Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/1212, Karar: 2013/2977 İçtihat

Üyemizin Özeti
Dava, muris muvazaasına dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tenkis istemlidir.

Murisin, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaayla illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan malvarlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
(Karar Tarihi : 28.02.2013)
"Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne dair olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi. Tetkik Hakimi Gamze Ünal'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi. gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir. Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden mirasbırakan O____ G____'ın 4270 parsel sayılı taşınmazını 20.07.2005 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle oğlu R_____'ın eşi olan davalıya devrettiği, 1931 doğumlu olan mirasbırakanın 21.01.2011 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak 26.3.2005 tarihinde ölen oğlu N____'in çocukları olan davacılarla dava dışı oğulları R____ ve D____'un kaldıkları anlaşılmaktadır.

Davacılar, anılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.

Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir. (11.1.2011 tarihinde kabul edilen, 1.7.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nun 611. maddesi; 818 sayılı BK'nun 511. maddesi) Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bakım alacaklısı, bu sözleşmenin kurulmasıyla bakım borçlusunun aile topluluğuna katılmış olur. Bakım borçlusu almış olduğu malların değerine ve bakım alacaklısının daha önceden sahip olduğu sosyal durumuna göre hakkaniyetin gerektirdiği edimleri, bakım alacaklısına ifa etmekle yükümlüdür. Bakım borçlusu, bakım alacaklısına özellikle uygun gıda ve konut sağlamak, hastalığında gerekli özenle bakmak ve onu tedavi ettirmek zorundadır (11.1.2011 tarihinde kabul edilen. 1.7.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK'nun 614. maddesi; 818 sayılı BK'nun 514. maddesi)

Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşuluyla yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaayla illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, iradeyle beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (818 sayılı BK'nun 18. maddesi, 11.1.2011 tarihinde kabul edilen, 1.7.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK'nun 19. maddesi) Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunu değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaayla illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan malvarlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.

Somut olaya gelince; mirasbırakanın 74 yaşında ölünceye kadar bakma aktini yaptığı, 6 yıl sonra öldüğü, sağlığında akde aykırılık nedeniyle, başka bir ifadeyle bakılmadığı iddiasıyla dava açmadığı, öte yandan akit yapılırken mirasbırakanın özel bakıma muhtaç olması gerekmediği gibi, tanık beyanlarına göre de davalının esasen mirasbırakana ilgisini de eksik etmediği anlaşılmaktadır.

O halde, anılan bu olgular yukarda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın davalı gelinine yapmış olduğu temlikin bakım karşılığı olduğu, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı, başka bir ifadeyle işlemin gerçek iradeyi yansıttığı sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, ivazlı akitlerde tenkisin de mümkün olmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Kabule göre de davada pay oranında istekte bulunulduğu halde istek aşılmak suretiyle ve davada yer almayan mirasçıları da kapsar şekilde tüm mirasçılar adına tescile karar verilmesi de isabetsizdir.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren (6100 Sayılı Kanunun geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 28.02.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Toplanan delillerden mirasbırakanın davalı gelinine 20.7.2005 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle 4720 parsel sayılı taşınmazını devrettiği, 19.11.2009 tarihinde 6260 m2'lik başka bir taşınmazını üçüncü kişiye satıp gelir elde ettiği, yaşlılık aylığı aldığı, 20.7.2010 tarihinde hastane çıkışı davalı gelini ve oğlu tarafından kendi evlerine götürüldüğü, sonrasında diğer mirasçılarla görüşmediği, o zamana kadar bakımının tüm evlat ve torunları tarafından beraberce yerine getirildiği, 21.1.2011 tarihinde ölmeden 3-4 ay öncesi yatalak olup daha öncesinde özel bakımı gerektiren bir durumunun olmadığı sabittir.

Miras bırakanın yaptığı temlik malvarlığının tamamı olan tek taşınmazıdır. Üstelik davalının felç geçirdiği, mirasbırakana oğlu R____'ın yardımcı olduğu anlaşılmıştır. Mirasbırakan aslında bağışladığı taşınmazını diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla görünüşte ölünceye kadar bakma akdi düzenlemek suretiyle devrettiği yani muvazaalı olduğu sonucuna ulaşılmakla, mahkeme kararının işin esasına yönelik değerlendirmesi doğru olup onanması gerektiğinden sayın çoğunluğun bozma görüşüne iştirak etmiyorum.

Ancak kabule göre de, davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı payları oranında iptal ve tescil istediklerine göre mahkemece istek dışına çıkılarak çekişmeli taşınmazın tapusunun tamamının iptaline karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bu yöne dair bozulması gereklidir."
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 611 :Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.

Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı atanmışsa, ölünceye kadar bakma sözleşmesine miras sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 24-07-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02544594 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.