21:45)

Davalı-karşı davacının, eşini başkalarının yanında azarladığı ve ona bağırdığı, eşi ve ailesine yönelik “şerefsizler” diyerek küfür ettiği, eşinin üzerine yürümek suretiyle fiziksel şiddete yönelik davranışlarda bulunduğu ve kızınızı alın gidin diyerek eşi ve ailesini kovduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davacı-karşı davalı ka...
(Şerh No: 16855 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-09-2018 21:48)

Davacı-davalı erkeğin, mahkemece belirlenen diğer kusurlu davranışlarının yanı sıra; eşini tehdit ettiği, üzerine yürüdüğü bu olayların davalı-davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru...
(Şerh No: 16854 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-09-2018 21:41)

Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davalı-davacı kadının tanıklarının olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da bulunmadığından davalı-davacı kadının tanıklarının kadın üzerinde şiddet emareleri gördüklerine dair beyanlarına itibar edilmesi gerekmektedir.
(Şerh No: 16853 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-09-2018 21:29)

Uzun yıllar eşinin aşırı hesaplı ve cimrilik ölçüsündeki tutumluluğuna dayanmak zorunda kalan kadının, ekonomik ve sosyal alanda özgür ve rahat yaşamak ve ekonomik şiddetten kurtulmak için açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 16852 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-09-2018 20:02)

Ön inceleme Duruşmasına mazeret sunan vekilin talebi hakkında karar vermeksizin (olumlu-olumsuz) ve ayrıca duruşma zaptında vekilin duruşmaya katılmadığını belirtmesine rağmen işin esasına geçmesi, açıklama yapma ve ispat hakkını ihlal ettiği gibi bağlantılı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile koruma altına alınan Adil Yargılanma hakkını da ihlali sonucu doğuracağından vekilin, mazeret talebi hakkında karar vermeden hüküm kurması mümkün değildir.
(Şerh No: 16847 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 19:21)

Twitter hesabı üzerinde yapılan paylaşımın, eleştiri niteliğin taşımadığı, aksine ilgili paylaşım davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığından ötürü; davacı lehine uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın red edilmesi hukuka uygun değildir.
(Şerh No: 16849 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 19:12)

 Bilgi  [BK. 603] YİBBGK Tarafından Aval’de Eşin Rızasının Aranmayacağına Karar Verildi
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 20.04.2018 günü “Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır” hükmü gereğince kefaletin geçerliliği için eşin rızasının bulunması gerekliliğinin Türk Ticaret Kanununun 700-702 maddelerinde düzenlenen “Aval” hakkında uygulanmayacağına dair içtihatların birleştirilmesine karar verilmişti...
(Şerh No: 16825 - Ekleyen: Stj.Av.Rıza GÜNDOĞDU - Tarih : 12-09-2018 16:43)

Bilirkişi raporunda kusur oranı belirtilmesine rağmen; mahkeminin, kusur oranı gözetilmeksizin tüm bedel üzerinden devamına yönelik hüküm kurması mümkün değildir.
(Şerh No: 16846 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 16:39)

Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu'na göre esnaf sayılması, TTK. yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret Siciline ya da Oda'ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
(Şerh No: 16851 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 12-09-2018 16:33)

Mahkemece, davalının tacir olup olmadığı hususu araştırılıp, davalının tacir olması durumunda faizin hesabında TBK.nun 88 ve 120. maddesindeki sınırlamalarının etkili olmayacağı gözetilerek faizin hesaplanması gerekir.
(Şerh No: 16850 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 12-09-2018 16:26)

Davanın çekişmesiz boşanma davası olarak açıldıktan sonra tarafların çekişmeli boşanma davasına döndürmesi, başka anlatılma çekişmesiz boşanma davası yönünden oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki iradelerini yani; boşanmının ekonomik sonuçları ve çocukların durumu yönünde kabul edilen düzenlemeler göz önüne alındığında tarafların irade beyanında dönmelerini engeleyecek yasal bir hüküm de bulanmadığında- usul ekonomisi de gözetilerek, çekişmeli boşanma davası olarak görülm...
(Şerh No: 16848 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 16:18)

Ceza Muhakemesi Kanunun 46. maddesi ile Avukatların, avukatlık sıfatı nedeniyle yürütüğü yargı görevi nedeniyle öğrendikleri bilgiler hakkında tanıklık yapmaları için temsil olunanan tarafından açıkça olur vermesi gerektiği yine, Avukatlık kanununun 36. maddesi de Ceza Muhakemesi Kanununa paralel düzenlemeler içerdiği açık ve net olmasına rağmen; sanıkların soruşturma aşamasında müdafiliğini üstlenen avukatın, iş sahibi konumunda olan sanıkların muvafakat işlemi bulunmadığı ve tanıklıktan çekin...
(Şerh No: 16829 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 10:10)

İcra İflas Kanunu 83. maddesi ve Özel kanun olan 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 93. maddesi uyarınca kefil olan alacaklı ile haczi mümkün olmayan bir malın haczedileceği üzerine anlaşma yapılmasının geçerli olmaz ayrıca borçtan dolayı emekli olan kefilin emekli maaşına bloke konulması hukuken mümkün değildir.
(Şerh No: 16830 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 10:05)

İnandırıcılıktan yoksun olan Uzman görüşüne dayanılarak yargılanmanın yenilenmesinin kabul edilmesi mümkün değildir.
(Şerh No: 16831 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:59)

Kilometresi ile oynanmış aracın satış iddiasındaki belirsizliği gidermek için atanan bilirkişinin uyuşmazlığa konu olan araç üzerinde inceleme yapmadan sadece dosya üzerinden yaptığını değerlendirme ile rapor sunulması ve hakimin raporu hükme esas olarak karar vermesi HMK 31. göre mümkün olmadığı ayrıca hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunduğundan her türlü belirsizliği gidermesi gerekmektedir.
(Şerh No: 16832 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:40)

Açıktan atama yöntemiyle memur adayının, sözlü sınavdan başarılı olmasına rağmen Güvenlik soruşturmasının kasten yaralama suçundan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının kararı nedeniyle olumsuz sonuçlanarak atamasının yapılmaması, memur adayının işlemin olduğu eylemin gizlilik dereceli kamu birimlerinde çalıştırmasına engel olacak nitelikte olmadığı bu şekilde idarenin tesis etmiş olduğu idari işlemin sebep unsurunun sakat olduğundan kararın iptali gerekir.
(Şerh No: 16833 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:38)

Avukat olan davacı, Resmi Evrakta Sahtecilik Suçundan dolayı mahkumiyet kararı almasına istinaden bağlı bulunduğu Barosu Tarafından Avukatlık Kanunu 135/4 maddesi uyarınca disiplin cezası aldığı ilgili kararı Türkiye Barolar Birliği tarafından onandığı ilgili işlemin iptali için idare mahkemesine dava açıldığı davanın red edildi daha sonra istinaf edildiği istinaf başvurusu da red edilmesi üzerine davacı temyiz başvurusu yoluna gitmiştir. Lakin, 2577 sayılı kanunun 46 maddesinde temyize konu ...
(Şerh No: 16834 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:32)

Disiplin soruşturmalarının adil bir şekilde sonuçlanması için soruşturma geçiren kişiye savunma hakkını etkili ve anlamı kullanabilmesi için savunma davetiyesinde disipline konu olan olayı her yönüyle (tanık beyanları- disiplin suçuna neden olan eylemlerin neler olduğu vs) bilmesine olanak tanıyacak şekilde göndermesi gerekmektedir. Şeklen savunma hakkının tanınması, savunma hakkıyla korunması gereken hukuki değer ile örtüşmeyeceğinden, soruşta geçiren kişinin her yönüyle bilgi sahibi edinile...
(Şerh No: 16835 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:26)

Araç kiralama sözleşmesinin hukuka uygun olup olmadığını belirleme yetkisi HMK 4 gereği Sulh hukuk Mahkemesindedir.
(Şerh No: 16836 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:24)

Kat Mülkiyeti Kanuna göre çatı onarımının ana taşınmazın bakım ve korunmasına yönelik onarımın zorunlu olup olmadığının tespitinin yapılabilmesi için; bu konuda bilirkişiden ek rapor alınarak çıkan sonuç doğrultusunda karar verilmesi gereklidir.
(Şerh No: 16838 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:19)

Rucüen tazminat istemi, ilgilinin bahse konu tazminatın tamamının ödediği tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir.
(Şerh No: 16839 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:14)

Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli kişinin akaryakıt kaçakçılığı olayının yakalatmasına yardımcı olduğu gerekçesiyle idare tarafından ödüllendirildiği daha sonra bu ödüllendirmenin hukuki dayanağı olmadığından ödülün istenmesinden doğan uyuşmazlığın idare mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görev yönünden red edilmesi doğru değildir. Çünkü; Dava niteliği itibaren sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın tahsiline ilişkindir ayrıca; ortada idari yargıyı ilgilendirecek bir idari işlem...
(Şerh No: 16840 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:04)

Trafik kazası, cezayı gerektiren bir eylemden meydana gelmiş ise ve ceza kanununu bu fil için daha uzun bir zaman aşımı öngürmüş ise uzamış zamanaşımı söz konusundur. Dava trafik kazasından kaynaklı maddi-manevi zararın isteminden ibaret olup mahkeme zamanaşımına uğradığından dolayı işin esasına geçmeden red etmiştir. Oysaki; uyuşmazlığa konu olan haksız fiilden ötürü ceza davasının devam ettiği ve ceza hukuku bakımından uzamış zamanaşımı süresi dikkate alınmadan davayı red etmesi doğru değ...
(Şerh No: 16842 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 08:54)

Kendisinden uzun zamandan beri haber alınmayan kişinin mahkemece gaipliğine karar verilmesi için Türk Medeni Kanun 35/2 maddesi gereğince en son haber alma tarihinin net olarak belirlendikten sonra karar verilmesi gerekmekte olup, tarihi belirlenmeden gaipliğe karar verilmesi durumunda nufus kaydında kuşkuya yol açacağından mahkemenin, son haber tarihini belirlemeden gaiplik kararı vermesi doğru değildir.
(Şerh No: 16843 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 08:42)

Tüketici hakem heyetinin sahven almış olduğu karara istaneden icra takibi başlatan tüketicinin, kararın sehven alındığını öğrendikten sonra icra takibinden vazgeçmesine rağmen davacı tarafından hakem heyeti kararına Tüketici Mahkemesine itiraz edip daha sonra davanın konusuz kalmasından dolayı tüketici aleyhine vekalet ücretini yüklemesi doğru değildir. Çünkü; Tüketici dava açılmadan önce icra takibinden vazgeçmiş başka bir anlatımla davanın açılmasına davalı tüketicinin sebebiyet vermediğinde...
(Şerh No: 16844 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 08:38)

Yemin edecek kimsenin mahkemenin yargı çevresinin dışında olması durumunda istinabe yoluyla yemin ettirilmesi gerekirken, mahkemenin yemin edecek kişiyi mahkeme çağrılması ve gerekli tebliğ ve uyarıları yaparak çağrı da bulunması doğru değildir.
(Şerh No: 16845 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 08:32)

Zamanaşımı, maddi hukuk kurumu olmayıp usul hukuku içerisindeki savunma aracıdır. Usul hukukunda belirtilen süreler içerisinde öne sürülmesi zorunlu olup süresi içerisinde sunulmaması durumunda mahkeme tarafında resen göz önüne alınarak karar vermesi mümkün değildir. HMK 25.'de hakimin tarafların söylemediği şeyleri-vakıları kendiliğinden dikkate alamayacağını da düzenlemiştir. Davalının, yargılamanın hiç aşamasında zamanaşımı savunmasında bulunmamasına rağmen hakimin resen göz önüne alarak ka...
(Şerh No: 16841 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 11-09-2018 15:31)

Öte yandan; itirazın iptali davası her ne kadar genel hükümler çerçevesinde yargılamaya tabi ise de davanın temelini icra takibinin oluşturduğunda ve davanın icra takibi ile ayrılmaz bir bütün teşkil ettiğinde kuşku bulunmamaktadır. Mahkemenin İcra Tetkik Merci yerine geçerek İcra Dairesi'nin yetkisi konusunda bir karar verebileceğinin ve borca itirazı inceleme konusunda kendisinin yetkili olup olmadığını ancak bundan sonra karara bağlayabileceğinin kabulü, davaların en az giderle ve mümkün olan...
(Şerh No: 16837 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 11-09-2018 12:38)

Düğün masraflarını isteme , boşanmanın fer'isi niteliğinde olmayıp, TMK'nın 174/1. maddesine de dayanmamaktadır. Bu talep , boşanmadan bağımsız olup , nispi harca tabidir. Yatırılan başvurma harcı tüm istekleri kapsar. Talep edilen tazminat üzerinden nispi peşin harç noksanlığının Harçlar Kanununun 30-32. maddeleri gereğince tamamlattırılması, harç tamamlandığı takdirde görev hususu da düşünülerek bir karar verilmesi, aksi takdirde Harçlar Kanununun 30. maddesinde gösterilen usul çerçevesinde...
(Şerh No: 16828 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 10-09-2018 13:22)

Kararda Maddi Tazminat açısından yasada geçen mevcut ve beklenen menfaatlerden ne anlaşılması gerektiği açıklanmıştır.
(Şerh No: 16827 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-09-2018 20:39)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde “sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller” gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa “yemin teklifinde bulunma hakkı”nı hatırlatamayacağı hususundadır.
(Şerh No: 16826 - Ekleyen: Stj.Av.Rıza GÜNDOĞDU - Tarih : 08-09-2018 20:28)

Bu durumda, kaçak olarak yurda sokulmasına rağmen ........................adına tescil edildikten sonra ........................ plaka ile davacı adına tescil edilen sözkonusu aracın davacı tarafından satın alınması ve adına tescilinin yapılması sırasında gerekli araştırma ve soruşturmayı yapmayarak üzerine düşen dikkat ve özeni yerine getirmeyen davalı idarenin hizmet kusurunun bulunması nedeniyle, trafik tescil kaydına güvenerek satın aldığı aracın, Mahkeme kararı üzerine müsaderesine karar ve...
(Şerh No: 16824 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 03-09-2018 09:06)

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet HÜKÜM : Beraat
(Şerh No: 16823 - Ekleyen: Av.Tolga ERSOY - Tarih : 30-08-2018 00:29)

 Bilgi  [VUK. 371] "Pişmanlık ve Islah" konulu VUK-95/ 2017-8 sayılı 12/09/2017 tarihli VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ
T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/95 Konusu: Pişmanlık ve Islah Tarihi: 12/09/2017 Sayısı: VUK-95/ 2017-8 1. Giriş 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Pişmanlık ve ıslah" başlıklı 371 inci maddesinin uygulamasına yönelik açıklamalar bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır. 2. Açıklama 213 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde, beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinde...
(Şerh No: 16822 - Ekleyen: Av.Tolga ERSOY - Tarih : 30-08-2018 00:12)

Yapı alacaklılarının ikinci grubunu ise taşınmaz maliki ile aralarında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmayan alt yüklenici ve zanaatkarlar oluşturmaktadır. Bu kişilerin akdi ilişkisi taşınmaz maliki ile eser sözleşmesi imzalamış olan asıl yüklenicilerdir. Bu kişiler yapım işini ayrı bir eser sözleşmesiyle yükleniciye karşı taahhüt etmişlerdir. Aralarında doğrudan bir eser sözleşmesi olmadığı halde taşınmaz maliki, alt yüklenicinin yükleniciden olan yapı alacaklarından kanun gereği sorumlu tu...
(Şerh No: 16817 - Ekleyen: Av.Adem ERKEKER - Tarih : 29-08-2018 09:36)

CMK 188/1 ZORUNLU MÜDAFİİLİĞİ MAHKEME HEYETİNDEN SAYDIĞINDAN ŞÜPHELİ-SANIK AÇIKÇA MÜDAFİ TALEBİ OLMADIĞINI BEYAN ETSE BİLE ZORUNLU MÜDAFİLİK KOŞULLARI OLUŞMUŞSA RESEN MÜDAFİ ATANMASI GEREKMEKTE OLUP ADİL YARGILANMA HAKKI AÇISINDAN ZORUNLUDUR.
(Şerh No: 16820 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 28-08-2018 16:58)

Özel Hastanede yanlış tedavi uygulanmasından doğan maddi ve manevi zararın istemesinde görevli mahkeme; doktor ile hasta arasındaki hukuki ilişkinin vekalet ilişkisi olduğundan tüketici mahkemesidir.
(Şerh No: 16821 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 24-08-2018 13:44)

BOŞANMA AŞAMASINDA OLAN SANIĞIN, EŞİNİN SOSYAL MEDYA ADRESİNE GİRİP ELE GEÇİRDİĞİ MESAJLARI, BOŞANMA DAVASINA DELİL OLARAK SUNMA, EYLEMİ HUKUKA AYKIRI HAREKET ETME BİLİNCİYLE DAVRANMADIĞI SALT, EŞİNİN GÜVEN SARSICI TUTUM VE DAVRANIŞLARINI HUKUK MAHKEMESİNDE İSPATLAMA AMACIYLA YAPTIĞINDAN CEZA VERİLEMECEĞİ..
(Şerh No: 16819 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 17-08-2018 23:32)

Geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bir bağımsız bölümün, yüklenici tarafından adi yazılı bir sözleşmeyle üçüncü kişiye satılması, Yargıtay'ın kökleşmiş uygulamasına göre, tapulu taşınmaza ilişkin bir satış sözleşmesi değil, Borçlar Kanunu'nun 162 ve sonraki maddelerinde düzenlenen "alacağın temliki" hükümlerine tabi bir işlemdir.
(Şerh No: 16818 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 01-08-2018 18:52)

 Türkçe  [TCK. 234] (1) Velayet hakkı elinden alınmış ana, baba veya üçüncü derece dahil kan hısmının, onaltı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir kullanmaksızın ya da tehdit etmeksizin kaçırması ya da alıkoyması halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Fiil cebren veya tehditle işlenmiş ya da çocuk henüz oniki yaşını bitirmemiş ise ceza bir kat artırılır. 3) (Ek: 6/12/2006 – 5560/10 md.) Kanunî temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu, ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin, rızasıyla* da olsa, yanında tutan kişi, şikâyet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(Şerh No: 16816 - Türkçeleştiren: Mustafa TOSUN - Tarih : 30-07-2018 14:36)

Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir. (HGK.'nun 29.4.2009 gün 2009/1-130 S.K.). Ancak normalin üzerinde özel ve külfet arzeden hizmetlerin semen olarak kabulü gerekir. O halde mahkemece, semenin hizmet olduğu benimsendiğine, yukarıda değinilen ilkeler de gözetildiğinde sat...
(Şerh No: 16815 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-07-2018 22:18)

Somut olayda, dava konusu taşınmazların resmi akitte gösterilen satış bedelleri ile gerçek değerleri arasındaki fahiş farkın keşfen saptandığı, murisin genellikle davalıların murisi ile birlikte yaşadığı, malvarlığının önemli bölümünü teşkil eden dava konusu taşınmazları oğluna satmasını gerektirir haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığı, bunun yanında mahkeme kararında belirtilen dava dosyalarına konu taşınmazların muris ile ilgisinin olmayıp eşi ____'tan intikal eden taşınmazlara ilişkin oldu...
(Şerh No: 16814 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-07-2018 21:42)

Mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Muris uzun süre yatalak kalmıştır. Davalı kardeşin bu süreçte murise baktığı, bütün ihtiyaçlarını karşıladığı davacının diğer kardeşleri tarafından tanık ifadeleri ile aktarılmıştır. Temliklerin mal kaçırma amaçlı olmadığı anlaşılmaktadır. Davanın reddine karar verilmelidir.
(Şerh No: 16813 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-07-2018 21:26)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,08889699 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.