Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

4721 S.lı Türk Medeni Kanunu - Son Eklenen Şerhler

4721 S.lı Türk Medeni Kanunu - Son Eklenen Şerhler

Katkı payı hesaplanırken tarafların gelirlerinin birbirine yakın olduğu ve kredi borcunun da birlikte ödendiğinin kabul edildiğine göre, davalı koca tarafların evlilik birliği sırasında yürürlükte bulunan Medeni Kanun hükümleri gereği ailenin reisi olması nedeniyle, aileyi geçindirme yükümlülüğü de bulunduğu göz önüne alınarak bu takdirin yapılması, davalının daha fazla geliri olduğu ispat edilemediğine göre, davacının katkı payının daha fazla olduğunun kabulü gerekir. Buna rağmen mahkemece dava...
(Şerh No: 14416 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 19:15)

Dinlenen tanıklar, davalı kadının 2000 yılında hediyelik eşya yapıp sattığını zaman zaman da temizliğe gittiğini ifade etmişlerdir. Davacının davalıya ait evin ve otomobilin edinilmesine katkıda bulunduğuna ilişkin bir beyan ve delil bulunmamaktadır. Kadının, ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olması, Türk Medeni Kanununun 227. maddesi anlamında katkı sayılamaz.
(Şerh No: 14418 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 11:22)

Mahkemece, çalışan her iki tarafın çalışma ve gelir durumları irdelenmeden salt tanık anlatımları ve diğer bazı bilgiler esas alınarak davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. O halde öncelikle, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların çalışmalarına ve gelirlerine ilişkin belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalı, evlenme tarihi olan 23.01.1978 tarihinden bağımsız bölüm ile ortak alanların tapu kaydına göre edinildiği 1996, 1999 ve aynı şekilde aracın a...
(Şerh No: 14417 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 11:19)

Davacı, bu taşınmazın evlenmelerinden sonrasına sarkan borcunun ödemelerine geliri ile katkıda bulunmuş ise bu katkısını veya evlendikten sonra bu taşınmazın iyileştirilmesine hiç ya da uygun karşılık almaksızın katkı sağlamış ise, sağladığı katkı sebebiyle değer artışı husule gelmesi halinde, katkısı oranında değer artış payı alacağı (TMK. m. 227) talep edebilir. Bunlar yoksa taşınmazdan dolayı davacının herhangi bir hakkı doğmaz.
(Şerh No: 14415 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 11:00)

Davalı adına yurtdışından kesin dönüş öncesinde Ziraat Bankasına 31.1.2001 tarihinde havale edilen 170.000 ABD dolarının edinilmesinde davacının gelir getiren herhangi bir işte çalıştığı, eş anlatımla, varsa gelirleri, somut olarak ne şekilde katkıda bulunduğu belirlenip ispatlanamadığına, paranın havale tarihi itibarıyla davalının kişisel malı olup 1.1.2002’den sonra edinilmiş mallara katılma rejimine davalının kişisel malı olarak gireceğine göre bu para üzerinde davacının gerek katkı payı gere...
(Şerh No: 14414 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 10:57)

Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi varsa altsoyuna, yoksa diğer mirasçılara geçer.
(Şerh No: 14403 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-03-2013 00:24)

Nafakanın hakimin takdirine bağlı olduğundan karar tarihinde muayyen ve muaccel hale geleceğinden, faizin "karar tarihinden" itibaren hükmolunması gerekirken dava tarihinden hükmolunması doğru değildir.
(Şerh No: 14400 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-03-2013 12:39)

 Bilgi  [MK. 194] Aile Konutu Şerhi taleple de işlenebilecek
Danıştay 10.Dairesinin 13.6.2011 tarih, 2010/11873 Esas sayılı kararı ile Tapu Sicil tüzüğünün 57 maddesinin 1.fıkrasının ve ilgili genelgenin ‘’Aile konutu şerhi’’ başlıklı bölümünün 1. Maddesinin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmişti. Ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu YÜRÜTMENİN DURDURULMASI kararını kaldırdı. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU YD İTİRAZ NO : 2011/801 12.11.2012 Tarih. Böylelikle halen mahkeme kararı olmadan, tapu maliki olmayan eş, ikametgah belgesi ve...
(Şerh No: 14205 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-03-2013 13:46)

Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle tapuda aile konutu şerhi konulabilmesi için malik olan diğer eşin rızasının aranıp aranmayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. TMK. 194.maddenin 1. fıkrasında aile konutu ile ilgili olarak eşlerden birinin diğer eşin açık rızası olmadan yapamayacağı işlemler gösterilmiş; 2.fıkrada rıza sağlayamayan ve haklı bir sebep olmadan rıza verilmeyen eşin hakimin müdahalesini isteyebileceği belirtilmiştir. Maddenin 3.fıkrasında da ...
(Şerh No: 14396 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-03-2013 13:44)

Ekli Dosya
(Şerh No: 14395 - Ekleyen: Av.Habibe YILMAZ KAYAR - Tarih : 20-03-2013 23:23)

 Bilgi  [MK. 51] Maddenin değişiklikten önceki hali
D. İKAMETGAH: Madde 49 - Hükmi şahsın ikametgahı, nizamnamesinde hilafına hükümler bulunmadıkça muamelelerinin tedvir olunduğu mahaldir.
(Şerh No: 14378 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 18-03-2013 17:03)

Dava konusu edilen ve satışına karar verilen taşınmazın aile konutu olarak ayrıldığı, böylece belli bir amaca özgülendiği, dosyada bulunan tapu kaydından anlaşılmaktadır. Taraflar aile konutu şerhine karşı da koymamışlardır. "Tapu kaydı üzerindeki bu şerhin terkin edilmediği müddetçe ortaklığın giderilmesinin istenmesi mümkün değildir". Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde satış kararı verilmesi hatalı olmuştur.
(Şerh No: 14347 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-03-2013 15:12)

Tarafların evlilik birliği devam ederken konulmuş bulunan "aile konutu şerhi" aile birlğinin sona ermesinden sonra hüküm ifade etmez. Mahkemece ortaklığın giderilmesi davasının esası incelenerek bir karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 14346 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-03-2013 15:08)

Davada davacılar birden çok olup, davayı birlikte açmış olmakla birlikte, dava konusu uyuşmazlık tüm davacılar için ortak olup, her bir davacı için hukuki sebebin aynı olmasına; ayrıca farklı bir hukuki sebebe dayalı talep ve davanın olmamasına dayanılarak, davacılar aleyhine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece her bir davacı aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi doğru değildir.
(Şerh No: 14319 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2013 14:33)

El yazısı ile yapılan vasiyetnamede, vasiyetnamenin murisin eli ürünü olmadığının iddia edilmesi halinde; davalının beyanından başka görgüye dayalı bir beyen yoktur. Adli Tıp Kurumundan rapor alınmak zorundadır
(Şerh No: 14318 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2013 14:30)

Saklı pay oranının zedelenmesi vasiyetnamenin iptali sebebi değildir. Tenkis davasına konu olabilir. Mahkemece saklı pay oranının zedelendiğinden bahisle vasiyetnamenin iptali yolunda hüküm kurmak yerine tenkis incelemesi yapılarak dava neticelendirilmelidir.
(Şerh No: 14317 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2013 14:20)

Açılan vasiyetnamenin iptali davasında, davacı dava dilekçesinde mahfuz hissenin ihlal edildiğini de iddia etmektedir. Davacı davasında vasiyetnamenin iptalini talep etmiş ise de bu iddiasını ispatlayamamıştır. Davayı vasiyetname için iptal şartları oluşmadığından reddetmek yerine tenkise ilişkin talep de göz önünde bulundurularak inceleme ve araştırma yapılmalıdır.
(Şerh No: 14316 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2013 14:12)

HUSUMET : Her ne kadar taşınmaz üzerine yapılan cami davalı belediye tarafından yapılmamış olsa da dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planında dini tesis alanı olarak ayrıldığı ve planın uygulanmasından Bafra Belediye Başkanlığı'nın sorumlu olduğu gözetilerek taşınmaz bedelinin Bafra Belediye Başkanlığı'ndan tahsiline,diğer davalılar Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında açılan davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine ilişkin hüküm kurulması gerekir iken yazılı şekilde...
(Şerh No: 14315 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-02-2013 10:09)

Herhangi bir malvarlığı bulunmayan, kirada oturan, emekli maaşı onu yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmayan ve boşanmada tamamen kusursuz olan kadın yararına, karşı tarafın mali gücü oranı da gözetilerek uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmelidir. Davacının, bir başka kadına "ek kredi kartı" çıkartarak bu ek kart harcamalarının genellikle koltuk v.s. gibi eşyalara ilişkin olduğu anlaşılmakla ve davacının da bununla ilgili makul ve kabul edilebilir bir sebep göstermediği dikkate alını...
(Şerh No: 14296 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 10:22)

Boşanmaya neden olan olaylarda her iki taraf da kusurlu ise de; sadakatsiz davranan davacı kadının kusurunun daha ağır olduğu anlaşılmakla; kadın yararına yoksulluk nafakası ve maddi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
(Şerh No: 14294 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 10:22)

Çeyiz eşyaları misli eşyalardan ise de davacının seçimlik hakkı olup, bu eşyaları aynen isteyebileceği gibi sadece bedelinin tahsilini veya terditli olarak eşyaların mevcut olması halinde aynen, olmaması halinde bedelinin tahsilini de isteyebilir. Hakim taleple bağlı olup, bu talep dışında karar veremez. Eldeki davada; davacı isteğini sonradan bedele hasretmiştir. "Davacı başkasının kullandığı ve kötü bir görüntü yaşatan eşyayı almak zorunda bırakılamaz." Davacı tercih hakkını kullanarak eşy...
(Şerh No: 14264 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-02-2013 18:15)

Ziynet alacağı davalarında davacının seçimlik hakkı vardır. Davacı dava konusu ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsilini isteyebileceği gibi, bu isteklerden yalnız birini de dava konusu yapabilir.
(Şerh No: 14263 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-02-2013 18:10)

Davalının çalışmasına engel bedeni ve fikri bir maluliyeti bulunmamaktadır. Mali gücünün zayıflığı, yoksulluk nafakasıyla sorumluluğuna mani değildir. Nafaka yükümlüsünün mali gücü nafakanın miktarına etkilidir.
(Şerh No: 14256 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-01-2013 17:55)

Ara kararı ile verilen tedbir nafakası HUMK.nun 101 ve takip eden maddeleri gereğince bir ihtiyati tedbir kararı değildir. Kaldı ki, alacaklı mahkeme kararını ilamsız icra takibine konu yapmıştır. İİK.nun 66. maddesine göre süresi içerisinde yapılan itirazla icra takibi durur ve icra müdürü de bu madde hükmü gereğince takibi durdurmuştur. Mercice aksine bir karar verilmedikçe ve şikayet yolu ile bu karar kaldırılmadıkça icra müdürü kendiliğinden verdiği karardan rücu edemez. Şikayetin kabulüne k...
(Şerh No: 14255 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-01-2013 17:45)

Yardım nafakası davalarında; mahkemece hükmedilen nafakanın geçerlilik tarihi daima dava tarihidir.
(Şerh No: 14244 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-01-2013 15:05)

Hakkın suistimali niteliğinde olmadıkça tanık adedini hakim belirleyemez.
(Şerh No: 14239 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 18-01-2013 11:04)

Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz. Ananın açtığı soyadı değişliği davasının reddi gerekir.
(Şerh No: 14238 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 18-01-2013 10:52)

Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz. Ananın açtığı davanın reddi gerekir.
(Şerh No: 14237 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 18-01-2013 10:49)

Mahkemece tapu kaydı celp edilip anlaşmaya uygun olarak gayrimenkul davacı adına kayıtlı ise ½ hissesinin iptali ile davalı kadın adına tesciline de karar verilerek boşanmaya hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 14235 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-01-2013 21:17)

Kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı adı ile anılmayı ve bunu kayden de taşımayı istemesinin haklı sebep teşkil edeceği kabul edilmiştir. Çünkü, herkes etrafınca tanındığı ve çağrıldığı adın yasalara aykırı olmadıkça resmen ve kayden de taşımak hakkına sahiptir.
(Şerh No: 14233 - Ekleyen: Av.Bilge TOK - Tarih : 15-01-2013 19:33)

Tarafların, boşanma kararının kesinleşmesine kadar birbirlerine karşı sadakat yükümlülüklerinin devam ettiğine ilişkin bir karar.
(Şerh No: 14221 - Ekleyen: Av.Bilge TOK - Tarih : 08-01-2013 23:06)

Davalı koca tarafından kullanılmayan aile konutunu, davacı kadının da kullanmayıp başkalarına kiraya vermiş olması halinde konutun aile konutu olma niteliği ortadan kalkmıştır. Türk Medeni Kanununun 194. maddesindeki aile konutu korumasından yararlanılamaz.
(Şerh No: 14212 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 04-01-2013 12:53)

Somut olayda, şikayetçinin lehine taşınmaz üzerine "aile konutu şerhi" verilmiş bulunması, takipte taraf olmayan şikayetçinin bu hakka dayanarak haczedilmezlik şikayetinde bulunmasına, İİK'nun 82/12. maddesi imkan tanımamaktadır.
(Şerh No: 14210 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 31-12-2012 11:42)

Aile konutunun tapu sicilinde maliki olan borçlunun(eşin) borcundan dolayı alacaklıların yapacakları bir icra takibi sonucu satışına engel teşkil etmemektedir. İİK’nun 82/12. maddesinden faydalanma hakkı ise; sadece icra takip borçlusuna ait bulunmaktadır.
(Şerh No: 14209 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 31-12-2012 11:39)

Taşınmaz üzerinde eşlerin yasal önalım hakkının bulunması (TMK. md. 732) ya da Türk Medeni Kanununun 223/2 maddesi uyarınca pay üzerinde tasarruf yetkisine kısıtlama getirilmiş olması, aile konutu şerhi konulmasına engel değildir.
(Şerh No: 14207 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-12-2012 17:19)

 Bilgi  [MK. 194] 2002/ 7 Sayılı Genelge
4721 sayili Türk Medeni Kanunu TAPU VE KADASTRO ..... BÖLGE MÜDÜRLÜGÜNE ............TAPU SICIL MÜDÜRLÜGÜNE ............ KADASTRO MÜDÜRLÜGÜNE 4721 sayili Türk Medeni Kanunu 1/Ocak/2002 tarihinde yürürlüge girmis olup, yapilan düzenlemeyle mülga 743 sayili Türk Kanunu Medenisi'ndeki düzenlemelerde degisiklikler yapilmis ve ilave yeni hükümler de getirilmistir. I-AILE KONUTU SERHI: ( M.K. m.194 ) • Malik olmayan esin talebiyle: Evlilik birliginin resmen devam ettigini kanit...
(Şerh No: 14206 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-12-2012 17:13)

Yüklenici ile önceki arsa sahipleri arasındaki 20.4.1989 tarihli "İnşaat Taahhüdü Ve Satış Vaadi Sözleşmesi"ne mesnetle 18.06.1990 tarihinde sözleşme, taşınmaz kaydına şerh edilmiştir. Taşınmazın 3. kişiye satışının gerçekleştiği 14.6.1996'da 5 yıllık süre geçmiş olduğundan; şerh, terkini gereken hükümsüz bir şerh halini almış ve şahsi hakkın, ayni hak kuvveti ortadan kalkarak, herkese karşı dermeyanı imkansız duruma gelmiştir.
(Şerh No: 14196 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-12-2012 12:35)

Ortaklığın giderilmesi davasını etkilemek amacıyla tesis edilen muvazaalı intifa hakkının terkini MK. 2 ve BK. hükümleri çerçevesinde paydaşlar tarafından talep edilebilir.
(Şerh No: 14172 - Ekleyen: Av.Avni OLCAY - Tarih : 25-12-2012 13:08)

Paylı mülkiyete tabi bir taşınmazda pay sahiplerinin genel feragati resmi şekle tabi olduğu halde; "belli bir satışa" ilişkin feragatin yazılı şekilde yapılması yeterlidir. [16.5.1951 gün ve 19/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince paydaşlardan birinin adını belli ettiği üçüncü kişiye karşı başka bir paydaştan paylı malı satın aldığında şufa hakkını kullanmayacağı yolundaki sözleşme biçime bağlı olmadan geçerlidir.]
(Şerh No: 14146 - Ekleyen: Av.Avni OLCAY - Tarih : 16-12-2012 11:07)

Şuyulandırma sonucu paydaşlık durumunun sona ermesi halinde önalım hakkı da düşer. Bu durumda açılmış bir önalım davası varsa davacı bu sıfatını kaybettiğinden davanın konusu kalmaz.
(Şerh No: 14144 - Ekleyen: Av.Avni OLCAY - Tarih : 12-12-2012 21:13)

Karara konu menfi tespit davasında; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) icra takibinin dayanağı senette malen kaydı bulunmasına karşın aralarında bir mal alışverişi bulunmadığını, senedin bankadan kırdırılarak kendisine bedelinin verilmesi amacıyla düzenlendiğini, ancak senedin bankaya ibraz edilmediği gibi, kendisine de bir ödeme yapılmadığı iddia ederek bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı (alacaklı) ise, bonoda malen kaydı bulunmasına karşın borçlu ile aralarınd...
(Şerh No: 14088 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-11-2012 20:02)

Davalı "temyiz dilekçesine" eklediği fotoğraf ile davacının 10.08.2008 tarihinde yani "karardan bir ay sonra" başka bir kadın ile düğün yaptığını bildirmiştir. Davacı kocanın karar tarihinden sonra başka bir kadınla düğün yaparak sadakat yükümlülüğüne aykırı harekette bulunmasına karşın, davalı kadının da davacı kocaya hakaret etmiş bulunmasına göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı kocanın ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir.
(Şerh No: 14083 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 17-11-2012 16:40)

1/1000 Ölçekli imar planında Park alanı olarak belirlenen ve 5 yıllık süresi içinde kamulaştırılmayan, inşaata da izin verilmeyen tamamı kullanılamaz hale gelen taşınmazın, el atılan kısmının bedelinin tasiline karar verilmesi doğrudur.
(Şerh No: 14079 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-11-2012 14:31)

3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesi amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde davalı Belediyece ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle taşınmaz bedeli ödenmelidir.
(Şerh No: 14075 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-11-2012 13:24)

İmar planının yürürlüğe girmesinden itibaren 5 yıllık süre içinde, idarelere kendilerine tahsis edilen yerleri kamulaştırma yetkisi verildiğine göre, bu süre içinde taşınmaza fiilen el atılmadığı takdirde, hukuki el atmadan bahsedilmez.
(Şerh No: 14076 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-11-2012 11:33)

Kira alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle ikame edilen davayı, elbirliği mülkiyetine konu taşınmazın tüm ortaklarının birlikte açması ya da birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekmektedir.
(Şerh No: 14074 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-11-2012 18:35)

TMK 702/4 ve TMK 640/4 maddelerinde mirasçılardan biri ya da bir kısmının başvurabileceği yasal yollar "terekedeki haklarının korunması" ile sınırlı tutulmuştur. Bu nedenle, iştirak halinde mülkiyet konusu olan bir mal veya hakka ilişkin ecrimisil davalarının, bağımsız olarak açılması halinde dava, elbirliği ( iştirak ) halinde maliklerin ( paydaşların ) hepsi tarafından, birlikte açılmak zorundadır.
(Şerh No: 14073 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-11-2012 18:33)

Yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde nafakanın TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
(Şerh No: 14070 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-11-2012 17:27)

Hükmolunan nafakaların gelecek yıllardaki artırımına ilişkin olarak kurulan ve bu konuda kesinleşen önceki hükümler, sonraki davalarda kesin hüküm teşkil etmezler. Zira, sonraki zamanlarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında, ihtiyaçlarında, ülkenin ekonomik yapısında vs. hallerde önemli değişiklik olması hallerinde, önceki ilamlardaki hükmolunan gelecek yıllardaki artışa ilişkin değerler veya oranlar sonradan yetersiz kalabilir. Şartların değişmesi halinde nafaka her zaman artırılabilir....
(Şerh No: 14069 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-11-2012 17:20)

Davalının Davaya İtirazı Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğindedir: Mevcut olaylara göre, bu sonuca ulaşılmasında davacı daha fazla olmakla birlikte davalı da kusurludur. Tarafların iki yılı aşkın süreden beri fiilen ayrı yaşadıkları dikkate alındığında davalının davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış, Türk Medeni Kanununun 166/2 nci maddesi koşulları oluşmuştur. Bu şartlar altında eşleri b...
(Şerh No: 14056 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-10-2012 14:52)

Davalının Davaya İtirazı Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğindedir: Mahkemece "evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları sonucu temelinden sarsıldığı" kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacının eşine müteaddit defalar fiziki şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve birliğe dair görevlerini yerine getirmediği, davalının ise kocasına mütemadi olarak hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen...
(Şerh No: 14057 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-10-2012 14:52)

Yargı Yeri Belirlemesi: Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesine göre velayet altında bırakılmalarına karar verilen ergin kısıtlı ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesidir. Bu durumda uyuşmazlığın Edremit 2. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
(Şerh No: 14055 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-10-2012 14:35)

 Ses Dosyası  [MK. 635] MK. 635 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 14052 - Ekleyen: Av.Fatih SÖĞÜT - Tarih : 24-10-2012 19:54)

 Ses Dosyası  [MK. 634] MK. 634 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 14051 - Ekleyen: Av.Fatih SÖĞÜT - Tarih : 24-10-2012 19:40)

 Ses Dosyası  [MK. 633] MK. 633 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 14050 - Ekleyen: Av.Fatih SÖĞÜT - Tarih : 24-10-2012 19:35)

 Ses Dosyası  [MK. 632] MK. 632 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 14049 - Ekleyen: Av.Fatih SÖĞÜT - Tarih : 24-10-2012 10:52)

 Ses Dosyası  [MK. 631] MK. 631 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 14048 - Ekleyen: Av.Fatih SÖĞÜT - Tarih : 24-10-2012 10:07)

 Ses Dosyası  [MK. 630] MK. 630 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 14047 - Ekleyen: Av.Fatih SÖĞÜT - Tarih : 24-10-2012 10:04)

 Ses Dosyası  [MK. 629] MK. 629 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 14046 - Ekleyen: Av.Fatih SÖĞÜT - Tarih : 24-10-2012 09:59)

Müşterek çocuğun ifadesinin duruşma gününden farklı bir tarihte, duruşma açılarak, davalının yokluğunda saptanması savunma hakkını kısıtlayıcı önemli bir usul hatasıdır. Karar bu yönden bozulmalıdır.
(Şerh No: 14045 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 23-10-2012 12:52)

Davacı, durumu dava açmadan kısa bir süre önce dedikoduların artması sonucu öğrendiğini açıklamıştır. Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre, hükmün onaylanması gerekir.
(Şerh No: 14039 - Ekleyen: Av.Gökmen AŞKAR - Tarih : 19-10-2012 11:00)

Önceki kanunumuzdaki "kocanın iğfal edilmiş olması halinin" de yeni kanunumuzda "gecikmeyi haklı kılan sebeplerin" içine alındığı anlaşılmaktadır.
(Şerh No: 14038 - Ekleyen: Av.Gökmen AŞKAR - Tarih : 19-10-2012 10:54)

Davacı baba olmadığını davadan bir hafta önce öğrendiğini ileri sürerek dava açtığına göre; gecikmeyi haklı kılan sebep bulunup bulunmadığını ispat yükü davacıya düşer.
(Şerh No: 14037 - Ekleyen: Av.Gökmen AŞKAR - Tarih : 16-10-2012 00:27)

25.4.2006 günlü, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin “Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir.” biçimindeki birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE karar verilmiştir.
(Şerh No: 14029 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-10-2012 09:15)

Anlaşmalı boşanma koşullarının oluştuğu ve karar vermeye bir engelin bulunmadığı anlaşılan oturumda, herhangi bir sebeple karar verilememiş ve duruşma başka bir güne bırakılmışsa tarafların (asılların) bizzat sonraki oturumlarda da hazır bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır.
(Şerh No: 14020 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-09-2012 11:53)

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 6. maddesi uyarınca müşterek çocuklar dinlenmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde velayet düzenlemesi doğru bulunmamıştır.
(Şerh No: 14019 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-09-2012 11:41)

Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı koca tarafından kanıtlanması halinde; koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur.
(Şerh No: 14018 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-09-2012 10:37)

Amaç ne olursa olsun, eşler memur önünde evlenme iradelerini açığa vurmakla birlik kurulur. Türkiye'de evliliklerin muvazaa sebebiyle iptaline ilişkin özel bir kanuni düzenleme yoktur. Onun için "göstermelik" olduğundan söz edilerek evlenmelerin iptali istenemez.
(Şerh No: 13941 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-09-2012 09:07)

Davalı baba, boşanma davası neticesi velayeti kendisine bırakılan ve sonrasında annesi vefat eden küçüğü, sonrasında evlenerek davacı teyzesine bırakmıştır. Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi velayetin kaldırılmasını gerektirmez ise de, çocuğun menfaati gerektirdiğinde, velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir.
(Şerh No: 13940 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-09-2012 16:38)

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu ise maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerekir.
(Şerh No: 13939 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-09-2012 16:27)

Çocuğun velayeti hukuken babada olduğu halde, dava tarihinden beri fiilen davacı annesinin yanında kaldığı ve ergin olduğu tarihe kadar da fiilen onun tarafından bakıldığı tartışmasız olmakla; çocuğa fiilen bakan ananın, diğerinden çocuk için nafaka istemesi mümkündür. Velayetin tevdiine ilişkin kararlar, geçici ve derhal icra edilebilir nitelikte olmadıkça, kesinleştiği tarihten itibaren ileriye yönelik olarak sonuç doğuracağından ve kesinleşmedikçe icra olunamayacağından velayet sahibinin d...
(Şerh No: 13938 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-09-2012 16:22)

Tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakası takdirine etkili bir unsur değildir. Lehine önlem alınacak olan taraf kusurlu olsa dahi, önlemi gerektirici sebebin varlığı halinde kanunda belirtilen geçici nitelikteki önlemlerin alınması gerekir.
(Şerh No: 13937 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-09-2012 16:16)

Davalılar gerçek ve güncel olan olayları özle biçim arasındaki dengeyi bozmadan yayınladıklarından, dava konusu yayınlarda hukuka aykırılıktan söz edilemez. Yayınlar eleştiri niteliğinde bulunduğundan davacının kişilik haklarına saldırı söz konusu olmayıp davanın reddi gerekirken
(Şerh No: 13927 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 14-09-2012 15:14)

Davalı kadının, davacıdan boşandıktan sonra başka bir kişi ile evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi birlikte yaşadığı anlaşıldığından yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin kabulü gerekir.
(Şerh No: 13925 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-09-2012 12:20)

Cumhuriyet Savcısı tarafından 4721 S.K. m.145/3'e mesnetle dava ikame edilmiştir. Yabancı mahkemece verilmiş bulunan "vasi atanmasına" dair karar Türkiye'de geçerlilik kazanmadığından sonuç doğurmaz. Bu sebeple davalı kocanın resmi sağlık kurulu raporuyla evliliğin yapıldığı tarihte akıl hastası olduğunun tespiti halinde davalıya vasi atanarak vesayet makamına bildirimde bulunulup; vesayet makamı tarafından atanacak olan vasiye davanın yöneltilmesi ve yargılamanın yapılarak sonucu uyarınca k...
(Şerh No: 13924 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-09-2012 12:09)

Altsoyun üstsoya karşı yardım yükümlülüğü ile üstsoyun altsoya karşı olan yardım yükümlülüğünün ahlaki, geleneksel ve toplumsal nedenleri farklıdır. MK m. 364 bu şekilde yorumlanmalıdır. Davacının yardıma muhtaç olduğu, yoksul olduğu saptandığı takdirde davacının geçinmesi için gerekli yardım nafakasına hükmedilmelidir.
(Şerh No: 13916 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 06-09-2012 14:17)

İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve M.K.nun 851. ve 881. maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ(üst sınır) ipoteğinde borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlanabilir. M.K.nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç m...
(Şerh No: 13894 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 23-08-2012 16:30)

MK.1007 gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazine'nin olup, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün davalı sıfatı yoktur. Aleyhine dava açılanların davalı sıfatının bulunmaması halinde davanın husumet yönünden reddi gerekir ise de, HMUK 179/1 kapamında yapılan yanlışlıklardan bazıları, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, hataların giderilmesi olanak dahilinde bulunmaktadır. Bu bağlamda Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün davalı gösterilmesinin ve Hazine veki...
(Şerh No: 13898 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 23-08-2012 16:22)

MK.887.madde kapsamında, asıl borçlu ile beraber borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine ihbar yapılmadıkça ipotek borçluları bakımından borç muaccel hale gelmez. Bu nedenle davalının anılan kanun hükmü uyarınca muacceliyet ihbarı yapıp yapmadığı üzerinde durulmadan karar verilmesi mümkün değildir.
(Şerh No: 13896 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 20-08-2012 14:32)

1)Mevcut alacakları teminat altına almak için kurulan ipotek, anapara ipoteğidir. 2)Eğer ipotek anapara ipoteği ise, tutarının ipotek sözleşmesinde gösterilmesi yeterlidir. Bu durumda ipotek sözleşmesi, aynı zamanda bir borç ikrarı görevi de görebilir(BK. m. 17) 3)Böylece alacaklı sanki bir mahkeme kararına dayanıyormuşçasına ilamlı takiplere özgü yoldan yararlanabilir. 4)Hal böyle olunca, artık üst sınır ipoteğinde olduğu gibi mahkemece alacağın doğup doğmadığının, başka bir deyişle rehinli ...
(Şerh No: 13890 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 11-08-2012 20:36)

1)İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ipotek, azami meblağ (üst sınır ipoteği) ipoteğidir. 2)Türk Medeni Kanununun 851 ve 881. maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ (üst sınır) ipoteğinde alacağın ulaşacağı miktar önceden belirsiz olduğundan taşınmazın ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda gösterilen limitle sınırlanabilir. 3)Türk Medeni Kanununun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alına...
(Şerh No: 13889 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 11-08-2012 20:22)

Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinde aile konutuyla ilgili olarak kira sözleşmesinin feshi, konutun başkasına rızaen devri gibi konut üzerindeki hakları tamamen ya da kısmen kısıtlayıcı hukuki işlemlerin diğer eşin rızasına bağlı olduğu belirtilmiştir. Aile konutunun haczi ve haciz sonucu satışı, bu madde kapsamına giren ve diğer eşin rızasına bağlı olan bir işlem değildir.
(Şerh No: 13878 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 31-07-2012 20:38)

 Bilgi  [MK. 193] 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 'nun "Evlilerin Kefilliğinde" diğer eşin "YAZILI İZNİ"ni arayan aksine hükmü: TBK. 584.Madde
III. Eşin rızası Madde 584: Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olm...
(Şerh No: 13846 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-07-2012 12:09)

 Bilgi  [MK. 194] 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Aile Konutu ile ilgili paralel hükmü: TBK. 349. madde
b. Aile konutu Madde 349: Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı, eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemez. Bu rızanın alınması mümkün olmazsa veya eş haklı sebep olmaksızın rızasını vermekten kaçınırsa kiracı, hâkimden bu konuda bir karar vermesini isteyebilir. Kiracı olmayan eşin, kiraya verene bildirimde bulunarak kira sözleşmesinin tarafı sıfatını kazanması hâlinde kiraya veren, fesih bildirimi ile fesih ihtarına bağlı bir ödeme süresini...
(Şerh No: 13845 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-07-2012 11:30)

Davacının akıl hastalığı sebebiyle vesayet altına alındığı anlaşılmaktadır. Hakim huzurunda vasinin iradesini boşanma doğrultusunda açıklamış olması, boşanma isteğinin şahsa bağlı haklardan olması sebebiyle sonuç doğurmaz.
(Şerh No: 13793 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2012 13:08)

Toplanan delillerden davacının akıl hastalığı sebebiyle vesayet altına alındığı anlaşılmaktadır. Hakim huzurunda vasinin iradesini boşanma doğrultusunda açıklamış olması, boşanma isteğinin şahsa bağlı haklardan olması sebebiyle sonuç doğurmaz. Asilin dinlenme olanağı da yoktur. Bu gibi hallerde tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre değerlendirme yapılmalıdır.
(Şerh No: 13792 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2012 13:05)

Boşanma münhasıran şahsa bağlı haklardan ise de, Hukuk sistemimiz ancak dava yolu ile boşanmaya imkan verdiğinden boşanma davasını münhasıran bu şahsi hakkın kullanılması niteliğinde kabul etmek mümkün değildir. Davaya bağlı olarak veya karşılık dava sebebiyle davanın taraflarına bir takım mali külfetin yönelmesi muhtemeldir. İşte bu sebeple mümeyyiz mahcurlar dahi boşanma davasını bizzat ( MK.405 ) ( Y.2.H.D.nin 8.10.1985 günlü ve 7164/7948 sayılı-22.2.1994 günlü 1417-1882 sayılı kararları ) ta...
(Şerh No: 13791 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2012 12:56)

Boşanma davası ve ona bağlı istekler Medeni Kanunun 16. maddesi gereği kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Sezgin (Mümeyyiz) kısıtlı, kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları yasal temsilcinin onayına gerek kalmadan kullanabilir.
(Şerh No: 13790 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2012 12:52)

Mahkemece, tarafların anlaşmaları üzerine Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Hakim huzurunda vasinin iradesini boşanma doğrultusunda açıklamış olması, boşanma isteğinin şahsa bağlı haklardan olması sebebiyle sonuç doğurmaz. Asilin dinlenme olanağı da yoktur. Akıl hastalığı hukuki sebebine dayalı boşanma talebi de olmadığına göre davanın reddi gerekir.
(Şerh No: 13789 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2012 12:46)

Vasinin vesayet altındaki kişi için boşanma davası açabilmesi için Medeni Kanunun 462/8. maddesi uyarınca vesayet makamından (Sulh Mahkemesinden) izin alması gerekmektedir.
(Şerh No: 13788 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2012 12:33)

Vesayet altına alınmış kişinin vasisi kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan; boşanma davasını açabilir.
(Şerh No: 13787 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2012 12:31)

"Aile konutu" kavramı geniş biçimde irdelenmiştir. Detayında; yurtdışında yaşayan tarafların Türkiye'deki evlerinde davalının anne babasının yaşıyor olmasının anlaşılması ile, taşınmazın "aile konutu" vasfı taşıyamayacağına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
(Şerh No: 13741 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-06-2012 13:04)

Türk Medeni Kanununun 30.maddesi hükmüne göre nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması halinde doğum, ölüm gibi olayların tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Davanın kabul veya reddine karar verilebilmesi için ispat yükü üzerinde olan davacının gösterdiği tüm delillerin eksiksiz toplanması varsa tanıklarının dinlenmesi nüfus kayıtlarının getirtilmesi, daha sonra hüküm verilmesi gerekir.
(Şerh No: 13733 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 07-06-2012 18:36)

Türk Medeni Kanunu'nun 35. maddesine göre gaiplik kararı, ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur. Bu nedenle gaiplik kararı geçmişe etkili sonuç doğurmaktadır.
(Şerh No: 13734 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 07-06-2012 18:34)

Açılan önalım davasından kısa bir süre sonra ve açılan dava tapuya şerh edilmiş iken, davadan haberdar olduğunu beyan ederek ve tüm hukuki vecibelerini üstlenerek payı yüksek bedelle satın alan kişinin iyiniyetli olduğundan söz edilemez. İkinci satışta dahili davalının önalım davası sonucu elinden çıkacak bir payı bile bile satın alması hayatın olağan akışına uygun değildir. Payın ikinci kez kötüniyetle el değiştirmesi karşısında mahkemece davacıya ilk satışta tapuda gösterilen satış bedeli üzer...
(Şerh No: 13670 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 24-05-2012 11:16)

Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilirken, hükmün infazı sırasında duraksamaya sebebiyet verilmemesi bakımından paydaşlara ait payların ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.
(Şerh No: 13617 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 20-05-2012 09:27)

Elbirliği halindeki mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesine ilişkin davada, taraf olarak yer alan tüm mirasçıların ve mirasçılık belgesinde belirlenen paylarının hükümde gösterilmesi gerekir.
(Şerh No: 13616 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 20-05-2012 09:23)

Türk Medeni Kanunu'nun 185/3. maddesinde yer alan eşlerin sadakat yükümlülüğü evlilik birliği süresince geçerlidir ve boşanma yönünde oluşan karar "kesin hüküm halini alıncaya kadar" bu yükümlülük devam eder.
(Şerh No: 13541 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-05-2012 13:23)

Kendisine çekle yapılan ödemeyi kabul etmesine rağmen, bu ödemenin uyuşmazlık konusu alacak dışında başka bir borç ilişkisinden kaynaklandığını iddia eden taraf; işbu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.
(Şerh No: 13540 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2012 11:37)

Taraflar arasındaki "kat karşılığı inşaat sözleşmesi"ne mesnetle yüklenici, arsa sahibine eksik işlere mahsuben çek verdiği iddiasında bulunmuş; arsa sahibi ise belirtilen çeki aldığını fakat bu çekin, bir başka alacağına mahsuben verildiğini ileri sürmüştür. Arsa sahibinin bu ikrarı, bağlantısız bileşik ikrar niteliğindedir. Bu durumda arsa sahibinin, kendisine yapılan ödemenin başka bir borç nedeniyle yapıldığı iddiasını yazılı ve yasal delillerle kanıtlaması gerekir.
(Şerh No: 13539 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2012 11:32)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,07970691 saniyede 11 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.