Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2005/11333 E. - 2005/11602 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Dava,3.kişinin istihkak iddiasına ilişkindir.Davacı ihtilaf konusu taşınmazı,mülkiyeti muhafazalı olarak borçluya sattığını, mülkiyetin henüz borçluya geçmediğini iddia ederek haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılan bir mal,ancak bakiye borç ödenip, mülkiyetin geçmesi sağlandıktan sonra haczedilebilir.Somut olayda satış bedelinin ödendiği iddia ve ispat edilemediğine göre davanın kabulü gerekmektedir.
(Karar Tarihi : 2005)
DAVA : Kararın temyizen tetkiki davacı (3. kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi N.M. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Uyuşmazlık 3. kişinin İİK' nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan istihkak davasına ilişkindir.
Davacı 3. kişi, dava konusu 43 .. ... ve 43 .. ...plakalı araçları borçluya 06.03.2002 tarihinde mülkiyeti saklı tutma kaydıyla sattığını; henüz mülkiyet borçluya geçmediği halde davalı alacaklı tarafından haczedildiğini belirterek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacının dayandığı 06.03.2002 tarihli 2 ayrı mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi TMK'nın 764. maddesine uygun şekilde noterde düzenlenme şeklinde yapılarak devralanın yerleşim yeri noterliğindeki özel sicile tescil edilerek yapıldığı anlaşılmıştır. Yasanın aradığı koşulları taşıyan geçerli bu sözleşme ile mülkiyet satıcı üzerinde kalır, alıcıya geçmez. Alıcı ancak satış bedelinin tamamını ödedikten sonra malın sahibi olur.
Somut olayda; mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla düzenlenen senette yazılı bakiye satış bedelinin ödendiği ve senet alıcısının bu suretle mülkiyeti iktisap ettiği iddia ve ispat edilememiştir.
Öte yandan, anılan bu sözleşme ile yapılan satışta satıcının mal üzerindeki hakkı şahsi değil ayni hak niteliğinde bulunduğundan satıcının istihkak davası açma hakkı vardır. Bu durumda; davalı-alacaklı (alıcı borçlunun alacaklısı) böyle bir malın ancak kalan taksitlerini ödemek suretiyle mülkiyet alı
cı borçlu üzerine geçtikten sonra bu araçları haczettirmek ve satışını istemek hakkını elde eder.
Mahkemece; davacının seçimlik hakkını kullanarak borçlu hakkında yaptığı icra takibi ile mülkiyeti saklı tutma sözleşmesinden vazgeçtiği kabul edilmişse de, karara dayanak yapılan N. 2. İcra Müdürlüğü' nün 2002/.... sayılı takip ve buna bağlı T. İcra Müdürlüğü'nün 2002/.... Talimat sayılı dosya alacağı; anılan sözleşmeden kaynaklanmamaktadır. Sözleşmede düzenlenen senetteki alacak miktarları ile bu takip konusu senet miktarları birbirinden farklı olup; aynı alacağa ilişkin olmadığı açıktır.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular karşısında; mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi alacaklısı davacı 3. kişinin; davalı alacaklıya göre daha üstün bir hakka sahip olduğu; mahkeme kabulünün aksine bu sözleşmeden vazgeçmesinin söz konusu olmadığı ve bu nedenle davalı alacaklının ancak borçlunun kalan borçlarını ödeyerek önce mülkiyetin borçluya geçmesini sağladıktan sonra bu araçları haczettirebileceği dikkate alınarak davacının davasının kabulü gerekirken aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacı 3. kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
KARAR : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı (3. kişi)'ye iadesine 15.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 96 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/53 md.)

Borçlu, elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir.

İcra dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükutları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar.

Malın haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. İstihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası 97 nci maddenin 9 uncu fıkrası gereğince açılmışsa davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla kesbetmiş sayılırlar.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ülkü UÇKUN
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 12-01-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01852798 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.