Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Ceza Muhakemesinde Bekletici Sorun Kararının Dava Zamanaşımının Durmasına Etkisi

Yazan : Devrim Güngör- Güneş Okuyucu Ergün [Yazarla İletişim]
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Elemanları,

Yazarın Notu
Makale, Türkiye Barolar Birliği Dergisi'nin Temmuz-Ağustos 2009 tarihli sayısında yayınlanmıştır. Atıfların adı geçen dergiye yapılması rica olunur.

CEZA MUHAKEMESİNDE BEKLETİCİ SORUN KARARININ DAVA ZAMANAŞIMININ DURMASINA ETKİSİ
Yrd. Doç. Dr. Devrim GÜNGÖR – Dr. Güneş OKUYUCU-ERGÜN*

Suç teşkil eden fiilin üzerinden zaman geçmesiyle, söz konusu suç ve bu suçun toplumsal etkileri unutulmaya başlar; ispat vasıtaları kaybolmuş olabileceğinden delil toplanması oldukça güçleşir. Dolayısıyla, geçen zaman, devletin dava açma veya verilmiş cezayı uygulama konusundaki menfaatini azaltır. İşte bu nedenlerle, dava ve ceza zamanaşımı kurumları benimsenmiştir.1
Dava zamanaşımı TCK’nın 66. maddesinde, ceza zamanaşımı ise, TCK’nın 68. maddesinde düzenlenmektedir. 66. maddenin 6. fıkrası uyarınca, dava zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun tamamlandığı günden; teşebbüs aşamasında kalmış suçlarda son icra hareketinin yapıldığı günden; kesintisiz suçlarda kesintinin, zincirleme suçlarda ise son suçun gerçekleştiği günden; çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun on sekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
Bazı nedenlerin varlığı halinde, zamanaşımı süresinin o ana kadar geçen kısmı korunarak söz konusu neden ortadan kalktıktan sonra, süre kaldığı yerden işlemeye devam eder. Buna zamanaşımının durması denir.2 Dava zamanaşımı süresini durduran nedenler, TCK’nın 67. maddesinin 1. fıkrasında sayılmaktadır. Buna göre, “Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.”
Görüldüğü gibi, dava zamanaşımını durduran sebeplerden biri de soruşturma veya kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunması yani bekletici sorunun çıkmasıdır. Dolayısıyla, soruşturma veya kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne kadar dava zamanaşımı duracaktır. Buna göre, öğretide ön mesele de denilen bekletici sorun, zamanaşımını durduran nedenlerden biri olarak kabul edilmiştir.
Bekletici sorun, bir ceza davasının görülebilmesinin başka bir mahkemenin yetkisine giren bir sorunun veya uyuşmazlığın çözülmesine bağlı olması halinde söz konusu olur3. Böyle bir durumda, ceza davasını görmekte olan mahkemenin başvurabileceği yollardan biri nisbi muhakeme yapmak, diğeri ise bekletici sorun sayarak diğer sorunun veya uyuşmazlığın çözülmesini beklemek üzere, ceza muhakemesini durdurmaktır.
Bekletici sorun nedeniyle muhakemenin durdurulması, ancak muhakemelerin birleştirilmesinin veya nisbi muhakemenin kabul edilmediği hallerde söz konusu olabilir4. Bekletici sorun sayma kararı, kural olarak, fayda düşüncesine dayanır ve hâkimin takdirindedir. Dolayısıyla, ceza davasını görmekte olan yargılama makamı, somut olayın koşullarını değerlendirerek bekletici sorun saymada fayda bulunup bulunmadığını değerlendirecektir5. Ancak, bazı hallerde kanun koyucu, bu kararı kendisi vermekte ve bekletici sorun sayma veya saymama zorunluluğu getirmektedir. Örneğin, bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa bunu bekletici sorun sayarak Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı durdurmak zorundadır (Any. md. 152). Aynı şekilde Danıştay dışında bir Türk yargı organı önünde görülen davada, bir kimsenin Türk vatandaşı olup olmadığı hakkında, İçişleri Bakanlığınca verilen karara karşı ilgililerce Danıştay’a başvurulması halinde, bakılmakta olan dava, karar verilene kadar durdurulur (TVK. md. 41)6.
Bekletici sorun saymanın zorunlu olduğu sınırlı haller dışında, her olayda bekletici bir sorunun bulunup bulunmadığına davaya bakmakta olan mahkeme karar verir.7 Bekletici sorun sayma, ceza mahkemesinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı bir konuda olabileceği gibi, bir başka ceza mahkemesinin karar vermesini gerektiren bir sorunun çözümüne bağlı bir konuda da olabilir. Örneğin, suçtan elde edilen eşyayı almak suçundan (TCK md. 165) dolayı açılan davada mahkeme, önceki suçun sabit olup olmadığı sorununu nisbi muhakeme yolu ile kendi çözebileceği gibi, bu durumu bekletici sorun olarak da kabul edebilir8.
Ceza mahkemesi tarafından bekletici sorun sayma kararı verilen her durumda dava zamanaşımının da duracağı öğretide ve uygulamada geniş biçimde kabul edilmektedir9. Bu görüşte olan yazarlarca, bekletici sorun çözümlenmedikçe, ceza davasına devam etmek mümkün olmadığından sorun çözümleninceye kadar zamanaşımında bir parantez açılması, yani zamanaşımının durması gerektiği savunulmaktadır10.
Bununla beraber, bekletici sorunun ortaya çıktığı her durumda dava zamanaşımının durması, kimi hallerde kabul edilemez sonuçlara neden olabilir. Örneğin, hırsızlık suçundan sanık olan bir kişinin yargılandığı davada, ceza mahkemesinin malın aidiyeti ile ilgili sorunu, hukuk mahkemesinin çözmesi için bekletici sorun sayması halinde, sorun çözümlenene kadar yargılamaya devam edilemeyecektir. Bu arada aynı davada müdahil olan kişinin malın aidiyetinin tespiti için hukuk mahkemesinde dava açmaması veya açtığı davayı takip etmemesi halinde, ceza yargılamasına devam edilemediği için yargılanan kişinin sanık sıfatının sona ermesi ve dava tehdidinden kurtulması mümkün olamayacaktır. Zira kanunda dava zamanaşımının durması bakımından, zamanaşımının kesilmesinde olduğu gibi bir üst sınır getirilmemiştir; bu nedenle zamanaşımı sınırsız olarak durabilir.
Zamanaşımı devletin ceza verme hakkını düşüren ve gerçekleştiğinde yargı organları tarafından re’sen uygulanması gereken bir kurum olup, şüpheli, sanık ve hükümlünün dahi bundan vazgeçmesi mümkün değildir (TCK md. 72/2)11. Bu itibarla, ceza mahkemesinin bir sorunu nisbi muhakeme yoluyla çözmesi halinde zamanaşımı süresi işlemeye devam edecek, aynı sorunun bekletici sorun sayılması halinde ise zamanaşımı süresi duracaktır. Bekletici sorun sayma zorunluluğunun bulunmadığı, bir başka deyişle, bekletici sorun saymanın mahkemenin ihtiyarında olduğu durumlarda, ceza mahkemesinin sadece takdir hakkını kullanarak bekletici sorun sayma yolunu tercih etmesiyle kamu düzenine ilişkin olan bir sürenin işlemesine engel olmasının doğru olmadığı kanaatindeyiz. Bu nedenle, ancak bekletici sorun saymanın zorunlu olduğu, yani ceza mahkemesinin nisbi muhakeme yapamadığı sınırlı durumlarda zamanaşımı durmalı, aksi takdirde işlemeye devam etmelidir.
*Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usulü Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Elemanları.
1 TOROSLU, Ceza Hukuku Genel Kısım, Ankara 2008, s. 432; ANTOLISEI, Manuale di diritto penale parte generale, Milano 1997, s. 764; MANTOVANI, Diritto penale parte generale, Milano 2001, s. 853.
2 MANTOVANI, s. 855; TANER, Ceza Hukukunda Zamanaşımı, Ankara 2008, s. 83.
3 KUNTER-YENİSEY, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul 2000, s. 257; DÖNMEZER-ERMAN, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Genel Kısım, İstanbul 1997, C. III, s. 277; TOROSLU-FEYZİOĞLU, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2008, s. 91; CENTEL-ZAFER, Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul 2008, s. 546; ÖNDER, Ceza Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1992, C. II-III, s. 792; EREM, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 1984, C. I, s. 508; LEONE, Manuale di diritto processuale penale, Napoli 1988, s. 148-149.
4 TOROSLU-FEYZİOĞLU, s. 91.
5 TOROSLU-FEYZİOĞLU, s. 92.
6 Öte yandan kanunda açıkça öngörülmeyen kimi durumlarda da bekletici sorun sayma mecburiyetinin bulunduğu ileri sürülmüştür. Buna göre örneğin, iftira suçunda (TCK md. 267), isnat olunan suç hakkındaki muhakemenin sonuçlanması beklenmelidir. Aynı şekilde, bir tanık hakkında yalan tanıklık suçundan (TCK md. 272) kovuşturma yapılıyorsa, o tanığın yalan söylediği iddia olunan davada, bu ceza davasının sonucu beklenmelidir. Bk. KUNTER-YENİSEY, s. 258.
7 TOROSLU-FEYZİOĞLU, s. 92; CENTEL-ZAFER: s. 547. İtalyan Ceza Muhakemesi Kanununun 3. maddesinde, ceza mahkemesinin kararının kişinin medeni durumuna veya vatandaşlık durumuna ilişkin uyuşmazlığın çözümüne bağlı olması halinde, sorun ciddiyse ve bu soruna ilişkin dava halihazırda devam etmekteyse, hakimin yargılamayı söz konusu sorunun çözümüne kadar bekletebileceği öngörülmüş; yani böyle bir durumun varlığı halinde hakime sorunu bekletici sorun yapıp yapmama konusunda takdir yetkisi tanınmıştır. Yine İtalyan Ceza Kanununun 479. maddesinde ceza hakimine, 3. maddede öngörülen haller saklı kalmak kaydıyla, suçun varlığına ilişkin kararın özel bir karmaşıklık arzeden medeni veya idari bir uyuşmazlığın çözüme bağlı olması durumunda, söz konusu uyuşmazlığa ilişkin davanın yetkili mahkeme önünde devam ediyor olması şartıyla bu uyuşmazlığı bekletici sorun yapıp yapmama konusunda takdir yetkisi tanınmıştır.
8 KUNTER-YENİSEY, s. 259; DÖNMEZER-ERMAN, s. 278; TOROSLU-FEYZİOĞLU, s. 92; ÖNDER, s. 792.
9 DÖNMEZER-ERMAN, s. 277 vd.; KUNTER-YENİSEY, s. 258; EREM, s. 508; ÖNDER, s. 792; İÇEL, Yaptırım Teorisi, İstanbul 2000, s. 369.
765 sayılı mülga Türk Ceza Kanununun mehazı olan Zanardelli Kanununun 1887 tarihli projesinin, zamanaşımını durduran nedenleri düzenleyen 88. maddesinde, “kanunen diğer bir mahkemeye havale edilmiş” denmekte iken havalenin zorunlu olduğu hallerde ancak hükmün uygulanabileceği sanısını gidermek için “kanunen” sözcüğü metinden çıkarılmıştır. Bk. MAJNO, Ceza Kanunu Şerhi, C. 1, Ankara 1977, s. 525.
“Suça konu yerin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/261 sayılı dosyasındaki davaya konu yer içerisinde kaldığının anlaşılması üzerine, mahkemenin 8.8.1997 tarihli celsede, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan davanın neticelenmesini bekleyip bekletici mesele yapmış olmasına göre, TCK.'nun 107'nci maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin işlemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 3. CD. 30.06.2003, E. 2003/4067 K. 2003/4166; “... Durma nedenlerinden olan “bekletici sorun”un bulunduğu hallerde; kanunun emri veya hakimin takdiri sonucunda ceza davasındaki uyuşmazlığın çözümü her şeyden önce başka bir mercide belirli bir sorunun çözümüne bağlıdır. Böyle bir durumda, sözü geçen sorun çözümlenmedikçe ceza davasına devam etmeye imkan bulunmadığı için, ceza davasının olduğu yerde durması ve sorun çözümleninceye kadar dava zamanaşımının işlememesi gerekir. Bekletici sorunun dava açıldıktan sonra ortaya çıkması da mümkündür. Bu hallerde de 107. maddenin uygulanması gerektiğinden zamanaşımı durur. Durma nedenlerinin varlığı halinde, bu neden ortadan kalkınca zamanaşımı durduğu yerden işlemeye başlar, durduran nedenlerden önce işlemiş olan süre de varlığını korur...” Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04.05.2004, E. 2004/3-89 K. 2004/110.
10 ANTOLISEI, s. 766; MANTOVANI, s. 854; DÖNMEZER-ERMAN, s. 277.
11 TOROSLU, s. 432; ANTOLISEI, s. 768.
---------------

------------------------------------------------------------

---------------

------------------------------------------------------------




4
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Ceza Muhakemesinde Bekletici Sorun Kararının Dava Zamanaşımının Durmasına Etkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Devrim Güngör- Güneş Okuyucu Ergün'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
13-11-2009 - 10:08
(5276 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 52 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 34 okuyucu (65%) makaleyi yararlı bulurken, 18 okuyucu (35%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
8984
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 6 saat 26 dakika 22 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,70 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 11330, Kelime Sayısı : 1453, Boyut : 11,06 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* 5 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1116
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,02893710 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.