Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Soybağının Reddi Davası İle İlgili Bilinmesi Gerekenler

Yazan : Burçin Özenli Çabuk [Yazarla İletişim]
Av.

Yazarın Notu
Bu makale www.ozenlicabuk.av.tr internet sitesinde yayınlanmıştır.

SOYBAĞININ REDDİ DAVASI İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER

Bu makalemde, soybağının reddi davası hakkında bilinmesi gerekenleri genel olarak kaleme aldım. "Hangi durumda soybağının reddi davası açılabilir? Davayı kimler açabilir? Dava kime karşı açılır? Dava nerede ve hangi mahkemede açılır? Davanın açılması için belli bir süre var mıdır? İspat unsurları nelerdir? Soybağının reddi kararının sonuçları nelerdir?" sorularını kanun, doktrin ve Yargıtay içtihatları ışığında cevaplamaya çalıştım.

SOYBAĞININ / NESEBİN REDDİ NE DEMEKTİR? HANGİ DURUMLARDA SOYBAĞININ REDDİ DAVASI AÇILIR?

Soybağının reddi davası baba ile çocuk arasında mevcut olan soy ilişkisini ortadan kaldırmaya yönelik yenilik doğurucu bir davadır. Türk Medeni Kanununa göre evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden itibaren üç yüz gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır ve çocuk kocanın nüfusuna kayıt edilir. Çocuk ile baba arasında gerçek anlamda soybağı yoksa aradaki bu ilişki soybağının reddi davası açılması ile ortadan kaldırılır.

SOYBAĞININ REDDİ DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

Kanun koyucu soybağının reddi davası ile kocanın menfaatlerini gözetmeyi ve çocuğun çıkarlarını korumayı amaçlamıştır. Bu nedenle dava hakkı öncelikle koca ve çocuğa tanınmıştır. Çocuk, kocanın dava hakkından bağımsız olarak soybağının reddi davası açma hakkına sahiptir. Kocanın açık veya örtülü olarak çocuğu benimsemesi çocuğun dava hakkını etkilemez. Bununla birlikte çocuğa tanınan bu hak salt çocuğa tanınmıştır ve onun ölümüyle birlikte sona erer, altsoyuna geçmez. Ergin olmayan çocuk için bu dava kayyım tarafından açılabilir. Yargıtay’ ın görüşü, çocuğun ayırt etme gücünden yoksun olup olmamasına bakılmaksızın davanın kayyım tarafından açılabileceği yönündedir.

Bunun dışında, çocukla birlikte mirasçı olan birinci zümre mirasçıları ile çocuk sebebiyle miras hakkını kaybeden ikinci zümre başlarına soybağının reddi davası açma hakkı verilmiştir. Bu kişiler, ancak kocanın dava açma süresi geçmeden ölmesi, gaipliğine karar verilmesi veya sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde dava açabileceklerdir.

Son olarak, Yeni Medeni Kanunla dava açabilecekler arasına “baba olduğunu iddia eden kişi” de eklenmiştir. T.M.K. 291/f.1.' a göre baba olduğunu iddia eden kişinin soybağının reddi davası açabilmesi; kocanın dava açma süresi geçmeden önce ölmesi, gaipliğine karar verilmesi yahut sürekli ayırt etme gücünü yitirmesi halinde mümkündür.

Türk Medeni Kanunu’ nda anaya soybağının reddi davası açma hakkı tanınmamıştır. Ayrıca ana ile çocuk arasındaki menfaat ilişkisi gereğince ananın ergin olmayan çocuğa kayyım olarak atanması da mümkün değildir. (1)

SOYBAĞININ REDDİ DAVASI KİME KARŞI AÇILMALIDIR?

Kocanın açacağı soybağının reddi davasında davalı ana ve çocuktur. Bu davada ana ile çocuk arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır; dolayısıyla sadece ana ya da çocuğa karşı açılan davanın reddi gereklidir. Ancak, ana veya çocuktan birinin ölmüş olması halinde dava sağ kalan eşe karşı; her ikisi de ölmüşse mirasçılarına karşı açılmalıdır. Yargıtay ananın ölmüş olması durumunda sadece çocuğa karşı dava açılmasını yeterli görmemekte, husumetin ölü olan ananın mirasçılarına da yöneltilmesini aramaktadır. ( Yargıtay 2. HD. 25.02.2008 2007/1672 Es. 2008/2171 K. )

Çocuğun veya onun adına kayyımın açacağı ret davasında, ana ve koca davalı olarak gösterilir. Bu durumda ana ve koca arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunur.

Ret davası, kocanın alt soyu, ana veya babası tarafından açılacaksa ana ve çocuğun; baba olduğunu iddia eden kişi tarafından açılacaksa ana, çocuk ve kocanın davalı olarak gösterilmesi gerekir.

Koca veya diğer ilgililer tarafından çocuğa ve anaya karşı soybağının reddi davası açıldığı takdirde vesayet makamı çocuğu davada temsil ettirmek üzere bir kayyım atamalıdır.

SOYBAĞININ REDDİ DAVASI NEREDE VE HANGİ MAHKEMEDE AÇILMALIDIR? HUKUK DİLİYLE YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?

T.M.K. 283. maddesine göre soybağına ilişkin davalar, taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Dolayısıyla dava, davacı ya da davalıların dava veya çocuğun doğumu sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.

Bu davada, görevli mahkeme aile mahkemesi olup, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesince aile mahkemesi sıfatıyla görüşülüp karara bağlanır.

SOYBAĞININ REDDİ DAVASI BELİRLİ SÜREDE AÇILMALI MIDIR?

Koca, soybağının reddi davasını, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır. T.M.K. 289. maddesinde yer alan "herhalde 5 yıl içinde açmak zorundadır" ibaresi Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2009 tarihli kararıyla iptal edilmiştir. Böylece soybağının reddi davalarında koca doğumun üzerinden ne kadar süre geçmiş olursa olsun, baba olmadığını veya ananın başka bir erkekten gebe kaldığını öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde dava açabilecektir. (2)

Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içinde davayı açmalıdır.

Çocuk, ergin olana kadar kendisine kayyım atanmamışsa veya kayyım atanmış olmasına rağmen dava açılmamışsa, çocuk ergin olduğu tarihten itibaren en geç bir yıl içinde ret davası açmak zorundadır.

Diğer ilgililer ve çocuğun babası olduğunu iddia eden kişi ise kocanın ölümünü, ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden itibaren 1 yıl içinde ret davası açabilirler.

Soybağının reddi davası için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçmesi, kural olarak dava hakkının sona ermesine yol açacaksa da gecikme haklı bir nedene dayanıyorsa bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Haklı sebep, davacının kusuru olmaksızın, onu zamanında dava açmaktan alıkoyan sebeplerdir. (3)

BABA İLE ÇOCUK ARASINDA SOYBAĞININ OLMADIĞI NASIL İSPAT EDİLİR?

Baba ile çocuk arasında soybağının olmadığının ispatı; çocuğun evlilik içinde ana rahmine düşmüş olması veya çocuğun evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüş olması durumlarına göre farklılık göstermektedir.

Çocuğun evlilik içinde ana rahmine düşmüş olması durumda, koca döllenme döneminde karısı ile cinsel ilişki kurmasının olanaksız olduğunu ya da çocuğun karısı ile kurduğu cinsel ilişkinin ürünü olmadığını ispatlamalıdır. Günümüzde kan muayenesi, gen analizlerine ilişkin tıbbi yöntemlerle de ispat mümkündür. Bununla birlikte, soybağına ilişkin davalarda hakim, maddi olguları re'sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder. Bu tür davalarda, davalının davayı kabulü tek başına sonuç doğurmaz. Ayrıca, T.M.K. 284/B2' ye göre taraflar ve üçüncü kişiler soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden bir tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler.

Çocuğun evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmesi durumunda, sadece evlenme ve doğum tarihlerini kanıtlayan belgelerin veya ayrı yaşamaya yönelik mahkeme kararının ibraz edilmesi yeterlidir. Lakin, tarafların ayrı yaşama sırasında cinsel ilişkide bulunduğu hususunda inandırıcı delillerin var ise soybağının varlığı kan muayenesi, gen analizi v.b. araştırmayı gerektirecektir. Ayrıca karı kocanın herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın fiilen ayrı yaşadıkları süre için de bu hükmün uygulanacağı kabul edilmektedir. Nitekim Yargıtay da çocuğun ana rahmine düştüğü dönemde eşlerin ayrı yaşadıklarının tanık beyanları ile ispatlanması durumunda davacının başka bir delil getirmesine gerek olmaksızın soybağının reddine karar verilebileceğine hükmetmiştir. (Yar.2 HD., 2006/2900 Es. 2006/9378 K. 13.06.2006 T.)

SOYBAĞININ REDDİ KARARININ SONUÇLARI NELERDİR?

Soybağının reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi ile birlikte koca ile çocuk arasında doğumla beraber kurulan soybağı ilişkisini geçmişe etkili olarak ortadan kaldırır. Kararın kesinleşmesi ile birlikte çocuk baba yönünden nesepsiz hale gelir; çocuk ile anası arasındaki soybağı ilişkisi devam eder. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 23. Maddesi uyarınca mahkeme kararı ile soybağı reddedilen çocuk, anasının bekarlık hanesine, anasının soyadı ve onun bildireceği baba adı ile tescil edilir.

Ret kararı, soybağı ilişkisini çocuğun doğduğu andan, hatta ana rahmine düştüğü andan itibaren ortadan kaldırdığından, kocanın çocuk için yaptığı bakım giderlerini ana veya gerçek babadan sebepsiz zenginleşme ya da vekaletsiz iş görme hükümlerine göre istemesi mümkündür.

Soybağının reddi kararıyla çocuk kendiliğinden genetik babasına bağlanmış olmaz. Dava esnasında uygulanan tıbbi tahlillerle genetik baba tespit edilse dahi sonuç değişmez. Çocuğun genetik babaya bağlanabilmesi için onun tarafından tanınması ya da ayrı bir dava ile babalığa hükmedilmesi gerekir.

Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"SOYBAĞININ REDDİ DAVASI İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Burçin Özenli Çabuk' a aittir ve makale, yazarı tarafından (http://www.ozenlicabuk.av.tr) internet sitesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.

1-) Soybağı Hukuku, Doç. Dr. BAYGIN Cem, On iki Levha Yay, İstanbul, Eylül 2010 sf. 30 vd.

2-) Anayasa Mahkemesi 2008/30 Es. 2009/96 K. 25.6.2009 Tarihli Kararı

3-) Soybağının Reddine İlişkin Dava Sürelerinin Haklı Sebeplerle Uzaması, Legal Hukuk Dergisi, Y.3, Sa.27, Mart 2005, s. 1011
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Soybağının Reddi Davası İle İlgili Bilinmesi Gerekenler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Burçin Özenli Çabuk'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
21-01-2014 - 13:34
(3741 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
4411
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 20 dakika 16 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,18 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 9777, Kelime Sayısı : 1246, Boyut : 9,55 Kb.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1741
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03183389 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.