Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2002/9-596, Karar: 2002/662 İçtihat

Üyemizin Özeti
İşveren tacir ile işçisi arasında akdedilen hizmet akdi ticari iş mahiyetinde olmadığından hizmet akdinde kararlaştırılan fahiş cezai şarttan indirim yapılabilir.
(Karar Tarihi : 02.10.2002)
Dava, sözleşme tazminatı ve ücretin ödetilmesi isteğine ilişkindir.

Davacı vekili davacının 15/12/1997 tarihli sözleşme ile çalışırken işverenin haksız olarak hizmet akdini feshettiğini, sözleşmenin 2. maddesinde "aylık 3500 DM ödeneceğinin" 9. maddesinde ise, "2 yıllık, süreden önce işverenin personeli işten çıkarması halinde 6 aylık ücretin ceza olarak ödeneceğinin" kararlaştırıldığını ileri sürerek 3.570.000.000.-TL. cezai şart ile ödenmeyen 5 günlük ücretinin ödetilmesini istemiştir.

Davalı işveren vekili, davacının asgari ücretle çalıştığını, hizmet sözleşmesindeki ücret ve cezai şart miktarının işçi tarafından sonradan kötü niyetle doldurulduğunu, sözleşmenin gözönünde bulundurulamayacağını, kaldı ki, cezai şart alacağı fahiş olduğundan indirime tabi tutulması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin, dosyadaki belgeye göre aylık 250.000.000 TL. ücretle çalışıldığı, bu nedenle 1.500.000.000 cezai şart alacağının ödetilmesine" dair verdiği kararı davacı vekili "sözleşmede kararlaştırılan ücretin esas alınması gerektiğini davalı vekili aralarında sözleşme bulunmadığını, cezai şartın tenkise tabi tutulması gerektiğini beyanla temyiz etmiş, Özel Daire; "tarafların sair temyiz itirazlarını reddederek, davalıdan hizmet sözleşmesinin aslının istenmesi, sözleşmenin aslının ibraz edilmemesi halinde aylık ücretin 3500 DM. olarak belirlenmesi, sözleşme aslında ücret kısmının boş olması durumunda ise, şimdiki gibi karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Mahkemece bozma kararına uyulmuş, bozma kararı uyarınca inceleme yapılarak "işverenin sözleşmenin aslını sunmadığı, bu nedenle aylık ücretin sözleşmeye göre 3500 DM" cezai şart alacağının 3.247.230.000 TL. olduğu gerekçesiyle 3.247.230.000 TL. cezai şart alacağının tahsiline" karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Yüksek Özel Daire'ce "hüküm altına alınan cezai şart fahiş olduğundan Borçlar Kanununun 161/son maddesine göre indirime tabi tutulmalıdır" gerekçesiyle oyçokluğu ile bozulmuştur. Mahkeme, "davalının cezai şarttan indirim yapılması gerektiğine" ilişkin temyiz itirazlarının Özel Daire'ce reddedildiği, bozma kararına uyulmakla bu yönün davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu, kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiş istisnalar da bulunmadığından cezai şarttan indirim yapılamayacağı" gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir.

Her ne kadar, "cezai şarttan indirim yapılması gerektiğine" yönelik davalı temyizi reddedilmiş ise de, Özel Daire'ce bu husus; ilk kararda hükmedilen 1.500.000.000 TL. cezai şart alacağının fahiş olmadığı düşüncesiyle bozma nedeni yapılmamıştır.

Ne var ki, mahkeme, bozma kararına uyarak "aylık ücretin 3500 DM. olduğunu kabul ile 3.247.000.000 TL. cezai şart alacağına hükmettiğinden" bu durumda, bozma kararına uyulmakla davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hak sadece 1.500.000.000 TL. cezai şart alacağı için söz konusudur. Bu miktarın dışında usuli kazanılmış hakkın varlığından söz edilemez.

Kaldı ki, Borçlar Kanununun 161/son maddesinde yazılı, fahiş olan cezai şartın hakim tarafından indirilebileceği kuralı kamu düzeni ile ilgili olup, ticari olmayan işlemlerde borçlu ileri sürmese bile hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılamayacağını kendiliğinden (resen) gözetmelidir. (H.G.K. 26/12/2001 gün 2001/9-1175 E., 2001/1166 K., 13.H.D. 28/1/1987 86/6498-87/405 K.). Somut olayda tacir olan işveren A.Ş. ile işçi arasındaki ilişki ticari iş niteliğinde olmayıp 1475 sayılı İş Yasasının hükümlerine bağlı hizmet akti olduğundan T.T.K. 24.maddesi uygulanmaz ve B.K. 161/son maddesi uyarınca hakim fahiş gördüğü cezai şarttan kendiliğinden indirim yapmalıdır. (H.G.K. 15/10/1997 gün, 1997/9-486 E., 1997/822 K.). Ticari işlemlerde dahi hakimin cezai şartın ahlak ve adaba aykırı olup olmadığını incelemesi gerektiği Hukuk Genel Kurulunun 20/3/1974 1970/T.1053 E., 222 K. kararında kabul edilmiştir.

O halde, mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararında açıklanan gerektirir nedenler ve özellikle yukarıda belirtilen ilkeler gözönünde bulundurularak cezai şarttan uygun oranda indirim yapılması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Üye Notu : İşbu kararın özet bölümü tarafımızdan yazılmıştır
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu MADDE 24 :4. ÜCRET VE CEZANIN TENKİSİ:

       Tacir sıfatını haiz bir borçlu, Borçlar Kanununun 104 üncü maddesinin 2 nci fıkrasiyle 161 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında ve 409 uncu maddesinde yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasiyle bir ücret veya cezanın indirilmesini mahkemeden istiyemez.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 20-11-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02282405 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.