Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, Esas: 2005/13277, Karar: 2005/17565 İçtihat

Üyemizin Özeti
Maddedeki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıf sebebiyle, hukuken geçerli olan bir sözleşmeye mesnetle başlatılacak icra takibinde; sözleşmenin yerine getirileceği yer ve/veya sözleşmenin yapıldığı yer İcra Daireleri yetkilidir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer ilk önce tarafların açık veya zımni isteğine göre belirlenir. Bu hususun anlaşılamadığı hallerde sözleşmenin yerine getirileceği yer, Borçlar Kanununun 73. maddesine göre saptanmalıdır. HUMK m.10 daki "davalı veya vekilinin davanın açıldığı zaman orada bulunması" koşulu İİK m.50 için aranmaz.
(Karar Tarihi : 20.09.2005)
Konusu mal varlığı olan Borçlar Hukukuna ilişkin sözleşmelerden doğan davalarda yetki HUMK.nun 10. maddesinde belirtilen kurallara göre çözümlenir. Örneğin sözleşmedeki alacağın ödenmemesi, malın teslimi, cezai şartın ödenmesi gibi... Anılan madde sözleşmeden doğan davalar için iki özel yetki kuralı koymuştur.

a-Sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesinin yetkisi (aktin icra, ifa edileceği yer)

b-Sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin, yetkisi (davanın açıldığı zaman davalı veya vekilinin orada bulunmak koşulu ile)

Sözleşmenin yerine getirileceği yer öncelikle tarafların açık veya zımni isteğine göre tesbit edilir.

Sözleşmede karşılıklı olarak değişik yerlerde yerine getirilecek borçlar varsa (malın teslim edileceği yer-borcun ödeneceği yer) mal teslimi için açılacak dava teslim yeri mahkemesinde- borcun ödenmesi için açılacak dava ise borcun ödeneceği yer mahkemesinde açılabilir. Ancak sözleşmede açık ve zımni olarak sözleşmenin yerine getirileceği yerin anlaşılamadığı hallerde yetkili yer Borçlar Kanununun 73. maddesine göre belirlenir. Yani davanın konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da sözleşmede aksi kararlaştırılmadı ise, borç alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Ancak aranacak ya da aldırılacak borçlar da Borçlar Kanununun 73/l. maddesi uygulanmaz. Ne varki HUMK.nun 10. maddesi hükmü yalnız hukuken geçerli olan sözleşmelerden doğan davalar hakkında uygulanacağından, geçersiz olan sözleşmelerden doğan davalarda, sözleşmenin ifa yerinde dava açılamaz, (sebepsiz iktisap gibi) genel yetkili yer olan yani davalının ikametgahında dava açılır.

Sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin yetkisi: sözleşmeden doğan bir dava, davalı veya vekili, davanın açıldığı zaman oradan bulunmak koşulu ile sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde de açılır (İİK.nun 50. maddesinde bu koşul aranmaz)

Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 2001/12-1162-1191 sayılı kararında da yukarıda açıklanan kurallar benimsenerek "HUMK.nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalarda tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde sözleşmenin yerine getirileceği yerin Borçlar Kanununun 73. maddesine göre belirleneceği" açıklanmıştır. Ancak bu gibi hallerde Borçlar Kanunun 73. maddesinin uygulanabilmesi içinde akdi ilişkinin kabul edilmesi gerekmektedir.

Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde;

Takip alacaklısı faturaya dayanarak genel haciz yolu ile takip yapmış örnek 49 nolu ödeme emri borçluya Beşiktaş-İstanbul adresinde tebliğ edilmiş, borçlu tarafça yasal süresi içersinde icra dairesine başvurularak, şirketin idare merkezinin bulunduğu İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğunu ileri sürülerek İzmir İcra Dairelerinin yetkisine karşı çıkılmıştır. Mahkemece borçlu şirketin idare merkezi olan Beşiktaş ilçesinin İstanbul İcra Dairesinin yetki alanı içerisinde kaldığı da dikkate alınarak takip konusu para borcunun dayanağı faturalar alacaklıdan istenip varsa yazılı sözleşme de getirtilerek yukarıdaki ilkelere göre yetki itirazının çözümlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Üye Notu : İşbu kararın özeti tarafımızca yazılmıştır.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 50 :(Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.

Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. icra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.

İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 20-11-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01566505 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.