Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Sayıştay Yargısına Genel Bakış

Yazan : Turgut Aşcı [Yazarla İletişim]
Sayıştay Uzman Denetçisi

Makale Özeti
Sayıştay'ın 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun yürürlüğünden sonra yargı faaliyetleri

6085 sayılı Sayıştay Kanunu ile sayman hesabı yargılamasından vazgeçilerek, onun yerine kamu zararı yargılaması getirilmiştir. Yargılama sistemi kamu zararlarının yargılanması anlayışına uygun olarak baştan sona yeniden düzenlenmiştir. Her yeni düzenlemenin uygulamasında olduğu gibi, yeni sistemin uygulamasında da bir takım –kurum içi- tepkilerle karşılaşılmıştır. Bu tepkiler uygulamanın başında doğal sayılsa da, zaman içerisinde bu tepkilerin yerini doğruların alması gerekirdi. 6085 sayılı Kanun’un yürürlüğünün üzerinden nerdeyse beş yıl gibi bir süre geçti. Bu süre zarfında eski mevzuatın etkisinden bir türlü kurtulmak mümkün olmadı. Yeni sistemin ikincil mevzuatı eski mevzuatın mantığı ile hatta bir takım kurallar aynen alınarak yapıldı. Daha açıkçası bir iki ayrıntının dışında sadece eski mevzuatın adı ve yürürlüğü yenilenmiş oldu. Uygulaya gelince; uygulamalar sayman hesabının yargılamasında olduğu gibi desek tam anlamıyla ona benzemiyor, kamu zararı yargılaması desek hele ona hiç benzemiyor, mevzuata rağmen farklı bir uygulama (tabir caiz ise üçüncü bir sistem-karma sistem) ortaya çıktı. Şöyle ki;

• Mülga mevzuata göre (sayman hesaplarının yargılanmasında) yargılamaya esas raporlar tüm hesap ve işlemler için düzenleniyor ve buna bağlı olarak da tüm hesap ve işlemler bir arada yargılanarak tek bir ilâma bağlanıyordu. Kamu zararı yargılamasında böyle bir zorunluk yok. Her bir kamu zararı diğerinden ayrı bir yargılama konusudur. Böyle olunca hem yargılamaya esas raporların hem de ilâmların müstakil olarak düzenlenme gereği var. Uygulamada, birden fazla kamu zararı maddeler halinde tek bir rapor bünyesinde toplanıyor ve yargılama sonucunda maddeler halinde tek bir ilâm düzenlenmekle birlikte tebligat aşamasında sorumlular itibariyle ilâm parçalanarak tebligata gönderiliyor.

• Sayıştay Dairelerinin Çalışma Usul ve Esaslarına ekli “Sayıştay İlâmı” formatının altında yer alan ilâmın düzenlenmesine ilişkin açıklamaların (1) numaralı cümlesinde “ Yargılamaya esas raporda yer alan her maddeye ilâmda yer verilir.” Denilmiş olduğu için yargılamalar sonucunda verilmiş olan kararların idari- yargısal nitelikte olup olmadıklarına bakılmaksızın verilen kararların tamamı için ilâm düzenleniyor. En başta ilâmlar, yargılamaya esas raporlar esas alınarak değil, yargılama tutanakları esas alınarak düzenlenir. En önemlisi, usule ilişkin olan bu hususa 6085 sayılı Kanunda yer verilmemiştir. Anayasamızın 142 inci maddesine göre yargılama usulü ile ilgili hususların kanunla düzenlenme zorunluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla yasal dayanağı bulunmadığı için ölü doğmuş (mutlak butlanla malûl) olan söz konusu dip not uyarınca düzenlenen ilâmlar hukuken sakat düzenlenmiş olmaktadır.

• Geçmişte sayman hesaplarının yargılanmasında hesabın dönemi ve sorumluların (saymanların) yönetim dönemleri yargılamaların olmazsa olmazıydı. Çünkü sorumluların bir hesap dönemi (mali yıl) içindeki ilişikli ilişiksiz hesap ve işlemlerinin tümü yargılamaların konusunu teşkil ediyordu. Kamu zararı yargılanmasında ise yargılamaların konusunu kamu zararının doğmasına neden olan hesap ve işlemlerdir. Diğer deyişle yargılamalar kamu zararını oluşturan hesap ve işlemlerle sınırlandırılmıştır. Böyle olunca hesap dönemi ve denetim döneminin yargılamalar için bir anlamı bulunmamaktadır. Kamu zararı yargılamalarında asıl olan tahsilât zaman aşımıdır. Tahsilât zaman aşımı içerisinde kalmak kaydıyla kamu zararının tamamı –hesap yılına bakılmaksızın- aynı yargılamanın konusu yapılabilecektir. Her ne kadar 6085 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde, yargılamaya esas raporların mali yılsonu itibariyle düzenlenmesi gerektiği ve Sayıştay Dairelerinin Çalışma Usul ve Esaslarının 13 üncü maddesinde de, yargılamaya esas raporların dairelere intikalinden itibaren en geç altı ay içerisinde karara bağlanarak tutanak ve ilamlarının düzenlenmesi gerektiği ifade edilmiş ise de; bu kurallar ile kamu zararlarının bir an önce yargılanarak hükme bağlanması amaçlanmıştır. Bu kurallardan yargılamaya esas raporların da belli bir dönem esas alınarak düzenleneceği anlamı çıkmamaktadır.

• 1050 sayılı Kanuna göre sorumluluk tayininde objektif sorumluluk asıl iken, 5018 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme ile kusurlu sorumluluk esası benimsemiştir. Yapılan yeni düzenlemeye göre kamu görevlilerinin kamu zararlarından sorumlu tutulmalarında kamu zararını oluşturan iş ve işlemleri yapma yetkilerinin bulunduğunun aranması yanında kişisel kusurlarının da bulunup bulunmadığının aranması gerekmektedir. Ancak, kamu zararından sorumlu tutmak için sadece kusurlu bulmak da yetmemekte, ayrıca mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemlerin mevcut olması, mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemlerin kamu zararı oluşturması ve kamu zararının, belirlenen kamu görevlisinin mevzuata aykırı karar, işlem ve eylemlerinden kaynaklandığının (sebep-sonuç ilişkisinin) tespit edilmesi gerekmektedir. Uygulamada sorumlu ve sorumluluk belirlenmesinde kusurun hemen hemen hiç aranmadığı, kamu zararının da çoğu zaman fazla-yersiz ödeme gibi değerlendirildiği görülmektedir. Kusura dayalı sorumluluk ve kamu zararı hem denetçi sorgusunun hem de yargısal kararlarımızın omurgasını teşkil eder. Bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan düzenlenen sorguların ve alınan kararların çoğu zaman itiraza konu olacağı açıktır.

• 832 sayılı Kanunun yürürlüğünde, hesap ve işlemlerin yargılanması sonucunda yersiz/ fazla ödemelerin sorumlularına ödettirilmesine (tazminine) ya da sorumluluklara yüklenecek bir borç bulunmadığına (Osmanlıca; beraetine) karar verilmekteydi. (832/Mad.61)

6085 sayılı Kanunun “Hüküm ve tutanaklar” başlıklı 50. Maddesinde, kamu zararına neden olan hesap ve işlemlerin Daireler tarafından yargılanması sonucunda verilebilecekleri kararlar;
1-Hesap ve işlemlerin yasal düzenlemelere uygunluğu,
2-Kamu zararlarının sorumlularından tazmini,
3-Gerekli görülen hususların ilgili mercilere bildirilmesi,
4- Yargılamaya konu hesap ve işlemlerden gerekli görülenlerin hüküm dışı bırakılması,
Olarak belirlenmiştir.

Bunlardan tazmin kararı hariç diğerleri idari nitelikli kararlardır. Madde hükmünde tazmin kararının karşıtı olan beraet (Arapça; beraat) kararından söz edilmemiştir. Her ne kadar hesap ve işlemlerin yasal düzenlemelere uygunluğuna karar verileceği ifade edilmiş ise de; hesap ve işlemler ile ilgili olan bu tür kararlardan sorumluların beraat ettikleri sonucunu çıkarmak mümkün olamamaktadır.

• Hüküm dışı kararı hüküm niteliğinde bir karar olmayıp, esasında yargılamanın ertelenmesi anlamında bir ara karardır. Hüküm dışı kararı ile yargılanmaları ertelenen hesap ve işlemler, beraet hükmü verilecek ilişiksiz hesap ve işlemlerin dışına alınmaktadır. Böyle yapılmaz ise yargılanmaları ertelenen hesap ve işlemler de ilişiksiz bulunan hesap ve işlemler (tazmin hükmü verilenler dışında kalanlar) için verilen beraet hükmüne dâhil edilmiş olur. Bu haliyle hüküm dışı kararı sayman hesabı yargılamasına has bir kavram ve uygulamadır. Hüküm niteliğinde olmadıkları için hüküm dışı kararlarına, ilâmlarda, ilâm maddesi olarak değil, “Hüküm dışı kaydı” başlığı altında karar özeti şeklinde yer verilirdi. Uygulamada 6085 sayılı Kanunun son fıkrası hükmü uyarınca hüküm dışı kararlarının verildiği ve düzenlenen ilâmlarda hüküm dışı ile ilgili olarak normal ilâm maddesi yapıldığı görülmektedir. Geçmişte kullanılan hüküm dışı kavramı ile kamu zararı yargılamasında kullanılan hüküm dışı kavramı birbiri ile örtüşmemektedir. Dolaysıyla 6085 sayılı Kanunun 50 inci maddesinin son fıkrası uyarınca verilen hüküm dışı kararlarının 832 sayılı Kanunun 61 inci maddesi uyarınca verilen hüküm dışı kararları gibi uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Bu haliyle sadece ara karar niteliğinde olan bu kararların, uygulama ile ilgili olarak 6085 sayılı Kanunda bir düzenleme olmaması nedeniyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğine göre yerine getirilmesi gerekir.

Özet olarak; Sayıştay’ın, kamu zararlarını, yürürlüğü sona eren 832 sayılı Kanunun uygulanması sırasında kazanmış olduğu (eski) alışkanlıklarına göre yargıladığı görülmektedir. Oysa Sayıştay’ın yürürlükteki mevzuatı mevcut uygulamanın değiştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Turgut AŞCI
Sayıştay Uzman Denetçisi
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Sayıştay Yargısına Genel Bakış" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Turgut Aşcı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
19-04-2016 - 10:13
(2922 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
2418
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 8 saat 59 dakika 17 saniye önce.
* Ortalama Günde 0,83 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 8266, Kelime Sayısı : 1053, Boyut : 8,07 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* 1 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1901
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03646588 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.