Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

» Site Bilgileri
Konular : 100.102
Mesajlar : 526.425
Üye : 49.382
Makale : 1.778
Şerh : 14065

Şu anda sitemizi 211 ziyaretçimiz (0 üye, 211 konuk) okuyor.

» Forum Alanlarımız
Forumlarımızdan Seçmeler
Aylık Site Bülteni

Forumda Arama
Yeni Mesajlar





Devre Tatil Davasında Taraf Sıfatı
Dün, Ömer Faruk DİŞKAYA





Islah Mümkün Mü?
24-03-2024, Adalet Bakanı










Üye İlanları

Mesaj İstanbul 35. İcra Dairesi Vekillik Kaydı İçin Yardım
01-11-2023, Av.Beren TOPÇU DELİBALTA





» Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM)
Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM), Türk Hukuk Sitesi Kadın Hakları Çalışma Grubu tarafından kurulan ve yönetilen sanal bir destek merkezidir.

KAHDEM, kadın hakları ihlalleri ile karşılaşan kadınlarımızın internet ortamında kimliklerini gizleyerek sorunlarını paylaşmalarına ve Çalışma Grubu üyelerinin destek ve yönlendirme mesajlarına ulaşmalarına yardımcı olur.

Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) Portalı

» Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM)
Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM), Türk Hukuk Sitesi Hasta Hakları Çalışma Grubu tarafından kurulan ve yönetilen sanal bir destek merkezidir.

HASDEM, hasta hakkı ihlalleri ile karşılaşan ziyaretçilerimizin internet ortamında kimliklerini gizleyerek sorunlarını paylaşmalarına ve Çalışma Grubu üyelerinin destek ve yönlendirme mesajlarına ulaşmalarına yardımcı olur.

Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM) Portalı

» Üyelerimize Özel
» Üye Fotoğraf Albümü
» Üye Listesinde Arama
» Haber Kanalları
» Üye Bilgileriniz
» Faydalı Hukuk Bilgileri


» Gerekli Siteler

@turkhukuksitesi.net e-posta servisimizi kullanan konuklarımıza duyuru.
Türk Hukuk Sitesi'ne Hoşgeldiniz!
Sitemize Üye misiniz? Lütfen Giriş Yapınız:
Üye İsminiz : Şifreniz : Şifrenizi mi Unuttunuz?

Henüz Üyemiz Değil misiniz?
İlkelerimizi ve prensiplerimizi paylaşan hukukçu meslektaşlarımızı üye olarak aramıza katılmaya davet ediyoruz.

Türk Hukuk Sitesi her meslekten hukukçular tarafından hazırlanan ve yönetilen, ticari amacı olmayan (ücretsiz), saygın, bilimsel, ciddi, ilkeli, her türlü siyasi görüşten bağışık ve politikaya uzak, üye seçiminde seçici, adaleti en üstün değer kabul eden bir hukuk platformudur.

» Türk Hukuk Sitesi Şerhinden Yeni İçtihatlar
Sözleşmeden doğan hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde sebepsiz zenginleşmeye dayanan talepte bulunulamaz. Taraflar arasında sözleşme bulunduğuna göre uyuşmazlık sözleşme hükümlerine göre çözümlenmelidir. Bu nedenle sözleşme hükümlerine uymayan bir ödeme yapılmış olması halinde, ödeme sırasında ihtirazi kayıt ileri sürmese dahi ödeyen zamanaşımı süresi içinde bu bedelin istirdatını talep edebilir.
(Şerh No: 17319 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : Dün 10:58)
Sözleşmede bu şekilde hüküm bulunması durumunda, kiracı tahliye sırasında kiralanan dairenin boya ve badanasını yaptırmakla yükümlüdür.
(Şerh No: 17318 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 25-03-2024 18:17)
Kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti kiraya verene, kiracı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise kiracıya düşer. Kiraya veren tarafça talep edilen yıllık kira miktarı HMK'nın 200. maddesi uyarınca belirlenecek senetle ispat sınırının üzerinde ise kiraya veren kira bedelini yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. Yazılı delille kanıtlanmadığı takdirde ise kiracının kabulünde olan miktar esas alınmalıdır. Yi...
(Şerh No: 17317 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 25-03-2024 17:50)
Kiracının kira bedeli açıklamasıyla kiralayana yatırdığı paranın yeni kira bedeli olduğu konusunda tarafların anlaştıklarının kabulü gerekir. Davacı kiracı bu kira bedelini yatırdıktan sonra fazla yatırdığı iddiası ile kira bedelinin istirdatını isteyemez.
(Şerh No: 17316 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 25-03-2024 17:42)
kiracının kiralayana sarf ettiği “senin kolunu kanadını kıracağım” şeklindeki beyanları ve küfür içerir söylemleri kira ilişkisinin çekilmez hale geldiğinin başlıca delilidir. Artık davacı kiralayandan bu olumsuzluklara rağmen ilişkisine devam etmesi beklenemez.
(Şerh No: 17315 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 15:56)
davacı ve davalının birbirleri hakkında şikâyette bulundukları, haklarında ceza mahkemelerinde yargılamalar yapıldığı, böylelikle kira ilişkisinin kiraya veren bakımından çekilmez hâle geldiği anlaşılmakla BK’nın 256/2. (TBK’nın 316/3.) maddesindeki şartların oluştuğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Kiracının ceza davasında beraat etmesi, hukuk yargılaması yönünden sonuca etkili değildir.
(Şerh No: 17302 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 15:53)
Sözleşmedeki hükme rağmen kiracının ticari faaliyetine dönemsel ara vermesi akde muhalefettir.
(Şerh No: 17314 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 15:49)
Kiraya verenler birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı mevcut olup, tahliye istemi bölünemeyecek isteklerden olduğundan ihtarnamenin kiralayanların hepsi tarafından düzenlenip gönderilmesi gerekir. Kiraya verenlerden sadece birisi tarafından keşide edilen noter ihtarı hukuki sonuç doğurmaz.
(Şerh No: 17313 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 15:36)
TBK'nun 316.maddesinde düzenlenen “kiracıdan beklenen komşuluk ilişkilerine uyma,kiralayan ve ailesine karşı rahatsız edici ve uygunsuz davranışlardan kaçınma” yükümlülüğünden kastedilen bu davranışların Türk Ceza Kanunu anlamında suç teşkil edip etmemesi değildir. Bununla ilgili mutlaka adli makamlara şikayet de bulunulması da gerekli olmayıp, bu husus tanık beyanlarıyla da ispat edilebilir.
(Şerh No: 17312 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 15:33)
Kiracının düşük bedelli sahte kontrat düzenlemesi akde muhalefet olup, tahliye sebebidir.
(Şerh No: 17311 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 15:29)
Sözleşmede belirtilen şarta aykırı olarak ağaçların kesilmesi hali akde aykırılık oluşturur.
(Şerh No: 17310 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 15:27)
Kiracının tadilatı ile binanın statik yapısının bozulması açıktan fena kullanım sayılır ve tahliye sebebidir.
(Şerh No: 17309 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 15:26)
Kiracıya çekilen ihtarın kiralayan veya vekili tarafından çekilmesi gerekir. Kiralayanın babası tarafından çekilen ihtar hukuki sonuç doğurmaz.
(Şerh No: 17308 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 14:55)
Kiraya verilen yerde kaçak priz hattı çekilmesi açıktan açığa kötüye kullanım olup, ihtarsız akdin feshi ve tahliye sebebidir.
(Şerh No: 17307 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 14:50)
Akde aykırılık nedenine dayanılarak açılan davada tahliye kararı verilebilmesi için akde aykırı davranışın önemli ve doğrudan doğruya kiralananın bizzat kullanılması ile ilgili olması gerekir. Bunun dışında sözleşme ile konulan yükümlülüklerin kiracı tarafından yerine getirilmemesi akde aykırılık nedeni ile doğrudan tahliye sonucunu doğurmaz ancak koşulların bulunması halinde akdin feshine yol açar.
(Şerh No: 17306 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-03-2024 14:44)

Gündem Konumuz : Kurumlarca Yapılacak Karşı Vekalet Ücreti Ödemelerinde Serbest Meslek Makbuzu Meselesi
Konuyu Açan Üyemiz : Av. Fırat BİLBAY

Evet değerli meslektaşlar.

Bildiğiniz üzere, bu mesele yılların meselesidir. Karşı vekalet ücretinin kime ait olduğu, ödeme yükümlüsünün kim olduğu, ödemenin kime fatura (serbest meslek makbuzu) edileceği, stopaj (gelir vergisi) tevkifatı yapılıp yapılmayacağı, eğer tevkifat yapılacaksa kim tarafından nasıl yapılacağı, ve sair tüm hususlara ilişkin usul ve esaslar yıllardan beri tartışılmakta, bu tartışmalara net, nihai ve tatmin edici yanıtlar verilememektedir.

Son kertede, 05/12/2019 tarihli 7194 sayılı Yasa ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. Maddesine eklenen fıkrada: “9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini (icra ve iflas müdürlüklerine yatırılanlar dâhil) ödeyenler tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılır.” hükmü ihdas edilmiştir.
Burada benim ele almak ve masaya yatırmak istediğim konu, idarelerce yapılacak ödemelerde izlenecek usullerdir. Bilindiği üzere bazı kanunlarda (İYUK madde 28, 5502 SK madde 36) mahkemece hükmolunan asıl alacak, vekalet ücretleri ve yargılama giderlerinin ödenmesi için idareye yazılı müracaat zorunluluğu öngörülmüştür. Ne var ki, bu müracaata serbest meslek makbuzunun eklenmesinin bir zorunluluk olup olmadığı hususu bir türlü netleşmemektedir. Örneğin 5502 Sayılı Kanun’un 36. maddesinde ödemenin, “…alacaklı veya vekilinin Kuruma ödemeye dayanak makbuz ve belgelerle birlikte yazılı şekilde yapacağı müracaat üzerine bildireceği banka hesap numarasına” yapılacağı belirtilmektedir. Burada kastedilen makbuz ve belgeler ne olabilir? Bilhassa ortada bir ilam varken ne gibi bir belgeye ihtiyaç duyulmaktadır? Dikkat edilirse “alacaklı veya vekili” denmekte, dolayısıyla alacaklının müracaat hakkı olduğu da yadsınmamaktadır. Alacaklı asilin serbest meslek makbuzu kesme zorunluluğu olmayacağına göre, üstelik mahkeme ilamında hem asıl alacağın hem de vekalet ücretlerinin asil lehine hükmolunduğu bilindiğine göre bu kanun lafzındaki makbuz nedir? Eğer bahsolunan serbest meslek makbuzu ise bundan çıkan doğal sonuç vekile yapılacak ödemelerde aranacağı, asile yapılacak ödemelerde ise aranmayacağı mıdır? Bu noktada tevkifat sorumluluğu da aşılarak kuruma vergi denetmenliği mi yaptırılmak istenmektedir?

Tüm bu sorular yanıtsızdır. Ne var ki, yasa metinlerinde bu sorulara açıklama getirebilecek mantıki bazı çıkarımlar vardır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 97/2 maddesi: “94 üncü maddede yazılı ödemelerden yapılan vergi tevkifatı, vergi kesenin kayıt ve hesaplarında ayrıca gösterilir.” demektedir. Demek ki tevkifat bir yere kaçmamaktadır. Üstelik, tevkifat yükümlülüğü söz konusu olduğunda idare tüzel kişisi ile diğer özel/tüzel kişiler arasında bir fark bulunmamaktadır. Yasa, “tevkifat yükümlüsü” olarak genellemektedir. Kendisine karşı ilam vekalet ücreti yönünden icra takibi yapılan bir şirket, avukata, “hani nerede senin serbest meslek makbuzun, eğer yoksa ödemiyorum” dediğinde kapısında icra memurlarını görecektir. Zira serbest meslek makbuzu kesilmesi/tebliği temerrüt veya ödeme için şart değildir. Öyleyse, idare ile özel şirket arasında “serbest meslek makbuzu aramak” konusunda yasa herhangi bir ayrım da yapmadığına göre, idarenin de avukata “serbest meslek makbuzu olmadan ödeme yapmıyorum” deme hakkı bulunmayacaktır. Haczedilmezlik keyfiyeti ayrı, mütemerrit olma meselesi ayıdır. İdare, ortada makbuz olmasa dahi tevkifatı gereken ücretten tevkifatını yapacak, kayıtlarına işleyecek, makbuz işini de avukat ve bağlı bulunduğu vergi dairesi düşünecektir. Karşılıklı iyi niyet elbette ön plandadır. Bir avukatın serbest meslek makbuzunu keşide etmesi ve karşılığında hızlıca ödeme alması, icra dairelerine ve başkaca kırtasiyeye gerek duyulmaması elbette güzeldir. Ne var ki, muktezalar, tebliğler ve genel normlar ışığında mesele çözülecekse doğrusu açıkladığım gibidir. Aslında bunu bu kadar uzun uzadıya anlatmak lüzumu dahi yoktu. Zira Yargıtay 12. H.D. 2018/6351 E. 2019/4901 K. Sayılı ilamında “….İhtilaf, icra takibine geçilmeden önce yazılı başvuru dışında ayrıca alacaklı vekilinin ilama konu alacağın ödenmesi için serbest meslek makbuzu ibraz etmesinin zorunluluk olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu konuda, 2577 Sayılı Kanun'un 28. maddesinde özel bir düzenleme bulunmadığından, ilamın takibe konulması için anılan makbuzun ibrazına ilişkin sürecin beklenmesine gerek yoktur.” diyerek en azından İYUK 28. maddesi özelinde meseleyi çözmüştür.

Peki ben tüm bunları neden anlattım? Bugün başımıza gelen hadise yüzünden… Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı kazanmış olduğumuz vekalet ücreti için kurumdan “KEP” üzerinden talepte bulundum. Bizi nezaketle aradılar ve serbest meslek makbuzu keşide etmemizi istediler. "Hay hay" dedik. Makbuzu kesip kargoyla gönderdik. Son dönemde yaşanan salgın ve önlemler nazara alındığında 1 ayı aşkın süredir ödemenin gelmemesini de makul karşıladık.

Bu meyanda, son 10 yıl içerisinde herhangi bir SGK prim ödemesini 1 gün dahi geciktirmemiş olduğumuzu, hiçbir zaman vergi/prim affı, borç yapılandırması, erteleme, silme vs gibi ikramlardan istifade etmediğimizi özellikle belirtiyor, devletin günümüze değin vergi ve prim alacaklarını toplama konusundaki politikası nazara alınarak, devlete olan borcuna sadık mükelleflerin ne yerine koymuş olduğuyla ilgili genel tartışmaları da takdirlerinize bırakıyorum.

Hal böyleyken “covid19” salgınının ekonomik etkileri ile mücadele önlemleri kapsamında “İLK KEZ” -üstüne basarak söylüyorum “ilk kez”- SGK prim ödemelerini geciktirdik. Kaldı ki bu bir gecikme değil, devletin yükümlülere tanıdığı bir hakkın istimalidir. Ödemelerin vadesi 2020 Kasım ayına ötelenmiştir. Yukarıda da bahsettiğim gibi, bugüne dek her ödemeyi günü gününe, hatta gününden önce yapmak mükellef olarak bize hiçbir fayda sağlamadığından “yahu bari bu sefer vadesi gelmemiş ödemeyi de yapmayalım, vadesini bekleyelim” dedik.

Öykünün kalanını muhtemelen tahmin etmişsinizdir. Bugün SGK’yı arayarak ödemeyi hatırlattık ve akıbetini sorduk. Anlaşıldı ki SGK, Vadesi KASIM 2020 olan SGK prim borçlarından alacağımız vekalet ücretini mahsup etmiş, üstelik, mahsup miktarları ile ilgili kayıtları (telefon görüşmesinden sonra kurumun şubesine giderek yetkililerle yüz yüze yaptığım görüşmede) yazılı olarak vermekten de imtina etmiştir. Şimdi öncelikle bu noktada SGK çalışanlarını tenzih ederim. Hiçbir görevli bana nezaketsiz davranmamış, her biri ellerinden geldiğince yardım sağlama gayreti içerisinde olmuştur. Ne var ki, bizlere söylenene göre “SİSTEM” bir alacak gördüğü takdirde vadesi gelmiş olsun olmasın ödemeyi her halükarda mahsup etmektedir. Sistem’dir, hikmetinden sual olunmaz. İşin daha kötü tarafı, SGK kayıtlarında prim borçları mahsup edilmiş gözüktüğü (mali müşavir de doğrulamıştır) halde, banka kayıtlarında hala prim borcu tam olarak gözükmekte, dolayısıyla vekalet ücreti alacağımız “şimdilik” havaya uçmuş vaziyette, yani askıda hükümsüz kalmaktadır.

Gelelim öykünün ana fikrine: bizler avukat olarak yasal zorunluluğu yerine getirip kuruma talepte bulunduktan (ve 30 gün süre tanıdıktan) sonra alacağımız için icra takibine geçmeyerek ne kaybediyoruz? Öncelikle icra vekalet ücretimizi, akabinde telefonlarda fatura kestin/kesmedin parayı gönderdin/göndermedin diyaloglarından kurtulma lüksünü, saydamlık sağlamayı, nerede ne kadar para yattığını görüp, borcu alacağı hesaplayabilme imkanını… Hatta şöyle bir varsayımda bulunalım.. Somut hadisede olduğu gibi henüz vadesi gelmemiş değil, daha da vahimi, daha önce yapmış olduğunuz bir ödeme “sistem” tarafından görülmemiş ve “sistem” sizi borçlu kabul etmişse bu “aslında borçlu olmadığınız” borçtan ötürü sizinle mahsuplaşacak. Dolayısıyla mükerreren ödeme yapmış olacaksınız. Kurum görevlileri şifahen hakkınızı teslim edecek ama yasal prosedürleri takip etmeniz ve kurum içi hiyerarşiyle meseleyi çözmeniz gerekecek, böylece haklı olduğunuzu ispatlayana kadar idare mahkemelerinde gezecek ya da en iyi ihtimalle kurum kapılarında onlarca görüşme ve yazışma yapmak mecburiyetinde bırakılacaksınız.

Öykünün ana fikri dedim ama, buradaki ana fikri ve yapılacak çıkarsamayı siz değerli meslektaşlarımın öznel değerlendirmelerine bırakıyorum. Bu aklımdakileri sizlere anlatmak ve sizlerle paylaşmak istedim. Okuyanlara ayırdıkları vakitleri için teşekkür ederim.

Kütüphanemize Son Eklenen Makaleler:
Mehmet Akif Ulusoy - 15-03-2024
İzzet Doğan - 30-11-2023
Bahri Arda Adak - 06-09-2023
Avni Olcay - 08-06-2023
Avukat Ömer Faruk İlgün - 24-05-2023
Avni Olcay - 23-05-2023
Mustafa Kağan Öztürk - 08-10-2022
Ahmet Gökhan Uysal - 02-10-2022
Ahmet Gökhan Uysal - 13-08-2022
Ahmet Gökhan Uysal - 25-06-2022
Tüm Makaleler - Yeni Makale Gönderin!
» Site Hedeflerimiz
1997'den beri yayınlanan ve Türkiye'nin ilk hukuk sitesi olan sitemiz :
* Hukukçu meslektaşlarımızın meslek hayatlarını kolaylaştıran bir platform sunmak
* Her meslekten hukukçuların birbirleri ile iletişim olanaklarını zenginleştirmek
* Türk Hukuk Sistemi içine bilgi teknolojilerinin girişini desteklemek
* Hukuka ve adalete özlem duyan ve hukuk üstünlüğü ortak paydasını paylaşan tüm hukukseverlere sığınacakları bir liman olmak
ve böylece kendi ölçülerinde "Adalet" idealine katkıda bulunmak hedefiyle yayınlanmaktadır.
[Daha Fazla Bilgi]

» Hukuk Etkinlikleri
Şu anda bir hukuk aktivitesi yok.
Tüm konuklarımız hukukla ve hukukçularla ilgili etkinlikleri site takvimimize ekleyebilir. Etkinlik eklemek için tıklayınız.

» Gündemdeki Anketimiz
Şehir dışı duruşmalara online katılma imkanı:
Fırsat eşitliği sağlar. - 49,64%
342 Oylar
Büyük hukuk büroları lehine avantaj sağlar. - 50,36%
347 Oylar
Toplam Oy: 689
Bu ankette oy kullanamazsınız..

» THS Adliyeye Gidiyorum Projesi
Adliyeye Gidecek Üyelerimiz
Diğer İlanlar - Bilgi - İlan Verin

» Meslektaş Sorularından Seçmeler
Kiracılardan Bir Kısmının Anahtar Teslimi Yapması Halinde Tahliye Davası Kime Veya Kimlere Karşı Yöneltilmelidir - avfatosay
Merhabalar, Müvekkil taşınmazını 3 öğrenciye kiraya vermiş ve öğrencilerden ikisi tutanak tanzim edilerek anahtar teslimi yaparak taşınmazı tahliye etmiştir. Ancak 1 kiracı halihazırda konutu kullanmaktadır. Temerrüt sebebi ile tahliye işlemlerine başlamak istiyoruz ancak zorunlu dava arkadaşlığı nedeni ile kafamız biraz karıştı. Bilgisi olan ve elinde Yargıtay kararı olan meslektaşlarımın yardımlarını bekliyorum. Şimdiden teşekkürler.

Hukuk Haberleri :
Şu anda yeni bir haber yok. Dilerseniz siz ekleyebilirsiniz.

» Hukuk Sohbetlerinden Seçmeler
Mesleki Sınırların Kalkması Fırsat Eşitliği Midir? - Adli Tip
Merhabalar, Küresel pandemide hepimiz yüz yüze iletişime alternatif çözümleri daha çok kullanır olduk ister istemez. 3. Yargı Paketi ile elektronik haberleşme çözümlerinin yargı alanında da daha yoğun kullanılmaya başlanacağı söyleniyor. Yeni dünyada sınırlar daha da kalkacak gibi duruyor. Edirne'deki avukat Ardahan'dan müvekkil edinirken daha az düşünecek, vatandaş için de seçenek aynı şekilde artacak. Bu bir fırsat eşitliği mi getirir sizce, yoksa "kahraman bakkal süpermarkete karşı" durum... [Devamı..]

» Biz : Hukukçular Alanından Seçmeler
Mesleğe Yeni Başlayanlar İçin Sigortalı Çalışmak Mı Yoksa Kendi İşini Yapmak Mı? - Av. NCAU
Selamlar meslektaşlarım Mesleğe yeni başlayan çiçeği burnunda bir avukatım. Ruhsatımı alalı 1 ay bile olmadı. Şu aşamada ne yapacağıma karar veremiyorum. 9 aydır yeni bir şehirde yaşıyorum yani yaşadığım şehirde çok bir çevre imkanım yok diyebilirim. Garantici olup sigortalı işçi avukat mı olmalıyım yoksa baştan biraz sıkıntı çekip CMK-Adli Yardım vs ile durumu toparlayabilir miyim. Şu aşamada olmazsa bile ilerde mutlaka kendi ofisimi açmak istiyorum. Forumlardan okuduğum kadarıyla kendi ofisin... [Devamı..]
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05931592 saniyede 21 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.