Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

TBB DİSİPLİN KURULU 2013/236 E 2013/749 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
İş veya savunmadan çekinme avukat için haktır. Ancak çekinme hakkı keyfi bir hak da değildir. Çekinmeden dolayı müvekkile asla zarar verilmeyecek, gerekli önlemler alınacaktır.

Disiplin kovuşturmasına konu olayda çekilme iradesinin bildirildiği 03.09.2010 günlü dilekçe dosyasına havale ve Şikâyetçi asilinde katıldığı 16.09.2010 günlü duruşmada şikâyetçiye tebliğ edilmiş, Mahkemece esas hakkındaki iddianın bildirilmesi için süre verilmiştir. Görüldüğü üzere hiçbir hak kaybı olmamıştır. Maddeyi amacına uygun olarak yorumlamak hukukun üstünlüğü ilkesinin de gereğidir.

Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olmadığına ilişkin hukuksal değerlendirme isabetli olmakla itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 19.11.2012 günlü 2012/D.375 Esas, 2012/603 Karar sayılı kararının ONANMASI gerekmiştir.
(Karar Tarihi : 04.10.2013)
Şikâyetli avukat hakkında Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nca 2012/86 Esas, 2012/238 Karar sayılı ve 16.03.2012 tarihli kararla "Ancak, ____ Sulh Ceza Mahkemesi aracılığıyla ____Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2008/383 E. sayılı dosyasına gönderilen 03.09.2010 günlü istifa dilekçesinin ____ tarihli havale ile dosyaya konulduğu, şikâyetçilerin istifadan 16.09.2010 tarihli duruşmada haberdar olduğu, 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 41/1. maddesi uyarınca şikâyetlinin vekâlet görevinin bu tarihten itibaren 15 gün süre ile devam edeceği, şikâyetçilerin istifadan bir ay önce öncesinden haberdar olduğu iddiasının kanıtlanamadığı" gerekçesi ile disiplin kovuşturması açılmasına karar verilmek üzere dosyanın ____ Barosu Başkanlığı'na gönderilmesine karar verilmesi üzerine ____ Barosu Yönetim Kurulu şikâyetli Avukat ____ hakkında 10.05.2012 gün ve 2012/Ş.547 Esas ve 2012/720 karar sayılı kararla açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit olmadığından disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Şikâyetçiler vekili şikâyet dilekçesinde; şikâyetli avukatın ____ Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2008/383 E. Sayılı dosyasında şikâyetçilerin vekilliğini üstlendiğini, kendisine toplam 7.000 TL vekâlet ücreti ve masrafların ödendiğini, ancak şikâyetli avukatın 16.09.2010 tarihli duruşmaya 03.09.2010 tarihli istifa dilekçesi göndererek katılmadığını, şikâyetçilerin istifadan bu celseye katılarak haberdar olduğunu, şikâyetli avukatın müvekkillerini savunmasız bıraktığı gibi yeni vekil tayin ederek zarara uğramalarına neden olduğunu, şikâyetli avukatın görevinin gerektirdiği dikkat ve özeni göstermeyerek avukatlık kanunu hükümlerini ihlal ettiğini ayrıca sözleşmeye de aykırı davrandığını belirtmiş; şikâyetli avukatın cezalandırılmasını talep etmiştir.

Şikâyetli avukat savurmasında özetle; şikâyetçilerin tarafına herhangi bir masraf veya ücret ödemesinde bulunmadıklarını, istifanın 1 ay önceden şikâyetçilere bildirildiğini ve ____ Sulh Ceza Mahkemesi kanalıyla ____ Sulh Ceza Mahkemesine gönderildiğini, her duruşmaya katılan müvekkilinin 16.09.2010 tarihli celseye de katılarak kendisine yeni vekil tayini için süre istediğini ve kendisine süre verildiğini, hak kaybı ve mağduriyetlerinin bulunmadığını, şikâyetin şikâyetçi vekili Av. _____ile aralarındaki husumetten kaynaklandığını, kendisinin şikâyeti üzerine açılan 2010/3515 sayılı derdest kovuşturma dosyasının bulunduğunu, şikâyetçilerin işlerini takipte aksatma yapmadığını, hiçbir masraf ve ücret almadığını, yasal hakkı olan vekillikten istifa ettiğini ifade etmiş; şikâyetin reddini talep etmiştir.

Baro Disiplin Kurulu tarafından 19.11.2012 günlü 2012/D.375 Esas ve 2012/603 Karar sayılı karar ile şikâyetli avukat hakkında "Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına" karar verilmiş; karara şikâyetçiler vekili tarafından 25.02.2013 tarihli dilekçe ile itiraz edilmiştir. İtiraz dilekçinde özetle; ____ Barosu Disiplin Kurulunun vermiş olduğu kararın Avukatlık Kanunu ve Türk Ceza Kanunu hükümlerine aykırı olduğunu, kararın gerekçesi olarak müvekkillerinin hak kaybına uğramadıklarının gösterildiğini; ancak Avukatlık Kanunu'nun 41. maddesinde hak kaybından ve zarardan söz edilmeyerek sadece kanuna aykırı davranışların cezalandırılacağının belirtildiğini, ceza davası veya hukuk davalarında davanın bir celse dahi uzamasının hem maddi hem de manevi zarar vereceğini ve hak kaybına sebep olacağını, söz konusu davanın şikâyetli avukatın görevinin gereğini yerine getirmemesi nedeniyle bir buçuk yıl uzadığını, bulunması gereken duruşmada bulunmadığından müvekkillerden HAGB kabulü alınarak bu kabul gereği Mahkemece HAGB'na karar verildiğini belirtmiş, kararın kaldırılmasına ve şikayetli avukatın cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İncelenen dosya kapsamından, şikâyetli avukatın ____ Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2008/383 Esas sayılı dosyasına 12.03.2009 tarihli celsede müşteki sanıklar L____ ve H____ müdafii olarak vekâletname ibraz ettiği, Mahkemenin 14.05.2009 tarihli ikinci, 09.07.2009 tarihli üçüncü, 22.10.2009 tarihli dördüncü, 11.02.2010 tarihli beşinci, 03.06.2010 tarihli altıncı, 01.07.2010 tarihli sekizinci celselere katıldığı; 04.06.2010 tarihli yedinci celsede müşteki sanıklardan A____ A____ hakkında çıkarılan günsüz ihzara ikmalen cevap verildiğinden müşteki sanığın savunmasının alınarak duruşmanın atılı bulunduğu 01.07.2010 tarihine bırakılmasına karar verildiği, 01.07.2010 tarihli celsede müşteki sanık ve katılan sanık vekillerine esasa dair savunmalarını ve son savunmalarını hazırlamaları için 16.09.2010 tarihli gelecek celseye kadar süre verildiği, şikâyetli avukat tarafından 03.09.2010 tarihli istifa dilekçesinin ____ Sulh Ceza Mahkemesi'ne iletilmek üzere ____ Sulh Ceza Mahkemesi'ne verildiği, bu dilekçenin 07.09.2010 tarihli havale ile dosyaya konulduğu, 16.09.2010 tarihli dokuzuncu celsede Mahkemece müşteki sanıklara avukat tayini için gelecek celse olan 11.11.2010 tarihine kadar süre verilmesine karar verildiği, H____ tarafından 27.04.2010, L____ tarafından 06.10.2010 tarihinde şikâyetli avukata vekâletname verildiği anlaşılmıştır.

Disiplin kovuşturmasına ilişkin sorun Avukatlık Yasası 41. maddenin uygulanması ile ilgilidir.

Avukatlık Yasası madde 41, "Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekâlet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren on beş gün süre ile devam eder. Şu kadar ki, adli müzaheret bürosu yahut baro başkanı tarafından tayin edilen avukat, kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir özürü olmadıkça, görevi yerine getirmekten çekinemez. Kaçınılmaz sebebin veya haklı özürün takdiri avukatı tayin eden makama aittir."

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları madde 38/2, "Avukat dava almaktan ve kovuşturmaktan çekinme hakkını müvekkile zarar vermeyecek biçimde kullanmağa dikkat edecektir"

HMK madde 81,"Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu
konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur" hükümlerini amirdir.

İş veya savunmadan çekinme avukat için haktır. Hiçbir şekilde sınırlandırılamaz. Bir tek yasal istisnası vardır. Adli yardım bürosu yahut baro başkanı tarafından görevlendirilen avukat kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir neden halinde görevi yerine getirmekten çekinebilir. Aksi takdirde kabule zorunludur. Ancak çekinme hakkı keyfi bir hak da değildir. Çekinmeden dolayı müvekkile asla zarar verilmeyecek, gerekli önlemler alınacaktır.

İş bırakma beyanı iş sahibine ulaşmakla sonuçlarını hemen doğuran, bozucu nitelikte yenilik doğuran bir hak ise de; Yasa koyucu tebliğden itibaren 15 gün süre ile tüm yasal yükümlülüklerin devam ettiğini bildirmektedir. Bununla amaçlanan avukatın davadan çekilmesi nedeniyle (Kesin süre verilmiş olması, temyiz süresinin durmaması) gibi usuli işlemlerde vekâlet görevi devam edecek, müvekkil çekilme nedeniyle zor durumda bırakılmayacak ve hak kaybına neden olunmayacak anlayışıdır.

Disiplin kovuşturmasına konu olayda çekilme iradesinin bildirildiği 03.09.2010 günlü dilekçe dosyasına havale ve Şikâyetçi asilinde katıldığı 16.09.2010 günlü duruşmada şikâyetçiye tebliğ edilmiş, Mahkemece esas hakkındaki iddianın bildirilmesi için süre verilmiştir. Görüldüğü üzere hiçbir hak kaybı olmamıştır. Maddeyi amacına uygun olarak yorumlamak hukukun üstünlüğü ilkesinin de gereğidir.

Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olmadığına ilişkin hukuksal değerlendirme isabetli olmakla itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak Şikâyetçi H____ ve L____ vekilleri Avukat M____A____ itirazının reddine, ____ Barosu Disiplin Kurulu'nun "Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına" ilişkin 19.11.2012 günlü 2012/D.375 Esas, 2012/603 Karar sayılı kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.
Üye Notu : Metin TBB sitesinden aynen alıntılanmıştır.
İlgili Mevzuat Hükmü : Avukatlık Kanunu MADDE 41 :Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder.
       Şu kadar ki, adli müzaharet bürosu yahut baro başkanı tarafından tayin edilen avukat, kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir özürü olmadıkça, görevi yerine getirmekten çekinemez. Kaçınılmaz sebebin veya haklı özürün takdiri avukatı tayin eden makama aittir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Gülgün İNCESOYLAR DİLKİ
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 18-09-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02210593 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.