Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/6425E. 2017/15576K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Mahkemece, davalının tacir olup olmadığı hususu araştırılıp, davalının tacir olması durumunda faizin hesabında TBK.nun 88 ve 120. maddesindeki sınırlamalarının etkili olmayacağı gözetilerek faizin hesaplanması gerekir.
(Karar Tarihi : 09/11/2017)
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ



Taraflar arasındaki itirazın iptali ve tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı hakkında ödenmeyen kira alacağı için ilamsız takip başlattığını, borçlunun yasal süre içinde itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiğini ileri sürerek borçlunun itirazının iptali ile kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı; kira bedellerini ödediğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davalının sunduğu ödeme belgelerine göre kira borcu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Taraflar arasında imzalanan 01.01.2011 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Davacı kiraya veren 10.03.2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile ödenmeyen 2012 yılı bakiye 960 TL, 2013 yılı bakiye 1.633 TL, 2014 yılı bakiye 2.490 TL ve 2015 yılı kirası 6.451 TL olmak üzere toplam 11.534 TL kira alacağının tahsilini istemiştir.

Davalının dosyaya sunduğu ödeme belgelerinin incelenmesinden; davacının, 26.11.2010 tarihli ve 6.000,00 TL bedelli, 16.04.2012 tarihli 4.500,00 TL bedelli ve 01.08.2014 tarihli ve 1.500,00 TL bedelli ödemeleri kabul ettiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça sunulan belgelerden 29.11.2010 tarihli ve 3.000 TL bedelli, 18.02.2014 tarihli ve 1.500,00 TL bedelli ödeme belgelerine davacı itiraz etmiş, mahkemece bu belgelerde davalı kaşesi olduğu gerekçesiyle ödeme belgesi kabul edilerek dava reddedilmiştir.

Kural olarak kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti davacıya, davalı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise davalıya düşer. Davacı, davalı tarafça sunulan belgelerden 29.11.2010 tarihli ve 3.000 TL bedelli, 18.02.2014 tarihli ve 1.500,00 TL bedelli ödeme belgelerine itiraz ettiğine göre, mahkemece bu ödemelerin davacı şirket çalışanı tarafından tahsil edilip edilmediği üzerinde durularak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.

2- Davacının faize yönelik temyiz itirazlarına gelince;

6098 Sayılı TBK.nın 88, 120.m/1 ve 2. fıkraları gereğince sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı 120.m/1.fıkrada belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faiz oranı hakkında akdi faiz oranı geçerlidir. 6101 Sayılı TBK.nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 7.maddesinde; "TBK.nın kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76. faize ilişkin 88. temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138.maddesi görülmekte olan davalara da uygulanır." hükmü öngörülmüştür. Bu nedenle yukarıda açıklandığı üzere kiracı hakkında 6101 Sayılı TBK.nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'unun 7.maddesi gereğince Türk Borçlar Kanun'unun 120.maddesinin uygulanması gerekir.

Davacı alacaklı, 10.03.2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile ödenmeyen 2012 yılı bakiye 960 TL, 2013 yılı bakiye 1.633 TL, 2014 yılı bakiye 2.490 TL ve 2015 yılı kirası 6.451 TL olmak üzere 11.534 TL kira alacağının, aylık %7 işlemiş faiziyle tahsilin talep etmiştir.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 346. maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanun'unun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanun'unun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'nci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasa'nın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasa'nın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun'da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354'ncü maddelerinin 1.7.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir. T.T.K.'nun 14.maddesine göre "bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir." Aynı Yasa'nın 17.maddesi hükmünce de; "iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir." düzenlemesi yer almaktadır.

5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun'unun 3'üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK'nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.

Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.'nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;

1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu'nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,

2- Vergi Usul Kanunu'na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.

Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak davalının tacir olup olmadığı hususu araştırılıp, davalının tacir olması durumunda faizin hesabında TBK.nun 88 ve 120. maddesindeki sınırlamalarının etkili olmayacağı gözetilerek faizin hesaplanması gerekirken bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR : Yukarıda 1 ve 2 nolu bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 120 :Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.

Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz.

Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Can DOĞANEL
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 12-09-2018

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03072596 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.