Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 2005/3708 E. 2006/4545 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Karikatür, gözleyeni düşünmeye ve güldürmeye yönelten ince zeka ve yetkinlik ürünü, güncel olaylarla ilgili olarak abartılı vurgular taşıyan az sözlü ya da çizgisel anlatım sanatıdır.Eleştiri ise, doğruyu bulmanın yollarından biridir. Karikatür çizilerek yapılan siyasi eleştirilerin basın özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğüne aykırı olduğu ileri sürülemez. Görüş ve düşünceler abartılı, incitici, aykırı, rahatsız edici, belli ölçüde alaycı olabilir. Bunun da ötesinde toplumu yönetme, etkileme ve yönlendirme gücü bulunan siyasetçilerin, sahip oldukları bu güç oranında eleştiriye açık olma ve katlanma zorunlulukları vardır.
(Karar Tarihi : 18/04/2006)
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin ... Partisi Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olduğunu, davalı gazetenin 09/05/2004 tarihli nüshasının beşinci sayfasında davalı M.. tarafından çizilen bir karikatür yayınlandığını, bu karikatürün müvekkilinin şahsiyet haklarına tecavüz niteliğinde olup şeref, haysiyet ve onuruna saldırı kastı taşıdığını ileri sürerek saldırı nedeniyle duyulan acı, elem ve ıstırap karşılığı olmak üzere 10 milyar lira manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili ise dava konusu karikatürde bir kedinin resmedildiğini, baş bölgesine ise davacının resminin çizildiğini, kedinin İmam Hatip Liseleri konusunu temsil eden ip yumağı ile oynadığını ve yumağın dolaştığını, karikatürün, olayları abartarak insanları güldürürken düşünmeyi sağlayan bir sanat olduğunu, İmam Hatip Liseleri sorununun davacının genel başkanı olduğu partiyi sıkıştırdığının anlatılmak istendiğim, eleştiri niteliğinde olup gerçek ve güncel olduğu gibi kamu yararının da bulunduğunu ayrıca özle biçim arasındaki dengenin de korunduğunu bu nedenle hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece İmam Hatip Liseleri meselesinin karmaşık bir hal aldığı hususununun gerçek olduğu kabul edilmiş, ne var ki bir Başbakanın resminin kedi vücudu üzerine resmedilmesinin gülünç, aşağılayıcı ve küçük düşürücü olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının l..ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği. bunun sonucunda da.daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır.Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu edilen ve 09/05/2004 tarihli gazetede yayımlanan karikatürde; baş kısmı davacıya benzetilmiş bir kedinin yanında İHL yazılı bir ip yumağı ile oynadığı, yumaktan çıkan iplerin karmaşık biçimde vücut ve başa dolaştırıldığı, baloncuk içinde (davacının konuşması olarak) "gerilim yaratmayın... söz verdik, bu işi çözeceğiz!..." sözcüklerinin yazıldığı görülmektedir.
Davacı, bir siyasi partinin genel başkanı ve ülkenin Başbakanı konumundadır. Siyasi yönü ve belirtilen konumu itibariyle toplum tarafından izlenmektedir. Basının bu konuda kamuoyunu ve toplumu bilgilendirme görevi vardır. Yine siyasi yönü ve konumu itibariyle her konuda herkesin davacı gibi düşünmesi zorunlu değildir. Bu anlamda davacının eleştiriye açık olması gerektiği belirgindir.
Karikatür (caricature), Avrupa'da 17. yüzyılda ortaya çıkmış, daha sonra siyasal karikatürlerin çizilmesiyle bir sanat haline gelmiştir. Karikatür, gözleyeni düşünmeye ve güldürmeye yönelten ince zeka ve yetkinlik ürünü, güncel olaylarla ilgili olarak abartılı vurgular taşıyan az sözlü ya da çizgisel anlatım sanatıdır. Mizah inceliğiyle hicveder ve eleştirilerde bulunur. Eleştiri ise, doğruyu bulmanın yollarından biridir. Eleştiri sevilen ve arzulanan bir şey değildir ancak toplumun gelişmesi için gereklidir. Siyasi karikatür, toplumun demokratik düzeyinin bir göstergesi olduğundan zekayı ateşleme ve kurulu düzeni eleştirme gücü, tehdit olarak algılanmamalıdır. Karikatür çizilerek yapılan siyasi eleştirilerin basın özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğüne aykırı olduğu da ileri sürülemez. Görüş ve düşünceler abartılı, incitici, aykırı, rahatsız edici, belli ölçüde alaycı olabilir. Basın yoluyla bu hakların kullanılması demokrasinin gereğidir.
Değer yargıları, en çarpıcı biçimde toplumun ilgisi çekilerek ve güldürü özelliği de katılarak karikatürle açıklanabilir. Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, demokratik toplumun temelini oluşturur. Düşünceyi açıklamada, karikatürün ayrı bir yeri vardır. Siyasi-karikatürler, siyasetçiler için rahatsızlık yaratsa da, okuyucuların olayları daha net biçimde anlama ve kavramalarında etkili olur.
Mahkemece de kabul edildiği üzere İmam Hatip liseleri konusu sürekli tartışılmakta olup zaman zaman ülke gündemini işgal etmektedir. Davacı bu konuda "bu işi çözeceğiz" biçiminde konuşmadığını ileri sürmemiştir. Davalı, davacının önceki söylemlerinin kedinin yumak ipini karıştırması ve çözemez duruma getirmesine benzetilerek bu karikatürün çizildiğini savunmuştur. Vardığı bu değer yargısının ifade edilmesi sırasında kedi ve yumak çizimlerinin benzetme yoluyla kullanılması karikatürün anlamı ve anlatım tekniği itibariyle o değer yargısının ifadesini sağlayan bir araç veya çizim özelliği taşımakta olup. bunun ötesinde davacının kediye benzetilmesi anlamını taşımamaktadır. Diğer taraftan karikatürist olan davalının bir sanatçı duygusallığı ve duyarlılığı taşıdığı düşünüldüğünde bir kediyi aşağılama aracı olarak kullanmayacağının da kabulü gerekir. Kaldı ki onlar, bugün tüm dünyada bir çok insanın evlerini ve yaşamlarını paylaştığı sevimli varlıklardır. Bu bağlamda çizim sırasında yüzün biçimine verilen anlam-görüntü de aynı doğrultuda değerlendirilmeli, bunun kişilik hakkına saldın oluşturmadığı kabul edilmelidir. Daha açık bir ifade ile anlatmak gerekirse; davacı için "İmam Hatip Liseleri meselesini karışık hale getirdi, sorun haline getirdi, çözemedi" gibi sözcükler ve aynı anlama gelebilecek başka ifadelerle bir değer yargısı ifade edilebileceği gibi, bu anlamı taşıyan karikatürler çizmek yoluyla da aynı değer yargısı açıklanabilir. Her iki durumda da (gerek yazı ile gerekse çizimle) yapılan bu değer yargısı açıklamalarının davacının kişilik hakkına saldırı niteliği taşımadığı, aksine siyasi kişiliği ve konumu itibariyle eleştiri niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
Toplumu yönetme, etkileme ve yönlendirme gücü bulunan siyasetçilerin, sahip oldukları bu güç oranında eleştiriye açık olma ve katlanma zorunlulukları vardır. Böyle olunca davacının kişilik hakkına yapılmış bir saldırı bulunmadığından davanın reddedilmesi gerekirken, mahkemece davalıların sorumluluğuna karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
KARAR : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve temyiz eden davalılar yaranna takdir olunan 450,00 YTL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/04/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türkiye Cumhuriyeti Anayasası MADDE 26 :Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
(Değişik: 3.10.2001-4709/9 md.) Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
(Üçüncü fıkra mülga: 3.10.2001-4709/9 md.)
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
(Ek: 3.10.2001-4709/9 md.) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Kamil Nadir SARILKAN
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 24-11-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03431797 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.