Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2001/4-135, Karar: 2001/200 İçtihat

Üyemizin Özeti
Dava konusu; davacıyı, 6570 sayılı Yasanın 7/c maddesine mesnetle tahliye ettirdikten sonra 6570 S.K. m.15/1'e aykırı hareket eden davalı aleyhine ikame olunan kira farkından doğan zararın, taşınma giderlerinin, kâr yoksunluğunun ve tadilat giderlerinin talep edildiği davadır.

Anılan durumda tazminatın hesaplanması için zararın kapsamının belirlenmesi gerekir ve tazminat miktarı da hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır.

Bu meyanda somut olayda yapılması gereken; tahliye edilen işyerinin emsallerine göre ve kira tesbiti istendiğinde getireceği kira bedelinin belirlenip bu miktarla, davacının yeni kiralanana ödediği miktar arasındaki farkın tazminat hesabında esas alınmasıdır.
(Karar Tarihi : 28.02.2001)
"Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 12. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 1995/611 E.- 1999/779 K. gün ve sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 21.3.2000 gün ve 1999/11138 E.- 2000/2465 sayılı ilamiyle; (... Dava, 6570 sayılı Yasa'nın 15. ve 16. maddeleri hükümlerine dayanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalı, davacının kiracı olduğu taşınmazı satın aldıktan sonra eşinin ihtiyacına dayanarak tahliye davası açmış ve davacıyı icra yolu ile tahliye ettirmiştir. Daha sonra davalının bu yeri üçüncü kişiye kiraya vermesi üzerine, davacının şikayeti ve açılan ceza davası sonucunda davalı, 6570 sayılı Yasanın 7/c ve 15, 16. maddelerine aykırı davranıştan mahkum olmuştur. Davacı, taşınmazı boşalttıktan sonra daha yüksek kira bedeli ödeyerek başka bir işyerini kiraladığını belirtip kira farkından doğan zararını, taşınma giderlerini, kâr yoksunluğunu ve tadilat giderlerini istemiştir. Mahkemece, zarar tesbit bilirkişi raporu esas alınarak yalnızca kira farkından doğan tazminat miktarına hükmedilmiştir. Karar davalı yanca temyiz edilmiştir.

Davacı, tahliye olduğu taşınmazda son olarak aylık 3.300.000 lira kira bedeli ödemekte iken, yeni kiraladığı işyerini 1. yıl için 15.000.000 net aylık kira bedeli karşılığı kiralamıştır. Yeni kiraladığı yer, eski işyerine yakın bir mesafede olup daha az işlek olduğu bilirkişi raporu ile anlaşılmaktadır. Zarar tesbit raporunda davacının son olarak tahliye ettiği yere ödediği 3.300.000 lira kira bedelinin yıllık % 65 oranında artışa tabi tutularak bulunan 3 yıllık kira miktarı ile yeni kiralanan yere ödenecek 3 yıllık kira miktarı arasındaki fark kira farkı zararı olarak belirlenmiş olup mahkemece bu miktar hükme esas alınmıştır.

Davada çözümlenmesi gereken sorun, zararın kapsamının belirlenmesidir. Tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır. Davacı, tahliye edildiği işyerinde 1987 yılından beri kiracı olup eski kiracıdır. Davalı bu işyerini satın alıp, ardından açtığı tahliye davası ile davacıyı bu yerden çıkarmıştır. Satın aldıktan sonra davacıya bu yerde kira sözleşmesini devam ettirmesi yönünde bir irade beyanı ve davranış içinde bulunmamıştır. Davacının eski kiracı olarak bu yere ödediği kira bedeli 3.300.000 lira olup, bilirkişi bu miktarı % 65 artırıma tabi tutularak eski yere ödemesi gereken kira bedelini bulmuştur. Oysa somut olayda yapılması gereken eski kira sözleşmesine dayalı miktarın % 65 artırımı değil, tahliye edilen işyerinin emsallerine göre ve kira tesbiti istendiğinde bu yerin getireceği kira bedelinin belirlenip bu miktarla, yeni kiralanana ödenen miktar arasındaki farkın tazminat hesabında esas alınması gerekirdi. Bu nedenle zarar kapsamının belirlenmesinde uygun olmayan hesaba dayalı bilirkişi raporunun esas alınarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.02.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Gayrımenkul Kiraları Hakkında Kanun MADDE 15 :Kiralayan 7 nci maddenin b, c, d bentlerinde yazılı sebeplerden dolayı tahliye ettirdiği gayrimenkulü mücbir sebep olmaksızın üç sene müddetle eski kiracısından başkasına kiralayamaz.

ç fıkrasına göre tahliye edilen gayrimenkuller eski hali ile, mücbir sebepler olmadıkça üç sene müddetle başkasına kiraya verilemez.

ç fıkrasına istinaden tahliye edildikten sonra imar planına göre yeniden inşa veya esaslı şekilde tadil veya tevsi edilen gayrimenkullerin yeni hali ile ve yeni kira bedeli ile bir mesken veya bir ticarethane yerini eski kiracının kiralamağa tercih hakkı vardır. Bu hakkın, kiralayanın, yapacağı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde kullanılması şarttır.

Bu maddeye göre tercih hakkı bertaraf edilmedikçe, gayrimenkul üç yıl müddetle başkasına kiralanamaz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 28-11-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02659702 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.