Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

(1) The decision of absence or presumption of death, is subject to national law of the person about whom rendered decision. In case properties of the person are located in Turkey, about whom decision of absence or presumption of death could not be rendered according to the national law of him/her, or in case where his/her spouse or one of his/her heirs is a Turkish citizen, the decision of absence or presumption of death is rendered according to Turkish law.
(Şerh No: 16269 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 20:10)

(1) The reasons of rendering the decision of guardianship or interdiction or terminating of them is subject to the national law of the person about whom the decision of guardianship or interdiction or termination of them is required. (2) In cases where it is not possible to render a decision of guardianship or interdiction according to the national law of the foreign person, such a decision may be rendered pursuant to Turkish law, provided that the habitual residence of that foreign person is present in Turkey. In cases where the person is in Turkey compulsorily, Turkish law is applied. (3) All issues regarding interdiction or guardianship and curatorship other than the reasons of rendering the decision of guardianship or interdiction or terminating of them are subject to Turkish law.
(Şerh No: 16268 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:39)

(1) Capacity to have rights and capacity to act are subject to the national law of the person concerned. (2) If a person lacking legal capacity pursuant to his/her national law has capacity according to the law of the country in which transaction has been carried out, is bound by the transaction he/she has carried out. Transactions regarding to family and inheritance law and those pertaining real rights on immovable properties that are located in foreign countries are excluded from the scope of this provision. (3) Majority acquired by one’s own national law, does not terminate by changing of citizenship. (4) Capacity to have rights and capacity to act of legal entities or communities of persons or assets are subject the law of their administration centers specified in their statutes. However, in case where the actual administration center is located in Turkey, Turkish law may be applied. (5) The legal capacity of the legal entities lacking statute and the communities of persons and assets lacking legal entity is subject to the law of the actual administration center.
(Şerh No: 16267 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:35)

(1) Period of limitation, is subject to the law applied to the substance of the legal transaction and relationship.
(Şerh No: 16266 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:33)

(1) Legal transactions may be carried out in accordance with the form stipulated by the law of the country in which they have been made or provisions related to substantive law of the law competent as to substance of that transaction.
(Şerh No: 16265 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:30)

(1) In situations where the competent foreign law is applied and in cases where included in the scope of directly applied rules of Turkish law in respect to purpose of regulation and field of application, that rule is applied.
(Şerh No: 16264 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:28)

(1) In case the provision of a competent foreign law to be applied for a specific event is evidently contrary to public order of Turkey, that provision is not applied. Turkish law is applied in cases where deemed necessary.
(Şerh No: 16263 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:25)

(1) In cases where the competent law is designated according to nationality pursuant to the provisions of this Law, unless provided otherwise in this Law; a) With respect to a stateless persons and refugees; domicile law, in the absence of that; law of habitual residence, if that is absent either; the law of the place where they are situated on the date of filing lawsuit, b) With respect to persons having citizenship of more than one state and in case that they are Turkish citizen at the same time; Turkish law, c) With respect to persons who have citizenship of more than one state and who are not Turkish citizen at the same time; the law of the state which they have closer relationship with, is applied.
(Şerh No: 16262 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:22)

(1) In cases where competent law is determined according to the basis of nationality, domicile, or habitual residence, unless provided otherwise, the nationality, domicile, or habitual residence that is on the date of filing lawsuit is taken as basis.
(Şerh No: 16261 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:19)

(1) The judge applies the rules of Turkish conflict of laws and the foreign law which is competent according to these rules ex officio. The judge may seek assistance of the parties for determination of the content of the competent foreign law. (2) If the provisions of the foreign law to be applied to the event cannot be ascertained despite all researches, it is applied Turkish law. (3) Authorisation by the rules of conflict of laws of foreign law to be applied, of another foreign law, is only taken into consideration in conflicts related to law of persons and family law and substantive law provisions of this law are applied. (4) In cases where an opportunity of choosing the law to be applied given, the substantive provisions of the chosen law are applied, unless stipulated otherwise by the parties. (5) If the country whose law will be applied has two or more regional units and if these units have different legal systems, of which regional law to be applied is determined according to the law of that country. In case there is not a determining provision in the law of that country, the regional law which has the closest relationship with the conflict is applied.
(Şerh No: 16260 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:17)

Scope (1) The law to be applied to private law transactions and relationships that contain a foreign element, international jurisdiction of Turkish courts, and recognition and enforcement of foreign judgments, are regulated by this Law. (2) Provisions of international conventions to which the Republic of Turkey is a party are reserved.
(Şerh No: 16259 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:13)

Sigortalı babanın yaşamını yitirdiği gün itibarıyla evli olan davacının aylığa hak kazanmadığı belirgin olduğu gibi, eşin ölüm tarihi 08.07.2008 tarihinde yürürlükte olan 1479 sayılı Kanunun 46/2. maddesine göre kendisine çift aylık bağlanamayacağı ve eşi üzerinden bağlanan aylığın daha fazla olduğu da ortadadır. Giderek 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında da aynı değerlendirme geçerli olmaktadır ve sonuç olarak 1479 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde, eşi üze...
(Şerh No: 16258 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-06-2015 14:52)

İhalenin feshi davasının reddine dair verilen karara karşı kanun yoluna başvurulduğu belirtildiğinden ihale alacaklısı, şikayetçiye, İİK m.135'e mesnetle tahliye emri gönderemez.
(Şerh No: 16257 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-06-2015 13:19)

Somut olayda, uyuşmazlık konusu asıl alacak 850 TL olduğuna göre, davalının icra takibi yapmadan önce tüketici sorunları hakem heyetine müracaatı zorunludur. Buna rağmen icra takibi yapılması ve icra takibine itiraz edilmesi halinde ise, itirazın iptali istemiyle tüketici hakem heyetine müracaat edilemez. Tüketici hakem heyetinin, itirazın iptaline ilişkin istem hakkında karar verme yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 16256 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-06-2015 15:15)

4721 S.K. m.185/3'te düzenlenen sadakat yükümlülüğü, evliliğin yasal olarak son bulmasına kadar devam eder. Başka bir deyişle, mahkemelerce boşanma kararı verilmiş olmasına rağmen bu karar henüz kesinleşmediği sürece evlilik birliği devam ettiğinden bu aşamada eşlerin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının dikkate alınması gerekir.
(Şerh No: 16255 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-06-2015 15:31)

Davacı, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle bir kısım mallar için davalıya sipariş verip bedellerini davalı şirkete ödediğini, ancak bedeli ödenen malların kendilerine teslim edilmediğini belirterek, davalıya ödenen bedelin faiziyle iadesini talep ve dava etmiş; davalı, alacak tutarı kadar fatura kesildiğini ve bu kadar mal çıkışı, teslimi yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı mal tesliminin kendisine yapılmadığını belirterek itirazda bulunmuş; dava...
(Şerh No: 16254 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-06-2015 14:47)

Davacı, yaptıkları sözleşme ile davalı şirketin yüklendiği genel onarım işi içindeki iç-dış boya, badana ve izolasyon işinin kendisi tarafından yapıldığını iddia ederek bakiye iş bedelini talep etmiştir. Davalı, dava dışı kişinin şirketi temsile yetkili olmadığından bu kişi tarafından imzalanan sözleşmenin davalı şirketi bağlayıcı olmadığını savunmuştur. Dosya kapsamına göre davacı tarafından yapılan iş, davalı şirket tarafından kabul edilmiş olduğundan BK m.415 hükmü gereğince vekillik kura...
(Şerh No: 16253 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-05-2015 15:49)

Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece; sigorta şirketi hakkında açılan dava tefrik edilerek araç işletenine yöneltilen davanın, ticari dava niteliğinde olmaması sebebiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Davalı sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsü olan davalıya karşı birlikte açılan ancak sonrasında tefrik edilen davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini e...
(Şerh No: 16252 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-05-2015 14:09)

Davacının, davalıdan satın aldığı araç, davalı tarafından dava dışı 3.kişiden satın alındığı tarihten önce geçirdiği kaza sonucu pert olmuş; davacı, davalının sözleşme yapılırken aracın pert olduğunu gizlediğini belirterek satış sözleşmesini feshedip tazminat talep etmektedir. Davacı, aracı satın alırken Trafik Şube Müdürlüğü kayıtlarını ve aracın sigorta kayıtlarını incelemekle yükümlü değildir; satışa konu araç hukuki ayıplıdır ve satıcı da ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlud...
(Şerh No: 16251 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-05-2015 14:09)

Davacı, 2003 yılında yaptığı sözleşmeye istinaden kendisine 2005 yılında devredilen dairenin satış ilanlarında, reklam ve tanıtım broşürlerinde, satış maketlerinde, mahal listesi ve krokide; kapalı otopark, futbol, voleybol, basket sahaları, tenis kortları, çocuk oyun parkı, büfe, lokal gibi sosyal tesis ve alanların, etrafı çevrili site içinde bulunacağının belirtildiğini, ancak bu sosyal tesislerin Ümraniye Belediyesi'nin mülkiyetinde olan arazi üzerine inşa edildiğini belirterek, davalının ek...
(Şerh No: 16250 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-05-2015 14:08)

GECİKME TAZMİNATI:Davacıya işletme projesinin tebliğ edilmemiş olmasına rağmen istenen aidatların ödenip ödenmediğinin araştırılması, karar ya da proje tebliğ edilmemişse "takip öncesi toplu ödemenin yapıldığı tarihte davacının aidatları öğrendiği kabul edilerek", bilirkişiden bu ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gecikme tazminatının hesaplanması gerekir.
(Şerh No: 16249 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-05-2015 16:15)

Borçlu, hakkında daha önce yapılan icra takibi ile işletme projesinde geçen aidat miktarını öğrenmiştir. Öğrenilme tarihinden sonra, aidat miktarına göre gecikme tazminatından sorumludur. Bu miktarı aşan aidatlar nedeniyle gecikme tazminatından sorumlu olmayacağının ise gözetilmesi gerekir.
(Şerh No: 16248 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-05-2015 16:03)

Davacının cebri icra ( zorlayıcı yaptırım ) altında Hazineye ecrimisil ödemiş bulunması, ecrimisil öderken ihtirazı kayıt ileri sürmemesi Hazinenin üstün mülkiyet hakkını kabul ettiği anlamına gelmez. Üstelik, kazanım koşulları gerçekleşmiş olan mülkiyet hakkından vazgeçtiğini de göstermez. Bu durum bir kimse kendi aleyhinde beyanda bulunamaz ilkesine de aykırıdır. Tescil isteminin kabulü gerekir.
(Şerh No: 16247 - Ekleyen: Av.Seyhan ŞAHİN - Tarih : 21-05-2015 15:40)

Taşınmaz mülkiyet nakli borcunu içeren sözleşme resmi biçim koşuluna uyularak yapılmadığından geçersiz ise de; 30.09.1988 tarihli ve 2/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda ...
(Şerh No: 16246 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 21-05-2015 12:22)

Kaybedilmiş malda malik gibi tasarrufta bulunma suçunun şikayete bağlı olması nedeni ile müştekinin beyanının alınmasının şart olması bozma nedeni yapılmıştır.
(Şerh No: 16245 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 21-05-2015 08:23)

İİK'nun 264. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararına dayalı olarak icra takibi yapan alacaklı, borçlunun ödeme emrine itirazını gidermek için itirazın tebliğinden itibaren yedi günlük hak düşürücü sürede itirazın kaldırılmasını veya iptalini sağlamak üzere dava açmak zorundadır. Süresinde dava açılmaması halinde ihtiyati haciz hükümsüz kalır.
(Şerh No: 16243 - Ekleyen: Av.Murat BÖLÜKBAŞ - Tarih : 20-05-2015 16:11)

Çalıntı eşyayı tasarrufunda bulunduran kişi hakkında yeterli delil olmaması nedeni ile hırsızlıktan ceza verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 16244 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 20-05-2015 10:04)

Kambiyo senedi vasfını taşımayan senetlerdeki hakkın ciro yolu ile devri mümkün değildir; ancak alacağın temliki suretiyle devredilebilir.
(Şerh No: 16242 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-05-2015 12:37)

Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.
(Şerh No: 16241 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-05-2015 22:20)

04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.[ 13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı nedeniyle]
(Şerh No: 16240 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-05-2015 14:54)

Alacaklının itirazın iptali ilamını ibraz etmek sureti ile ilk takip dosyası olan ilamsız takip dosyası üzerinden icra emri göndererek veya muhtıra tebliğ ettirerek ilamdan kaynaklanan tüm alacaklarına kavuşma imkanı bulunmaktadır. Buna rağmen yeni bir takip açılması yukarıda yer verilen yasal düzenlemeye bağlanmış usul ekonomisi ilkesine ters düştüğü gibi davetin ve hesaplamanın tek dosya üzerinden yapılabilme imkanı bulunduğu halde yeni dosyalara açılması ve her dosyanın değişik şikayetlere ko...
(Şerh No: 16239 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-05-2015 22:00)

Mahkemece ara kararla alacakların hesaplanması için dosyanın bilirkişiye tevdii ile davacı işçiye bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verilmiş; davacı işçi tarafından kesin süre içinde bilirkişi ücretinin yatırılmaması üzerine de davanın reddine karar verilmiştir. Talep edilen kıdem tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının niteliği göz önüne alındığında davanın, hakim tarafından genel hukuk bilgisiyle çözülmesi mümkün olmasına rağmen; bilirkişi ücreti yatırılmadığından ba...
(Şerh No: 16238 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-05-2015 12:30)

İşçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli bir nedene dayanak olabilmesi için objektif ölçütlerin belirlenmesi zorunludur.
(Şerh No: 16237 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-05-2015 22:16)

Davacı işçi şofördür. Trafik kurallarına göre şoförlerin bir günde 9 saatten fazla araç kullanmaları mümkün olmayıp; dosyaya takograf kaydı gibi bir belge de sunulmadığına göre davacının günde 9 saatten fazla araç kullanamayacağı dikkate alınmadan, husumetli tanık beyanlarına itibar edilerek fazla çalışma ücreti alacağına hükmedilmesi hatalıdır.
(Şerh No: 16236 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-05-2015 15:21)

Dosya kapsamına, tanık beyanlarına ve harcırah beyannamelerine göre davacı tır şoförüne ücreti dışında hak ettiği kilometre karşılığında prim ödenmiştir. Davacı tır şoförü, çalışmalarının karşılığında, ücreti dışında hak ettiği kilometre karşılığında prim almasından dolayı fazla çalışmış olsa bile ödenmemiş bir fazla çalışma alacağı bulunmamaktadır.
(Şerh No: 16235 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-05-2015 14:10)

Sağlık Bakanlığının birimi olan "Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu"nun tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti ve temsilci sıfatı olmamakla; temsilde hata sebebiyle davacıya, davasını Sağlık Bakanlığına yöneltmesi için süre verilip yargılama yapılması gerekir.
(Şerh No: 16234 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-05-2015 10:51)

Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir. Davacı işçinin imzasını havi, iş akdinin fesih tarihi olan 15.11.2012 tarihli “İbra ve Feragatname” başlıklı belgeden, hangi alacağın ne miktarda olduğu ve ne surette ödendiği belirtilmeden, davacının bazı işçilik alacakları yönünden davalı işvereni ibra ...
(Şerh No: 16233 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-05-2015 14:14)

2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ikişer veya üçer yıllık süreler, atama tasarrufu ile ilgili olup, vakıf üniversitelerinde çalışacak yardımcı doçentlerle iş sözleşmesinin belirsiz süreli olarak yapılmasına engel bir durum teşkil etmemektedir.
(Şerh No: 16232 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-05-2015 13:15)

2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu m.32 uyarınca davalı işyerinde okutman olarak çalışan davacı ile belirli süreli iş sözleşmesi yapılması mümkündür. Sözleşmenin süreli yapılabilmesi anılan kanuni düzenlemeye dayandığından zincirleme belirli süreli sözleşme yapılması sözleşmeyi belirsiz hale getirmez. Davacının belirli süreli sözleşmeyle çalışması nedeniyle iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün değildir.
(Şerh No: 16231 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-05-2015 13:15)

4857 S.K. m.18 uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışması gerekir. 4857 S.K. m.11, belirli süreli iş akdini yapma serbestisini sınırlandırmış ve iş sözleşmelerinin belirsiz süreli olmasının asıl olması karşısında belirli süreli iş sözleşmesinin varlığını ileri süren taraf bunu ispatla yükümlüdür. Diğer taraftan; Türk Hukuk mevzuatında, belirli süreli iş sözleşmelerinin yapılmasını zorunlu kılan veya buna imkan sağlayan düzenlemel...
(Şerh No: 16230 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-05-2015 12:34)

Davacı vekili, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmamış, 24.10.2011 tarihli dilekçesinde bu yönde bir talepte bulunmuştur. Davalının, davacı tarafın icra inkar tazminatı yönünden iddiasını genişletmesine karşı açık muvafakatı bulunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki talebin reddi gerekir.
(Şerh No: 16229 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-05-2015 19:52)

Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Son kayıt maliklerinin iyiniyetli olduğu mahkemece de benimsendiğine göre TMK'nın 1023. maddesi hükmü gereğince edinimin anılan yasal düzenlemenin koruyuculuğunda olacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
(Şerh No: 16228 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-05-2015 14:50)

Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tazminat isteklerine ilişkindir. Davacının temlik tarihlerinde ehliyetsiz olduğu belirlenmiş; çekişmeli taşınmazların bizzat davacı tarafından uzun süredir şoförlüğünü yapan kişiye gerçek değerin çok altında bir bedelle temlik edildiği; bu kişi tarafından da kısa aralıklarla tapu maliki diğer davalıya satış biçiminde devredildiği saptanmıştır. Dava konusu taşınmazın ve tarafların bulunduğu çevrenin küçük ol...
(Şerh No: 16227 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-05-2015 14:50)

Mahkemece fotokopi olan belgenin yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunmadığından bahisle ( ve davalının yemini üzerine ) ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de; fotokopisi sunulan belgenin aslının Cumhuriyet Savcılığı'nda olduğu anlaşılmakla mahkemenin, belge aslını dosyaya getirterek belgedeki yazının davalıya ait olup olmadığını araştırması ve sonucuna göre hüküm vermesi gerekir.
(Şerh No: 16226 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-05-2015 10:49)

Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahıs, meni müdahale davası açabileceği gibi; dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün, mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedelinin tahsilini de dava edebilir.
(Şerh No: 16225 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2015 16:37)

Amme teşekküllerinin verdikleri kararlar sonunda, plan ve projelere uygun olarak tesisler yaptırmış olmaları veya bu tesisleri kullanmaları veya bu tesislere bakmaları sebebiyle fertlerin uğramış oldukları zararların tazminine ilişkin davalar idari davalardan olmakla bu davalara bakmaya idari yargı vazifelidir. İstimlaksiz el atma halinde açılacak mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini; bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması s...
(Şerh No: 16224 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2015 16:37)

Davacı,taşınmazının İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği gereği imar planlarında su havzasında ve dere mutlak koruma alanında bırakılarak, tasarruf hakkı kullanılamayacak şekilde kısıtlandığından bahisle bedelinin ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlama, taşınmazın maliki yönünden zarar doğurucu sonuçlara yol açabilecek ise de; bu sonuç ya da sonuçlar, bir idari işlem olan Yönetmelik ve imar planlarından; başka bir deyişle idari işlemlerde...
(Şerh No: 16223 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2015 16:36)

Davacılar, paydaşı oldukları taşınmazın ıslah imar planı ile yol yapıldığını, bu yere karşılık kendilerine hisse verilen taşınmazın ise imar planında ağaçlandırılacak alan olarak planlandığından kullanılmasının mümkün olmadığını, tahsis edilen yerin, yürürlükte olan imar planına göre özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu ileri sürerek kamulaştırmasız el atıldığı gerekçesi ile tazminat isteğinde bulunmuşlardır. Somut olayda idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz...
(Şerh No: 16222 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2015 16:35)

TAM YARGI DAVASINDA - ÖN KARAR- ZORUNLU DEĞİLDİR. Mahkemece; İdari eylemden doğan tazminat davalarının ön koşulu olan idari başvuru sonucunda tesis edilen ön kararın, anılan nitelikte bir idari işlem olmadığından, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlem olmaması nedeniyle işin esasının incelenebilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlığa konu taşınmaza yönelik idarece yapılan bir...
(Şerh No: 16221 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-05-2015 22:00)

 Bilgi  [Kamu.K Geçici Madde 6] Geçici 6.Maddenin İPTAL EDİLEN, 6111 Sayılı Kanunla getirilen Geçici 2.Madde Hükmü
(İPTAL EDİLEN MADDE RGT: 22.02.2013 RG NO: 28567 (YÜR. TAR.: 22.08.2013) GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır. Ancak, bu tarihten sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemleri sebebiyle açılan tazminat davalarında verilen ve kesinleşen mahkeme kararlarına istinaden 2...
(Şerh No: 16220 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-05-2015 21:25)

Yalan tanıklık suçunun nitelikli halinin, aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının süresine bağlı olarak, suçun temel şekline oranla daha hafif bir şekilde cezalandırılmasına yol açması, ceza adaletinin sağlanması bakımından adil olmayan sonuçlara sebep olduğundan 5237 S.K. m.272/6'daki "süreli hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına" kuralının, kanun koyucunun ceza siyasetini belirleme konusunda sahip olduğu takdir ye...
(Şerh No: 16218 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-05-2015 14:32)

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ek 2. maddesi 3. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...araç sahibine..." ibaresi ile ikinci cümlesinin "araç sahibi" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olması sebebiyle İPTALLERİNE karar verilmiştir.
(Şerh No: 16219 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-05-2015 14:30)

6183 S.K. Mükerrer 35.maddesinin 5.fıkrasındaki düzenlemenin; vergi ve diğer mali ödev ve sorumluluklarını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getiren kanuni temsilcilerin, sonradan kendilerinin görevde olmadığı ve müdahale şanslarının bulunmadığı bir dönemde gerçekleşen bir eylemden müteselsilen sorumlu tutulmaları sonucunu doğurduğu; bireyin belirsiz ve güvencesiz bir biçimde kendi kusurundan kaynaklanmayan bir nedenle, başkalarının eylem veya ihmali sonucu oluşacak sorumluluğa ortak olmasının...
(Şerh No: 16217 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-05-2015 14:30)

VIII- SONUÇ A- 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle, 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici Madde 6’nın: 1- İkinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 2- Altıncı fıkrasının; a- Birinci cümlesinde yer alan “…sadece...
(Şerh No: 16216 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-05-2015 20:13)

KARAR; KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARINDA GEÇİCİ 6.MADDENİN YOL AÇTIĞI; ZAMAN, DAVA YOLU VE DAVA ŞARTI SORUNLARINA AÇIKLIK GETİRMEKTEDİR. 5999 ve 6487 saylı Yasalarda düzenlenen ve Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6. madde, bir tasfiye yasasıdır. 09.10.1956-04.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlarla ilgili olarak açılacak davalarda uygulanacak usul ve esaslara ilişkin hükümler içerdiğinden daha sonraki uyuşmazlıklara uygulanamayacaktır.
(Şerh No: 16214 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-05-2015 19:55)

6487 saylı Yasanın 21. Maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harca hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 16215 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-05-2015 13:23)

Dava,kira ve damga vergisi alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir. Taraflar arasında aynı tarihli aylık 4.000,00 TL bedelli ve aylık 8.000,00 TL iki kira sözleşmesi mevcuttur ve 4.000,00 TL bedelli olanın, 8.000,00 TL bedelli kira sözleşmesinden sonra imzalandığı tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık; sözleşmelerden hangisine itibar edileceği noktasındadır. 4.000,00 TL bedelli ikinci sözleşmede ilk sözleşmenin feshedildiği ya ...
(Şerh No: 16213 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 13:01)

İlgililerin, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemiyle mahkemeye müracaat etmeden önce, ilk olarak tapu müdürlüklerine, Tapu Sicil Tüzüğünün 75. maddesine aykırı olarak verilen ret kararlarına karşı aynı tüzüğün 26. maddesine göre itiraz yoluna başvurmaları gerektiğinden bu prosedür işletilmeden mahkemeye müracaat edilmiş olmakla davanın usulden reddi gerekmektedir.
(Şerh No: 16212 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:51)

Tarafların, evlilikleri süresince sağlıklı bir cinsel ilişki kuramadıkları, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Davacı kadında, cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik ve psikolojik bir rahatsızlık saptanmamıştır ve cinsel ilişkiden kaçınanın davacı olduğuna ilişkin bir delil de mevcut değildir. Bu halde, sağlıklı bir cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesinde davalı kocanın kusurlu olduğu kabul edilmelidir. O halde boşanmaya sebep olan olaylarda ağırlıklı olarak kusurlu o...
(Şerh No: 16211 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:50)

Saklı paylı mirasçılar, saklı paylarını alamadıkları takdirde, başka bir ifadeyle saklı paylarının ihlal edilmesi halinde mirasbırakanın, tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarrufları hakkında tek başlarına tenkis davası açma hakkına sahiptirler.
(Şerh No: 16210 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:50)

Davacı hakkında davalı şirketin sahibi olduğu internet sitesinde 2011 yılı şubat ayından itibaren saldırgan ve aşağılayıcı ifadeler kullanılmış, 28.2.2011 tarihli ihtarnameyle uyarıda bulunulmasına rağmen uyar-kaldır sistemi işletilmemiş ve uzun bir süre yayına devam edilmiş, makul süre ilkesi de aşılmıştır. İnternet sitesi sahibi olan davalı, yorumların içeriğini denetlemekle yükümlüdür. Zira zararı doğuran saldırı eyleminin gerçekleşmesine elverişli ortamı hazırlayan-kullanıma sunan site sahib...
(Şerh No: 16209 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:50)

HMK.nun 1.maddesine göre, mahkemelerin görevini düzenleyen kurallar kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir. Ayrıca göreve ilişkin kuralların uygulanmasında aleyhe bozma yasağı uygulanmaz.
(Şerh No: 16208 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-04-2015 16:53)

Anlaşmalı boşanma talebiyle açılan davada, davalı verdiği cevapla protokolü kabul etmediğini ve evlilik birliğinin davacının kusurlu hareketleri ile sarsıldığını belirtmiş. Nafaka ve tazminat talep etmiştir. Bu halde; boşanma isteği, bir ıslaha veya yeniden dilekçe verilmesine lüzum bulunmaksızın kendiliğinden anlaşmalı olmaktan çıkar, çekişmeli davaya dönüşür. Dava çekişmeli boşanmaya dönüştükten sonra; mahkeme gerek görmesi halinde; davacıdan iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları öze...
(Şerh No: 16207 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-04-2015 16:45)

Dava; davalı taraflara zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücülerinin kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada davacının yaralandığından bahisle iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili taleplidir. Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş ...
(Şerh No: 16206 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-04-2015 14:14)

Dava; ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedeli olan 8.000 TL'nin (fazlaya dair haklar saklı tutularak) tahsili taleplidir. Dava, 11.10.2010 tarihinde ikame edildiğinden 1086 sayılı HUMK hükümlerine tabi olup, 6100 sayılı HMK m.107'nin uygulanması imkanı olmamasına, dava dilekçesinde her ne kadar fazlaya dair hakların saklı tutulduğu belirtilmişse de dosya arasında ıslah talebini içerir yazılı bir dilekçe ya da duruşmada verilmiş sözlü bir beyan da bulunmamasına rağm...
(Şerh No: 16205 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-04-2015 14:14)

Davacı, davalıya kasko poliçesi ile sigortalı aracının 14.9.2009'da meydana gelen tek taraflı kazada hasarlandığını, sigortaya başvuru yapılması üzerine ödeme yapılmadığını belirterek 14.12.2011 tarihindeki ıslahıyla artırılmış 31.000 TL.nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Islaha karşı süresinde ileri sürülen zamanaşımı def'inin kabulü gerekirken mülga 1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde açılan davada, davanın HMK m.107'de düzenlenen belirsiz alacak dava...
(Şerh No: 16204 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-04-2015 14:13)

Taraflar Almanya'da boşandıktan sonra Türkiye'de henüz tenfizi yapılmadan kadın olan eş ölmüştür. Mirasçısı olan oğul Türkiye'de kararı tenfiz ettirebilir, hukuki yararı bulunmaktadır.
(Şerh No: 16203 - Ekleyen: Av.Suat ERGİN - Tarih : 28-04-2015 17:08)

Davacı kadın, ANLAŞMALI BOŞANMA kararı kesinleşmeden ölmüştür. Böylece evlilik birliği boşanmayla değil, ölümle son bulur. Sonradan hatalı olarak boşanma kararına kesinleşme şerhi verilmesi, evlilik birliğinin boşanma ile sona erdiği sonucunu doğurmaz.
(Şerh No: 16202 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-04-2015 12:38)

Taraflar arasında is sözlesmesinin davacı isçi tarafından "istifa" ile mi yoksa "davalı isveren" tarafından "fesihle" mi sona erdirildigi, davacı tarafça istifa varsa haklı sebebe dayanıp dayanmadıgı ve buna baglı olarak ta davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadıgı noktalarında uyusmazlık bulunmaktadır. Davacı is sözlesmesini 18/08/2012 tarihli dilekçe ile sonlandırmıs bulunmaktadır. Davacının ayrılıs dilekçesinde sebep yazılmamıs olmakla birlikte dosya içeriginden davacın...
(Şerh No: 16201 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-04-2015 13:16)

İŞÇİ ALACAKLARI/BELİRSİZ ALACAK/HUKUKİ YARAR Somut olayda, davacı bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, "kıdem tazminatı" ile "hafta tatili ücreti", "genel tatil ücreti" ve "izin ücreti" alacaklarını talep etmiştir. Davacının davanın açılması aşamasında talep ettiği "alacakların tamamını tam olarak" tespit etmesi mümkün değildir. Talep edilen alacaklar belirsizdir. Davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı vardı...
(Şerh No: 16200 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 22-04-2015 14:26)

Kasten öldürme suçu çocuğa karşı işlenmiş ise, sanığa karşı kendisini savunabilecek durumda olup olmadığına bakılmaksızın TCK'nun 82. maddesinde düzenlenen nitelikli hal uygulanacaktır. Maddedeki "çocuk" sözcüğü ile mağdurun ya da maktulün beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olup olmadığına bakılmaksızın yaşı nedeniyle bir nitelikli hal öngörüldüğünden, sanığın onsekiz yaşını doldurmamış olmasının veya fizik yapısı itibarıyla maktulden daha güçsüz durumda bulunmasının bu ni...
(Şerh No: 16199 - Ekleyen: Av.Pelin ATIGAN - Tarih : 22-04-2015 11:17)

Kasko sigorta poliçesi ile sigorta örtüsüne alınan araçta teminat kapsamında ciddi hasarlar meydana gelmiş, sigorta şirketi de araç bedelini tam olarak sigortalıya ödeyerek hasarlı aracı kendisi almış ve sigortalı, sigorta poliçe genel şartlarındaki hükümler nedeniyle hasarlı aracın mülkiyetini, sigorta şirketinin gösterdiği üçüncü kişilere devretmiş ise; araç maliki sigortalının son alıcıya aracın mülkiyetini devretmesi poliçe genel şartlarındaki hükümler nedeniyle bir zorunluluk olacağından ar...
(Şerh No: 16198 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 22-04-2015 10:53)

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde maktu olarak kararlaştırılan gecikme tazminatı miktarının uzun süreli gecikmelerde dahi taraflar için bağlayıcı olacağının kabul edilmesi sözleşmeyle beklenen yarara, tazminatın konuluş amacıyla iyiniyet kuralları ve hakkaniyete aykırı olacağından; kararlaştırılan tazminat süresiz uygulanamaz. Sözleşmede kararlaştırılan maktu tazminatın ne kadar süreyle tarafları bağlayacağı ve bu süreden sonra miktarın hangi yönteme göre hesaplanacağı hususuna gelince...
(Şerh No: 16196 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-04-2015 16:34)

6101 sayılı Kanun'un 10.maddesi ile 1.7.2012 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılan 6570 sayılı Kanun m.1'de Kanun’un kapsamına girecek taşınmazlar için belediye sınırları içerisinde olma ile belediye sınırları dışında kalmakla birlikte iskele, liman ve istasyonlarda bulunma şartı aranmakta iken; 6098 sayılı Kanun m.339'da kiralananın bulunduğu yer açısından bir ayrıma gidilmemiş ve tüm konut ve çatılı işyeri kiraları Türk Borçlar Kanunu’nun kapsamına alınmıştır. Somut olayda taraflar ara...
(Şerh No: 16195 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-04-2015 15:17)

Arsa sahibi ile yüklenici arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden temlik alınan bağımsız bölümün tapudan üçüncü şahıslara devri nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak tazminat istemli davada ihtiyati tedbire değil, İİK m.257 şartlarının varlığı halinde ihtiyati hacze karar verilebilir.
(Şerh No: 16194 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-04-2015 14:36)

(1) The persons committing offense against the temporary or permanent representatives of foreign countries in Turkey, or the foreign personnel with diplomatic immunity, or agencies of international institutions subject to certain exceptions, are punished according to the provisions of this Law relating to the offenses committed against the public officers. (2) If the offense committed is in the nature aspiration or insult, commencement of investigation and prosecution is bound to complaint of the aggrieved party.
(Şerh No: 16193 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:49)

(1) In case of commission of offense of plunder; a) By use of a weapon, b) By concealing one’s identity, c) Jointly by more than one person, d) By intercepting a person in a residence or business place, e) Against a person who cannot protect himself due to corporal and spiritual disability, f) By taking advantage of terror action carried out by the existing and potential organized criminal groups, g) By securing benefit for criminal groups, h) During the night, the offender is sentenced to imprisonment from ten years to fifteen years. (2) The provisions relating to felonious injury are additionally applied in case of realization of aggravated form of felonious injury during commission of offense of plunder.
(Şerh No: 16192 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:48)

(1) Any person who avoids delivery of a property or forces a person to resist taking over the delivery by use of threat or violence and mentioning that he intends to hurt himself or one of his acquaintances, or to execute an act aimed to violation of one’s corporal and sexual immunity, or to give severe damage to his property, is punished with imprisonment from six years to ten years. (2) The same punishment is imposed if a person is forced to sign a bill which will put him under burden, or to issue a document declaring the bill in hand as void, or to resist delivery of such bill, or to sign a document which may be transformed to a bill in future, or to destroy a bill or to resist destruction of the same. (3) Injury of the victim by any means in such a way to cause loss of conscious and strength to defend oneself is also considered violence in offense of plunder.
(Şerh No: 16191 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:47)

(1) As legal consequences of sentence to imprisonment due to a felonious intent, a person may be disqualified from; a) Undertaking of a permanent or temporary public service; within this scope, such person is suspended from membership in Turkish Grand National Assembly, or office in any department of the State, province, municipality or employment in an institution and corporation controlled by these administrations, b) Use of right of voting or right to be elected, c) Use parental right; assignment in the status of guardian or curator, d) Employment as manager or auditor in the foundations, associations, unions, companies, cooperatives and political parties in the status of legal entity, e) To perform a profession or art as free-lancer or tradesman subject to consent of a professional organization in the status of public institution or public corporation. (2) A person may not use these rights until the punishment of imprisonment is fully executed. (3) The provisions of the above subsections may not be applied in cases where the sentence of the offender acting as guardian or curator is suspended or he is conditionally released. (4) The provisions of the first subsection may not be applicable for the persons whose short-term sentence is suspended or not attained the full age of eighteen on the commission date of the offense. (5) Where a person is sentenced to imprisonment due to misuse of any one of the rights and powers listed in the first subsection, the cou...
(Şerh No: 16190 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:46)

(1) The provisions of this Law relating to minors not attained the full age of twelve on the commission date of offense is also applicable for the deaf and dumb persons not attained the full age of fifteen; the provisions relating to those attained the full age of twelve but not yet completed the age of fifteen are applicable for the deaf and dumb persons who attained the full age of fifteen but not yet completed the age of eighteen; the provisions relating to those attained the full the age of fifteen but not yet completed the age of eighteen are applicable for the deaf and dumb persons who attained the full age of eighteen but not yet completed the age of twenty.
(Şerh No: 16189 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:45)

-(1) A person lacking ability to perceive the legal meaning and consequences of the offense, or having considerably lost the capacity to control his actions due to insanity may not be subject to any punishment. However, security precautions are imposed for such individuals. (2)Even if not to such an extent stated in the first subsection, a person lacking ability to control or direct his actions in respect of offense committed by him is sentenced to twenty five years imprisonment instead of heavy life imprisonment and to twenty years imprisonment instead of life imprisonment. In other cases, on sixth of the punishment to be imposed may be abated. The entire or part of penalty inflicted may be applied as security precaution specific to insane persons, provided that the sentence period remains the same.
(Şerh No: 16188 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:44)

-(1) The children having not attained the full age of twelve on the commission date of the offense, may not have criminal responsibility. Besides, no criminal prosecution may be commenced against such persons; but, it may be deemed necessary to take certain security precautions specific to children. (2) In case a person who attained the age of twelve but not yet completed the age of fifteen on the commission date of the offense does not have the ability to perceive the legal meaning and consequences of the offense, or to control his actions, he may not have criminal responsibility for such behavior. However, security precautions specific to children may be adopted for such individuals. If a person has the ability to apprehend the offense he has committed or to control his actions relating to this offense, then such person may be sentenced to imprisonment from nine years to twelve years if the offense requires heavy life imprisonment; from seven years to nine years if the offense requires life imprisonment. Two thirds of other punishments is abated and in this case, the imprisonment to be imposed for each offense may not be more than six years. (3) A person who attained the full age of fifteen but not yet completed the age of eighteen on the commission date of the offense is sentenced to imprisonment from fourteen years to twenty years if the offense requires heavy life imprisonment; and from nine years to twelve years if the offense requires life imprisonment. O...
(Şerh No: 16187 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:43)

(1) Ignorance of the criminal laws may not be an excuse. (2) However, a person who commits an offence through an inevitable mistake due to his ignorance of the law may not be kept criminally responsible from such offence.
(Şerh No: 16186 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:42)

(1) Offender may be subject to a punishment and imposition of security measures in proportion with the grossness of the illegal acts executed by him. (2) Neither discrimination can be made between the persons in respect of races, language, religion, sects, nationality, color, sex, political tendencies etc. nor a person can be subject to special and different treatment before the laws and courts.
(Şerh No: 16185 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:40)

(1) A person may neither be punished nor be imposed cautionary judgment for an act which does not explicitly constitute an offence within the definition of the Law. Furthermore, application of punishments and security precautions besides those stipulated in this Law is not allowed. (2) No criminal punishment may be imposed based on regulatory transactions of the Administration. (3) Application of provisions of the Laws relating to crimes and punishments by analogy is prohibited. The provisions relating to crimes and punishments may not be interpreted in way to lead to analogy
(Şerh No: 16184 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:40)

(1) The object of Criminal Code is to protect the individual rights and freedom , public order and security, state of justice, public health and environment, and communal peace, as well as to discourage commitment of offences. This Law defines the basic principles for criminal responsibility and types of crimes, punishments and security precautions to be taken in this respect.
(Şerh No: 16183 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:39)

22. maddesiyle 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince, KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE, KARAR VERİLMİŞTİR.
(Şerh No: 16182 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-04-2015 10:05)

Kamulaştırma Kanunu; GEÇİCİ ALTINCA MADDE; Onikinci ve onüçüncü fıkralarının Anayasa'ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLMİŞTİR.
(Şerh No: 16181 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-04-2015 09:54)

 Bilgi  [Kamu.K GEÇİCİ MADDE 7] GEÇİCİ 7.MADDENİN İPTAL ÖNCESİ HALİ
GEÇİCİ MADDE 7 - (EKLENMİŞ MADDE RGT: 11.06.2013 RG NO: 28674 KANUN NO: 6487/22) Mülga 31/8/1956 tarihli ve 6830 sayılı İstimlak Kanununun 16 ve 17 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanunun mülga 16 ve 17 nci maddeleri uyarınca mahkemelerce idare adına tescil kararı verilen kamulaştırmalarda tebligatlar ve diğer kamulaştırma işlemleri tamamlanmış sayılır. Bu kamulaştırma işlemleri sebebiyle hiçbir hak ve alacak talebinde bulunulamaz; kamulaştırmaya veya bedeline karşı itiraz davaları açılamaz; açıl...
(Şerh No: 16180 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-04-2015 09:45)

 Bilgi  [Kamu.K Geçici Madde 6] GEÇİCİ 6.MADDENİN İPTAL EDİLEN SON İKİ FIKRASI
24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar da dahil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır. Bu fıkra uyarınca yapılacak ödemeler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır. (İPTAL EDİLEN FIKRA RGT: 13...
(Şerh No: 16179 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-04-2015 09:42)

Hükmolunan cezadan TCK'nın 16. maddesi uyarınca yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen sürelerin mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeden TCK'nın 16 ve 63. maddeleri gereğince Yunanistan mahkemeleri tarafından verilen cezanın tamamının mahsubuna karar verilmesi, kanuna aykırıdır.
(Şerh No: 16174 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 19-04-2015 14:50)

meskun mahalde ateş edildiğinde para cezasıyla değil hapis cezasıyla etkin bir şekilde cezalandırılması yönünde karar
(Şerh No: 16177 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 18-04-2015 09:55)

PARADA SAHTECİLİK SUÇUNDAN DOĞRUDAN ZARAR GÖRMEYEN VE BU SUÇU TAKİP ETME GÖREVİ DE BULUNMAYAN HAZİNENİN, KAMU DAVASINA KATILMA HAK VE YETKİSİNİN BULUNMAMASI
(Şerh No: 16176 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 18-04-2015 09:42)

YABANCI MAHKEME KARARLARININ GEREKÇELI OLMA ZORUNLULUĞUNUN BULUNMAMASI
(Şerh No: 16175 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 18-04-2015 09:39)

Sanığın, gayri meşru amaç ile şikayetçinin evine girerek hırsızlık yaptığı ve şikayetçinin rızasını hile ile sakatlamış olduğunun anlaşılması karşısında, mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik görülmediğinden ONANMASINA karar verilmiştir.
(Şerh No: 16173 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 17-04-2015 18:37)

Davacı; davalı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi olduğu ve davalının ortak olarak hakkı olan parayı kendisine vermediğini belirterek taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini talep etmiş; davalı adi ortaklık ilişkisini inkar etmiştir. Mahkemece dava, davacının adi ortaklık ilişkisinin delili olarak dayandığı, davalının soruşturma dosyasında verdiği ifadesinin ortaklığı ispata yeterli olmadığından bahisle reddedilmiş ise de; davalının, soruşturma dosyasındaki "sözde ortağım" be...
(Şerh No: 16172 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-04-2015 11:49)

İnanç ilişkisinin varlığı ispatlanmıştır. Tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı bazı gerekçelerle sözleşmenin nitelendirilmesine hataya düşülerek istemin reddi doğru değildir.
(Şerh No: 16171 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-04-2015 16:23)

Mahkemece, vasiyetnamenin açılması usulünce sağlandıktan sonra bu davaya devam edilmek üzere bekletici mesele yapılarak (kesinleştirilmesi) ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. Davanın reddi doğru değildir.
(Şerh No: 16170 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-04-2015 16:08)

Dosya kapsamından ve özellikle dava dilekçesinden davanın, davalının tasfiye halindeki kooperatifin muhasebecisi olduğu dönemde gerekli bildirimlerde bulunmadığı ve zarara neden olduğu iddiasına dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda zararın giderilmesi, haksız eylem faili olduğu iddia edilen davalıdan istenmiş olduğundan davanın husumetten reddi doğru değildir.
(Şerh No: 16169 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-04-2015 15:56)

 Bilgi  [MÖHUK. 54] Çocukların Velayetine İlişkin Kararların Tanınması Ve Tenfizi İle Çocukların Velayetinin Yeniden Tesisine İlişkin Avrupa Sözleşmesi
Kabul Tarihi ve Yeri: 20/05/1980, Lüksemburg Türkiye'nin İmza Tarihi: 20.10.1997 İşbu Sözleşmede imzası bulunan Avrupa Konseyi Üyesi Devletler, Avrupa Konseyi Üyesi Devletlerde, çocuğun çıkarının gözönüne alınmasının, velayeti konusundaki kararlarda, hayatî önemi haiz olduğunu kabul ederek, Çocuğun velayeti konusundaki kararların tanınması ve tenfizini kolaylaştırmaya yönelik önlemlerin alınmasının, çocukların çıkarının daha iyi korunmasını sağlayacağını gözönüne alarak, Bu amaçla...
(Şerh No: 16168 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-04-2015 22:06)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,09680390 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.