Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/9060, Karar: 2013/18053 İçtihat

Üyemizin Özeti
Davacı işçi, iş sözleşmesinin 30.07.2010 tarihinde işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, davalı ise davacının üst üste iki gün devamsızlık yapması nedeniyle 11.08.2010 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur.

Davacı tanıklarından birinin fesihle ilgili bilgisi duyuma dayalı olduğundan, diğeri ise davacının eniştesi olup akrabası olması nedeniyle beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğinden; davalı işveren ise, davacının yapmış olduğu devamsızlıkları tutanak altına almış ve tutanakta imzası bulunan kişiyi tanık olarak dinletmiş ve tutanakların doğru olduğunu ispatlamış, noter bildirimi ile haklı fesih hakkını da kanunen kullanması gereken 6 günlük hak düşürücü süre içinde kullanmış olmakla; işveren tarafından devamsızlık haklı nedeni ile iş sözleşmesi feshedilen davacı kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır.
(Karar Tarihi : 31.10.2013)
"Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2-Davacı, davalıya ait Y____ Balık Restaurant da garson olarak çalıştığını, 30.07.2010 tarihinde haksız olarak iş akdinin feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı, ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

Davalı davacının Belediyeye ait muhtelif işyerlerinde çalıştığını, 11.08.2010 tarihinde üst üste iki gün işe gelmemesi nedeniyle iş akdinin haklı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının 21.07.2007-30.07.2010 tarihleri arasında garson olarak istihdam edildiği, davacının 09.08.2010-10.08.2010 tarihlerinde işe gelmediğine dair davalı tarafça tutanak düzenlendiği, 11.08.2010 tarihli ihtarnameyle işverence iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunun 25/II-g maddesi uyarınca feshedildiğinin ihtar edildiği, ancak davacının tutanak tarihinden önce işten davalı tarafça çıkarıldığı, çıkarmanın haklı nedene dayandığının ispatlanamadığı belirtilerek, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İş sözleşmesinin, işçinin devamsızlıkta bulunması nedeniyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur. 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde, "işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi" halinde, işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.

İşverenin ücretli ya da ücretsiz olarak izin verdiği bir işçinin, izin süresince işyerine gitmesi beklenemeyeceğinden, bu durumda bir devamsızlıktan söz edilemez. Ancak yıllık izin zamanını belirlemek işverenin yönetim hakkı kapsamında olduğundan, işçinin kendiliğinden ayrılması söz konusu olamaz. İşçinin yıllık iznini kullandığını belirterek işyerine gelmemesi, işverence izinli sayılmadığı sürece devamsızlık halini oluşturur.

İşçinin işe devamsızlığı, her durumda işverene haklı fesih imkanı vermez. Devamsızlığın haklı bir nedene dayanması halinde, işverenin derhal ve haklı nedenle fesih imkanı bulunmamaktadır işçinin hastalığı, aile fertlerinden birinin ya da yakınlarının ölümü veya hastalığı, işçinin tanıklık ve bilirkişilik yapması gibi haller, işe devamsızlığı haklı kılan nedenlerdir. Mazeretin ispatı noktasında, sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece özel sağlık kuruluşlarından alınan raporlara da değer verilmelidir.

Devamsızlık süresi, ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü ya da bir ayda üç işgünü olmadıkça, işverenin haklı fesih imkanı yoktur. Belirtilen işgünlerinde hiç çalışmamış olunması gerekir. Devamsızlık saatlerinin toplanması suretiyle belli bir gün sayısına ulaşılmasıyla işverenin haklı fesih imkanı doğmaz.

Somut olayda davacı iş sözleşmesinin 30.07.2010 tarihinde işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, davalı ise davacının üst üste iki gün devamsızlık yapması nedeniyle 11.08.2010 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Davalı, davacı hakkında 09-10.08.2010 tarihleri için devamsızlık tutanağı düzenlemiştir. Davalı tanığı O____ T____ ise devamsızlık tutanaklarının doğru olup imzaların kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. Ayrıca davalı 16.08.2010 tarihli noter bildirimi ile davacının 09-10.08.2010 tarihlerinde mazeretsiz olarak devamsızlık yapmış olması nedeniyle sözleşmenin 4857 sayılı İş Kanunun 25/2-g maddesi uyarınca feshedildiğini davacıya bildirmiştir. Davacı tanığı A____ T____, kendisinin 2005-2010 yılları arasında davalı işyerinde çalıştığını, 2010 yılı Temmuz ayında ise davacıyı ziyarete geldiğinde davacının işten çıkarıldığını duyduğunu, diğer davacı tanığı davacının eniştesi Y____ D____ ise 2010 yılının Temmuz ayının sonlarında davacının yanına gittiğinde patronuyla tartıştığını ve işine son verildiğinin söylendiği belirtmiştir. Davacı tanıklarından A____ T____'ın fesihle ilgili bilgisi duyuma dayalı olduğundan, diğer davacı Y____ D____'in ise davacının eniştesi olup akrabası olması nedeniyle beyanlarına itibar edilmemesi gerekmektedir. Davalı işveren ise, davacının yapmış olduğu devamsızlıkları tutanak altına almış ve tutanakta imzası bulunan O____ T____'i tanık olarak dinletmiş ve tutanakların doğru olduğunu ispatlamıştır. Davalı 16.08.2010 tarihinde ise noter bildirimi ile haklı fesih hakkını kanunen kullanması gereken 6 günlük hak düşürücü süre içinde kullanmıştır. Bu nedenle iş akdinin feshi ile ilgili olarak ispat yükü kendisinde olan davalı taraf davamızda davacının iş sözleşmesinin feshi açısından 4857 sayılı İş Kanunun 25/2-g maddesi şartlarının oluştuğunu ispatlamıştır. Hal böyle olunca işveren tarafından devamsızlık haklı nedeni ile iş sözleşmesi feshedilen davacı kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır. Bu nedenle mahkemenin davacının iş sözleşmesinin devamsızlık tutanaklarından önce 30.07.2010 tarihinde davalı tarafından haksız olarak feshedildiği davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığının kabulü ile karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

KARAR : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 31.10.2013 gününde oybirliği ile karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : İş Kanunu MADDE 25 :İŞVERENİN HAKLI NEDENLE DERHAL FESİH HAKKI

Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

       I- Sağlık sebepleri:

       a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa (Değişik ibare: 25.04.2013-6462 S.K. m.1/55-a) “yakalanması veya engelli hâle gelmesi durumunda”, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi,

       b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda.

       (a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17 nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.

       II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

       a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.

       b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.

       c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.

       d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması (Değişik ibare: 20.06.2012-6331 S.K. m.32/b), işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması,

       e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.

       f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.

       g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.

       h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.

       ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.

       III- Zorlayıcı sebepler:

       İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması.

       IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17 nci maddedeki bildirim süresini aşması.

       İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 08-01-2015

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02582407 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.