Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

T.C YARGITAY 3.C.D. 2007/4265 E. 2007/3641 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Çocuk Koruma Kanunu’nda suça sürüklenen çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarına çocuk hakimi tarafından karar verilebileceği halde, adli kontrol ve tutuklama kararına hangi merciin karar verilebileceği belirtilmediğinden bir ceza muhakemesi tedbiri olan tutuklama kararı Çocuk Koruma Kanununda bir düzenleme bulunmadığından anılan Kanunun 42/1. maddesi delaletiyle Ceza Muhakemesi Kanununun <Tutuklama Kararı> başlıklı 101/1. maddesi uyarınca çocuk hakkında soruşturma evresinde tutuklama kararını Sulh Ceza Hakiminin vermesi gerektiği anlaşılmakla;karar BOZULMUŞTUR.
(Karar Tarihi : 19.04.2007)
Yaralama suçundan şüpheli Z____ hakkında yapılan soruşturma evresi sırasında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100, 101/1. maddeleri uyarınca tutuklanmasına dair A____ Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan talep üzerine, soruşturma evresinde tutuklamanın Sulh Ceza Mahkemesinden talep edilebileceği ve görevli olmadığından bahisle, evrakın görevli ve yetkili A____ Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine ilişkin A____ 1. Çocuk Mahkemesinin 07.11.2006 tarihli ve 2006/52 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile görevsizlik kararının kaldırılmasına dair A____ 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.11.2006 tarihli ve 2006/359 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı 31.01.2007 gün ve 004719 sayılı dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.2003 gün ve KYB 2007/24967 ihbarnamesiyle Yargıtay İkinci Ceza Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmiş olup, anılan Dairece 12.03.2007 gün, 2007/2703 - 3643 sayılı görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmekle incelendi.

Mezkur ihbarname ile;

Dosya kapsamına göre, soruşturma evresinde çocuk suçlu hakkında tutuklama kararını vermeye yetkili ve görevli mahkemenin Çocuk mahkemesi olduğundan bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de;

Bilindiği üzere; 07.03.2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 42. maddesinde Çocuk Koruma Kanununda hüküm bulunmayan hallerde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 101. maddesinin birinci fıkrası uyarınca da hükmüne yer verildiği anılan kanun'da ceza muhakemesinin ve olmak üzere iki evreye ayrıldığı, keza Kanunun 162. maddesinde şeklinde bir düzenleme mevcut olup, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nda da muhakemenin ve olarak ikiye ayrıldığı, ancak soruşturma evresinde tutuklama veya adli kontrol gibi ancak hakim tarafından yapılabilecek bir soruşturma işlemi ile ilgili olarak, hangi hakim tarafından karar verileceği hususunun gösterilmediği, bunun da zikredilen hususlarda kanun koyucunun amacının genel hükümlere göre işlem yapılması olduğunu gösterdiği,

Keza, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 26. maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen hükmü nedeniyle, soruşturma evresinde yasa kapsamına giren ve suç işleyen çocuklara ilişkin tutuklama kararlarının çocuk mahkemeleri tarafından verilebileceği ileri sürülebilirse de Kanun'un hükümet gerekçesine bakıldığında madde metninde belirtilen tedbirlerin açıkça gerek Çocuk Koruma Kanunu ve gerekse diğer kanunlarda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler olarak belirtildiği, oysa tutuklama ve adli kontrol kararlarının Ceza Muhakemesi tedbiri olduğu, bu nedenle bu kapsama girmeyeceği gözetildiğinde, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu ihbar olunduğu anlaşıldı.

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanun'unda; suça itilen çocuk yaştaki şüphelilerin soruşturma evresinde anılan Kanunun 5. inci ve devamı maddelerinde başlığı altında şüpheli çocuğu korumak için bir dizi tedbirler öngörülmüş, Kanunun 7. inci maddesinde ise, belirtilmiş, 8. inci madde de vurgulanmıştır.

5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 20. maddesinde başlığı altında belirtilen Ceza Muhakemesi Kanununun 109. maddesinde sayılanlara ilave olarak bazı tedbirler öngörülmüş, aynı maddenin 2 inci fıkrasında ise; şeklinde düzenleme getirilmiş ve adli kontrol tedbirleri arasında gösterilen tutuklama kararını hangi merciinin vereceği konusunda bir düzenleme bulunmamaktadır.

Çocuk Koruma Kanunu'nun başlıklı 42. maddesi amir hükmü nazara alındığında Çocuk Koruma Kanunu'nda suça sürüklenen çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarına çocuk hakimi tarafından karar verilebileceği halde, adli kontrol ve tutuklama kararına hangi merciin karar verilebileceği belirtilmediğinden bir ceza muhakemesi tedbiri olan tutuklama kararı Çocuk Koruma Kanununda bir düzenleme bulunmadığından anılan Kanunun 42/1. maddesi delaletiyle Ceza Muhakemesi Kanununun başlıklı 101/1. maddesi uyarınca çocuk hakkında soruşturma evresinde tutuklama kararını Sulh Ceza Hakiminin vermesi gerektiği anlaşılmakla;

KARAR : Açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının Kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden itiraz üzerine A____ 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen 08.11.2005 tarihli ve 2006/359 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı CMK. nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca BOZULMASINA, bozma doğrultusunda müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesi için dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.04.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Ceza Muhakemesi Kanunu MADDE 100 :(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren (Değişik ibare: 6526 S.K m.8 - 21.2.2014) “somut delillerin” ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),

2. (Ek : 7196 S.K m.58 - 6.12.2019) Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)

3. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),

4. (Ek: 5560 S.K m.17 - 6.12.2006) Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),

5. İşkence (madde 94, 95)

6. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),

7. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),

8. (Ek: 5560 S.K m.17- 6.12.2006) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),

9. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),

10. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),

11. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),

12. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),

b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.

c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.

d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.

e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.

f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.

g) (Ek: 6638 S.K m.14 - 27.3.2015) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.

h) (Ek: 6638 S.K m.14 - 27.3.2015) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.

(4) (Değişik: 6352 S.K m.96 - 2.7.2012) Sadece adlî para cezasını gerektiren (Değişik ibare: 6763 S.K m.22 - 24.11.2016) "suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere" hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Bülent AKÇADAĞ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 19-09-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02883792 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.