Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 18 HD. 2002/3802 E., 2002/4321 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Bağımsız bölümlerin arsa payları, büyüklükleri veya diğer özellikleri dikkate alınarak her bir bağımsız bölüm yönünden belirlenecek gider ve avans payı ( aidat ), ister malik ister kiracı tarafından ödensin, bağımsız bölüme bağlı olarak oluşan ve sürekli şekilde her ay eksiksiz yönetime ödenmesi gereken bir borç olup bağımsız bölümün satılarak el değiştirmesi ya da kiracının ayrılması halinde, bu kişilerin kullandığı dönem için gerçekleşen harcamaların yöntemince saptanarak, fazlalık varsa iadesi gerekmez. Kiracının, kişisel olarak yararlandığından çok aidat ödeme iddiası, ancak şartları varsa kiracı tarafından aralarındaki sözleşmeye dayanılarak malike karşı dava veya takip yoluyla ileri sürülebilir.
(Karar Tarihi : 16.04.2002)
DAVA : Dava dilekçesinde menfi tesbit istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, davalı yönetici tarafından davacı hakkında yapılan ve süresinde itiraz edilmediğinden kesinleşen icra takibine konu olan ortak gider ve avans borcunun bulunmadığının tesbiti istemine ilişkindir.

Davaya dayanak teşkil eden Bursa 8. İcra Müdürlüğünün 1999/2957 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinden, bu davanın davacısı Beyhan Ç. hakkında, kiracısı olduğu bağımsız bölümün 1998 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait (aylık 8.000.000 TL) 1999 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarına ait (aylık 25.000.000 TL) aidat borcunun ödenmeyen 149.000.000 TL'si ile aylık %10 gecikme tazminatının tahsili için icra takibinde bulunulduğu ve ödeme emrinin borçlu-davacı Beyhan'a 8.5.1999 tarihinde tebliğ olunmasına rağmen süresi içinde itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Anagayrimenkulün yönetimiyle ilgili tüm defter, belge ve kayıtlar üzerinde yaptırtılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda, (işletme projesi gözetilmeden) icra takibine konu edilen dönemde fiilen gerçekleşen harcamalar üzerinden davacının payı hesaplanmış ve buna göre davacının kısmen haklı olduğu sonucuna varılmış, mahkemece de, rapordaki bu saptama yerinde bulunarak davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.

Kat Mülkiyeti Kanununun 20 nci maddesi hükmü uyarınca kat maliklerinden herbiri, bu madde de sayılan hususlarla ilgili ortak gider ve avanstan payına isabet eden miktarı zamanında yönetime ödemekle yükümlü olduğu gibi, bu borcunu süresinde ödememesi halinde de gecikilen günler için, aylık %10 hesabıyla gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür. Anılan Yasanın 22 nci maddesi hükmüne göre de, kat malikinin payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından bağımsız bölümlerin birinde kira akdine dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlar da müştereken ve müteselsilen sorumludur.

Kat maliki ve kiracının sorumlu olacağı ortak gider ve avans payı, yine aynı Yasanın 37 nci maddesi gereğince yönetici tarafından düzenlenen işletme projesi yada bu hususta alınacak kat malikleri kurulu kararıyla belirlenir. İşletme projesi de, anagayrimenkulün bir yıllık yönetiminde tahmini gelir ve giderleri esas alınarak yönetim planı hükümleri çerçevesinde, yönetim planında hüküm bulunmayan hallerde de yukarda sözü edilen Yasanın 20 nci maddesi hükmü uyarınca saptanır. Bağımsız bölümlerin arsa payları, büyüklükleri veya sair özellikleri dikkate alınarak her bir bağımsız bölüm yönünden belirlenecek gider ve avans payı (aidat), ister malik ister kiracı tarafından ödensin, bağımsız bölüme bağlı olarak oluşan ve sürekli şekilde her ay eksiksiz yönetime ödenmesi gereken bir borç olup, bağımsız bölümün satılarak el değiştirmesi ya da kiracının ayrılması halinde bu kişilerin kullandığı dönem için gerçekleşen harcamaların yönetimce saptanarak fazlalık varsa iadesi gerekmez. Aksine bir uygulama, o bağımsız bölüm için diğerlerinden daha düşük aidat alınması sonucunu doğurur ki bu da eşitliğe, hakkaniyete ve işin gereğine uygun düşmez. Kiracının, kişisel olarak yararlandığından çok aidat ödeme iddiası, ancak şartları varsa kiracı tarafından aralarındaki sözleşmeye dayanılarak malike karşı dava veya takip yoluyla ileri sürülebilir.

Bilirkişi raporunda, davacının sorumlu olduğu ortak gider ve avans borcunun saptanmasında yukarıda açıklanan esaslar gözetilmediğinden yeterli olmayan bu rapora göre kurulan hüküm yerinde görülmemiştir.

Mahkemece yapılacak iş, davaya konu dönemle ilgili işletme projesi ve varsa kat malikleri kurulu kararlarına göre yukarda açıklanan esaslar doğrultusunda davacı payına isabet eden aidat miktarının ne olduğunun, ayrıca işletme defteri ve diğer belgelere göre de aynı dönemde, davacının ödenmeyen aidat borcu olup olmadığının, varsa miktarının saptanması bakımından yeniden bilirkişi incelemesi yaptırtılıp, alınacak raporun uygunluğu da denetlenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.

KARAR : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 72 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/43 md.)

Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.

İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) "yüzde yirmiden" aşağı tayin edilemez.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) "yüzde yirmisinden" aşağı olamaz.

Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.

Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.

Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk GÜR
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 17-09-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02938509 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.