Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2009/4-176, Karar: 2009/279 İçtihat

Üyemizin Özeti
Tüketici tarafından aracın ücretsiz yenisi ile değiştirilmesi talebiyle açılan davada Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; araçta meydana gelen arızaların "maldan yararlanmamayı sürekli kılmasının" söz konusu olup olmadığı ve buna bağlı olarak; "malın ücretsiz yenisi ile değiştirilmesi" isteminin kabulüne olanak bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Tüketicinin "0 km" araç satın almaktan beklediği fayda herhangi bir sorunla karşılaşmadan aracını kullanabilmek ve ihtiyaçlarını karşılamaktır. Somut olayda aracın alındığı ilk günden itibaren ortaya çıkan arızaların üretimden kaynaklandığı; tüketicinin yasal başvuru yollarını kullandığı, ancak, davalı yanca üretimden kaynaklanan bu arızaların giderilemediği gibi, sürekli tekrarlamasının önüne de geçilemediği sabittir. Diğer taraftan, aracın kullanıcı kitapçığı yanıltıcı bilgiler içermekte; tüketicide, araçta gerçekte olmayan teknik özelliklerin varlığı kanısını uyandırarak beklentisini artırmaktadır.

Davacı aracında meydana gelen arızaların, araçtan yararlanmamayı sürekli kılıp kılmadığı sorununa gelince; maldan yararlanmak, hiçbir hukuki veya fiili engelle karşılaşmaksızın onu düzenli biçimde ve beklentiye uygun olarak kullanabilmekle mümkündür. Bu hususun dava tarihindeki duruma ve koşullara göre belirlenmesi gerekir.

Davanın açıldığı tarih itibariyle davacının aracın yenisi ile değiştirilmesini talep etmekte haklı olduğu durumda, davanın uzamasının davalı yararına sonuç doğurmayacağı; bu nedenle yedi yıl süren yargılama aşamasında, her an tekrarlayacağı bilirkişi tarafından açıkça ifade edilen arızaların giderilmiş olmasının, davacı aleyhine yorumlanamayacağı; davacının, defalarca tamir edilerek "0 km" araçtan beklenen nitelikleri yitiren aracı kabule de zorlanamayacağı, çok açıktır.
(Karar Tarihi : 24.06.2009)
"Taraflar arasındaki "ayıplı malın değiştirilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1.Tüketici Mahkemesince davanın reddine dair verilen 11.09.2007 gün ve 2007/225-395 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 22.09.2008 gün ve 2008/8790-10797 sayılı ilamı ile;

(... Dava, ayıplı üretilmiş otomobilin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacının temyiz dilekçesi süresinde olmadığından Dairemizce reddedilmiştir. Ne var ki, davacıya karar tebliğine ilişkin belgede yazılı olan 1.10.2007 tarihinin maddi hataya dayandığı, kayıtlardaki gerçek tebliğ tarihinin 1.11.2007 olduğu posta idaresinin 23.5.2008 tarihli yazısı ile bildirildiğine göre 7.11.2007 tarihli temyizin süresinde olduğu anlaşılmaktadır. O halde, karar düzeltme isteminin kabulü ile temyiz isteminin reddine ilişkin Dairemizin kararı kaldırılarak davacının süresinde olan temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.

Davacı 13.11.2001 tarihinde davalı tarafından üretilmiş olan dava konusu yeni otomobili satın almıştır. Ancak bu otomobilin kapı kilitleri ve bunların ışıklı göstergelerinde ortaya çıkan sorunlar üzerine 14.11.2001 günü yetkili servise başvurmuş, yapılan onarım ile sorun giderilmeye çalışılmış ancak, eldeki davanın açıldığı 11.11.2002 tarihine kadar pek çok kez servis onarımı yapılmış olmasına rağmen, tam olarak giderilmesi mümkün olmamıştır. Davanın açılmasından sonraki aşamada yapılan bilirkişi incelemelerinde de sorunun halen devam ettiği tespit edilmiş, mahkemece tayin edilen tamir servisinde yapılan onarım ile sorun giderilmiş ise de kısa süre sonra aynı sorun yeniden ortaya çıkmıştır. Mahkemece alınan 10.8.2007 tarihli son bilirkişi raporunda da dava konusu sorunların bir kısmının halen devam ettiği, bundan sonra da tam olarak giderilmesinin mümkün olmadığı, ancak bu durumun aracın kullanımı ve performansında bir engel oluşturmayacağı bildirilmiştir. Davacı her ne kadar tüm bu sorunlara rağmen bugüne kadar aracı onarımları kabul ederek kullanmayı sürdürmüşse de, bu durum davalının sorumluluğunu tümden kaldırmaz. Aracın alındığı ilk günden itibaren devam eden ve halen kesin olarak çözüme kavuşturulamayan sorunun üretim hatasından kaynaklandığı kabul edilmelidir. Bu hata aracın kullanımına engel oluşturmasa bile, sürekli emek ve dikkat kaybına yol açarak kullanım kalitesini olumsuz olarak etkileyeceği ve bu durumun ise araçta değer kaybı yaratacağı açıktır. 0 halde davacının, üretim hatasından kaynaklanan zararı bulunduğu kabul edilmeli ve olayın gösterdiği tüm özellikler hakkaniyet uyarınca yeniden değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. Karar düzeltme isteminin kabulü ile temyiz isteminin süreden reddi kararı kaldırılarak hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna dayalı, ayıplı malın misliyle değiştirilmesi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup; manevi tazminatın reddine ilişkin karar bozma dışı kalmakla bu talep konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Dosya kapsamına göre, davacı tarafından 13.11.2001 tarihinde satın alınan , davaya konu 2002 model aracın, garanti müddeti içinde arka sürgülü kapı kapanmadan gösterge panelinde kapanmış gösterdiği, kapılar tam kapanmadan kilitlenme olayının gerçekleştiği, merkezi kilit sisteminin arızalı olduğu, bunların 21.11.2001 tarihinde başlamak üzere ikiden fazla tekrarlandığı ve ayrıca farklı arızaların dörtten fazla meydana geldiği hatta aynı arızanın davanın devamı sırasında da giderilemediği, en son mahkemenin müdahalesi ile davalıya ait servis eliyle giderilmişse de tekrarladığı, uyuşmazlık konusu değildir.

Uyuşmazlık; araçta meydana gelen arızaların "maldan yararlanmamayı sürekli kılmasının" söz konusu olup olmadığı ve buna bağlı olarak; "malın ücretsiz değiştirilmesi" isteminin kabulüne olanak bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik "Ayıplı mal" başlıklı 4. maddesinde;

"Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.

Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.

İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ...ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.

Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir...Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz."

Denilmekte;

Aynı Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik "Garanti Belgesi" başlıklı 13.maddesinde ise;

"İmalatçı veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır. Mala ilişkin faturanın tarih ve sayısını içeren garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye aittir. Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir.

Satıcı; garanti belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde arızalanması halinde malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür.

Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur.

Tüketicinin malı kullanım kılavuzunda yer alan hususlara aykırı kullanmasından kaynaklanan arızalar, iki ve üçüncü fıkra hükümleri kapsamı dışındadır.

Bakanlık, hangi sanayi mallarının garanti belgesi ile satılmak zorunda bulunduğunu ve bu malların arızalarının tamiri için gereken azami süreleri Türk Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilânla görevlidir."

Hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 14.06.2003 gün ve 25138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14/a maddesinde;

"Tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen malın;...Tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içinde kalmak kaydıyla, bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içerisinde farklı arızaların toplamının altıdan fazla olması unsurlarının yanı sıra, bu arızaların maldan yararlanmamayı sürekli kılması ... durumlarında tüketici malın ücretsiz değiştirilmesini, bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilir.

Satıcı, tüketicinin bu Yönetmeliğin 13 ve 14. maddelerinde belirlenen taleplerini reddedemez. Tüketicinin bu taleplerine karşı satıcı, bayii, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur."

Düzenlemesi bulunmaktadır.

Görüldüğü üzere; ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.

Tüketici bu durumda bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı veya onunla birlikte sorumlu olan imalatçı,ihracatçı vs maddede sayılan sorumlular tüketicinin tercihine konu bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.

Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayii, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur.

Tüketici onarım hakkını kullanmasına karşın, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 13. maddesi ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14.maddesinde belirtilen şartların oluşması halinde, aynı Kanunun 4.maddesinde sayılan diğer seçimlik haklarından birini kullanabilecektir.

Şu halde tüketici, doğrudan ücretsiz değiştirme hakkını kullanabilir. Zira, burada seçimlik hakkın kullanılmasından sonra değiştirilemeyeceği kuralının yasal bir istisnası söz konusudur.

Öte yandan, sınai mallarında (eldeki örnekte otomobilde) her satıcı yetkili servisleri eliyle satış sonrası hizmet vermek zorundadır. Yetkili servise yapılan başvuru tarihinden itibaren yapılan-yapılmayan işlemler satıcının -ve onunla birlikte sorumluluğu olanların- sorumluluğundadır.

Tüketicinin servise başvurusu üzerine aracın üretim hatasından kaynaklanan ayıbı satıcı-üretici-ithalatçı firma nezdinde tespit edilmiş; ancak bir işlem yapılmamışsa bundan tüketici değil, satıcı ve onunla birlikte sorumluluğu bulunanlar sorumludur.

Tüketicinin dava açana kadar hatta dava açtıktan sonra aracı kullanması satıcıyı -ve onunla birlikte sorumlu olanları- yasal sorumluluktan kurtarmaz.

Tüketici sözleşmeyi ayakta tutarak malın yenisi ile değiştirilmesini istediğine göre malın yenisi gelene kadar elindekini iade yükümlülüğünde de değildir. Satıcı/ithalatçı firma yetkili servisine yapılan başvuru üzerine, tüketicinin tercihine göre, sorunun çözümlenmesi ile yükümlüdür.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının 13.11.2001 tarihinde satın aldığı 2002 model Fiat-Doblo 1.2 ELX marka aracın, 21.11.2001 tarihinden başlamak üzere gerek dava öncesi gerekse de davanın görüldüğü aşamada yıllar içinde defalarca tamir edilmesine karşın aynı arızayı tekrarladığı, sonuçta bu arızaların zaman içinde yenilenmesinin olağan olduğunun ve tam anlamıyla giderilemeyeceğinin bilirkişiler tarafından bildirilmesi karşısında araçtaki ayıbın varlığının devam ettiği belirgindir.

Her davanın açıldığı zamanda geçerli olan koşullara göre değerlendirilmesi gerekir.

Davacı yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde tüketici hukukundan kaynaklanan haklarını yasal süreler içinde kullanmış; aracın yenisi ile değiştirilmesi talebini de süresi içinde davalı tarafa bildirmiştir.

Davacının "0 km" araç satın almaktan beklediği fayda herhangi bir sorunla karşılaşmadan aracını kullanabilmek ve ihtiyaçlarını karşılamaktır. Aracı aldığı ilk günden itibaren ortaya çıkan arızaların üretimden kaynaklandığı da belirgin olduğundan, davalıdan kaynaklanan nedenlerle tüketicinin bu beklentisi karşılanmamıştır. Davacı, yasal başvuru yollarını kullanmış; ancak, davalı yanca üretimden kaynaklanan bu arızalar giderilemediği gibi, sürekli tekrarlamasının önüne de geçilememiştir.

Diğer taraftan, aracın kullanıcı kitapçığı yanıltıcı bilgiler içermekte; davacıda araçta gerçekte olmayan teknik özelliklerin varlığı kanısını uyandırarak beklentisini artırmaktadır.

Davacı aracında meydana gelen arızaların, araçtan yararlanmamayı sürekli kılıp kılmadığı sorununa gelince; maldan yararlanmak, hiçbir hukuki veya fiili engelle karşılaşmaksızın onu düzenli biçimde ve beklentiye uygun olarak kullanabilmekle mümkündür. Bu hususun dava tarihindeki duruma ve koşullara göre belirlenmesi gerekir.

Davanın açıldığı tarih itibariyle davacının aracın yenisi ile değiştirilmesini talep etmekte haklı olduğu durumda, davanın uzamasının davalı yararına sonuç doğurmayacağı; bu nedenle yedi yıl süren yargılama aşamasında, her an tekrarlayacağı bilirkişi tarafından açıkça ifade edilen arızaların giderilmiş olmasının, davacı aleyhine yorumlanamayacağı; davacının, defalarca tamir edilerek "0 km" araçtan beklenen nitelikleri yitiren aracı kabule de zorlanamayacağı, çok açıktır.

Davaya konu aracın, satın alındığı tarihten itibaren ortaya çıkan ve davalıya ihbar ile aracın yenisi ile değiştirilmesi talebine dayanak teşkil eden arızaları davanın devamı sırasında dahi tekrarlanmakla; bu kadar süre servise giden, tamirine karşın tekrarlanan arızalar taşıyan ve talebin niteliğine göre davalı yanca yenisi verilmedikçe iade edilmesi de gerekmeyen araçtan, yasanın aradığı anlamda sürekli yararlanıldığını, kabule olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan durum karşısında; koşulları gerçekleşen, aracın ücretsiz yenisi ile değiştirilmesi, talebinin kabulüne, karar verilmesi gerekirken, davanın reddine ilişkin kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; karar bu nedenlerle bozulmalıdır.

KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : (ESKİ)Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun MADDE 4 :(Değişik madde: 06/03/2003 - 4822 S.K./4. md.)

       Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.

       Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.

       (Değişik fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./22.mad.) İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır. Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. *

       Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.

       Ayıplı malın neden olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin hükümler dışında, ayıplı olduğu bilinerek satın alınan mallar hakkında yukarıdaki hükümler uygulanmaz.

       Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, imalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde "özürlüdür" ibaresini içeren bir etiket konulması zorunludur. Yalnızca ayıplı mal satılan veya bir kat ya da reyon gibi bir bölümü sürekli olarak ayıplı mal satışına, tüketicinin bilebileceği şekilde tahsis edilmiş yerlerde bu etiketin konulma zorunluluğu yoktur. Malın ayıplı olduğu hususu, tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde gösterilir.

       Güvenli olmayan mallar, piyasaya özürlüdür etiketiyle dahi arz edilemez. Bu ürünlere, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun hükümleri uygulanır.

       Bu hükümler, mal satışına ilişkin her türlü tüketici işleminde de uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 06-12-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03133011 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.