Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Kambiyo Hukukunda Defiler

Yazan : Ufuk Kara [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Konunun bir çalışma ve hukuk dalıyla sınırlanamayacak kadar geniş olması karşısında , daha çok kambiyo senetlerinde hak sahipliği , şekil şartları , kambiyo senetlerine konulabilecek kayıtlar üzerine yapılmış bir incelemedir. Faydalanmanız dileğiyle.
Yazarın Notu
İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezinde 2006 Yılında staj bitirme tezi olarak sunulmuştur.2010 yılında kısmen güncellenmiştir.

KAMBİYO HUKUKUNDA DEF’İLER

TANIMLAR

KAMBİYO: Madeni ve kağıt para şeklindeki tüm yabancı ülke paraları ve bu paralarla ödeme yapabilen her tür hesap, belge, bono,poliçe, çek vb. parasal araçların tümüne kambiyo denir.[1]

SENET: Kendisine dayanılan şey, senet; Yemen elbisesi veya dağ yamacı, Türkçe'de, bir borcun veya verilen bir sözün belgesi, garantisi. Çoğulu "esnâd" ve "senedât"tır. Senet genellikle bir borcu veya hukukî bir işlemi tespit etmek üzere düzenlenir. Tapu senedinde olduğu gibi resmî bir makam tarafından onaylanmış, borç senedinde olduğu gibi borçlu tarafından imzalanmış olabilir. Günümüzde âdî, resmî, özel, onaylı, değerli gibi çeşitleri vardır.

TİCARİ SENET: Borçlanmalarda tarafların hakkını belirleyen bu belgeler anlaşmazlık halinde bir ispat aracı olur. Borçlanma ticaretle ilgili ise bunlara "ticarî senet" denir. Ticarî senetler günümüz beşerî hukukunda "kambiyo senetleri" adını alır ve poliçe, emre yazılı senet veya bono ile çek olmak üzere üç çeşit senedi kapsar.” [2]

Ticaret kanununda ise poliçe, çek ve bono yani ticari senetler kambiyo senedi olarak adlandırılmıştır.[3]

Ticari senetler, kıymetli evrakın tasnifinde[4] : içerdiği hak türü açısından para senetleri ve alacak senetleri olarak adlandırılır. İşte bu özelliklerinden dolayı ticari senetler paradan başka bir hak ihtiva edemezler, bu temel şekil şartlarından biridir.Hakkın senetten önce mevcut olup olmaması bakımından kurucu ve yaratıcı kıymetli evrak olarak adlandırılırlar , yani hak ancak senedin asgari ve zorunlu yasal şartlar çerçevesinde, meşru bir şekilde düzenlenmesiyle doğar.

Hakkın temelindeki ilişkiyle olan ilgisi bakımından ise illetten mücerret yani temel ilişkiye bağlı olmayan senetlerdir.Bu özellik ise kıymetli evrak düzenlenmesinin bir yenileme-tecdit oluşturmayacağı ve alacak hakkının temel ilişkiye dayanılarak istenebileceğine delalet eder.Ayrıca bu özellik senedin temel ilişkiyi içeremeyeceğini de işaret eder.
Devir şekli bakımından ise kural olarak ticari senetler emre yazılı senetlerdir.Ancak nama veya hamilini de düzenlenebilirler.Bono ve poliçenin hamiline düzenlenemeyeceği kuralı dışında bir kısıtlama yoktur.

Ticari senetler de birer kıymetli evraktır ve dolayısıyla bu senetlerin de temsil ettiği parasal hak senetten ayrı olarak devredilemeyeceği gibi senetten ayrı olarak ileri de sürülemez. .[5]

BORÇLUNUN SAVUNMALARI

1-)İNKAR.[6]: Alacak hakkının temelindeki hukuki ilişkinin mevcut olmadığının borçlu tarafından ileri sürülmesidir.

2-)İTİRAZ [7]: Alacaklı ile borçlu arasında borç doğurabilecek bir hukuki ilişkinin mevcudiyetinin borçlu tarafından kabulü buna karşın hukuki ilişkinin alacak hakkı doğurmadığı veya alacak hakkının doğumuna rağmen bu hakkın sona ermiş bulunduğunun ileri sürülmesidir.

3-)DEF’İ: Borçlunun temel ilişkinin varlığını ve borcun doğduğunu kabul etmesi ancak geçerli bazı özel[8],haklı[9] ve yasal[10] nedenler ileri sürmesi veya bu nedenlerle ifadan kaçındığını ileri sürmesidir.

Kambiyo hukukunda def’i ise teknik bir terimdir.Medeni usul hukukundaki savunma vasıtalarının hepsini mündemiç olan bir kavramdır.Kısaca borçlunun inkar,itiraz ve def’i gibi savunma vasıtalarının tamamı kambiyo hukukunda “def’i” olarak mütalaa edilir.Ancak kambiyo ilişkisi , takip hukukunun faaliyet alanına girerse tüm bu savunma vasıtaları “itiraz” adını alacaktır , zira takip hukukunda kullanılan itiraz ,borçlunun hem maddi hem de takip hukukuna dayanan savunma vasıtalarına mündemiçtir. [11]

KAMBİYO HUKUKUNDA DEF’İ ÇEŞİTLERİ

1-)ETKİSİ VE ETKİLİ OLDUĞU KİŞİLER BAKIMINDAN DEF’İLER[12]

A-)MUTLAK DEF’İLER: Borçlu tarafından senedin yetkili yasal alacaklılarının hepsine karşı ileri sürülebilen def’ilerdir.

ÖRN: Sahtelik iddiası, ehliyetsizlik def’i, temsil yetkisinin bulunmadığı def’i, imzanın baskı ve zor neticesi atıldığı def’i, şekil noksanı vs.

B-)NİSBİ DEF’İLER: Borçlu tarafından yalnızca muayyen bir senet alacaklısına karşı ileri sürülebilen def’ilerdir.

ÖRN: Takas def’i, alt ilişkinin geçersiz olduğu def’i, muvazaa, gabin, zapt, ayıp, hatır senedi olduğu def’i, yeni vade kararlaştırıldığı def’i vs.

2-)NİTELİKLERİ BAKIMINDAN DEF’İLER

A-)SENET METNİNDEN ANLAŞILAN DEF’İLER: Bu def’iler senet metnine yani senedin arkasına ,önüne,alonja ve ciro zincirine bakılarak anlaşılabilecek olan def’ilerdir[13].Kolay anlaşılmasının sonucu olarak herkese karşı ileri sürülebilirler yani mutlak def’i oluştururlar.

a-)KANUNİ ŞEKİL ŞARTLARINA MUHALEFETTEN DOĞAN DEF’İLER

a1-)BONONUN ŞEKİL ŞARTLARI: TTK md 688-689 gereği bir bono aşağıdaki şekil şartlarını taşımalıdır:

-bono veya emre muharrer(emre yazılı) senet sözcüğü,yabancı bir dille düzenlenmişse o dilde “bono” sözcüğünün karşılığı olan sözcük(TTK md 688/1):Sadece bu unsuru eksik olan senetler poliçe sayılmaz ama emre yazılı ödeme vaadi sayılır.Emre yazılı ödeme vaadine de bono hükümleri uygulandığı için alacaklı ödeme vaadine dayanarak alacağını isteyebilir.Zira emre yazılı ödeme vaadi kambiyo senetlerine mahsus yollarla takip edilemez.
-belirli bir meblağın kayıtsız şartsız ödenmesi vaadi[14] (TTK md 688/2)
-vade(TTK md 688/3)
-ödeme yeri veya ona muhayyer olarak keşide yeri(TTK md 688/4)
-lehtarın ismi(TTK md 688/5)
-keşide günü (TTK md 688/6)
-keşide yeri veya ona muhayyer olarak keşidecinin imzasının yanında gösterilen yer(TTK md 688/6)
-düzenleyenin imzası(TTK md 688 /7)

Bu sayılan şartlardan “vade” dışında herhangi birinin bulunmaması halinde bono geçersiz sayılır.Yani bu durumda borçlu senedin geçersiz olduğu def’ini ileri sürerek borcu ödemekten kaçınabilecektir.

ÖRN: Bono sözcüğünün bulunmaması,şartlı havale,kısmi ciro vs.

Vade bakımından Türk kambiyo hukukunda 4 tür vade vardır:Bunlar:
-görüldüğünde vade(Vadesiz senetler de görüldüğünde vadeli sayılır.),
-görüldükten belirli bir süre sonra vade,
-keşide gününden belirli bir süre sonra vade,
-belirli bir günde vade(normal vade)’dir.

Kanunen bunlardan başka bir vade bonoya TTK 615/1 gereği konulamaz.Konulursa bono geçersiz olur.Ayrıca bonoya birbirini takip eden birçok vade de konulamaz ,aksi hareket senedi geçersiz kılar.

BONODA ŞEKİL ŞARTLARI HUSUSUNDA YARGITAY KARARLARI
1-) Yarg. 6.CD. E.1990/5581 K.1990/7955 T.23.10.1990Lehtarın hakiki veya tüzel kişiliği belirtilmemişse, senet bono niteliğinde değildir.” [15]

2-) Yarg. 12. HD. 22.01.85 , 10795/353
"Tanzim tarihinin tedavüle çıkarılırken atılmış olmasının anlaşmalara aykırı olduğu belgelendirilmedikçe kambiyo vasfını etkilemeyeceğine.." [16]

3-)
Yarg. 12. HD. T:02.06.1994 E:1995/689 K:1995/1108Takip dayanağı bonodaki ödeme tarihi bölümünde gün ve ay yazılmış, fakat yılı yazılmamış ise bu durumda belirli bir tarihi ifade etmez. Ancak bononun metni içinde bono bedelinin ödeneceği tarih (gün, ay ve yıl) olarak yazılmış olan hallerde bu ödeme tarihi geçerlidir.” [17]

4-) Yarg. 11. HD. T:09.12.1994 E: 1995/479 K:1995/1105
Vadesi gösterilmemiş bono, görüldüğünde ödenmesi şart olan bono sayılır.”[18]

5-) Yarg. 19. HD. T:30.06.1994 E: 1994/10-583 K:1994/854
Aynen ödeme şart koşulduğu veya buna mukabil sair tabirat ile şart edilmiş ise bono vade gününde düzenlendiği yabancı para ile ödenebilir. Borçlu ödemede geciktiği takdirde yine aynen ödeme şartı olmak kaydıyla, hamil, bono bedelinin dilense vade günündeki, dilerse ödeme günündeki rayice göre memleket parasıyla ödenmesini isteyebilir. Aynen ödeme şart edilmemiş ise, BK.nun 83/f-2 maddesi hükmü gereği olarak bonodaki yabancı para borcunun muaccel olduğu tarihteki Türk Lirası karşılığı istenebilir. İİK.nun 195. maddesi hükmüne göre müflis keşideci yabancı para üzerinden düzenlediği bonodan dolayı iflas tarihindeki karşılığı olan Türk Lirası'ndan sorumludur.”[19]

6-)
Yarg. 19 HD T:2002 E:2001/8102 K:2002/2565 “Taraflar arasında bayilik ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığına göre, bononun teminat için verildiği şeklindeki iddia çerçevesinde tarafların ticari defterleri üzerinde uzman bilirkişi aracılığı ile yaptırılacak inceleme sonucu, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde ayrıntılı rapor alınıp sonucuna göre karar verilmelidir.Dosyada fotokopisi bulunan ve lehtar hanesinde "Altın Susam" ibaresi yazılı belgenin bono niteliğinde sayılıp sayılmayacağı üzerinde durulmalıdır. (6762 s. TTK. md 688/5)” [20]

7-) Yarg. 15 HD
T:2003 E:2003/587 K:2003/3094 Bonoda tanzim tarihinin gerçek tanzim tarihi olması şart olmayıp, tedavüle çıkartıldığında yazılabilmesi mümkün ise de…[21]

8-)
Bonoda tanzim yerinin, el yazısı ile veya daktilo ile yazılması ya da damga ile basılması da mümkündür (Yarg. 12. HD. 16.03.1982, 1362/2000 ; Yarg. 12. HD., 14.11.1985, 4015/9603 ; Yarg. 12. HD., 26.02.1985, 12032/1750). [22]

9-) Yarg. 15.HD. E: 2004/1555 K:2004/2360
” Bono, hukuksal niteliğince sebebini içermeyen bir borç ikrarı senedidir.” [23]

10-) Yarg. 12. HD E:2003/16647 K:2003/21068
“ Bonoda lehdarın ad ve soyadı yazılmalıdır. Lehdar olarak yazılan öğrenci yurdunun tüzel kişiliği olmadığı gibi, kısaltma biçiminde bir tüzel kişilik adı da yazılmadığından bono vasfı bulunmamaktadır.” [24]

11-) Yarg. 12. HD E:2003/16106 K:2003/19899TTK' nun 688/2. maddesi gereğince bir senedin bono sayılabilmesi için illetten mücerret kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadini taşıması gerekir. Somut olayda gözlendiği gibi takip dayanağı senedin elektrik, su, aidat, yakıt borcu ve evde yapılacak hasar bedeli olarak depozitonun karşılığı için verildiği tarafların kabulündedir. Bu haliyle senedin tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamaya muhtaçtır.” [25]

12-) Yarg. 12. HD. E:2003/12019 K:2003/14958 ” Takip dayanağı senette lehdar "Doğanay Doğ. TİC." Şeklinde gösterilmiştir. Bu ifade gerçek kişi yada tüzel kişiyi ifade etmediğinden takip dayanağı senet TTK' nun 688. maddesindeki unsurları içermediğinden bono niteliğinde değildir. Nitekim, senet arkasındaki ciro kaşesinde de "Doğanay Doğalgaz-Bekir Ç" yazılıdır. Lehdar olarak gösterilen unvanın firma adı olduğu bir tüzel kişi unvanı taşımadığı anlaşılmaktadır. Somut olaya uygun olmayan Hukuk Genel Kurul kararındaki gerekçeler esas alınarak itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.” [26]

13-) Yarg. 15.HD. E:2003/1367 K:2003/4460 “Lehtar hanesinde gerçek yahut tüzel kişinin ad veya unvanının kısaltılmış olarak yazılması ve sıfatlarının doğrulanması halinde bononun gerçek ya da tüzel kişi adına düzenlendiği yerleşen yargısal uygulamalarla kabul edilmektedir. Bu durum, senedin bono vasfını etkilemeyeceği gibi, Türk Ticaret Kanununun 688.maddesine de aykırılık teşkil etmez. Bononun tanzim ve vade tarihlerinin de aynı olması bono niteliğini kaybettirmez.” [27]

14-) Yarg. 12.HD. E.2002/13629 K.2002/14756 T : 27.09.2002Protesto belgesinde tanzim tarihinin olmaması senette de bu tarihin bulunmadığının kanıtı olamaz.” [28]

15-) Yarg. 12.HD. E: 2002/2294 K.2002/3588 T:19.02.2002 Bonoda gösterilen bedel yönünden yazı ile belirlenen kısma itibar edileceğine ilişkin TTK.588 maddesinin vade tarihi yönünden uygulanma olanağı yoktur.” [29]

16-) Yarg. 12.HD. E. 2002/ 2266 K. 2002/ 3556 T. 19.02.2002” İcra takibinin dayanağı olan bononun 22.8.2000 tarihinde tanzim edildiği görülmektedir. Bononun lehdarın tanzim tarihinden önce 10.8.2000 tarihindeki cirosuyla takip alacaklısına intikal ettiği tesbit edilmiştir. Bu durumda bononun ciro edildiği tarihte kambiyo senedi vasfında bulunmadığı için bonodaki hakkın ciro yolu ile intikali olanaklı değildir. Bir başka deyişle, tanzim tarihinden önceki tarihi taşıyan bu ciro ile alacaklı yetkili hamil olamaz. O halde, İİK.nun 170/a maddesi gereğince açıklanan husus mercice re'sen gözetilerek takibin iptaline karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” [30]

17-) Yarg. 12.HD. E.1991/5099 K.1991/12571 T.2.12.1991 ” Vade tarihi ile tanzim tarihlerinin değişik kalemle yazılması senedin bono olma vasfını değiştirmez.” [31]

18-) YHGK E:966/7 1322 K:633 T:21.6.969 (ABD :969 /5-903) “Senette borçlulardan asilin imzası bulunmayıp , parmak işareti bulunduğundan bunun hakkındaki takibin iptali doğrudur.” [32]

19-) YHGK E:966/7-1322 K:633 T:21.6.969 (ABD :969 /5-903) “Türk Ticaret Kanununun
hükümlerine göre kambiyo senetlerine dayanan bir hak ancak geçerli bir kambiyo senedinim varlığına kaimdir.” [33]

20-) Yarg. 11.HD. E:5675 K:5730 T:28.12.1982 (İKİD 983/266-1653) “Lehtar gösterilmeden tanzim olunan senedin ciro yoluyla dahi bir başkasına devri mümkün değildir.Lehdarı yazılı olmadan bono ile borçtan kurtulma davasından sonra lehtar ismi yazılarak 3. kişi tarafından takip yapılamaz.(TTK 593,688)” [34]

21-) Yarg. 12.HD. E:1984/10720 K:1985/34 T:14.1.1985 (YASA.D. :985/1-122) “Ödeme yapılacak kişinin ad ve soyadının,tüzel kişi ise ticari ünvanının gösterilmemiş olduğu belge bono niteliğinde değildir.Bu konudaki itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verilmek gerekir.(İİY 170/a)” [35]

22-) YHGK E: İc/416 K:824 T:11.12.1968 (TİK:970/2-142) “İhdas tarihi taşımayan bono kambiyo senedi niteliği kazanamaz.Ancak ihdas tarihini yazan şahısla senetteki diğer rakamları yazan şahsın aynı olmaması ihdas tarihinin mutlaka sonradan yazıldığı anlamını taşımaz.Tarihin sonradan eklendiğinin borçlu tarafından ispat edilmesi gerekir.(TTK 685,689,699, İİK 167 vd.)” [36]

23-) Yarg. 12.HD. E:967 K:2091 T:21.3.1983 (YASA.D.:984/10-1464) “Tanzim tarihi olmayan senet bono sayılmaz*.Bu senede dayanılarak 163 örnek ödeme emri gönderilemez.Senet bono olmayıp, adi senet olduğundan alacaklının ikametgahı icra dairesinde de adi takip yapılabilir. (TTT 688, BK 73, İİK 170/a)” [37]

24-) Yarg. 12.HD. E:8011 K:9702 T:5.10.1976 (YKD:978/9-1508) “Bonoda vade bulunmasa bile senet bono sayılır.” [38]

25-) Yarg. İc.İf.D. E:6144 K:6403 T:26.6.967 (ABD :967/5-847) “Tanzim edildiği yer belli olmayan senet bono değildir.” [39]

26-) Yarg. 6.CD. E:987/727 K:987/3029 T:25.3.987 (ABD:987/4-641) “Ticaret yasasına göre bonoda tanzim tarihinin bulunması yasal zorunluluktur.Belirsizlik ve çelişki oluşturan farklı 2 tanzim tarihi yoklukla eşdeğer sayılıp tanzim tarihi taşımayan bir bononun resmi evrak niteliği taşıması mümkün değildir.(TCY 342/1 ,245,TTK688)” [40]

27-)YHGK E:1988/11-32 K:1988/324 T:6.4.1988 ”Bono ve emre muharrer senetler kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini kapsar ve para gibi tedavül eder.Senedin ticari defterlere yazılmamış olması hüküm ve değerini ortadan kaldırmaz.” [41]

28-)YHGK E:1989/12-681 K:1990/154 T:7.3.1990 “Senedin tarihinin vade tarihi olamayacağı kuşkusuzdur.Somut olaya göre senedin bono vasfında olduğunun kabulü doğrudur.( TTK 615/4 ,İİK 170/9) [42]

29-)YHGK E:1991/11-296 K:1991/405 T:18.9.1991 “Kendi emrine düzenlenen bononun ihdas nedeninin bilindiği kuşkusuzdur.Tapulu gayrimenkullerin harici satış sözleşmesinin BK 213 ve NK 60/ b.3 uyarınca resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli değildir.Öyleyse dava konusu bono da geçersizdir.” [43]

30-)YİBK E:1936/2 K:1936/4 T:7.2.1936 “Mübadil bonoların iyiniyet sahibi olan son hamillere karşı karşılıksız olarak verildiği hakkında ileri sürülecek defi dinlenmez ve kabul edilmez.” [44]

31-) YHGK E:2003/19-781 K:2003/768 T:17.12.2003 “Öncelikle, alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin ve bu senette yer alan malen kaydının hukuksal anlamım irdelemekte yarar vardır.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki "kambiyo ilişkisi" ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu "kambiyo taahhüdü" nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır. (TTK. m. 691/1)
Bonoda şekil şartları TTK. m. 688'de sayılmıştır. Bunlar; "Bono" ya da "Emre Muharrer Senet" ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.
Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. (Prof Dr. Reha Poroy, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 11. bası İstanbul 1989 sh: 237 vd.)
Yerleşik Yargıtay inançlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik "bedel kaydı"dır. Yinelemek gerekirse "bedel kaydı" kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda (HUMK.'nun 290. mad.) önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin "kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu" yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır. (Y. 11. HD. 7.10.1982 gün ve 1982/4034-3688 sayılı ilamı).
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (YİBK. 12/4/1933 gun ve 1933/30-6 sayılı ilamı).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu savlayan tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı "malen" kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı "nakten" kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta'lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. (Y. 11. HD. 4.5.1984 gün 1984/2517-2601 sayılı ilamı).
Senette borcun nedeni "mal" ya da "nakit" olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta'lili denmektedir. Bu anlamda ta'lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.
"Malen" ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu tarafından ikrar edilmiştir. Alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur. Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir. (Yargıtay Ticaret Dairesinin 10.4.1967 gün 558-1967 sayılı ilamı ve 23.11.1970 gün ve 2787-4659 sayılı ilamı, 11. HD.'nin 22.3.1983 gün ve 1983/772-1384 sayılı ilamı).
Borçlu bonodaki "bedeli malen almıştır" kaydına rağmen bononun iptalini ister ve alacaklı bedelin mal olarak verilmediğini kabul, fakat nakden verildiğini iddia edecek olursa ispat külfeti hangi tarafa ait olacaktır? Eş söyleyişle alacaklı mı borçluya nakit verdiğini, yoksa borçlu mu alacaklıdan nakit almadığını kanıtlayacaktır. Bu ispat hangi koşullarda olacaktır?
Mal kaydı bulunan bonoda borçlu alacaklıdan mal almadığını iddia, alacaklı da borçluya mal vermediğini kabul ederse borçlunun iddiası sabit olmuştur. Lehdarın bedelin para olarak verildiği iddiası ise, ispatı kendisine düşen bir husustur (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. bası, Ankara, 1997, sn: 1007 vd.)
Alacaklının başka bir iddiası varsa, diğer bir deyişle alacağının bir alacak borç ilişkisine dayandığını iddia ediyorsa bunu ispatlamak yükümlülüğündedir. (Dr. Fadıl Cerrahoğlu, Hukuki Bahisler Bononun Temel İlişki Açısından Delil Niteliği ve Bonoda Bedel Kaydı makalesi, İstanbul Ticaret Odası Gazetesi 7 Nisan 1972 s: 8) Yargıtay’ ın yerleşik görüşü de bu yöndedir (19. HD. 14.4.1992 gün ve 1992/8081-4430 sayılı ilamı, Y. 11. HD.'nin 21.12.1983 gün ve 1983/5668-5790 sayılı ilamı. 11 HD. 16.6.1983 gün ve 1983/3004-3130 sayılı ilamı).
Hemen burada menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde durmakta yarar vardır.
İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur (MK.' nun 6 maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığım inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığım kanıtlamak durumundadır.” [45]

32-) Yarg. 11.HD. E:1982/4034 K:1982/3698 T:7.10.1982 ” Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir.Bedel kaydı içeren bononun lehtarı ,artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz olduğu bir borç ikrarı olduğu “yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.” [46]

33-) Yarg. 11.HD. E:1984/2517 K:1984/2601 T:4.5.1984 “Bono bağımsız borç ikrarını içeren bir belgedir.Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu savlayan tarafa aittir.Ancak bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen kaydı” ile ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığını “nakden kaydı“ ile senede yazılmışsa ,artık buna uyulmak gerekir.Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili(nedene,illete bağlanması) anlamına gelir ki ,böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir.Senedi talil eden ,savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer.” [47]

34-) Yarg. 11.HD. E:1983/772 K:1983/1384 T:22.3.1983 “ “Malen” ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı , borçlu tarafından ikrar edilmiştir.Alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur.Yazılı ikrarın aksini değer bir deyişle malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir.” [48]

35-) YHGK E:2003/19-135 K:2003/105 T:26.2.2003 “Bononun asli unsurları arasında tanzim tarihi de bulunmaktadır,bu tarih yazılmamak suretiyle de açık bono ihdası TTK md 592’ye göre mümkündür.Böyle olunca ,ihdas tarihinin sonradan doldurulduğu iddiası iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemez.” [49]

36-)YHGK E:2002/19-835 K:2002/910 T:13.11.2002 “Davacı,davalı bankanın senet bedellerinin ödendiğini bile bile takip yapmasının kötüniyetli davranış olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Senetler rehin cirosuyla bankaya verilmiştir.Senetlerin bankaya teslim tarihlerinin ,tanzim tarihinden önce olması durumunda kambiyo senedi niteliği taşımaksızın bankaya verildiğinin kabulü gerekir.Kambiyo senedi vasfı taşımayan senetler ciro yoluyla devredilemezler.Bu nevi senetler alacağın temliki yoluyla devredilebilirler.Somut olayda ,bu nevi bir temlik yoktur.Bu durumda davanın yazılı gerekçe ile kabulü doğrudur.” [50]

37-)YHGK E:2005/12-533 K:2005/527 T:28.9.2005 “Bononun kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadini taşıması gerekir.Ayrıca düzenlenmiş protokol kapsamında verilen senet,kayıtsız şartsız ödeme vaadi taşımadığından bono vasfında sayılmaz.Protokol gereğinin yerine getirilip getirilmediği hususu icra mahkemesince tartışılamaz.Bu durumda re’sen icra takibinin iptaline karar verilmesi gerekir.” [51]

38-) Yarg. 12.HD. E:2004/2443 K:2004/7287 T:26.03.2004 ”Tanzim yeri belirtilmemiş olan senet bono(kambiyo senedi) niteliğinde değildir.Bu husus mahkemece re’sen gözetilmelidir.” [52]

39-) Yarg. 12.HD. E:2578 K:4770 T:19.4.1976 “Senette yazılı olan miktar kime ve kimin emrine ödenecekse onun ad ve soyadı senet içerisinde yazılmalıdır.Yoksa bu senet bono niteliğinde değildir.” [53]

40-) YCGK E:1981/6-405 K:1982/2 T:18.1.1982 “Görüldüğünde veya görüldüğünden bir süre sonra ödenmesi gereken bonolarda faiz şartı yazılmamış sayılır,hatta özel kanunla bankalara yüklenmiş olan gider vergisinin borçluya ait olacağına dair bonoya konan kayıt da yazılmamış sayılmak gerekir.Keza vekalet ücreti kaydı da yukarıda açıklanan şart gibidir.Kambiyo senedine (müteadditi senetten birinin ödenmemesi halinde diğerlerinin de muaccel olacağı ) şeklindeki konulan şart kambiyo hukuku ile bağdaşmayacağından geçersizdir.Yani yazılmamış sayılır ancak bu husus senedin vasfını etkilemez.” [54]

41-) Yarg. 11.HD. E:1997/9447 K:1998/1703 T:13.3.1998 “Kıymetli evrak olan konşimentoya ,bono gibi tahkim koşulunun yazılması mümkün ve yasal olup ,ciro yolu ile meşru hamil olan gönderileni bağlar.” [55]

42-) Yarg. 11.HD. E:1978/1587 K:1978/2170 T:25.4.1978 ” “Senet bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilir ve 2 bedel arasında fark bulunursa yazı ile gösterilene itibar olunur.”hükmü ,senetteki yazı veya rakamda herhangi bir tahrifat yapılmamışsa uygulanabilir.Senedin metninde var olan kazıntı ve silintiler onaylanmış ise , inkar edildiğinde hükümsüzdür.” [56]

43-) Yarg. 12. HD. E:2006/7431 K:2006/10310 T:09.05.2006 “Bir bononun üzerine “emre yazılı değildir” veya “ciro edilemez” gibi ibarelerin yazılması o bononun kambiyo senedi niteliğini etkilemez.”[57]

44-) YHGK E:1998/12-13 K:1998/78 T:11.2.1998 “Bono metninde bulunan “Bedeli Türkiye Yatırım Bankası A.Ş.’nin akreditif hesabı zımnında ahzedilmiştir.”ibaresi bononun ihdas sebebini gösteren kayıtlar olup böyle bir kayıt bononun kambiyo senedi niteliğini etkilemez”[58]

45-) YHGK E:2000/21-1158 K:2000/1188 T:27.9.2000 “Şeklen bono olarak görünen bir senette tanzim tarihi bulunmuyorsa söz konusu senet adi senet niteliğindedir.” [59]

46 -) Yarg. 12. HD , E:2002/11948 , K:2002/12897 , T:17.06.2002 “ ………..TTK.nun 688/2. maddesi gereğince bononun kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi tasıması gerekir. Somut olayda gözlendiği gibi dayanak bono protokole bağlanmış ve senet arkasında da protokole atıf yapılmıştır. Hal böyle olunca alacağın tahsili yargılamayı gerektireceğinden alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapmasına olanak yoktur. … “[60]

47 -) Yarg. 19. HD. E:2004/7956 K:2005/1018 T:10.02.2005 “…… Kural olarak, kambiyo senetlerinde lehtar hanesine hakiki ve hukmı sahsın belirli şekilde yazılması şarttır. Ne varki, lehtarın eksik ifade edilmesi ve bunun sonradan belirli hale dönüştürülmesi durumunda yukarıda açıklanan kuralın tamamlanmış olduğunun kabulü gerekir. Dahası, bononun bu yönde usulsüzlük durumunu bilen ve imzalayan borçlunun daha sonra bu eksikliğe dayanması MK.nun 2. maddesi ile bağdaşmaz.
Somut olayda bononun lehtar hanesine "Acar Bebe" yazılmış ise de daha sonra bononun ciro şerhinde "Acar Bebe Konfeksiyon-Tekstil-Ayakkabı Nermin Gülsoy" yazılmak suretiyle eksikliğin tamamlanmış olduğu açıktır. …. “[61]

48 -) Yarg. 13. HD. E:2009/588 K:2009/6613 T:14.05.2009 ” … Dava konusu belgede keşide yeri olmadığı için, TTK[62]' nın 688. maddesi gereğince bono niteliğinde olmayıp, adi senet olduğu mahkemenin de kabulündedir. Bono lehdarının TTK 'nın 593. maddesi gereği poliçeden doğan haklarını ciro yoluyla devri mümkün ise de, dava konusu senet bono niteliğinde olmadığından, alacaklı ancak BK'nın 163. maddesi gereğince adi senetteki hakları temlik edebilir. Bunun için de yazılı bir temlik sözleşmesinin olması gerekir. … “[63]

a2-)POLİÇENİN ŞEKİL ŞARTLARI[64]: TTK md. 583-584 gereği bir poliçede aşağıdaki şartlar bulunmalıdır:

-“Poliçe” kelimesi ve eğer senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa o dilde poliçe karşılığı olarak kullanılan kelime(TTK 583/1),
-Belirli bir meblağın ödenmesi hususunda kayıtsız şartsız havale(TTK 583/2),
-Ödeyecek kimsenin(muhatabın) ad ve soyadı(TTK 583/3),
-Vadeyi(TTK 583/4),
-Ödeme yeri(TTK 583/5), veya ona muhayyer olarak muhatabın adı ve soyadının veya ünvanının[65] yanındaki gösterilen yer(TTK 584/1,3),
-Kime veya kimin emrine ödenecekse onun ad ve soyadı(TTK 583/6),
-Keşide tarihi (TTK 583/7),
-Keşide yeri(TTK 583/7), veya muhayyeri olarak keşidecinin ad ve soyadı veya ünvanı[66] yanında gösterilen yer(TTK 584/1),
-Keşidecinin imzası(TTK 583/8).

Bu sayılan şartlardan “vade” dışında herhangi birinin bulunmaması halinde poliçe geçersiz sayılır.Yani bu durumda borçlu poliçenin geçersiz olduğu def’ini ileri sürerek borcu ödemekten kaçınabilecektir.

Bono konusunda vade faslında söylenenler burada da aynen geçerlidir.(TTK 690)

Ayrıca bono konusunda verilen mahkeme kararı ve içtihatlar bonoya poliçe hükümleri uygulanması hasebiyle poliçeler için de uygulanabilir.

POLİÇEDE ŞEKİL ŞARTLARI HUSUSUNDA BİRKAÇ KARAR

1-) Yarg. 11.HD. E:2002/1951 K:2002/6400 “ Keşideci olan davacının aynı zamanda hamil olduğunun anlaşılması sebebiyle açtığı, poliçenin zayi nedeniyle iptali davasının dinlenmesi mümkün ise de iptali istenen poliçede keşideci imzasının bulunmaması, bu unsurun yok-luğunun, senedin poliçe sayılmasına imkan vermemesi nedeniyle davanın reddi gerekir.” [67]

2-) Yarg. 12. HD. E: 1995/16733 K: 1995/17016 T:30.11.1995 “ TTK.nun 587. maddesinin 1. fıkrasına göre; görüldüğünde veya görüldüğünden muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart kılınan bir poliçeye, keşideci tarafından faiz şartı dercolunabilir. Bütün diğer poliçelerde böyle bir faiz şartı yazılmamış sayılır. Bu durumda, bonolarda yazılı 65 faiz şartı bu madde hükmü gereğince yazılmamış hükmündedir.” [68]

a3-)ÇEKİN ŞEKİL ŞARTLARI: 5491 sayılı Çek Kanunu md 2 ile TTK 692 vd. hükümlere göre çek aşağıdaki unsurları taşımalıdır:

-“Çek” kelimesi ve eğer senet Türkçe’den başka bir dille yazılmış ise o dilde “çek” karşılığı olarak kullanılan kelime(TTK 692/1),
- Kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havale(TTK 692/2),
- Ödeyecek kimsenin “muhatabın” ad ve soyadı[69] (TTK 692/3) ,
- Ödeme yeri(TTK 692/4),
- Keşide günü(TTK 692/5),
- Keşide yeri(TTK 692/5) veya muhayyeri olarak keşidecinin ad ve soyadı veya ünvanı yanında yazılı olan yer(TTK 693/3)
- Çeki çeken kimsenin (keşidecinin) imzası(TTK 692/6),
- Hesap sahibinin vergi kimlik numarası( 5941 sayılı Çek Kanunu md 2/ f.7 / ç bendi) [70]
- Çek hesabının numarası (5941 sayılı Çek Kanunu md 2/ f.7 / a bendi )
- Tüzel Kişi adına çek düzenleniyorsa çeki düzenleyen kişinin adı ve soyadı (5941 sayılı Çek Kanunu md 2/ f.8 )
- Hamiline düzenlenecek çeklerde “ Hamiline “ ibaresi (5941 sayılı Çek Kanunu md 2/ f.6 / son cümle )
- Keşidecinin tacir olup olmadığını açıkça gösteren ibare ( 5941 s.k. md 2 / f.6 / 2. cümle )

Bu sayılan şartlardan “vergi kimlik numarası , çek hesap numarası , tüzel kişi adına çek düzenleyenin adı soyadı hamiline ibaresi ve çekin tacir çeki olup olmadığını ortaya koyacak ibareler ” dışında herhangi birinin bulunmaması halinde çek geçersiz sayılır. Yani bu durumda keşideci ( ve kanımızca muhatap ) çekin geçersiz olduğu def’ini ileri sürerek borcu ödemekten kaçınabilecektir.

Bu kayıtlardan vergi kimlik numarası 3167 s.k ‘na göre her ne kadar zorunlu ise de TTK ve Yargıtay içtihatlarıyla, gaybubeti (bulunmayışı) çeki geçersiz kılmayacak bir kayıt olduğu kabul edilmiştir. Ancak 20/12/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5491 sayılı yeni Çek Kanunu da vergi kimlik numarasının zorunlu bir kayıt olmadığını açıkça belirtmiştir.

ÇEKİN ŞEKİL ŞARTLARI HAKKINDA YARGITAY KARARLARI

1-) Yarg. 12.HD. E:2004/3607 K:2004/8854 “3167 sayılı yasayla yapılan değişiklik ile, çekte vergi numarası zorunlu unsur olmuş ise de, TTK'nın 692. maddesinde çekin unsurları açıkça sayılmış olduğundan vergi numarası bulunmayan çekler kambiyo senedi niteliğinde olup bu yolla takip edilebilir.” [71]

2-) Yarg. 12.HD. E:2003/25848 K:2004/3015 T:2004 “4814 sayılı yasayla yapılan değişiklik ile çeklerde kimlik numarası zorunlu unsur haline getirilmiş ise de; çekin keşide tarihi yasanın yürürlük tarihinden önce olduğundan anılan yasa hükmünün somut olayda T.C. Merkez Bankası tebliği de göz önüne alındığında uygulanması mümkün değildir. Çekin teminat olarak verildiği iddiası ise İİK'nın 169/a-1 maddesinde yazılı belgelerle ispatlanamadığına göre şikayetin reddi gerekir.” [72]

3-) Yarg. 12.HD. E:2003/20969 K:2003/24119 T:2003 “TTK'nun 692. maddesine göre çeki keşide eden kişinin isminin yazılmasının zorunlu unsur olmayıp keşide edenin imzasının bulunması yeterli görüldüğünden borçlunun isminin çekte değişik olarak yazıldığından bahisle mercice alacaklının itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi doğru değildir. Mercice borçlunun itirazının niteliğine göre çekteki imzanın borçluya ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. “[73]

4-) Yarg. 12.HD. E:5485 K:13905 T:8.6.1975 “Keşide yeri veya keşidecinin ad ve soyadı yanında bir yer yazılı olmayan belge(ÇEK) niteliğini taşımaz.” [74]

5-)Yarg. 12.HD. E:5926 K:8187 T:13.10.1975 “Tanzim yeri bulunmayan senet, çek sayılmaz.” [75]

6-) Yarg. 12.HD. E:5485 K:7184 T:8.6.1976 “Keşide yeri yazılı olmayan çek,bu niteliğini yitirir.”[76]

7-) Yarg. 11.HD. E:4420 K:4786 T:25.9.1987 “Hamiline yazılı ve fakat keşide yeri belli olmayan matbu çek ,Borçlar Kanununda yazılı havale dahi sayılmaz.” [77]

8-) Yarg. 12.HD. E:6824 K:7151 T:12.10.1982 “Keşide yeri taşımayan belge TTK 692,693. maddelerine göre çek niteliğinde olmadığından kambiyo senedine mahsus özel yolla takibe konu edilemez….”[78]

9-) Yarg. 12.HD. E:8314 K:10356 T:29.12.1981”Bir belge çek vasfını kazanabilmek için TTK 692.md’de yazılı unsurları taşıması,bu unsurlardan noksan olan varsa aynı kanunun 693.maddesi gereği tamamlanabilmesi gerekir.Olayda takip konusu belgede TTK’nun 692/5. maddesinde yazılı keşide yeri unsuru mevcut olmadığı gibi ikmali de kabil değildir.O halde borçlunun bu belgenin çek olmadığı yolunda ve yerinde olan itirazının kabulü ile kambiyo senedine dayanan yolla açılan takibin iptaline karar verilmesi gerekir.” [79]

10-) Yarg. 11.HD. E:1985/5951 K:1985/6346 T:21.11.1985 “Keşide yeri ve tanzim tarihi bulunmayan belge çek niteliği taşımaz.Bu durum mahkemece re’sen gözetilmelidir.” [80]

11-) Yarg. 11.HD. E:1977/707 K:1977/709 T:21.2.1977 “Keşide yeri veya keşidecinin adının yanındaki yer belirtilmeyen çek adi senet hükmündedir.” [81]

12-) Yarg. 11.HD. E:1984/1836 K:1984/2036 T:9.4.1984 “….üzerinde keşide yeri bulunmadığından belge çek niteliğinde değildir.” [82]

13-) YHGK E:2005/12-456 K:2005/415 T:29.06.2005 ”Kambiyo senedinin bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazıyla gösterilen bedele üstünlük tanınır.” [83]

14-) Yarg. 12.HD. E:2005/14943 K:2005/18793 T:03.10.2005 ”Vergi kimlik numarasının yazılması çeklerde zorunlu unsur değildir.Bu nedenle vergi kimlik numarasının olmaması çekin kambiyo senedi niteliğini etkilemez.” [84]

15-) Yarg. 11. HD. E:2008/6809 K:2008/7565 T:09.06.2008 “ … TTK'nın 692. maddesi çek'in unsurlarını, 693. maddesi ise, unsurlara ilişkin noksanlıkların doğuracağı hukuki sonuçlar düzenlenmiştir. Buna göre keşide yeri TTK'nın 692/5. maddesi ve kendi uyarınca çekte bulunması gereken unsurlardandır. Aynı Yasa'nın 693/son maddesi uyarınca da keşide edildiği yer gösterilmeyen bir çek, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde keşide edilmiş sayılır.
Öte yandan, poliçede de olduğu gibi çekte de keşide yerinin belli ve mümkün bir yer olması yeterli olmasına rağmen, yasada öngörülmemekle beraber, uygulamada, keşide yerinin "idari bir birim" olarak gösterilmesi gerektiği kabul edilmektedir. İdari birim olmayan keşide yerleri, keşide yeri olarak kabul edilmez ve bunun sonucunda da çekte keşide yeri gösterilmemiş sayılır. Dolayısıyla, böyle bir senet yasal olarak çek kabul edilemez. … “[85]

16-) YHGK E:2008/12-416 K:2008/416 T:04.06.2008 “ … Öncelikle belirtilmelidir ki, çek 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na göre kıymetli evrak vasfında bir kambiyo senedi ve hukuki nitelikçe de bir havaledir. Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, yasada aranan şekil şartlarını ve kayıtsız şatsız bir ödeme yetkisini içermesi gerekir. Çekte sıkı sıkıya şekle bağlılık esası geçerlidir; zorunlu unsurlardan sadece birinin bile eksikliği çekin çek olma niteliğini ortadan kaldırır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 692. maddesinde sayılan çekin zorunlu unsurlarından birisi "keşide yeri"nin varlığıdır. Çekin yazıldığı, keşide edildiği yerin çekin ön yüzünde gösterilmesi zorunludur. Bu zorunlu unsurun eksikliği kural olarak çekin çek olma vasfını ortadan kaldırır.
Ne var ki, aynı Kanun'un 693. maddesinde: "Yukarıdaki maddede gösterilen hususlardan birini ihtiva etmeyen bir senet, aşağıdaki fıkralarda
yazılı haller dışında, çek sayılmaz Keşide yeri gösterilmemiş olan çek, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılır." denilmiş; böylece çekte keşide yeri gösterilmemiş olmasına karşın, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılacağı kabul edilmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, çek keşideci ile lehdar arasında havale ilişkisi doğuran bir akit olup; keşideci çeki düzenlemekle o konudaki iradesini beyan etmektedir. Bu irade beyanının anlaşılabilir olması en önemli özelliğidir ve bu nedenle de yasa koyucu yazılı olması koşulunu getirmiş; başkaca bir şekil şartı koymamıştır. Çekte irade beyanının anlaşılabilir olması kaydıyla keşidecinin çekte kısaltma kullanmasını engelleyen bir yasaklama olmadığı gibi, gerek yargısal uygulamada, gerek öğretide çekte anlaşılabilir olması koşuluyla kısaltma kullanılabileceği kabul ve uygulanagelmiştir. Kısacası, keşide yerinin yazılması da bir irade beyanıdır ve anlaşılabilir olması koşulu ile bu irade beyanının da kısaltılarak yazılması mümkündür.
Dolayısıyla, okunduğunda hiçbir duraksama olmadan anlamları belirlenebilen kısaltmaların keşide yeri olarak yazılması, çeki sadece bu kısaltma nedeniyle geçersiz hale getirmeyecek; keşidecinin irade beyanı hiçbir kuşkuya yer vermeyecek ve anlaşılabilir şekilde ortaya konulmuş olduğundan çek, çek olma niteliğini koruyacaktır.
Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan iyiniyet kuralı da, keşideci tarafından anlaşılabilir bir irade beyanının ortaya konularak kısaltma kullanıldığı durumda, bunun çekin çek olma niteliğini etkilemediğinin kabulünü gerektirir.
Keşide yerinin kısaltma olarak yazılmış olmasının tek başına çeki çek olmaktan çıkaracak bir eksiklik olmayıp, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılabilirle koşulu ile çekin vasfını koruyacağı 14.12.1992 gün ve 1992/1 E.-1992/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da açıkça vurgulanmıştır.
Diğer taraftan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 693. maddesinde, keşide yeri gösterilmemiş olsa bile, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılacağı belirtilmekle, önemli olan olgunun keşide yerinin çek kapsamından hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılabilmesi olduğu ortaya konulmuştur. … “[86]

17-) Yarg. 12. HD. E:2004/20680 K:2004/25278 T:07.12.2004 “ … TTK' nun 692/6. maddesi ve fıkrasında aynen "çeki çeken kimsenin ( keşidecinin ) imzasını" zorunlu kılmıştır. Anılan maddede sadece imzadan söz edilmiş keşideci adının yazılması ve imzanın adı yazılı kişiye ait olması koşul olarak kabul edilmemiştir. Bu nedenle çekte keşide imzasının bulunması yeterli olup bu imzanın keşideciye ait olup olmaması, TTK.'nun 730/3. maddesi göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 590. maddesinde "Temsile salahiyetli olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kimse o poliçeden dolayı bizzat mesul olur" hükmü de dikkate alındığında çek vasfına etkili olmaz. … “[87]

b-)KAMBİYO SENEDİNE KONULAN KAYITLARDAN DOĞAN DEF’İLER

b1-)BONOYA KONULAN KAYITLARDAN DOĞAN DEF’İLER:

Bonoya konulması gereken asgari ve zorunlu kayıtlar TTK 688,689’da sayılmıştır.Bu konu başlığı altında incelenecek olan kayıtlar ise konulmasına kanunen ve lakin ihtiyara bağlı olarak izin verilmiş ( Yani ,bu kayıtlarda vazıkanun tarafından senedi düzenleyene bu kayıtları koymak veya koymamak hususunda hakkı hiyar tanınmıştır.) veya konulması ticaret hayatındaki teamüllerle ve akabinde Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş / sakıncalı bulunmamış veyahut da bunların aksine konulması kanunen nispi ya da mutlak olarak yasaklanmış kayıtlardır.

b1a)TTK’DA BELİRTİLEN SEÇİMLİK KAYITLAR[88]:

-TTK md 559 / 3.fıkra ( genel hüküm ) evre iştirak şartı,
-TTK md 587(TTK md 690’nın atfı hasebiyle) :Faiz kaydı,
-TTK md 586,609(TTK md 690’nın atfı hasebiyle) :Senedi ödeyecek 3. kişinin adresi,
-TTK md 593(TTK md 690’nın atfı hasebiyle) :Menfi emre kaydı,
-TTK md 613 vd. (TTK md 690’nın atfı hasebiyle) :Aval kaydı vs. ,
-TTK md 623(TTK md 690’nın atfı hasebiyle) :Yabancı para borçlarında aynen ödeme kaydı, -TTK md 634(TTK md 690’nın atfı hasebiyle) :Protestodan muafiyet kaydı,
-TTK md 689/2 :Vade kaydı.

Vade bakımından Türk kambiyo hukukunda 4 tür vade vardır:Bunlar:
-görüldüğünde vade(Vadesiz senetler de görüldüğünde vadeli sayılır.),
-görüldükten belirli bir süre sonra vade,
-keşide gününden belirli bir süre sonra vade,
-belirli bir günde vade(normal vade)’dir.

Bu vade türlerinden başka bir vade türü bonoya konulamaz.Konulursa TTK md. 615/2 ve TTK md.690 gereği bono geçersiz sayılır.Keşideci ve müracaat borçluları da bu imkandan yararlanarak bononun geçersiz olduğu yollu bir def’i ileri sürebilirler ve borcu ödemekten kaçınabilirler.Kaçınmalıdırlar da,zira geçersiz bir senet mukabili yapılan ödeme hukuki anlamda geçerli bir ifa sayılmaz ve 2. kez ödeme durumunda kalınmasına sebep olabilir.

Bono açısından faiz hususunda ise,görüldüğünde vadeli(Vadesiz senetler de görüldüğünde vadeli sayılır.) ve görüldükten belirli bir süre sonra vadeli bonolara faiz şartı konulabilir.Keşide gününden belirli bir süre sonra vadeli ve belirli bir günde vadeli(normal vadeli) bonolara ise vade şartı konulamaz,konulsa bile bu kayıt yazılmamış sayılır.Keşideci ve müracaat borçluları da bu durumu def’i olarak ileri sürerek faizi ödemekten kaçınabilirler.

b1b-)TTK’DA BELİRTİLMEYEN AMA KONULMASI CAİZ OLAN KAYITLAR:

-HUMK. ve İİK. uyarınca yetkili mahkeme ve icra dairelerinin belirtilmesi,
-Tahkim kaydı,
- Bedel kaydı (valuta kaydı) :”Bedeli malen alınmıştır.” Veya “Bedeli nakden alınmıştır.” şeklinde konulur,
-Karşılık kaydı:”…….tarihli fatura nedeniyle ödeyeceğim.” şeklinde konulur,

b1c-)KONULMALARI HUKUKEN KORUNMAYAN ANCAK SENEDİ DE GEÇERSİZ KILMAYAN KAYITLAR(YAZILMAMIŞ SAYILACAK KAYITLAR):NİSBEN YASAK KAYITLAR:

-vekalet ücreti kaydı,
-cezai şart,
-muacceliyet kaydı(Bir bono ödenmeyince diğer bonoların da muaccel hale geleceği kaydı.),
-muayyen vadeli veya düzenlendikten muayyen süre sonra vadeli bonolarda faiz şartı(Zira faiz miktarı hesaplanarak ,asıl meblağ ile toplanmasından ortaya çıkacak mecmuu senette ödenmesi gereken meblağ olarak gösterilebilir.Faiz şartı konulabilen senetlerde ise faiz miktarının da ayrıca gösterilmesi gerekir,aksi halde yazılmamış sayılır.)
-manevi tazminat kaydı.

Bu kayıtların konulması borçluyu bağlamaz,dolayısıyla alacaklı bu kayıtların edasını isterse ,borçlu bu kayıtların yazılmamış sayılacağı def’ini ileri sürerek bu kayıtları edadan ve bu kayıtlar dairesinde borcun ödenmesinden kaçınabilir.Bu kayıtları dikkate almadan borcunu ödemek zorundadır.

b1d-)KONULMALARI HUKUKEN KORUNMAYAN VE AYNI ZAMANDA SENEDİ DE GEÇERSİZ KILAN KAYITLAR:MUTLAK SURETTE YASAK KAYITLAR:

-TTK md.615 ‘de öngörülenden farklı bir vade konulması(TTK md.690’nın atfıyla),
-ödemenin şarta bağlanması[89],
-taksitle ödeme kaydı,

Bu kayıtların konulması borçluyu bağlamaz,dolayısıyla alacaklı bu kayıtların edasını isterse ,borçlu bu kayıtların senedi geçersiz kıldığını ,dolayısıyla senet mukabili ödeme yapamayacağı def’ini ileri sürmelidir,borcunu temel ilişki çerçevesinde genel hükümlere göre ifa etmelidir.Aksi halde 2. defa ödemek durumunda kalacaktır.

b2-)POLİÇEYE KONULAN KAYITLARDAN DOĞAN DEF’İLER: Poliçeye konulması gereken asgari ve zorunlu kayıtlar TTK 583,584’de sayılmıştır.Bu konu başlığı altında incelenecek olan kayıtlar ise konulmasına kanunen ve lakin ihtiyara bağlı olarak izin verilmiş ( Yani ,bu kayıtlarda vazıkanun tarafından senedi düzenleyene bu kayıtları koymak veya koymamak hususunda hakkı hiyar tanınmıştır.) veya konulması ticaret hayatındaki teamüllerle ve akabinde Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş / sakıncalı bulunmamış veyahut da bunların aksine konulması kanunen nispi ya da mutlak olarak yasaklanmış kayıtlardır

b2a-)TTK’DA BELİRTİLEN SEÇİMLİK KAYITLAR. [90] :

-TTK md 559 / 3.fıkra ( genel hüküm ) evre iştirak şartı,
-TTK md 586:Adresli poliçe,ikametgahlı poliçe (muhatabın ikametgahından başka bir yerin ödeme yeri olarak gösterilmesi).
- TTK md 587 :Faiz şartı,
- TTK md 591 : keşidecinin kabul etmemeden sorumsuzluk kaydı,
- TTK md 591 :Kabule arz mecburiyeti,kabule arz yasağı,
- TTK md 593/2:Tahvil kaydı(emre yazılıdan nama yazılıya çevirme kaydı),
- TTK md. 597/1:cirantaların koyduğu kabul etmemeden ve ödememeden sorumsuzluk kaydı,
- TTK md. 597/2:Cirantanın tekrar ciroyu yasaklaması kaydı,
- TTK md 605 :İbraz sürelerinin uzatılıp kısaltılmasıyla ilgili kayıtlar,
- TTK md 615 vd.:Vade kaydı,
- TTK md 623:Aynen ödeme kaydı (yabancı para borçlarında),
- TTK md 634:Protestodan muafiyet kaydı,
- TTK md. 635:ihbar kaydı,
- TTK md. 635:ihbardan vazgeçme kaydı,
- TTK md. 645: karşılığın devri kaydı
- TTK md 646 :Araya girmeye ilişkin kayıt,
- TTK md. 655:nüsha kaydı vs.

Bono konusunda vade ve faiz için söylenen hususlar TTK md. 690,615,587 gereği poliçe bakımından da aynen geçerlidir.

b2b-)TTK’DA BELİRTİLMEYEN AMA KONULMASI CAİZ OLAN KAYITLAR:

-HUMK. ve İİK. uyarınca yetkili mahkeme ve icra dairelerinin belirtilmesi,
-Tahkim kaydı,
- Bedel kaydı (valuta kaydı) :”Bedeli malen alınmıştır.” Veya “Bedeli nakten alınmıştır.” şeklinde konulur,
-Karşılık kaydı:”…….tarihli fatura nedeniyle ödeyiniz.” şeklinde konulur,
-provizyon kaydı(“nezdinizdeki ……no’lu hesaptan ödeyiniz” şeklinde konulur.

b2c-)KONULMALARI HUKUKEN KORUNMAYAN ANCAK SENEDİ DE GEÇERSİZ KILMAYAN KAYITLAR(YAZILMAMIŞ SAYILACAK KAYITLAR):NİSBEN YASAK KAYITLAR:

-vekalet ücreti kaydı[91],
-cezai şart,
-manevi tazminat,
-muacceliyet kaydı(Bir poliçe ödenmeyince diğer poliçelerin de muaccel hale geleceği kaydı.),
-muayyen vadeli veya düzenlendikten muayyen süre sonra vadeli poliçelerde faiz şartı(Zira faiz miktarı hesaplanarak ,asıl meblağ ile toplanmasından ortaya çıkacak mecmuu senette ödenmesi gereken meblağ olarak olarak gösterilebilir. Faiz şartı konulabilen senetlerde ise faiz miktarının da ayrıca gösterilmesi gerekir,aksi halde yazılmamış sayılır.)
-manevi tazminat kaydı.

Bu kayıtların konulması borçluyu bağlamaz,dolayısıyla alacaklı bu kayıtların edasını isterse ,borçlu bu kayıtların yazılmamış sayılacağı def’ini ileri sürerek bu kayıtları edadan ve bu kayıtlar dairesinde borcun ödenmesinden kaçınabilir.Bu kayıtları dikkate almadan borcunu ödemek zorundadır.

b2d-)KONULMALARI HUKUKEN KORUNMAYAN VE AYNI ZAMANDA SENEDİ DE GEÇERSİZ KILAN KAYITLAR:MUTLAK SURETTE YASAK KAYITLAR:

-TTK md.615 ‘de öngörülenden farklı bir vade konulması,
-ödemenin şarta bağlanması,
-taksitle ödeme kaydı,
-ödemenin(havalenin) şarta bağlanması.

Bu kayıtların konulması borçluyu bağlamaz,dolayısıyla alacaklı bu kayıtların edasını isterse ,borçlu bu kayıtların senedi geçersiz kıldığını ,dolayısıyla senet mukabili ödeme yapamayacağı def’ini ileri sürmelidir,borcunu temel ilişki çerçevesinde genel hükümlere göre ifa etmelidir.Aksi halde 2. defa ödemek durumunda kalacaktır.

b3-)ÇEKE KONULAN KAYITLARDAN DOĞAN DEF’İLER:

Çeke konulması gereken asgari ve zorunlu kayıtlar TTK 692’de sayılmıştır.Bu konu başlığı altında incelenecek olan kayıtlar ise konulmasına kanunen ve lakin ihtiyara bağlı olarak izin verilmiş ( Yani ,bu kayıtlarda vazıkanun tarafından senedi düzenleyene bu kayıtları koymak veya koymamak hususunda hakkı hiyar tanınmıştır.) veya konulması ticaret hayatındaki teamüllerle ve akabinde Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş / sakıncalı bulunmamış veyahut da bunların aksine konulması kanunen nispi ya da mutlak olarak yasaklanmış kayıtlardır

b3a-)TTK’DA BELİRTİLEN SEÇİMLİK KAYITLAR.:

-TTK md 559 / 3.fıkra ( genel hüküm ) evre iştirak şartı,
- TTK md 697 :lehtarın gösterilmesi veya hamiline kaydı,
- TTK md 698 :adresli veya ikametgahlı çek
- TTK md 700/2 :menfi emre kaydı
- TTK md 706 :aval kaydı
- TTK md 714 :döviz üzerinden düzenlenen bir çekte aynen ödeme kaydı,
- TTK md 715,716 :çekin bir bankaya ödeneceği kaydı:çizgili çek ,
- TTK md 717 :”hesaba geçirilecektir” kaydı
- TTK md 720/2 :çekin ödenmemiş olduğu veya ödemeden imtina edildiğine dair kayıt
- TTK md723/2,635 :ihbar kaydı,
- TTK md 725 :nüsha kaydı,
- TTK md 634,730/10 rotestodan muafiyet kaydı,
- TTK md. 645,730/15: karşılığın devri kaydı

b3b-)TTK’DA BELİRTİLMEYEN AMA KONULMASI CAİZ OLAN KAYITLAR:

-HUMK. ve İİK. uyarınca yetkili mahkeme ve icra dairelerinin belirtilmesi,
-Tahkim kaydı,
-teyit(vize)kaydı[92]

b3c-)KONULMALARI HUKUKEN KORUNMAYAN ANCAK SENEDİ DE GEÇERSİZ KILMAYAN KAYITLAR(YAZILMAMIŞ SAYILACAK KAYITLAR):NİSBEN YASAK KAYITLAR:

-vekalet ücreti kaydı,
-cezai şart,
-muacceliyet kaydı(Bir çek ödenmeyince diğer çeklerin de muaccel hale geleceği kaydı.),
-faiz kaydı(TTK md. 698) [93],
-kabul şerhi, (TTK md. 696),
-keşidecinin ödememeden sorumsuzluk şartı (TTK md. 591,730)
-muhatabın cirosu (TTK MD 701/4) [94]
-muhatap bankanın aval kaydı( TTK md 706/f.1) [95]
-vade kaydı(TTK md.707) ,

b2d-)KONULMALARI HUKUKEN KORUNMAYAN VE AYNI ZAMANDA SENEDİ DE GEÇERSİZ KILAN KAYITLAR(MUTLAK SURETTE YASAK KAYITLAR):

-ödemenin şarta bağlanması,
-taksitle ödeme kaydı,
-ödemenin temel ilişkiye bağlanması.

c-) KAMBİYO SENEDİNE KONULMAYAN KAYITLARDAN DOĞAN DEF’İLER[96]

Tüketicinin korunması hakkında değişiklik yapılması hakkında değişiklik yapılması hakkındaki 4822 sayılı kanunun 8. maddesi ile 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun 6. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 6/A maddesinin 3.fıkrasının 2.cümlesine göre taksitli satış yapıldığı durumlarda , satış sözleşmesinden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse , bu senet , her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir.Aksi takdirde , kambiyo senedi geçersizdir.

Uygulamada avukatlar ,hakimler ,icra müdürleri ve özellikle taksitle satış yapan ve taksitle alımda bulunan kişiler tarafından pek bilinmeyen ve dolayısıyla uygulanmayan ancak kambiyo hukukuna şekil şartları açısından ve tüketicinin korunması ideali açısından yeni perspektifler getiren bu hüküm ; kambiyo hukukunda def’iler konu başlığına da yeni bir alt başlık eklemiştir[97].

Bu hükme göre ;

-Taksitli satışlarda ödeme için kambiyo senedi düzenlenebilir.Kanunkoyucu burada ödeme vasıta olan çek yerine kambiyo senedi diyerek , bono ve poliçenin de ödeme vasıtası olabileceğini , bu madde kapsamında düzenlenen senetlerde temel ilişkiye bağlılık nedeniyle geçersizlik (ödemezlik) def’i ileri sürülemeyeceğini belirtmek istemiştir.

-Bu madde kapsamında düzenlenecek senetler , taksitli satışa esas tutarın tamamı üzerinden düzenlenemez.Her senet ayrı ayrı ve ilgili taksit tutarını mündemiç bulunacak şekilde düzenlenecektir.Aksi halde senet geçersizdir (Bu durum geçersizlik (ödemezlik) def’i olarak ileri sürülebilir.) ve borç ancak sözleşme hükümlerine (genel hükümlere ) göre istenebilir.

-Yine bu madde kapsamında düzenlenecek senetler sadece ve sadece nama yazılı olarak düzenlenebilir.Aksi takdirde senet geçersiz olacaktır.Bu durum da bir geçersizlik (ödemezlik) def’i oluşturmaktadır.

Şu hususu da belirtmek lazım ki ; bu belirtilenler yalnızca kambiyo senedi düzenlenecekse geçerlidir.Adi senet düzenlendiği durumlarda madde hükmü dikkate alınmayacaktır ,tüketicinin korunması ideali aksini gerektirse de.

d-)HAMİLİN MEŞRU OLUP OLMADIĞINDAN(HAK SAHİPLİĞİNDEN) KAYNAKLANAN DEF’İLER

Hamil yani senedi elinde bulunduran ,senetteki ciro zincirine göre senedi elinde bulundurması gereken kişi ise meşru hamildir.Aksi halde meşru hamil sayılmaz ve kendisine karşı bu durum def’i olarak ileri sürülebilir.

Nitekim TTK md. 598 ‘de kanunkoyucu , hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılan kişi yetkili meşru hamil sayılır ,isterse poliçeyi(bonoyu-TTK md. 690 gereği,çek-TTK md. 702 gereği) beyaz ciroyla almış olsun demektedir.Kısacası hakkı belirleyen kural olarak senet veya alonj üzerindeki ciro zincirine göre senedi elinde bulundurması gereken kişi olmaktır.

İstisnaen poliçe veya bono meşru hamilin elinden herhangi bir şekilde çıkarsa ve ancak ciro zincirine göre yetkili yeni bir hamil elinde bulunursa ,bu yeni hamil ancak poliçeyi/bonoyu kötüniyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusurlu olduğu takdirde senedi geri vermekle mükelleftir yani meşru hamil değildir.

KONU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

1-)Y 12.HD E:2003/24509 K:2003/24374 T:11.12.2003 “Çekte lehdar gösterilmemişse hamiline yazıldığı kabul edildiğine göre, ilk cironun da çekin adına düzenlendiği firma sahibi tarafından yapıldığı tespit edildiğine göre, çeki ciro ile elinde bulunduran takip alacaklısı yetkili hamildir.” [98]

2-) Y 12.HD E:2003/14656 K:2003/18481 T:25.09.2003 “İcra takibi çekleri ciro ile eline geçiren yetkili hamil tarafından keşideci hakkında yapılmakta olup…….”[99]

3-) Y 12.HD E: 1995/16513 K: 1995/16913 T: 29.11.1995İcra takibinin dayanağı çeklerde, lehtar ünvanının kısaltılmış olarak yazılması, aynı lehtarın tüm ünvanı ile çeki ciro etmiş olması sebebi ile alacaklının yetkili hamil olduğunun kabulü gerekir.” [100]

4-)Y 10 .CD E: 1994/7102 K: 1994/10158 T: 04/07/1994 “Suça konu çeklerin müdahil bankanın İzmit Şubesince 28.4.1993 tarihinde takas odasına verilmesi nedeniyle yasal ve yetkili hamil durumunda bulunduğu ve beyaz ciro ile çeki elinde bulunduran bankanın şikayet hakkına sahip olduğu çek örnekleri ile muhatap banka yazılarından anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.” [101]

5-) Y 12.HD E: 1994/4685 K: 1994/5820 T: 3.5.1994 “Alacaklı banka, çeklerin bankaya ibrazı ile çek bedellerinin tevdi edildiğini öğrendiği halde çeklerin yetkili hamili olduğunu kanıtlamak suretiyle tevdi edilen parayı alması gerekirken…..” [102]

6-) Y 12.HD E: 1991/5109 K: 1991/12580 T: 2.12.1991Takip dayanağı olduğu sonradan bildirilen bonolarda takip yapana ciro bulunmadığına göre yetkili hamil değildir.[103]

7-) Y 7. CD E: 1990/2396 K: 1990/11539 T: 1.11.1990 “Dava konusu çekte, ciro silsilesi içinde adı bulunmayan dolayısıyla hamil durumunda da olmayan……[104]

8-) YHGK E: 2002/19-443 K: 2002/474 T: 05.06.2002TK.nun 697. maddesi uyarınca çekler, kanunen emre yazılı senetlerdendir. Çek, nama, emre yada hamile yazılabilir. Hamile yazılı senetlerde, hak sahipliğinin (alacaklılık, temsil yetkisini haiz olmak) senet vasıtasıyla ispatı, "hamile teşhis kaydı'nın sonucu olarak, yalnızca senedin ibrazı suretiyle olur. Muhatap, emre yazılı senetlerde, hamilin meşru hamil olup olmadığını cirolar arasında bulunması gereken teselsülün tetkikiyle tespit edebilir. (TTK. 713) Lehtarlardan başlayarak son hamilde nihayet bulan cirolardan ilki lehtarın imzasını ve daha sonrakiler ise, bir evvelki cirodaki lehtarın imzasını taşımak suretiyle devam ediyorsa, ciro silsilesi muntazam sayılır.
Hamile yazılı çeklere gelince; burada muhatabın araştırma mükellefiyeti adeta kaldırılmış gibidir. TK.nun 703 maddesi hükümlerine göre hamile yazılı çek, menkul mülkiyetinde olduğu gibi tarafların anlaşmaları ve zilyetliğin devri ile bir başkasına devredilebilir. (MK. 687) Hamile yazılı bir çekin cirosu esas itibariyle devri gösteren bir ispat vasıtası olarak anlam taşıyabilir fakat hakkı devredici bir fonksiyonu yoktur. Hamile yazılı çekte, hak sahipliği senedi elinde bulundurmakla tesis edildiğinden böyle bir cironun ayrıca hak sahipliğini teşhis fonksiyonu da mevcut değildir. Hamile yazılı çekteki cirolar arasındaki muntazam bir ciro zincirinin varlığı önem taşımaz. Bu gibi çeklerde mündemiç olan hak muntazam ciro zinciriyle değil, sadece, senedin verilmesiyle intikal eder. (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku 2. Bası s.1148 vd.Y.12.H.D. 15.9.1992 gün E.2520, K.10324, Y.11.H.D.27.6.1994 gün E.1710, K.5517)
Bazen senede dayanılarak gerçekleştirilen "Alacaklılığın ispatı" keyfiyeti gerçeğe uymayabilir. TK.nun 564 maddesi uyarınca iptal kararı uyarınca hak sahibi hakkını senetsiz olarak da öne sürebilecektir. Mahkemeden alınan iptal kararı yalnızca hak sahipliğinin tanısına (teşhisine) olanak verir. Yasa uyarınca hasımsız alınması gereken iptal kararı ilgilinin borçluluğunu saptamaz ve kesin hüküm teşkil etmez. Borçlu, iptal kararına karşın iptal kararını alan kişinin hak sahibi olmadığını öne sürebilir. Alınan iptal kararının ibrazı üzerine çek bedelini ödeyen keşideci (Borçlu) kaybolduğu iddia edilen çekin sonradan yetkili hamil tarafından ibraz edilmesi halinde TK. 558/2 ve 599 maddelerindeki şartların oluşması durumunda ödeme definde bulunamayacak ve çek bedeli ibraz eden hamile bir daha ödemek zorunda kalacaktır. (Y.11 .H.D. 10.5.1979 gün ve E.480, K.2529)
Diğer taraftan Yasa gereği çekin borçlusu muhatap banka olduğundan, çek süresinde muhataba ibraz edilmezse, hamilin çeke dayalı olarak istemde bulunma olanağı olmayacaktır.
Bu genel açıklamadan sonra somut olaya dönersek; dava dışı Nadir hamiline yazılı çekin meşru hamili bulunduğunu, çekin çalındığını ileri sürerek TK. 669 vd. maddeleri uyarınca ödeme yasağı konulmasını ve çekin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkeme 27.12.1999 tarihinde çeke ödeme yasağı koymuş bunu muhatap bankaya bildirmiş ve yapılan ilanlar sonucu çekin mahkemeye ibraz edilmemesi üzerine zayi karar verilmiştir.
Çek hamili olan Yücel, süresi içinde 10.1.2000 tarihinde hamili bulunduğu çeki muhatap bankaya ibraz etmiş, banka tarafından "Hesap bakiyesi müsait olmadığından ödeme yapılmamıştır" şerhi verilerek çek hamil Yücel'e iade edilmiş ve bu kişi tarafından keşideci-borçlu Y.....Ltd. Şti. hakkında icra takibi yapılmıştır. Dava dışı Nadir ile davacı şirket arasında zayi kararının iptalinden sonra bir ödeme planı yapılmış ise de, dava tarihine kadar çek bedeli ödenmemiştir. Zira BK.83 ve 96 maddesi uyarınca edimin amacı fiilen gerçekleşmemiş, henüz para borcu ödenmemiş olduğundan gerçekleşmiş bir ifadan söz edilemeyecektir. O halde TK.nun 558/2 maddesi uyarınca zayi belgesi alan Nadir'e iyiniyetle yapılmış bir ödeme olmadığından, keşideci borçlunun borcundan kurtulduğu söylenemez.
Bu durumda ortada çeke dayalı iki ödeme talebi ortaya çıkmıştır. Bunlardan Yücel hamiline yazılı çeki süresinde bankaya ibraz ettiğinden ve çeki elinde bulundurduğundan yasa gereği meşru hamil durumundadır. Dava dışı Nadir ise mahkemeden aldığı ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli olamayacağından gerçek hak sahibinin tespiti öncelik alacaktır. O halde mahkemece yapılacak iş; davalı Yücel, Nadir'i hasım göstermek suretiyle bu şahsın aldığı çekin iptaline ilişkin ilamın iptalini talep etmek ve dolayısıyla meşru hamilin kim olduğunu açacağı bu dava ile kanıtlamak üzere önel verilmeli, açılacak dava bu dava ile birleştirilmeli ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler gözden kaçırılarak yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan direnme kararı bu gerekçelerle bozulmalıdır.” [105]

9-)YHGK E:1990/579 K:1990/658 T:1990 “ Taraflar arasındaki "icra işleminden şikayet" dolayısıyla yapılan yargılama sonunda; İzmir 3. İcra Hakimliğince şikayetin reddine dair verilen 26.12.1989 gün ve 1229-1358 sayılı kararın incelenmesi davacı (borçlu) vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 16.6.1989 gün ve 1989/653-9091 sayılı ilamı: (..Takip dayanağı çekin lehtarı Hikmet tarafından İzzet'e ciro edildiği, bu kişi tarafından bankaya ibraz edildiği, şu suretle takip yapan Hikmet'in yetkili hamil olmadığı düşünülmeden İİK.nun 170/A maddesi nazara alınmadan itirazın reddolunması isabetsiz olduğu gibi, kabul şekline göre de kıymetli evrakın ciro ve teslim suretiyle tedavül edeceği, haricen düzenlenen belgenin takip yapanı yetkili hamil kılmayacağı ve ayrıca 3167 sayılı Kanunun 8. maddesinde yazılı düzeltme hakkı ile ilgili olan tazminatın icra takibinde istenemeyeceği düşünülmeden itirazın reddi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Özel Daire ile icra tetkik mercii arasındaki uyuşmazlık, takip konusu kambiyo senedinin çekin keşidecisi borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapan alacaklının yetkili meşru hamil olup olmadığı, icra takibinde karşılıksız çek tazminatı istenip istenemeyeceği, noktalarında toplanmaktadır. 1. Gerçekten kambiyo senedinin yetkili hamili olmayan kişi, kambiyo senetlerine mahsus özel yolla icra takibi yapamaz. İcra müdürü, buna rağmen borçluya kambiyo senetlerine mahsus özel ödeme emri 163 örnek nolu gönderirse, borçlu takip alacaklısının kambiyo senedinin yetkili hamili olmadığını ileri sürerek beş gün içinde icra tetkik merciine şikayet yoluna başvurabilir İİK. m. 170 icra müdürü, bu nedeni alacaklının takip talebinde bulunduğu zaman re' sen incelemek, ödeme emri tebliğinden imtina etmek yetkisini haiz olduğu için, bu hususta yaptığı yanlış muameleye karşı itiraz değil, şikayet söz konusu olabilir. İnceleme konusu olayda 23.9.1988 keşide tarihli çek borçlu tarafından alacaklı lehine keşide edilmiş, lehtar Hikmet çeki İzzet' e ciro etmiş; İzzet tarafından çek yasal süresi içinde muhatap banka T. Bankası İzmir Şubesi ya ibraz edilmiş, ancak bankaca çekin arasına karşılığı olmadığı meşruhatı verilmiş ve ödeme yapılmamıştır. Bu nedenle İzzet de çek bedelini cirantasından aldığına dair ibraname ile birlikte çeki Hikmet' e iade etmiştir. Hal böyle olduğuna göre, keşideci borçlu hakkında icra takibi yapan alacaklı Hikmet, kambiyo senedinin çekin bedelini ödemiş olan ciranta durumundadır. Kambiyo senedinden dolayı taahhüt altına girip de senedin bedelini ödeyen herkes ödediği şahsa halef olur ve sırada kendinden önce gelen borçlulara müracaat hakkını elde eder. Türk Ticaret Kanunun 730/13. maddesi uyarınca poliçenin ödenmesi halinde müracaat hakkına ve poliçe, protesto makbuzunun kendisine verilmesini istemek hakkına dair 638 ve 639. maddelerinin çekler hakkında da uygulanması gerekmektedir. 639. maddeye göre de, senet hamiline çek bedelini ödeyen ve onun cirantası olan alacaklı, takibe konu olan çek ile doldurulacak bir makbuzun kendisine verilmesini istemek hakkını haizdir. Alacaklı da, bu yolu takip etmiş ve kambiyo senedinin bedelini ödemiş olmakla, keşideciye karşı yaptığı takiple çekin yetkili hamilidir. Çek yasal süresi içinde muhatap bankaya ibraz edildiğinden dolayı da alacaklının kambiyo içinde muhatap bankaya ibraz edildiğinden dolayı da alacaklının kambiyo senetlerine mahsus özel yolla takip hakkı mevcuttur. Nitekim aynı takip dolayısıyla imza inkarında bulunan borçlunun itirazının kaldırılmasına, ait İzmir 6. İcra Tetkik Mercii kararına borçlunun yönelttiği temyiz itirazları, 12. Hukuk Dairesinin 24.11.1989 gün ve 5204/14432 sayılı ilamı ile reddedilmiş ve Daire kararında (..çekin arka yüzünün incelenmesi sonucu yetkili hamil sıfatına yönelik itirazda yerinde görülmemiştir) denilmek suretiyle takip alacaklısının yetkili hamil olduğu kabul edilmiştir. Hal böyle olunca açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar karşısında, takip alacaklısının yetkili hamil olmadığına ilişkin borçlunun şikayetinin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunduğundan mercice verilen direnme kararının bu kısmı onanmalıdır. 2. Çekler hakkında da uygulanması gerektiği yukarıda açıklanan Türk Ticaret Kanununun 638. maddesinde çek bedelini ödeyen kimsenin kendinden önce gelen borçlulardan senet bedeli dışında neleri talep edebileceği sınırlı olarak gösterilmiştir. Buna göre madde kapsamı dışında kalan ve 3167 sayılı Kanunun 8. maddesinde yazılı düzeltme hakkıyla ilgili % 10 karşılıksız çek tazminatının icra takibinde istenemeyeceği kuşkusuzdur. O halde Hukuk Genel kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararının bu kısmına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi yasaya aykırıdır. Bu nedenle sınırlı olarak direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerden ötürü merci direnme kararının takip alacaklısı davacının yetkili hamil olduğuna ilişkin kısmının ONANMASINA oyçokluğuyla 2. bentte gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 26.12.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.” [106]

10-)Y 12.HD E: 1993/12718 K: 1993/13477 T: 03.05.1994
“Keşideci şirket, kayyım heyetinin yazısı ve alacaklı bankanın çeklerin akıbeti hakkında bilgi vermeyen tutumu ile alacaklının şahsı hakkında da tereddüde düştüğü hallerde, borcunu tevdi etmekle borcundan kurtulur. Alacaklı banka, çeklerin bankaya ibrazı ile çek bedellerinin tevdi edildiğini öğrendiği halde çeklerin yetkili hamili olduğunu kanıtlamak suretiyle tevdi edilen parayı alması gerekirken icra takibine girişmesi doğru değildir.” [107]

11-)Y 12.HD E:2004/18897 K:2004/24577 T:29.11.2004
“Hamiline yazılı çek üzerine yapılan bir ciro cirantayı, müracaat hakkına dair hükümler gereğince sorumlu kılarsa da senedin mahiyetini değiştirerek onu emre yazılı bir çek haline getirmez. Ayrıca hamiline yazılı çeklerde takip alacaklısının ciro silsilesi içerisinde yer almaması halinde ve bankaya ibraz için ciro edeninde son hamil olduğunun belirlenmesi durumunda takip alacaklısının yetkili hamil olabilmesi için ibrazdan sonra adı geçene (temlik hükmünde de olsa) bir cironun varlığı zorunludur. Aksi takdirde takip alacaklısı yetkili hamil olmaz.” [108]

12-)Y 11 HD E:1985/7258 K:1985/7113 T:19.12.1985
“”….davalı geçerli ciro nedeniyle meşru hamil olduğundan…..”[109]

13-) Y 11 HD E:1986/6799 K:1987/319 T:28.1.1987
“Alacaklı hanesi boş bono bedellerini davacı borçlu yerine davalı 3. kişiye ödeyerek bonoları almış ve alacaklı hanesine kendi adını yazmışsa davalının meşru hamil olduğu doğrudur.Ancak bu durumda ,davalı senedin lehtarı durumuna gireceğinden ,TTK’nun 599.md. gereğince davacı borçlunun şahsi def’ilerine muhatap olabilecektir. “[110]

14-) Y 11 HD E:1985/7257 k:1985/7301 t:25.12.1985
“……..davalı iyiniyetli hamil olduğunu belirtmiştir.Olayda çözümlenmesi gereken husus davalının meşru hamil olup olmadığının tespitidir.Senette 2 lehtar vardır.2 lehtardan birisi senedi ciro etmiş ,diğer lehtar ise askerde olduğundan ciro imzasını babası atmıştır.TTK md. 598’e göre hamilin ciro imzalarının sıhhatini araştırma mükellefiyeti yoktur.Dolayısıyla ,lehtarlardan keşideciye geçen senedin onun tarafından hamile verilmesi davalının meşru hamil olmamasını gerektirmez.Zira senedin vade tarihine kadar tedavül kabiliyeti bulunmakta ve bu devir keyfiyetinin de vadeden sonra vuku bulduğu ispatlanamamıştır…”[111]

15-) Y 11 HD E:1990/2775 K:1991/4158 T:18.6.1991
“Tanzim tarihi bulunmayan bono TTK md. 688/6 ‘ya göre adi borç senedi mahiyetindedir.Bu senet (beyaz) ciro yoluyla temlik edilemez.BK md.163 gereği alacağın temliki hükümlerine göre ,temlik iradesinin ve temlik edenin kim olduğunun temlik beyanında açıkça yer alması gerekir.(Beyaz) ciro senedin bono vasfında olmaması nedeniyle alacağın temliki sonucunu doğurmaz.Bu itibarla da davalının ne meşru hamil ne de alacağın temliki yoluyla alacağı temellük eden sıfatı bulunmadığından davacının söz konusu senetle davalıya borçlu olmadığına karar vermek gerekirken……”[112]

16-) Y 11 HD E:1990/556 K:1990/7649 T:29.11.1990
“TTK md. 703 hükmüne göre hamile yazılı bir çek üzerinde yapılan bir ciro cirantayı ,müracaat hakkına dair hükümler gereğince mes’ul kılarsa da çeki emre yazılı hale dönüştürmez.Şu hale göre hamile yazılı çeki elinde bulunduran davalının meşru hamil olduğu ve davacının ciranta sıfatıyla çek bedelinden sorumlu bulunduğu karine olarak kabul edilmelidir.”[113]

17-) Y 11 HD E:1987/6456 K:1987/6904 T:8.12.1987
“…….. alacağı,meşru hamili bulunduğu çeke dayanan davalının alacaklı olduğunu ayrıca ispat etmek mükellefiyeti yoktur.”[114]

18-) Y 11 HD E:1988/6711 K:1989/4001 T:30.6.1989
“1-)Dava konusu çeklerden 25.9.1987 tanzim tarihli çekin arkasındaki ciro zincirinden bu çekin ilk cirantası dava dışı …. Tarafından davalıya ciro edildiği ve davalı tarafından da bankaya ibraz edildiği anlaşıldığına göre ,bu çek bakımından davalı …meşru hamil durumundadır.O halde ,davacı çek keşidecisi bu çek hamiline karşı ancak TTK 730/5’in yollaması ile TTK 599 hükmü gereğince def’i ileri sürmesi mümkündür.2-) Dava konusu 3 adet çekte de ibrazın dava dışı …… tarafından muhatap bankaya ciro suretiyle yapıldığına ve ibrazdan sonra çeki elinde bulunduran davalıya onu alacağın temliki hükümleri uyarınca yetkili hamil durumuna sokacak bir ciro da mevcut bulunmamasına göre,davalının bu 3 adet çek bakımından meşru hamil olmadığının kabulü gerekir.Mahkemece bu husus dikkate alınarak bu 3 adet çek bakımından davanın kabulü gerekirken tedavüle çıkarılırken keşide yeri olmadığından bahisle davanın kabulü doğru değildir.” [115]

19-) Y 11 HD E:2002/5931 K:2002/10516 T:18.11.2002
“TTK md. 704’e göre açılan istirdat davasında davacı çeke meşru hamil olduğunu ve çekin davalı hamil tarafından kötü niyetle iktisap edildiğini veya iktisapta ağır kusurlu olduğunu kanıtlaması gerekir,ispat yükü davalıya yüklenemez.” [116]

20-) Y 11 HD E:2002/7666 K:2002/11828 T:19.12.2002
“Muhatap lehine yapılan ciro makbuz hükmünde bulunduğuna göre,bankanın bu çek üzerinde meşru hamil sıfatı bulunmadığından kambiyo senedine bağlı başvuru ve takip yollarını kullanması mümkün değildir .” [117]

21-) Y 11 HD E:2002/959 K:2002/4721 K:13.5.2002
“Böylece çekin asıl hamilinin dava dışı … olduğu ,onun tarafından da murisin beyaz cirosuna müsteniden ve elden davalıya verildiği ,davalı ile dava dışı……’nın birbirini doğrulayan beyanlarından anlaşılmakta olup ,yapılan bu işlemi TTK 730.md ‘nin yollaması ile TTK595/F.2 ve 596/f.3’e göre geçerli olduğundan ,çeki elinde bulunduran davalının çeki gizli tahsil cirosuyla devralan meşru vekil hamil olduğu anlaşılmaktadır.” [118]

22-) Y 11 HD E:1990/8684 K:1991/1380 K:31.1.1991
“Hamiline yazılı çekler fiilen haczedilip icra dairesince muhafaza altına alınmadıkça çeklerdeki alacağın haczi caiz değildir.Çekin kambiyo hukuku devir şekline göre tedavül kabiliyeti ibraz süresinin sonuna veya ödeme hususunun tespitine kadar mevcuttur.Bundan sonra çeki alan şahsı meşru hamil saymak olanaksızdır.” [119]

23-) Y 11 HD E:1997/9447 K:1998/1703 T:13.3.1998
“Kıymetli evrak olan konşimentoya bono gibi tahkim koşulunun yazılması mümkün ve yasal olup, ciro yoluyla meşru hamil olan gönderileni bağlar.” [120]

24-) Y 11 HD E:1999/1590 K:1999/3442 T:3.5.1999 “……..karşılıksızlığı usulen saptanan çeklerin herhangi bir temlik beyanı veya ciro imzası olmadan mücerret teslimle edinen kişinin de meşru hamil sıfatı bulunmadığından böyle bir dava açmak hakkı bulunmamaktadır.” [121]

25-) Y 11 HD E:2000/9767 K:2001/541 T:29.1.2001
“Çekin istirdadı davasını ,meşru hamil olduğunu iddia eden kişi açabilir ve çeki elinde bulunduran davalı hamilin dava konusu çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisapta ağır kusuru bulunduğu kanıtlanmak zorundadır.” [122]

26-) Y 11 HD E:2002/13070 K:2003/5502 T:26.5.2003 “Oysa …….çeki,ciro zincirine göre son hamil olarak bankaya süresinde ibraz ederek ,tahsil etmiş olmasına karşılık ,davacı da o davada ve iş bu davada meşru yetkili hamilin kendisi olduğunu ve rızası dışında çeki kaybettiğini ya da çaldırdığını iddia etmiştir.Bir çekten dolayı 2 meşru hamil olamayacağından,öncelikle gerçek hak sahibinin tespiti gerekir.Yani,öncelikle davacının iş bu davayı açma hakkı bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalıdır.” [123]

27-)Y 12. HD E:1990/4598 K:1990/11786 T:20.11.1990
“Bonoya dayanılarak takipte , cironun,şirketi temsile yetkili olmayanlarca yapıldığı ,alacaklının meşru hamil olmadığı….”[124]

28-) Y 12. HD E:1993/12839 K:1993/17612 T:11.11.1993
“TTK md. 598 uyarınca bir poliçeyi elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro dahi olsa kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılabildiği takdirde salahiyetli hamil sayılır.” [125]

29-) Y 15. HD E:1986/2081 K:1986/2268 T:4.6.1986
“Emre muharrer senedin yasal(meşru) hamili olmak için senedi elinde bulunduran kimsenin hakkı,son ciro beyaz ciro olsa dahi senetteki ciroların müteselsil ve birbirine bağlı olmaları zorunludur.Yani ciro dizisinin herhangi bir kesintiye uğramamış olması gerekmektedir.( TTK md. 598 , 658 ).Olayda kesinti açık olduğu için davalı yasal hamil sayılmaz.” [126]

30-) Y 19.HD E:2003/8248 K:2004/4931 T:30.4.2004
“..hırsızın hamilliği meşru değildir.” [127]

31-) YHGK E:1973/641 K:1974/1185 T:13.11.1974
“………ciro ile bir çekin meşru hamili durumuna gelen kimse…”[128]

32-) Y 12. HD E:3002 K:458 T:26.1.1988 “Bir ticari senedin zilyetliğinin yetkili hamil olup olmadığı yekdiğerini takip eden ciro silsilesinden anlaşılabilir.” [129]

33-) Y 19.HD E:2001/2387 K:2001/16608 T:16.10.2001
“Şirketi temsil yetkisi olmayan kişi bankayı gerçek ve meşru hamil kılamaz.” [130]

34-) Y 19.HD E:2001/3918 K:2002/414 T:22.1.2002
“Somut olayda ,tanzim tarihi içermeyen dava konusu senetlerin arkasında sadece ,senet alacaklısının ticaret ünvanı ile ilgili kaşesi ve imzasının yer aldığı görülmektedir.Kambiyo senedi niteliğini taşımayan senetlerdeki mevcut hakkın , bu şekildeki bir ciro zinciri ile temliki mümkün olmadığı gibi,BK md.163’de görüldüğü üzere yazılı bir temlik beyanı da taşımadıklarından davalının bu yolla dahi alacağı iktisap ettiği söylenemez.Sonuç olarak davacı,senetlerdeki mevcut hakkı talep edebilecek gerçek ve meşru hamil sayılmaz.” [131]

35-) Y 19.HD E:1994/2067 k:1994/3039 t:29.3.1994
“bonolardaki hakkın devri ciro ve teslim ( TTK 690 ) veya alacağın temlikiyle (BK 163) olabilir.Bu 2 yoldan birisiyle devralmayan kişi meşru hamil sayılmaz.” [132]

36-) Y 19.HD E:2000/4718 K:2000/7033 T:23.10.2000
”Dava konusu bononun düzenleme tarihi 8.4.1995 olup,keşidecilerin düzenleme tarihinde davacı kooperatifi temsil ve ilzama yetkili kişiler oldukları anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece davalının meşru hamil olduğu……………. gözetilerek davanın reddi gerekirken….”[133]

37-) YHGK E:2003/11-572 K:2003/592 T:22.10.2003
“Emre yazılı senetlerde ,hamilin meşru hamil olup olmadığı cirolar arasında bulunması gereken teselsülün tetkikiyle tespit edilir.” [134]

38-) YHGK E:2002/19-80 K:2002/130 T:27.2.2002
“Cirodaki yazı ve imzanın gerçekten davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığının araştırılarak davalının kötü niyetli hamil olup olmadığı saptanıp sonuca göre karar verilmesi gerekir.Kendi hakkının varlığı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi son cironun beyaz ciro olması halinde dahi ,yetkili hamil sayılır.İyi niyetli çek hamili korunur.” [135]

39-) YHGK E:1998/19-603 K:1998/600 T:23.9.1998 “Menfi tespit ve çek davasında ,davalı davayı inkar ederek yetkili hamil olduğunu savunduğuna göre ,bu durumda geri dönüş cirosunun varlığının mutlaka gerekli olmadığı da gözetilerek ,davacının iddiasını usulüne uygun şekilde kanıtlama gerektiği düşünülmeden davanın kabulü isabetsizdir.” [136]

40-) YHGK E:1996/12-136 K:1996/288 T:24.4.1996
“Bu durumda çek,hamiline düzenlendiği için,icra tetkik mercii hakimliğinin ,cirosu kabil çeklerle ilgili TTK md 702’ye dayalı ,ciro silsilesinin düzenli olmasına yönelen gerekçesi yerinde olmadığı gibi ibrazdan sonra ,takip alacaklısına geçtiğinden ,alacaklı TTK md.703 ‘den de istifade edemez..Zira ,hamile yazılı bir çekin ,bankaya ibrazından sonra ,ciro edilmeksizin başkasına elden devri olanaksızdır.İbraz işleminden sonra ,alacaklının çekte hak sahibi olabilmesi için ,TTK md705 uyarınca adına alacağın temliki sonucunu doğuran bir cironun bulunması şarttır.Hal böyle olunca takip alacaklısı …. Yetkili hamil değildir.O itibarla ,direnme kararı açıklanan gerekçe ile onanmalıdır.” [137]

41-) YHGK E:1994/12-347 K:1994/549 T:28.9.1994
“Takip konusu çek ,ibrazı tarihinde ödeme yasağı bulunduğundan bahisle,muhatap banka tarafından ödenmemiştir.Bu durumda ,yetkili hamilin icra takibi yapmaya hakkı vardır.” [138]

42-) YHGK E:1990/12-579 K:1990/658 T:26.12.1990 “Taraflar arasındaki “icra işleminden şikayet” dolayısıyla yapılan yargılama sonucunda ; İzmir 3. icra hakimliğince şikayetin reddine dair verilen karar 26.12.1989 gün ve 1229-1358 sayılı kararın incelenmesi davacı (borçlu) vekili tarafından istenilmesi üzerine ; Yargıtay 12.hukuk dairesinin 16.6.1989 gün ve 1989/653-9091 sayılı ilamı..Takip dayanağı çekim lehtarı ……tarafından ……’a ciro edildiği ,bu kişi tarafından bankaya ibraz edildiği ,şu suretle takip yapan ………’in yetkili hamil olmadığı düşünülmeden İİK 170/A maddesi nazara alınmadan itirazın reddolunması isabetsiz olduğu gibi ,kabul şekline göre de kıymetli evrakın ciro ve teslim suretiyle tedavül edeceği ,haricen düzenlenen belgenin takip yapanı yetkili hamil kılmayacağı ve ayrıca 3167 sayılı kanunun 8. maddesinde yazılı düzeltme hakkı ile ilgili olan tazminatın icra takibinde istenemeyeceği düşünülmeden itirazın reddi isabetsizdir…..) gerekçesiyle dosya geri çevrilmekle,yapılan yeniden yargılama sonucunda , önceki kararda direnilmiştir.” [139]

43-) YHGK E:1989/12-599 K:1989/26 T:31.1.1990
“Kural olarak bir emre yazılı muharrer senet borçlusu ,senette şeklen hak sahibi olduğu anlaşılan ve ibraz eden şahsa ödemede bulunması gerekir.TTK’nun 690. maddesi yollaması ile bonolar hakkında da uygulama olasılığı bulunan aynı kanunun 598. maddesine göre ,ibraz olunan senette hak sahibi olma hususu , senetteki ciroların birbirine bağlılığı araştırılarak tesbit edilir.Ciroların birbirine bağlılığı ,ilk cironun lehtar,sonraki ciroların ise önceki ciroda kendisine ciro edilen tarafından yapılmasıdır.Cirolar arasındaki bağlılığın kontrolü sadece dış görünüşü bakımından yapılır.Aradaki bir imzanın sahte olması veya yetkisiz kimse tarafından atılmış bulunması ciro zincirini zedelemez(TTK md.622).Bu suretle hakkı birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve senedi elinde bulunduran kimsenin senette mündemiç alacağın sahibi olduğu farzedilmektedir.Ancak bu karinenin aksini iddia eden kişinin bu iddiasını ispat etmesi gerekir.Şeklen hak sahibi görünen bir hamilden emre muharrer senedi iktisap eden hamil ,senedi iyiniyetle ve ağır kusuru olmaksızın iktisap etmişse ,bu iktisabında korunur(TTK 598).Hamilin kötüniyetli olduğuna ilişkin iddiaların menfi tespit davası şeklinde dermeyan edilmesi icap eder.” [140]

44-) Yarg. 13. HD. E:2009/1088 K:2009/2553 T:26.02.2009
“ Semra vekili ile 1- Müflis E... İnş. ve Turizm Ltd. Şti. 2- M...-A... Factoring Finans Hiz. A.Ş. vekili aralarındaki dava hakkında (Ankara Dördüncü Asliye Tüketici Mahkemesinden verilen 21.02.2008 gün ve 315-83 sayılı hükmün Dairemizin 27.10.2008 tarih ve 6727-12380 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu. Davacı, davalı E... Ltd. Şti.'nin kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yaptığı dairelerden birisini 24.10.2002 tarihli harici sözleşme ile satın aldığını, davalıya satış bedeline karşılık bonolar verdiğini, bu güne kadar 264.000.000.000 TL ve 24.250 USD ödeme yaptığını, ancak davalının sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirip daireyi teslim etmediğini, bundan sonra da teslim edemeyeceğinin anlaşıldığını, davalıda halen ödenmemiş her biri 12.000.000.000 TLlik 8 adet bononun bulunduğunu, satıcının bu bonoları diğer davalı M...-A... A.Ş.'ye ciro ettiğini belirterek, bu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın, M...-A... A.Ş. tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2008/6727-12380 sayılı ve 27.10.2008 tarihli kararı ile bozulmuş, davacı karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Davacı ile davalılardan E... İnş. Ltd. Şti. arasında, 24.10.2002 tarihinde bu davalının yüklenici olarak yapmakta olduğu binadan 21 nolu dairenin 400.000.000.000 TL bedelle davacıya satıldığı, konutun en geç 31.12.2004 tarihinde davacıya teslim edildiği, davacının 24.10.2002 keşide tarihli her biri 12.000.000.000 TL bedelli 31 adet toplam 360.000.000.000 TL bedelli bonoları davalıya verdiği, bu bonolardan dava tarihi itibariyle 25.09.2004 vade tarihinden başlayıp her ay teselsül eden 8 adet toplam 96.000.000.000 TL bedelli bonoların ödenmediği, buna karşılık satıcının da sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu bonoların diğer davalı M...-A... A.Ş.'ye ciro edildiği dosya içeriği ile sabit olduğu gibi, bu hususlar tarafların ve mahkemenin kabulündedir. 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Yasa'nın 6/A maddesi taksitli satışlarda; sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet dü-zenlenecekse, bu senet bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi halde kambiyo senedi geçersizdir, düzenlemesini getirmiştir. Ancak bu yasal düzenleme 14.06.2003 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, somut uyuşmazlıkta sözleşme 24.10.2002 tarihinde yapılıp, davaya konu bonolar da aynı tarihte keşide edildiğinden, uyuşmazlığın çözümünde 4077 sayılı Yasa'nın 6/4. maddesi hükümleri değil, 4077 sayılı Yasa'nın değişiklikten önceki 6. maddesi hükümlerinin uygulanması gerekir. 4077 sayılı Yasa'nın 4822 sayılı Yasa ile değişiklikten önceki dönemde ise, taksitli satişlarda sadece nama yazılı senet düzenlenebileceği, emre muharrer senet düzenlenemeyeceğine dair kısıtlayıcı hüküm yoktur. Öyleyse davaya konu emre muharrer senetler tanzim tarihi itibariyle geçerli olup, bu senetlerin iptali genel hükümler doğrultusunda istenebilir. Şayet bonolar ciro edilmişse, TTK'nın 690-599. maddesi hükümleri karşısında keşideci, lehdar ile kendi arasındaki doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan def'ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez. Meğer ki poliçeyi iktisap ederken, bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Öyle olunca dava konusu bonolann M...-A... A.Ş.'nin vadeden önce ciro yoluyla hamili olup olmadığı, geçerli bir ciro varsa iyiniyetli hamil olup olmadığı konusunda, her iki tarafın delilleri toplanarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekçesi ile mahkeme kararının bozulması gerekirken, zuhulen somut olayda uygulama yeri olmayan 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Yasa'nın 6/A maddesi hükmüne göre bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin bozma kararı kaldırılmalı ve mahkeme karan açıklanan değişik gerekçe ile bozulmalıdır.Sonuç: Davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 2008/6727-12380 sayılı ve 27.10.2008 tarihli bozma kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile (BOZULMASINA), 26.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.Kaynak:YKD Haziran 2009 “[141]

45-) Yarg. 12. HD. E:2010/4340 K:2010/9479 T:19.04.2010
“ … Takibe konu çek keşideci K. San. Tic. A.Ş. tarafından lehtar E.D.D., M.S.H. adına düzenlendiği, bu lehtar tarafından çek usulüne uygun olarak beyaz ciro ile B. Demir Tic. San. Ltd. Şti.'ne geçtiği, bu şirketinde tek yetkilisinin imzası ile bankaya ibraz edildiği ve ciro edildiği görülmüştür. Söz konusu çek beyaz ciro ile alacaklı şirkete geçtiğinden B. Demir Tic. ve San. Ltd. Şti. bu çekte yetkili hamildir. Çek üzerinde bu şirket adına tek imzanın bulunması şirketi sorumluluk anlamında yeterli değil ise de alacaklı sıfatını ortadan kaldırmaz. … “[142]

46-) Yarg. 12. HD. E:2009/21230 K:2010/2520 T:09.02.2010
“ … Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı K. Tekstil San. Tic. A.Ş. vekili tarafından 20.10.2008 ve 04.11.2008 keşide tarihli çeklere dayalı olarak A. Dış Tic. A.Ş. ve A. Tekstil İşi. San. ve Tic. A.Ş. hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçilmiş ve adı geçenlere örnek 10 numaralı ödeme emri tebliğ edilmiştir. Takip dayanağı çeklerin incelenmesinde, kasidecinin A. Dış Tic. A.Ş. lehtarı ise A. Tekstil İşi. San. ve Tic. A.Ş. olduğu, lehdarın cirosu ile takip alacaklısının geçtikleri cirolarda "Bedeli tahsil için K. Tekstil San. Tic. A.Ş. Firması'na ciro edilmiştir" açıklamasının yapıldığı görülmektedir. TTK'nın 730. maddesini göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 600/1. maddesi gereğince ciro, "Bedeli tahsil içindir", "Kabız içindir", "Vekaleten de" ibarelerini veya tevkifi ifade eden diğer herhangi bir kaydı ihtiva ederse, hamil poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir. Fakat kendisi tarafından yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu hükmündedir. Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca ise "Poliçeden mesul olanlar bu halde ancak cirantaya karşı ileri sürebilecekleri defileri hamile karşı dermeyan edebilirler. Çeki lehtarın tahsil cirosu ile devralan alacaklı vekil hamil durumunda olup, senet üzerinde mülkiyet hakkı olmadığı için cirantayı takip edemez. Ancak keşideciyi takip edebilir." Bir diğer anlatımla, çeki tahsil cirosu ile alan hamil kendi cirantasını takip edemez ise de diğer cirantalar ve keşideci hakkında kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip yapmasına yasal engel yoktur. Somut olayda takip alacaklısına yapılan ciro şerhinde yukarıda yazılan maddede öngörülen koşul vardır. Bu nedenle alacaklı vekilinin borçlu A. Tekstil İşi. San. Tic. A.Ş. yönünden temyiz itirazları yerinde değil ise de; Takip dayanağı çekleri lehtar A. Tekstil İşi. San. Tic. A.Ş'den tahsil ciro*su ile alan alacaklı K. Tekstil San. Tic. A.Ş. yetkili hamil olmakla, çeklerin kasidecisi olan borçlu A. Dış Tic. A.Ş. hakkında kambiyo senetlerine mah*sus yol ile takip yapmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, çekleri tahsil cirosu ile iktisat eden alacaklıya karşı, borçlu kasideci, lehdar ile arasındaki ilişkiden kaynaklanan def ileri ileri sürebilir. Çeklerin kaside*cisi olan borçlu A. Dış Tic. AŞ. tarafından bu yönde bir iddia bulunma*dığına göre mahkemece adı geçen borçlu yerine şikayetin reddi yerine kabulü isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazların kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'in 366. ve HUMK'un 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 09.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. Kaynak:İSTANBUL BAROSU DERGİSİ “[143]

47-) Yarg. 11. HD. E:2010/273 K:2010/659 T:25.01.2010
“Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 19.11.2008 tarih ve 2008/1364-2008/1364 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati haciz isteyen (alacaklı) vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, müvekkilinin karşı taraf borçluların keşidecisi ve lehdarı olduğu iki çek nedeniyle alacaklı olduğunu ileri sürerek, ihtiyati haciz karan verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, dosya kapsamına göre, çeklerin bankaya ibrazından sonra ciro yolu ile çekleri devir alan alacaklının alacağı temlik almış olduğu gerekçesiyle, talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı alacaklı vekili temyiz etmiştir. 1- İstem, çeklerin keşidecisi ve lehdarı hakkında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Aleyhine ihtiyati haciz istenenlerden keşideci olan şirketin hamiline düzenlediği çeklerin lehdarı Veli K. tarafından bankaya süresinde ibraz edilip karşılığının çıkmadığının bankaca tespitinden sonra Veli'nin bir borcuna karşılık olmak üzere çekleri ihtiyati haciz isteyen alacaklı Orhan A.'a ciro ile devir ve temlik ettiği çeklerin arka yüzünden anlaşılmaktadır.Mahkemece ibrazdan sonra yapılan ciro ile çekleri devir alan alacaklının ihtiyati haciz isteyemeyeceği sonucuna herhangi bir gerekçe gösterilmeden varılmıştır. Oysa ibrazdan sonra yapılan ciro TTK'nun 705 nci maddesi uyarınca alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur ise de, çekin kıymetli evrak niteliği devam eder. Alacağın temliki yolu ile çeki temellük eden kişi, lehdarın tüm haklarına sahip olur ve kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurabileceği gibi, ihtiyati haciz de isteyebilir. Cironun temlik hükmü doğurması, alacaklının yetkili hamil olmasını engellemez, sadece borçlunun lehdara karşı ileri sürebileceği def ileri hamile karşıda ileri sürebilmesini sağlar. Hamiline yazılı bir çekin ibraz süresinin geçmesinden sonra teslim ile değil, ancak alacağın temliki veya ciro ile devir edilebileceğinin kabulü gerekir. TTK'nun 705 nci maddesinde yer alan hüküm, çekin tabi olduğu kambiyo hukuku devir şekline göre tedavül kabiliyetinin ibraz süresinin sonuna veya ödememe hususunun tespitine kadar mevcut olabileceğine işaret etmektedir. Teslim ile el değiştirme bu tür çeklerde ibraza kadar olup, ibrazdan sonra teslim alan meşru hamil değildir. İhtiyati haciz isteyen alacaklı teslim ile değil, ciro ile çeki devir almış olup, yetkili hamildir. İİK'nun 257 nci maddesine göre, vadesi gelmiş alacaklar için ihtiyati haciz istenebilmesinin koşulları alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş bulunmasıdır. Mahkemece alacaklının yetkili hamil olduğu kabul edilip, talebinin sadece anılan koşullar bakımından değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki dayanağı bulunmayan yazılı gerekçe ile alacaklının ihtiyati haciz talebinin reddi doğru olmamıştır. 2- Karardan sonra alacaklı vekili 12.10.2009 tarihli dilekçe ile borçlulardan Veli hakkındaki ihtiyati haciz talibinden vazgeçtiğini, mahkemeye bildirmiş olup, vazgeçme beyanının değerlendirilmesi ve karara bağlanması bakımından da kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz isteyen vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün alacaklı Orhan A. yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. “[144]

48-) Yarg. 19. HD. E:2009/12249 K:2009/8942 T:06.10.2009
“ … Dava konusu bononun lehdarı Ö... Tekstil Ltd. Şti. olduğu halde, bono arkasındaki ilk cironun lehtar tarafından yapılmadığı, şahıs firması olduğu anlaşılan davacı tarafından senedin ciro edildiği ve daha sonra yine ciro yolu ile senedin davacıya geri döndüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, ciro silsilesinde bozukluk olması nedeniyle davacının yetkili (meşru) hamil sayılamayacağı ve bu bonoya dayalı olarak alacak talebinde bulunamayacağı gözetilmeden, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. … “[145]

49-) Yarg. 12. HD. E:2008/24593 K:2008/21287 T:01.12.2008
“ … TTK'nın 710. maddesine göre çekin bir takas odasına ibrazı ödeme için itiraz yerine geçer. Resmi gazetenin 17 Nisan 1998 tarihli nüshasında yayınlanan bankalar arası takas odası merkezi yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin 7. maddesinin 7. fıkrasında "elektronik ortamda işlem yapan takas odalarında muhatap bankalara fiziken ibraz edilmeyen çekler için birbirlerine vekâlet vererek hesabın tasfiye edilmek amacıyla İşlem yapacak bankalar, bankalar arası takas odaları merkezi yönetim kurulunca hazırlanan protokolü imzalamak suretiyle bu faaliyetlere katılabilirler" hükmü yer almaktadır. Somut olayda takip alacaklısı Türk Ekonomi Bankası AŞ. aynı zamanda yukarıda belirtilen yönetmelik hükmü gereği ibraz işlemini muhatap Akbank adına vekaleten yapmaktadır. Bu durumda takip alacaklısı Türk Ekonomi Bankası AŞ. aynı zamanda muhatap banka durumunda değildir. Hal böyle olunca, geçerli bir ibraz olup, takip yapan banka aynı zamanda ciranta konumunda olan Türk Ekonomi Bankası AŞ. Bornova şubesinin genel müdürlüğü olduğundan yetkili hamil olmakla takip yapmasında yasal engel yoktur. … “[146]50-) Yarg. 12. HD. E:2008/5923 K:2008/8598 T:24.04.2008 “ … Somut olayda takip konusu yapılan 15.10.2006 vade tarihli 190.000 YTL bedelli bono arkasında lehdar Mehmet tarafından beyaz ciro yapıldığı ve bu senedin mirasçıların elinde bulunduğu görülmüştür. Bu haliyle mirasçıların söz konusu senedi beyaz ciro ile aldıklarının kabulü gerekir. Mirasçılar takip sırasında muris Yaşar'dan kendilerine bononun kaldığını belirterek takip yaptıklarını ileri sürdüklerine göre gerek yukarıda belirtildiği üzere beyaz ciro yoluyla senedi ellerinde bulundurmaları sebebiyle yetkili hamil alacaklarından ve ayrıca Medeni Kanun'daki miras hükümlerine göre de hak sahbi olduklarından ve dolayısıyla hamil oldukları da anlaşıldığından bunun aksinin de yazılı bir belge ile kanıtlanmamış olduğu dikkate alındığında mirasçıların takip yapmalarında yasaya uymayan bir yön yoktur. … “[147]

e-)KANUNİ SÜRELERE VEYA TARAF(-LAR)IN KARARLAŞTIRDIĞI SÜRELERE UYMAMADAN DOĞAN DEF’İLER(RİAYETSİZLİK-UYMAMA DEF’İLERİ):
GENEL BİLGİLER

e1-) VADELERİ BAKIMINDAN KAMBİYO SENETLERİ:


Vade bakımından Türk kambiyo hukukunda 4 tür vade vardır:Bunlar:

-görüldüğünde vade(Vadesiz senetler de görüldüğünde vadeli sayılır.),
-görüldükten belirli bir süre sonra vade,
-keşide gününden belirli bir süre sonra vade,
-belirli bir günde vade(normal vade)’dir.
Kanunen bunlardan başka bir vade bono ve poliçeye TTK 615/1 ve TTK 690 gereği konulamaz.Konulursa bono veya poliçe geçersiz olur.Ayrıca bonoya ve poliçeye birbirini takip eden birçok vade de konulamaz ,aksi hareket senedi geçersiz kılar.

ÖRNEKLER[148]:

- Belli( muayyen , belirli veya belirlenebilir ) günde ödenmesi şart kılınan senet:

* 1 Ekim 1989’da ödeyiniz veya ödeyeceğim.
* 2006 kurban bayramının ilk günü ödeyiniz veya ödeyeceğim.
* 2006 ocak ayının başında veya ortasında veya sonunda ödeyiniz veya ödeyeceğim.

- Keşide edildiği tarihten belli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan senet:

* 2 ocak 1976 tarihinden itibaren 15 gün sonra ödeyeceğim veya ödeyiniz.
* Keşide tarihinden 21 gün sonra ödeyiniz veya ödeyeceğim.

- Görüldüğünde ödenmesi şart kılınan senet:

* Görüldüğünde ödeyiniz veya ödeyeceğim
* İbrazında ödeyiniz veya ödeyeceğim
* Talep edildiğinde ödeyiniz veya ödeyeceğim

NOT: Vade tarihi bulunmayan senetler de görüldüğünde vadeli sayılır.

- Görüldüğünden belli bir süre ödenmesi şart kılınan senet :

* Görüldükten 18 gün sonra ödeyiniz veya ödeyeceğim.
* İbrazından 3 gün sonra ödeyiniz veya ödeyeceğim.
* Talep edildikten 29 gün sonra ödeyiniz veya ödeyeceğim.

e2-) KAMBİYO SENEDİNE KONULAN VEYA YASAL OLARAK MEVCUT BULUNAN SÜRELERİN HESABI:

TTK md 618 ‘e göre ;

-Keşide gününden veya görüldükten bir veya birkaç ay sonra ödenmek üzere keşide olunan poliçe ya da bononun vadesi , ödemenin yapılması gereken ayın rakam olarak aynı gününde gelmiş olur.Rakam olarak aynı gün bulunmadığı takdirde vade o ayın son günü gelmiş olur.

ÖRN: Keşide gününden 3 ay sonra ödenmek üzere keşide edilen bir poliçede / bonoda keşide tarihi 31 temmuz 2000 ise vade tarihi 31 ekim 2000 günüdür.Keşide tarihi 30 kasım 2001 tarihi ise vade tarihi , o yıl şubat ayının kaç gün olduğuna bağlı olmak üzere 28 veya 29 şubat 2002 olacaktır.

-Bir poliçe veya bono , keşide gününden veya görüldükten bir buçuk gibi “ tam ve yarım ayları beraber ifade eden “ bir süre sonra ödenmek üzere keşide olunmuşsa , ilk önce tam aylar hesap edilir.

ÖRN: Keşide gününden 3 BUÇUK ay sonra ödenmek üzere keşide edilen bir poliçede / bonoda keşide tarihi 31 TEMMUZ 2000 ise vade tarihi 15 EKİM 2000 günüdür.Keşide tarihi 30 KASIM 2001 tarihi ise vade tarihi 15 MART 2002 olacaktır.

-Eğer vade olarak bir ayın başı , ortası veya sonu belirlenmişse bu tabirlerden ayın 1. , 15. , sonuncu günleri anlaşılır.

-“8 gün “ veya “15 gün “tabirlerinden 1 ve 2 hafta değil , hakikaten 8 veya 15 gün anlaşılır.

-Yarım ay tabiri 15 günlük bir müddeti gösterir.

-YİBK E:14 K:22 T:13.11.1936 ,R.G. 14.1.1937 ,S.3507 :”Kanunen muayyen müddetlerin hesabında cumartesi günü tam gün olarak hesaba katılır.” [149]

e3-) TAKVİMLER ÇATIŞMASI: TTK md 619 ;

“Muayyen bir günde ödenecek bir poliçenin keşide yeri ile ödeme yeri arasında takvim farkı olduğu takdirde vade, ödeme yerinin takvimine göre tesbit edilmiş sayılır.

Takvimleri farklı olan iki yer arasında keşide edilen bir poliçe keşide gününden muayyen bir müddet sonra ödenmek üzere keşide edildiği takdirde keşide günü ödeme yerindeki takvimin mukabil gününe irca olunmak suretiyle vade hesap edilir.

Poliçelerin ibraz müddetlerinin hesabı hususunda da yukarıdaki fıkralar hükümleri tatbik olunur.

Poliçedeki bir kayıt veya poliçenin diğer münderecatından, maksadın başka olduğu anlaşılırsa bu madde hükümleri tatbik olunmaz.”

İrca : Eski duruma çevirme; geri döndürme; indirgeme . [150]

KABULE ARZ

Poliçe , lehtarın eline geçtiği tarihten itibaren[151] vade tarihine kadar hamil ve poliçeyi elinde tutan herkes tarafından muhatabın ikametgahında kabule arz edilebilir.(TTK md 603):Kabul için ibraz muhayyerdir kuralı.

Kabule arz muhayyerdir kuralının istisnaları :

1-)Kabule arzın yasak olduğu haller:

1a-) TTK md 604 / 2.fıkra :Keşidecinin kabule arzı men etmesi halinde.

Bu istisnanın da 2 istisnası vardır:

1a1-) 3.şahsın ikametgahında veya muhatabın ikametgahından başka bir yerde ödenmek üzere poliçe keşide edilmişse (TTK md 604 / 2.fıkra),

1a2-) Görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmek üzere keşide edilen poliçelerde ( TTK md 604 / 2.fıkra ).

1b-) Keşidecinin muayyen bir tarihten önce poliçenin kabule arz edilmemesini şart koşması yani süreli kabule arz yasağı koyması halinde ( TTK md 604 / 3.fıkra ) ,

1c-)Poliçenin görüldüğünde vadeli olması yani kabule arz için mevcut ve mümkün bir sürenin bulunmaması ( TTK md 604 / 2.fıkra , TTK md 616 ).

2-)Kabule arzın zorunlu olduğu durumlar:

2a-)

i-) Görüldükten muayyen süre sonra ödenmesi şart kılınan poliçelerin , keşide gününden itibaren 1 yıl içinde kabule arz edilmesi zorunludur (TTK md 605 / 1.fıkra ).

ii-) İkametgahlı bir poliçenin olması halinde de kabule arz zorunludur.( TTK md 604 / 2.fıkra , TTK md 607 / 2 .fıkra ).

2b-) Keşideci , bir süre belirleyerek veya belirlemeyerek kabule arzı zorunlu kılabilir.(Keşidecinin koyduğu süreli veya süresiz kabule arz zorunluluğu , TTK md 604 / 1.fıkra ).

2c-)Keşideci poliçenin kabule arzını menetmiş olmadıkça her ciranta , bir süre belirleyerek veya belirlemeyerek , poliçenin kabule arzını zorunlu kılabilir.( Cirantaların koyduğu süreli veya süresiz kabule arz zorunluluğu , TTK md 604 / 4.fıkra)

KABULE ARZIN SONUÇLARI [152]

A-)Muhatap poliçeyi kabul ederse kambiyo ilişkisi içinde sorumlu hale gelir.

B-)Muhatap kabul veya ret beyanını hemen bildirmeyip, beyanını bildirmek için , arz gününü takibeden günde tekrar ibrazını isteyebilir.

C-)Muhatap poliçeyi reddederse:

C1-)Kabule arzı zorunlu bir poliçe sözkonusu ise ;

- Hamil , vade tarihine kadar ( vade günü hariç ) [153] kabul etmeme protestosu keşide ederek vadeden önce müracaat haklarını kullanır.

- Bu süre içinde kabul etmeme protestosu keşide etmezse, hamil, müracaat haklarını kaybeder.

***Müracaat hakları düşen hamile karşı da keşideci hariç müracaat borçluları ödemezlik def’i ileri sürebilirler.

C2-)Kabule arzı zorunlu olmayan bir poliçe söz konusu ise hamil, ihtiyaren kabule arzetti-
ği poliçe kabul edilmezse , protesto çekip çekmemekte muhayyerdir.Çekmese bile müracaat hakları düşmez. Çekerse vade tarihinden önce müracaat haklarını kullanabilir.

MÜRACAAT HAKKININ DÜŞMESİ[154]:

İ-)Hamil , görüldüğünde ödenecek poliçeyi ,keşide tarihinden itibaren 1 yıl içinde ödeme için ibraz etmelidir (TTK md 616).Görüldükten belli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeler de
keşide gününden itibaren 1 yıl içinde kabule arz edilir .Bu 1 yıllık süre ,keşideci tarafından uzatılıp kısaltılabilirken ;cirantalar tarafından ise sadece kısaltılabilir.Görüldüğünde ve görüldükten belli süre sonra ödenmesi şart olan bu poliçelerin 1 yıl içinde ibrazı yapılmazsa ,hamil müracaat hakkını kaybeder.

Keşideci kabule arz için bir süre belirlemişse ,poliçenin hamil tarafından bu sürede kabule arz edilmesi gerekir.

***Müracaat hakları düşen hamile karşı da keşideci hariç müracaat borçluları ödemezlik def’i ileri sürebilirler.

İİ-)TTK md 642’ye göre hamil TTK md 626’daki muayyen süreler içinde kabul etmeme veya ödememe protestolarını çekmemişse ,kabul etmeme nedeniyle sahip olduğu müracaat haklarını kaybeder.Ancak vadede ödenmek üzere ibraz edebilir ve ödememe halinde protesto çekerek rücu edebilir.Kabul etmeme protestosunun çekilmemesi müstesna durumlarda başvuru hakkının yitirilmesine neden olur.Bu durumlar:

İİ1-)Görüldükten belli bir süre sonra ödenecek poliçelerde poliçe ibraz süresi içinde ibraz edilmesine karşılık reddedilir ve kabul etmeme protestosu keşide edilmezse,

İİ2-)Keşideci kabul için ibraz zorunluluğu koyduğu halde , hamilin süresi içinde senedi ibraz etmekle beraber kabul edilmediği hususunda protesto çekmezse.

***Müracaat hakları düşen hamile karşı da keşideci hariç müracaat borçluları ödemezlik def’i ileri sürebilirler.


İİİ-)MÜCBİR SEBEPLER:

Madde 643 - Kanunen muayyen olan müddetler içinde poliçenin ibrazı veya protesto keşidesi bir devletin mevzuatı veya her hangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkansız bir mani yüzünden mümkün olmamışsa bu muameleler için muayyen olan müddetler uzatılır.

Hamil mücbir sebepleri gecikmeksizin kendisinden önce gelen borçluya ihbar etmeye ve bu ihbarı poliçeye yahut bir alonja işaretle beraber altına yer ve tarihi yazarak imzalamaya mecburdur. Diğer cihetler hakkında 635 inci madde hükümleri (İhbar mevzuu hakkındaki hükümler) tatbik olunur.

Mücbir sebeplerin ortadan kalkmasından sonra hamilin, poliçeyi gecikmeksizin kabul veya ödeme maksadiyle ibraz ve icabında protesto keşide etmesi lazımdır.

Mücbir sebepler vadenin gelmesinden itibaren 30 günden çok sürerse poliçenin ibrazına ve protesto çekmeye lüzum kalmaksızın müracaat hakkı kullanılabilir.

Görüldüğünde veya görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart olan poliçeler hakkında 30 günlük müddet, hamilin kendisinden önce gelen borçluya mücbir sebebi ihbar ettiği tarihten itibaren işler. Bu ihbar, ibraz müddetinin bitmesinden önce de yapılabilir. Görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart olan poliçelerde 30 günlük müddet, poliçede gösterilen mehil bittikten sonra işlemeye başlar.

Hamilin veya poliçeyi ibraza veya protesto çekmeye memur ettiği kimsenin sırf zatlarına ait olaylar mücbir sebeplerden sayılmaz.”

***Müracaat hakları düşen hamile karşı da keşideci hariç müracaat borçluları ödemezlik def’i ileri sürebilirler.

f-)ZAMANAŞIMI DEF’İLERİ:

GENEL OLARAK ZAMANAŞIMI VE TANIMI :

Zamanaşımı , ıstılahta “bir talep veya dava hakkının ,hukuken öngörülen süreler içinde kullanılmaması halinde usulünce dermeyan edilmek şartıyla borçluya borcu ödemekten imtina imkanı sağlayan bir hukuki kurumdur.”şeklinde tanımlanır. [155]

Zamanaşımı kural olarak borç ilişkisini ortadan kaldırmaz , ancak borcu eksik borç haline getirerek , borcun zamanaşımına uğradığı hukuki mahiyetiyle ifasını borçlunun ini-siyatifine bırakır .Alacağın bu haliyle dava edilmesinden veya takibe konu edilmesinden sonuç alınmasını borçlunun dermeyanıyla engeller.Buna karşın ;BK md 62 ve kökleşmiş Yargıtay içtihatları gereği , eksik borcun ifası da geçerli ve kural olarak geri dönülemez bir ifadır ve bu ifanın iadesi kural olarak istenemez. [156] BK md 118 ‘deki şartların oluşması halinde zamanaşımına uğramış bir alacağın takas edilebilmesine kanunen imkan tanınmasının nedenini de Yargıtay buna bağlamıştır. [157]

Zamanaşımı , def’i niteliğinde bir borçlu savunma aracıdır.BK md 140’daki genel hüküm gereği de dermeyan edilmedikçe , hakim tarafından re’sen dikkate alınamaz.

Takip hukuku bakımından ise icra müdürünün zaten maddi hukuka ilişkin konuları ve hususiyetle de zamanaşımı mevzuunu inceleme yetkisi yoktur. [158]

TİCARİ SENETLERDE ZAMANAŞIMI

f1-)POLİÇEDE VE BONODA ZAMANAŞIMI

TTK md 661 :Zamanaşımı süreleri (Mürüruzaman Müddetleri)
TTK md 662 :Zamanaşımının Kesilmesi (Kesilme Sebepleri)
TTK md 663 :Zamanaşımı Hükümleri (Hükümleri)
TTK md 690:Bonoya Poliçedeki Zamanaşımı Hükümlerinin Uygulanacağını Gösteren Hüküm

TTK md 661 :” Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar.

Hamilin; cirantalar ile keşideciye karşı açacağı davalar müddetinde keşide edilen protesto tarihinden veya senette "Masrafsız iade olunacaktır" kaydı varsa vadenin bittiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle müruruzamana uğrar.

Bir cirantanın başka cirantalarla keşideci aleyhine açacağı davalar, cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile kendisine karşı dermeyen edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.” [159]


TTK md 662:” Müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir.” [160]

TTK md 663:” Müruruzamanı kesen muamele her kim hakkında vakı olmuşsa ancak ona karşı hüküm ifade eder.

Müruruzaman kesilince, müddeti aynı olan yeni bir müruruzaman işlemeye başlar.” [161]



[1] http://www.hisse.net/okul_finansalsozluk.shtml 18.06.2006

[2]
http://www.sevde.de/islam_Ans/S/S2/69.htm 23.06.2006 (Aktarıldığı eser :POROY/Reha ,Kıymetli Evrak Hukuku Esasları,İstanbul ,1971 ,Age:90 vd.)

[3] http://www.ekonomist.com.tr/apps/dictionary.app/dictionary.php/es.dict/kambiyo senedi 18.06.2006

[4] Tasnif için bakınız.BAHTİYAR , Mehmet:Kıymetli Evrak Hukuku ,İstanbul , 19.09.2003 ,2. Bası,Beta Yayınları.age 12-21

[5] TTK md 557.

[6] BAHTİYAR , Mehmet:Kıymetli Evrak Hukuku ,İstanbul , 19.09.2003 ,2. Bası,Beta Yayınları.age 23-24

[7] BAHTİYAR , Mehmet age 24,
PULAŞLI , Hasan : Kıymetli Evrak Hukuku,Adana , 2005 , 6.Baskı , Karahan Kitabevi.age 34- 35,
YANLI , Veliye : Ticaret hukuku ders notları http://www.ins.itu.edu.tr/murkur/MURKUR/documan/T%C4%B0CA-RET%20HUKUKU%20DERS%20NOTLARI-Veliye%20Yanl%C4%B1.pdf.age 42
ÜLGEN , Hüseyin / HELVACI , Mehmet / KENDİGELEN , ABUZER / KAYA , Arslan: Kıymetli Evrak Hukuku , İstanbul , 2004 ,1. Bası , Vedat Kitapçılık.age 42
Poroy / Tekinalp : Kıymetli Evrak Hukuku Esasları , Levend , 2005 , 16.Bası ,Arıkan Yayınları.age 79


[8] BAHTİYAR , Mehmet age 24,

[9] YANLI , Veliye .age 42

[10] PULAŞLI , Hasan.age 34

[11] IŞIK ,İbrahim :İcra Sözleşmeleri (Doktora Tezi) ,ANKARA , 2006 ,Turhan Kitabevi ,Age 159 .Aktarıldığı eser ;KURU,Baki/ARSLAN,Ramazan/YILMAZ,Ejder :Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı,Seçkin Yayınları , ANKARA ,2005,Age 151 ,dn.1


[12] BAHTİYAR , Mehmet age 25-29 tasnif ve örnekler için bkz.

[13] Poroy / Tekinalp.age 83

[14] TTK md 588/1 gereği poliçe bedeli rakam ve yazıyla ayrı ayrı yani aynı senette 2 defa gösterlmiş lakin bedeller farklı ise yazı ile gösterilen bedel geçerlidir.Alacaklı rakamla gösterilen yüksek değeri isterse ,borçlu kanunun bu emrini def’i olarak ileri sürebilir.Aynı bağlamda,TTK md588/2 gereği aynı senette bedel rakamla birden fazla veya yazıyla birden fazla gösterilmiş ise az olan bedel geçerli sayılır.Borçlu ,fazla olanı isteyen alacaklıya karşı bu kanuni def’i hakkını kullanabilir.

[15] http://www.hukuki.net/ictihat/905581_6c.asp 18.06.2006 Aynı yönde Y 12. HD T 17.6.1990,4784/8511(BAHTİYAR , Mehmet age 49)

[16] http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=4068 18.06.2006

[17] http://www.adalet.org/okarar.php 18.06.2006

[18] http://www.adalet.org/okarar.php 18.06.2006

[19] http://www.adalet.org/okarar.php?baslangic=10&anahtar=BONO&kriter=metin& daire=Tüm 18.06.2006

[20] http://www.adalet.org/okarar.php?baslangic=10&anahtar=BONO&kriter=metin& daire=Tüm 18.06.2006

[21] http://www.adalet.org/okarar.php?baslangic=20&anahtar=BONO&kriter=metin& daire=Tüm 18.06.2006

[22] http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5367 18.06.2006

[23]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x00a765b9 18.06.2006


[24]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x009fa2a4 18.06.2006

[25]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x009d7a05 18.06.2006

[26]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x009d8963 18.06.2006

[27]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x009c6c71 18.06.2006

[28]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x00482f61 18.06.2006

[29]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x004e0980 18.06.2006


[30]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x004e0960 18.06.2006

[31]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x00477481 18.06.2006

[32]GÜLAL , Hamdi (Avukat) :Türk İçtihatlar Ansiklopedisi C.1 (Baskıya Hazırlayan :Av. MUSTAFA EVERDİ) ,Nisan -1997 , 21. yy yayınları ,age:231

[33]GÜLAL , Hamdi (Avukat) :,age:231

[34]GÜLAL , Hamdi (Avukat) :,age:235

[35]GÜLAL , Hamdi (Avukat) :,age:235

[36]GÜLAL , Hamdi (Avukat) :,age:237

[37]GÜLAL , Hamdi (Avukat) :,age:237

* Ayrıca bkz.Adalet Bakanlığı icra müdürlüğü tavsiyeleri Başlık no:22 http://www.teftis.adalet.gov.tr/ 19.06.2006


[38]GÜLAL , Hamdi (Avukat) :,age:249


[39]GÜLAL , Hamdi (Avukat) :,age:250

[40]GÜLAL , Hamdi (Avukat) :,age:268-269

[41]ÖZMEN , İsmail(Yargıtay üyesi) :Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları (1988-1997) , C.1,Ankara ,1998 ,Adalet Yayınevi,age:134

[42]ÖZMEN , İsmail(Yargıtay üyesi) :age 709

[43]ÖZMEN , İsmail(Yargıtay üyesi) :age 709

[44]http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/ibgk-1936-2.htm


[45] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452 , Aynı yönde bkz. Aynı kaynakta : YHGK E:2003/19-290 K:2003/286 T:09.04.2003

[46]http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1982-4034.htm

[47] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1984-2517.htm


[48]http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1983-772.htm Ayrıca aynı yönde içtihat için bkz.YTD 10.4.1967,558/1967 YTD 23.11.1970 ,2787/4659

[49] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-2003-19-135.htm

[50] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-2002-12-835.htm

[51] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-2005-12-533.htm

[52] İBD, C:78, Sayı:2004/3, Ufuk matbaacılık, İstanbul

[53] OĞUZOĞLU , Çetin (Avukat):Açıklamalı-içtihatlı Uygulamada Bono ve Çek Sorunları , İstanbul ,1988 ,Genişletilmiş 3. baskı , Temel Yayınları Age:31-32

[54] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/cgk-1981-6-405.htm


14.07.2006 [55] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11.hd-1997-9447.htm 14.07.2006

[56] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11.hd-1978-1587.htm 14.07.2006

[57] İBD,C:80,S:2006/4,Temmuz-Ağustos,Age:1779

[58] İBD,C:76 S:4,Aralık.Age:969

[59] İBD,C:76 S:4,Aralık.Age:980

[60] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452

[61] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452 , Aynı yönde Bkz. Aynı kaynakta : Yarg. 12. Hukuk Dairesi E:1992/11814 K:1993/1190 T:25.01.1993

[62] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452 kaynağından edindiğim kararda “ BK ‘ nın 688.maddesi “ denilmişse de TTK md 688 kastedildiği açıkça anlaşıldığından düzeltilerek eklenmiştir.”


[63] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452 , Aynı yönde bkz. Aynı kaynakta : Yarg. 11. HD E:2005/8668 K:2005/8340 T:19.09.2005 , YHGK E:1996/12-672 K:1996/777 T:13.11.1996

[64] KOBİ FİNANS , Poliçe , 25. 05 . 2006 , http://www.kobifinans.com.tr/icerik.php?Article=1651&Where=danisma_merke-zi&Category=021507

[65]BAHTİYAR , Mehmet age 48,

[66]BAHTİYAR , Mehmet age 48,

[67]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00afc6bd&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x009e03ad ,21.06.2006


[68]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00afc6bd&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x004b6040 ,21.06.2006

[69]KARAHAN , Sami / ARSLAN , İbrahim :İçtihatlı,Notlu Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat , Meram/Konya , 2002 , 4. baskı , Mimoza Yayınları,age 202 .Yazarların notuna göre”Üçüncü bentte her ne kadar muhatabın ad ve soyadının bulunması gereği ifade edilmiş olsa da hukukumuzda çekler açısından bankaların( ve özel finans kurumlarının) muhatap olarak gösterilebileceği(TTK md.694/1) dikkate alındığında ,anılan ve asıl kastedilen şeyin ticaret ünvanı olacağı ortaya çıkacaktır.Ayrıca ,3167 s.k.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası da muhatap banka ifadesine açıklık getirmiş bulunmaktadır.”

[70]PULAŞLI , Hasan.age 176 .Yazara göre ve bizim katıldığımız görüşe göre”3167 sayılı Çek Kanunu’nun 4814 sayılı yasayla değişik 3. maddesinin 2. fıkrası hesap sahibinin vergi kimlik numarasını çekin geçerliliği açısından zorunlu unsur kılmıştır.”Aynı yönde görüş bildiren yazarlar:Şafak Narbay , Gönen Eriş. Ancak 5491 sayılı yeni Çek Kanunu'nda vergi kimlik numarasının zorunlu şekil şartı olmadığı belirtildiğinden görüş ayrılıklarının da bir önemi kalmamıştır.

[71]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00b31425&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x00a74f6d 21.06.2006

[72]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00b31425&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x00a41720 21.06.2006

[73]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00b31425&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x00a1164e 21.06.2006

[74]OĞUZOĞLU , Çetin (Avukat) ,Age:108

[75]OĞUZOĞLU , Çetin (Avukat) ,Age:109

[76]OĞUZOĞLU , Çetin (Avukat) ,Age:111-112. Aynı yönde bkz: Y12.HD E:2651 K:2630 T:21.3.1978 (Age: 114), Y12.HD E:2266 K:2543 T:26.3.1979(Age:114-115), Y12.HD E:477 K:1828 T:25.2.1981(Age:117)

[77]MALKOÇ , İsmail(Yargıtay Cumhuriyet Savcısı) / GÜLER Mahmut(Yargıtay Tetkik Hakimi )
:Ticari Senetler ve Suçlar,Ekim ,1998 ,Feryal Matbaacılık,Age:9

[78]MALKOÇ , İsmail(Yargıtay Cumhuriyet Savcısı) / GÜLER Mahmut(Yargıtay Tetkik Hakimi ):Age:41


[79]MALKOÇ , İsmail(Yargıtay Cumhuriyet Savcısı) / GÜLER Mahmut(Yargıtay Tetkik Hakimi ):Age:43

[80]http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1985-5951.htm,Aynı

[81]http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1977-707.htm

[82]http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1984-1836.htm

[83]İBD C:80 S:2006/2 MART-NİSAN age:759

[84] İBD C:80 S:2006/2 MART-NİSAN age:833

[85] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452



yönde bkz: Y 11.HD E:1990/4697 K:1990/6061 T:2.10.1990 [86] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452 , Aynı yönde bkz. Aynı kaynakta : Yarg. 12. HD. E:2007/23971 K:2008/2474 T:15.02.2008 .

[87] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452 ,


[88] BAHTİYAR , Mehmet:Age:102,

ERTEKİN,Erol (Yargıtay üyesi)/KARATAŞ,İzzet(Ticaret mahkemesi başkanı):Uygulamada Ticari Senetler Hukuku ,1992,Ankara,Feryal Matbaacılık,Age:166-170

[89] İBD,C:80.S:2006/3,Mayıs-Haziran,Age:987,Dipnot:14: Bu hususta destekleyici Yargıtay kararları;Y 11 HD E:3623 K:3581 T:20.9.1982(Aktarıldığı eser :Abuzer KENDİGELEN/Erdoğan MOROĞLU ,Notlu-İçtihatlı Türk Ticaret Kanunu Ve İlgili Mevzuat,8. Bası,Beta ,İstanbul 2004,Age:620),Y 11 HD E:86-12237 K:8654 T:24.8.1987(Aktarıldığı eser :YKD,C:14,S:5,Age:661)

[90] BAHTİYAR , Mehmet:Age:51-53,
ERTEKİN,Erol (Yargıtay üyesi)/KARATAŞ,İzzet(Ticaret mahkemesi başkanı):,Age:152-155,
Poroy / Tekinalp.age 134-135

[91]Aksi görüş ve içtihat için: Poroy / Tekinalp.age 135 :İİD ,13.6.1967,E.5855 K.5959 “…….yüzde 20 vekalet ücreti kaydını taşıyan senet,kambiyo senedi vasfını haizdir.”(Aktarıldığı eser:Turgut Uyar , Gerekçeli-Notlu –İçtihatlı İcra ve İflas Kanunu ,C 4 ,İzmir ,1997 ,sy 5610)

[92]İBD,C:80,S:3,2006,Age:994,Arş.Gör.RAMAZAN TURGUT,Çekte Kabul Yasağı ve Çekin Teyidi:TTK md 734/3” Çekin; kabul, tasdik, teyit veya vize edilip edilmeyeceği ve bu kayıtların ne gibi neticeler doğuracağı;çekin ödeneceği memleket kanununa göre tayin olunur.”Yazara,doktrindeki hakim görüşe ve bize göre bu maddede geçen kabul,vize,teyit müesseselerinden kabulün açıkça yasaklanmasına karşın teyit veya vizenin yasaklanmaması ve BK md 19 gereği Türk Hukukunda akit serbestisi bulunması ve TTK md 1/ f.1/c.1:”Türk Ticaret Kanunu ,Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir cüzüdür.” hükmü TMK md 1 ve md 2 gereği TEYİT , VİZE,TASDİK VE BUNLARA DENK HER TÜRLÜ KAYITLAR geçerli kayıtlardır. AYNI ESER:Age994,dn:61;Bu kayıtların geçerli olduğuna dair Yargıtay kararları için bkz. :İİD,E:11105,K:10596,T:18.11.1968 ; YHGK , E:1971/T-587,K:719,T:22.9.1973 (Aktarıldığı eser :İKİD ,1974 ,S:157 ,s.2521 vd.) ; TD , E:2786 K:3143 ,T:10.10.1970 (Aktarıldığı eser : Batider , c.5 , S.4, s.245);Ayrıca aynı yönde kararlar için bakınız :Kazancı içtihat bankası;Y 11 HD ,E:1901, K:2038 ,T:22.3.1991;Y 19.HD ,E:214 ,K:110 , T:11.2.1992;Y 11.HD , E:2232, K:8792 , T:29.12.1993; Y 11.HD , E:185 , K:955 , T:08.02.2001(YKD,C.28, S.1,s.54-55)


[93]İBD,C:80,S:3,2006,Age:988,Dn.19,Arş.Gör.RAMAZAN TURGUT,Çekte Kabul Yasağı ve Çekin Teyidi:TTK md 698 ‘de bahsedilen faiz ,ana paraya işletilecek kapital faizi olarak anlaşılmalıdır.Dolayısıyla çekin zamanında ibraz edilmesine rağmen ödenmemesine ilişkin olan temerrüt faiziyle alakalı bir faiz şartı çeke konulabilir.(Aynı görüşteki yazarlar:KENDİGELEN,REİSOĞLU,GÖLE,DOMANİÇ,ÖZTAN).D iğer taraftan ABUZER KENDİGELEN “kapital faize ilişkin olup da çeke konulan kaydın her ne kadar geçersiz olsa da , tahvil yoluyla senedin ödenmemesi hali için temerrüt faizine ilişkin bir kayıt sayılması gerektiğini ifade ediyor.(Aksi görüşteki yazar:HASAN PULAŞLI)


[94]İBD,C:80,S:3,2006,Age:989,Arş.Gör.RAMAZAN TURGUT,Çekte Kabul Yasağı ve Çekin Teyidi

[95]İBD,C:80,S:3,2006,Age:989,Dn.23,Arş.Gör.RAMAZAN TURGUT,Çekte Kabul Yasağı ve Çekin Teyidi

[96]TKHK md. 6/A maddesi 3.f / 2,cümle: “
Sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir.”

[97]Bkz: Bu konuda nadir makalelerden bir tanesi ; Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun Kıymetli Evrak Hukukuna Etkisi ,SEVİLAY EROĞLU-UZUNALLI ,DEÜHFD ,2004, C.6 ,S.1, s.157-158.

[98]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x00a0900d , 01.07.2006

[99]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x009c8b82 , 01.07.2006

[100]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x004b6000 , 01.07.2006

[101]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x004a3021 01.07.2006

[102]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x004a0da1 , 01.07.2006

[103]http://195.142.131.202/scripts/cgiip.exe/WService=wsbroker1/metin_gor.html?BackRowids=0x00a82f48&ExternalTable s=kararlar&ExternalRowids=0x0047d2c0 , 01.07.2006

[104] http://www.hukuki.net/ictihat/902396_7c.asp , 01.07.2006



[105] http://www.hukuki.net/hukuk/index.php?article=331&type=print-article , 01.07.2006



[106] http://www.adalet.org/okarar.php , 01.07.2006

[107] http://www.adalet.org/okarar.php , 01.07.2006

[108] http://www.adalet.org/okarar.php , 01.07.2006

[109] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1985-7258.htm

[110] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1986-6799.htm


03.07.2006 03.07.2006 [111] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1985-7257.htm

[112] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1990-2775.htm

[113] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1990-556.htm

[114] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1987-6456.htm

[115] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1988-6711.htm

[116] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-2002-5931.htm


03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 [117] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-2002-7666.htm

[118] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-2002-959.htm

[119] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1990-8684.htm

[120] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1997-9447.htm

[121] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1999-1590.htm

[122] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-2000-9767.htm

[123] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-2002-13070.htm

[124] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/12hd-1990-4598.htm


03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 [125] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/12hd-1993-12839.htm

[126] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/15hd-1986-2081.htm

[127] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/19hd-2003-8248.htm

[128] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-1973-641.htm 03.07.2006

[129] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/11hd-1973-641.htm

[130] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/19hd-2001-2387.htm

[131] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/19hd-2001-3918.htm

[132] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/19hd-1994-2067.htm

[133] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/19hd-2000-4718.htm


03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 [134] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-2003-11-572.htm

[135] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-2002-19-80.htm

[136] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-1998-19-603.htm

[137] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-1996-12-136.htm

[138] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-1994-12-347.htm

[139] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-1990-12-579.htm


03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 03.07.2006 05.07.2006 05.07.2006 [140] http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/files/hgk-1989-12-599.htm



05.07.2006 [141] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452

[142] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452


[143] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452



[144] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452

[145] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452

[146] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452


[147] MEŞE YAZILIM İÇTİHAT VE MEVZUAT BANKASI , 07/07/2010 , VER. 2.0.0.50 – Gün No : 452

[148] ERTEKİN,Erol (Yargıtay üyesi)/KARATAŞ,İzzet(Ticaret mahkemesi başkanı),age 306-310

[149] KARAHAN , Sami / ARSLAN,age 180.


[150] http://www.hukuki.net/hukuk_sozlugu.asp?start=741.

[151] BAHTİYAR , Mehmet.age 58


[152] BAHTİYAR , Mehmet.age 59

[153] Kanuni süre:TTK md 626 vd. maddeleri.

[154] BAHTİYAR , Mehmet.age 88,89 ,
ERTEKİN,Erol (Yargıtay üyesi)/KARATAŞ,İzzet(Ticaret mahkemesi başkanı),age 358,359,
Poroy / Tekinalp.age 88,
PULAŞLI , Hasan.age 113


[155] ERTEKİN,Erol (Yargıtay üyesi)/KARATAŞ,İzzet(Ticaret mahkemesi başkanı),age 399 :Aktarıldığı eser ; “UYGUR,Turgut,Açıklamalı-İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler ,C:1,1990,Age:944 vd.”

[156] ERTEKİN,Erol (Yargıtay üyesi)/KARATAŞ,İzzet(Ticaret mahkemesi başkanı),age 399 , aynı yönde Yargıtay kararı için bkz :Age 399,400 ;Y 11 HD ,21.12.1979 T,5603E,5827K :”Aktarıldığı eser ; YKD ,Ağustos 1980 ,C:8 ,S:8 ,Age:1118 vd. “
AKINCI,Şahin/YALMAN,Süleyman/ALTUNKAYA,Mehmet :En Son Değişikliklere Göre Türk Medeni Kanunu Ve Borçlar Kanunu ,ANKARA ,OCAK-2002,Nobel Yayın Dağıtım ,Age : 326, bu yönde Yargıtay kararları için bkz. Aynı eser age 326 : ;YİBK , 5.4.1973,6/2 , RG. Nr.14497 –YİBK , 5.2.1962 ,24/2 ,RG. Nr.11064 .

[157] ERTEKİN,Erol (Yargıtay üyesi)/KARATAŞ,İzzet(Ticaret mahkemesi başkanı),Age 399 “Y 11 HD ,21.12.1979 T,5603E,5827K :Aktarıldığı eser ;”YKD ,Ağustos 1980 ,C:8 ,S:8 ,Age:1118 vd.”

[158] IŞIK ,İbrahim :İcra Sözleşmeleri (Doktora Tezi) ,ANKARA , 2006 ,Turhan Kitabevi ,Age 159


[159] UYAP 6.3:Ulusal Yargı Ağı Projesi Bilgi Bankası,2006-Ağustos,02.09.2006

[160] UYAP 6.3,02.09.2006

[161] UYAP 6.3,02.09.2006
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Kambiyo Hukukunda Defiler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ufuk Kara'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
16-02-2008 - 22:20
(5885 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 7 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 7 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
66891
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 13 saat 3 dakika 4 saniye önce.
* Ortalama Günde 11,37 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 177266, Kelime Sayısı : 19109, Boyut : 173,11 Kb.
* 27 kez yazdırıldı.
* 21 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 762
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,26350999 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.