Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Danıştay 14. Dairesi 2011/6523E. 2012/383K. İçtihat

Üyemizin Özeti
"..dava açma hakkının doğal olarak kanunlarla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunlarla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı geniş yorumlamalardan kaçınmaları gerekmektedir.
(Karar Tarihi : 06/02/2012)
İstemin Özeti : Danıştay Altıncı Dairesinin verilen 20.04.2010 günlü, E:2008/l 1269, K:2010/3998 sayılı kararının, dilekçede belirtilen nedenlerle düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : Yavyz Cengiz

Düşüncesi : Davacının ... ili, ... ilçesi, ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıda ruhsata aykırılıklar olduğundan bahisle, 3194 sayılı imar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 01.03.2005 günlü, 16/20-A sayılı Kadıköy Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada; dava öncelikle Kadıköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinde açılmış, anılan Mahkemenin 31.01.2007 günlü, E:2006/330, K:2007/53 sayılı kararı ile Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizliğine ve taraflarca istekte bulunulması halinde dava dosyasının görevli İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek dosya idare Mahkemesine gönderilmesi üzerine, İdare Mahkemesince, İdari Yargılama Usulü Kanununda, adli yargı mercilerince verilecek görevsizlik kararı üzerine dosyanın ilgili mahkemeye doğrudan gönderilmesine ilişkin bir kural bulunmadığından bahisle esas kaydın kapatılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 9. maddesine göre, adli ve askeri yargı yerlerinde açılan davaların görev yönünden reddi üzerine, 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun biçimde dava dilekçesi düzenlenip, idari yargıda dava açılması mümkündür.

Her ne kadar Kadıköy 2. Sulh Ceza Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı sonrası 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun biçimde düzenlenmiş bir dilekçe ile idari yargı yerine dava açılmamış ise de, adli yargı yerine başvuru esnasında verilen dava dilekçesi esas alınıp, dilekçe ret kararı verilerek, davacıya 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine göre dava dilekçesi düzenleme olanağının tanınması gerekirken, idare Mahkemesince esas kaydının kapatılıp dosyanın iadesine karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : Aylin Bayram

Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Ondördüncü Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre kararın düzeltilmesi istemi yerinde görüldüğünden Danıştay Altıncı Dairesinin 20.04.2010 günlü, E:2008/l 1269, K:2010/3998 sayılı kararı kaldırılarak işin esası yeniden incelendi:

KARAR : Dava, ... İli, ... ilçesi, ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıda ruhsata aykırılıklar olduğundan bahisle, 3194 sayılı imar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 01.03.2005 günlü, 16/20-A sayılı Kadıköy Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada; dava öncelikle Kadıköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinde açılmış, anılan Mahkemenin 31.01.2007 günlü, E:2006/330, K:2007/53 sayılı kararı ile Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizliğine ve taraflarca istekte bulunulması halinde dava dosyasının görevli idare Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek dosyanın idare Mahkemesine gönderilmesi üzerine, İdare Mahkemesince, İdari Yargılama Usulü Kanununda, adli yargı mercilerince verilecek görevsizlik kararı üzerine dosyanın ilgili mahkemeye doğrudan gönderilmesine ilişkin bir kural bulunmadığından bahisle esas kaydın kapatılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 3. maddesinde;"idari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır.

2. Dilekçelerde;

a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri

b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller,

c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi,

d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar,

e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numa ası,Gösterilir.

3. Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur." kuralı yer almaktadır.

Aynı Kanununun 7. maddesinde, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve idare mahkemelerinde dava açma süresinin altmış gün olduğu hükme bağlanmış; aynı Kanunun 9. maddesinin 1. fıkrasında, çözümlenmesi Danıştay'ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 9. maddesine göre, adli ve askeri yargı yerlerinde açılan davaların görev yönünden reddi üzerine, 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun biçimde dava dilekçesi düzenlenip, idari yargıda dava açılması mümkündür.

Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Adil Yargılanma Hakkı"nın düzenlendiği 6. maddenin 1. fıkrasında; Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde, veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir, kuralına yer verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, adil yargılanma haklarını ileri sürerek, ulusal mahkemelerin, idari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin aşırı şekilci bir şekilde yorumlandığını ve mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan başvurular üzerine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine dayanarak Ülkemiz aleyhine verilen çeşitli kararlarındaki gerekçelere bakıldığında, idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 4. maddesi ile birlikte 9. maddesinin kanunun koyuluş nedeni idare mahkemelerine erişimi kolaylaştırmak olduğundan, başvuranları, esas bakımından dilekçelerinin incelenmesinden yoksun bırakan usuli muameleye ilişkin bir gerekliliğin yorumu söz konusudur ki bu durum mahkemeler ve yüksek yargı organları tarafından sağlanan etkin koruma hakkına yönelik bir ihlal oluşturacak niteliktedir. AİHM, idari Yargılama Usulü Kanunu'nu 9. maddesinin çok katı bir şekilde uygulayan Türk idare mahkemelerinin aşırı şekilci davrandığı ve başvuranları mahkemeye erişim haklarından ve AİHS'nin 6/1 maddesi uyarınca adil yargılanma haklarından yoksun bıraktığı kabul ettiği görülmektedir. (Örneğin; Mesutoğlu, No:36533/04).

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, ... İli, ... İlçesi, ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıda ruhsata aykırılıklar olduğundan bahisle 3194 sayılı imar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca yıkımına, aynı Kanunun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 01.03.2005 günlü, 16/20-A ve 16/20-B sayılı Kadıköy Belediye Encümeni kararlarının iptali istemiyle İstanbul 3. İdare Mahkemesince açılan davada anılan Mahkemenin 31.01.2006 gün ve E:2005/1560, K:20006/158 sayılı kararıyla dava konusu işlemlerin para cezasına ilişkin uyuşmazlığın Kabahatler Kanunu uyarınca adli yargının görevine girdiğinden bahisle her işleme karşı ayrı ayrı dava açılmak üzere 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'un 15/1-d maddesi uyarınca dilekçenin reddine karar verildiği, bu karar uyarınca davacının para cezasının iptali istemiyle Kadıköy 2. Sulh Ceza Mahkemesine dava açtığı, anılan Mahkemenin 31.01.2007 günlü ve E:2006/330, K:2007/53 sayılı kararıyla Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizliğine ve taraflarca istekte bulunulması halinde dava dosyasının görevli idare Mahkemesine gönderilmesi kararı verildiği, bu karara istinaden davacılar vekilinin Kadıköy Sulh Ceza Hakimliğine verdiği 15.02.2007 tarihli dilekçe ile de dava dosyasının istanbul idare Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunulması üzerine dava dosyasının İstanbul 3. idare Mahkemesine gönderildiği, idare Mahkemesince, İdari Yargılama Usulü Kanununda, adli yargı merciilerince verilecek görevsizlik kararı üzerine dosyanın ilgili mahkemeye doğrudan gönderilmesine ilişkin bir kural bulunmadığından bahisle esas kaydının kapatılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar Kadıköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararı sonrası 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun biçimde düzenlenmiş bir dilekçe ile idari yargı yerine dava açılmamış ise de, idare mahkemesince, adli yargı yerine başvuru esnasında verilen dava dilekçesi esas alınıp, dilekçe ret kararı verilerek, davacıya 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine göre dava dilekçesi düzenleme olanağının tanınması gerekmektedir.

Bu durumda, dava açma hakkının doğal olarak kanunlarla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunlarla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı geniş yorumlamalardan kaçınmaları gerekmektedir.

Sonuç olarak, para cezası verilmesine ilişkin belediye encümeni kararına karşı açılan davada, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 9. maddesine göre, adli ve askeri yargı yerlerinde açılan davaların görev yönünden reddi üzerine gönderme kararı verilerek dosyanın görevli idare mahkemesine gönderilmesi üzerine, idare Mahkemesince adli yargı yerine başvuru esnasında verilen dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun biçimde düzenlenmek üzere dilekçenin reddine kararı verilmesi gerekirken, İdare Mahkemesince dosyanın esasının kapatılıp iadesine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR : Açıklanan nedenlerle, istanbul 3. İdare Mahkemesinin 08.11.2007 günlü, E:2007/1769, K:2007/2606 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 06.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İdari Yargılama Usulü Kanunu MADDE 3 :1. (Değişik: 10/6/1994-4001/2 md.) İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır.

2. Dilekçelerde;

a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri (Ek ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.51) "ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,"

b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller,

c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi,

d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar,

e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası,

Gösterilir.

3. Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Can DOĞANEL
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 25-04-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02289200 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.