Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

 Bilgi  [556.S.KHK. 70] Marka hakkının durdurulmasına ilişkin taleplerde devam eden tecavüz nedeniyle zamanaşımının işlememesi, ''sessiz kalma yoluyla hak kaybını'' engellemez.
(Şerh No: 887 - Ekleyen: Av.F.Emre YILMAZ - Tarih : 16-11-2009 23:17)

 Türkçe  [MülgaHUMK. 12] Yargılama öncesi mala geçici elkoymadan sonra elkoyma kararının dayanağı olan alacak davası, elkoyma kararını veren mahkemede de açılabilir.
(Şerh No: 334 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 16-11-2009 22:42)

 Türkçe  [EskiBK. 449] Ticari temsilci, ticari işletmeyi veya fabrikayı veya ticari şekilde işletilen diğer bir kuruluşu yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında ticari temsil yetkisi ile temsil etmek üzere işletme sahibince açıkça ya da örtülü olarak yetki verilen kişidir. İşletme sahibi, vekaletnameyi ticaret siciline kaydettirmek zorundadır. Ticari temsilcinin tescilden önce yaptığı işlemlerden de işletme sahibi bağlı olur. Diğer türdeki ticari işletmelerde ve işlerde, ticaret siciline kayıttan farklı şekilde ticari temsilci atanamaz.
(Şerh No: 846 - Türkçeleştiren: Av.Ömer Okan KENDİR - Tarih : 16-11-2009 22:38)

 Bilgi  [MK. 57] Gerekçe; Anayasamızda dernek kurma özgürlüğü kişinin hakları ve ödevleri başlıklı bölümde temel haklar arasında sayılmış, böylece anayasal güvence altına alınmıştır. Anayasanın 33 üncü maddesinin birinci fıkrası, birinci fıkra olarak aynen alınmıştır. Bu bakımdan anılan Anayasa hükmünün gerekçesi burada da geçerli olacaktır. Bu maddede, demek özgürlüğünün olumlu bir görünümü olan demek kurma hakkı düzenlenmiştir. Maddedeki "herkes" sözü ile, Anayasanın 33 üncü maddesinde olduğu gibi gerçek...
(Şerh No: 885 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-11-2009 20:46)

 Bilgi  [MK. 56] Gerekçe; Bu maddede derneğin tanımı yapılmıştır. Yürürlükteki Kanun 53 ilâ 72 nci maddelerinde demek kurumunu düzenlemiş; fakat demek tanımına yer vermemiştir. Bu maddede, 2908 sayılı Dernekler Kanununun l inci maddesinde yer alan düzenleme ve yürürlükteki Kanunun 53 üncü maddesi birlikte ele alınmış; doktrinde ileri sürülen görüşlerden yararlanılarak dernek kavramı yeniden tanımlanmıştır. Böylece demek kavramının, benzer kavramlardan, örneğin adî ortaklıktan, ticaret şirketlerinden, vakıftan...
(Şerh No: 884 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-11-2009 20:45)

 Bilgi  [MK. 55] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 52 nci maddesini karşılamaktadır. Kaynak Kanundaki kenar başlıktan esinlenen yürürlükteki metnin kenar başlığı, kanun yapma tekniğine uygun olarak kısaltılarak "Saklı hükümler" şeklinde kaleme alınmıştır. Madde, yürürlükteki metinden ve 1984 tarihli öntasarının 53 üncü maddesinden farklı olarak, tek fıkraya indirilmiş ve yürürlükteki metnin "iktisadî bir gaye takip eden cemiyetler, şirketler hakkındaki hükümlere tâbidir." şeklindeki ifadesi, gereksiz olduğu dü...
(Şerh No: 883 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-11-2009 20:40)

 Bilgi  [MK. 54] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 50 nci maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki maddenin kenar başlığında kullanılan "Malların tahsisi" ifadesi yerine, günümüz diline uygun olan "Malvarlığının özgülenmesi" ifadesi tercih edilmiştir. Madde, yürürlükteki metinden farklı olarak, kaynak Kanun (m.57) izlenmek suretiyle ve 1984 tarihli Öntasarının 51 inci maddesinde olduğu gibi üç fıkraya ayrılmıştır. Maddede hüküm değişikliğine gidilmemiş ve ifade açısından ise, büyük ölçüde 1984 tarihli öntasarı ...
(Şerh No: 882 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-11-2009 20:37)

 Bilgi  [MK. 53] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 51 inci maddesini karşılamaktadır. Maddenin yeri, yürürlükteki hükümden, kaynak Kanundan ve 1984 tarihli Öntasarıdan farklı bir sistematik izlenmek suretiyle, "malvarlığının tasfiyesi" konusu "malvarlığının özgülenmesi" konusunun önüne alınmıştır. Bunun sebebi, özgüleme aşamasının ancak tasfiyeden sonra söz konusu olabileceği gerçeğidir. Madde içerik itibarıyla, yürürlükteki metinden ve kaynak Kanundan ayrılarak, 1984 tarihli öntasarının 52 nci maddesi hükmünd...
(Şerh No: 881 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-11-2009 20:36)

 Bilgi  [MK. 52] Gerekçe; Madde, yürürlükteki Kanunda, kaynak Kanunda ve 1984 tarihli Öntasarıda yer almayan yeni bir hükmü içermektedir. Tüzel kişinin kişiliğinin sona ermesinin etkilerini düzenleyen hükümler, yürürlükteki metinde "Şahsiyetin zevali" başlığı alanda kaleme alınmıştır. Maddenin konu başlığı "Kişiliğin sona ermesi" şeklinde ifade edilmiştir.) "Sınırlı devam etme" başlığını taşıyan madde, sona erme sebeplerinden birinin ortaya çıkması durumunda bunun sonucunun ne olacağı konusunda, Türk Ticar...
(Şerh No: 880 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-11-2009 20:35)

 Bilgi  [MK. 51] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 49 uncu maddesini karşılamaktadır. Hüküm değişikliği yoktur. Yürürlükteki metnin "ikametgâh" şeklinde olan kenar başlığı, anlaştırılarak "Yerleşim yeri" şeklinde değiştirilmiş ve ayrıca hüküm cümlesi de sadeleştirilmiştir. Maddede "nizamname" yerine "tüzük" terimi kullanılmayıp, bütün tüzel kişileri kapsamak üzere "kuruluş belgesi" ifadesi tercih edilmiştir. Maddede yer alan tüzel kişinin yerleşim yerinin "kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işl...
(Şerh No: 879 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-11-2009 20:34)

Sözleşmenin belirli süreli olduğunu, ileri süren taraf ispatla yükümlüdür. Sözleşmenin akdedildiği tarihte, iş ilişkisinin sona ereceği tarih belli değil veya belirlenebilir de değil ise, belirsiz süreli iş sözleşmesi söz konusu olur. İşe iade davası için bir aylık hak düşürücü sürenin başlangıcı belirli süreli sözleşmelinin sona erdiğinin bildirdiği tarihtir.
(Şerh No: 878 - Ekleyen: Av.Uygar BOSTANCI - Tarih : 16-11-2009 17:30)

İşverenin feshi haklı nedene dayanıyorsa bakiye süre ücreti ödenmez. Fesih haklı nedene dayanmıyorsa, geçerli nedene dayanıyor olsa dahi bakiye süre ücretinin ödenmelidir. BK 117'ye göre ifa imkânsızlığında bakiye süre ücreti ödenmesi gerekmez. Fiilen çalışılmayan süreye ilişkin ikramiye vs. alacaklar ödenmez.
(Şerh No: 877 - Ekleyen: Av.Uygar BOSTANCI - Tarih : 16-11-2009 17:26)

Belirli süreli sözleşme yapmakta İşçinin değil, işin niteliği belirleyicidir. Belirli süreli iş sözleşmelerinde deneme süresi konulabilir.
(Şerh No: 876 - Ekleyen: Av.Uygar BOSTANCI - Tarih : 16-11-2009 17:21)

Her ne kadar taraflar arasında icra dairesinin yetkisine ilişkin bir yetki anlaşması mevcut ise de bu yetki anlaşması HUMK ile belirlenmiş genel ve özel teki kurallarını ortadan kaldırmaz. Bu durumda davacı/alacaklı tarafın seçimlik bir hakkı vardır.
(Şerh No: 875 - Ekleyen: Av.Özgür KARABULUT - Tarih : 16-11-2009 16:25)

 Bilgi  [MülgaHUMK. 22] Bu madde, aynı Kanun'un (HUMK'un) 9 ila 21. maddelerinde olduğu gibi, İcra ve İflas Kanunu'nun 50. maddesinin göndermesiyle icra takiplerinde de uygulanmaktadır. Yani taraflar; aralarında yapacakları yazılı bir sözleşme ile (ya da uygulamada görüldüğü üzere, yazılı bir sözleşmeye bu konuya dair madde eklemek suretiyle) yetkili icra dairesini belirleyebilirler.
(Şerh No: 874 - Ekleyen: Av.Özgür KARABULUT - Tarih : 16-11-2009 16:22)

 Bilgi  [MülgaHUMK. 22] Yetki sözleşmesi; taraflarca bir veya birden çok konuda aralarında çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümü için (Kanun'da yetkili kılınmamış olsa dahi) herhangi bir Mahkeme'yi yetkili kılabilmeleri amacıyla öngörülmüş bir düzenlemedir. Maddenin genel yapısı incelendiğinde anlaşılacağı üzere yetki sözleşmesi öncelikle yetki sözleşmesi ile yetkili Mahkeme'nin belirleneceği konunun kamu düzenine ilişkin olmaması gerekir (Örneğin -kural olarak- alacak ve tazminat davaları kamu düzenine ilişkin değildi...
(Şerh No: 873 - Ekleyen: Av.Özgür KARABULUT - Tarih : 16-11-2009 16:18)

Mahkemeye sunulan dilekçelerde kullanılan ifadelerin ölçülü, anlaşılabilir ve savunma sınırlarını aşmayacak nitelikte olmaları gerekir. Aksi durumlarda, dilekçenin sunan tarafa iade edilmesi ve yeniden bir dilekçe sunması için kendisine süre verilmesi gerekir.
(Şerh No: 871 - Ekleyen: Av.Özgür KARABULUT - Tarih : 16-11-2009 15:35)

 Bilgi  [TCK. 235] FARKLI KANUNLARDA İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA 2886 SAYILI KANUN; Yasak fiil ve davranışlar : Madde 83: c) İhale işlemlerinde sahte belge veya sahte teminat kullanmak veya kullanmaya teşebbüs etmek, taahhüdünü kötü niyetle yerine getirmemek, taahhüdünü yerine getirirken idareye zarar verecek işler yapmak veya işin yapılması veya teslimi sı...
(Şerh No: 869 - Ekleyen: Av.Evren AKÇAY - Tarih : 16-11-2009 14:47)

 Bilgi  [BankacılıkK. 3] 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu, 4389 Sayılı Bankalar Kanununa göre tanımları oldukça geniş tutmuş ve ilk defa bazı tanımlara 5411 Sayılı Bankacılık Kanununda yer verilmiştir. Buna göre; * Kredi Kuruluşu * Katılım Bankası * Kalkınma ve Yatırım Bankası * Finansal Holding Şirketi * Finansal Kuruluş * Kontrol * Ana ortaklık * Bağlı Ortaklık * Nitelikli Pay * Hakim Ortak * Özel Cari Hesap * Katılma Hesabı * Katılım Fonu * Destek Hizmet Kuruluşu Bankacılık kanununda ilk defa tanımlan...
(Şerh No: 859 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 16-11-2009 11:36)

Yargıtay'ın istikrar kazanmış uygulamasına göre, haftalık 45 saati aşan çalışmanın fazla çalışma süresi olarak kabulünün gerekmesi karşısında, davacının, 7 gün ve günde 14 saat çalıştığı kabul edilerek, bu haftalarda 45 saati aşan sürelerde fazla çalışma yapıldığının kabulü gerekmektedir. Günlük 11 saate kadarki çalışmalar yönünden örtülü bir denkleştirmenin varlığı kabul edileceğinden, denkleştir­meye esas günlük 11 saati aşan süreler yönünden fazla çalışmanın varlığı kabul edilmelidir.Yukarıda...
(Şerh No: 858 - Ekleyen: Gökhan TAZEGÜL - Tarih : 16-11-2009 10:38)

Davacı ücretinin yıllık olarak miktarı ek sözleşme ile belirtildikten sonra Kuralı getirilmiş ve davacı tarafından da imzalanmıştır. Fazla çalışmanın bu şekilde ücrete dahil olduğuna dair kural, yılda iki yüz yetmiş saatle sınırlı olarak geçerlidir. Yılda bu saati aşan çalışmaların kanıtlanması durumunda karşılığının ödenmesi ...
(Şerh No: 857 - Ekleyen: Gökhan TAZEGÜL - Tarih : 16-11-2009 10:34)

1475 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu dönemde haftalık 45 saati aşan çalışmanın fazla çalışma süresi olarak kabulünün gerekmesi karşısında, davacının, yukarıda açıklanan çalışma şekline göre 45 saati aşan haftalardaki fazla çalışması belirlenerek hüküm altına alınmalı, 45 saati aşmayan haftalarla ilgili fazla mesai alacak isteği reddedilmelidir. 4857 sayılı Yasa döneminde günlük 11 saate kadarki çalışmalar yönünden örtülü bir denkleştirmenin varlığı kabul edileceğinden, denkleştirmeye esas günlü...
(Şerh No: 856 - Ekleyen: Gökhan TAZEGÜL - Tarih : 16-11-2009 10:30)

Davalı işyerinde hafta içi normal mesai saatlerinin kaçta başlayıp kaçta bittiği, hafta tatilinin ve normal çalışma günlerinin kaç gün olduğu saptanmalı, gerekirse tanık anlatımlarına yeniden başvurularak nöbet tutan personelin ertesi gün izin kullanma duruma şüpheye yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. Bu şekilde nöbet tutulan haftalarda davacının normal mesai olarak çalıştığı saatleri, nöbetin sürdüğü saati ve ertesi gün de nöbet izninde olduğu ve 24 saat çalışmadığı nazara alınarak haftalı...
(Şerh No: 855 - Ekleyen: Gökhan TAZEGÜL - Tarih : 16-11-2009 10:27)

 Türkçe  [TebK. 16] Kendisine bildirim yapılacak kişi adresinde bulunmazsa bildirim, kendisiyle aynı konutta oturan kişilere ya da hizmetçilerinden birine yapılır.
(Şerh No: 854 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 16-11-2009 10:26)

Fazla mesai alacağı ihtirazi kayıtsız fazla mesai ücreti ödenen aylar için hesaplanamaz. Hükme esas alınan raporda toplam alacaktan ödenen fazla mesailer indirilerek kalanının kabulüne karar verilmiştir. Davacının bu ödemelere itirazı yoktur. Bu durumda fazla mesai ücreti ödenen ayların hesaba dahil edilmemesi gerekir.
(Şerh No: 853 - Ekleyen: Gökhan TAZEGÜL - Tarih : 16-11-2009 10:25)

 Türkçe  [TebK. 15] Savaşa giden birlik ya da kuruma üye askerlere bildirim, bağlı bulundukları Kara, Deniz ya da Hava Güçleri Komutanlıkları aracılığıyla yapılır.
(Şerh No: 852 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 16-11-2009 10:25)

Davacı dava dilekçesinde, belirttiği saatlerde çalışarak fazla mesai yaptığını iddia etmiştir. Davacı delil olarak sadece davalı işverenin kayıtlarına dayanmıştır, işveren kayıtlarında ise davacının fazla çalışma yaptığına dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bilirkişi tarafından davacının dava dilekçesinde belirtilen çalışma şeklinden farklı bir çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapora itibar edilerek alacak hüküm altına alınmıştır. İspat yükü kendisinde olan d...
(Şerh No: 851 - Ekleyen: Gökhan TAZEGÜL - Tarih : 16-11-2009 10:21)

 Bilgi  [İşK. 24] İşçinin, iş akdini haklı nedenle feshetmesi halinde, feshe bağlı alacaklardan talep edebileceği haklar; kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretidir. İşçi ihbar tazminatı talep edemeyeceği gibi, işe iade davası da açamaz. İşsizlik ödeneğinden yararlanabilir.
(Şerh No: 847 - Ekleyen: Av.Uygar BOSTANCI - Tarih : 16-11-2009 01:20)

One who suffers a physical damage and loses as a consequence his eligibility to work in total or part and thus deprived of any prospective economical profits, he is entitled to claim all the expenses and losses back. In case the total of the losses are indeterminable in the time of ruling the judge may take the case for perusal within the two years following the judgement.
(Şerh No: 147 - Çeviren: Av.Bülent Sabri AKPUNAR - Tarih : 16-11-2009 00:17)

Munzam zararın tazmini davasında temerrüt faizini aşan zararın ispat yükü, davacıya aittir. Davacı, para alacağının zamanında tahsili halinde ne şekilde kullanacağını ve zararını somut olarak ispat etmelidir.
(Şerh No: 845 - Ekleyen: Av.Ufuk KARA - Tarih : 15-11-2009 23:52)

Davacı, davalıya ait otel işyerinde 1995 yılında yapılan anlaşma gereği orkestra elemanı olarak müzik hizmetinde bulunduğunu, davalının iş sözleşmesini haksız olarak sona erdirdiğini belirterek ihbar ve kıdem tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Hükme dayanak yapılan garanti ve tek tip istisna sözleşmeleri incelendiğinde, çalışma saatlerini davalı işverenin belirleyeceği, davalının koyduğu kurallara uyulacağı, yapılacak işin davalı tarafından d...
(Şerh No: 844 - Ekleyen: Gökhan TAZEGÜL - Tarih : 15-11-2009 22:43)

Dosya içeriği dikkate alındığında müfettiş raporunun aksini kanıtlayacak bilgi ve belgeye ulaşılamadığı görülmektedir. Taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığının saptanmış olması karşısında, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
(Şerh No: 843 - Ekleyen: Gökhan TAZEGÜL - Tarih : 15-11-2009 22:33)

Mahkemece hükmün davanın taraflarına yönelik olarak kurulması gerekir. Davaya katılan, davanın tarafı olmadığı için katılan hakkında bir karar verilemez.
(Şerh No: 841 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 15-11-2009 16:55)

 Türkçe  [EskiBK. 6] Bir öneride bulunan kimse gerek işin özelliğinden gerekse durum gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse , önerinin uygun bir süre içinde reddedilmemesiyle , sözleşme kurulmuş sayılır.
(Şerh No: 801 - Türkçeleştiren: Av.Ufuk KARA - Tarih : 15-11-2009 15:42)

Ekonomik şidddete dayanarak verilen boşanma kararının gerekçelerinde ve delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik yoktur, direnme kararı yerindedir.
(Şerh No: 840 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 15:40)

Ekonomik şiddet de bir şiddet türüdür ve bu, taraflar arasındaki evlilik birliğini temelden sarsan kusurlu bir davranıştır.
(Şerh No: 839 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 15:34)

Davanın ceza zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına dair karar BK md 53 uyarınca hukuk hakimini bağlamaz.
(Şerh No: 831 - Ekleyen: Av.Ufuk KARA - Tarih : 15-11-2009 15:26)

Dernek tüzelkişiliğine sahip Türk Dil Kurumu'nun varlığına son veren 2876 sayılı yasanın Anayasanın 17, 35 ve 134/2 hükümlerine aykırılığı savının Anayasa Mahkemesine taşınması amacıyla yerel mahkemede açılan elatmanın önlenmesi davası, derneğin son başkanı olan davacının aktif dava ehliyetine sahip olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
(Şerh No: 838 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 15:25)

Muhtarlıktan alınan ikametgah ilmuhaberi, tek başına yerleşim yerini göstermez ise de, bir kimsenin uzun yıllar boyunca bir yerde oturuyor olması, yerleşme niyetini gösterir.
(Şerh No: 837 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 15-11-2009 14:48)

6570 sayılı Yasanın 7/b-c-ç maddelerine dayanan tahliye davasının kira akdinin hitamını takip eden bir ay içinde açılması gerekir. Daha önce veya bir aylık dava açma süresi içinde tahliye iradesi kiracıya bildirilmişse, süre korunur, dönemin sonuna kadar dava açma hakkı saklı tutulmuş sayılır. Davanın süresinde açılıp açılmadığı kamu düzenine ilişkin olduğu için mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir.
(Şerh No: 836 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 15-11-2009 14:33)

Davacı Milli Eğitim Bakanlığı, davalının ilköğretim öğrencisi olan kızının okulda attığı taşla öğrencilerden birinin sol gözünü kaybetmesine neden olduğunu, hizmet kusuru nedeniyle aleyhine açılan davanın kabul edilmesi nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bedelin ev başkanı olan davalıdan rücuan tahsilini istemiştir. Medeni Kanun'un ev başkanına yüklediği gözetim altında bulundurma görevi, sadece bağımlılık ilişkisinin söz konusu olduğu dönemlerdeki eylemli gözetimle sınırlı değildir. Küçüğün eğiti...
(Şerh No: 834 - Ekleyen: Av.Kaan YIRTIMCI - Tarih : 15-11-2009 14:10)

Kira sözleşmesinde muacceliyet koşulunun bulunması halinde muaccel hale gelen kiranın tek ihtarla istenmesi gerektiğinden bu kira parasının bölünüp değişik ihtarlarla istenerek iki haklı ihtara konu yapılması mümkün değildir.
(Şerh No: 833 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 15-11-2009 14:08)

Taraflarca sözleşmede kira parasının ne zaman ödeneceğinin kararlaştırılmaması ve davacının ödeme zamanı konusundaki iddiasına davalının karşı çıkmış olması halinde, kira parasının ne zaman ödeneceği konusunu kanıtlama yükümlülüğü davacıya aittir. Kira ödeme zamanının, yıllık kira miktarı itibariyle HMUK'nın 288. maddesi gereği davalının rızası olmaksızın tanıkla kanıtlanması mümkün değildir.
(Şerh No: 832 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 15-11-2009 14:05)

Haksız fiile dayalı tazminat davalarında , dava tarihinde henüz oluşmayan ürün zararının da tazmini istenebilir.
(Şerh No: 830 - Ekleyen: Av.Ufuk KARA - Tarih : 15-11-2009 13:20)

1-"fazla çalışma" tahakkuku yer almayan Bordro - Taraflar arasında iş ilişkisinin devam ettiği sırada ücret bordrolarına eklenen "fazla mesai yapmadım" şeklindeki ifadelerinin geçerli olmayacağı 2-Günde 12 saatlik çalışma düzeninde günde 1 saatlik ara dinlenmesinin az olduğu; Günde 1,5 saat ara dinlenmesi düşülerek fazla çalışma ücreti hesaplanması gerektiği
(Şerh No: 829 - Ekleyen: Av.Mehmet Fikri ATEŞ - Tarih : 15-11-2009 13:12)

İtiraz konusu kural ile dava sonunda tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı öngörülmüştür. Böylece taraflar arasında ücret kararlaştırılmadığı durumlarda, avukatın sunduğu hizmetin karşılıksız kalmamasını sağlama ve vekil ile müvekkil arasında çıkacak ücret uyuşmazlıklarına engel olma amacı güdülmüştür. Vekalet ücreti, savunma hakkının en önemli parçası olan hukuki danışmanlık görevinin, konunun uzmanı hukukçular tarafından yapılmasının doğal bir sonu...
(Şerh No: 828 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 15-11-2009 12:02)

 Türkçe  [TebK. 14] Astsubaylar dışındaki askerlere yapılacak bildirimler, kıta komutanı ve kurum üstü gibi en yakın üste yapılır. Yukarıdaki fıkrada yazılı olanlar dışındaki askerlere birlik ya da kurumda bildirim yapılmasını gerektiren koşullarda bildirim yapılmasını o kişinin nöbetçi üstü ya da subayı sağlar. Bunlar tarafından bildirim yapılacak kişinin hemen getirilmesi ya da bildirimin sağlanması olanaklı olmazsa bildirim üste ya da subaya yapılır.
(Şerh No: 827 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 11:58)

 Türkçe  [TebK. 13] Tüzelkişiler adına kendilerine bildirim yapılacak kimseler herhangi bir nedenle olağan iş saatlerinde işyerinde bulunmadıklarında ya da o sırada belgeyi alamayacak bir durumda olduklarında bildirim, orada bulunan görevli ya da hizmetlilerden birine yapılır.
(Şerh No: 826 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 11:53)

Avukatlık Kanunu'nun 167. maddesinin 1. fıkrasının ilk tümcesi Anayasa'nın 9. ve 36. maddelerine aykırı olduğu, maddenin kalan bölümü de bu iptal nedeniyle uygulanma olanağı kalmadığından iptal edilmiştir.
(Şerh No: 818 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 15-11-2009 11:52)

 Türkçe  [TebK. 12] Tüzelkişiye bildirim, yetkili temsilcisine yapılır, yetkili temsilcisi birden çoksa bunlardan yalnız birine yapılır. Bir tecimevinin işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda tecimsel temsilciye yapılan bildirim geçerlidir.
(Şerh No: 825 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 11:50)

 Türkçe  [TebK. 11] Vekil aracılığıyla yürütülen işlerde bildirim vekile yapılır. Vekil sayısı birden çoksa bunlardan birine bildirim yapılması yeterlidir. Eğer bildirim birden çok vekile yapılmışsa bunlardan ilkine yapılan bildirim tarihi asıl bildirim tarihi sayılır. Ancak Ceza Muhakameleri Usulü Kanunu'nun kararların sanıklara bildirimine ilişkin hükümleri saklıdır. Yasal temsilcileri bulunanlara ya da bulunması gerekenlere yapılacak bildirim, yasalarına göre bildirim yapılacak kişilerin kendilerine yapılması gerekmedikçe yasal temsilcilere yapılır.
(Şerh No: 824 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 11:46)

 Türkçe  [TebK. 10] Bildirim, bildirim yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki kendisine bildirim yapılacak kişinin başvurusu ya da kabulü koşuluyla her yerde bildirim yapılması olanaklıdır.
(Şerh No: 823 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 11:42)

 Türkçe  [TebK. 9] Çağrı kağıdı, aşağıdaki unsurları içerir: 1. Tarafların ve varsa yasal temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile yerleşim yeri ya da oturduğu yer ya da iş adreslerini, 2.Anlaşılacak biçimde kısaca bildirimin konusunu, 3.Çağrılan kişinin hangi başvuru yerinde ve hangi gün ve saatte hazır bulunması gerektiğini ve bu başvuru yerinin nerede olduğu, 4.Yasalarına göre çağrı kağıtlarında yazması gereken diğer noktaları, 5.Çağrı kağıdını çıkaran başvuru yerinin damgasını ve mahkeme başyazmanının, diğer başvuru yerlerinde ise yetkili memurun imzasını.
(Şerh No: 822 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 11:39)

 Türkçe  [TebK. 8] Bildirim yapılacak her tür belge, biri dosyasında konulmak ve diğeri bildirim yapılacak kimselere verilmek üzere gereği kadar örnekten oluşur. Bu örneklerde iş sahibi ya da vekilinin imzası bulunur. Bildirim yapılmak üzere yetkili yerlere verilecek belgenin her örneğine bu yerlerce, verildiği tarih yazılır ve istenirse alındı verilir. Her tür belgenin bildirimine ve çağrı kağıtlarına ilişkin bildirim tutanakları dosyasına koyulur.
(Şerh No: 821 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 11:29)

 Türkçe  [TebK. 6] Zorlayıcı nedenler dışında herhangi bir nedenle yitirilen bildirim belgesinin yeniden düzenlenmesi ve bildirimi için gerekli giderler, Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü'nce Posta Kanunu'nun taahhütlü mektuplara ilişkin hükümlerine göre ödenir. Telyazı hizmetinde yitim ya da gecikme gerçekleştiğinde Telgraf ve Telefon Yasası hükümleri uygulanır.
(Şerh No: 819 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 11:23)

 Türkçe  [TebK. 7] Bildirim, uçakla ya da postada kullanılan diğer hızlı ya da özel araçlarla ya da çeşitli imli telyazılarla da yaptırılabilir. Bildirimin bu araçlardan hangisiyle yapılacağı ilgilinin istemi üzerine ya da kendiliğinden mahkeme başkanı, yargıç ya da bildirimi yaptıracak diğer başvuru yerlerince belirlenir. Bu durumda bunlara ilişkin ederler, bu araçlarla bildirimi isteyenden PTT ederleri çizelgesine göre bildirim ederinden ayrı olarak alınır.
(Şerh No: 820 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009 11:21)

 Önerge  [EskiBK. 17] Sebepsiz borç ikrarı ancak borcun sebebi ve miktarı kanunun öngördüğü delillerle ispat olunursa geçerlidir. Bu kanundaki ayrık durumlar ile özel kanun hükümleri saklıdır.
(Şerh No: 814 - Ekleyen: Av.Ufuk KARA - Tarih : 15-11-2009 00:45)

 Bilgi  [MK. 50] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 48 inci maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki metnin hem kenar başlığı hem de hüküm fıkraları dil açısından sadeleştirildiği gibi, metne hükmün anlam ve amacı açısından önemli olun bazı eklemeler de yapılmıştır. Birinci fıkra, 1984 tarihli öntasarının 49 uncu maddesinde de yapıldığı gibi, yürürlükteki metnin dil açısından sadeleştirilmiş ve günümüz diline çevrilmiş şeklidir. İkinci fıkrada, yürürlükteki metnin hem dil açısından sadeleştirilmesi, hem de dü...
(Şerh No: 811 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:20)

 Bilgi  [MK. 49] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 47 nci maddesini karşılamaktadır. İçerik itibarıyla hüküm değişikliği yoktur. Yürürlükteki metin yerine, Türkçe açısından daha sade ve teknik hukuk terimlerini daha özenli kullanan ifadeler tercih edilmiştir. Maddenin konu ve kenar başlıkları, yürürlükteki metinde yer alan "C.Medenî hakları kullanmak salâhiyeti/ I. Şartları" yerine, "C. Fiil ehliyeti/ I.Koşulu" şeklinde değiştirilmiştir. Kaynak Kanunun Fransızca metninde "exercise deş droit civils". deyimi yer...
(Şerh No: 810 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:19)

 Türkçe  [EskiBK. 11] Sözleşmenin geçerliliği , kanunda açık hüküm olmadıkça hiçbir şekle bağlı değildir. Kanunun zorunlu kıldığı şeklin kapsamı ve sözleşmenin geçerliliğine etki derecesi hakkında başka kanun hükmü yoksa , kanunun zorunlu kıldığı şekille yapılmayan sözleşmeler geçerli olmaz.
(Şerh No: 809 - Türkçeleştiren: Av.Ufuk KARA - Tarih : 15-11-2009 00:18)

 Bilgi  [MK. 48] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 46 ncı maddesini karşılamaktadır. Maddenin kenar başlığında, yürürlükteki metnin kenar başlığındaki "Medenî haklardan istifade" deyimi yerine, teknik ve daha doğru bir ifade olan hem kaynak Kanunda hem de 1984 tarihli Öntasarıda kullanılan "Hak ehliyeti" terimi tercih edilmiştir. Hüküm değişikliği yoktur; madde içerik itibarıyla yürürlükteki metnin aynıdır. Böylece, yaradılış gereği sadece insanlara özgü olan ve maddede "...cins, yaş, hısımlık gibi..." ifad...
(Şerh No: 808 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:17)

 Bilgi  [MK. 47] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 45 inci maddesini karşılamaktadır. Maddenin kenar başlığı "Tüzel kişilik" olarak sadeleştirilmiştir. 1984 tarihli öntasarıdan farklı olarak birinci fıkradaki "kişi birlikleri" yerine "kişi toplulukları", yine aynı fıkradaki "bağımsız malvarlıkları" yerine "bağımsız mal toplulukları" terimleri tercih edilmiştir. Birinci fıkrada, hem "tüzel kişilik" kavramının tanımı yapılmakta, hem de tüzel kişiliğin nasıl kazanılacağı belirtilmektedir. Fıkraya, tüzel kişiliğin...
(Şerh No: 807 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:16)

 Bilgi  [MK. 46] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 44 üncü maddesini karşılamaktadır. Hüküm değişikliği yoktur.
(Şerh No: 806 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:15)

 Bilgi  [MK. 45] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 43 üncü maddesini karşılamaktadır. Hüküm değişikliği yoktur.
(Şerh No: 805 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:13)

 Bilgi  [MK. 44] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 42 nci maddesini karşılamaktadır. Madde sadeleştirilmek suretiyle yeniden kaleme alınmış, kaynak Kanuna uygun olarak iki fıkra hâline getirilmiştir.
(Şerh No: 804 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:12)

 Bilgi  [MK. 43] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 41 inci maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki maddede öngörülen süreler, ilgili kanunlara yollama yapılmak suretiyle metinden çıkarılmıştır, ölümlere ilişkin bildirimlerin hangi sürelerde yapılması gerektiği konusu 1587 sayılı Nüfus Kanununda düzenlenmiştir. Bu nedenle, bu hususların Medenî Kanunda yer alması isabetli görülmemiştir.
(Şerh No: 803 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:11)

 Bilgi  [MK. 42] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 40 ıncı maddesini karşılamaktadır. Doğum kütüğünde değişiklik konusu 1587 sayılı Nüfus Kanununda ayrıca düzenlenmiş bulunduğu için, maddede diğer ilgili kanunlara yollama yapılmaktadır.
(Şerh No: 802 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:10)

 Bilgi  [MK. 41] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 39 uncu maddesini karşılamaktadır. Doğum kütüğü ve doğumun bildirilmesi konusunda 1587 sayılı Nüfus Kanunu hükümlerinin uygulanacağı göz önünde tutularak madde yürürlükteki metinden farklı bir şekilde düzenlenmiştir.
(Şerh No: 800 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:09)

 Bilgi  [MK. 40] Gerekçe; Bu madde yürürlükteki Kanunun 29 uncu maddesine 04/05/1988 tarih ve 3444 sayılı Kanunla eklenmiş olan ikinci fıkradan değiştirilmek suretiyle alınmıştır. Yürürlükteki Kanunun 29 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince cinsiyet değişikliği dolayısıyla nüfus sicilinde gerekli değişikliğin yapılabilmesi için kişinin önceden cinsiyetini değiştirmesi, bu değişikliğin resmi sağlık kurulu raporuna dayandığının belgelendirilmesi yeterli görülmüştür. Madde bu şekliyle mahkemeye, kişinin cins...
(Şerh No: 799 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:08)

 Bilgi  [MK. 39] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 38 inci maddesini karşılamaktadır. Madde sadeleştirilmek suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.
(Şerh No: 798 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:06)

 Bilgi  [MK. 38] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 37 nci maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki Kanunun, Devlet memurlarının verdikleri zararlardan doğrudan doğruya sorumlu olacağını öngören 37 nci maddesi hükmünün, mevcut yasal düzenlememizle bağdaştırılması güçtür. Anayasamız Devlet memurlarının görevleriyle ilgili olarak verdikleri zararlardan dolayı Devletin sorumlu olduğunu, zararı tazmin eden Devletin kendi memuruna rücu edebileceğini öngörmektedir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun düzenlemesi de, b...
(Şerh No: 797 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:05)

 Bilgi  [MK. 37] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 36 ncı maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki maddenin birinci fıkrasındaki "Devletçe mansup memurları" ifadesi yerine "Devletçe atanan memurlar" ifadesi, maddenin İsviçre aslından aynen alınmıştır. İsviçre'de "Devlet memurlarını" kilise memurlarından ayırt etmek amacıyla bu ifade kullanılmıştır. Çeviri yoluyla bize de aynen bu şekilde geçmiştir. Oysa Ülkemizde bizde kişisel durum sicilini tutan memurların tamamı Devlet memurudur.
(Şerh No: 796 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:04)

 Bilgi  [MK. 36] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 35 inci maddesini karşılamaktadır. Bu maddenin yer aldığı İkinci Ayırımın "Ahvali Şahsiye Sicil Kayıtları" şeklindeki başlığı "Kişisel Durum Sicili" biçiminde daha anlaşılır hâle getirilmiştir. Madde 1984 tarihli Öntasarının 36 ncı maddesinden esinlenilerek kaleme alınmıştır.
(Şerh No: 795 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:03)

 Bilgi  [MK. 35] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 34 üncü maddesini karşılamaktadır. Madde sadeleştirilmek suretiyle yürürlükteki maddeden aynen alınmıştır. İkinci cümledeki "tıpkı gaibin ölümü tebeyyün etmiş gibi" ifadesi "aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi" şeklinde değiştirilmiştir.
(Şerh No: 794 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:01)

 Bilgi  [MK. 34] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 33 üncü maddesini karşılamaktadır. 1984 tarihli öntasarının bu maddeyle ilgili metni kısmen düzeltilmek suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Maddede "gaip olan kimse" deyimi yerine "gaipliğine karar verilecek kişi" deyimi kullanılmıştır.
(Şerh No: 793 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-11-2009 00:00)

 Bilgi  [MK. 33] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 32 nci maddesini karşılamaktadır. Maddenin ifadesi Arılaştırılmak suretiyle yürürlükteki maddeden aynen alınmıştır. Maddede "gaip hakkında" deyimi "gaipliğine karar verilecek kişi hakkında" şeklinde değiştirilmiştir. Zira "gaiplik" gaipliğine karar verilecek kişi hakkındaki kurumun adıdır. Gaiplik kararı, bu kişiler hakkında verilen karardır.
(Şerh No: 792 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:59)

 Bilgi  [MK. 32] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 31 inci maddesini karşılamaktadır. Maddenin birinci fıkrasında "hakları ölüme muallâk kimselerin talebi" yerine "hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine" ifadesi kullanılmış ve fıkra böylece daha an bir Türkçeyle kaleme alınmıştır. Yürürlükteki maddenin ikinci fıkrasında yetkili mahkemenin belirlenmesinde son çare olarak "pederinin mukayyet olduğu mahallin hâkimi" öngörülmüştür. Kadın-erkek arasındaki eşitliği zedeleyen hükümlerin Medenî Kanunumuzda...
(Şerh No: 790 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:58)

 Bilgi  [MK. 31] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 30 uncu maddesini karşılamaktadır. Madde kenar başlığı ile birlikte sadeleştirilerek yeniden kaleme alınmıştır.
(Şerh No: 789 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:57)

 Bilgi  [MK. 30] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 29 uncu maddesini karşılamaktadır. Maddenin "Ahvali şahsiye beyyineleri" şeklindeki konu başlığı kaynak Kanuna uygun olarak "îspat araçları" biçiminde düzeltilmiştir. Maddenin birinci fıkrası sadeleştirilmek suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Yürürlükteki maddenin ikinci fıkrasında, 3444 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu cinsiyet değişikliği sonunda nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılması öngörülmüş, bu düzeltmenin yapılabilmesi için kişinin ...
(Şerh No: 788 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:56)

 Bilgi  [MK. 29] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 28 inci maddesini karşılamaktadır. Maddenin "Sağlığın ve ölümün ispatı" şeklindeki konu başlığı daha anlaşılır bir ifade olarak "Sağ olmanın ve ölümün ispatı" şeklinde, "Beyyine külfeti" şeklindeki kenar başlığı, "İspat yükü" şeklinde değiştirilmiştir
(Şerh No: 787 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:55)

 Bilgi  [MK. 28] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 27 nci maddesini karşılamaktadır. Madde kenar başlıkları ile birlikte sadeleştirilmek suretiyle yürürlükteki maddeden aynen alınmıştır.
(Şerh No: 786 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:54)

 Bilgi  [MK. 27] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 26 ncı maddesini karşılamaktadır. Madde kenar başlığı ile birlikte sadeleştirilmek amacıyla yeniden kaleme alınmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.
(Şerh No: 785 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:52)

 Bilgi  [MK. 26] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 25 inci maddesini karşılamaktadır. Maddede ve kenar başlıklarında "isim" yerine dilimizde daha yaygın bir uygulama alanı bulan ve daha güncel olan "ad" sözcüğü kullanılmıştır. Maddenin birinci fıkrası aslına uygun olarak Arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Maddenin ikinci fıkrası da aynı şekilde aslına uygun olarak yeniden kaleme alınmıştır. Maddenin -sadece "adın gasba karşı korunmasını", yani adın başkaları tarafından haksız olarak kullanı...
(Şerh No: 784 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:51)

 Bilgi  [MK. 25] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 24/a maddesini karşılamaktadır. Madde yürürlükteki Kanuna 3444 sayılı Kanunla konulmuş yeni bir hükümdür. Maddenin aslı İsviçre Medenî Kanununun 1985 tarihinde yürürlüğe giren yeni 28/a maddesidir. Maddenin birinci fıkrasında zarar ve kusur koşullarını gerektirmeyen saldırı tehlikesinin önlenmesi, saldırıya son verilmesi ve tespit davaları düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, birinci fıkrada yer alan davalarla birlikte davacıya, mahkemece verilen düz...
(Şerh No: 783 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:50)

 Bilgi  [MK. 24] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 24 üncü maddesini karşılamaktadır. Bu madde ile bir sonraki madde kişilik haklarının "saldırıya karşı" korunmasını düzenlemekte olduğundan, "II. Tecavüz hâlinde" biçimindeki konu başlığı "II. Saldırıya karşı" şeklinde değiştirilmiş ve bu maddenin kenar başlığı "1. İlke", 25 inci maddenin kenar başlığı ise "1. Davalar" şeklinde kaleme alınmıştır. Yakın bir tarihte 3444 sayılı Kanunla getirilen yeni düzenleme daha anlaşılır biçimde yeniden kaleme alınmıştır.
(Şerh No: 781 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:48)

 Bilgi  [MK. 23] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 23 üncü maddesini karşılamaktadır. Maddenin konu başlığında an bir Türkçe olarak "Kişiliğin korunması" deyimi kullanılmıştır. Yürürlükteki metin esas alınmakla beraber doktrindeki açıklamalar dikkate alınarak ve kaynak İsviçre Medenî Kanununun 27 nci maddesinin Alınanca metnine uygun olarak, kişilerin vazgeçemeyecekleri hususların "hak ve fiil ehliyetleri olduğu" açıklığa kavuşturulmuştur. Yürürlükteki maddenin üçüncü fıkrasına 3678 sayılı Kanunla eklenen hükm...
(Şerh No: 780 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:46)

 Bilgi  [MK. 22] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 22 nci maddesini karşılamaktadır. Madde günümüz diline uyarlanarak yeniden kaleme alınmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.
(Şerh No: 779 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:45)

 Bilgi  [MK. 21] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 21 inci maddesini karşılamaktadır. Maddenin kenar başlığı velayet ve vesayet altında bulunan kişilerin yerleşim yerlerini ifade etmek üzere "Yasal yerleşim yeri" şeklinde kaleme alınmıştır. Maddede ana ve babanın birlikte velayet hakkına sahip olduğu durumlarda velayet alandaki küçüğün yerleşim yerinin ana ve babanın yerleşim yeri olduğu hükme bağlanmıştır. Ana ve babanın ortak bir yerleşim yerinin bulunmadığı, eşlerin ayrı yaşadığı, boşanma hâlinde henüz velayet...
(Şerh No: 778 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 23:44)

Türk Ceza Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca kanunsuz suç ve ceza olamaz. Bu nedenle Kanun Hükmünde Kararname ile suç ve ceza düzenlenmesi kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır.
(Şerh No: 775 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 14-11-2009 23:37)

Ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, mahkeme ticari örf ve adet olarak yerleşen teamüle göre karar vermelidir. Kapalı fatura, ödeme konusunda bir karinedir.
(Şerh No: 732 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 14-11-2009 23:12)

 Türkçe  [TebK. 5] Aksine bir hüküm bulunmadıkça çizelgede yazılı PTT ederlerini ya da dördüncü madde gereğince verilecek zorunlu giderleri bildirim yapılmasını isteyen önceden öder. Bildirimi çıkaracak başvuru yeri tarafından belirlenen sürede gerekli gideri vermeyen, isteminden vazgeçmiş sayılır. Zorunlu nedenlerden dolayı bu süreye uymama durumunda yeni bir süre verilir.
(Şerh No: 765 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 14-11-2009 20:05)

 Türkçe  [TebK. 3] Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü'nün bu yasaya göre yapacağı işlerden dolayı alacağı ücretler, bu işletme tarafından ayrı bir çizelge ile belirlenir.
(Şerh No: 763 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 14-11-2009 19:52)

 Türkçe  [TebK. 2] Diğer yasalarda özel hüküm bulunması durumunda ya da ertelenmesi zarar doğuracak işlerde ya da ilk maddede yazılı kuruluşlardan aynı yerde bulunanlar arasında ya da bu kuruluşlarda bulunan kişilere yapılacak bildirim, kendi memurları aracılığıyla ya da hükümeti temsil eden yerel yöneticinin buyruğuyla zabıta aracılığıyla yaptırılır. Zor kullanılmasını gerektiren işlere ya da hazırlık soruşturmasına ilişkin görevlerin zabıta tarafından yapılacağına ilişkin hükümlerle bu yasanın ikinci kısmında yazılı özel hükümler saklıdır.
(Şerh No: 762 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 14-11-2009 19:50)

 Türkçe  [TebK. 1] Yargısal başvuru yerleri, genel ve katma bütçeli devlet kuruluşları, belediyeler, köy tüzelkişileri, barolar ve noterlerce yapılacak bütün bildirimler, bu yasa hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü ya da memur aracılığıyla yapılır.
(Şerh No: 761 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 14-11-2009 19:40)

 Bilgi  [MK. 20] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 20 nci maddesini karşılamaktadır. Madde 1984 tarihli öntasarının 20 nci maddesinden alınmıştır. Maddeye göre henüz bir yerleşim yeri "dinmemiş olan kimsenin hâlen yerleşmek niyeti olmaksızın geçici olarak oturduğu yer, yani "hâlen oturduğu yer" onun yerleşim yeri sayılacaktır. Bu hüküm herkesin mutlaka bir yerleşim yeri edinmesi zorunluluğunun bir sonucudur.
(Şerh No: 760 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 19:25)

 Bilgi  [MK. 19] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 19 uncu maddesini karşılamaktadır. Maddede ve konu başlığında kullanılan "İkametgah" terimi yerine günümüz diline de uygun olarak "Yerleşim yeri" terimi kullanılmıştır. Aynı şekilde maddedeki "ticarî ve sınaî müesseseler" deyimi yerine "ticarî ve sınaî kuruluşlar" deyimi kullanılmıştır.
(Şerh No: 759 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 19:24)

 Bilgi  [MK. 18] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 18 inci maddesini karşılamaktadır. Maddenin kenar başlığında kullanılan "Sıhrî hısımlık" yerine Ülkemizde halk arasında çok yaygın olan ve dilimize yerleşmiş bulunan "Kayın hısımlığı" terimi kullanılmıştır. Madde daha anlaşılır biçimde yeniden kaleme alınmış, ikinci fıkradaki "Evlenmenin zevaliyle, sıhrî hısımlık zail olmaz." hükmü yerine amacı daha iyi ifade etmek üzere bu hısımlığı meydana getiren evliliğin sona ermesinin hısımlık ilişkisini ortadan kaldı...
(Şerh No: 758 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 19:23)

 Bilgi  [MK. 17] Gerekçe;Yürürlükteki Kanunun 17 nci maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki metin esas alınmakla beraber,, İsviçre Medenî Kanununun 20 nci maddesinin Fransızca metni dikkate alınarak usul ve füru hısımlığının "üstsoy-altsoy hısımlığı", civar hısımlığının ise "yansoy hısımlığı" olduğu belirtilmiştir. Ayrıca üstsoy-altsoy hısımlığında usul ve füru deyimlerini karşılamak üzere "üstsoy" ve "altsoy" deyimlerine yer verilmiş, "civar hısımları" için de "yansoy" deyimi kullanılmıştır.
(Şerh No: 757 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 19:22)

 Bilgi  [MK. 15] Gerekçe;Yürürlükteki Kanunun 15 inci maddesini karşılamaktadır. Maddenin kenar başlığı terim birliğini sağlamak üzere "Ayırt etme gücünün bulunmaması" şeklinde değiştirilmiştir. Yürürlükteki Kanunda iki fıkra hâlinde düzenlenmiş olan madde tek fıkra hâline getirilmiştir. Madde ayırt etme gücüne sahip olmayan kişinin tasarruflarının değil, fiillerinin hukukî sonuç doğurmadığını ifade etmek üzere yeniden kaleme alınmıştır. Gerçekten de ayırt etme gücüne sahip olmayan kişilerin hukukî sonuç doğu...
(Şerh No: 756 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 19:21)

 Bilgi  [MK. 16] Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 16 ncı maddesini karşılamaktadır. Maddede ayırt etme gücüne sahip olduktan hâlde küçük ya da kısıtlı olan kişilerin fiil ehliyetleri düzenlenmektedir. Kenar başlık terim birliğini sağlamak üzere "Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar" şeklinde değiştirilmiştir. Maddede kullanılan "kanunî mümessil" deyimi yerine daha güzel bir ifade tarzı olan ve dilimize yerleşmiş bulunan "yasal temsilci" deyimi kullanılmıştır, "ivazsız iktisap" yerine "karşılıksız kazan...
(Şerh No: 755 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-11-2009 19:19)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,21168900 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.