Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2008/2-327K. 2008/349 İçtihat

Üyemizin Özeti
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Somut olayda, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylar davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmakta olup davalıya atfı kabil hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu karşı koyma hali hakkın kötüye kullanılmak olarakta nitelendirilemez.

Az da olsa kusuru bulunmayan kadın davanın reddini istediğine göre boşanma kararı verilemez. Bu karşı koyma hali hakkın kötüye kullanılması olarak ta nitelendirilemez.
(Karar Tarihi : T. 30.4.2008)
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/2-327
K. 2008/349
T. 30.4.2008
DAVA : Taraflar arasındaki "Boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çanakkale 1.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.06.2006 gün ve 2005/395 E., 2006/275 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 7.3.2007 gün 2006/16709 E., 2007/3462 K. sayılı ilamı ile onanmış, davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 6.6.2007 gün 2007/8531-9497 sayılı ilamı ile;

(... Taraflar arasında davalı kadından kaynaklanan ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin varlığı kanıtlanamamıştır.

Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Ne varki işin temyiz incelemesi sırasında bu husus gözden kaçtığından; davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin onama kararının kaldırılarak, mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkemenin; "Taraflar arasında süregelen aşırı tartışmalarla evlilik birliğinin telafisi mümkün olmayacak şekilde temelinden sarsıldığı ve evliliğin devamında eşler açısından bir yarar bulunmadığı" gerekçesi ile davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme önceki gerekçesini tekrarla direnme kararı vermiştir.

Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun belirlenmesi gerekir.

Aksi halde, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı bir durum oluşur. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi, karşı tarafın kusurlu hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadığı halde, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da birliğin çekilmez hal aldığını ileri sürerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

Bu durum da kanunun cevaz verdiğini düşünmek mümkün değildir.

Somut olayda, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylar davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmakta olup davalıya atfı kabil hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu karşı koyma hali hakkın kötüye kullanılmak olarakta nitelendirilemez.

Az da olsa kusuru bulunmayan kadın davanın reddini istediğine göre boşanma kararı verilemez. Bu karşı koyma hali hakkın kötüye kullanılması olarak ta nitelendirilemez.

O halde Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.04.2008 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 166 :Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 19-12-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03453493 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.