Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Sahte Veya Tahrif Edilmiş Çek

Yazan : Bedrettin Yılmaz [Yazarla İletişim]
Avukat

I. SAHTE VE TARİF EDİLMİŞ ÇEKİN ÖDENMESİNDEN DOLAYI KEŞİDECİYE KARŞI SORUMLULUK

Sahte veya tahrif edilmiş bir çekin muhatap banka tarafından ödenmesi ve bu ödemenin bedelinin keşidecinin hesabından düşülmesi bazı tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Bu durum neticesinde haklı hamiller alacaklarını elde edememe, keşideci iki kere ödeme veya asıl borç konusu meblağdan daha fazlasını ödeme tehlikesi ile karşılaşacaktır. Çekin çalınması ya da kaybedilmesi hallerinde ise çekin kötü niyetli kişilerin eline geçmesi ile sahtecilik ve tahrifat ihtimali artmaktadır. Bütün bu hallerde ortaya çıkan hukuki problemlerin ne şekilde çözümlenmesi gerektiği hususuna yönelik olarak sevk edilen TTK m. 724 ile; “Sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait olur; meğer ki, senette keşideci olarak gösterilen kimseye kendisine bırakılan çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun isnadı mümkün olsun” hükmünün sevk edildiği görülmektedir. Maddenin ilk cümlesi itibarıyla muhatap bankanın sorumluğunun tüm ilgililere karşı olmak üzere düzenlendiği sonucuna varılabilir gibi gözükse de ikinci cümlenin kusurdan söz eden ifadesi karşısında maddenin keşideci ile muhatap arasındaki ilişkiyi dikkate aldığı tespit edilmektedir[1].

Bu durumdan muhatap bankanın lehdar veya hamillere karşı sorumlu olmayacağı sonucunun çıkarılması mümkün olmadığı için sahte veya tahrif edilmiş çekin ödenmesi sebebiyle muhatabın sorumluluğunun zarar görenler dikkate alınarak iki kısımda tetkik edilmesi gerekmektedir. Muhatap bankanın sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemesinden dolayı zarar görenler keşideci ile hamiller olacağına göre, muhatabın sorumluluğu da keşideci ve hamillere karşı söz konusu olacaktır[2].
    • Sorumluluğun Hukuki Niteliği

Muhatap bankanın sahte veya tahrif edimli bir çeki ödemesinden dolayı sorumluluğu TTK m. 724 ile düzenlenmiştir. Bu maddenin yukarıda yer verdiğimiz ifadesinde yer alan sorumluluk halinin hukuki niteliği gerek öğretide ve gerekse Yargıtay[3] tarafından kanuni ve kusursuz sorumluluk hali olarak nitelendirilmektedir[4]. Gerçekten de maddenin ikinci cümlesi incelendiğinde keşidecinin bir kusurunun bulunmaması halinin bizatihi muhatap bankanın keşidecin zararını tazmin zorunluluğunu doğuracağı görülmektedir. Burada söz konusu olan sorumluluk yasal bir zorunluluk ve yasa ile muhatap bankaya yüklenmiş bir sorumluluk halidir. Öte yandan, muhatap bankanın sorumluluğunun yasal bir sorumluluk hali olduğu yorumunun bu haliyle yanlış anlamaya yol açabileceği ve sanki yasa tarafından bu husus düzenlenmemiş olsaydı muhatap bankanın sorumlu olmayacağı şeklinde yorumlanmaya çık olduğu gerekçeleri ile yasal sorumluluk fikrinin eleştirildiği de söz konusudur[5]. Bu fikre göre, muhatap bankanın hukuki sorumluluğunun, yasa tarafından düzenlemiş olmasaydı dahi çek sözleşmesine aykırılık ve bu dahilde özen borcuna aykırı davranış esaslarına dayalı olarak sözleşmesel bir şekilde söz konusu edilmesi de her zaman mümkündür. Ancak bu durumda muhatap bankanın sorumluluğu, taraflar aksini kararlaştırmadıkça kusur sorumluluğu esaslarına tabi olacaktır. Böylece, muhatap bankanın TTK m. 724 hükmüne göre ayrı bir şekilde düzenlenen sorumluluğu, kusur sorumluluğu esasından farklı olarak objektif sorumluluk haline dönüşmüş olmaktadır. Netice olarak bu görüşe göre muhatap bankanın TTK m. 724 hükmünden doğan sorumluluğu kanundan doğan kusursuz sorumluluk olarak ifade edilmek gerekir ve maddenin ifadesi karşısında söz konusu sorumluluk hali emredici olmayıp tarafların muhatap banka lehine sorumsuzluk anlaşması yapmaları da mümkündür[6]. Uygulamada bankalar tarafından hesap sahiplerine imzalatılan çek taahhütnamelerinde, hesap sahibi, sahte veya tahrif edilmiş çekten ötürü sorumluluğun kendisine ait olacağını kabul ve taahhüt etmektedir. Her ne kadar TTK m. 724 hükmünün emredici olmaması nedeniyle aksine sözleşme yapılması geçerli ise de, bankanın ağır kusuru halinde sorumluluktan kurtulması imkanını veren taahhütnameler BK m. 99/1 hükmü gereğince geçersiz olacaktır[7]. Hesap sahibi imzaladığı taahhütname ile sahte veya tahrif edilmiş çekten ötürü bankayı her türlü sorumluluktan kurtardığından, BK m. 99 gereğince taahhüdün geçersiz olduğunu, muhatap bankanın ağır kusurunu iddia ve ispat edebilir[8].
    • Sorumluluğun Koşulları

Sahte veya tahrif edilmiş çekin ödenmesinden dolayı muhatap bankanın keşideciye karşı tabi olacağı sorumluluğun oluşması için bazı koşulların oluşması gerekir. Bu koşulların neler olduğu TTK m. 724 hükmünden tespit edilebilir niteliktedir. TTK m. 724‘e göre sorumluluğun koşulları, muhatap bankaya ibraz edilmiş olan çekin sahte veya tahrif edilmiş olması ve bu ibraz üzerine muhatap banka tarafından ödemede bulunulmuş olması şeklinde ifade edilebilir[9].

1. Çekin Sahte veya Tahrif Edilmiş Olması

Sahte veya tahrif edilmiş çekin muhatap banka tarafından ödenmiş olması ile TTK m. 724 hükmünün öngördüğü sorumluluğun oluşması için ilk koşul, ibra edilen çekin sahte veya tahrif edilmiş olmasıdır. Bu şartın anlaşılması için sahte veya tahrif edilmiş çek deyimi ile neyin anlaşılmasının lazım geldiği hususlarının üzerinde durulması gerekmektedir.

a. Sahte Çek

Sahte çek kavramı en geniş şekilde, kağıt olarak çek yaprağının muhatap banka tarafından bastırılmış formüllerinin taklidi olması halini de kapsamak suretiyle, çek üzerindeki tüm imzaların, beyanların veya imzalarla beraber beyanların sahteliği olarak ifade edilmektedir[10]. Öte yandan muhatap banka tarafından bastırılmamış formüller vasıtasıyla sahteciliğin gerçekleştirilmesi oldukça güç ve ortaya çıkarılması da kaçınılmaz olduğundan TTK m. 724’ün uygulanması bakımından asıl önem taşıyan eylemler imza ve beyanlarda sahtelik hallerdir[11].

TTK m. 724’ün ifadesi nazara alındığında kanun tarafından sahtelik hususunun tanımlanmadığı, bu konuda bir kritere yer verilmediği ve daha ziyade sahtelik sebebiyle ortaya çıkan zararın ön planda olduğu tespit edilmektedir. Bu durum karşısında her türlü sahtelik halinde muhatap bankanın, sahtelik sebebiyle ortaya çıkan zararı üstlenmesinin söz konusu olacağı sonucuna ulaşılması mümkün gözükmektedir[12]. Ancak TTK m. 713 hükmü incelendiğinde bu maddede, “ muhatabın çeki öderken ciro zincirinin düzgünlüğünü incelemek zorunda olduğu fakat ciranta imzalarının gerçekliğini araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı” düzenlemesine yer verildiği görülmektedir[13]. O halde muhatap bankanın inceleme yükümlülüğü, kendisine ibraz edilen çekte sahtelik veya tahrifat noktalarından oluşmaktadır[14]. Bu durumda m. 713 ile anılan ciranta imzalarındaki sahtelik halinin m 724 uygulamasının ve dolayısıyla muhatap bankanın sorumluluğunun dışında olup olmadığı sorunu ile karşılaşılmaktadır. Bu sorunun olumlu cevaplandırılması halinde ciranta imzalarında sahtecilik halinde keşidecinin savunmasız bırakıldığı ileri sürülmektedir[15]. Ancak öğretide ve uygulamada bu soru olumlu şekilde yanıtlanmakta ve her iki madde arasında, muhatap bankanın sahte imza bakımından sorumluluğu hususunda keşidecinin sahte imzası ile sınırlı bir sorumluluk halinin kabul edilmesi gerektiği zira muhatap bankanın keşideciyi tanımak zorunluluğunun bulunmasına rağmen cirantaları tanımasının ise imkansız olduğu şeklinde bir ilişkinin bulunduğu kabul edilmektedir[16]. Bu kabule göre, imzada sahtelik hususunda muhatap bankanın sorumluluğu TTK m. 724 gereğince sadece keşidecinin imzasında sahtelik haliyle sınırlı olarak kabul edilmekte ve TTK m. 713’ün bu noktada sınır teşkil eden bir rolü söz konusu olmaktadır[17]. TTK m. 724’ü sahtelik konusunda bir kriter belirlememiş olması ve zarar kavramını esas alması bazı tereddütlere meydan vermekte olduğundan, burada TTK m. 713 hükmünün saklı olduğu şeklinde bir cümleye yer verilmesinin isabetli olacağı görülmektedir. Öte yandan, bankanın, keşidecinin imzasındaki sahtelikten sorumluluğunun, keşidecinin imzasının bankada bulunmasından ve karşılaştırma yapılabilmesi olanağından hareketle kabul edilebilir kılınmasına karşın; aynı durumun cirantaların imzaları için söz konusu olmaması ve bu halin bankanın tespitinde imkansız bir halden sorumlu kılınması anlamına gelmesinden hareketle, muhatap bankanın imza sahteliği hususunda sadece keşidecinin imzasının sahteliğinde yaptığı ödemeden sorumlu tutulabileceği sonucuna varılmak gerekmektedir[18].

Sahte çek konusunda üzerinde durulması gereken bir diğer hususu ise, temsil yetkisi olmaksızın veya var olan temsil yetkisini aşarak[19], keşideci ya da hamilin temsilcisi sıfatıyla çekin imza edilmiş olması halinde, bu çeke binaen muhatap tarafından yapılmış olan ödemeden muhatap bankanın, sahte çekten kaynaklanan sorumluluğa tabi olup olmayacağı teşkil etmektedir[20]. Bu soruna ilişkin olarak genellikle olumsuz şekilde cevap verildiği (TTK m. 730 hükmünün TTK m. 590’a atfı ile), temsile yetkisi olmayan kişinin veya temsil yetkisini aşan kişinin imza ettiği çekten bizzat sorumlu olduğunun kabul edildiği görülmektedir[21].

b. Tahrif Edilmiş Çek

Sahte çekin dışında TTK m. 724 ile düzenlenen bir diğer husus tahrif edilmiş çektir. Tahrif edilmiş çek ile ilgili olarak tıpkı sahte çekte olduğu gibi madde metninde bir tanıma veya kritere yer verilmiş değildir. Çekte tahrifat, çekin üzerindeki beyan veya imzaların ya da bunların her ikisinin, çek ile hak kazanmış veya borç altına girmiş bulunan bütün ilgililerin rızasının bulunmadığı bir şekilde değiştirilmesi[22], silinmesi veya kazınmasıdır[23]. Öte yandan burada saydıklarımız haricinde olmak üzere, çek üzerinde keşideci tarafından gerçekleştirilen değişiklikler ile tüm hak ve borç sahiplerinin muvafakati ile yapılan değişiklikler tahrifat sayılmayacaktır[24].

TTK m. 724’ün zararı öne çıkartan ifadesine göre, tahrifattan dolayı muhatap bankanın hukuki sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için, çekteki tahrifatın ve tahrifatın etkisiyle yapılmış olan ödemenin keşidecinin zararına olması gereklidir[25].

Çekte tahrifatın değişik şekillerde ortaya çıkması mümkündür. Örneğin lehdarın adı üzerinde yapılan değişiklikler, lehdarın adının silinmesi ve başka bir ismin lehdar olarak yazılması hallerinde çekte tahrifat söz konusudur. Bu durumda eğer çek lehdara teslim edilmeden evvel çalınmış veya kaybedilmiş olursa, keşideci alacaklısı olan lehdara temel borç ilişkisi sebebiyle ödemede bulunma zorunda kalacak ve iki kere aynı meblağın ödenmesi şeklinde bir zararla karşı karşıya kalacaktır. Sonuçta keşidecinin zarara uğraması hali de gerçekleştiği için çek üzerinde yapılmış olan tahrifata rağmen ödemede bulunan banka keşideciye karşı TTK m. 724 gereğince sorumlu olacaktır[26]. Aynı şekilde fakat çek keşideci tarafından lehdara teslim edildikten sonra çek çalınır veya kaybolur ise artık keşidecinin lehdara karşı temel ilişkiden dolayı ödemede bulunması verdiği çekin ödenmesi ile sona ereceğinden veya ödeme yapılmamışken çekin geri getirilmesi söz konusu olmadıkça temel ilişi dolaysıyla ödeme söz konusu edilemeyeceğinden artık keşidecinin zarara uğraması imkanı bulunmamakta olup muhatap banka bu halde TTK m. 724 gereğince sorumluluk altına girmeyecektir[27]. Çeki eline geçiren kişinin lehdarın adının yanına “veya hamiline” ibaresini koyarak çeki hamiline çek haline getirmesi durumunda da çekte bir tahrifat söz konusu olacak ve böyle bir çeki ödeyen banka keşideciye karşı sorumluluk altına girecektir. Yine, lehdarın elinden çıkan ve hamillerden birinin adında tahrifat yapılmış bulunan çekin varlığı ve ödenmesi halinde keşideci ile sonraki hamiller arasındaki (lehdar hariç) kambiyo ilişkisi kesilmiş olacağı için artık muhatap bankanın TTK m. 724 gereği sorumluluğundan söz edilemez[28].

Çekin üzerindeki meblağın değiştirilerek arttırıldığı veya para cinsinin değiştirildiği ihtimallerde de çekte tahrifat yapılmış olur[29]. Bu gibi hallerde keşidecinin zararı her halükarda gerçekleşeceği için tahrif edilmiş çeki ödeyen muhatap bankanın TTK m. 724 gereğince sorumluluğu söz konusu olacaktır. Bunun gibi, hamil tarafından, keşidecinin cayma hakkının kullanılabilmesi için gerekli sürenin, keşide tarihinde yapılmış bir değişiklik ile henüz gelmediği görünümü sağlanmaya çalışılması halinde; ibraz süresi aslında dolmakla beraber cayma beyanında bulunmayan keşideci aleyhine ödemede bulunan muhatap bankanın, ödeme serbestisine sahip olması nedeniyle sorumluluğu mucip kılmaz. Keşideci, cayma beyanında bulunmamakla ödemenin yapılmasına rıza göstermiş demektir[30]. Buna karşılık, ibraz süresi dolduktan sonra, keşidecinin cayma beyanında bulunmasına rağmen, hamil tarafından keşide tarihinde yapılmış değişikliğe itibar ederek ibraz süresinin devam etmekte olduğuna kanaat getiren ve bu anlamda tahrifatı fark etmeyerek ödemede bulunan bankanın bu ödemeden ötürü keşideciye karşı sorumlu olacağının kabulü gerekmektedir[31].

Çekteki tahrifatın, keşidecinin çalıştırdığı bir kişi tarafından yapılmış olması halinde ise bankanın sorumluluğunun ortadan kalkması sonucu söz konusu olabilecektir[32].

2. Muhatap Banka Tarafından Ödeme Yapılmış Olması

Sahte veya tahrif edilmiş bir çekten dolayı muhatap bankanın keşideciye karşı sorumluluğunun söz konusu edilebilmesi için, böyle bir çekten ötürü muhatap bankanın ödemede bulunmuş olması gerekmektedir. Burada önemli olan husus ödemenin yapılmış olmasıdır. O nedenle, sahte veya tahrif edilmiş bir çekin bankaya ibrazı üzerine, banka, herhangi başka bir nedenden ötürü ödeme yapmaktan kaçınmış ve hamilin açtığı bir dava neticesinde ödeme yapmak zorunda kalmış bile olsa, yapılan ödeme sahte veya tahrif edilmiş bir çeke binaen söz konusu edilmiş ise yine de muhatap bankanın TTK m. 724 gereğince keşideciye karşı sorumluluğu oluşacaktır[33].

Bu hususta işaret edilmesi gereken bir diğer olasılık, sahte veya tahrif edilmiş olan bir çekin bankaya ibrazında, banka tarafından sahteliğin veya tahrif edilmişliğin tespit edilememesine rağmen hesapta karşılık bulunmaması nedeniyle ödemede bulunulmaması halidir. Bu ihtimalde ödememe halinin neticesi olarak keşideci aleyhine bir zarar söz konusu olmamakla muhatap bankanın TTK m. 724 gereğince sorumluluğuna gidilemeyecektir[34]. Yargıtay da bir kararında; sahte imzalı çekin ödenmeyip karşılıksızdır ibaresinin yazılması ile bankanın kusurunun varlığından söz edilebileceğini ancak ödeme söz konusu olmadığı için TTK m. 724’ün uygulanmasının söz konusu olmadığını belirtmiştir[35].





C. Sorumluluğun Kapsamı ve Kusur Problemi

1. Kusursuz Sorumluluk

Sahte ve tahrif edilmiş çeklerin ödenmesinden ötürü muhatap bankanın sorumluluğu objektif sorumluluk niteliğindedir[36]. Objektif sorumluluk nedeniyle, muhatap banka, sahte veya tahrif edilmiş çekteki bu durumu, sahteliğin veya tahrifatın iğfal kabiliyeti dolayısıyla fark etmemiş olsa bile[37], ödemeyi yapmış olmak sebebiyle keşideciye karşı sorumlu olacaktır. Objektif sorumluluk nedeniyle, bankanın sorumluluğu artık bir sonuç sorumluluğu olup kusursuzluğun ispatı ile sorumluluktan kurtulmak da mümkün değildir[38]. Öte yandan muhatap bankanın ve keşidecinin sorumluluğunun bulunduğu hallerde keşidecinin kusuru oranında olmak üzere muhatap bankanın sorumluluğunun ortadan kalkması söz konusu olacaktır[39]. Bu durumda ortaya çıkan zarar keşideciye ve muhatap bankaya kusurları oranında paylaştırılacaktır. Bu durum TTK m. 724 hükmünün ikinci cümlesinin ifadesinden açıkça görülmekle beraber aynı ifadenin; muhatap bankanın sorumluluğunun tamamen ortadan kalkmasının mümkün olmadığını ve ancak keşidecinin de örneğin çeki çaldırıp bu durumu ihbar etmemek gibi bir müterafik kusurunun varlığı halinde halin icap ettirdiği oranda sorumlu tutulması gerektiği şeklinde yorumlaması gerektiği hususuna dikkat edilmek gerekir[40]. Yani, her ne kadar TTK m. 724 hükmünün ikinci cümlesi müterafik kusurun varlığı halinde keşidecinin de sorumlu olacağını işaret ediyorsa da, çalıntı çeki bildirmeyen keşidecinin çekteki açık silinti veya kazıntıları fark etmeyerek ödemede bulunan bankanın sorumluluğuna ortak olduğunun kabul edilmemesi lüzumu bulunmaktadır[41].

Belirtmek gerekir ki, muhatap bankanın kusura dayanmayan sorumluluğu, sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemesi durumunda kusurlu olup olmadığı hususunun üzerinde hiçbir şekilde durulmayacağı anlamına gelmemektedir. Karşılıklı kusurun varlığı halinde tarafların zarara kusurları oranında katlanmaları gerekecektir. Ancak, keşidecinin bir kusurunun söz konusu olmadığı hallerde artık bankanın kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılmayacaktır[42].

2. Keşidecinin Kusurunun Bulunması

Keşidecinin kusurunun bulunması hali, keşidecinin çek karnesini kullanımı ve muhafaza etmesi konusunda gerekli bulunan özeni göstermemiş olmasını durumunda ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, eğer keşideci, çek kullanımı ve muhafazası hususunda gerekli bütün özeni göstermiş ve buna rağmen çekin üzerinde sahtelik veya tahrifat gerçekleştirilerek ödeme sağlanmış ise artık keşidecinin kusurundan bahisle bankanın kusurunun ortadan kalktığı veya azaldığı sonucuna varılamaz[43]. Keşidecinin özen ölçüsü olarak objektif kriter esas alınarak onun kendi işlerine gösterdiği itina değil, çek kullanımının gerektirdiği dikkat ve ihtimam içinde olması aranacaktır. Keşidecinin tacir sıfatını haiz olduğu hallerde ise kuşkusuz artık keşidecinin çek kullanımı ve muhafazasında da basiretli bir tacir gibi hareket etmesi kriteri uygulama alanı bulacaktır[44].

Keşidecinin kusurlu sayılacağı hallerin başında çek karnesinin gerekli özen gösterilmek suretiyle saklanmamış olması gelmektedir[45]. Bu durumun kapsamına, şirket kaşesinin iyi saklanması(ortada bırakılmaması), çek karnesinin muhafazasının üçüncü bir kişiye ter edilmemesi gibi çeklerin iyi bir şekilde saklanılası için gerekli tedbirlerin alınmış olması da girmektedir[46]. Yine çekin tahrifat yapılmasına elverişli bir şekilde doldurulmuş olması halinde de (örneğin, kurşun kalemle doldurulması) keşidecinin kusurundan bahsedilecektir. Fakat her halükarda keşidecinin kusurunun ispat edilmesi yükü bankaya ait olacaktır.

Lehdarın herhangi bir kusurunun varlığı halindeyse keşidecinin sorumlu tutulması mümkün değildir[47].

Keşidecinin kusuruna ilişkin olarak bazı hallerin şu şekilde örneklendirilmesi mümkündür[48]:

- Keşidecinin salt çek defterini kaybetmiş olması kusurlu bir davranış değildir.
- Keşidecinin çek defterinin kaybolduğunu bankaya bildirmemesi kusurlu bir davranıştır.
- Çekin gerekli dikkat ve ihtimamla doldurulmamış olması kusurlu bir davranıştır.
- Çek defterini saklaması için muhasebecisine vermek kusurlu bir davranıştır[49].
- Keşidecinin çek defterinin koçanına, çekin kime verildiğini yazmamış olması kusurlu bir davranıştır.
- Keşidecinin rakam ve yazının önüne ekleme yapılacak şekilde mesafe bırakması kusurlu bir davranıştır.

3. Muhatap Bankanın Kusuru

Muhatap bankanın sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemesinden doğan sorumluluğu daha önce de belirttiğimiz üzere objektif sorumluluk niteliğindedir[50]. Bununla beraber, sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ödenmesinden kaynaklanan zararın ortaya çıkmasında keşidecinin de kusurun varlığı halinde bu kusuru ispat eden banka, keşidecinin kusurunun oranında olmak üzere sorumluluktan ya kısmen veya tamamen kurtulma olanağına sahip bulunmaktadır. Keşidecinin kusurunun, bankanın sorumluluğunun üzerinde bir etkisinin olup olmadığının tespiti keşidecinin kusurunun tespit edilmesine bağlıdır. Keşidecinin kusurunun oranına göre bankanın sorumluluğunun hafiflemesi veya ortadan kalkması gerektiği sonucuna varılabilir. Yine keşideciye ait çeklerin çalındığı ve yüksek meblağlı olarak tahsil edilmek amacıyla ve ard arda ibraz edildiği hallerde bankanın bizatihi bu durum nedeniyle kusurlu olduğunun kabulüne karar verilmesi diğer bazı koşulların oluşması ile mümkün olabilecektir[51].

Keşidecinin kusurunun, bankanın sorumluluğuna etkisi BK m. 44 anlamında olmak üzere müterafik kusuru esaslarına göre ele alınmak gerekir. Burada muhatap bankanın adam çalıştıran sıfatıyla bir sorumluluğu söz konusu olmadığından, keşidecinin kusurunun bulunmaması halinde; bankanın adam çalıştıran sıfatıyla bu hususta gerekli özeni göstermiş bulunması keşidecinin kusurunun bulunmadığı hallerde muhatap bankanın sorumluluğuna etki etmeyecektir[52].

4. Sorumluluğun Kapsamı

Sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemek ile keşidecinin sorumluluğunun doğduğunu ve bunun tabi olduğu esasları yukarıda belirtmiştik. Keşidecinin kusurunun bulunmadığı hallerde muhatap bankanın sorumluluğu ise değişik durumlarda farklı şekillerde tespit edilebilir. Bir kere çek çalınmış veya kaybedilmiş ve keşidecinin imzası taklit edilerek ya da sahte temsil beyanı ile çek tanzim edilmişse muhatap banka çek bedelinin tamamından sorumludur. Keşidecinin tanzim ve tesliminden sonra çek bedelinin lehdar veya hamillerden biri tarafından değiştirilmesi halinde bu tahrifata binaen fazla olarak yapılmış olan ödemeden muhatap banka sorumlu olacaktır. İbraz süresinde tahrifat ve cayma beyanına rağmen yapılmış ödemenin varlığı halinde de muhatap bankanın çek bedelinin tamamından sorumlu olması söz konusudur. Birlikte imzalı müşterek çek hesaplarında ise hesap sahiplerinden birinin dahi imzasında sahtelik halinde yapılan ödeme imzası taklit edilene hesap sahibine karşı muhatap bankanın sorumluluğunu gerektirecektir[53].

Muhatap banka yukarıda saydığımız hallerde ve sorumluluğunu mucip diğer bütün ödeme hallerinde sorumlu olduğu meblağı faizi ile birlikte ödeme k zorundadır.

II. HAMİLE KARŞI SORUMLULUK VE BANKANIN RÜCU HAKKI

Muhatap bankanın sahte veya tahrif edilmiş olan bir çeki ödemesinden doğan sorumluluğu TTK m. 724 hükmü ile keşideciye karşı olmak üzere düzenlenmiş olmakla beraber, bu şekildeki bir ödemeden diğer çek ilgililerinin de zarar görmesi olasılığı her zaman mevcuttur. Örneğin, çeki çalan hırsızın, lehdarın adının yanına “veya hamiline” yazarak ya da hamilin adını silerek yahut kazıyarak kendi adını yazması hallerinde bu şekilde ortaya çıkan sahtelik veya tahrifatın fark edilmemesi neticesinde yapılmış olan ödemeden ödemeyi yapan muhatap bankanın gerek hak sahibine karşı sorumlu olması gerektiği hususu kuşkusudur. Kimi hallerde çekteki sahteliğin veya tahrifatın bizzat banka yetkilileri tarafından gerçekleştirilmesi de söz konusu olmaktadır[54]. Bütün bu hallerde sahte veya tahrif edimli çekin muhatap banka tarafından ödenmesi neticesinde zarar gören gerçek hak sahiplerine karşı bankanın sorumluluğuna gidilmesi mümkündür.

A. Hamile Karşı Sorumluluk Sebepleri

Muhatap bankanın hamile karşı sorumluluğu yukarıda da belirttiğiz üzere değişik sebeplerden kaynaklanabilmektedir. Bu hususta kanun koyucu tarafından konulmuş bir kural bulunmamaktadır. Daha öne belirttiğimiz üzere TTK m. 712 hükmü gereğince muhatap bankanın cirantaların imzalarının gerçekliğini araştırması zorunluluğu ve bunu yerin getirmemekten dolayı bir sorumluluğu söz konusu değildir. Ancak TTK m.713’ün düzenlemesi ile getirilmiş olan düzenleme keşidecinin imza örneğinin bankada bulunmasına ve bununla karşılaştırma yapılabilmesine rağmen cirantalar bakımından böyle bir olanağının bulunmamasının yarattığı imkansızlığa dayanmaktadır. O halde muhatap banka tarafından tespit edilmesi mümkün bulunan ödemeden kaçınma hallerinin varlığına rağmen bankanın ödemede bulunması halinin sorumluluğu gerektireceği sonucuna varılmaktadır. Diğer bir ifadeyle TTK m. 713’ün getirmiş olduğu düzenleme muhatap bankanın ciro zincirinin usule uygunluğundan ve bunun denetlenememesinden doğan sorumluluğu bertaraf etmemektedir. Şöyle ki, muhatap banka basiretli bir tacir olmasının da bir sonucu olarak ciro zincirinin usulüne uygunluğu gibi ciroların geçerliliğini denetlemek veya araştırmak yükümlülüğü altındadır. Ciro zincirinde mevcut olan bir kopukluk çekin hak sahibi olmayan kişiler tarafından ele geçirilmiş olduğu yönünde ir karine teşkil etmektedir. Ciro zincirindeki kopukluk halinde de muhatap bankanın ödeme yapmaktan kaçınması gerekecektir. Örneğin, birden ziyade kişinin lehdar olarak gösterildiği veya birden ziyade kişiye ciro edilen çekin varlığı halinde sonraki cironun bu kişilerin tümünün imzası ile yapılması lüzumuna uygun hareket edilmediği hallerde ciro zincirinde kopukluk meydana gelmiş olacaktır. Böyle bir durumda çeki ödeyen banka ödemeden zarar gören ilgililerin zarara uğramasına sebep olmakla sorumluluk altına girecektir[55].




B. Hamile Karşı Sorumluluğun Hukuki Niteliği

Sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ödenmesinden dolayı muhatap bankanın hamile karşı tabi olduğu ve yukarıdaki örneklerle izah ettiğimiz hallerde ortaya çıkan sorumluluğun hukuki niteliği için TTK m. 724 benzeri bir düzenleme ile bu husus hükme bağlanamadığı için bu maddeye ilişkin verdiğimiz açıklamalardan farklı olarak, muhatap bankanın sorumluluğunun hukuki niteliğinin, haksız fiil hükümlerine dayanan bir kusur sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekecektir. Yani burada haksız fiil sorumluluğuna dayanana bir kusur sorumluluğu söz konusu olacaktır[56]. Bu halde de, tıpkı keşideciye karşı sorumluluk halinde olduğu gibi muhatap bankanın sorumluluğu hamilin mütarafik kusuru (BK m. 44) oranında olmak üzere hafifleyecektir. Çek hamillerinin gerek çekin iyi bir şekilde saklanması lüzumuna riayetsizlik ve gerekse çalınma hallerinde bu durumdan keşideciyi haberdar etmemek gibi sebeplerle müterafik kusurunun bulunması söz konusu olacaktır.

C. Bankanın Rücu Hakkı

Sahte veya tahrif edilmiş olan çeki ödeyen muhatap bankanın bu yüzden uğradığı zararın tamamını veya bir bölümünü TTK m. 724 hükmü uyarınca keşideciye rücu edememesi sebebiyle ne şekilde değerlendirmek gerektiği hususunun üzerinde durulması gerekmektedir. Kural olarak sahte veya tahrif edilmiş çeki ödediği için keşidecinin uğradığı zararı tazmin etmek zorunda kalmış bulunan banka, bu zararın ortaya çıkmasına sebep olan kişiye rücu edebilir[57].

Çeki eline geçirmiş olan kişi kötü niyetli veya çeki iktisapta ağır kusurlu ise TTK m. 704 gereğince çeki geri vermekle yükümlü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğünün bulunmasına rağmen çeki bankaya ibraz ederek tahsil eden kişi, çek bedelini bankaya iade yükümlülüğü altında olacaktır. Bu halde çeki haksız olarak bankadan tahsil etmiş olan kişinin banka aleyhine BK m. 61 gereğince sebepsiz zenginleşmesi veya BK m. 41 gereğince haksız fiili söz konusudur. Buna göre banka ile sahte veya tahrif edilmiş çeki tahsil eden arasınsa BK m. 51 uyarınca eksik teselsül ilişkisi söz konusu olduğundan haksız fiil hükümlerine istinaden rücu söz konusu olmaktadır[58]. Buna karşılık iyi niyetli hamilin TTK m. 704 hükmü dışında iktisabı korunacağından muhatap bankanın bu kişiye karşı bir dava hakkı yoktur[59]. Banka sahte imza atam veya çeki tahrif eden kişiye karşı sebepsiz zenginleşme veya haksız fileden kaynaklanan talep hakkına genel hükümlere göre sahip olacaktır.

Öte yandan sahte veya tahrif edilmiş bir çeki tahsil etmiş olan kişiye karşı keşideci tarafından sebepsiz zenginleşme veya haksız fiil hükümlerine dayanılmak suretiyle iade davasında ise kural olarak keşidecinin müracaat hakkının varlığının yanında çekte sahteliğin veya tahrifatın, bu durumun senet metninden anlaşılabilir olması sebebiyle mutlak defi niteliği arz etmesi sebebiyle herkese karşı ileri sürülebilir olduğunun kabulü gerekmektedir[60].

























SONUÇ

Sahte veya tahrif edilmiş çekin ödenmesinden doğan hukuki sorumluluğu incelediğimiz bu çalışmada yapmış olduğumuz incelemelerden ve yer verdiğimiz tespitlerden bazı sonuçlara ulaşmış bulunmaktayız. Bu sonuçların kısaca şu şekilde sayılması mümkün gözükmektedir. Bir kere TTK m. 724 hükmü gereğince sahte veya tahrif edilmiş çekin ödenmesi sebebiyle bankanın hukuki sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluk kural olarak keşideciye karşı olup zarar görülmesi halinde hamilinde muhataba başvuruda bulunması ve bunu genel hükümler dahilinde yapması mümkün bulunmaktadır.

Muhatap bankanın keşideciye karşı sorumluluğu objektif sorumluluk niteliğinde olup TTK m. 724 hükmü emredici olmadığı için aksi kararlaştırılabilmektedir. Ancak bunun sınırını da BK m. 99/1 hükmü teşkil etmektedir.

Bankanın keşideciye karşı sorumluluğu için sahte veya tahrif edilmiş çekin bankaya ibraz edilmiş olması ve ödemenin gerçekleşmesi ile keşidecinin zarar görmüş olması gerekir. Burada bir netice sorumluluğu bulunup zararın oluşmaması halinde bakanın sorumluluğu oluşmayacaktır.

Sahte veya tahrif edilmiş olan çekin ödenmesi ile ortaya çıkan zararın oluşmasında keşidecinin kusurunun bulunması halinde keşideci müterafik kusuru oranında sorumlu olacak ve banka bu oranda olmak üzere sorumluluktan kurtulacaktır.

Ödemede bulunmuş ve sorumluluk altına girmiş olan banka bu durumdan dolayı içine düştüğü zararın tazmini için sahte veya tahrif edilmiş çeki tahsil eden kişiye karşı rücu hakkına sahip bulunmaktadır.



[1] Müge Tekil, Çekte Muhatap Bankanın Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 1997, s. 74.

[2] Tekil, 74. Aksi görüş için bkz. Gönen Eriş, Uygulamalı Çek Hukuku, Ankara 2003, s. 280(Kıs: Uygulama).

[3] YHGK, T. 07.12.1984, E. 1983, K. 1028 (Gönen Eriş, Uygulamalı Çek Hukuku, Ankara 1983, s. 149 vd.-Kıs: Çek).

[4] Seza Reisoğlu, Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, Ankara 2003, s. 362-363; Celal Göle, Çek Hukuku, Ankara 1989, s. 152; Tekil, s.75; Turgut Kalpsüz/Faruk Erem/Gürcan Çelebican, İktisadi ve Hukuki Yönden Çek, Ankara 1974, s. 139; Nurkut İnan, Çek Rizikolarından Doğan Sorumluluk, Ankara 1981, s. 116; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2004, s. 237.

[5] Tekil, s. 75.

[6] Hüseyin Ülgen/Mehmet Helvacı/Abuzer Kendigelen/Arslan Kaya, Kıymetli Evrak Hukuku, (Ders Kitabı), İstanbul 2004, s. 222.

[7] Reisoğlu, s. 359.

[8] Hasan Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 2001, s. 203. Öztan, s. 238-239.

[9] Reisoğlu, s. 362.

[10] Pulaşlı, s. 201; Ayrıca bkz. Eriş, Uygulama, s. 281.

[11] Tekil, s. 76. Ayrıca bkz. Öztan, s. 236; yazar, muhatap bankanın ödemede sahtelik veya tahrifatı kontrol yükümlülüğünü çek anlaşmasına dayandırmaktadır.

[12] Göle, s. 151; Kalpsüz/ Erem/ Çelebican, s. 138; İnan, s. 119.

[13] TTK m. 724 ile m. 712 arasındaki ilişki bir Yargıtay kararında şu şekilde ifade edilmiştir: TTK m. 713’ün karşıt kavramından, muhatabın keşidecinin imzalama yetkisinin bulunduğu sonucuna varılmaktadır (Y. 11. HD, T. 15.04.1982, E. 1270, K. 1728) (Eriş, Uygulama, s. 282). Yine bir diğer kararda: imza sahteliği ve tahrifatın ileri sürülmesine göre TTK m. 713’ün değil TTK m. 724’ün uygulanması gerekmektedir (Y. 11. HD, T. 30.06.1983, E. 2918, K. 3432) (Eriş, Uygulama, s. 282).

[14] Ülgen/ Helvacı/ Kendigelen/ Kaya, s. 221.

[15] İnan, s. 17; Hayri Domaniç, Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.IV, İstanbul 1990, s. 16.

[16] Tekil, s. 78; Domaniç, s. 458; Eriş, Çek, s. 160.

[17] Reisoğlu, s. 362; Aksi görüş için bkz. Göle, s. 149; İnan, s. 117; Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s. 221.

[18] Domaniç, s. 613.

[19] Tekil, s. 80; yazar, bu durumda, yetkili temsilcinin imza ettiği bir çekin bulunduğunu; temsil yetkisinin aşılmış olmasının bizatihi sahtelik için yeterli olmadığını; zira bu halde aldatmaya yönelik bir görünüm sağlama amacıyla hareket edilmediğini ve bu nedenle sahte çekin bulunmadığını savunmaktadır.

[20] Reisoğlu, s. 371.

[21] Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s. 221; Kalpsüz/Erem/Çelebican, s. 138; Tekil, s. 80; Göle, s. 149.

[22] Pulaşlı, s. 201.

[23] Göle, s. 149; İnan, s. 34; Tekil, s. 81.

[24] Ömer Teoman, Yaşayan Ticaret Hukuku, C.I, Hukuki Mütalâalar, Kitap I, 1989-1991, İstanbul 1992, s. 22.

[25] Eriş, Uygulama, s.280; Tekil, s. 82.

[26] İnan, s. 123.

[27] Tekil, s. 82; İnan, s. 123.

[28] İnan, s. 123.

[29] Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s. 221.

[30] Teoman, s. 22.

[31] İnan, s. 124; Tekil, s. 83.

[32] Y. 11. HD, T. 06.10.1977, E. 3444, K. 4050 (Eriş, Uygulama, s. 282).

[33] Tekil, s. 84; İnan, s. 133.

[34] Reisoğlu, s. 362; Tekil, s. 84.

[35] Y. 11. HD, T. 28.05.1979, E. 2576, K. 2828 (Reisoğlu, s. 362).

[36] Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s. 221.

[37] Y. 11. HD, T. 23.03.1989, E. 1988/4814, K. 1989/1859, YKD, Nisan 1990 s. 565 vd: “çeklerin tutarında yapılan değişikliğin iğfal kabiliyetini haiz olması, büyüteçle bakılsa bile fark edilemeyecek nitelik taşıması, davalı muhatap bankanın TTK m.724 hükmünden kaynaklanan kusursuz sorumluluğunu etkilemez”. Ayrıca bkz. Oğuz İmregün, Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 2003, s. 132.

[38] Eriş, Uygulama, s. 281.

[39] Kalpsüz/Erem/Çelebican, s. 140; İnan, s. 126; Tekil, s. 85.

[40] Pulaşlı, s. 202.

[41] Tekil, s. 85.

[42] Reisoğlu, s. 363 ve orada özellikle dip. 722. Ayrıca bkz. Eriş, Uygulama, s. 282.

[43] Reisoğlu, s. 364.

[44] Tekil, s. 85.

[45] İnan, s. 128.

[46] Tekil, s. 86.

[47] Y. 11. HD, T. 19.04.2001, E. 1590, K. 3376 (Reisoğlu, s. 364. dip. 723).

[48] Reisoğlu, s. 365.

[49] Y. 11. HD, T. 20.06.1996, E. 4149, K. 5123 (Eriş, Uygulama, s. 284).

[50] Reisoğlu, s. 364.

[51] Tekil, s. 89-90.

[52] Reisoğlu, s. 364.

[53] Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s. 222; Tekil, s. 91.

Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Sahte Veya Tahrif Edilmiş Çek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Bedrettin Yılmaz'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
12-10-2007 - 17:30
(6031 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 6 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 5 okuyucu (83%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (17%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
28775
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 6 saat 1 dakika 5 saniye önce.
* Ortalama Günde 4,77 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 66587, Kelime Sayısı : 5467, Boyut : 65,03 Kb.
* 3 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 8 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 696
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,55044103 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.