Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Markanın Hükümsüzlüğü

Yazan : Murat Nokay [Yazarla İletişim]
avukat

Makale Özeti
markanın hükümsüzlüğü konusunu ve bu konudaki yargıtay ictihatlarını bulabilirsiniz

I – Giriş


Hükümsüzlük, bir markanın o markadan doğan hakların sona erme hallerinden birisidir. Hükümsüzlük halleri, markanın tescili anında mevcut olan ve fakat dikkatten kaçan sebeplerdir. Bir markanın hükümsüzlüğü için mahkeme kararına ihtiyaç vardır.

Hükümsüzlük kavramı terkini de kapsamaktadır. Çünkü bu davanın amacı öngörülen sebepler ışığında markayı marka sicilinden terkin ettirmektir. Onun için markanın hükümsüzlüğü davası bir tespit davası olmayıp bir eda davasıdır. Bu dava sonucunda hem markanın hükümsüzlüğü tespit edilmekte hem de davada taraf olmamasına rağmen Türk Patent Enstitüsünden ilama istinaden markayı sicilden terkin ettirmesi istenmektedir. Hükümsüzlük davasının konusu tescilli markalardır. Tescil edilmemiş bir markanın hükümsüzlüğü dava edilemez. Ancak markanın tescili ihtimaline karşılık Marka KHK m. 53 teki iptal davası ile birlikte terditli olarak hükümsüzlük davası açılabilir.

Hükümsüzlük, sonuçta bir dava ile birlikte isteneceği için bu davada görevli ve yetkili mahkemeler nazarında görülmesi gereklidir. Hükümsüzlük davası, KHK mın 71. maddesi gereğince “yetkilendirilmiş mahkemede açılması gereklidir. Görevli mahkemede yine aynı maddede ihtisas maddeleri olarak belirlenmiştir.

Biz ödevimizde Markanın Hükümsüzlüğü konusunu kısaca inceledikten sonra hükümsüzlük davasında görevli ve yetkili mahkemeler ile birlikte hükümsüzlüğün etkilerini Yargıtay kararları ışığı altında inceleyeceğiz.

II- Markanın Hükümsüzlüğü

A- Genel Olarak

Markanın hükümsüzlüğü, Marka Kanun Hükmünde Kararnamesinde öngörülen sebeplerin varlığı halinde, mahkeme kararıyla markanın marka sicilinden silinmesidir. Bu dava hem kanun hem de özel menfaatlerin korunmasına hizmet eder.[1]Bu davanın açılma sebepleri Marka KHK sının 42. m. de düzenlenmiş olup bu hallerden olan yine Marka KHK sının 7. maddesinde mutlak red sebepleri ile kamunun 8. maddedeki nispi red sebepleri ile birlikte marka sahibinin veya işaret üzerinde hakkı bulunan kişinin menfaatlerini korumaya yöneliktir.

Markanın Hükümsüzlüğü davası TPE ye de terkin konusunda bir sorumluluk yüklediği için bir eda davasıdır. Bunun için davanın talep kısmına terkin talebinin de eklenmesi gerekecektir.

Bu davada aktif dava ehliyeti, zarar gören kişlere, cumhuriyet savcılarına ve ilgili resmi makamlara aittir. (Marka KHK m.43) Bu hüküm tahdidi değildir. Zarar gören kişi; zarara uğrayan veya uğrama tehlikesi altında bulunan, ya da söz konusu işareti kullanabilme olanağı haksız bir biçimde kısıtlanan yahut ksıtlanma tehlikesi altında olan herhangi bir gerçek veya tüzel kişisidir. Yani zarar; bri gerçek veya tüzel kişinin menfaatlerinin Marka KHK sının 7. ve 8. m. lerine göre tescili mümkün olmayanbirr işaretin kısmen veya tamamen bir şahsı tarafından kendi adına tescil ettirilmesi suretiyle zedelenmesi, bir markanın beş yılı aşan bir süreden beri kullanılmaması yoluyla o işaretin serbest kullanımının kısıtlanması veya serbest bir sözcüğün bir kişinin kullanımına verilmesidir.

Meslek oda ve birlikleri ve tüketicilerde, zarar gören konumuna girebildikleri için hükümsüzlük davasını açabilirler.

Marka KHK m. 42 de öngörülen bir hal hariç hükümsüzlük davası ile doğrudan doğruya ilgili herhangi bir hak düşürücü veya zamanaşımına uğratıcı süre öngörülmemiştir. Marka KHK m. 42 (1) a da öngörülen “tanınmış markalarla ilgili terkin davsının 5 yıl içinde açılması öngörülmüştür. Diğer haller için belirli bir süre söz konusu değildir.

Hükümsüzlük davası yalnızca marka sahibine karşı açılır. Lisans alana ve rehin alacaklısı aleyhine ikame edilemez.

Dava adili nitelikte olduğundan yetkili mahkeme Marka KHK sı m. 43 ve 71 e göre belirlenir.

B- Hükümsüzlük Halleri

Hükümsüzlük hallerinden ilki, “7. m de yer alan mutlak red sebepleridir. KHK m. 7 e göre tescili mümkün olmayan bir marka her nasılsa tescil edilmişse Marka KHK m 6 da ki korumadan yararlanamaması için mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilmesi gereklidir. Yine aynı bentte belirtilen tanınmış markalar ile ilgili hükümsüz davasının tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde açılması gerektiği, mutlak red sebeplerine bağlı kalınarak açılacak davanın süreye bağlı olmaması durumunu istisnasıdır. Bu bent ile açılacak davanın niteliği itibari ile marka sahibin kötü niyeti söz konusu ise yine herhangi bir süreye bağlı kalınmadan dava ikame edilebilir.

İkinci hal ise, Marka KHK m 8 de belirtilen nisbi red sebepleridir. Bu nedenle dava açılabilmesi için itiraz hakkının kullanılmış olması gerekmez. Hatta itiraz olunmuş, bu itiraz TPE tarafından reddedilmiş veya TPE nin bu kararına karşılık yapılan itiraz Yeniden İnceleme ve Değerleme Kurulunca reddedilmiş ya da kurulun red kararına karşı TPE ye yöneltilen dava kaybedilmiş olsa bile hükümsüzlük davası açılabilir.[2] Ayrıca aynı bentte, tescilini yenilemediği halde koruma süresinin bitiminden itibaren 2 yıl içerisinde markasını kullanamayan önceki hak sahibinin bu davayı açmaya yetkisi olmadığı belirtilmiştir.

Üçüncü hal ise c bendinde belirtilen 14. m. ye aykırılıktır. Bu bende göre markasını beş yıllık kesintisiz süre kullanmayan marka sahibine hükümsüzlük davası ikame edilebilir. Ancak, beş yılın dolması ile davanın açıldığı tarih arasında ciddi bir biçimde kullanılma söz konusu ise marka sahibine karşı hükümsüzlük davası açılamaz. Bununla birlikte, marka sahibi kendisine karşı dava yöneltileceğini düşünerek markasını kullanmaya başlamışsa “davanın açılmasından önceki üç ay” içerisinde gerçekleşen kullanmanın, işlevine uymadığı kabul edilmiştir. Bu durumu İspat yükü davacıdadır.

Bir diğer hükümsüzlük hali ise, d bendinde belirtilen “marka sahibinin davranışları sebebiyle, marka mal ve hizmetler için yaygın bir hal haline gelmişse” hükümsüzlük davası açılabilir. Bunun en güzel örnekleri “aspirin” ve “walkman” dir.

Beşinci hal ise hak sahibi ve yetkili kıldığı kişi tarafından kullanma sonucunda tescil edildiği mal ve hizmetlerin niteliği, kalitesi, üretim yeri ve coğrafi kaynağı konusunda halkta yanlış anlama ihtimalidir.

Altıncı hal, Marka KHK sı 59. m. ye aykırılıktır. Yani Garanti markası ve ortak marka, teknik yönetmeliğe aykırı olarak kullanılır ve mahkemenin verdiği süreye rağmen bu kullanım devam ederse, markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.

Bu hallerin yanı sıra 42. m. nin II. fıkrasında kısmi hükümsüzlükten bahsedilmiştir. Hükümsüzlük nedenleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal ve hizmete ilişin bulunuyorsa, yalnız o mal veya hizmet ile ilgili olarak kısmi hükümsüzlüğe karar verilebilir.

Maddenin III. Fıkrasında ise tescil tarihinden önce kullanılmış ve bu kullanım ile söz konusu mal ve hizmetler ile ilgili olarak ayırt edicilik kazanılmış ise bu maddenin (a), (c) ve (d) bentlerinde ki hükümsüzlük hallerinden yararlanılamayacağı belirtilmiştir.

3- Markanın Hükümsüzlüğü Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

A- Yetkili Mahkeme

Markanın hükümsüzlüğü davası bir adli dava olup, yetkili mahkeme 556 sayılı Marka KHK nin m. 63, 71 e göre belirlenecektir.[3]

Hükümsüzlük davasında yetkili mahkeme; Marka KHK nın m. 63/III de belirtilmiştir. Buna göre;

“ Üçüncü kişilerin tarafından marka başvurusu veya marka sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkemedir. Marka başvurusu veya marka sahibinin Türkiye de ikamet etmemesi halinde, ikinci fıkra hükmü uygulanır.”

Görüldüğü üzere KHK davalının ikametgah mahkemesini yetkili kılmıştır. Marka başvurusu veya marka sahibi Türkiye de ikamet etmemesi durumunda ikinci fıkraya atıf yapmıştır.[4]

Marka KHK sı m. 63/son da ise “Birden fazla mahkemenin yetkili olduğu durumda, yetkili mahkeme ilk davanın açıldığı mahkemedir.” Diyerek özel bir yetkilendirme yapılmıştır.

KHK 63 ile getirilen bu yetki kuralları doktrinde tartışmalıda olsa “kamu düzenine ilişkindir”, b u itibarla taraflar yetki sözleşmesi ile yetkili mahkemenin yetkisini kaldırarak başka bir mahkemeyi yetkili sayamazlar.[5] Bu konuda muhalif diğer görüşlere rağmen[6] Yargıtay yetkinin kesin yetki olduğunu belirten kararlar vermiştir.[7] Mahkeme yetkisizliğini dava kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar her zaman kendiliğinden gözetir. Davanın yetkisi mahkemede açılması durumunda yapılacak işlemler hakkında ise Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun ilgili maddeleri uygulanır.[8]

B- Görevli Mahkeme

Hükümsüzlük davalarına bakmakla görevli mahkeme ise Marka KHK sı m. 71 de belirtilmiştir. Bu maddeye göre;

“Bu kanun hükmünde kararnamede öngörülen davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Bu mahkemeler tek hakimli görev yaparlar. Asliye hukuk ve asliye ceza mahkemelerinden hangisinin ihtisas mahkemeleri olarak görevlendirileceğini ve bu mahkemelerin yargı çevresini, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.

Enstitünün bu kanun hükmünde kararnameye göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve enstitünün kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Enstitü aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerden Ankara İhtisas Mahkemeleridir. ”

İlgili maddenin ilk fıkrası görev itibari ile yetkili mahkemeyi belirlemektedir. Buna göre görev itibari ile yetkili mahkeme “ihtisas mahkemeleridir.” Aslında Ankara, İstanbul ve İzmir dışında yeni bir mahkemem kurulmamış, mevcut Asliye Ticaret ve Asliye Hukuk mahkemelerinden bazıları ihtisas mahkemeleri olarak görevlendirilmiştir.[9]

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, İstanbul ve Ankara da kurulup faaliyete geçirilen Fikri ve Sınai Haklar hukuk mahkemelerinin KHK dan kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine ve yargı çevrelerinin ise kuruldukları yer mülki hudutları olarak tespit edilmesine karar vermiştir. Fikri ve sınai Haklar hukuk mahkemelerinin kurulmadığı yerlerde böyle davalar, müstakil Ticaret mahkemesince, birden fazla ticaret mahkemesinin bulunduğu yerlerde eşit olarak tevzi sureti ile, ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemeleri eli ile, birden fazla asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde 1 asliye hukuk mahkemesini olduğu yerlerde ise 3 sayılı hukuk mahkemesince görülecektir.

Marka KHK sının 71. m nin son fıkrasına göre, KHK uyarınca verdiği kararlar ile TPE ye karşı bu kararlardan zarar gören üçüncü kişiler de dahil olmak üzere açılacak davalarda görev ve yer itibari ile yetkili mahkeme Ankara İhtisas mahkemeleridir. Hükümsüzlük hallerinden olan ve Marka KHK sı m. 8 de belirtilen nispi red sebeplerine ilişkin TPE ye itirazda bulunmuş üçüncü kişi davasını hem TPE yi hem de marka sahibini davalı göstererek Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde açması gerekir. TPE bir idari kuruluş vasfında olmasına rağmen bu KHK dolayısı ile ortaya çıkan ilişkilerin özel hukuk kaynaklı olmasından bahisle idare mahkemelerinde dava açılmasının uygun olmadığı sonucuna varmıştır.[10]-[11]

Bu madde uyarınca tayin olunan mahkemenin görevi, kamu düzenine ilişkindir. HMUK m. 7 de belirtildiği üzere, mahkeme davanın her aşamasında karar kesinleşinceye kadar tarafların itirazı olsun olması görevli olup olmadığını resen inceler.[12] Taraflar aralarında anlaşarak görevli mahkemeyi değiştiremezler. Mahkemenin vereceği görevsizlik kararı üzerine, yapılacak işlemler hakkında HMUK un ilgili hükümleri uygulanır.

4- HÜKÜMSÜZLÜK KARARININ ETKİLERİ (m 44)

Markanın hükümsüzlüğüne ilişkin mahkeme kararının sonuçları geriye etkili olup, marka tescil edildiği tarihten itibaren geçersi sayılır.(Marka KHK m.44)

Geriye etkili olma kuralının katı bir tarzda uygulanmasının adil olmayan sonuçları olabileceği düşüncesi ile hareket eden Marka KHK sı bazı istisnalara yer vermiştir. Bunlar;

a- m.44/II; marka hükümsüz sayılmasından önce bir markaya tecavüz sebebi ile hukuken kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar hükümsüzlük kararından etkilenmez. Burada tecavüzde bulunulan marka ile kastedilen hükümsüz sayılan markadır. Örneğin B aleyhine A markasını taklit ettiği iddiası ile dava açılmış ve B maddi ve manevi tazminata mahkum edilmişse, A markasının hükümsüzlüğüne karar verilmişse B aleyhine verilmiş karar geçersiz sayılmaz.[13]


b- Hükümsüzlük kararından önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler de hükümsüzlük kararından etkilenmez Devir, lisans, frenchising, teminat bu sözleşmeler örnek gösterilebilir. İstisnanın uygulanabilmesi için sözleşmenin yapılmış olması yeterli değildir, uygulanmış olması da gerekir.

Uygulama ile kastedilen, tasarruf işleminin gerçekleşmesi ve buna dayanılarak markanın fiilen kullanılmasına başlanmış veya buna ilişkin hazırlıkların yapılmış olmasıdır.[14] Bu sebeple vaad veya borçlanma aşamasında kalan sözleşmeler hükümsüzlük kararından etkilenir. Ayrıca belirtmek gerekir ki kanuna uygun olmayan sözleşmelerde hükümsüzlük kararından etkilenir.

Hükümsüzlük kararından sonra uygulaması devam edecek olan sözleşmeler açısından durum farklıdır. Örneğin, hakkında hükümsüzlük kararı verilen marka ile ilgili bir lisans sözleşmesi yapılmış ve sözleşmenin hükümleri, hükümsüzlük kararının verilmesinden sonraki dönemi de kapsıyorsa hükümsüzlük kararının verilmesi ile bunlar sona erer.[15]Ancak hal ve şartlara göre, haklı sebeplerle hakkaniyet düşüncesi ile sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesi istenebilir.

Marka hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar, hem marka sahibi hem de onun hukuki haleflerine karşı hüküm ifade eder. Bu kişilerin marka üzerinde ki hakkının hükümsüzlük davası açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra doğmasının bir önemi yoktur.

Hükümsüzlük sebebi, markanın tescil edildiği mal ve hizmetlerin sadece bir kısmını ilgilendiriyorsa, hükümsüzlük kararı sadece o kısımla ilgili olarak verilir ve etki doğurur.(42/I-d) Örneğin bir marka gıda ürünleri ve turizm hizmetleri ile tscil edilmiş ve hükümsüzlük gıda ürünleri hakkında verilmiş ise, turizm ürünleri hakkında bir sorun doğmamaktadır.[16]

Hükümsüzlük kararının kesinleşmesinden sonra, marka kaydı TPE tarafından sicilden terkin edilir. Hükümsüzlük kararının ilan edilip edilmeyeceğine ilişkin bir düzenleme olmadığından sona ermeyi düzenleyen maddelerin kıyasen uygulanması ile karar bülten de yayımlanması gerekir.[17]

5- SONUÇ

Markanın Hükümsüzlüğü davasında görevli ve yetkili mahkemeleri belirlerken, 556 sayılı Marka KHK sı, marka sahibinin hakkını koruyucu bir düzenleme içerisinde davanın haksız yere açılabileceğini düşünerek yetkili mahkeme olarak davalının ikametgahını görevli mahkeme olarak da bu konuda ihtisas mahkemeleri olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesini işaret etmiştir. Bazı özel düzenlemeler dışında hükümsüzlük halleri belli olduğundan ve bunlar markanın tescili anında mevcut olan haller olduğundan bu yola başvurmuş, bir ihtimal dikkatten kaçması olasılığına ilişkin hükümsüzlük davasına imkan tanımıştır.

Hükümsüzlük kararının etkilerinde ise en önemli sonucun, kararın geçmişe etkili olmasını gösterebiliriz. Alman Markalar Kanunu Uygulamasında hükümsüzlük kararının tescil tarihinden itibaren geçerli olması gerektiği belirtilmiştir. Zira, Hükümsüzlük halleri, markanın tescili anında mevcut olan ve fakat dikkatten kaçan sebeplerdir. Bu nedenle, daha sonra ortaya çıkan bir sebep dolayısı ile marka hakkının sona erdirilmesi halinde hükümsüzlük kararını tescil tarihine kadar geçmişe etkili kılmak hakkaniyete aykırıdır.
KONU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1525

K. 2003/7164

T. 30.6.2003

• MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNÜN İSTEMİNDE YETKİLİ MAHKEME ( Üçüncü Kişilere Açılacak Hukuk Davası - Davacının İkameti Veya Haksız Fiilin Yapıldığı Yer Mahkemesi )

• MARKA HAKKINA TECAVÜZ ( Haksız Olarak Verilen Marka Tescil Belgesinin Hükümsüzlüğünün İstenmesi - Davacının İkameti Veya Haksız Fiilin Yapıldığı Yer Mahkemesinin Yetkili Olduğu )

• YETKİ ( Haksız Markanın Hükümsüzlüğünün İstenmesi - Davacının İkameti Veya Haksız Fiilin Yapıldığı Yer Mahkemesinin Yetkili Olduğu )

KHK-556/m.63

ÖZET : Davacı, davalı eyleminin kendisine ait marka hakkına tecavüz teşkil ettiği iddiasıyla bu davayı açtığına göre, davacının iddiası kapsamına göre yetkili mahkeme belirlenmelidir. Marka sahibi tarafından üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının ikametgahının olduğu veya suçun işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkemedir. Birden fazla mahkemenin yetkili olduğu durumda ilk davanın açıldığı mahkemenin yetkili olduğu belirtilmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İzmir Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 05.07.2002 tarih ve 2002/135-2002/618 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, fırça imalatı, satış ve dağıtımı ile uğraşan müvekkilinin Pony isim ve at logosunun tescili için TPE'ye 2.2.2001 tarihinde davalıdan önce başvurduğunu, davalının aynı alanda aynı ürün için Pony markasına ilişkin olarak 20.02.2001'de marka tescil belgesi aldığını ve markanın piyasaya ilk olarak müvekkili tarafından sürüldüğü ve müvekkilinin tescil başvurusu daha önceki tarihli olduğu halde, davalı adına verilen marka tescil belgesinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davaya müvekkilinin ikametgahı olan Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bakılması gerektiğini savunarak, davanın yetki yönünden ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, 556 sayılı KHK.nun 63/3.maddesine göre yetkili mahkemenin davalının ikametgahı mahkemesi olduğu, dava dilekçesinde davalının adresinin Torbalı olarak gösterilip, dava dilekçesinin bu adreste davalıya tebliğ edildiği gerekçesi ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın Torbalı Ticaret ( Asliye Hukuk ) Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı tarafından meşhur ve maruf hale getirildiği ve marka tescil başvurusu daha önceki tarihli olduğu halde, davalı adına tescil edildiği ileri sürülen markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Davacı, davalı eyleminin kendisine ait marka hakkına tecavüz teşkil ettiği iddiasıyla bu davayı açtığına göre, davacının iddiası kapsamına göre yetkili mahkeme belirlenmelidir. Başka bir deyişle, yetkili mahkeme 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 63/1.maddesine göre belirlenmelidir. Anılan hükümde marka sahibi tarafından üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkemenin davacının ikametgahının olduğu veya suçun işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkeme olduğu belirtilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise, birden fazla mahkemenin yetkili olduğu durumda ilk davanın açıldığı mahkemenin yetkili olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu olayda ise, davacı kendi marka hakkına dayanarak kendi ikametgahının bulunduğu yerde bu davayı açtığına göre, mahkemece davalı tarafın yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davayı yetki yönünden reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30.06.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
oybirliğiyle karar verildi.
T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/8828

K. 2002/219

T. 17.1.2002

• HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ ( Markaya Vaki Tecavüz Nedeniyle )

• MARKAYA VAKİ TECAVÜZ ( Davacının Uzun Zamandır Kullandığı ve Dünyada Tanınır Hale Getirdiği Markasının Başkaları Tarafından Kullanılması )

• TANINMIŞ MARKA ( Davacının Uzun Zamandır Kullandığı ve Dünyada Tanınır Hale Getirdiği Markasının Başkaları Tarafından Kullanılmasının Haksız Rekabet Sonucunu Doğurması )

KHK-556/m.7/1-b-i,63,42

6762/m.56,57

ÖZET : Davacı Daily News markasını 1961 yılından beri kullanıp Türkiye ve Dünyada tanınır hale getirmiştir. Taraflara ait markanın vurgu unsuru aynı olup, davalı eylemi davacı markasının tanınmışlığından istifadeye yöneliktir. Bu itibarla, hükümsüzlük ile ilgili iddia yerindedir. Davalı-karşılık davacı markasının tescilli olduğundan haksız rekabet iddiasının geçmişe yönelik dinlenemeyeceğini, karşılık davanın ise, asıl dava nitecesine bağlı olduğundan tefriki ve asıl dava sonucunun beklenmesi gerektiği sonucuna varılarak, asıl davanın kısmen kabulüne, davalı-karşılık davacıya ait Daily News markasının hükümsüzlüğüne, karşılık davanın tefrikine dair verilen karar doğrudur.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 5.Ticaret Mahkemesince verilen 3.5.2001 tarih ve 2000/535-2001/369 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davalı ve muk davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 15.1.2002 günde davacı ve muk davalı avukatı Mehmet Atuğ ile davalı ve muk davacı avukatı Gökçe Kılıç gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun Kara tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, Daily News markasının 1961 yılından beri müvekkili tarafından kullanıldığını, yayıncılık faaliyeti ile bu markanın Türkiye ve Dünyada tanıtıldığını, bunun yanısıra, eğlence ve turizm hizmetleri ile, cafe, bar, lokanta, otel, motel vb. hizmetleri de kapsayan marka tescil başvurusunun 5.7.1996 tarihinde yapıldığını, bu başvurudan sonra ve 28.2.1997 tarihinde davalı tarafından aynı marka için yapılan yiyecek-İçecek hizmetlerini kapsayan tescil başvurusunun TPE. Tarafından ret edildiğini, ancak, davalının itirazı ile davalı başvurusunun tescile bağlandığını, kendi başvurularının ise, eğlence, turizm hizmetleri, cafe, bar, lokanta, kafeterya, otel, motel, kamping, mokamp ve tatil köyü hizmetleri çıkarılmak suretiyle tescil edildiğini, davalı adına yapılan tescilin 556 sayılı KHK.nin 7/1-b-i bentlerine aykırılık teşkil ettiğini ve 42/1-a bendi uyarınca hükümsüz olduğunu, ayrıca bu durumun TTK.nun 56 ve 57 maddeleri gereğince haksız rekabet olduğunu ileri sürerek, davalı adına tescil edilen markanın sicilden terkinine, haksız rekabetin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahı itibariyle İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının yiyecek-içecek alanında faaliyeti olmadığını, oysa, müvekkilinin 1995 yılından beri bar, cafe, lokanta işletmeciliği alanında Daily News-Restaurant markasını kullanarak ayırtedici nitelik kazandırdığını, marka ve logoların bir bütün olarak değerlendirildiğinde iltibas bulunmadığını, 5 yıl geçtikten sonra dava açılmasının hakkın kötüye kullanımı olduğunu, davacının kendi faaliyet alanı dışında ve yiyecek-içecek hizmetlerinde müvekkili markasını kullanmasının haksız rekabet olduğunu belirterek, asıl davanın reddine, karşılık davada da, davacı-karşı davalının haksız rekabetinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran, 556 sayılı KHK.nin 63.maddesi gereğince yetki ve 42.maddesi uyarınca da zamanaşımı savunmasının yerinde olmadığı, davacının Daily News markasını 1961 yılından beri kullanıp Türkiye ve Dünyada tanınır hale getirdiği, taraflara ait markanın vurgu unsurunun aynı olup, davalı eyleminin davacı markasının tanınmışlığından istifadeye yönelik olduğu, bu itibarla, hükümsüzlük ile ilgili iddianın yerinde olduğu, davalı-karşılık davacı markasının tescilli olduğundan haksız rekabet iddiasının geçmişe yönelik dinlenemeyeceğini, karşılık davanın ise, asıl dava nitecesine bağlı olduğundan tefriki ve asıl dava sonucunun beklenmesi gerektiği sonucuna varılarak, asıl davanın kısmen kabulüne, davalı-karşılık davacıya ait Daily News markasının hükümsüzlüğüne, karşılık davanın tefrikine karar verilmiştir.
Karar, davalı-karşılık davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve her ne kadar davalı tarafından açılan karşılık davanın bu dava ile irtibatı değerlendirilmek, birlikte çözümlenmesi usul ekonomisi bakımından gerekiyor ve tefrik karar isabetsiz ise de, yapılan bu usuli yanlışlık, mahkemenin kabulü bakımından sonuca etkili olmadığından temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın ONANMASINA, duruşmada vekil ile temsil olunan davacı yararına taktir edilen 250.000.000 lira vekillik ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, aşağıda yazılı bakiye 6.680.000.000 lira temyiz ilam harcın temyiz edenden alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.1.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ
E.2000/5697
K. 2000/6699
T. 12.9.200
• YETKİLİ MAHKEME ( Marka Sahibine Aleyhine Üçüncü Kişiler Tarafından Açılacak Davalarda-Marka Tescil Talebinin Tescilli Benzer Marka Nedeniyle Reddi)
• MARKA TESCİL TALEBİNİN TESCİLLİ BENZER MARKA BULUNMASI NEDENİYLE REDDİ ( Talebi Reddedilen Kişinin Marka Sahibine Karşı Açacağı Davada Yetkili Mahkeme)

• ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN MARKA SAHİBİNE KARŞI AÇTIĞI DAVALAR ( Yetkili Mahkeme-Marka Tescil Talebi Tescilli Benzer Marka Nedeniyle Reddedilen Kişinin Açacağı Dava)

6762/m.52,57/5

KHK-556/m.52,63
ÖZET:Markasına tecavüz edildiğini öne süren davacı bu davayı, "marka sahibi" sıfatıyla değil, marka tescil başvurusu, davalının önceden tescilli benzer markasının varlığı nedeniyle reddedilen "üçüncü kişi" sıfatıyla açmıştır. 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK.nin 63/3. maddesine göre, üçüncü kişiler tarafından, marka sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın ( istanbul Dördüncü Asliye Ticaret Mahkemesi)nce görülerek verilen 2.2.2000 tarih ve 1997/768-2000/30 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, 18.1.1995 tarihinde kurulan ve tescilsiz "Antre Line" markası altında dokuma, deri, kürk, süet konfeksiyon maddesi üretimi yapan müvekkilinin marka tescil başvurusunun ayakkabı ve çanta ürünleri dışındaki ürünler için davalının 1.7.1996 tarihli "Antre" markasının tescilli oluşu nedeniyle reddedildiğini, 2.4.1996 tarihinde kurulan davalı şirketin ünvanındaki "Antre" sözcüğünün müvekkilinin ünvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, ayrıca müvekkilinin davalıdan önce kullanıp piyasaya tanıttığı markasının tescilinin de yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, davalının ünvanındaki "Antre" sözcüğünün çıkartılarak silinmesini ve markasının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu, tarafların ünvanlarındaki ortak "Antre" sözcüğüne farklı ekler getirildiğinden iltibas bulunmadığını, müvekkilinin önceki tescilinin üstün ve öncelikli hak kazandırdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, sunulan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak, ticaret unvanını kullanma hakkının TTK.nun 52. maddesi uyarınca münhasıran sahibine ait olduğu, davacıdan sonra kurulan davalının ünvanında "Antre" sözcüğünün yer almasının aynı Yasanın 57/5 maddesine göre haksız rekabet oluşturduğu, davacının daha önce "Antre Line" markasını kullanıp tanıtarak hak elde etmesi nedeniyle davalı markasının 556 sayılı KHK.nin 52. maddesi gereğince hükümsüz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin yetki konusunu düzenleyen 63. maddesinin 3. fıkrası hükmüyle üçüncü kişiler tarafından marka sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi olduğu öngörülmüştür. Mahkemece, davalının süresindeki yetki itirazı hakkında 11.12.1997 tarihli oturumdaki ara kararı ile marka sahiplerince kendi ikametgahları mahkemesinde dava açma olanağı tanıyan aynı maddenin ilk fıkrası gerekçe gösterilerek davacının ikametgahı mahkemesinde açılan eldeki davada yetki ilk itirazının yerinde olmadığına karar verilmiştir. Oysa, davacı bu davayı marka sahibi sıfatıyla değil, marka tescil başvurusu davalının önceden tescilli benzer markasının varlığı nedeniyle reddedilen üçüncü kişi sıfatıyla açmıştır. Bir an için davacının ayakkabı ve çanta emtiaları ile ilgili olarak "Antre Line" markasının sahibi olarak bu davayı açtığı düşünülebilirse de, anılan emtialar yönünden bir uyuşmazlık bulunmaması, davacının bu emtialar dışında kalan emtialar için yaptığı başvurunun reddedilmesi nedeniyle davalı markasının terkinini istemesinden dolayı marka sahibi değil üçüncü kişi sıfatı taşıdığının kabulü zorunludur. Bu durumda, davalı tarafın yerinde olan yetki itirazının kabulü gerekirken, itirazın reddiyle uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi isabetsiz bulunduğundan, kararın öncelikle bu yönden bozulması icap etmiştir.
2- Bozma içeriğine göre, davalı vekilinin esasa ilişen diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına ( BOZULMASINA), diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmemesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.9.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








KAYNAKÇA :
  • KARAHAN, SAMİ, MARKA HUKUKUNDA HÜKÜMSÜZLÜK DAVALARI, MİMOZA YAYINLARI, KONYA-2003
  • KARAN, HAKAN, KILIÇ, MEHMET, MARKALARIN KORUNMASI 556 SAYILI KHK ŞERHİ VE İLGİLİ MEVZUAT, ANKARA 2004
  • KAZANCI HUKUK OTOMASYON PROĞRAMI
  • NOYAN, ERDAL, MARKA HUKUKU, 2. BASI, ADİL YAYINEVİ, NAKARA 2004
  • TEKİNALP, ÜNAL, FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU, 2. BASI, BETA YAYINLARI, İSTANBUL 2002
[1] Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul 1999

[2] KARAN, Hakan, KILIÇ, Mehmet, Markaların Korunması 556 Sayılı KHK Şerhi ve İlgili Mevzuat, Turhan Kitabevi, Ankara 2004, s. 383

[3] Karahan, Sami, Marka Hukukunda Hükümsüzlük Davaları, Mimoza Yayınları, s. 149

[4] M. 63/II “ Davacının Türkiye de ikamet etmemesi halinde yetkili mahkeme, sicilde kayıtlı vekilin iş yerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmiş ise, enstitünün merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir.”

[5] KARAN, Hakan, KILIÇ, Mehmet, s. 508

[6] ARKAN, Sabih, Marka Hukuku, C.II, Ankara, s.260

[7] 11. Hukuk Dairesi 12.09.2000, 2000/5697E. , 2000/6669K.

[8] KARAN, Hakan, KILIÇ, Mehmet, s. 508

[9] Noyan, Erdal, Marka Hukuku, 2. Bası, Adil Yayınevi, Ankara-2004, s. 199

[10] KARAN, Hakan, KILIÇ, Mehmet, s. 539

[11] 11. Hukuk Dairesi 15.12.2003, 2003 4848E. , 2003/11862K.( Bu karar 5194 sayılı Kanun ile KHK nın 71/II de değişiklik yapılmadan önce verildiğine dikkat ediniz.)


[12] 11.HD.08.03.2002, 2001/9879E. , 2002/2077K.

[13] Tekinalp, Ünal, s. 448

[14] Tekinalp, Ünal, s.448

[15] Karahan, Sami, s. 152

[16] Karahan, Sami, s. 153

[17] Karahan, Sami, s. 154
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Markanın Hükümsüzlüğü" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Murat Nokay'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
04-04-2006 - 18:20
(6595 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 8 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 8 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
26755
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 17 dakika 51 saniye önce.
* Ortalama Günde 4,06 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 51307, Kelime Sayısı : 4524, Boyut : 50,10 Kb.
* 9 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 11 kez indirildi.
* 16 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 258
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,20877600 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.