Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY Hukuk Genel Kurulu - Esas: 2005/6-223 Karar: 2005/238 İçtihat

Üyemizin Özeti
Yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin ıspatında miktar ve değere ilişkin bir sınır tespit edilmemiştir. Ayrıca, (örn. kardeşler gibi) yakın akrabalar arasındaki hukuki muamelelerde yazılı belge (senet) alınamamasına ilişkin manevi imkansızlığın ispatına gerek yoktur.
(Karar Tarihi : 06.04.2005)
Dava: Taraflar arasındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İpsala Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.2.2004 gün ve 2003/296-2004/63 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 6.7.2004 gün ve 5449-5601 sayılı ilamı ile;

(... Dava iki haklı ihtar nedeniyle kiralananın tahliyesi, itirazın iptali isteğine ilişkindir. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının 17.07.1997 tarihli şifahi kira sözleşmesine istinaden dava konusu yerde kiracı olduğunu, 01.07.2002-01.07.2003 kira döneminde iki haklı ihtara sebebiyet verdiğini ileri sürerek kiralananın tahliyesi ile icra takibine yapılan itirazın iptalini istemiştir. Davalı, davacı ile aralarında bir kira ilişkisi bulunmadığını, babadan kalma evde miras nedeniyle oturduğunu, davanın reddini savunmuştur.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının bu yerde akdi bir ilişkiye dayalı olarak oturup oturmadığı hususundadır. Akdi ilişkinin bulunduğunu iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerekir. İddia ikame edilen delillerle ispat edilememiştir. Delilleri arasında yer alan vs. delillerden olan yemin delili olduğu dikkate alınarak davacı tarafa bu konuda yemin hakkı olduğu hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, iki haklı ihtar nedeniyle kiralanın tahliyesi ve itirazın iptali istemine ilişkindir.

A- DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı, davalı ile 17.07.1997 tarihinde sözlü (şifahi) kira sözleşmesi yaptığını, aylık kira bedelinin 60.000.000 TL. olduğunu, davalının Mart 2002'den beri kira bedellerini ödemediğini, davalı kiracıya önce 12.05.2003 tarihinde noter aracılığıyla ihtarname gönderdiğini, daha sonra da biriken borcun tahsili ve kiralananın tahliyesi için icra takibi başlattığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, haksız olarak yapılan itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.

B- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davacı, taşınmazın babalarından kalma bir yer olduğundan elbirliği ortaklığının söz konusu olduğunu, aralarında bir kira sözleşmesinin bulunmadığını, bu yerde kendisinin de hakkının bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C- YEREL MAHKEMENİN KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; taşınmazın tarafların babalarından kalma bir yer olduğu, davacının içinde davalının da bulunduğu diğer tüm mirasçıların noterden verdikleri muvafakate dayanarak ev yaptığı, önce davacının kendisinin bu evde oturduğu, tayini çıkınca kardeşi olan davalıya kiraya verdiği, taraflar arasında sözlü kira sözleşmesinin varlığının tanık beyanları ile sabit olduğu, kira sözleşmesinin geçerli olması için kiralayanın malik olmasının da gerekmediği, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiği anlaşılarak, davalı kiracının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatı hükmedilmesine ve taşınmazın tahliyesine karar verilmiştir.

D- TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME: Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; yukarıda açıklanan biçimde kira sözleşmesinin yazılı delille kanıtlanması gerektiği gerekçesiyle hüküm bozulmuş, mahkeme; yanların kardeş olmaları nedeniyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 293/1 maddesi gereğince kira ilişkisinin tanıkla kanıtlanabileceği gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.

E- UYUŞMAZLIK: Kardeşler arasındaki kira sözleşmesinin tanıkla kanıtlanıp kanıtlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

F- GEREKÇE: Kural olarak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 17.4.2004 tarih ve 5219 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 288. maddesine göre; yapıldıkları zamandaki miktar ve değeri 400.000.000 TL.yi geçen hukuki işlemler ancak senetle ispat olunabilir.

Ne var ki, kural böyle olmakla birlikte Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 293/1. maddesinde yazılı yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebileceği kabul edilmiştir. Anılan maddede yazılı yakın akrabalar arasında senet (yazılı belge) alınmasındaki manevi imkansızlık kanun ile varsayılmış ve böyle bir istisnai düzenlemeye gerek görülmüştür.

Yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebilmesi için miktar ve değer bakımından bir sınırlandırma getirilmediği gibi, manevi imkansızlığın da ayrıca iddia ve ispat edilmesine de gerek yoktur.

Ancak, yakın akrabalar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış veya yazılı delil sözleşmesi yapılmışsa, artık manevi imkansızlıktan söz edilemeyeceğinden, senedin aksinin tanıkla ispatlanmasına imkan tanınmamaktadır. Bunun dışında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 293/1 maddesinde belirtilen yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin miktar ve değeri ne olursa olsun tanıkla ispatı olanaklıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun istikrar kazanmış uygulaması da bu yoldadır. (Y.HGK.nun 19.3.2003 gün 2003/13-174-181 sayılı ilamı, YHGK.nun 9.10.1985 gün ve 1984/13-255 E. 1985/797 K. sayılı ilamı; YHGK.nun 23.1.1985 gün ve 1983/3-25 E. , 1985/34 K. sayılı ilamı).

Somut olayda, davacı ile davalı kardeş olup, davacı aralarında şifahi (sözlü) kira sözleşmesinin varlığını iddia etmiş ve bu iddiasını destekleyen tanık beyanlarına dayanmıştır.

Açıklanan nedenlerle davacının iddiasını tanıkla kanıtlayabileceğinden mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi yerindedir.

Ne var ki, işin esasına yönelik davalı vekilinin temyiz itirazları incelenmediğinden dosyanın Özel Dairece gönderilmesi gerekir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnme kararı yerinde olup, davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 06.04.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : (Eski) Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu - Mülga MADDE 293 :Aşağıdaki hallerde her halde şahit ikame olunabilir;

1- Usul ve füru, birader ve hemşire veya karı koca ve kayınpeder ve valide ile damat ve gelin arasındaki muameleler,

2- Cürümden mütevellit olsun olmasın tazminatı müstelzim fiiller,

3- Yangın veya kazayı bahri veyahut düşman istilası gibi senet alınması gayrimümkün veya fevkalade müşkül hallerde yapılan muameleler,

4- Halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede raptı müteamil olmıyan muameleler,

5- Akitlerde hata, hile, gabin, cebir ve ikrah vukuu.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Özgür KARABULUT
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 15-01-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02450395 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.