Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

 Bilgi  [MK. 305] Gerekçe;Yürürlükteki Kanunun 253 üncü maddesini karşılamaktadır. Maddede, İsviçre Medenî Kanununun 264 üncü maddesi örnek alınmıştır. Madde, henüz ergin olmayanların evlât edinilmelerini, onların evlât edinen tarafından iki yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olmaları koşuluna bağlamaktadır. Böylece, bir kimsenin bakmadığı ve eğitimine hiçbir katkısı olmadığı herhangi bir küçüğü evlât edinmesi engellenmekte ve bir çeşit deneme süresiyle, tarafların birbirlerini tanımalarına da olanak sağlanmaktadı...
(Şerh No: 489 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-11-2013 13:08)

Karayollarında husule gelen kazadan mütevellit tazminat istemiyle ikame olunan dava; özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, 6001 sayılı Yasa'da karayollarının emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırtmak, işletmek, işlettirmek, temizliğini yapmak, yaptırmak şeklinde öngörülen görevlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gele...
(Şerh No: 15053 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-11-2013 11:28)

Davalı Belediye Başkanlığı'nın, yol kazı ve boru döşeme çalışması sırasında, konulması gereken uyarı ve işaretleme levhalarını koymaması nedeniyle meydana gelen kazada, aracında hasar oluşan davacının talep ettiği tazminat davasına bakma görevi adli yargıdadır.
(Şerh No: 15052 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-11-2013 11:11)

Borçlar Kanunu(Eski) 134 üncü maddesi hükmü, "Müruruzaman müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmayan bir borcun müşterek borçlulardan birine karşı katedilmiş olunca diğerlerine karşı da katedilmiş olur." kuralını içermektedir. Bu maddeye göre, müteselsil borçlulardan birine karşı zamanaşımının kesilmesi diğer müteselsil borçlulara karşı da zamanaşımını keser.
(Şerh No: 15038 - Ekleyen: Ömer ÇİFCİ - Tarih : 07-11-2013 21:59)

KATILMA ALACAĞINDA ZAMANAŞIMI 1 DEĞİL 10 YILDIR: Davacı-davalının katılma alacağına ilişkin ıslahın TMK m. 178 uyarınca bir (1) yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu yönündeki bozma kararına, yerel mahkemece “davanın on (10) yıllık dava zamanaşımı süresine tabi olduğu” şeklindeki gerekçe ile direnmesi, yukarıdaki açıklamalar nedeniyle yerinde olup onanmalıdır.
(Şerh No: 14640 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 06-11-2013 14:52)

İtirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödendiği hallerde, alacaklının ödenen kısım yönünden dava açmakta hukuki yararı olmayacağından, ödenen miktar göz önüne alınmaksızın bu kısım için de icra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir. Alacağın varlığının dava tarihi itibariyle belirlenip icra inkar tazminatına hükmedilmesi dava ekonomisi ve yararlar dengesine de uygundur.
(Şerh No: 15051 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 05-11-2013 22:08)

Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde durak...
(Şerh No: 15050 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 05-11-2013 22:03)

Dava; Yargıtay'da hakim olan sanığın, katılanın oğlunun aldığı cezayı kaldırtmak için ilgili Daire hakimleriyle görüşme vaadiyle menfaat temin ettiğine mesnetledir. Hukuk devletinde ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan "in dubio pro reo" kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak ...
(Şerh No: 15049 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-11-2013 12:16)

Günümüzdeki ağır ekonomik koşullar karşısında, eğitimle çalışmayı bir arada sürdürmenin mümkün olmayacağı bir kural ve karine olarak kabul edilmelidir. Davacının, üniversitede okuma arzusu ve bu amaçla hazırlık kurslarına gitmek istemesi onun en tabii hakkıdır. Davanın açıldığı sırada bir petrol istasyonunda cüzi bir miktar maaşla çalışması geçimini temine yönelik (zorunluluktan doğan) bir çalışmadır. O halde, hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan, henüz reşit olmuş ve okuma isteğinde olan kız ...
(Şerh No: 169 - Ekleyen: Av.Gülsüm SEZEN - Tarih : 02-11-2013 23:47)

Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına rağmen eğitimi devam ettiği takdirde kalkmamakta, devam etmektedir. (388/1). Çocuğun MK. 364. maddesi uyarınca ayrıca dava açmasına lüzum yoktur. Bu durumda hiç bir malvarlığı ve geliri bulunmayan davalıya eğitimi sona erinceye kadar davacı babanın bakma yükümlülüğü devam ettiğine göre, mahkemece; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
(Şerh No: 15048 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-11-2013 23:43)

Çocuğun ergin olması, iştirak nafakasının kaldırılmasına neden olacaktır. Ancak eğitime devam etme durumu varsa nafaka kaldırılmayarak yardım nafakası olarak devam etmesine karar verilmesi gerekecektir.
(Şerh No: 15047 - Ekleyen: Samet Can OLGAÇ - Tarih : 02-11-2013 23:39)

Çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası çocuğun ergin olmasıyla sona erecektir. Çocuğun ergin olmasına rağmen eğitimine devam etmesi halinde yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Ayrıca çocuk dava tarihi itibariyle ergin olduğundan dava ehliyetine sahiptir. Bu nedenle husumetin çocuğa velayeten anneye yöneltilmesi mümkün değildir.
(Şerh No: 15046 - Ekleyen: Samet Can OLGAÇ - Tarih : 02-11-2013 23:39)

Anayasa'da ve 2577 sayılı Kanun'da, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin hesabında başlangıç tarihi olarak yazılı bildirimin esas alınacağı kurala bağlanmıştır. Subjektif işlemlere karşı açılacak idarî davalarda, dava açma süresinin işlemeye başlayabilmesi için idarî işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirilmesi zorunludur. "Yasaklama kararları" ilanı gereken düzenleyici işlem niteliği taşımadığından, davanın, yasaklama kararının Resmi Gazete'de yayınlanması tarihinden sonraki bir ta...
(Şerh No: 15045 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-10-2013 15:28)

4734 S.K.'da ihaleden yasaklama kararlarının ayrıca tebliğ edileceğine dair bir hükme yer verilmemiştir, anılan Yasanın 58. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Resmi Gazete'de ilan suretiyle tebliğin gerçekleşeceği görülmektedir. 14.07.2007 tarihinde ilan suretiyle tebliğ edilmesi nedeniyle, bu tarihte öğrenildiği kabul edilen dava konusu yasaklama işlemine karşı, bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde, en son 12.09.2007 tarihine kadar dava açılması gerekirken, 13.09.2007 tarihinde kayda gir...
(Şerh No: 15044 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-10-2013 15:28)

4734 S.K.'da ihaleden yasaklama kararlarının ayrıca tebliğ edileceğine dair bir hükme yer verilmemiştir, anılan Yasanın 58. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Resmi Gazete'de ilan suretiyle tebliğin gerçekleşeceği görülmektedir. 14.07.2007 tarihinde ilan suretiyle tebliğ edilmesi nedeniyle, bu tarihte öğrenildiği kabul edilen dava konusu yasaklama işlemine karşı, bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde, en son 12.09.2007 tarihine kadar dava açılması gerekirken, 13.09.2007 tarihinde kayda gir...
(Şerh No: 15043 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-10-2013 15:28)

Anayasa'da ve 2577 sayılı Kanun'da, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin hesabında başlangıç tarihi olarak yazılı bildirimin esas alınacağı kurala bağlanmıştır. Subjektif işlemlere karşı açılacak idarî davalarda, dava açma süresinin işlemeye başlayabilmesi için idarî işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirilmesi zorunludur. "Yasaklama kararları" ilanı gereken düzenleyici işlem niteliği taşımadığından, davanın, yasaklama kararının Resmi Gazete'de yayınlanması tarihinden sonraki bir ta...
(Şerh No: 15042 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-10-2013 15:28)

İflasın ertelenmesi davalarında borca batıklık analizi yapılırken,davacı şirketin kefaletten doğan borçları da dikkate alınmalı borca batıklık tutarı hesaplanırken kefalet borçları da hesaplamaya dahil edilmelidir.Bu doğrultuda ortaya çıkan tutarı iyileştirme projesinin karşılayıp karşılamadığı da incelenmelidir.Genelde grup şirketler arasında gerçekleşen ve bünyede ki bir şirketin mali durumun bozulmasıyla diğer şirketlerin yapısını da etkileyen kefalet olgusunun göz ardı edilmemesi gerekmekte...
(Şerh No: 15007 - Ekleyen: Ali Rıza ÖZALP - Tarih : 31-10-2013 14:12)

Koltuk takımı, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası, fırın, halı vb. gibi ev eşyaları lüzumlu eşya olup, haczedilmeleri mümkün değil ise de; fiyatı yüksek, muhafaza ve paraya çevrilmesi kolay, alıcısı bulunabilecek olan LCD, Plazma TV, kurutma makinası gibi eşyalar, maddede öngörülen amacın dışında borçlu ve ailesi için gerekli, zorunlu mallardan değildir.
(Şerh No: 15041 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-10-2013 13:13)

İİK geçici 10. maddesinde, 6352 sayılı Yasa değişikliğinin takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı anlaşılmaktadır. Buna göre takip tarihi yasanın yürürlük tarihinden öncesine ait olsa bile, bir takip işlemi olan haciz işleminin Yasanın yürürlük tarihinden sonra yapılmış olması nedeniyle hacizde 6352 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
(Şerh No: 15040 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-10-2013 12:46)

Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için "lüzumlu" olan buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon, koltuk takımı, ütü, fırın, halı, bulaşık makinesi gibi insan onuruna yakışan hayatın sürdürülmesi için varlığı zorunlu olan ev eşyaları haciz konusu yapılamaz. Bu konuda, haciz konusu malın borçlunun haline uygun olup olmadığı ölçütü değerlendirmeye alınamaz.
(Şerh No: 15039 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-10-2013 12:24)

Dava adi ortaklığın tasfiyesi isteminden ibaret olup; davanın değeri dikkate alındığında, davaya, Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekir.
(Şerh No: 15037 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-10-2013 17:30)

Taşınmazda ölünceye kadar bakma akdine mesnetle oturan paydaş, kötüniyetli zilyet sayılamayacağından, bu kişi aleyhine ecrimisile hükmedilemez.
(Şerh No: 15036 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-10-2013 13:27)

Dava; davalı şirketin ortağı diğer davalı adına tapuda kayıtlı iken icra yoluyla satış suretiyle Toprakbank'a ve ondan da TMSF'ye devredilen ve TMSF'den satış suretiyle edinilen taşınmaz hakkında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlidir. Davalı şirket, dava dışı TMSF ile aralarında kira akdi ilişkisi olduğu savunmasında bulunmuştur. Kira ilişkisi hukuki işlem niteliğinde ve yıllık kira tutarı da senetle ispat kuralına tâbi miktarda olmakla; davalı, kiraya dair savunmasını yazılı delille i...
(Şerh No: 15035 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-10-2013 13:27)

İİK m.134 hükmü çerçevesinde ihalenin usulsüzlüğünden bahisle feshi istenebileceği gibi, ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı tescilin yolsuz olduğu ileri sürülerek tapu iptal ve tescil davası açılmasına da yasal engel yoktur.
(Şerh No: 15034 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-10-2013 13:25)

Davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebep aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabilir. Temyize konu dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaasına dayalı olarak ikame edilmiştir. Dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması ve...
(Şerh No: 15033 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-10-2013 13:24)

Dilekçeler teatisi aşaması sonrası ön incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilip davalı kocaya ön inceleme duruşmasına çağrı davetiyesi tebliğ edilmiş ise de davalı koca ön inceleme duruşmasına gelmemiştir. Mahkemece, tahkikat aşamasına geçilip davalı kocanın tahkikat duruşmasına davet edilmesi zorunlu olmasına rağmen bu yasal zorunluluğa uyulmadan davanın esası hakkında hüküm kurulması, davalı kocanın hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır ve bu husus bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15032 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-10-2013 13:23)

Boşanma, maddi ve manevi tazminat ile nafaka istemiyle ikame edilen davada; davalı adına kayıtlı taşınmazlar üzerine tensiple ihtiyati tedbir konulmuştur. Dava konusu olmayan taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağından, uyuşmazlık konusu olmayan davalı adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarına konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar vermek gerekir.
(Şerh No: 15031 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-10-2013 13:21)

Dava tarihinde çalışan ve eşinden daha fazla gelire sahip olan davacı kadının, 30.5.2011 tarihinde işten çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kadının çalıştığı dönemler yönünden tedbir nafakası koşullarının oluşmadığının kabulü ile; davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren değil, işten çıkarıldığı tarihten itibaren tedbir nafakasına karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 15030 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-10-2013 13:19)

BK.nun 44/I maddesi uyarınca, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına katlanmalıdır. Borçlar Kanunu 51/2 maddesi hükmüne göre de, öncelikle haksız fiil sorumlusuna zararın tümü yüklenmiş bulunmaktadır. Sair bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü nedeniyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri de etkilediği kabul ediliyorsa desteğin kusurlu davranışları da aynı biçimde destek görenlere yansır. H...
(Şerh No: 15019 - Ekleyen: Av.İrem DÖNMEZ - Tarih : 25-10-2013 21:43)

Ortaklığın giderilmesi davalarında, gayrimenkulün paylaştırılmasının kat mülkiyeti kurularak giderilmesini, mirasçılar ya da ortak maliklerden birinin istemesi ve gayrimenkulün kat mülkiyeti kurulmaya elverişli olduğunun mahkemece belirlenmesi halinde; KMK'nun 12. maddesinde belirtilen belgelerin ibrazı halinde, gayrimenkul kat mülkiyetine çevrilip, payların denkleştirilip, bağımsız bölümlerin ortaklara ayrı ayrı tahsisine karar verilmesi mümkündür.
(Şerh No: 15029 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-10-2013 13:29)

Davacı tarafından dava dilekçesinin ve duruşma gününün davalılara tebliği için gerekli posta ( tebliğ ) giderinin yatırılmaması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılması ve yasal üç aylık süresi içinde dosya yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
(Şerh No: 15028 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-10-2013 12:18)

Davacı tarafından dava dilekçesinin ve duruşma gününün davalılara tebliği için gerekli posta ( tebliğ ) giderinin yatırılmaması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılması ve yasal üç aylık süresi içinde dosya yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
(Şerh No: 15027 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-10-2013 12:16)

Ölünceye kadar bakma sözleşmeleriyle bakım borçlusuna yapılan temlikte, bakım alacaklısı miras bırakanın irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması; başka bir deyişle temlikin muvazaalı olup olmadığının belirlenebilmesi için, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul nedeninin bulunup bulunmadığı, bakım borçlusu ve diğer mirasçılarla ilişkileri, miras bırakanın yaşı, sağlık durumu, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı gibi olgulardan yararlanılmasında ...
(Şerh No: 15026 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-10-2013 10:15)

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir. Temyize konu davada miras bırakanın elinde bulunan mal varlığının miktarı, tem...
(Şerh No: 15025 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-10-2013 10:14)

Ölünceye kadar bakım sözleşmesinde; bakım alacaklısının, bakım borçlusunun mirasçıları ile sözleşmeyi devam ettirmek istememesi halinde; bakım borçlusunun ölümünden itibaren 1 yıl içerisinde bildirim zorunluluğu var ise de; davacının, eldeki davayı akde aykırılık nedeniyle açtığı gözetildiğinde, bu iddia yönünden taraf delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle hak düşürücü süreden dolayı davanın reddedilmesi doğru değildi...
(Şerh No: 15024 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-10-2013 10:13)

Türk Ticaret Kanunu'nda taahhüt altına girmek için eşin rızası koşulu düzenlenmemiştir. Kıymetli evraklar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 3. maddesine göre ticari iş sayıldıklarından, Türk Ticaret Kanunu hükümleri karşısında genel hüküm sayılan Borçlar Kanunu 584. maddesinin somut olayda uygulama yeri yoktur.
(Şerh No: 15023 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-10-2013 13:48)

Türk Ticaret Kanunu'nda özel hükümler olması sebebiyle; TBK 584 ve 603. maddeleri kambiyo senetlerinde uygulanamaz.
(Şerh No: 15022 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-10-2013 13:38)

Eğer kiracı, kira parasına yukarıda belirtilen biçimde konutta teslim kaydı ile ve takipte itiraza uğramamış miktar üzerinden göndermiş ise alacaklının bu parayı almaması halinde ayrıca tevdii mahalli tayin ettirmemiş ve bu külfete katlanmamış olması nedeniyle tahliyesine karar verilemez. Bu durumda borçlunun değil, alacaklının temerrüdü söz konusudur.
(Şerh No: 15021 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 24-10-2013 12:03)

TBK'nın 88 ve 120. maddelerinin emredici nitelik taşıdığı ve taraflar ileri sürmese de re' sen gözetileceğinin kabulü gerekir. O halde faize ilişkin TBK'nın 88 ve 120. maddelerinin uygulama şeklinin irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre, TBK 88. maddesinden de açıkça anlaşıldığı gibi; faiz (anapara faizi) ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'a göre belir...
(Şerh No: 15020 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 23-10-2013 13:13)

Delillerin değerlendirilmesinde “suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işleyip işlemediğinin” ve hukuki durumunun belirlenmesi görevinin 3713 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 4/a fıkrası uyarınca görevli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilmeden, görevsizlik kararı verilmesi yerine yargılama sürdürülerek hüküm kurulması BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 15018 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 16-10-2013 20:14)

Aralarında menfaat çatışması bulunan iki sanığın müdafiiliğini aynı avukatın üstlenmesi bozma nedenidir.
(Şerh No: 15017 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 16-10-2013 19:26)

Davacı, yerel mahkemece hüküm verilmesinden sonra henüz kesinleşmeden davadan feragat ettiğine göre, böyle bir durumda yerel mahkemenin dosyayı ele alıp ek karar oluşturması ve önceki kararını değiştirmesi artık mümkün değildir. Bu durumda dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi gerekir. Yasada öngörülmemiş ve düzenlenmemiş bir hususta yönetmelikle getirilen düzenlemeye üstünlük tanınamaz.
(Şerh No: 15016 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-10-2013 13:17)

Nafaka talep etme hakkı saklı tutularak "anlaşmalı boşanma" mümkündür.
(Şerh No: 15015 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 09-10-2013 21:06)

Tarafların boşanmasına ilişkin dava dosyasında nafaka isteminden açıkça vazgeçildiği yönünde bir dilekçe veya tutanağa aktarılmış usulüne uygun feragat bulunmamaktadır. Buna karşın boşanma hükmüne esas alınan protokolün 2. maddesinde "...her iki tarafında nafaka ve tazminat hakları boşanma kararında saklı tutulacaktır..." yönünde sözleşme bulunmaktadır. Yoksulluk nafakası talepli davanın; tarafların boşanmasına ilişkin ilamda, yoksulluk nafakası istenmediği ve böylece nafaka takdirine ye...
(Şerh No: 15014 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 09-10-2013 21:03)

Haksız rekabet sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemli açılan davada uyuşmazlığın, TTK hükümlerinin uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerektiğinden, davaya bakma görevi ticaret mahkemesindedir.
(Şerh No: 15010 - Ekleyen: Av.Ferda ÇALGIN - Tarih : 09-10-2013 14:26)

Duruşma günü celseye katılma imkanı olmayan tarafın bu mazeretini bildirip belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağı bulunmaktadır. Davacı tarafın mazeret bildirmeden ya da kabul edilebilir bir mazeret ileri sürmeden duruşmaya katılmaması halinde, HUMK m.409 uygulanır.
(Şerh No: 15013 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-10-2013 23:01)

Mahkemece işlemden kaldırılmasına karar verilmemiş olsa bile, dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren hallerden biri gerçekleştiği anda, dosya işlemden kaldırılmış sayılır.
(Şerh No: 15012 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-10-2013 22:49)

2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilg...
(Şerh No: 15011 - Ekleyen: Av.Ömer Faruk AYDIN - Tarih : 08-10-2013 20:44)

Ön Mesele: Fiili el atma olmasa da yargı yeri Adli Yargıdır. Esası: İmar planında lise alanı, okul alanı ve yeşil alan (park) yeri olarak ayrılmış yerlere idare tarafından fiilen elatılmamış olsa dahi hukuki elatmanın varlığı kabul edilmiştir. Uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin...
(Şerh No: 15009 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-10-2013 20:09)

Boşanma davasının devamı sırasında ara kararı ile takdir edilen ve tedbir niteliğindeki nafakaya ara kararının verildiği tarihten itibaren kanuni faiz istenebilir.
(Şerh No: 15008 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 06-10-2013 12:35)

 Bilgi  [TK. 19] Eski Ticaret Kanunu'nun ilgili 21. Maddesi
1. Ticaret karinesi: Madde 21 - Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Şu kadar ki; hakiki şahıs olan bir tacir, muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele, fiil veya işin ticari sayılmasına halin icabı müsait bulunmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş mahiyetinde olan mukaveleler, kanunda aksine hüküm olmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.
(Şerh No: 15006 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-09-2013 10:16)

Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmışsa, bu oran (sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı), birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. (TBK m. 120/f.2 atfıyla 3095 sayılı Yasa m. 2- adi işlerde %9 + yüzde yüz fazlası yani %9 =18'i; ticari işlerde avans faizinin yüzde yüz fazlasını yani avans faizinin iki katını, (01.01.2011 tarihinden 31.12.2012 tarihine kadar avans faizi %15 olduğundan iki katı olan %30'u ...
(Şerh No: 15005 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-09-2013 16:22)

TBK. 88 VE 120. Maddeler kamu düzenindendir; gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere ve görülmekte olan davalara da derhal uygulanır. Mahkemece, hükmedilecek komisyon ücretinin yukarıda açıklanan şekilde temerrüt tarihinden itibaren yıllık % 18 temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde aylık % 10 (Yıllık 120) faizi ile tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ancak, mahkeme kararının bu şekilde bozulmas...
(Şerh No: 15004 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-09-2013 16:15)

Davaların hangi nedenle reddedildiği konusunda herhangi bir gerekçe belirtilmeden karar oturumundaki beyanlara yollama yapılmak suretiyle hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
(Şerh No: 15003 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 26-09-2013 11:25)

Davacının, yaya olan eşine davalının trafik sigortacısı bulunduğu aracın çarpması sonucu vefat ettiğinden bahisle, destekten yoksun kaldığını belirterek ikame ettiği maddi tazminat davası ticari dava niteliğinde olup, çözümü Asliye Ticaret Mahkemesinin görevindedir.
(Şerh No: 15000 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 21-09-2013 11:08)

Trafik kazası nedeniyle desteklerini kaybeden davacıların, zorunlu trafik sigortası poliçesine dayanarak davalı sigorta şirketinden talep ettikleri destekten yoksun kalma tazminatı konulu dava; Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olmakla ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir.
(Şerh No: 14999 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 21-09-2013 11:08)

Mahkemece, davacının mal beyanında beyan ettiği ve haczedilen taşınır ve taşınmaz malları üzerinde değer tesbitine yönelik araştırma yapıldıktan sonra borç aslı ve hesaplanacak gecikme zammına yetecek miktar mal üzerindeki haczin devamı ile diğer mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 14980 - Ekleyen: Av.İbrahim AKKUŞ - Tarih : 19-09-2013 06:56)

Davacı bankanın, davalının kredi kartı borcunu ödememesi sebebiyle ikame ettiği itirazın iptali davasında; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 2. ve 7. maddeleri uyarınca görülmekte olan davalara da uygulanması gereken TBK'nın emredici nitelikteki 88 ve 120. maddeleri re'sen nazara alınarak hüküm ittihazına gidilmelidir.
(Şerh No: 14998 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-09-2013 17:40)

Dava, 30.04.2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya, Kurumca yapılan tedavi giderlerinin, kazaya sebep olan aracın sürücüsü ile sigorta şirketinden rücuen tahsili istemine ilişkindir. Kurumun; süresinde aktarılmayan prim ve katkı payları için sigorta şirketlerine karşı 5510 S.K. m.89'a göre takip ve tahsil yetkisi bulunmakla birlikte, trafik kazası nedeniyle sigortalıya yapılan tedavi giderleri için 6111 S.K.'un 59.maddesi ile 2918 S.K. m.98'de yapılan değişi...
(Şerh No: 14996 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-09-2013 11:07)

Dava, sigortalının görevlendirildiği arazideki elektrik hatlarındaki arızaların giderilmesi akabinde, işyerine dönerken rahatsızlanması üzerine, hastaneye götürüldüğünde geçirdiği kalp krizi sonucu vefatı sebebiyle; müteveffanın eşi ve çocukları tarafından işverene karşı açılan tazminat davasıdır. Türk Hukuk Sistemi'ne göre; özel bir düzenleme söz konusu olmadıkça; asıl olan kusur sorumluluğudur. İş kazasından doğan maddi ve manevi tazminattan işverenin sorumlu tutulabilmesi için de olayın i...
(Şerh No: 14995 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-09-2013 17:17)

Dava, sigortalının görevlendirildiği arazideki elektrik hatlarındaki arızaların giderilmesi akabinde, işyerine dönerken rahatsızlanması üzerine, hastaneye götürüldüğünde geçirdiği kalp krizi sonucu vefatı sebebiyle; müteveffanın eşi ve çocukları tarafından işverene karşı açılan tazminat davasıdır. Türk Hukuk Sistemi'ne göre; özel bir düzenleme söz konusu olmadıkça; asıl olan kusur sorumluluğudur. İş kazasından doğan maddi ve manevi tazminattan işverenin sorumlu tutulabilmesi için de olayın ...
(Şerh No: 14994 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-09-2013 17:06)

Dava, hayat sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi sigortalının ölüm sebebinin Diabetis Mellitus ve Kalp Yetmezliği olduğunu, SSK karnesindeki bilgilere göre sigortalının poliçenin tanziminden önceki dönemde diabetis mellitus ve kalp yetmezliğinden tedavi gördüğü halde poliçe tanzim edilirken bu rahatsızlığını bildirmediğini iddia etmektedir. Mahkemece, davalı sigorta şirketinden sağlık karnesi örneği ve hasar dosyasının tümü getirtilip, sigortalının, sig...
(Şerh No: 14993 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-09-2013 14:50)

Dava, hayat sigorta poliçesine dayalı vefat tazminatının sigorta şirketinden tahsili istemidir. Sigorta şirketinin iddia ettiği gibi murisin, hastalıklarını sigorta şirketine bildirmediği sabit ise de; uzman bilirkişi kurulu oluşturulup, gizlendiği iddia edilen hastalık veya hastalıklarla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün gizlenen hastalık veya hastalıklardan meydana gelip gelmediği hususu açıklığa kavuşturulmadan davanın reddi doğru görülm...
(Şerh No: 14992 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-09-2013 14:50)

Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile davalı, davacıya ait taşınmazın restitüsyon ve restorasyon projelerinin ve tanıtım dosyalarının hazırlanması işini üstlenmiş, bunların zamanında bitirilmemesi sebebiyle uğranılan zararların karşılanması talebiyle dava açılmıştır. Bu haliyle taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi kapsamında davaya bakmak görevi genel mahkemelere aittir.
(Şerh No: 14991 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 18:34)

Davalının, davacının iletişim, tanıtım, reklam, vb. hizmetleri yürütebilmesi amacıyla ihtiyaç duyduğu internet yazılımlarını hazırlamayı yükümlendiği sözleşme eser sözleşmesidir. Dolayısıyla bu işten kaynaklı ikame edilen menfi tespit davasına bakma görevi fikri sınai haklar mahkemesinde değil ticaret mahkemesindedir.
(Şerh No: 14990 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 18:34)

Dava, düğün organizasyonu kapsamında çekilen kamera kayıtlarının bozuk olmasından dolayı manevi tazminat istemine dairdir. Bu çerçevede taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesine dayanmakla davaya bakma görevi tüketici mahkemesinde değil asliye hukuk mahkemesindedir.
(Şerh No: 14989 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 18:34)

Davacının, davalıya ait taşınmaz üzerindeki yapının mimari projesini çizdiğini, fenni mesuliyet hizmeti verdiğini ve yapı ruhsatını aldığını iddia ederek iş bedeli tutarını taleple ikame ettiği davada; davalı, yanlar arasındaki akdi ilişkiyi inkarla davacının sunduğu belgelerdeki imzaların kendisine ait olmadığını savunmuştur. Taraflar arasında bedeli uyuşmazlık konusu olan işin yapımına ilişkin akdi ilişkinin kurulduğunun davacı yüklenici tarafından yasal delillerle kanıtlanması zorunlu olmak...
(Şerh No: 14988 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 18:34)

Davacının, davalıya statik proje müellifliği hizmeti verdiği iddiasıyla iş bedelinin tahsiline yönelik açtığı davada davalı, aradaki akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Davacı, davalıyla aralarında bulunan akdi ilişkinin ispatına yönelik herhangi bir delil sunmadığından, davanın husumet yokluğu sebebiyle reddi gerekir.
(Şerh No: 14987 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 18:33)

Eser sözleşmesinde kaynaklanan alacağa ilişkin davada davalı, davacıyla aralarındaki akdi ilişki inkar etmiştir. Davacı, dava dilekçesinde "vs. ilgili yasal delil" demek suretiyle yemin deliline dayandığından; mahkemece, davacının davalıya yemin teklifine hakkı olduğu hatırlatılmalı; akdi ilişki bu şekilde ispatlandığı takdirde alacağın miktarı tespit edilerek dava sonuçlandırılmalıdır.
(Şerh No: 14986 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 17:29)

Eser bedelinin tahsili istemiyle ikame olunan davada davalı, davaya yanıt vermemek suretiyle akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, dava konusunun miktarına göre akdi ilişkinin varlığının senetle kanıtlanması gereği açıktır. Yalnız davacı, dava dilekçesinde "her türlü yasal delil" demek suretiyle yemin deliline de dayandığından; mahkemece, davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılmalı ve akdi ilişki yemin deliliyle kanıtlanırsa dava kabul edilmelidir.
(Şerh No: 14985 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 17:29)

Eser sözleşmesine mesnetle alacak talepli davada davalı, akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Bu durumda davacının, genel kurallar içinde davalıya ait aracı tamir ettiğini kanıtlaması gerekir. Alacağın miktarı itibarıyla davacı iddiasını yazılı belge ile ispat etmek zorundadır.
(Şerh No: 14984 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 17:29)

Takip borçlusu ödeme emrine itiraz ederken icra dairesinin yetkisine itirazda bulunmamışsa, icra dairesinin ve İcra Hukuk Mahkemesi'nin yetkisini kabul etmiş sayılır. Bu kural, takip hukuku açısından geçerli olup, mahkemede açılan itirazın iptali davasında etkili değildir.
(Şerh No: 14983 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 11:59)

Alacaklı, yetkisizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 gün içinde takip dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini istemişse ikinci takip birinci takibin devamı olduğundan harç alınmaz. 10 günlük süre geçmişse ikinci takibin birinci takibin devamı olduğu kabul edilemez, yeniden harç alınması gerekir.
(Şerh No: 14982 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-09-2013 11:55)

Murisin mirasçısı sıfatıyla icra takibi yapılan borçlu, mirası reddettiğini bildirerek hakkındaki takibin iptalini icra mahkemesinden şikayet yoluyla isteyebilir. Bu konudaki şikayet taraf ehliyetine ilişkin olup, kamu düzeni ile ilgili olduğundan süreye tâbi değildir.
(Şerh No: 14981 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-09-2013 10:54)

Muhatabın haberdar olmadığını beyan ettiği tebligat gereğini yerine getirmek üzere işlemlere başlamış, vekili aracılığıyla açtığı davalarda satışın tedbiren durdurulmasını talep etmiş olmakla artık, vekilin de haberdar olduğu açık olan satış tarihinin tebliğ edilmediğinden bahisle tebligat yokluğuna dayanarak ihalenin feshini talep etmesi açıkça TMK.' nun 2.maddesindeki iyiniyet kurallarına da aykırılık teşkil etmektedir.
(Şerh No: 14979 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 12-09-2013 09:46)

Taraflar arasındaki ihale sözleşmesinde; sözleşmenin feshine ilişkin şartları düzenleyen maddede, sözleşmenin idarece veya yüklenici tarafından feshedilmesine ilişkin şartlar ve sözleşmeye ilişkin diğer hususlarda 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin bu hükmü delil sözleşmesi niteliğinde olmakla mahkeme ve Yargıtay'ca re'sen gözetilir.
(Şerh No: 14978 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-09-2013 14:01)

Taraflar arasındaki ihale sözleşmesine göre idare, %20 oranında fazla imalatı sözleşme bedelleriyle yükleniciye yaptırmak hakkını haizdir. Bakanlık da bu madde uyarınca yükleniciden %20 oranında fazla imalat yapılmasını isteyerek işbu fazla imalat için de ek kesin teminat almıştır. Yüklenicinin %20 oranındaki fazla imalatı teslim etmemesi üzerine ihale sözleşmesi, davacı Bakanlık tarafından haklı olarak feshedilmiştir. Bu durumda Bakanlık; kesin teminat ve ek kesin teminatları gelir kaydet...
(Şerh No: 14977 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-09-2013 13:54)

Belirsiz alacak davası kavramı 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. Maddesi ile getirilmiştir. Belirsiz alacak davası öncelikle bir tür eda davasıdır. Eda davasından farkı ise, talep sonucunda istenilen alacağın dava açıldığı anda tam olarak belirlenmemesidir. Belirsiz alacak davasında davanın belirsiz alacak davası olduğu belirtilmelidir. Belirsiz alacak davası açıldığında, alacak yargılama aşamasında belirli hale geldiğinde, ıslah dilekçesi ile mi...
(Şerh No: 14973 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 06-09-2013 12:05)

Davacının işyerinde yaptığı işin niteliği dikkate alındığında tanık beyanlarına göre yapılan fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınmasının dosya içeriğine uygun düştüğü anlaşıldığından hesap raporundaki tanık beyanlarına göre yapılan fazla çalışma ücretinden hakkaniyet indirimi yapılması hususu da gözetilerek hüküm altına alınmaması BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 14976 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 04-09-2013 20:42)

Davacıya karşı yürütülen psikolojik tacizin ( mobbing )manevi yapısını olumsuz olarak etkileyecek ağırlıkta bulunduğu anlaşılmıştır; idarenin, hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle üzüntü ve sıkıntı yaşayan davacının zararını tazmini gerekir.
(Şerh No: 14975 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-09-2013 08:54)

Dava Konusu İşlem: İhaleye katılan ortak girişimin teklifi değerlendirme dışı bırakılıp geçici teminatı gelir kaydedilmiştir. Bu duruma sebep gösterilen husus: Ortak girişim ortağı gerçek kişi hakkında “ihaleye fesat karıştırma suçu”ndan dolayı kamu davası açılmış olmasıdır. Danıştay: İhale tarihinde gerçek kişi ortak hakkında “ihalelere katılmaktan yasaklanması”na dair mahkeme ve/veya idare kararı bulunmadığından ortak girişim hakkında: * 4734 S.K.’un 11. maddesinin uygulanamayacağına ve böy...
(Şerh No: 14974 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-08-2013 09:45)

A____'ya ait taşınmaz üzerinde yapılan eser sözleşmesi gereği, yüklenici N____tapusuz daireler inşa etmiş, A___kendisine mal edilen bu daireyi daha sonra davalı N____ye ölünceye kadar dairede oturabilme veya dilerse kiraya verebilme şartıyla satmış ve bedelini almıştır.Davacı mirasçı, murisi A____ ile davalı arasında gerçekte böyle bir anlaşma olmadığını ileri sürerek miras hükümlerine dayanmıştır. Mahkemece davacının murisi A___ ile davalı arasında eser sözleşmesinden sonra bir anlaşma yapılmı...
(Şerh No: 14943 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-08-2013 18:00)

Dava dilekçesindeki açıklamalar ve hukuki nitelendirmeye göre istek, nizalı taşınmaz üzerinde bulunan davalılara ait seradan bahisle, TMK.981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir. Bilindiği üzere YİBK. 09.10.1946 tarih, 1946/6 Esas, 1946/12 sayılı kararında ["…MK.896(TMK.983) madde uyarınca, bir taşınmazda zilyetliği tecavüze uğrayan kimsenin bu hakkının korunması için açacağı davada; şeye malik olduğunu veya zilyetlik hakkını beyana lüzum olmadan sadece zilyetlik...
(Şerh No: 14947 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-08-2013 17:48)

Davacılar, davalılardan zilyetlik devir sözleşmesi ile tapuda Hazine adına kayıtlı arazinin bir kısmı üzerindeki zilyetlik haklarını devir aldıklarını,dört yıldır taşınmaz üzerinde zilyet bulunduklarını,davalıların zilyetliklerine tecavüzde bulunduklarını açıklayarak davalıların tecavüzlerinin önlenmesini, çekişmenin giderilmesini ve zilyetlik durumunun tespitini istemişlerdir.Davalılar, taşınmazın kendi zilyetliklerinde bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.M...
(Şerh No: 14946 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-08-2013 17:38)

Davacı, dava konusu taşınmazlara davalının elatmasının önlenilmesi ve yasal faizi ile birlikte işgal tazminatı isteminde bulunmuş, Davalı, taşınmazların zilyedliğinde bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş, Mahkemece, dava konusu parsellerin tapuda Hazine adına kayıtlı bulunduğu, taraflarla ilgisi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa davacının zilyedliği haksız olsa bile malik dışında saldırıda bulunan kişilere karşı TMK. 982 ve 983 . madde...
(Şerh No: 14945 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-08-2013 17:32)

Davacı, kendi üzerinde kayıtlı biçerdöveri davalı F____ M____´e satıp teslim ettiği halde parasını alamadığını, ismi geçen davalının muvazaalı olarak yaptığı satışlar neticesi biçerdöveri diğer davalı A____K____D____´e noterden satıp teslim ettiğini bildirerek davalılar adına mevcut tescil belgelerinin iptali ile biçerdöverin kendi adına tescilini talep etmiştir.Davalılardan A____K____D____kendisinin sahiplik belgesi olan F____M____'den noterden yapılan satışla ve iyiniyetli olarak biçerdöveri s...
(Şerh No: 14949 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-08-2013 17:25)

[Menkul malın zilyedi onun maliki addolunur.(743 Sayılı MK.898/1)]=[ Taşınırın zilyedi onun maliki sayılır.(4721 Sayılı TMK.985/1)] Evlilikte karı koca menkul mallara birlikte zilyet olduklarına ve herbirinin zilyetliği asli zilyetlik biçiminde tezahür ettiğine göre, bu eşyanın taraflardan hangisine ait olduğu kesin olarak kanıtlanmadığında, sözü edilen mülkiyet karinesine itibar edilerek ihtilaflı eşyanın ortak olduğunun kabulü gerekir.
(Şerh No: 14950 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-08-2013 17:19)

Dava dilekçesindeki açıklamalar ve hukuki nitelendirmeye göre istek TMK.981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir. O halde, bu davada öncelikle çözüme kavuşturulması gereken husus, davacının somut olayda, davalılara karşı üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunup bulunmadığıdır.Bu bağlamda teknik bilirkişinin rapor ve krokisi incelendiğinde, kırmızı renkle gösterilen dava konusu parsel dahilinde bulunan taşınmaz bölümünün 10-15 yıldır davalıların zilyetliğinde bu...
(Şerh No: 14951 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-08-2013 10:49)

(Amended: July 02,2012 - Act No:6352 Article:90) (1) The person who attempts unlawfully to influence members of the judiciary, legal expert or witness to make a decision or establish a transaction or make a declaration which will give result in favour of or against one of parties of the trial, suspect or accused, intervening parties or victims in order to restrain to bring out the truth or create an injustice in a trial being heard or an investigation being conducted, shall be punished with imprisonment from two to four years. (2) In case deed in the first paragraph which constitutes crime constituted any other crime also, penalty which will be imposed is increased up to its half according to the provisions of conceptual aggregation.
(Şerh No: 11330 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 28-08-2013 17:45)

 Önerge  [TK. 29] (1) Tescil istemi elektronik imza ile ya da bizzat imzalanmış dilekçe ile yapılır. (2) Dilekçe sahibi elektronik ya da gerçek kimliğini ispat etmek zorundadır. Dilekçedeki imza noterlikçe onaylanmışsa, ayrıca kimliğin ispatlanmasına gerek yoktur.
(Şerh No: 14972 - Ekleyen: Fahri ÖZSUNGUR - Tarih : 26-08-2013 15:31)

 Önerge  [TK. 15] İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve Vergi Usul Kanununun 177/1-3 maddelerindeki şartları taşıyan nitelikte birinci sınıf tacir niteliğinde olmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır.
(Şerh No: 14971 - Ekleyen: Fahri ÖZSUNGUR - Tarih : 26-08-2013 11:20)

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı iş bedelinin tahsili konuludur. Davalı, müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını belirterek akdî ilişkiyi inkâr etmiştir. Talep olunan miktar ve akdî ilişkinin inkâr edilmiş olması hususu dikkate alındığında; sözleşmenin varlığını iddia eden davacı şirketin, arada eser sözleşmesi ilişkisi olduğunu yazılı belge ile kanıtlaması zorunludur.
(Şerh No: 14970 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-08-2013 16:10)

TTK m.23 hükmünce 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde fatura içeriğinin kesinleşmesi kuralı ancak akdî ilişkinin varlığı halinde uygulanır; somut olayda sözleşmeler dışı fazla imalata dayanıldığından itiraz edilmemesi halinde fatura içeriğinin kesinleştiğinden söz edilemez.
(Şerh No: 14969 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-08-2013 15:15)

Taraflar arasındaki, kiralanan gayrimenkuldeki bir kısım tadilat işlerinin yapılmasına dair eser sözleşmesinin bedeli dava edilmiş olup, bedel konusunda yazılı bir sözleşme mevcut olmadığından; işin bedelinin, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerekir. Mahkemece iş bedeli belirlenmeden fatura bedeli ile bağlı kalınarak hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
(Şerh No: 14968 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-08-2013 15:05)

Davacı ön inceleme safhasındaki duruşmaya gelmemiş ise de; davalının davayı takip etmeyeceğine dair açık bir beyanı bulunmadığından ve tahkikat aşamasına geçilmesini istediği görüldüğünden; tahkikat aşamasına geçilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken HMK m.150'nin uygulanması hatalıdır.
(Şerh No: 14967 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-08-2013 14:39)

İşe iade davalarında asıl işveren ile alt işveren ilişkisinin söz konusu olduğu durumlarda, davalı taraflar yönünden bir çeşit şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığı vardır. İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, mahkemece dava hemen reddedilmemeli, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmeli, aksi halde dava sıfat yokluğundan reddedilmelidir.
(Şerh No: 14966 - Ekleyen: Av.Muhammet TÜMER - Tarih : 24-08-2013 14:15)

22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 319. maddesinde yer alan “…ve her halde evlât edinme işleminin üzerinden beş yıl…” ibaresinin, Anayasa’nın 2., 11., 13. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir. İbare iptal edilmiştir.
(Şerh No: 14965 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 23-08-2013 20:14)

Davacı,murisinden intikal eden tapusuz gayrimenkuller üzerinde tek mirasçı olması sebebiyle hakkı bulunduğu, ayrıca önceki malikle birlikte 20 yılı aşkın zilyet olduğundan bahisle taşınmazın tapuda adına tescilini istemiştir. Davaya harcını ödeyerek müdahale edenler ise, dava konusu bir kısım taşınmazın, davacının anne babası(murisleri) tarafından kendilerine "ölünceye kadar bakıp gözetmek şartıyla hibe" senediyle bağışlandığını, zilyetliğin devredildiğini açıklayarak davacının açtığı davanın...
(Şerh No: 14942 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 23-08-2013 16:32)

Limited şirket müdürlüğü görevini yerine getirmede ve bu amaçla giderler yapmakta şirket ana sözleşmesi ve ortaklar kurulu kararı ile bağlı olan şirket müdürü, dava dışı ve şirkette kişisel olarak pay sahibi olmayan bir kişinin beyanlarına dayanarak statüye aykırı biçimde harcama yapmasında şirkete karşı şahsen sorumludur.
(Şerh No: 14964 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-08-2013 13:16)

Dava, teslim edildiği halde primi ve vergi borcunu ödemediği iddia edilen muhasebeci ile denetleme görevini yapmayan kooperatif müdürü aleyhine açılmıştır. Bu dava, müdür yönüyle bir sorumluluk davasıdır ve 1163 S.K. m.98 atfı ile 6762 sayılı TTK m.341-342'ye göre, böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulca davanın ikamesi yolunda karar alınması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerekir. Yukarıda açıklanan yasa hükümleri yerine getirilmeden ve menfaat çatışması sonucunu doğuran...
(Şerh No: 14963 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-08-2013 12:34)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,11428094 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.