Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY HGK. 2003/15-526 E.-2003/547 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Somut olayda yüklenici(borçlu davalı) SSK. da ki alacağını, aynı kuruma yapılacak bir takım işleri yaptırmak maksadıyla 3.kişiye temlik etmiş, temlik alan 3.kişi de yapacağı iş bedelinin teminatı(güvencesi) olarak temliki kabul etmiştir. Bu bağlamda;

a)İstihkakların teminatı bakımından temlik istenmesi bu olaya has, olağan dışı bir işlem olarak kabul edilemez.
b)Öte yandan borçlu, iflas etmediği veya başka bir nedenle kısıtlanmadığı sürece tasarruflarında muhtardır.
c)Yüklenilen hastane onarım işinin devam ettiği aşikar olup, salt borçlu yüklenici ile sözleşme yapılmış olması ızrar kasdının varlığı için yeterli olamaz.

O halde davalı borçu(temlik eden) ile davalı 3.kişi(temlik alan) arasında ki hukuki ilişki irdelenerek, taraflar arasında "muvazaaya dayalı-alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik bir ilişki mi, yoksa gerçek bir hukuki ilişki mi" olduğu belirlenmeli ve buna göre bir karar verilmelidir.
(Karar Tarihi : 08.10.2003)
Taraflar arasındaki "temlik tasarrufunun iptali, istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Elazığ Asliye 3.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.02.2001 gün ve 2000/519-2001/104 sayılı kararın incelenmesi Davalılar vekilleri ve dava dışı S__Yüklenim şirketi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15.Hukuk Dairesince önce onanmış, Davalılar vekilleri ve dava dışı S__Yüklenim şirketi vekilinin karar düzeltme istemleri üzerine de 12.02.2002 gün ve 2002/176-677 sayılı ilamı ile ;(.....1- Borçlunun Rize SSK Hastanesi onarım işini yüklendiği çekişme konusu olmadığına göre, onarımda teknik ağırlıklı ünitelerin borçlu yüklenici tarafından taşeron firma olarak diğer davalılar A___ San. ve Tic. A.Ş. ile Ç___San.Tic.Ltd.Şti. marifetiyle yaptırılması olağan ve emsallerine göre mutad bir davranış biçimi olarak kabul edilmelidir. Bunun sonucu olarak, taşeron firmaların yükleniciden banka teminat mektubu ya da davada olduğu gibi, istihkakların teminatı bakımından temlik istemeleri bu olaya has bir işlem değildir. Kaldı ki, borçlu ile Ç____Ltd. arasında teminat niteliğindeki temliknamenin tanziminden sonra fiyatta uzlaşma olmadığından öngörülen sözleşme yapılmamıştır. Cevapta ileri sürülen ve temliknamenin dayanıksız kaldığına dair bu husus gözetilerek, savunmanın aksine, hakedişten Ç____Ltd.'e bir ödeme varsa iş yapılmadan bu ödeme bedelsiz sayılacağından ancak bunun iptaline karar verilmesi gerekirken temliknamedeki miktarla sorumlu olacak biçimde davanın kabul edilmesi yanlış olmuştur.

Davalı A___ise, temlike dayanak sözleşmede belirtildiği gibi, yapacağı iş bedelinin tahsilinin teminatı (güvence) olarak temliki kabul etmiş ve sözleşme hükmüne uygun biçimde yaptığı iş bedeli kadar istihkakı alıkoyarak diğer işlere ait -aksine tedbir, haciz, İİK. 89.md. göre ihbarname vb. bulunmadığından- yüklenici alacağını kendisine ödemiştir. Hakedişe giren işler SSK. Yetkililerinin onayına bağlı bulunduğundan anılan şirketçe alıkonulan istihkakın bedelsizliği iddiası da dinlenemez.

Mahkemenin kabulüne göre de; temlik sonucu ödenen bedellerin davada taraf olmayan SSK.ya iadesine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Açıklanan bu nedenlerle Ç___Ltd. hakkında ödemenin varlığı araştırılıp sonucuna göre ve A____A.Ş. için ise davanın reddi hususunda hüküm kurmak gerekirken mahkeme kararında yazılı nedenlerle davanın kabulü ve Dairemizin de usul ve yasaya uygun olmayan bu kararı onaması doğru olmamıştır. Bu nedenle onamaya dair Dairemizin 15.1.2001 T., 2001/2250 E., 4523 K. sayılı kararının kaldırılması ve mahkeme kararının davalı borçlu ve onunla zorunlu dava arkadaşı olan davalılar yararına bozulması gerekir.

2-Yargılama aşamasında borçludan yüklendiği işi devralan S__Yüklenim Ltd.Şti.nin ise davada herhangi bir sıfatı olmadığından karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDENLER : 1- Davalılar vekili

2- Dava dışı S__Yüklenim İnşaat Limited Şirketi vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava dışı S___Yüklenim İnşaat Limited Şirketinin, davada herhangi bir sıfatı olmadığından ve daha önce temyiz itirazları da reddedildiğinden hukuki yarar yokluğundan bu şirket vekilinin temyiz istemlerinin reddine, Davalı Ç___ Ltd. hakkında verilen karar daha önce temyiz edilmeyip, karar bu davalı yönünden kesinleşmiş olmakla hükmü temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz isteğinin reddine, Davalılar Borçlu V___ve A____A.Ş. vekillerinin temyizine gelince;

Dava, temlik tasarrufunun iptali ve temlik nedeniyle ödenen istihkakın istirdadı istemine ilişkindir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Davalılar borçlu V____ile temlik alacaklısı A___arasındaki temliknamelerin gerçek bir hukuki ilişkiden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, muvazaalı ve alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik olup olmadığı, A___'nun dayandığı 07.05.1999 tarihli sözleşmenin dosyaya delil olarak yargılama aşamasında bildirilip bildirilmediği ve bozma sonrası ibraz edilip edilmediği, değerlendirmeye alınıp alınamayacağı, dolayısıyla bu tasarrufların iptalinin gerekip gerekmediği noktasındadır. Öncelikle; uyuşmazlığın üzerinde düğümlendiği 07.05.1999 tarihli sözleşmenin yargılama aşamasında delil olarak dosyaya sunulmayıp, bozma sonrası ibraz edildiği yönündeki davacı/alacaklı iddiası; anılan belgenin davalı A___ A.Ş.nin 21.01.2000 tarihli dilekçesinde "sözleşme", yine 11.01.2001 tarihli dilekçesinde "taraflar arasında 07.05.1999 tarihinde akdedilen sözleşme" şeklinde ifadeyle delil olarak ileri sürülmüş olması, davacı/alacaklı vekilinin 26.10.2000 tarihli cevaba cevap dilekçesinde açıkça " dosyaya sunulan sözleşme hiçbir resmi yanı olmayan taraflar arasında yapılmış ve her zaman düzenlenebilecek bir sözleşme ve bu sözleşmenin teminatlar kısmındaki hüküm gereğince temlik aldığı iddiasının da ..." ifadelerine yer verilerek açıkça sözleşmenin dosyaya sunulduğunun kabul edilip, içeriği konusunda değerlendirme yapılmış olması karşısında yerinde görülmemiş, yargılama aşamasında delil olarak dayanılıp dosyaya ibraz edildiği kabul edilerek uyuşmazlığın esasının incelenmesine geçilmiştir.

Uyuşmazlığın düğümlendiği nokta davalı borçlu ile A___ A.Ş.nin aralarında gerçek bir hukuki ilişkinin varlığının söz konusu olup olmadığıdır. Davalılar aralarındaki hukuki ilişkinin varlığını 07.05.1999 tarihli sözleşmeye dayandırmışlardır. Ne var ki, dosyada bulunan delillerin, anılan sözleşmenin ve taraf beyanlarının değerlendirilmesi sonucu mahkemece yapılan inceleme bu konuda hükme varmaya yeterli bulunmamıştır. Şöyle ki; Davalılardan borçlu V___ ile davalı A____A.Ş. arasında düzenlenen 07.05.1999 tarihli sözleşmenin hukuksal nitelemesinin sağlıklı yapılabilmesi açısından yanlarınca iddia edildiği ve Özel Dairece vasıflandırıldığı şekliyle "taşeronluk sözleşmesi" olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Dosyaya taraflarca ibraz edilen fatura, ibraname ve SSK.dan temin olunan belgelerin davalıların yasal defterleri üzerinde denetimi yapılmamış, davalılar arasında akdedilen bu sözleşmenin ne şekilde hayata geçirildiği denetime uygun şekilde tespit edilmemiştir. Bu sözleşmenin gerçek bir hukuki ilişkiyi yansıtıp yansıtmadığı ancak destekleyecek diğer delillerin varlığı ile mümkündür. Bu hususu tespite yönelik olarak mahkemece;

1- Davalı A____'nun diğer davalı/borçlu V____ile yaptığı savunulan 07.05.1999 tarihli sözleşmede bahsi geçen işlerin davalı A___tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin araştırılmasına yönelik olarak; oluşturulacak konusunda uzman ve işin niteliğine uygun bilirkişi kuruluna; a)Öncelikle davalı/borçlu V____ile Davalı A____A.Ş.nin ticari defterleri ve varsa müstenidata belgeler üzerinde inceleme yaptırılarak, temliknameler ile davalı V____'in, davalı A____'ya temlik ettiği istihkakları üzerinde davalı A___'nun gerçekten hak sahibi olup olmadığı belirlenmeli, b) Davalı A____'nun anılan sözleşmeye dayanarak yaptığını savunduğu işlere ilişkin tüm fatura vs belgelerinin de yukarıda (a) şıkkında belirtilen incelemede tek tek ele alınarak malzeme mi yoksa verilen hizmet bedeli olarak mı düzenlendikleri tereddüte yer vermeyecek biçimde tespit edilmeli, c) Öte yandan, davalı A____'nun savunmasında öne sürdüğü miktardaki bir işi üstlenirken adi bir sözleşme yapmış olması da gözetilerek firmanın benzer uygulamalarının olup olmadığı araştırılmalı, üstlenilen bu tür işlerde mutad uygulamanın firma büyüklükleri de gözetilerek ne olduğu tespit edilerek sözleşmenin vasıflandırılmasında bu husus ta nazara alınmalı, bilirkişilerin bu konudaki düşüncelerine de başvurulmalı,

2- Birinci maddede yapılacak tespitler yanında taraflar arasındaki 07.05.1999 tarihli sözleşmenin yasal anlamda ve bu konudaki düzenlemelere uygun olarak "Taşeronluk Sözleşmesi" niteliğinde bulunup bulunmadığının ve davalı A____'nun taşeron olarak kabul edilmesinin mümkün olup, olamayacağının belirlenmesine yönelik olarak "Taşeronluk hizmetinin yasal tarifi ve taşeronun istihdam ettiği işçilere yönelik SSK nezdinde yapması gereken işlem ve tasarrufları gerçekleştirip, gerçekleştirmediğine ilişkin İş Kanunu ve 506 sayılı SSK Kanun'u hükümleri gözetilip araştırma yapılmalı" ve bu sözleşmenin varlığının kabulü halinde, yasal gereklerinin yerine getirilip getirilmediği değerlendirilmeli, Taraflar arasındaki temliknamelerin miktarları ile tespit olunan işler karşılaştırılarak bu konuda da aynı bilirkişilerden dayanakları açık ve yeterli görüş alınmalı, Tüm bu hususlar tespit edildikten sonra yapılacak değerlendirme sonucu Sözleşmenin niteliği, bu sözleşmeye dayanılarak yapılan işlerin ve temlikname tarihindeki değerlerinin ne olduğu, gerek istihkaklardan gerek tespit edilecek diğer bir yoldan alınan bedellerin ne kadarının A___'nun gerçek olup, olmadığı tespit olunacak alacağını karşıladığı ve borçluya iade edilen istihkakların bedelleri tespit ve irdelenerek taraflar arasında muvazaaya dayalı ve alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik bir ilişki mi yoksa gerçek bir hukuki ilişki mi olduğu belirlenmeli ve uygun bir sonuca varılmalıdır. Açıklanan nedenlerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozulmalıdır.

KARAR : 1- Yukarıda (1) ve (2). bentlerde yer alan nedenlerle Dava dışı S___yüklenim İnşaat Limited Şirketi ve Davalı Ç___Ltd.Şti vekillerinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2- Yukarıda (3). bentte yer alan nedenlerle, Davalılar A____A.Ş. ve V____ vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harçlarının geri verilmesine, 8.10.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 280 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/115 md.)

(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./66. md.) Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.

(Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/55 md.) Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.

Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 10-09-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02749705 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.