Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale 4814 Sayılı Yeni Çek Kanununun Çekin Zorunlu Unsurlarına Etkisi Ve Ortaya Çıkabilecek Bazı Sorunlar

Yazan : Doç. Dr. Şükrü Yıldız [Yazarla İletişim]
Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

Yazarın Notu
Makale e-akedemi İnternet Dergisinin Nisan 2003 sayısında da yayınlanmıştır.

Türk Hukuku’nda çeke ilişkin temel kurallar esas itibariyle TTK 692-735. maddeleri arasında yer almıştır. Ancak kanunda karşılıksız çek keşide etmeye ilişkin özel bir ceza yaptırımının bulunmaması nedeniyle, çek hamillerinin korunması ve çek kullanımı hakkındaki esasları da kapsamak üzere, 3167 sayılı kanun 19.03.1985 tarihinde kabul edilmiş ve 3 .04.1985 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
3167 sayılı kanun karşılıksız çek keşide etmeyi özel olarak ceza yaptırımına bağlamış, ayrıca bankalar açısından TTK da bulunmayan önemli yükümlülükler getirmiştir. Anılan yasanın uygulanması zaman içinde çeşitli tartışmalara ve sorunlara neden olmuştur. Bu kanunu değiştirmek için 1998 yılından itibaren çeşitli tasarılar hazırlanmıştır. Ancak en önemli ve kapsamlı tasarı Adalet Bakanlığı tarafından oluşturulan bir uzmanlar komisyonu tarafından hazırlanmış ve kamuoyunda tartışıldıktan1 sonra Bakanlar Kurulu tarafından 11.02.2002 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulmuştur. Tasarı 16.04.2002 tarihinde Adalet komisyonuna sevk edilmiştir. Adalet komisyonu raporunu 28.05.2002 tarihinde Başkanlığa sunmuştur. Ne var ki, bu tasarı yasalaşmadan TBMM seçimleri yenilenmiştir. Yeni kurulan hükümet anılan tasarıdaki bazı hükümleri değiştirmekle birlikte, büyük ölçüde benimsediği tasarıyı 20.01.2003 tarihinde Meclise sevk etmiştir. Tasarı 26.02.2003 tarihinde yasalaşmış ve 8 .03. 2003 tarihinde de Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Makalede, 3167 sayılı yasa zamanında da doktrinde ve uygulamada tartışmalara neden olan 3. maddedeki değişikliğin çekin zorunlu unsurları açısından nebi değişiklikler meydana getirdiği ve bu düzenlemenin neden olacağı sorunlar irdelenmeye çalışılacaktır.

-II-
3167 sayılı Kanunun yürürlüğü sırasında tartışmalara neden olan hususlardan birisi de; bu kanunun 3. maddesinin TTK m.692 de düzenlenen çekin zorunlu unsurlarına bir ek getirip getirmediği konusuydu. Zira 3167 sayılı Kanunun 3. maddesinde çek karnelerinin Merkez Bankasının belirlediği şekle uygun olarak bankalar tarafından bastırılacağı ve çek karnesinin her yaprağında çekle işleyen hesabın bulunduğu şubenin adı ile keşidecinin hesap numarasının bulunması gerektiği belirtilmişti. Ancak madde metninde, anılan unsurların çekte bulunmasının zorunlu olup olmadığı, bunların yokluğunun çeki geçersiz kılıp kılmayacağı konusunda bir açıklık bulunmamaktaydı. Çıkan tartışmanın nedeni, işte bu hususlardı.
Bu konuda doktrinde iki görüş savunuluyordu. Bunlardan birinci gruptaki yazarlar, Çek Kanununun 3. maddesinde öngörülen unsurların yokluğunun TTK m.692 deki şartları değiştirmediğini ve böyle bir çekin geçerli olduğunu kabul etmekteydiler2.
İkinci görüşü savunan yazarlar ise, 3167 sayılı kanunun m.3 f. 1’deki çekle işleyen hesabın bulunduğu şubenin adı ve keşidecinin hesap numarası unsurlarının çek yaprağı üzerinde bulunmasını şekil şartı saymaktaydılar. Bu görüşe göre, 3167 sayılı kanunla getirilen esaslar emredici hükümdür. Bu nedenle bir çekin geçerli olabilmesi, TTK m.692 de sayılan unsurların yanında Çek Kanununun 3. maddesindeki unsurların da bulunmasına bağlıdır3.

-III-


Yasalaşmayan 2002 tarihli tasarıda, yukarıdaki tartışmaları sona erdirmek4 için, 3167 sayılı kanunun 3. maddesi yeniden düzenlenerek değiştirilmişti. Tasarıdaki maddenin yeni şekli şu şekilde ifade edilmekteydi.

“Çek Defteri
Madde 3- Çek defterleri bankalarca bastırılır.
Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Türkiye Bankalar Birliğinin görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmi Gazetede yayınlanacak bir tebliğ ile düzenlenir. Çek defterlerinin her yaprağına çek hesabının bulunduğu şubenin adı, hesap numarası ve hesap sahibinin vergi kimlik numarası yazılır; ancak, bunların yazılmamış olması veya bankalarca baskı şekline ilişkin esaslara aykırı davranılması çekin geçerliliğini etkilemez.
29.6.1957 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununu 692 nci maddesinde belirtilen unsurları taşımayan senetler bu Kanun kapsamında kabul edilmez; ancak, aynı Kanunun 693 üncü maddesi hükmü saklıdır.
Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimlik ve adreslerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı örnekleri ile yerleşim yeri belgelerini, tacir olanların ayrıca ticaret sicil kayıtlarını almak, bunların açık kimliklerini, adreslerini, vergi kimlik numaralarını ve çek hesabının kapatılma hallerini on işgünü içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirmek ve bunlara ilişkin belgeleri hesapların kapatılmalarını izleyen beşinci yılın sonuna kadar saklamak zorundadırlar.”

Görüldüğü gibi yasa, bankalar tarafından bastırılan çek defterlerinin her yaprağına çek hesabının bulunduğu şubenin adı, hesap numarası ve hesap sahibinin vergi kimlik numarasının yazılmasını yine şart olarak aramaktadır. Fakat önceki kanunda açık olmayan ve tartışmalı bulunan, anılan şartların eksik olması durumunda ne gibi hukuki bir sonuçla karşılaşılacağı sorununa kendi içinde tutarlı bir çözümü de sunmaktadır. Maddeye göre aranılan unsurların çek yaprağına yazılmamış olması veya bankalarca baskı şekline ilişkin esaslara aykırı davranılması çekin geçerliliğini etkilemeyecektir.
Bu hükmün daha başlangıçta, bankaların, kanunda gösterilen şartlara veya Merkez Bankasının belirleyeceği esaslara aykırı davranabilecekleri varsayılmış olması nedeniyle haklı olarak eleştirilmesi5, bir yana bırakılacak olursa kendi içinde tutarlıdır. Çünkü çekin şekil şartlarına ilişkin TTK 692 ve 693 hükümlerini olduğu gibi kabul etmekte ve çekin geçerliliği için yeni unsurlar getirmemektedir. Dolayısıyla 3’ncü maddeye aykırı, fakat TTK m.692 uygun bir çek geçerli sayılacaktır. Bununla birlikte anılan maddeye uygun çek defteri vermeyen bankaların cezai sorumluluğuna gidilecektir.

-IV-


Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 26.2.2003 tarih ve 4814 sayılı kanun, yasalaşmayan tasarının 3 üncü maddesindeki hükümleri büyük ölçüde almakla birlikte kendi içindeki uyumu bozmuştur. Madde şu şekilde yasalaşmıştır.

“Çek Defteri
Madde 3- Çek defterleri bankalarca bastırılır.
Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Türkiye Bankalar Birliğinin görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmi Gazetede yayınlanacak bir tebliğ ile düzenlenir. Çek defterlerinin her yaprağına çek hesabının bulunduğu şubenin adı, hesap numarası ve hesap sahibinin vergi kimlik numarası yazılır; ancak, hesap sahibinin vergi kimlik numarası hariç olmak üzere bunların yazılmamış olması veya bankalarca baskı şekline ilişkin esaslara aykırı davranılması çekin geçerliliğini etkilemez.
29.6.1957 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununu 692 nci maddesinde belirtilen unsurları taşımayan senetler bu Kanun kapsamında kabul edilmez; ancak, aynı Kanunun 693 üncü maddesi hükmü saklıdır.
Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimlik ve adreslerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı örnekleri ile yerleşim yeri belgelerini, tacir olanların ayrıca ticaret sicil kayıtlarını almak, bunların açık kimliklerini, adreslerini, vergi kimlik numaralarını ve çek hesabının kapatılma hallerini on beş gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirmek ve bunlara ilişkin belgeleri hesapların kapatılmalarını izleyen beşinci yılın sonuna kadar saklamak zorundadırlar. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde hamilin talebi üzerine keşidecinin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.”

Yukarıdaki madde metninde de görüleceği üzere, bankalar tarafından çek yapraklarına yazılması gereken unsurlar yine sayılmış, ancak önceki tasarıdan farklı olarak “hesap sahibinin vergi kimlik numarası hariç olmak üzere” bu unsurların çekin geçerliliğini etkilemeyeceği belirtilmiştir.Yapılan bu düzenleme ile çekin şekil şartlarına yeni bir unsur daha eklenmiştir. Diğer bir ifade ile bankaların çek hesabının bulunduğu şubenin adını ya da hesap numarasını yazmaması çeki geçersiz kılmaz iken, hesap sahibinin vergi kimlik numarasının yazılmaması çeki geçersiz kılacaktır. Böyle bir değişikliğe neden gidildiğine ilişkin olarak, ne maddenin gerekçesinde, ne de Meclis tutanaklarında bir açıklık vardır.

-V-
Kanun koyucunun ilerisini düşünmeden ve intikal hükümleri de öngörmeden vergi kimlik numarasını çekin zorunlu unsurları arasında kabul etmesi, bu hususta bir dizi sorunların çıkmasına neden olacaktır.
Konu özellikle eski çek defterleri ile yeni çek defterleri açısından önemlidir. Çünkü, kanunun yürürlüğe girmesinden önce bankalarca basılan ya da bastırılan çeklerde hesabın bulunduğu muhatap banka şubesinin adı ve keşidecinin hesap numarası bulunduğu halde keşidecinin vergi kimlik numarası bulunmayacaktır. Buna karşılık yeni 3. madde Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir6. Ayrıca kanunun aradığı yeni çek defterlerinin hemen bastırılıp keşidecilere verilmesi de söz konusu olmayacaktır. Zira Kanunun geçici 5. maddesi:
“Bankalar, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde Resmi Gazetede yayımlanacak bir tebliğle belirlenecek esaslara uygun olarak yeni çek defteri bastırırlar.
Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterinden ötürü 3167 sayılı kanunun 10uncu maddesi uyarınca sorumlulukları her çek yaprağı için altmış milyon liradır”
hükmünü içermektedir. Dolayısıyla 3. maddeye uygun yeni çek defterlerinin bastırılıp müşterilere verilebilmesi için Kanunun yayımından itibaren en az dört aylık bir sürenin geçmesine ihtiyaç vardır. Ayrıca geçici 5. madde önceki Kanuna göre bastırılmış çek defterlerinin, yeni 3. maddedeki unsurları taşımasa bile geçerli olacaklarına ilişkin bir açıklık ihtiva etmemekte, sadece bankaların yeni çek defterlerini verecekleri dört aylık sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden dolayı, her çek yaprağı için altmış milyon lira ile sorumluluklarının devam edeceği hükmünü içermektedir.
Yukarıda izah edilen hukuki duruma göre çözülmesi gereken sorunu da ortaya koyalım7. Acaba yeni 3. madde yürürlüğe girmeden önce bastırılan ve keşidecilerin vergi kimlik numarasını içermeyen çek yaprakları geçerli sayılacak mıdır? Geçerli sayılacak ise hangi şartlarla geçerli sayılacaktır?
Önceden bastırılan çek defterlerinin yeni 3. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte geçerliliğini kaybettiğini ileri sürmek hiçbir şekilde mümkün değildir. Böyle bir düşünce ülkemizde 4 ay boyunca çek çeşide edilemeyeceği gibi bir sonuca götürür ki, bu kanun koyucunun amacına tamamen ters bir durum olur. Aynı şekilde geçici 5. maddenin 3. fıkrası dört aylık sürenin sonuna kadar, bankaların müşterilerine verdikleri çek defterinden dolayı sorumluluklarının devam ettiğini belirtmektedir. Öyleyse, yeni kanun yürürlüğe girmeden önce keşidecilere verilen çek defterlerinin hiçbir kayıt ve şartta geçerli olmadığı hususu ileri sürülemeyecektir.
Ne var ki, Çek Kanununun değişik 3. maddesi, Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Kanuna göre keşidecinin vergi kimlik numarası artık çekin zorunlu unsurları arasında yer almakta ve bu unsurun bulunmaması çeki geçersiz kılmaktadır. Bu nedenle yeni 3. madde hükmü ile geçici 5. madde hükmünü telif edip dört aylık yeni çek defteri verilme süresi içerisinde, eski çek defterlerinin geçerli şekilde kullanılabilmelerinin şartlarını belirlemek ve çek hamillerinin bu zaman diliminde aldıkları çeklere ilişkin olarak geçersizlik iddiaları ile karşılaşmasının önüne geçmek gerekir.
Kanaatimce bunun yolu ise yeni çek defterleri verilinceye kadar, çek keşide edeceklerin eski yapraklar üzerine, TTK m.692 de yer alan zorunlu unsurları yazmalarının yanı sıra, yeni 3. madde de yer alan vergi kimlik numarasını da yazmasına bağlıdır8. Diğer bir ifade ile eski çek defterinin hukuken geçerli bir şekilde kullanılması,” keşidecinin bu yapraklara kendi vergi kimlik numarasını yazmalarına bağlıdır9. Keşidecisi tarafından, vergi kimlik numarası yazılmayan eski çek defterleri ise zorunlu unsuru taşımadığından dolayı geçersiz çek işlemine tabi tutulacaktır.
Bundan böyle çek hesabı açmak için vergi hesap numaralarını zaten muhatap bankaya bildirmiş olan keşideciler, eski çek defterleri ile çek keşide ederlerken diğer zorunlu unsurlar yanında kendi vergi hesap numaralarını da yazmak zorundadırlar. Aynı zamanda çekin lehdarlarının da aldıkları çekten dolayı mağduriyete uğramamaları için bu hususu dikkate almaları gerekmektedir.










* Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi
1 Adalet Bakanlığı Tarafından Çekler Hakkındaki 3167 Sayılı Kanunla İlgili Olarak Hazırlanan Taslakta Yer Alan Hükümler Ve Karşı Görüşler Sempozyumu (12 Ocak 2002), Ankara
2 POROY Reha/TEKİNALP Ünal, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Genişletilmiş 14. Bası İstanbul 1999, s.296; GÖLE Celal, Çek Hukuku, Ankara 1989, s.6; ERİŞ Gönen, Uygulamalı Çek Hukuku, Ankara, 2000, s.16; ÖZTAN Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku 2. Bası Ankara, 1997, 1066-1067; BAŞAL Koparan, 3167 Sayılı Kanunun Uygulanmasında Ceza Hukuku Açısından Ortaya Çıkan Sorunlar, Batider C.XV, S.2, s.52
3 DONAY Süheyl, Son Değişiklikler Açısından Çek,İstanbul 1986, s.13; REİSOĞLU Seza, Çek, 2.Bası Ankara 1998, s.31; YASAMAN Hamdi, 40. Yılında Türk Ticaret Kanunu İstanbul 1997, s.224-225.
4 Madde gerekçesinde, 3167 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, bankaların çek karnelerinin her yaprağına çekle işleyen hesabın bulunduğu şubelerinin adını ve keşidecinin hesap numarasını yazmak zorunda oldukları hükmü yer almaktadır. Türk Ticaret Kanununun 692 nci maddesinde çekin asli unsurları, 693 üncü maddesinde ise istisnai durumlar gösterilmektedir. 3167 sayılı Kanunun yürürlükteki 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen unsurların mevcut olmaması halinde, çek niteliğinin devam edip etmediği uygulamada duraksamalara neden olmaktadır. Yapılan değişiklikle, bu duraksamaları gidermek bakımından şube adının, hesap numarasının ve hesap sahibinin vergi kimlik numarasının yazılmamış veya bankalarca baskı esaslarına uyulmamış olmasının çekin geçerliliğini etkilemeyeceği öngörülmektedir.
5 TEOMAN Ömer, Yaşayan Ticaret Hukuku, Kitap 5, Ankara 1995, s.176-177.
6 Madde 18. Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Oysa, 3167 sayılı Kanunun bütün maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girmemiştir. Yürürlük başlığını taşıyan 17. madde “Bu kanunun 1, 2, 4, 5, ve 16ncı maddeleri ile Geçici Maddesi Kanunun yayımı tarihinde, diğer maddeleri yayımından altı ay sonra yürürlüğe girer” hükmünü içermekteydi. Dolayısıyla 3. madde hükmü kanunun yayımından altı ay sonra yürürlüğe girip uygulanacaktı.
7 Konuya ilişkin ilk görüşler “Son Yasal Değişiklikler Açısından Çek” isimli çalışmada Prof. Dr. Seza Reisoğlu tarafından açıklanmıştır. Yazar sorunun varlığına işaret etmiş ve kendi çözümlerini de önermiştir.
Yazara göre “4814 sayılı yasanın 5’inci maddesine göre bankalar TC Merkez Bankası’nın çıkaracağı Tebliği müteakip yeni çek defterini bastıracaklar, bu Tebliğin yayımını izleyen 3 ‘üncü ayın sonuna kadar da müşterilerine yeni çek karnelerini verecekler ve kendi ellerindeki çek karnelerini imha edeceklerdir. Yasada müşterilerin henüz kullanmadıkları çek defterlerinin iadesiyle ilgili bir düzenleme yoktur. Bu durumda bankalarca bastırılacak çek defterleri ile müşterilerin elindeki eski çek defterleri yıllarca birlikte kullanılmaya devam edecektir.” www.tbb.org.tr
Bizce kanunun açık ifadesi karşısında böyle bir sonuca ulaşılamaz. Geçici 5. maddenin 2. fıkrası “Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi madde “müşterilerine yeni çek defterini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler” şeklinde ifade edilmiştir. Bundan dolayı anılan hükmü, Reisoğlu gibi, “bankanın kendi elindeki çek karnelerini imha ederler” şeklinde değil, hem müşterilerin, hem de kendi ellerindeki eski çek defterlerini imha edeceklerdir şeklinde yorumlamak gerekir. Bundan dolayı yazarın iddia ettiği gibi eski ve yeni çek defterlerinin yıllarca birlikte kullanılması söz konusu olmayacaktır.

8 Bu konuda farklı bir yorum Reisoğlu tarafından yapılmıştır. Yazar, görüşlerini şu gerekçelerle dile getirmektedir. “Çek yasasının değişik 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, çek defterinin baskı şeklini belirleyen esaslar T.Bankalar Birliği’nin görüşü alınarak TC Merkez Bankası’nca Resmi Gazetede yayınlanan bir tebliğ ile düzenlenir, denildikten sonra, çek defterinin her yaprağına, çek hesabının bulunduğu şubenin adı, hesap numarası ve hesap sahibinin vergi kimlik numarası yazılır; hükmüne yer verilmekle, vergi kimlik numarasının Merkez Bankası’nın tebliğinden sonra basılacak yeni çek defterleri için zorunlu unsur olarak kabul edildiği, eski çek defterlerinde yer almayan ve sadece Merkez Bankasına bildirilmek zorunluluğu bulunan vergi kimlik numaralarının çekin geçerliliğini etkilemeyeceği sonucuna varılacaktır. Geçici 5’inci maddedeki açık düzenleme de bu hususu teyid etmektedir.” www.tbb.org.tr
Böyle bir yorum kanunun açık ifadesi karşısında kolaylıkla savunulamaz. Çünkü ilk olarak kanun koyucu, 3. maddenin yürürlüğünü açıkça ileriye atmamıştır. İkinci olarak geçici 5. maddenin son fıkrasında da buna ilişkin bir açıklık yoktur. Zira son fıkra vergi numarası yazılmayan eski çek yapraklarının geçerli olduğunu değil, vergi hesap numarası da dahil diğer zorunlu unsurları ihtiva eden çek defterlerinden dolayı bankaların sorumluluğunun devam edeceğini belirtmektedir.
9 3167 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra da böyle bir sorun çıkmaması için T.C Merkez Bankası 1 Sıra Nolu Tebliği ile hukuki bir düzenleme getirmişti. Tebliğin geçici maddesine göre” 3167 sayılı Kanun ve bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce bankalarca hesap sahiplerine verilmiş veya bankaların stoklarında bulunan çek karneleri üzerine, kanunda öngörülen hesap numarası ve muhatap banka şubesinin adı yazılmak suretiyle 3.4.1986 tarihine kadar kullanabilirler” hükmüne yer verilmişti. 24 Eylül 1985 tarih ve 18876 Sayılı RG.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"4814 Sayılı Yeni Çek Kanununun Çekin Zorunlu Unsurlarına Etkisi Ve Ortaya Çıkabilecek Bazı Sorunlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Doç. Dr. Şükrü Yıldız'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
18-04-2004 - 09:28
(7284 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 26 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 14 okuyucu (54%) makaleyi yararlı bulurken, 12 okuyucu (46%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
29701
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 9 saat 53 dakika 37 saniye önce.
* Ortalama Günde 4,08 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 18749, Kelime Sayısı : 2653, Boyut : 18,31 Kb.
* 72 kez yazdırıldı.
* 69 kez indirildi.
* 12 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 88
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04199505 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.