Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2011/5-20 E. 2011/59 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Ara kararı niteliğinde olmayıp, davanın esasını çözümleyen kararlardandır. Bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğmaktadır. Sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da zımnen geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulması, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
(Karar Tarihi : 19.04.2011)
Cinsel istismar suçundan sanık T____'nin katılanlardan E____'ye yönelik eylemi nedeniyle TCY'nın 103/1-3. madde ve fıkraları uyarınca 6 yıl hapis, katılan S____'ye yönelik eylemi nedeniyle de TCY'nın 103/1-3-4-6 ve 43. maddeleri uyarınca 28 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin S____ 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.03.2009 gün ve 42-83 sayılı kısmen re'sen temyize tabi olan hükmün, sanık müdafii ile katılanlar vekilleri tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 29.12.2009 gün ve 11956-15084 sayı ile;

<5237 sayılı TCK. nun 103/6. maddesinde öngörülen cezanın miktarı da gözetilerek, suçun sonucunda mağdurelerin beden ve ruh sağlığında bozulma meydana gelip gelmediğinin Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kurulundan görüş alınarak saptanması gerekirken, K____ Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalından alınan 31.07.2008 ve 29.12.2008 günlü raporlar ile yetinilerek yazılı şekillerde hükümler kurulması,

Kabule göre de; 5237 sayılı TCK. nun 103/6. maddeleri uyarınca tayin edilen 18 yıl hapis cezasının 43. madde uyarınca 103/1, 103/3, 103/4. maddelerin uygulanmasıyla belirlenen ceza miktarı olan 13 yıl 6 ayın 3/4'ü oranında artırımı sırasında ayların yıllara tahvili sonucu 27 yıl 13 ay 15 gün yerine 28 yıl 1 ay 15 gün hapis olarak fazla cezaya hükmolunması,

5237 sayılı TCK. nun 53/1-c maddesinde yer alan velayet hakkını kötüye kullanmak suretiyle yaşı küçük kızlarına karşı cinsel istismar suçlarını işlediğinin anlaşılmasına göre cezaların infazından sonra başlamak üzere aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması> isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise 16.03.2010 gün ve 52-60 sayı ile;

gerekçesiyle katılanların beden ve ruh sağlıklarının bozulması yönünden Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden görüş alınmasına ilişkin bozma nedenine direnmiş, diğer bozma nedenlerine ise uymak suretiyle hüküm kurmuştur.

Sanığın, katılan S____'ye yönelik eylemi nedeniyle re'sen temyize tabi olan hükmün sanık, sanık müdafii, Cumhuriyet savcısı ile katılanlar vekilleri tarafından da temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 01.04.2011 gün ve 271997 sayılı istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; cinsel istismar suçu nedeniyle katılanların beden ve ruh sağlığında bozulma meydana gelip gelmediğinin belirlenmesi bakımından Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan görüş alınması gerekip gerekmediğine ilişkin ise de; öncelikle bozmaya eylemli olarak uyan yerel mahkemenin sonradan bu kararından dönerek önceki hüküm gibi karar vermesinin olanaklı olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

İncelenen dosyada;

Yerel mahkemece bozma kararından sonra yapılan yargılamada, 05.02.2010 günlü duruşmaya hazırlık tutanağının 4 numaralı ara kararında, bozma kararının gereğini yerine getirmek üzere, şeklinde karar verildiği, ara karar gereği Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu Başkanlığına katılanların muayene gününün bildirilmesi için yazı yazıldığı, böylece Özel Daire kararına eylemli olarak uyulduğu, gelen cevabi yazıda muayene gününün 06.07.2011 olarak bildirildiği, 16.03.2010 tarihli oturumda da bildirilen randevu gününün uzunluğunun makul sürede yargılanma hakkını ihlal edeceği gerekçesi ile ara karardan vazgeçilerek önceki gibi hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

Ceza Genel Kurulu'nun 17.04.2007 gün ve 325-100 sayılı kararı ile yerleşik uygulamasına göre, uyma kararı, ara kararı niteliğinde olmayıp, davanın esasını çözümleyen kararlardandır. Bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğmaktadır. Sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da zımnen geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulması, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

Bu itibarla, Özel Daire bozma ilamına eylemli olarak uyduktan sonra dönülemez nitelikteki bu karardan dönerek ilk hükümdeki gibi karar veren yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

KARAR : Açıklanan nedenlerle;

1- S____ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2010 gün ve 52-60 sayılı hükmünün BOZULMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.04.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ceza Kanunu MADDE 103 :(Değişik: 18/6/2014-6545/59 md.) (1)
(1) (Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden; (1)
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
anlaşılır.
(2) (Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/13 md.) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.

(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.




 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Merve K.TERKAN
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 23-08-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01901889 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.